As a kid, I used to dream about the ocean. It was this wild place full of color and life, home to these alien-looking, fantastical creatures. I pictured big sharks ruling the food chain and saw graceful sea turtles dancing across coral reefs.
Çocukken okyanus hayal ederdim. Bu vahşi alan, fantastik yaratıkların evi ve renkli, hayat dolu bir yerdi. Besin zincirini yöneten köpek balıklarını, dansçı deniz kaplumbağalarını düşünürdüm.
As a marine biologist turned photographer, I've spent most of my career looking for places as magical as those I used to dream about when I was little. As you can see, I began exploring bodies of water at a fairly young age. But the first time I truly went underwater, I was about 10 years old. And I can still vividly remember furiously finning to reach this old, encrusted cannon on a shallow coral reef. And when I finally managed to grab hold of it, I looked up, and I was instantly surrounded by fish in all colors of the rainbow. That was the day I fell in love with the ocean.
Fotoğrafçılık yapan bir deniz biyoloğu olarak vaktimi küçükken hayal ettiğim kadar büyülü yerler bulmaya harcadım. Gördüğünüz gibi, oldukça genç yaşta suları keşfe başladım. Ama ilk kez gerçekten suya daldığımda yaklaşık on yaşındaydım. Üstü kabuklanmış eski bir topa ulaşmak için kızgınca yüzdüğümü hiç unutmam. Topu nihayet tuttuğumda yukarı baktım ve anında gökkuşağının her renginden balıklarla çevrelenmiştim. İşte o gün okyanusa âşık oldum.
Thomas Peschak
Thomas Peschak
Conservation Photographer
Koruma Fotoğrafçısı
In my 40 years on this planet, I've had the great privilege to explore some of its most incredible seascapes for National Geographic Magazine and the Save Our Seas Foundation. I've photographed everything from really, really big sharks to dainty ones that fit in the palm of your hand. I've smelled the fishy, fishy breath of humpback whales feeding just feet away from me in the cold seas off Canada's Great Bear Rainforest. And I've been privy to the mating rituals of green sea turtles in the Mozambique Channel.
Bu gezegende bulunduğum 40 yılda National Geographic ve Denizlerimizi Kurtarın Derneği için bazı inanılmaz deniz manzaralarını keşfetme ayrıcalığını yakaladım. Devasadan ufacık köpek balıklarına kadar her şeyi fotoğrafladım. Kanada Büyükayı Yağmur Ormanı açıklarında yakınımda beslenen kambur balinaların balık kokan nefeslerini kokladım. Mozambik Kanalı'nda yeşil su kaplumbağası çiftleşme törenini izledim.
Everyone on this planet affects and is affected by the ocean. And the pristine seas I used to dream of as a child are becoming harder and harder to find. They are becoming more compressed and more threatened. As we humans continue to maintain our role as the leading predator on earth, I've witnessed and photographed many of these ripple effects firsthand. For a long time, I thought I had to shock my audience out of their indifference with disturbing images. And while this approach has merits, I have come full circle. I believe that the best way for me to effect change is to sell love. I guess I'm a matchmaker of sorts and as a photographer, I have the rare opportunity to reveal animals and entire ecosystems that lie hidden beneath the ocean's surface. You can't love something and become a champion for it if you don't know it exists. Uncovering this -- that is the power of conservation photography.
Herkes denizi etkiler, denizden etkilenir. Çocukken hayal ettiğim el değmemiş denizleri bulmak gittikçe zorlaşıyor. Bu denizler gittikçe azalıyor ve daha fazla tehdit altındalar. İnsanlar ana rolü olan öncü yırtıcılığa devam ederken bu dalga etkilerinin birçoğuna tanık olup fotoğrafladım. Uzun süre, insanların alakasızlıklarını fotoğraflarla göstermeliyim diye düşündüm. Bu yaklaşımın olumlu yönleri var ama başladığım noktaya geri geldim. Değişim yaratmanın en iyi yolunun sevgi aşılamak olduğuna inanıyorum. Sanırım bir çeşit çöpçatanım ve bir fotoğrafçı olarak okyanusun altında saklanan hayvanları ve tüm ekosistemleri açığa çıkarma fırsatım var. Bir şeyin var olduğunu bilmeden bir şeyi sevemezsiniz ve kahramanı olamazsınız. Bunu çözen de koruma fotoğrafçılığıdır.
(Music)
(Müzik)
I've visited hundreds of marine locations, but there are a handful of seascapes that have touched me incredibly deeply. The first time I experienced that kind of high was about 10 years ago, off South Africa's rugged, wild coast. And every June and July, enormous shoals of sardines travel northwards in a mass migration we call the Sardine Run. And boy, do those fish have good reason to run. In hot pursuit are hoards of hungry and agile predators. Common dolphins hunt together and they can separate some of the sardines from the main shoal and they create bait balls. They drive and trap the fish upward against the ocean surface and then they rush in to dine on this pulsating and movable feast. Close behind are sharks. Now, most people believe that sharks and dolphins are these mortal enemies, but during the Sardine Run, they actually coexist. In fact, dolphins actually help sharks feed more effectively. Without dolphins, the bait balls are more dispersed and sharks often end up with what I call a sardine donut, or a mouth full of water. Now, while I've had a few spicy moments with sharks on the sardine run, I know they don't see me as prey. However, I get bumped and tail-slapped just like any other guest at this rowdy, rowdy banquet.
Yüzlerce kıyı mekânı keşfettim ama beni derinden etkileyen yalnızca bir avuç deniz manzarası var. Böylesi bir deneyimi ilk kez yaklaşık 10 yıl önce engebeli, vahşi Güney Afrika kıyılarında yaşadım. Her Haziran ve Temmuz'da devasa sardalya sürüleri Sardalya Koşusu dediğimiz kuzey göçünü gerçekleştirir. Balıkların kaçmak için iyi sebepleri var. Zira aç ve çevik birçok avcı peşlerinde. Yunus balıkları beraber avlanırlar ve bazı sardalyaları sürüden ayırabilirler ve yem topları oluştururlar. Balıkları yüzeye sürüp sıkıştırır ve bu hareketli ziyafeti yemek için akın ederler. Yunusları köpek balıkları takip eder. Çoğu kişi köpek balığı ve yunusların ölümcül düşmanlar olduğunu düşünür. Ama Sardalya Koşusu'nda bir aradalardır. Yunuslar köpek balıklarına yardım ederler. Yunuslar yem toplarını bir arada tutar. Köpek balıkları sıklıkla sardalya çöreğini alır ya da ağzı boş döner. Bu sırada köpek balıklarının yanındayken beni av olarak görmediklerini bilirim. Ancak bu kavgalı ziyafet sırasında herkes gibi çarpma ve vurmalara maruz kalıyorum.
From the shores of Africa we travel east, across the vastness that is the Indian Ocean to the Maldives, an archipelago of coral islands. And during the stormy southwest monsoon, manta rays from all across the archipelago travel to a tiny speck in Baa Atoll called Hanifaru. Armies of crustaceans, most no bigger than the size of your pupils, are the mainstay of the manta ray's diet. When plankton concentrations become patchy, manta rays feed alone and they somersault themselves backwards again and again, very much like a puppy chasing its own tail.
Afrika kıyılarından doğuya Hint Okyanusu'na oradan da mercan adalarıyla kaplı Maldivler'e gidiyoruz. Fırtınalı güneybatı musonu boyunca adalardan gelen vatozlar Baa atolündeki Hanifaru denilen küçük noktaya giderler. Gözbebeğinden büyük olmayan kabuklu hayvan orduları, vatozların temel yiyecek kaynağıdır. Plankton toplulukları seyrekleştiğinde vatozlar yalnız beslenir ve kuyruğunu kovalayan köpek yavrusu gibi ters takla atar dururlar.
(Music)
(Müzik)
However, when plankton densities increase, the mantas line up head-to-tail to form these long feeding chains, and any tasty morsel that escapes the first or second manta in line is surely to be gobbled up by the next or the one after. As plankton levels peak in the bay, the mantas swim closer and closer together in a unique behavior we call cyclone feeding. And as they swirl in tight formation, this multi-step column of mantas creates its own vortex, sucking in and delivering the plankton right into the mantas' cavernous mouths. The experience of diving amongst such masses of hundreds of rays is truly unforgettable.
Ancak plankton yoğunluğu arttığında vatozlar sıralanır, uzun beslenme zincirleri oluşturur ve kaçan her lokma sonraki vatoz tarafından yutulur. Plankton seviyeleri körfezde yükselince Siklon beslenme denilen bir hâle girip birbirlerine çok yakın yüzerler. Sıkı düzende dönen bu çok basamaklı vatoz topluluğu, kendi girdabını oluşturur, bu planktonları büyük ağızlarına çekerler. Yüzlerce vatozun arasında dalmak gerçekten unutulmaz bir deneyim.
(Music)
(Müzik)
When I first photographed Hanifaru, the site enjoyed no protection and was threatened by development. And working with NGOs like the Manta Trust, my images eventually helped Hanifaru become a marine-protected area. Now, fisherman from neighboring islands, they once hunted these manta rays to make traditional drums from their skins. Today, they are the most ardent conservation champions and manta rays earn the Maldivian economy in excess of 8 million dollars every single year.
Hanifaru'yu ilk fotoğrafladığımda bölgede koruma yoktu ve bölge gelişim tarafından tehdit ediliyordu. Manta Trust gibi STÖ'lerle işbirliği ile fotoğraflarım sonunda Hanifaru'nun koruma bölgesi olmasına yardım etti. Eskiden, komşu adalardan gelen balıkçılar derilerinden geleneksel davul yapmak için vatozları avlıyorlardı; bugün ise en çok onlar korumacılığı üstleniyor ve Maldiv ekonomisi vatozlar sayesinde her yıl 8 milyon dolar kazanıyor.
I have always wanted to travel back in time to an era where maps were mostly blank or they read, "There be dragons." And today, the closest I've come is visiting remote atolls in the western Indian Ocean. Far, far away from shipping lanes and fishing fleets, diving into these waters is a poignant reminder of what our oceans once looked like.
Haritaların neredeyse boş olduğu ya da ejderhaların olduğu düşünülen dönemlere gitmek istemişimdir. En yaklaştığım şey, Hint Okyanusu'ndaki mercan adalarını ziyaret etmek. Nakliye rotası ve balıkçılık filolarından uzakta denizlere dalmak, okyanuslarımızın eskiden nasıl göründüğünü anımsatır.
Very few people have heard of Bassas da India, a tiny speck of coral in the Mozambique Channel. Its reef forms a protective outer barrier and the inner lagoon is a nursery ground for Galapagos sharks. These sharks are anything but shy, even during the day. I had a bit of a hunch that they'd be even bolder and more abundant at night.
Çok az insan, Mozambik Kanalı'ndaki mercan zerresi olan Bassas da India'yı duymuştur. Galapagos köpek balıkları için buranın resif yapıları dış koruyucu bariyer ve içteki lagün ise bakımevidir. Bu köpek balıkları gün boyu çekingen değildir. Geceleri daha cesur ve verimli oldukları yönünde önsezilerim var.
(Music)
(Müzik)
Never before have I encountered so many sharks on a single coral outcrop. Capturing and sharing moments like this -- that reminds me why I chose my path.
Daha önce hiçbir mercan yükseltisinde bir grup köpek balığına rastlamadım. Böyle anlar yakalamak ve paylaşmak, bana neden bu yolu seçtiğimi hatırlatır.
Earlier this year, I was on assignment for National Geographic Magazine in Baja California. And about halfway down the peninsula on the Pacific side lies San Ignacio Lagoon, a critical calving ground for gray whales. For 100 years, this coast was the scene of a wholesale slaughter, where more than 20,000 gray whales were killed, leaving only a few hundred survivors. Today the descendents of these same whales nudge their youngsters to the surface to play and even interact with us.
Bu yılın başında, Baja Kaliforniya'da National Geographic Dergisi'nde görevdeydim. Pasifik tarafındaki yarımadanın ortasında, boz balinaların üreme alanı olan San Ignacio lagünü bulunur. 100 yıl içinde bu kıyı 20.000 boz balinanın öldürüldüğü, sadece birkaç yüz tanesinin kurtulduğu toplu katliama tanık oldu. Bugün, bu balinalardan sonra gelenler bizimle oynamak ve iletişim kurmak için yüzeye çocuklarını itiyorlar.
(Music)
(Müzik)
This species truly has made a remarkable comeback.
Bu türler önemli bir dönüş yaptılar.
Now, on the other side of the peninsula lies Cabo Pulmo, a sleepy fishing village. Decades of overfishing had brought them close to collapse. In 1995, local fisherman convinced the authorities to proclaim their waters a marine reserve. But what happened next was nothing short of miraculous. In 2005, after only a single decade of protection, scientists measured the largest recovery of fish ever recorded.
Şimdi yarımadanın diğer tarafında, uyuyan bir balıkçı köyü var; Cabo Pulmo. Yıllarca aşırı avcılık onları uçurumun eşiğine getirdi. 1995'te yerli bir balıkçı, yetkilileri sularının koruma alanında olduğuna ikna etmiş. Ancak daha sonra olanlar bir mucizeden başka bir şey değil. Sadece 10 yıllık bir korumanın ardından, 2005'te bilim insanları kaydedilmiş en büyük balık iyileşmesini kaydettiler.
But don't take my word for it -- come with me. On a single breath, swim with me in deep, into one of the largest and densest schools of fish I have ever encountered.
Ama sözüme güvenmiyorsanız benimle gelin. Tek nefeste bugüne dek karşılaştığım en büyük ve en yoğun olan balık ordularına doğru yüzelim.
(Music)
(Müzik)
We all have the ability to be creators of hope. And through my photography, I want to pass on the message that it is not too late for our oceans. And particularly, I want to focus on nature's resilience in the face of 7.3 billion people.
Hepimiz umudu yaratacak güce sahibiz. Ve fotoğraflarımla okyanuslar için çok geç olmadığı mesajını vermek istiyorum. Ve 7,3 milyar insanın karşısında özellikle doğanın direnç gücüne odaklanmak istiyorum.
My hope is that in the future, I will have to search much, much harder to make photographs like this, while creating images that showcase our respectful coexistence with the ocean. Those will hopefully become an everyday occurrence for me.
Benim geleceğe dair umudum için, okyanusla birlikte ne kadar saygılı yaşacağımızı gözler önüne seren böyle fotoğraflar çekmek için daha da çok araştırmalıyım. İnşallah bunlar her gün karşıma çıkar.
To thrive and survive in my profession, you really have to be a hopeless optimist. And I always operate on the assumption that the next great picture that will effect change is right around the corner, behind the next coral head, inside the next lagoon or possibly, in the one after it.
Çünkü benim mesleğimde gelişebilmek için umutsuzca iyimser olmalısınız. Ve ben her zaman bir sonraki muhteşem fotoğrafı ve onu etkileyen şeye dair tahmin yaparım. Hemen şu köşede, bir sonraki mercanın arkasında, bir sonraki lagünde, ya da muhtemelen ondan da bir sonrakindedir.
(Music)
(Müzik)