Africa is booming. Per capita incomes since the year 2000 have doubled, and this boom is impacting on everyone. Life expectancy has increased by one year every three years for the last decade. That means if an African child is born today, rather than three days ago, they will get an extra day of life at the end of their lifespan. It's that quick. And HIV infection rates are down 27 percent: 600,000 less people a year are getting HIV in sub-Saharan Africa. The battle against malaria is being won, with deaths from malaria down 27 percent, according to the latest World Bank data. And malaria nets actually are playing a role in that. This shouldn't surprise us, because actually, everybody grows. If you go back to Imperial Rome in the Year 1 A.D., there was admittedly about 1,800 years where there wasn't an awful lot of growth. But then the people that the Romans would have called Scottish barbarians, my ancestors, were actually part of the Industrial Revolution, and in the 19th century, growth began to accelerate, and you saw that get quicker and quicker, and it's been impacting everyone. It doesn't matter if this is the jungles of Singapore or the tundra of northern Finland. Everybody gets involved. It's just a matter of when the inevitable happens.
Afrika hızla yükseliyor. Kişi başı gelir 2000 yılından beri ikiye katlandı ve bu yükseliş herkesi etkiliyor Ortalama yaşam süresi son 10 yılda her 3 yıl için 1 yıl arttı. Bu demektir ki bugün doğan Afrikalı bir çocuk 3 gün önce doğan bir çocuğa göre 1 gün daha fazla yaşam süresine sahip. Bu etki bu kadar çabuk. Ve AIDS'e yakalananların sayısı %27 azaldı: Sahra Altı Afrika'da AIDS'e yakalananların sayısı yılda 600.000 azalmakta. Dünya Bankası'nın son verilerine göre, sıtmadan kaynaklanan ölümlerin %27 azalmasıyla sıtmaya karşı sürdürülen savaş kazanılıyor. Sıtma ağları, bu savaşta gerçekten büyük bir rol oynamakta. Bu durum bizi şaşırtmamalı, çünkü aslına bakılırsa, herkes gelişiyor. MS 1 yılına, Roma'nın imparatorluk zamanlarına döndüğünüzde, kabul edilmeli ki, 1800 yıl boyunca ortada pek büyük bir nüfus artışı yoktu. Fakat sonra Romalıların "İskoç Barbarlar" olarak adlandırdıkları insanlar, yani benim atalarım, Sanayi Devrimi'nin bir parçası oldular ardından, 19. yüzyılda nüfus artışı hızlanmaya başladı ve gördüğünüz gibi giderek daha da hızlanıyor, bu durum herkesi etkilemekte. İster Singapur'un ormanlarında, ister Kuzey Finlandiya'daki tundralarda olun. Herkes bu işin içinde. Önemli olan, kaçınılmazın ne zaman gerçekleşeceği.
Among the reasons I think it's happening right now is the quality of the leadership across Africa. I think most of us would agree that in the 1990s, the greatest politician in the world was African, but I'm meeting brilliant people across the continent the entire time, and they're doing the reforms which have transformed the economic situation for their countries.
Bana bunun şimdi gerçekleştiğini düşündüren sebeplerden biri, Afrika'daki liderlik kalitesi. Çoğumuzun kabul edeceği gibi, 1990'larda dünyadaki en iyi politikacılar Afrikalılardı, Ben her defasında, bu kıta'da çok parlak insanlarla tanışıyorum ve bu insanlar, ülkelerinin ekonomik durumunu değiştiren reformlar yapıyorlar.
And the West is engaging with that. The West has given debt forgiveness programs which have halved sub-Saharan debt from about 70 percent of GDP down to about 40. At the same time, our debt level's gone up to 120 and we're all feeling slightly miserable as a result. Politics gets weaker when debt is high. When public sector debt is low, governments don't have to choose between investing in education and health and paying interest on that debt you owe. And it's not just the public sector which is looking so good. The private sector as well. Again, in the West, we have private sector debt of 200 percent of GDP in Spain, the U.K., and the U.S. That's an awful lot of debt. Africa, many African countries, are sitting at 10 to 30 percent of GDP. If there's any continent that can do what China has done -- China's at about 130 percent of GDP on that chart -- if anyone can do what China has done in the last 30 years, it'll be Africa in the next 30.
Batı da bu durumla yakından ilgileniyor. Batı, Sahra Altı'ndaki ülkelerin borçlarını gayri safi yurt içi hasılanın (GSYH) %70'inden %40'ına, yani neredeyse yarısına kadar, düşürecek borç affı programları uyguluyor. Aynı zamanda, bizim borçlarımız GSYH'nin %120'sine kadar yükseldi ve bunun sonucunda yavaş yavaş kendimizi perişan hissediyoruz. Borçlar arttıkça devlet politikaları zayıflıyor. Kamu sektörünün borcu az olduğu zaman, hükümetler eğitime veya sağlığa yatırım yapmak ile borçlarının faizini ödemek arasında bir seçim yapmak zorunda kalmıyorlar. Durumu bu kadar iyi görünen sadece kamu sektörü değil. Özel sektörün durumu da aynı. Tekrar Batı'ya dönersek, İspanya'da, Bİrleşik Krallık'ta ve ABD'de özel sektörün borcu GSYH'nin %200'üne kadar varıyor. Bu, korkunç bir miktarda bir borç. Bu oran pek çok Afrika ülkesinde %10-30 arasında seyrediyor. Eğer Çin'in yaptığını yapabilecek herhangi bir ülke varsa -- Çin'de bu tabloda yaklaşık %130 civarında -- Eğer birisi Çin'in son 30 yılda yaptığını yapabilecekse o, önümüzdeki 30 yıl içerisinde Afrika olacaktır.
So they've got great government finances, great private sector debt. Does anyone recognize this? In fact, they do. Foreign direct investment has poured into Africa in the last 15 years. Back in the '70s, no one touched the continent with a barge pole. And this investment is actually Western-led. We hear a lot about China, and they do lend a lot of money, but 60 percent of the FDI in the last couple of years has come from Europe, America, Australia, Canada. Ten percent's come from India. And they're investing in energy. Africa produces 10 million barrels a day of oil now. It's the same as Saudi Arabia or Russia. And they're investing in telecoms, shopping malls. And this very encouraging story, I think, is partly demographic-led. And it's not just about African demographics. I'm showing you the number of 15- to 24-year-olds in various parts of the world, and the blue line is the one I want you to focus on for a second. Ten years ago, say you're Foxconn setting up an iPhone factory, by chance. You might choose China, which is the bulk of that East Asian blue line, where there's 200 million young people, and every year until 2010 that's getting bigger. Which means you're going to have new guys knocking on the door saying, "Give us a job," and, "I don't need a big pay rise, just please give me a job." Now, that's completely changed now. This decade, we're going to see a 20- to 30-percent fall in the number of 15- to 24-year-olds in China. So where do you set up your new factory? You look at South Asia, and people are. They're looking at Pakistan and Bangladesh, and they're also looking at Africa. And they're looking at Africa because that yellow line is showing you that the number of young Africans is going to continue to get bigger decade after decade after decade out to 2050.
Sonuç olarak devletin finansmanı ve özel sektör borçları çok iyi bir durumda. Peki bunu farkeden var mı? Aslında var. Son 15 yılda, Afrika'ya doğrudan yabancı yatırım aktı. 70'lerde kimse bu kıtaya bir metre bile yaklaşmıyordu. Şimdi ise, bu yatırıma Batı öncülük etmekte. Çin hakkında çok şey duyuyoruz, büyük miktarlarda borçlar veriyorlar, fakat son birkaç yıldaki doğrudan yabancı yatırımların %60'ı Avrupa, Amerika, Avusturalya ve Kanada'dan geldi. %10'u ise Hindistan'dan. Ve yatırımları enerji sektörüne yapıyorlar. Bugün, Afrika günlük 10 milyon varil petrol üretiyor. Bu, Suudi Arabistan'ın veya Rusya'nın ürettiğiyle aynı. Ayrıca telekom ve alışveriş merkezlerine yatırım yapıyorlar. Bence bu umut verici hikaye, kısmen, demografi odaklı. Ve bu sadece Afrika'daki nüfus yapısıyla alakalı değil. Bu tablo, dünyanın farklı yerlerinde 15-24 yaş arası insanların sayısını gösteriyor. Bir süreliğine şu mavi çizgiye odaklanmanızı istiyorum. 10 yıl önceye gidelim, farzedin ki siz şans eseri, bir iPhone fabrikası kuracak olan Foxconn'sunuz. Doğu Asya mavi çizgisinin çoğunluğunu oluşturan, 200 milyonluk bir genç nüfusa sahip, ve 2010'a kadar her yıl daha da büyümüş olan Çin'i tercih edebilirsiniz. Bu demektir ki, her gün kapınızı çalıp "Maaşıma zam falan istemem, yeter ki bana iş ver." diyen yeni insanlarla karşılaşacaksınız. Fakat bu durum artık tamamen değişti. Önümüzdeki 10 yılda, Çin'deki 15-24 yaş arası nüfus %20 ile %30 arası düşecek. Peki bu durumda yeni fabrikanızı nereye kurarsınız? Herkes gibi Güney Asya'ya yönelebilirsiniz. İnsanlar Pakistan, Bangladeş ve Afrika'ya da yöneliyorlar. Afrika'ya yöneliyorlar, çünkü bu sarı çizgi, 2050'ye kadar her yıl artmaya devam edecek olan Afrikalı gençlerin sayısını gösteriyor.
Now, there's a problem with lots of young people coming into any market, particularly when they're young men. A bit dangerous, sometimes. I think one of the crucial factors is how educated is that demographic? If you look at the red line here, what you're going to see is that in 1975, just nine percent of kids were in secondary school education in sub-Saharan Africa. Would you set up a factory in sub-Sahara in the mid-1970s? Nobody else did. They chose instead Turkey and Mexico to set up the textiles factories, because their education levels were 25 to 30 percent. Today, sub-Sahara is at the levels that Turkey and Mexico were at in 1975. They will get the textiles jobs that will take people out of rural poverty and put them on the road to industrialization and wealth.
Şimdi, herhangi bir piyasaya akın eden onca genç insanla ilgili bir sorun var, özellikle genç erkeklerle ilgili. Bu durum bazen biraz tehlikeli. Bence en kritik noktalardan birisi bu genç nüfusun eğitim durumu. Şuradaki kırmızı çizgiye bakarsanız, Sahra Altı Afrika'da, 1975'de çocukların sadece %9'unun ortaokul eğitimi aldığını göreceksiniz. Bu durumda 70'lerin ortasındaki Sahra Altı Afrika'sında fabrika kurar mıydınız? Zaten kimse kurmadı. Bunun yerine, tekstil fabrikalarını kurmak için Türkiye ve Meksika'yı seçtiler. Çünkü eğitim seviyeleri %25 ile %30 arasındaydı. Bugün, Sahra Altı Afrika Türkiye ve Meksika'nın 1975'te oldukları seviyede. Dolayısıyla insanları kırsal fakirlikten çıkarıp sanayileşme ve zenginlik yoluna sevk edecek olan tekstil işlerini alacaklar.
So what's Africa looking like today? This is how I look at Africa. It's a bit odd, because I'm an economist. Each little box is about a billion dollars, and you see that I pay an awful lot of attention to Nigeria sitting there in the middle. South Africa is playing a role. But when I'm thinking about the future, I'm actually most interested in Central, Western and Southern Africa. If I look at Africa by population, East Africa stands out as so much potential.
Peki Afrika bugün nasıl görünüyor? Ben Afrika'yı böyle görüyorum. Ben bir ekonomist olduğumdan biraz garip görünüyor. Her küçük kare yaklaşık 1 milyar dolar değerinde ve farkedersiniz ki ortada bulunan Nijerya'ya aşırı derecede dikkat veriyorum. Güney Afrika da çok önemli. Fakat ileriyi düşündüğümde, beni asıl ilgilendiren Orta, Batı ve Güney Afrika. Afrika'ya nüfus yönünden bakarsam, Doğu Afrika potansiyel olarak çok göze çarpıyor.
And I'm showing you something else with these maps. I'm showing you democracy versus autocracy. Fragile democracies is the beige color. Strong democracies are the orange color. And what you'll see here is that most Africans are now living in democracies. Why does that matter? Because what people want is what politicians try, they don't always succeed, but they try and deliver. And what you've got is a reinforcing positive circle going on. In Ghana in the elections, in December 2012, the battle between the two candidates was over education. One guy offered free secondary school education to all, not just 30 percent. The other guy had to say, I'm going to build 50 new schools. He won by a margin. So democracy is encouraging governments to invest in education. Education is helping growth and investment, and that's giving budget revenues, which is giving governments more money, which is helping growth through education. It's a positive, virtuous circle.
Bu haritalarla size gösterdiğim diğer bir şey de; demokrasi karşısında otokrasi. Kırılgan demokrasiler bej ile gösteriliyor. Sağlam olanlar ise turuncu ile. Görüyorsunuz ki Afrikalıların çoğu artık demokrasi ile yönetiliyor. Peki bu neden önemli? Çünkü politikacılar insanların isteklerini karşılamaya çalışır. Her zaman başarılı olamayabilirler, fakat denerler. Sonunda elinizde pozitif ve güçlenen bir döngü olur. Gana'da Aralık, 2012'de yapılan seçimlerde iki aday arasındaki mücadele eğitim üzerineydi. İlk aday, sadece %30'luk kısım değil, herkes için ücretsiz orta okul eğitimi vadetti. Diğeri de 50 tane yeni okul yapacağını söylemek zorunda kaldı. Ve çok az bir farkla seçimi kazandı. Yani, demokrasi hükümetleri eğitime yatırım yapmaya teşvik ediyor. Eğitim büyüme ve yatırımlara yardım ediyor, ve eğitim aracılığıyla büyümeye yardımcı olan bu para hükümetlere daha çok para kazandırarak bütçeye katkıda bulunuyor. Bu, olumlu ve temiz bir döngü.
But I get asked this question, and this particular question makes me quite sad: It's, "But what about corruption? How can you invest in Africa when there's corruption?" And what makes me sad about it is that this graph here is showing you that the biggest correlation with corruption is wealth. When you're poor, corruption is not your biggest priority. And the countries on the right hand side, you'll see the per capita GDP, basically every country with a per capita GDP of, say, less than 5,000 dollars, has got a corruption score of roughly, what's that, about three? Three out of 10. That's not good. Every poor country is corrupt. Every rich country is relatively uncorrupt. How do you get from poverty and corruption to wealth and less corruption? You see the middle class grow. And the way to do that is to invest, not to say I'm not investing in that continent because there's too much corruption.
Fakat bir soruyla karşılaşıyorum ve bu soru beni epey üzüyor: "Peki ya yolsuzluk?" "Yolsuzluk varken Afrika'ya neden yatırım yapasın ki?" Bu sorunun beni üzen tarafı, bu grafikte görebileceğiniz gibi yolsuzlukla en çok bağlantılı olan şeyin zenginlik olması. Fakirseniz, yolsuzluk sizin önceliğiniz değildir. Ve sağ taraftaki ülkelerde, kişi başına düşen geliri göreceksiniz. Kişi başına düşen geliri 5000 Dolar'dan az olan hemen hemen tüm ülkelerin yolsuzluk skoru yaklaşık olarak -- 3 diyebilir miyiz? 10 üzerinden 3. Bu iyi değil. Bütün fakir ülkelerde yolsuzluk var. Zengin ülkelerde, yolsuzluk nispeten daha az. Peki fakirlik ve yolsuzluğu nasıl zenginlik ve daha az yolsuzluğa dönüştürürsünüz? Orta sınıfın büyüdüğünü görüyorsunuz. Bunun yolu ise yatırım yapmaktan geçiyor, bir kıtada çok yolsuzluk var diye "ben buraya yatırım yapmıyorum" demekten değil.
Now, I don't want to be an apologist for corruption. I've been arrested because I refused to pay a bribe -- not in Africa, actually. But what I'm saying here is that we can make a difference and we can do that by investing.
Yolsuzluğu savunuyor gibi görünmek istemem. Bir keresinde rüşvet vermeyi reddettiğim için tutuklandım ve bu olay Afrika'da olmadı. Ama söylemek istediğim şey; bir şeyleri değiştirebileceğimiz ve bunları yatırımlarla yapabileceğimiz.
Now I'm going to let you in on a little not-so-secret. Economists aren't great at forecasting. Because the question really is, what happens next? And if you go back to the year 2000, what you'll find is The Economist had a very famous cover, "The Hopeless Continent," and what they'd done is they'd looked at growth in Africa over the previous 10 years -- two percent -- and they said, what's going to happen in the next 10 years? They assumed two percent, and that made it a pretty hopeless story, because population growth was two and a half. People got poorer in Africa in the 1990s. Now 2012, The Economist has a new cover, and what does that new cover show? That new cover shows, well, Africa rising, because the growth over the last 10 years has been about five and a half percent.
Şimdi sizlere, çok da gizli olmayan bir şey söyleyeyim. Ekonomistler, öngörü konusunda çok iyi değillerdir. Çünkü asıl mesele, sırada ne olacağı. 2000 yılına dönerseniz Ekonomist dergisinin o ünlü kapağında "Umutsuz Kıta" başlığını göreceksiniz ve yaptıkları şey ise Afrika'nın son 10 yılda %2 olan büyümesine bakıp önümüzdeki 10 yıl içinde neler olacağını sormaktı. Büyümenin %2 olacağını varsaydılar ve umutsuz bir hikaye yarattılar. Çünkü nüfus artışı %2,5'ti. 1990'larda Afrika'daki insanlar daha da fakirleşti. Şimdi 2012'de, Ekonomist dergisinin yeni bir kapağı var ve bu kapak neyi gösteriyor? Yeni kapak, Afrika'nın yükseldiğini, çünkü son 10 yıldaki artışın yaklaşık %5,5 civarında olduğunu gösteriyor.
I would like to see if you can all now become economists, because if growth for the last 10 years has been five and a half percent, what do you think the IMF is forecasting for the next five years of growth in Africa? Very good. I think you're secretly saying to your head, probably five and a half percent. You're all economists, and I think, like most economists, wrong. No offense.
Şimdi sizler birer ekonomist olabilir misiniz görmek istiyorum, çünkü eğer son 10 sene için büyüme oranı %5,5 olduysa tahmin edin bakalım IMF önümüzdeki 5 yıl için Afrika'da nasıl bir artış öngörüyor? Güzel. Kafanızda, sessizce %5,5 dediğinizi tahmin ediyorum. Sanırım hepiniz ekonomistsiniz ve her ekonomist gibi yanıldınız. Darılmak yok!
What I like to do is try and find the countries that are doing exactly what Africa has already done, and it means that jump from 1,800 years of nothing to whoof, suddenly shooting through the roof. India is one of those examples. This is Indian growth from 1960 to 2010. Ignore the scale on the bottom for a second. Actually, for the first 20 years, the '60s and '70s, India didn't really grow. It grew at two percent when population growth was about two and a half. If that's familiar, that's exactly what happened in sub-Sahara in the '80s and the '90s. And then something happened in 1980. Boom! India began to explode. It wasn't a "Hindu rate of growth," "democracies can't grow." Actually India could. And if I lay sub-Saharan growth on top of the Indian growth story, it's remarkably similar. Twenty years of not much growth and a trend line which is actually telling you that sub-Saharan African growth is slightly better than India. And if I then lay developing Asia on top of this, I'm saying India is 20 years ahead of Africa, I'm saying developing Asia is 10 years ahead of India, I can draw out some forecasts for the next 30 to 40 years which I think are better than the ones where you're looking backwards. And that tells me this: that Africa is going to go from a $2 trillion economy today to a $29 trillion economy by 2050. Now that's bigger than Europe and America put together in today's money. Life expectancy is going to go up by 13 years. The population's going to double from one billion to two billion, so household incomes are going to go up sevenfold in the next 35 years. And when I present this in Africa -- Nairobi, Lagos, Accra -- I get one question. "Charlie, why are you so pessimistic?"
Yapmak istediğim şey, Afika'nın yaptığının aynısını yapan başka ülkeler bulmak, yani 1800 yıl boyunca yerinde saydıktan sonra bir anda gürlemek, aniden aşırı yükselmek. Hindistan bunun örneklerinden biri. Bu, Hindistan'da 1960'dan 2010'a kadarki artış. Bir süreliğine, alttaki ölçeği göz ardı edin. Aslında, ilk 20 yıl için, 60'lar ve 70'lerde, Hindistan pek büyümedi. Nüfus artışı %2,5'ken büyüme hızı %2'ydi. Bu size tanıdık mı geliyor? Çünkü 80'ler ve 90'larda Sahra Altı'nda olan da, aynen buydu. Sonra 1980'de bir şey gerçekleşti. Güm! Hindistan patlamaya başladı. "Hint büyüme hızı" veya "demokrasiler büyüyemez" denir. Ama Hindistan bunu başardı. Sahara Altı'nın büyümesini, Hindistan'ın hikayesi ile karsılaştırınca, epey benzer olduklarını söyleyebiliriz. 20 yıl boyunca pek fazla olmayan artış ve şunları söyleyen bir trend çizgisi: "Sahra Altı'ndaki artış, Hindistan'dakinden oldukça daha iyi." Ardından Asya'yı hesaba katarsak, bence Hindistan Afrika'nın 20 yıl önünde, Gelişen Asya da, Hindistan'ın 10 yıl önünde. Önümüzdeki 30-40 yıl için bazı öngörülerde bulunabilirim ve bence bu öngörüler, geçmişe dönük yapılanlardan daha iyi olur. Ve bu bana şunu söylüyor: Afrika bugün 2 trilyon Dolar olan ekonomiden 2050'de 29 trilyon Dolar'a ulaşacak bir ekonomiye yol alacak. Bu, şimdinin parası ile Avrupa ve Amerika'nın toplamından daha fazla. Ortalama yaşam süresi 13 yıl artacak. Nüfus ikiye katlanarak 1 milyardan 2 milyara ulaşacak yani hane geliri önümüzdeki 35 yıl içinde 7 katına yükselecek. Ve ben bunu Afrika'da, Nairobi, Lagos veya Accra'da söylediğimde, bir soruyla karşılaşıyorum. "Charlie, neden bu kadar kötümsersin?"
And you know what? Actually, I think they've got a point. Am I really saying that there can be nothing learned, yes from the positives in Asia and India, but also the negatives? Perhaps Africa can avoid some of the mistakes that have been made. Surely, the technologies that we're talking about here this last week, surely some of these can perhaps help Africa grow even faster? And I think here we can play a role. Because technology does let you help. You can go and download some of the great African literature from the Internet now. No, not right now, just 30 seconds. You can go and buy some of the great tunes. My iPod's full of them. Buy African products. Go on holiday and see for yourself the change that's happening. Invest. Perhaps hire people, give them the skills that they can take back to Africa, and their companies will grow an awful lot faster than most of ours here in the West. And then you and I can help make sure that for Africa, the 21st century is their century.
Biliyor musunuz? Aslında, bir yandan haklılar. Ben gerçekten, Asya ve Hindistan'daki olumlu ve olumsuz durumlardan bir ders alınamayacağını mı söylüyorum? Belki de Afrika daha önce yapılan hataların bir kısmını önleyebilir. Eminim ki, geçen haftadan beri burada konuştuğumuz teknolojilerin bir kısmı Afrika'nın daha da hızlı büyümesine yardım edebilir, ne dersiniz? Ve bence burada bize bir görev düşüyor. Çünkü teknoloji yardım edebilmenize imkan tanıyor. Afrika edebiyatının harika eserlerinin bazılarını artık internetten indirebilirsiniz. Hayır, şimdi değil, 30 saniye bekleyin. Bazı müthiş Afrika ezgilerini de satın alabilirsiniz. Benim iPod'um onlarla dolu. Afrika ürünlerini satın alın. Oraya tatile gidin ve değişimi kendi gözlerinizle görün. Yatırım yapın. Ya da iş verin, Afrika'ya geri götürebilecekleri beceriler kazandırın ve bu şekilde firmaları Batı'daki pek çok firmadan çok daha hızlı büyüyecektir. Bu şekilde sizler ve ben; 21. yüzyılın Afrika'nın yüzyılı olmasına yardım edebiliriz.
Thank you very much.
Çok teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkış)