In the summer of 2017, a woman was murdered by her partner in Sofia. The woman, let's call her "V," was beaten for over 50 minutes before she died. The morning after, her neighbors told the press that they heard her screams, but they didn't intervene. You see, in Bulgaria and many other societies, domestic violence is typically seen as a private matter. Neighbors, however, are quick to react to any other kind of noise.
2017'nin yazında, Sofia'da bir kadın, partneri tarafından öldürüldü. Bu kadın, ismi “V” olsun, ölmeden önce 50 dakika boyunca dövüldü. Ertesi sabah, kadının komşuları, basına, kadının çığlıklarını duyduklarını, ama müdahale etmediklerini söylediler. Gördüğünüz gibi, Bulgaristan'da ve başka birçok toplulukta ev içi şiddet genellikle aile meselesi olarak görülüyor. Bununla birlikte, komşular başka gürültülere çabucak tepki verirler.
We wanted to expose and affect the absurdity of this. So we designed an experiment. We rented the apartment just below V's for one night. And at 10pm, Maksim, the artist in our group, sat on the drum set we had assembled in the living room and started beating it. Ten seconds. Thirty seconds. Fifty seconds. A minute. A light came on in the hallway. One minute and 20 seconds. A man was standing at the door, hesitant to press the bell. One minute and 52 seconds. The doorbell rang, a ring that could have saved a life.
Bunun anlamsızlığını meydana çıkarmak ve değiştirmek istedik. Bunun için bir deney tasarladık. Bir geceliğine V'nin dairesinin alt katındaki daireyi kiraladık Saat 22.00'da grubumuzdaki sanatçı Maksim, oturma odasına yerleştirdiğimiz davul setinin başına oturdu ve çalmaya başladı. 10 saniye. 30 saniye. 50 saniye. 1 dakika. Koridorda bir ışık göründü. 1 dakika 20 saniye. Bir adam, zili çalmakta tereddüt ederek kapıda dikiliyordu. 1 dakika 52 saniye. Zil çaldı. Bir canı kurtarabilecek bir zil sesi.
"Beat." is our project exploring the ominous silence surrounding domestic violence. We filmed the experiment, and it became instantly viral. Our campaign amplified the voices of survivors who shared similar stories online. It equipped neighbors with specific advice, and many committed to taking action. In a country where every other week, the ground quietly embraces the body of a woman murdered by a partner or a relative, we were loud, and we were heard.
''Beat.'' bizim, aile içi şiddeti çevreleyen uğursuz sessizliği araştırdığımız projemiz. Deneyi kayda aldık ve video anında yayıldı. Kampanyamız, internet üzerinde benzer hikâyeler paylaşan kazazedelerin seslerini yükseltti. Kampanyamız komşulara belli bir tavsiye verdi ve birçoğu harekete geçti. Her iki haftada bir, toprağın, partneri veya yakını tarafından öldürülen bir kadının bedenini sessizce bağrına bastığı bir ülkede, bizim sesimiz yüksekti ve duyulduk.
I am an activist, passionate about human rights innovation. I lead a global organization for socially engaged creative solutions. In my work, I think about how to make people care and act. I am here to tell you that creative actions can save the world, creative actions and play. I know it is weird to talk about play and human rights in the same sentence, but here is why it's important. More and more, we fear that we can't win this. Campaigns feel dull, messages drown, people break. Numerous studies, including a recent one published by Columbia University, show that burnout and depression are widespread amongst activists. Years ago, I myself was burned out. In a world of endless ways forward, I felt at my final stop.
Ben, insan haklarının yenilenmesi konusunda tutkulu bir aktivistim. Toplumla ilgili yaratıcı çözümler için global bir organizasyon yönetiyorum. Çalışmamda insanların nasıl ilgileneceğini ve harekete geçeceğini düşünüyorum. Size yaratıcı çözümlerin dünyayı kurtarabileceğini söylemek için buradayım, yaratıcı çözümler ve oyun. İnsan hakları ve oyundan aynı cümlede bahsetmenin garip olduğunu biliyorum. Ama önemli olmasının nedeni şu, gün geçtikçe kazanamayacağımızdan korkuyoruz. Kampanyalar duygusuz geliyor, mesajlar boğuluyor, insanlar bozuluyor. Columbia Üniversitesi tarafından yayınlanan son araştırmalar da dahil olmak üzere çok sayıda çalışma, aktivistler arasında tükenmişlik ve depresyonun yaygın olduğunu göstermektedir. Yıllar önce ben de tükenmiştim. İleriye doğru bitmeyen yollar dünyasında, kendimi son durakta hissettim.
So what melts fear or dullness or gloom? Play. From this very stage, psychiatrist and play researcher Dr. Stuart Brown said that nothing lights up the brain like play, and that the opposite of play is not work, it's depression. So to pull out of my own burnout, I decided to turn my activism into what I call today "play-tivism."
Korkuyu, duygusuzluğu veya karamsarlığı ne eritir? Oyun. Tam da bu sahnede, psikiyatrist ve oyun araştırmacısı Dr. Stuart Brown, beyni oyun gibi hiçbir şeyin aydınlatamayacağını ve oyunun zıttının çalışmak değil, depresyon olduğunu söylemişti. Böylece kendi tükenmişliğimden kurtulmak için, aktivizmimi bugün benim bugün "oyun-tivizm" olarak adlandırdığım şeye dönüştürmeye karar verdim.
(Laughter)
(Gülüşler)
When we play, others want to join. Today, my playground is filled with artists, techies and scientists. We fuse disciplines in radical collaboration. Together, we seek new ways to empower activism. Our outcomes are not meant to be playful, but our process is. To us, play is an act of resistance. For example, "Beat.," the project I talked about earlier, is a concept developed by a drummer and a software engineer who didn't know each other two days before they pitched the idea. "Beat." is the first winner in our lab series where we pair artists and technologists to work on human rights issues. Other winning concepts include a pop-up bakery that teaches about fake news through beautiful but horrible-tasting cupcakes --
Biz oynadığımızda, diğerleri de bize katılmak ister. Bugün benim oyun alanım sanatçılarla, teknisyenlerle ve bilim insanlarıyla dolu. Biz, disiplinleri radikal işbirliğiyle birleştiriyoruz. Birlikte, aktivizmi güçlendirmenin yeni yollarını arıyoruz. Alacağımız neticeler bizi eğlendirmek zorunda değil ama sürecimiz eğlenceli olmalı. Bizce oyun bir direniş hareketidir. Örneğin az önce bahsettiğim proje,"Beat.", birbirini bu fikri ortaya koymadan iki gün öncesine kadar hiç tanımamış bir davulcu ve bir yazılım mühendisi tarafından geliştirilen bir konsepttir. İnsan hakları çalışmaları için sanatçıları ve teknoloji uzmanlarını eşleştirdiğimiz laboratuvar serilerimizde "Beat." ilk kazanan oldu. Kazanan diğer kavramlar arasında güzel görünen ama tadı berbat olan çörekleri kullanarak sahte haberle ilgili bilgi veren bir pastahane de mevcut.
(Laughter)
(Gülüşler)
or a board game that puts you in the shoes of a dictator so you get to really grasp the range of tools and tactics of oppression.
Ya da zulmün taktik ve araçlarını kavrayın diye sizi bir diktatörün yerine koyan bir masa oyunu.
We did our first lab just to test the idea, to see where it cracks and if we can make it better. Today, we are so in love with the format that we put it all online for anyone to implement. I cannot overstate the value of experimentation in activism. We can only win if we are not afraid to lose.
İlk laboratuvarımızı fikri test etmek, bir problemi olup olmadığını ve nasıl geliştirebileceğimizi görmek için yaptık. Bugün, herkesin uygulayabilmesi için çevrim içi hâle getirdiğimiz formatı çok seviyoruz. Aktivizmde deney yapmanın değerini abartamam. Ancak kaybetmekten korkmadığımız zaman kazanabiliriz.
When we play, we learn. A recent study published by Stanford University about the science of what makes people care reconfirms what we have been hearing for years: opinions are changed not from more information but through empathy-inducing experiences. So learning from science and art, we saw that we can talk about global armed conflict through light bulbs, or address racial inequality in the US through postcards, or tackle the lack of even one single monument of a woman in Sofia by flooding the city with them, and, with all these works, to trigger dialogue, understanding and direct action.
Oynadığımız zaman öğreniriz. Yakın zamanda Stanford Üniversitesi'nde insanların önem vermesi ile ilgili yapılan bir çalışma, yıllardır duyduğumuz bir şeyi doğruladı: Fikirler, daha fazla bilgi sayesinde değil empati uyandıran deneyimler sayesinde değişir. Yani bilim ve sanattan öğrendik ki ampuller üzerinden küresel silahlanma çatışmasını konuşabilir veya kartpostallar üzerinden ABD'deki ırksal eşitsizliğine değinebilir veya Sofya'da bir tane bile kadın anıtı olmamasını tartışabilir, şehri onlarla doldurabiliriz ve tüm bu çalışmalarla diyaloğu, diyaloğu, anlayışı ve doğrudan eylemi tetikleyebiliriz.
Sometimes, when I talk about taking risks and trying and failing in the context of human rights, I meet raised eyebrows, eyebrows that say, "How irresponsible," or, "How insensitive." People often mistake play for negligence. It is not. Play doesn't just grow our armies stronger or spark better ideas. In times of painful injustice, play brings the levity we need to be able to breathe. When we play, we live.
Bazen insan hakları bağlamında risk almak,denemek ve başarısız olmak hakkında konuşurken yukarı kalkmış kaşlarla karşılaşıyorum. "Ne kadar sorumsuz" veya "Ne kadar duyarsız" diyen kaşlarla. İnsanlar genellikle oyunu ihmalkarlıkla karıştırır. Ama öyle değildir. Oyun sadece ordularımızı güçlendirmez veya daha iyi fikirleri tetiklemez. Sancılı adaletsizlik zamanlarında oyun, nefes alabilmemiz için gereken hafifliği getirir. Oynadığımız zaman yaşarız.
I grew up in a time when all play was forbidden. My family's lives were crushed by a communist dictatorship. For my aunt, my grandfather, my father, we always held two funerals: one for their bodies, but, years before that, one for their dreams. Some of my biggest dreams are nightmares. I have a nightmare that one day all the past will be forgotten and new clothes will be dripping the blood of past mistakes. I have a nightmare that one day the lighthouses of our humanity will crumble, corroded by acid waves of hate.
Ben bütün oyunların yasak olduğu bir zamanda büyüdüm. Ailemin hayatı komünist bir diktatörlük tarafından ezildi. Teyzem, büyükbabam, babam için her zaman iki cenaze töreni düzenledik: biri bedenleri için ve bundan yıllar önce de öteki, rüyaları için. En büyük rüyalarımdan bazıları kabustur. Bir gün tüm geçmişin unutulacağı ve geçmiş hataların kanının aktığı yeni kıyafetlerin olacağı bir kabusum var. Bir gün insanlığımızın fenerinin parçalanacağı, nefretin asit dalgaları tarafından çürüyeceği bir kabusum var.
But way more than that, I have hope. In our fights for justice and freedom, I hope that we play, and that we see the joy and beauty of us playing together. That's how we win.
Ama bundan çok umudum var. Adalet ve özgürlük mücadelemizde umarım oynarız ve birlikte oynarkenki neşemizi ve güzelliğimizi görürüz. Böyle kazanırız.
Thank you.
Teşekkürler.
(Applause)
(Alkış)