So, my mother's a pediatrician, and when I was young, she'd tell the craziest stories that combined science with her overactive imagination. One of the stories she told was that if you eat a lot of salt, all of the blood rushes up your legs, through your body, and shoots out the top of your head, killing you instantly.
Annem çocuk hastalıkları uzmanı ve ben küçükken, bilim ve o canlı hayal gücünün harmanı olan çılgın hikâyeler anlatırdı. Hikâyelerinin birine göre; eğer çok tuz yersen, bütün kan bacaklarına nüfuz eder, vücuduna doğru ilerler ve kafanın tepesini patlatarak seni aniden öldürüverir.
(Laughter)
(Kahkaha)
She called it "high blood pressure."
Buna ''yüksek tansiyon basıncı'' derdi.
(Laughter)
(Kahkaha)
This was my first experience with science fiction, and I loved it. So when I started to write my own science fiction and fantasy, I was surprised that it was considered un-African. So naturally, I asked, what is African? And this is what I know so far: Africa is important. Africa is the future. It is, though. And Africa is a serious place where only serious things happen.
Bilim kurgu ile ilk karşılaşmam bu şekilde oldu ve bayıldım. Kendi bilim kurgu ve fantezi eserlerimi yazmaya başladığımda, Afrika'ya uygun görülmediğini fark edince çok şaşırdım. Doğal olarak, ''Afrika'ya ne uygun?'' diye sorguladım. Bu ana kadar, şunları bulguladım: Afrika önemlidir. Afrika gelecektir, ki öyle de. Aynı zamanda Afrika, yalnızca ciddi şeylerin yaşandığı ciddi bir yerdir.
So when I present my work somewhere, someone will always ask, "What's so important about it? How does it deal with real African issues like war, poverty, devastation or AIDS?" And it doesn't. My work is about Nairobi pop bands that want to go to space or about seven-foot-tall robots that fall in love. It's nothing incredibly important. It's just fun, fierce and frivolous, as frivolous as bubble gum -- "AfroBubbleGum."
Her ne zaman eserimi bir yere sunsam, biri illa ki şunu sorar: ''Nesi bu kadar mühim ki? Afrika'da yaşanan savaş, açlık, yıkım ve AIDS gibi gerçek sorunlara değiniyor mu?'' Değinmiyor. Benim eserlerim; uzaya gitmek isteyen Nairobi'li pop gruplarını veya birbirine aşık olan 2-3 metrelik robotları konu alıyordu. Kesinlikle mühim bir konu değil. Eğlenceli, vahşi ve ehemmiyetsiz; sakız kadar ehemmiyetsiz, ''AfrikaSakızı''
So I'm not saying that agenda art isn't important; I'm the chairperson of a charity that deals with films and theaters that write about HIV and radicalization and female genital mutilation. It's vital and important art, but it cannot be the only art that comes out of the continent. We have to tell more stories that are vibrant. The danger of the single story is still being realized. And maybe it's because of the funding. A lot of art is still dependent on developmental aid. So art becomes a tool for agenda. Or maybe it's because we've only seen one image of ourselves for so long that that's all we know how to create. Whatever the reason, we need a new way, and AfroBubbleGum is one approach. It's the advocacy of art for art's sake. It's the advocacy of art that is not policy-driven or agenda-driven or based on education, just for the sake of imagination: AfroBubbleGum art.
Gündemi konu alan sanatın önemsiz olduğunu söylemiyorum; HIV, radikalleşme ve kadın sünnetini konu alan film ve tiyatrolar kurumu kurul başkanıyım. Esas ve mühim bir sanat dalı, ama kıtadan çıkacak tek sanat bu olamaz. Hayat dolu olan daha fazla hikâye çıkarmalıyız. Tekel hikâyenin türevinin tehlikeleri hâlâ farkındalık aşamasında. Finansal destek yüzünden olabilir. Birçok sanat türü, hâlâ gelişimsel desteğe muhtaç durumda. Sanat gündemin bir aracı hâline geliyor. Veya belki de, uzun bir süre boyunca kendimizin yalnızca tek bir resmine tanık olduk ki, yaratabildiğimiz sadece bu var. Sebep her ne olursa olsun, yeni bir yol bulmamız gerek ve AfrikaSakızı yeni yaklaşımımız. Sanat için sanat müdafaası. Politikayla veya gündemle şekillenmemiş, veya eğitim temalı olmayan, yalnızca hayal gücü için yaratılan, sanat müdafaası: AfrikaSakız sanatı.
And we can't all be AfroBubbleGumists. We have to judge our work for its potential poverty porn pitfalls. We have to have tests that are similar to the Bechdel test, and ask questions like: Are two or more Africans in this piece of fiction healthy? Are those same Africans financially stable and not in need of saving? Are they having fun and enjoying life? And if we can answer yes to two or more of these questions, then surely we're AfroBubbleGumists.
Her birimiz AfrikaSakızcı olamayız. Eserimizin, gizli sefalet tehlike potansiyeli durumunu değerlendirmeliyiz. Bechdel testine benzer testlere tabii tutmalıyız ve şu şekilde sorular sormalıyız: Bu kurguda, iki veya ikiden fazla Afrikalı sağlıklı mı? Yine aynı Afrikalılar, ekonomik refahtalar mı ve kurtarılma gereksinimleri yok mu? Eğlenip hayattan zevk alıyorlar mı? Bu sorulardan iki veya fazlasına evet diyebiliyorsak, kesinlikle AfrikaSakızcıyızdır.
(Laughter)
(Kahkaha)
(Applause)
(Alkış)
And fun is political, because imagine if we have images of Africans who were vibrant and loving and thriving and living a beautiful, vibrant life. What would we think of ourselves then? Would we think that maybe we're worthy of more happiness? Would we think of our shared humanity through our shared joy? I think of these things when I create. I think of the people and the places that give me immeasurable joy, and I work to represent them. And that's why I write stories about futuristic girls that risk everything to save plants or to race camels or even just to dance, to honor fun, because my world is mostly happy.
Eğlence politik bir olgudur, çünkü güzel ve canlı koşullarda, hayat ve sevgi dolu, gelişen, kıpır kıpır Afrikalılar olduğunu hayal edin. Kendimiz hakkında ne düşünürüz o zaman? Daha çok mutlu olmaya layık olduğumuzu düşünmez miyiz? Paylaştığımız neşe vesilesiyle, müşterek insanlığımızı da düşünür müyüz? Yaratma aşamasında bunları düşünüyorum. Bana müthiş keyif veren insanları ve mekanları düşünüyorum ve onları resmetmeye çalışıyorum. İşte bu sebeple; bitkileri kurtarmak veya deve koşturmak veya sadece dans edebilmek için her şeyini gözden çıkaran fütürist kızları konu alan hikâyeler yazıyorum, neşeyi şereflendirmek için, çünkü benim dünyam çoğunlukla mutlu.
And I know happiness is a privilege in this current splintered world where remaining hopeful requires diligence. But maybe, if you join me in creating, curating and commissioning more AfroBubbleGum art, there might be hope for a different view of the world, a happy Africa view where children are strangely traumatized by their mother's dark sense of humor,
Günümüzün paramparça dünyasında, mutluluğun bir imtiyaz olduğunu biliyorum, arta kalan ümit ise çaba gerektiriyor. Ama eğer daha fazla AfrikaSakız sanatı yaratma, düzenleme ve teyitinde bana katılırsanız, bu dünyaya daha farklı bir bakış açısı kazandırma umudu olabilir, mutlu bir Afrika tablosu; çocukların, annelerinin karanlık mizahları dolayısıyla travma yaşadıkları bir Afrika.
(Laughter)
(Kahkaha)
but also they're claiming fun, fierce and frivolous art in the name of all things unseriously African. Because we're AfroBubbleGumists and there's so many more of us than you can imagine.
Ama aynı zamanda ciddi Afrika algısına karşı gelen; eğlenceli, vahşi ve ehemmiyetsiz sanatın talep edildiği bir Afrika. Çünkü bizler AfrikaSakızcılarıyız ve bizlerden, hayal edebileceğinizden çok daha fazla var.
Thank you so much.
Çok teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkış)