I've been playing TED for nearly a decade, and I've very rarely played any new songs of my own. And that was largely because there weren't any.
Yıllardır TED için çalıyorum, fakat kendi yeni şarkılarımı çok nadiren çaldım. Büyük ihtimalle hiç yeni şarkım olmadığındandır.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
So I've been busy with a couple of projects, and one of them was this: The Nutmeg. A 1930s ship's lifeboat, which I've been restoring in the garden of my beach house in England. And, so now, when the polar ice caps melt, my recording studio will rise up like an ark, and I'll float off into the drowned world like a character from a J.G. Ballard novel. During the day, the Nutmeg collects energy from solar panels on the roof of the wheelhouse, and from a 450 watt turbine up the mast. So that when it gets dark, I've got plenty of power. And I can light up the Nutmeg like a beacon. And so I go in there until the early hours of the morning, and I work on new songs. I'd like to play to you guys, if you're willing to be the first audience to hear it.
Bende birkaç projeyle meşguldüm, projelerimden biri buydu, Nutmeg(Hindistancevizi), 1930'lardan bir geminin filikası. Filikayı İngiltere'deki evimin bahçesinde restore ediyordum. Ve bundan böyle, kutuplardaki buzullar eridiğinde, kayıt stüdyom Nuh'un Gemisi gibi yükselecek, ve ben J.G. Ballard'ın masal kahramanı gibi sular altında kalan dünyanın üstünde süzüleceğim. Günışığında, Nutmeg kaptan köşkünün çatısındaki güneş panelleriyle ve yelken direğinin üstündeki 450-wattlık tirbün sayesinde enerji depolar. Ve karanlık bastığında, Nutmeg'i bir denizfeneri gibi aydınlatmak için, bool bol enerjim olur. Günün erken saatlerine kadar oraya girip, yeni şarkılar üzerinde çalışırım. Eğer ilk dinleyicileri olmayı isterseniz, sizlere çalmak istiyorum.
(Applause)
(Alkışlar)
It's about Billie Holiday. And it appears that, some night in 1947 she left her physical space and was missing all night, until she reappeared in the morning. But I know where she was. She was with me on my lifeboat. And she was hot.
Şarkı Billie Holiday hakkında. Görünen o ki, 1947'de bir gece, bedenini terk edip, bütün gece kayıplara karışmış, ta ki gündüz yeniden görünene kadar. Fakat ben onun nerde olduğunu biliyorum. Benimle birlikte filikamdaydı. Ve çok güzeldi.
(Music)
(Müzik)
♫ Billie crept softly ♫
♫Billie açık kollarıma doğru ♫
♫ into my waking arms ♫
♫yavaşça yaklaştı♫
♫ warm like a sip of sour mash ♫
♫sıcak bir yudum viski gibi♫
♫ Strange fruit for ♫
♫Tuhaf, bereketli ♫
♫ a sweet hunk of trash ♫
♫tatlı bir parça çöp♫
♫ Panic at the stage door ♫
♫Carnegie Salonu'nun♫
♫ of Carnegie Hall ♫
♫sahne kapısında telaş♫
♫ "Famous Jazz Singer Gone AWOL" ♫
♫Ünlü caz sanatçısı kaçak♫
♫ Must have left the building ♫
♫Beden ve ruh♫
♫ body and soul ♫
♫binayı terketmeli♫
♫ On a creaky ♫
♫Bu gece♫
♫ piano stool tonight ♫
♫Eski bir piyano taburesinde♫
♫ as the moon is my ♫
♫çünkü ay benim♫
♫ only witness ♫
♫tek tanığım♫
♫ She was breathing ♫
♫O benim kulağımın dibinde♫
♫ in my ear ♫
nefes alıyordu
♫ "This time it's love" ♫
♫Bu sefer bu aşk♫
♫ But love is a loaded pistol ♫
♫Ama aşk dolu bir tabanca♫
♫ By daybreak she's gone ♫
♫Gün doğumunda o gitmişti♫
♫ Over the frozen river, home ♫
♫Donmuş bir nehrin üstünden,eve♫
♫ Me and Johnny Walker ♫
♫Ben ve Johnny Walker♫
♫ See in the new age ♫
♫Yeni çağı görüyoruz♫
♫ alone ♫
♫yalnızız♫
♫ Stay with me ♫
♫Benimle kal♫
♫ again tonight ♫
♫tekrar bu gece♫
♫ Billie, time, ♫
♫Billi, zaman♫
♫ time is a wily trickster ♫
♫zaman kurnaz bir düzenbaz♫
♫ Still an echo ♫
♫Hala kalbimde♫
♫ in my heart says, ♫
♫bir yankı deki,♫
♫ "This time it's love" ♫
♫Bu sefer bu aşk♫
(Applause)
(Alkışlar)