So, embryonic stem cells are really incredible cells. They are our body's own repair kits, and they're pluripotent, which means they can morph into all of the cells in our bodies. Soon, we actually will be able to use stem cells to replace cells that are damaged or diseased.
Embriyo kök hücreleri gerçekten inanılmaz hücrelerdir. Onlar vücudun kendi tamirat kutusudur ve pluripotent hücrelerdir, bu da vücudumuzdaki tüm hücrelere dönüşebilecekleri anlamına gelir. Yakında kök hücrelerini, hasarlı ya da hastalıklı hücreleri yenileriyle degiştirmek üzere kullanmaya başlayabileceğiz.
But that's not what I want to talk to you about, because right now there are some really extraordinary things that we are doing with stem cells that are completely changing the way we look and model disease, our ability to understand why we get sick, and even develop drugs. I truly believe that stem cell research is going to allow our children to look at Alzheimer's and diabetes and other major diseases the way we view polio today, which is as a preventable disease.
Fakat sizlere anlatmak istediğim konu bu değil. Çünkü şu anda kök hücreleriyle yapabildiğimiz olağanüstü şeyler var ve bunlar hastalıklara bakışımızı ve onları modelleyişimizi, neden hasta olduğumuzu anlama ve hatta ilaç geliştirebilme yeneteklerimizi tamamen değiştiriyor. Biz bugün çocuk felcini nasıl önlenebilir bir hastalık olarak görüyorsak, kök hücre araştırmaları sayesinde de çocuklarımız Alzheimer, diyabet ve diğer önemli hastalıkları önlenebilir olarak görebileceklerine gerçekten inanıyorum.
So here we have this incredible field, which has enormous hope for humanity, but much like IVF over 35 years ago, until the birth of a healthy baby, Louise, this field has been under siege politically and financially. Critical research is being challenged instead of supported, and we saw that it was really essential to have private safe haven laboratories where this work could be advanced without interference. And so, in 2005, we started the New York Stem Cell Foundation Laboratory so that we would have a small organization that could do this work and support it.
İlk sağlıklı bebek Louise'in doğumuna kadar tüp bebek araştırmalarında 35 yıl boyunca yaşandığı gibi, insanlık için muazzam umutlar vaat eden bu inanılmaz alan da politik ve finansal baskı altında. Bu kritik araştırma, destek yerine itirazlarla karşılaşıyor ve gördük ki, özel güvenli sığınak labaratuarlara sahip olmak bu araştırmaların müdaheleye uğramadan ilerleyebilmesi için esastı. Ve bu işi yapabilecek ve destekleyebilecek küçük bir organizasyona sahip olmak için 2005'te New York Kök Hücre Vakıf Labaratuarı'nı kurduk.
What we saw very quickly is the world of both medical research, but also developing drugs and treatments, is dominated by, as you would expect, large organizations, but in a new field, sometimes large organizations really have trouble getting out of their own way, and sometimes they can't ask the right questions, and there is an enormous gap that's just gotten larger between academic research on the one hand and pharmaceutical companies and biotechs that are responsible for delivering all of our drugs and many of our treatments, and so we knew that to really accelerate cures and therapies, we were going to have to address this with two things: new technologies and also a new research model. Because if you don't close that gap, you really are exactly where we are today. And that's what I want to focus on. We've spent the last couple of years pondering this, making a list of the different things that we had to do, and so we developed a new technology, It's software and hardware, that actually can generate thousands and thousands of genetically diverse stem cell lines to create a global array, essentially avatars of ourselves. And we did this because we think that it's actually going to allow us to realize the potential, the promise, of all of the sequencing of the human genome, but it's going to allow us, in doing that, to actually do clinical trials in a dish with human cells, not animal cells, to generate drugs and treatments that are much more effective, much safer, much faster, and at a much lower cost.
Çok çabuk gördük ki, ilaç ve tedavi geliştirme dünyası gibi hem tıbbi araştırmalar da tahmin edebileceğiniz üzere büyük kuruluşların egemenliğindeydi. Fakat yeni bir alanda bazen büyük kuruluşlar yollarını bulmakta gerçekten zorlanıyorlar ve bazen doğru soruları soramıyorlar. Ve bu yüzden, akademik araştırmalar ile ilaçlarımızı ve birçok tedaviyi geliştiren ilaç ve bioteknoloji şirketleri arasındaki büyük mesafe daha da arttı. Dolayısıyla tedavileri gerçekten hızlandırmak için, iki konuyu ele almamız gerektiğini biliyorduk: yeni teknolojiler ve aynı zamanda yeni bir araştırma modeli. Çünkü aradaki boşluğu kapatamazsak, bugün olduğumuz yerde kalacağız. Ve benim yoğunlaşmak istediğim konu bu. Son birkaç senedir bu konuya kafa yorduk, yapmamız gereken farklı şeylerin listesini yaptık ve yeni bir teknoloji oluşturduk. Aslen kendi avatarlarımız olan evrensel bir diziyi oluşturabilecek genetik çeşitliliği bulunan binlerce kök hücreyi sıralayacak bir yazılım ve donanımdan oluşan bir teknoloji. ve bunu yaptık, çünkü bunun aslında bizim insan genomunun dizilimini, potansiyelini ve bize verebileceklerini anlamamızı sağlayacağını düşünüyoruz. Klinik çalışmaları hayvan hücreleri yerine bir kaptaki insan hücreleri ile yapmamızı ve dolasıysıyla daha etkin ve güvenli ilaç ve tedavileri daha hızlı ve ucuza yapabilmemizi sağlayacak.
So let me put that in perspective for you and give you some context. This is an extremely new field. In 1998, human embryonic stem cells were first identified, and just nine years later, a group of scientists in Japan were able to take skin cells and reprogram them with very powerful viruses to create a kind of pluripotent stem cell called an induced pluripotent stem cell, or what we refer to as an IPS cell. This was really an extraordinary advance, because although these cells are not human embryonic stem cells, which still remain the gold standard, they are terrific to use for modeling disease and potentially for drug discovery.
Size bu bağlamda biraz perspektif vermek istiyorum. Bu çok yeni bir alan. 1998'de kök hücreleri ilk defa tespit edildi ve sadece 9 sene sonra Japonya'da bir grup bilim adamı deri hücrelerini alıp çok güçlü virüslerle yeniden programlayarak uyarılmış pluripotent kök hücre denilen veya IPS hücresi olarak bahsettiğimiz bir çeşit pluripotent kök hücre oluşturmayı başardılar. Bu inanılmaz bir ilerlemeydi, bu hücreler insan embriyosundan alınmış kök hücreleri olmamasına rağmen hastalığı modellemek ve potansiyel olarak ilaç keşiflerinde kullanmak için mükemmeldi.
So a few months later, in 2008, one of our scientists built on that research. He took skin biopsies, this time from people who had a disease, ALS, or as you call it in the U.K., motor neuron disease. He turned them into the IPS cells that I've just told you about, and then he turned those IPS cells into the motor neurons that actually were dying in the disease. So basically what he did was to take a healthy cell and turn it into a sick cell, and he recapitulated the disease over and over again in the dish, and this was extraordinary, because it was the first time that we had a model of a disease from a living patient in living human cells. And as he watched the disease unfold, he was able to discover that actually the motor neurons were dying in the disease in a different way than the field had previously thought. There was another kind of cell that actually was sending out a toxin and contributing to the death of these motor neurons, and you simply couldn't see it until you had the human model.
Birkaç ay sonra, 2008'de bizim bir bilim adamımız bu araştırma üzerinde çalışmalarına devam etti. ALS yada Ingiltere'de ki adıyla Motor Nöron Hastalığı olan insanlardan deri biyopsileri aldı. Bu hücreleri size bahsettiğim IPS hücrelerine dönüştürdü ve daha sonra bu IPS hücrelerini de bu hastalıktan dolayı ölen motor nöronlara dönüştürdü. Aslında temel olarak yaptığı sağlıklı hücreyi alıp bunu hastalıklı bir hücreye çevirmekti ve hastalığı bir kabın içerisinde tekrar ve tekrar özetledi. Bu inanılmazdı, çünkü ilk defa yaşayan bir hastadan alınmış canlı insan hücreleri üzerinde bir hastalığı modellemiştik. Ve bu hastalığın ilerleyişini izledikçe, motor nöronlarının aslında bu alanda daha önce bilinenden farklı bir şekilde öldüklerini farketti. Aslında zehir salgılayarak bu motor nöronların ölümünde rol oynayan başka çeşit bir hücre vardı. Ve bir insan modeli üzerinde çalışıncaya kadar bunu göremezdiniz.
So you could really say that researchers trying to understand the cause of disease without being able to have human stem cell models were much like investigators trying to figure out what had gone terribly wrong in a plane crash without having a black box, or a flight recorder. They could hypothesize about what had gone wrong, but they really had no way of knowing what led to the terrible events. And stem cells really have given us the black box for diseases, and it's an unprecedented window. It really is extraordinary, because you can recapitulate many, many diseases in a dish, you can see what begins to go wrong in the cellular conversation well before you would ever see symptoms appear in a patient. And this opens up the ability, which hopefully will become something that is routine in the near term, of using human cells to test for drugs.
Insan kök hücre modelleri olmadan hastalığın sebeplerini araştıran bilim adamlarını, bir uçak kazasında neyin yanlış gittiğini kara kutu yada uçuş kayıt cihazı olmadan araştıran dedektiflere benzetebilirsiniz. Neyin yanlış gittiği konusunda hipotezleri olabilir ancak gerçekten neyin bu korkunç olaya sebep olduğunu bilmelerinin herhangi bir yolu yoktur. Kök hücreleri gerçekten bize hastalıkların kara kutusunu verdi ve bu eşsiz bir pencere. Bu gerçekten olağanüstü. Çünkü birçok hastalığı bir kabın içerisinde özetleyebiliyorsunuz, hastada belirtiler görmeden önce bile hücresel dönüşümlerde neyin yanlış gitmeye başladığını görebiliyorsunuz. İlaç testlerini insan hücreleri kullanarak yapabilmenin kapılarını aralıyor ve yakın dönemde bunun rutin bir yöntem olacağını umuyorum.
Right now, the way we test for drugs is pretty problematic. To bring a successful drug to market, it takes, on average, 13 years — that's one drug — with a sunk cost of 4 billion dollars, and only one percent of the drugs that start down that road are actually going to get there. You can't imagine other businesses that you would think of going into that have these kind of numbers. It's a terrible business model. But it is really a worse social model because of what's involved and the cost to all of us. So the way we develop drugs now is by testing promising compounds on -- We didn't have disease modeling with human cells, so we'd been testing them on cells of mice or other creatures or cells that we engineer, but they don't have the characteristics of the diseases that we're actually trying to cure. You know, we're not mice, and you can't go into a living person with an illness and just pull out a few brain cells or cardiac cells and then start fooling around in a lab to test for, you know, a promising drug. But what you can do with human stem cells, now, is actually create avatars, and you can create the cells, whether it's the live motor neurons or the beating cardiac cells or liver cells or other kinds of cells, and you can test for drugs, promising compounds, on the actual cells that you're trying to affect, and this is now, and it's absolutely extraordinary, and you're going to know at the beginning, the very early stages of doing your assay development and your testing, you're not going to have to wait 13 years until you've brought a drug to market, only to find out that actually it doesn't work, or even worse, harms people.
Şu anda ilaçları test etme yöntemlerimiz oldukça sorunlu. Başarılı bir ilacı piyasaya sürmek ortalama 13 sene sürüyor ve 4 milyar dolara mal oluyor ve bu sadece bir ilaç. Ve bu süreçe giren ilaçlardan sadece yüzde biri son noktaya varabiliyor. Bu tür yüksek rakamlarla çalışan başka şirketler düşünemezsiniz. Bu çok kötü bir iş modeli. Aslında içerdikleri ve hepimize mal olması açısından gerçekten çok kötü bir sosyal model. Şu anda ümit veren bileşimleri deneyerek ilaç geliştiriyoruz. İnsan hücrelerini kullanarak hastalığı modelleme yöntemine sahip değildik ve bu yüzden bileşimleri fare yada diğer canlıların hücrelerinde ya da kendi tasarladığımız hücrelerde deniyorduk. Fakat bunlar bizim çaresini aradığımız hastalıkların karakteristiklerini taşımıyorlar. Biz fare değiliz ve ümit verici bir ilaç geliştirmek istiyorsanız yaşayan hasta bir insandan biraz beyin hücresi ya da kalp hücresi alıp daha labaratuara girip testler ile oyalanamazsınız. İnsan kök hücreleri ile şu anda yapabildiklerimiz aslında avatarlar yaratmak. Canlı motor nöronları yada atan kalp hücreleri, karaciğer hücreleri veya diğer tür hücreleri hücreleri oluşturabilirsiniz ve ilaçları, ümit veren bileşimleri gerçekten etki etmesini istediğiniz bu hücreler üzerinde test edebilirsiniz ve bu gerçekten olağanüstü. Deneyinizi oluştururken ve testlere başlarken, ilacı piyasasa sürebilmek ve aslında sonunda işe yaramadığını hatta insanlara zarar verdiğini tespit etmek için 13 sene beklemeniz gerekmediğini bileceksiniz.
But it isn't really enough just to look at the cells from a few people or a small group of people, because we have to step back. We've got to look at the big picture. Look around this room. We are all different, and a disease that I might have, if I had Alzheimer's disease or Parkinson's disease, it probably would affect me differently than if one of you had that disease, and if we both had Parkinson's disease, and we took the same medication, but we had different genetic makeup, we probably would have a different result, and it could well be that a drug that worked wonderfully for me was actually ineffective for you, and similarly, it could be that a drug that is harmful for you is safe for me, and, you know, this seems totally obvious, but unfortunately it is not the way that the pharmaceutical industry has been developing drugs because, until now, it hasn't had the tools.
Ama birkaç insandan ya da küçük bir gruptan alınan hücrelere bakmak aslında tam olarak yeterli değil. Çünkü bir adım geriye çekilerek büyük resme bakmak zorundayız. Bu odaya bir bakın. Hepimiz farklıyız ve ben Alzheimer ya da Parkinson hastası olsam büyük ihtimalle benim üzerimdeki etkisi sizlerden birinde olabileceğinden daha farklı olacaktır. Her ikimiz de Parkinson hastası olsak ve aynı tedaviyi alsak da muhtemelen farklı sonuçlar elde ederiz, çünkü genetik yapımız farklı. Benim için harika sonuçlar veren bir ilaç sizin için etkisiz olabilir. Benzer şekilde sizin için zararlı olan bir ilaç, benim için güvenli olabilir. Bu çok bariz görünse bile malesef ilaç endüstrisi bu şekilde ilaç geliştirmiyordu. Çünkü şu ana kadar, gerekli araçlar yoktu.
And so we need to move away from this one-size-fits-all model. The way we've been developing drugs is essentially like going into a shoe store, no one asks you what size you are, or if you're going dancing or hiking. They just say, "Well, you have feet, here are your shoes." It doesn't work with shoes, and our bodies are many times more complicated than just our feet. So we really have to change this.
Dolayısıyla bizim herkes için tek beden modelinden uzaklaşmamız gerekiyor. Şu ana kadar uyguladığımız ilaç geliştirme yöntemleri bir ayakkabı dükkanına gittiğimizde kimsenin kaç numara giydiğinizi, ya da dansa mı dağ yürüyüşüne mi gitmek istediğini sormadan, sadece "Senin ayakların var ve işte senin ayakkabıların." demeleri gibi. Bu ayakkabılarda işe yaramıyor ve bizim vücudumuz ayaklarımızdan kat ve kat daha karmaşık. Öyleyse bunu gerçekten değiştirmeliyiz.
There was a very sad example of this in the last decade. There's a wonderful drug, and a class of drugs actually, but the particular drug was Vioxx, and for people who were suffering from severe arthritis pain, the drug was an absolute lifesaver, but unfortunately, for another subset of those people, they suffered pretty severe heart side effects, and for a subset of those people, the side effects were so severe, the cardiac side effects, that they were fatal. But imagine a different scenario, where we could have had an array, a genetically diverse array, of cardiac cells, and we could have actually tested that drug, Vioxx, in petri dishes, and figured out, well, okay, people with this genetic type are going to have cardiac side effects, people with these genetic subgroups or genetic shoes sizes, about 25,000 of them, are not going to have any problems. The people for whom it was a lifesaver could have still taken their medicine. The people for whom it was a disaster, or fatal, would never have been given it, and you can imagine a very different outcome for the company, who had to withdraw the drug.
Son on yılda bunun çok üzücü bir örneği yaşandı. Birçok harika ilaç vardı, aslında harika bir ilaç grubu vardı. Özellikle de ilerlemiş eklem iltihabı olan kişiler için kullanılan Vioxx adlı ilaç. Tamamen bir hayat kurtarıcıydı. Malesef, bir alt hasta grubu kalple ilgili ciddi yan etkilerden mağdur oldu. Ve bu hastaların bir kısmında kalbe vuran yan etkiler öldürücü olacak kadar şiddetliydi. Genetik olarak çeşitliliğe sahip olan kalp hücrelerinden bir düzenimizin olduğu, ve bu ilacı, yani Vioxx'u petri kaplarında test edebildiğimiz başka bir senaryoyu hayal edin. Genetik tipi şu olanların kalp ile ilgili yan etkileri yaşayacağını genetik tipi bu olan alt grup insanların yaklaşık 25.000'inin herhangi bir problem yaşamayacağını tespit edebilirdik. Bu ilacın hayat kurtarıcı olacağı kişiler ilaçlarını almaya devam edebilirlerdi. Çok ağır veya ölümcül yan etki görecek kişilere ise bu ilaç verilmezdi. Bunun ilaçları geri çekilen şirket için sonuçlarını hayal edebilirsiniz.
So that is terrific, and we thought, all right, as we're trying to solve this problem, clearly we have to think about genetics, we have to think about human testing, but there's a fundamental problem, because right now, stem cell lines, as extraordinary as they are, and lines are just groups of cells, they are made by hand, one at a time, and it takes a couple of months. This is not scalable, and also when you do things by hand, even in the best laboratories, you have variations in techniques, and you need to know, if you're making a drug, that the Aspirin you're going to take out of the bottle on Monday is the same as the Aspirin that's going to come out of the bottle on Wednesday. So we looked at this, and we thought, okay, artisanal is wonderful in, you know, your clothing and your bread and crafts, but artisanal really isn't going to work in stem cells, so we have to deal with this.
Korkunç. Tamam, biz bu problemi çözmeye çalışırken açıkca genetiği, insan üstünde testleri düşünmemiz gerekiyordu. Fakat temel bir problem var. Çünkü şuanda kök hücre dizileri kendi hallerinde zaten inanılmaz. Ve bu hücre dizileri el ile tek tek yapılmış bir grup hücreden ibaret. Ve bunu yapmak birkaç ay sürüyor. Bu ölçeklendirilebilir değil ve en iyi labaratuarlarda dahi el ile yapıldığında yapılış tekniklerinde farklılıklar oluyor. Ve eğer bir ilaç yapıyorsamnız, şişeden pazartesi aldığınız Asprin ile çarşamba günü alacağınız Aspirinin aynı olacağı bilmeniz gerekir. Düşündük ki kıyafetlerinizde, ekmekte veya el işlerinde sanatçılık harika bir şey. Fakat kök hücrelerde bu işe yaramaz ve bu konuyu halletmemiz gerekiyor.
But even with that, there still was another big hurdle, and that actually brings us back to the mapping of the human genome, because we're all different. We know from the sequencing of the human genome that it's shown us all of the A's, C's, G's and T's that make up our genetic code, but that code, by itself, our DNA, is like looking at the ones and zeroes of the computer code without having a computer that can read it. It's like having an app without having a smartphone. We needed to have a way of bringing the biology to that incredible data, and the way to do that was to find a stand-in, a biological stand-in, that could contain all of the genetic information, but have it be arrayed in such a way as it could be read together and actually create this incredible avatar. We need to have stem cells from all the genetic sub-types that represent who we are.
Bunu yapsak bile hala büyük bir sorunumuz var. Bizi insan gen haritası konusuna geri getiren bir sorun: Hepimiz farklıyız. İnsan genlerinin sıralaması genetik kodlarımızı oluşturan A, C, G ve T'lerin sıralanması, yani DNA'larımız, elmizde bir bilgisayar olmadan 1 ve 0'lardan oluşan bir bilgisayar kodunu anlamaya çalışmaya benziyor. Akıllı bir cep telefonu olmadan, bir cep telefonu uygulamasına sahip olmak gibi. Biyolojiyi bu inanılmaz data ile birleştirmenin bir yolunu bulmamız gerekiyordu. Ve bunu yapmanın yolu, bütün genetik bilgiyi bir avatar oluşturabilecek şekilde sıralanmış olarak barındıran bir dublör, biyolojik bir dublör bulmaktı. Kim olduğumuzu belirleyen tüm genetik alt tiplerden kök hücreleri almamız gerekiyor.
So this is what we've built. It's an automated robotic technology. It has the capacity to produce thousands and thousands of stem cell lines. It's genetically arrayed. It has massively parallel processing capability, and it's going to change the way drugs are discovered, we hope, and I think eventually what's going to happen is that we're going to want to re-screen drugs, on arrays like this, that already exist, all of the drugs that currently exist, and in the future, you're going to be taking drugs and treatments that have been tested for side effects on all of the relevant cells, on brain cells and heart cells and liver cells.
Bizim oluşturduğumuz bu. Bir otomatik robot teknolojisi. Binlerce ve binlerce genetik olarak düzenlenmiş kök hücre dizisi oluşturabilecek kapasiteye sahip. Muazzam bir paralel işlem kapasitesi var ve ilaçların bulunma şeklini değiştirecek. Umuyoruz ki ve inanıyorum ki, sonunda şu anda var olan ilaçları bu gen dizileri üzerinde tekrar incelemek isteyeceğiz. Ve gelecekte beyin, kalp ve karaciğer hücreleri gibi ilgili hücreler üzerinde yan etkiler için test edilmiş ilaçlar kullanıyor olacağız.
It really has brought us to the threshold of personalized medicine. It's here now, and in our family, my son has type 1 diabetes, which is still an incurable disease, and I lost my parents to heart disease and cancer, but I think that my story probably sounds familiar to you, because probably a version of it is your story. At some point in our lives, all of us, or people we care about, become patients, and that's why I think that stem cell research is incredibly important for all of us. Thank you. (Applause) (Applause)
Bu bizi gerçekten kişiye özel tedavinin eşiğine getirdi. Bu şu anda burda, ailemde. Benim oğlum tip 1 diyabet hastası ve bu hala iyileşmesi olanaksız bir hastalık. Anne ve babamı kalp hastalıklarından ve kanserden dolayı kaybettim. Sanırım benim hikayem sizlerin hikayelerinin değişik bir versiyonu olduğu için tanıdık geliyor. Hayatımızın bir noktasında hepimiz hastalanıyoruz veya bizim için önemli olan insanlar hasta oluyor. Ve ben bu yüzden kök hücre araştırmalarının hepimiz için fazlasıyla önemli olduğunu düşünüyorum. Teşekkürler. (Alkışlar) (Alkışlar)