If you've had surgery, you might remember starting to count backwards from ten, nine, eight, and then waking up with the surgery already over before you even got to five. And it might seem like you were asleep, but you weren't. You were under anesthesia, which is much more complicated. You were unconscious, but you also couldn't move, form memories, or, hopefully, feel pain. Without being able to block all those processes at once, many surgeries would be way too traumatic to perform. Ancient medical texts from Egypt, Asia and the Middle East all describe early anesthetics containing things like opium poppy, mandrake fruit, and alcohol. Today, anesthesiologists often combine regional, inhalational and intravenous agents to get the right balance for a surgery. Regional anesthesia blocks pain signals from a specific part of the body from getting to the brain. Pain and other messages travel through the nervous system as electrical impulses. Regional anesthetics work by setting up an electrical barricade. They bind to the proteins in neurons' cell membranes that let charged particles in and out, and lock out positively charged particles. One compound that does this is cocaine, whose painkilling effects were discovered by accident when an ophthalmology intern got some on his tongue. It's still occasionally used as an anesthetic, but many of the more common regional anesthetics have a similar chemical structure and work the same way. But for major surgeries where you need to be unconscious, you'll want something that acts on the entire nervous system, including the brain. That's what inhalational anesthetics do. In Western medicine, diethyl ether was the first common one. It was best known as a recreational drug until doctors started to realize that people sometimes didn't notice injuries they received under the influence. In the 1840s, they started sedating patients with ether during dental extractions and surgeries. Nitrous oxide became popular in the decades that followed and is still used today. although ether derivatives, like sevoflurane, are more common. Inhalational anesthesia is usually supplemented with intravenous anesthesia, which was developed in the 1870s. Common intravenous agents include sedatives, like propofol, which induce unconsciousness, and opioids, like fentanyl, which reduce pain. These general anesthetics also seem to work by affecting electrical signals in the nervous system. Normally, the brain's electrical signals are a chaotic chorus as different parts of the brain communicate with each other. That connectivity keeps you awake and aware. But as someone becomes anesthetized, those signals become calmer and more organized, suggesting that different parts of the brain aren't talking to each other anymore. There's a lot we still don't know about exactly how this happens. Several common anesthetics bind to the GABA-A receptor in the brain's neurons. They hold the gateway open, letting negatively charged particles flow into the cell. Negative charge builds up and acts like a log jam, keeping the neuron from transmitting electrical signals. The nervous system has lots of these gated channels, controlling pathways for movement, memory, and consciousness. Most anesthetics probably act on more than one, and they don't act on just the nervous system. Many anesthetics also affect the heart, lungs, and other vital organs. Just like early anesthetics, which included familiar poisons like hemlock and aconite, modern drugs can have serious side effects. So an anesthesiologist has to mix just the right balance of drugs to create all the features of anesthesia, while carefully monitoring the patient's vital signs, and adjusting the drug mixture as needed. Anesthesia is complicated, but figuring out how to use it allowed for the development of new and better surgical techniques. Surgeons could learn how to routinely and safely perform C-sections, reopen blocked arteries, replace damaged livers and kidneys, and many other life-saving operations. And each year, new anesthesia techniques are developed that will ensure more and more patients survive the trauma of surgery.
Eğer ameliyat olduysanız, ondan geriye doğru saymaya başladığınızı hatırlarsınız. Dokuz, Sekiz Ve uyanıp, siz beşe gelene kadar ameliyatın çoktan bitmiş olduğunun farkında varırsınız. Sanki uyumuşsunuz gibi gelebilir, ama uykuda değildiniz. Anestezi etkisi altındaydınız. Bu, uykudan biraz daha karmaşık bir durum. Bilinciniz kapalıydı, ve aynı zamanda kıpırdayamıyor, yeni anılar oluşturamıyor ve umarım ki acı hissedemiyordunuz. Bütün bunları durdurmadan birçok ameliyatı gerçekleştirmek korkunç olurdu. Antik Mısır’a, Asya’ya ve Orta Doğu’ya ait tıbbı metinlerde İlk anestetiklerin içinde haşhaş, adamotu ve alkol gibi maddelerin olduğu tarif ediliyordu. Bugün anestezi uzmanları ameliyat için gerekli dengeyi oluşturmak için çoğunlukla bölgesel, inhalasyon (teneffüs), ve damar içi öğeleri birleştirerek kullanırlar. Bölgesel anestezi vücudun belirli bir yerinden gelen acı sinyallerinin beyne ulaşmasını engeller. Acı ve diğer mesajlar sinir sisteminde elektriksel impulslar yani uyarılar olarak ilerler. Bölgesel anestezi ise bir elektrik bariyeri kurarak çalışır. Nöronların hücre zarlarındaki yüklü partikülleri içeri ve dışarı alan proteinlere bağlanırlar. Ve pozitif yüklü olanları dışarıda bırakırlar. Bunu yapan bileşenlerden biri kokain. Kokainin ağrıkesici etkileri bir göz hekimliği stajerinin diline yanlışlıkla geldiğinde keşfedilmiştir. Ara sıra anestetik olarak kullanılır, Ama daha genel bir çok bölgesel anestezik maddenin benzer kimyasal yapıları vardır ve aynı şekilde çalışırlar. Ama bilincinizin yerinde olmaması gereken büyük ameliyatlarda beyin de dahil tüm sinir sistemi üzerinde etkili bir şeye ihtiyacınız vardır. Bu da inhalasyon anestezikleri ile sağlanır. Batı tıbbında ilk genel kullanımı olan ise dietil eterdir. İlk olarak eğlence amaçlı bir uyuşturucu olarak kullanılıyordu. Ta ki doktorlar insanların eterin etkisi altındayken yaralandıklarını bazen fark etmediklerini anlayana kadar. 1840’larda insanları ameliyatlarda eter ile uyutmaya başladılar. 1850’lerde ise nitröz oksit popülerleşti ve günümüzde hala kullanılmakta. Ama Sevofluran gibi eter türevlerinin kullanımı daha yaygındır. İnhalasyon anestezikleri, genellikle 1870’lerde geliştirilmiş olan damar içi anestezikleriyle desteklenir. Damar içi kullanımı yaygın olan yatıştırıcı maddelere, bilinçsizlik sağlayan propofol, ve acıyı azaltan fentanil gibi opioidleri örnek verebiliriz. Bu genel anestezikler ayrıca sinir sistemindeki elektrik sinyallerini etkileyerek de çalışıyorlar. Normalde beynin elektrik sinyalleri karmaşık bir korodur. Beynin farklı bölgeleri birbirleriyle iletişim halindedirler. Bu bağlantılar sizi uyanık ve farkında tutarlar. Ama biri, anestezi etkisi altına girdiğinde bu sinyaller sakinleşir ve daha düzenli bir hale gelirler. Yani beynin farklı bölgeleri birbiriyle konuşmayı bırakır. Bunun tam olarak nasıl olduğuyla ilgili henüz bilmediğimiz çok şey var. Bir çok yaygın anestezik beyindeki nöronların GABA-A reseptörüne bağlanıyor. Bunlar hücrenin kapılarını negatif yüklü partiküller içeri geçebilsinler diye açık tutuyorlar. Negatif yük birikiyor ve bir tür tıkanıklık oluşturuyor böylelikle nöronun elektrik sinyali göndermesini engelliyor. Sinir sisteminde bu çeşit bir sürü giriş çıkışı olan kanallar bulunur. Bunlar hareket, hafıza ve bilinç yollarını kontrol ederler. Bir çok anestezik bu yollardan bir kaçında etkili oluyor ve sinir sisteminden çok daha fazlasına etki ediyorlar. Çoğu anestetik aynı zamanda kalbi, akciğerleri ve diğer hayati organları da etkiler. Baldıran ve itboğan gibi tanıdık zehirlerin bir çoğunu içinde barındıran ilk anestetikler gibi, Modern ilaçlarında çok ciddi yan etkileri olabilir. Bu yüzden bir anestezi uzmanının ilaçları karıştırıp doğru dengeyi elde etmesi ve anesteziden isteneni oluşturması gerekir. Aynı zamanda hastanın hayati sinyalleri de gözetim altında tutulur. Gerekli oldukça da anestezi miktarı uygun şekilde ayarlanır. Anestezi karmaşıktır ama nasıl kullanıldığını öğrenmek daha iyi ameliyat tekniklerinin gelişimine yol açmıştır. Cerrahlar nasıl daha güvenli sezaryen yapabileceklerini öğrenebilmişler, tıkalı damarları tekrar açabilmişler, zarar görmüş böbrekleri ve karaciğerleri değiştirebilmişler ve benzer birçok hayat kurtarıcı operasyon yapabilmişlerdir. Her yıl daha çok hastayı ameliyat travmasından kurtarabilecek