First of all, I really want to thank you for letting me speak to TEDxGateway in India about superheroes. I wish I could be there in person, but this is the next best thing. I would really love to share some of the things I've learned over the years and share them with any artists and writers in India who might be wanting to create new superheroes and new superhero adventures. India has been on my mind a lot lately because I've been working with my good friend Sharad Devarajan and with Graphic India to create a new Indian superhero named Chakra The Invincible, who lives in Mumbai. My goal with Chakra was really simple. I wanted to bring an Eastern concept, like the chakras, to the Western world of superheroes. And for me, superheroes will always spark the imagination of people around the world regardless of their background, because I think that people are always looking for something that represents the ideal person or the ideal situation. Almost all of us have loved fairy tales when we were young. Just remember stories of giants and witches and wizards and monsters and things that were so colorful and bigger than life. But then, you get a little older and you're too old to read fairy tales. But you never outgrow your love of that type of story. And if you think about it, superheroes stories today are really like fairy tales for grown-ups. The characters are bigger than life, just like in fairy tales. They have the same type of superpowers: some can fly, some are extra-strong, some can be invisible. It gives the viewer and the reader a chance to relive the excitement he or she had when they were young. They're really reading fairy tales for grown-ups when they read or when they see superhero stories today, and that's why I love them so. To me, the human aspect of superheroes has always been, perhaps, the most important part. By that, I mean: OK, we assume your superhero might be extra-strong, or might be able to fly or run as fast as a comet, but unless you care about the superhero's personal life, you're just reading a shallow story. Just because a person has a superpower doesn't mean he might not have the same personal problems that you or I might have. Maybe he doesn't have enough money, maybe he has a family problem, maybe the girl he loves doesn't love him. Or maybe the girl he loves doesn't want to be involved with a superhero. There are so many things you can think of that round out the character and the personality, so the superhero isn't just one or two dimensional. You want a three-dimensional superhero who lives and breathes and worries and experiences things just the way you and I do except for the fact that she or he has a superpower.
Öncelikle, bana Hindistan'da gerçekleşen TEDxGateway'de süper kahramanlar hakkında konuşma izni verdiğiniz için teşekkür ederim. Keşke bedenen orada olabilsem fakat bu bir sonraki harika şey. Yıllar içinde öğrendiğim birkaç şeyi sizinle ve yeni süper kahramanlar veya yeni süper kahraman macerası yazmak isteyen, Hindistanlı sanatçılarla ve yazarlarla paylaşmayı çok isterim. Hindistan son zamanlarda sürekli aklımdaydı, çünkü iyi arkadaşım Sharad Devarajan ve Graphic India ile Bombay'da yaşayan ''Chakra The Invincible'' (Yenilmez Çakra) adlı yeni bir süper kahraman üzerinde çalışıyoruz. Chakra ile alakalı amacım çok basit. Çakralar gibi, Doğulu bir konsepti, süper kahramanların Batı dünyasına getirmek istedim. Benim için, süper kahramanlar, geçmişlerine bakmaksızın dünyanın her yerinden insanların hayal gücünü ortaya koyuyor, çünkü insanların her zaman ideal insanı veya ideal durumu anlatan bir şeyler aradığını düşünüyorum. Çoğumuz, gençken peri masallarını sevdik. Sadece, devlerin ve cadıların ve büyücülerin ve canavarların ve çok daha renkli şeylerin ve hayattan büyük şeylerin hikâyelerini hatırlayın. Fakat sonra, biraz yaşlanıyorsunuz ve peri masalları için yaşlı oluyorsunuz. Fakat hiçbir zaman o tür hikâyeye olan sevginizden vazgeçmiyorsunuz. Eğer düşünürseniz, süper kahraman hikâyeleri bugünün büyükleri için peri masalı gibi. Karakterler hayattan daha büyükler, tıpkı peri masallarında olduğu gibi. Hepsi aynı tip süper güce sahipler: Bazıları uçabilir, bazıları daha güçlüdür, bazıları görünmez olabilir. Bu, okuyucu veya izleyiciye gençken sahip oldukları heyecanı ortaya koymaları için şans verir. Günümüzde süper kahramanlarla ilgili bir şey okuduklarında veya gördüklerinde aslında büyükler için peri masalları okuyorlar ve bu yüzden onları çok seviyorum. Bana göre, süper kahramanların insan tarafı, büyük ihtimalle, her zaman en önemli kısımdı. Şunu demek istedim: Süper kahramanının çok güçlü olduğunu, uçabildiğini, kuyruklu yıldız kadar hızlı koştuğunu varsayalım, fakat süper kahramanın kişisel hayatını umursamadıkça yüzeysel bir hikâye okumuş olursunuz. Bir insan süper güçlere sahip diye sizin veya benim sahip olduğumuz kişisel problemlere sahip olmayacak diye bir şey yok. Belki de yeterince parası yoktur ya da ailevi bir sorunu vardır veya sevdiği kadın onu sevmiyordur. Ya da sevdiği kadın bir süper kahraman ile beraber olmak istemiyordur. Bu karakteri ve kişiliğini tamamladığını düşünebileceğiniz pek çok şey var, bu yüzden süper kahraman sadece bir veya iki boyutlu değil. Süper güce sahip olduğu gerçeği haricinde, sizin ve benim gibi yaşayan, nefes alan, endişelenen ve deneyimleyen üç boyutlu bir süper kahraman istiyorsunuz.
One thing I might mention, most writers - and I think it's an unfortunate thing - they try to write something that they think a certain audience might enjoy. I've never been able to do that because I can't put myself in the mind of other people. I only know what I enjoy, so every time I've written a story, I've always tried to write the sort of story that I, myself would enjoy reading, a story that would interest me while I'm writing it as I'm waiting to find out what happens next. And I can't know what other people think, but I can know what I think, and I feel I'm not that unusual; if there's a type of story I like, there must be lots of people who like the same type of stories. Therefore, I have always written to please myself, not to please a certain type of audience, because you can't know the audience as well as you know yourself. And if I write a story that I'm enjoying while I'm writing it and I can't wait to see what happens next, then I'm hoping that a large proportion of the public will feel the same way, and they'll enjoy it too. So to sum it up, I have always tried to please myself, not other people, and somehow, it seems to have worked because I guess I'm not that different than other people. So, to wrap it up, what I suggest is, use your imagination, don't be afraid to come up with the wildest thought in the world. If what you create is truly different and colorful, and if it's written well, people will enjoy it. Now when I say "written well," what I mean is you might have the most fantastic notion in the world, suddenly you have a man who can fly faster than the speed of light. That could be interesting, but you have to make him believable, you have to give the reader or the audience some reason to think he really has the ability to do that. How did he get that power? Origins of superpowers are always very interesting. If you get the right origin, like, for example, Spiderman being bitten by a radioactive spider, at least, then the viewer has something to hold on to and to say, "Well, it might have happened, now I'll enjoy it." So even though you're writing what amounts to a fairy tale for grown-ups, try to keep enough facts and try to give enough detail that the reader or the audience will say, "Well, it could have happened," and then your public goes along with the fun. But if you make it too wild, and you don't give any reason why it is as wild as it is, then sometimes it can be overkill. So what I'm trying to say is, let your imagination flow freely, but always base what happens on some sort of provable fact so that the reader or the viewer will go along with it and enjoy it as much as you enjoy writing it. So good luck to you! Thanks for listening and I really enjoyed talking to you.
Bahsettiğim bir şey şu ki , çoğu yazar belirli bir kitlenin tadını çıkarabileceğini düşündükleri bir şeyi yazmaya çalışırlar - ve bence bu çok talihsiz bir şey. Bunu hiçbir zaman yapamadım, çünkü diğer insanların aklına kendimi koyamıyorum. Sadece neden hoşlandığımı biliyorum, her hikâye yazışımda, kendimin zevk alabileceğini düşündüğüm bir hikâye yazmaya çalışıyorum, ki bu hikâye yazarken ilgimi çeker ve devamında ne olacağını merak ederim. Diğer insanlar ne düşünür bilemem, fakat kendim ne düşünüyorum biliyorum ve o kadar olağandışı olduğumu hissetmiyorum; eğer beğendiğim bir hikâye türü varsa, aynı tür hikâyeyi seven çok fazla insan vardır. Bu yüzden, her zaman belirli bir seyirci türündense kendimi memnun etmek için yazarım, çünkü seyirciyi, kendinizi bildiğiniz gibi bilemezsiniz. Eğer bir hikâyeyi yazarken zevk alıyorsam ve devamında ne olacağını merak ediyorsam, halkın büyük bir oranının benim gibi hissedebileceğini ve benim gibi zevk almalarını umut ederim. Özetlemek gerekirse, her zaman kendimi memnun etmeye çalıştım, diğerlerini değil ve her nasılsa işe yaramış görünüyor, çünkü sanırım diğer insanlardan o kadar da farklı değilim. Kısa kesmek gerekirse, tavsiyem, hayal gücünüzü kullanmanız, dünyadaki en vahşi fikri ortaya atmak konusunda korkmayın. Ortaya koyduğunuz şey gerçekten farklı ve renkliyse ve iyi yazılmışsa, insanlar beğenir. ''İyi yazılmış'' dediğimde demek istediğim, dünyadaki en fantastik fikre sahip olabilirsiniz, bir anda ışık hızından hızlı uçabilen bir adamınız var. Bu ilginç olabilir, ama bunu inanılabilir yapmak zorundasınız, okuyucu veya izleyiciye, bunu gerçekten yapabileceği fikrini vermelisiniz. Bu güce nasıl sahip oldu? Süper güçlerin kaynakları her zaman ilginç olmuştur. Eğer doğru kaynağı seçerseniz, örneğin, Örümcek Adam bir radyoaktif örümcek tarafından ısırılıyordu, en azından gözlemcinin tutunabileceği ve 'Olmuş olabilir, şimdi zevkini çıkaracağım.' diyebileceği bir şeyi olur. Büyükler için peri masalı gibi bir şey yazıyorsanız bile, yeterince bilgi vermeyi deneyin ve seyircinin 'Olmuş olabilir.' diyebileceği kadar bilgi vermeye çalışın ve sonra seyirciler eğlenmeye başlar. Ama eğer çok vahşi yaparsanız ve neden bu kadar vahşi olduğu konusunda hiçbir sebep vermezseniz, o zaman aşırı olabilir. Söylemeye çalıştığım şey şu ki hayal gücünüzü akışa bırakın, ama her zaman kanıtlanabilir şeyler üzerine kurmaya çalışın ki okuyucu veya seyirciniz uyum sağlasın ve sizin yazarken aldığınız kadar zevk alsınlar. İyi şanslar! Dinlediğiniz için teşekkür ederim ve sizinle konuşmaktan çok zevk aldım.
Excelsior!
Daha yükseğe, daha ileriye!