Both myself and my brother belong to the under 30 demographic, which Pat said makes 70 percent, but according to our statistics it makes 60 percent of the region's population. Qatar is no exception to the region. It's a very young nation led by young people. We have been reminiscing about the latest technologies and the iPods, and for me the abaya, my traditional dress that I'm wearing today.
Ben ve erkek kardeşim demografik olarak 30 yaş altı demografiye aitiz, Pat'in söylediğine göre bu yüzde yetmiş ediyormuş, ama istatistiklere göre bu, bu bölgenin popülasyonunun yüzde 60'ını oluşturuyor. Katar da bölge gerçeklerinin dışında bir yer değil. Gençler tarafından yönetilen çok genç bir ülke. Genç olmak insana en yeni teknolojileri ve iPod'ları hatırlattığı kadar bana aynı zamanda bu gün giydiğim geleneksel bir giysi olan abaya' yı da hatırlatıyor.
Now this is not a religious garment, nor is it a religious statement. Instead, it's a diverse cultural statement that we choose to wear. Now I remember a few years ago, a journalist asked Dr. Sheikha, who's sitting here, president of Qatar University -- who, by the way, is a woman -- he asked her whether she thought the abaya hindered or infringed her freedom in any way. Her answer was quite the contrary. Instead, she felt more free, more free because she could wear whatever she wanted under the abaya. She could come to work in her pajamas and nobody would care. (Laughter) Not that you do; I'm just saying.
Bu ne dini bir giysi ne de bunu söylemek dinle alakalı. Buna karşın, o, bizim onu giymeyi seçmemizle ilgili kültürel bir olgu. Şimdi bir kaç yıl önce, bir gazetecinin burada oturan Katar Üniversitesi başkanı Dr. Sheikha'ya sorduğu soruyu hatırlıyorum--o da (benim gibi) kadındı.-- Gazeteci ona abaya' nın onun özgürlüğünü herhangi bir biçimde ihlal edip etmediğini sordu. Onun cevabı ise çok farklıydı. O kendisini daha özgür hissettiğini, çünkü abaya'nın altına ne isterse giyebildiğini söyledi.İşe pijamalarıyla gelebileceğini ve bununla kimsenin ilgilenmeyeceğini söyledi. (Gülüşmeler) Sizin anladığınız anlamda söylemiyorum.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
My point is here, people have a choice -- just like the Indian lady could wear her sari or the Japanese woman could wear her kimono. We are changing our culture from within, but at the same time we are reconnecting with our traditions. We know that modernization is happening. And yes, Qatar wants to be a modern nation. But at the same time we are reconnecting and reasserting our Arab heritage. It's important for us to grow organically. And we continuously make the conscious decision to reach that balance.
Benim burada kastettiğim, insanlar tercihlere sahiptir-- Hintli bir kadının sari giymeyi ya da Japon bir kadının kimono giymeyi tercih etmesinde olduğu gibi. Biz kültürümüzü bunlar arasında değerlendirirken aynı zamanda geleneklerimizle de bağlantı kuruyoruz. Modernleşmenin süregeldiğini biliyoruz. Ve evet, Katar modern bir ulus olmak istiyor. Fakat aynı zamanda biz Arab mirasıyla da yeniden bağlantı kuruyoruz. Bizim için doğal bir sentez önemli. Ve biz dengeyi tutturmak için sürekli anlamda bilinçli karar süreçleri içindeyiz.
In fact, research has shown that the more the world is flat, if I use Tom Friedman's analogy, or global, the more and more people are wanting to be different. And for us young people, they're looking to become individuals and find their differences amongst themselves. Which is why I prefer the Richard Wilk analogy of globalizing the local and localizing the global. We don't want to be all the same, but we want to respect each other and understand each other. And therefore tradition becomes more important, not less important.
Hakikaten de araştırmaların gösterdiği üzere, burada Tom Friedman'ın analojisini kullanırsam, dünya ne kadar düz ya da globalse gitgide daha fazla sayıda insan daha farklı olmayı istiyor. Ve bize göre genç insanlar birey haline gelmeye ve başkaları arasında kendilerini bulmaya bakıyorlar. Bu nedenle ben de Richard Wilk'in analojisini tercih ediyorum ki o yereli küresel ve küresel olanı yerel yapma şeklindedir. Hepimiz aynı olsun istemiyoruz, ama birbirimize saygı duyalım ve anlayalım diyoruz. Ve bundan dolayı gelenek daha önemli hale geliyor, daha az değil.
Life necessitates a universal world, however, we believe in the security of having a local identity. And this is what the leaders of this region are trying to do. We're trying to be part of this global village, but at the same time we're revising ourselves through our cultural institutions and cultural development. I'm a representation of that phenomenon. And I think a lot of people in this room, I can see a lot of you are in the same position as myself. And I'm sure, although we can't see the people in Washington, they are in the same position. We're continuously trying to straddle different worlds, different cultures and trying to meet the challenges of a different expectation from ourselves and from others.
Yaşam üniversal bir dünyayı gerekli kılıyor, ama aynı zamanda biz yerel kimliğin güvence altında olmasına da inanıyoruz. Ve bu da bu bölgenin liderlerinin yapmaya çalıştığı şeydir. Küresel bir köyün parçası olmaya çalışıyoruz, fakat aynı zamanda kültürel kurumlarımız ve gelişimimiz yoluyla kendimizi yeniliyoruz. Ben bu fenomenin bir temsilcisiyim. Ve bu odadaki bir çok insanın, benimle aynı konumu paylaşan bir çok insanın varlığını görebiliyorum. Ve eminim ki, Washington'daki insanları görmesek bile onlar da aynı konumdadır. Biz sürekli olarak farklı dünyalar, farklı kültürler arasında denge kurmak için çalışıyoruz ve kendimizden ve başkalarından kaynaklanan farklı beklentilerin karşılaşmasına gayret ediyoruz.
So I want to ask a question: What should culture in the 21st century look like? In a time where the world is becoming personalized, when the mobile phone, the burger, the telephone, everything has its own personal identity, how should we perceive ourselves and how should we perceive others? How does that impact our desert culture?
Bir soru sormak isterim; 21. yüzyıldaki kültür neye benzemek zorundadır? Zamanla dünya kişiselleştiğinde, cep telefonu, burger, telefon, her şey kendi kişisel kimliğine sahip olduğunda, kendi kendimizi ve başkalarını nasıl algılayacağız? Bu bizim çöl kültürümüz üzerinde nasıl etkiye sahip olacak?
I'm not sure of how many of you in Washington are aware of the cultural developments happening in the region and, the more recent, Museum of Islamic Art opened in Qatar in 2008. I myself am personalizing these cultural developments, but I also understand that this has to be done organically. Yes, we do have all the resources that we need in order to develop new cultural institutions, but what I think is more important is that we are very fortunate to have visionary leaders who understand that this can't happen from outside, it has to come from within. And guess what? You might be surprised to know that most people in the Gulf who are leading these cultural initiatives happen to be women.
Pek emin değilim Washington'daki sizlerden kaçı bu bölgede cereyan eden kültürel gelişmelerden ve daha da yakın zaman içinde Katar'da 2008'de İslam Sanatı Müzesinin açıldığından haberli. Ben şahsen bu kültürel gelişmeleri kendime uyguluyorum, ama aynı zamanda anliyorum ki bu organik biçimde olmalı. Evet, biz yeni kültürel kurumlar oluşturmak için her kaynağa sahibiz, fakat benim daha da önemli olarak bulduğum, biz ileri görüşlü liderlere sahip olduğumuz için çok şanslıyız onlar ki bu gelişmenin dışardan olamayacağına, onun içerden gelmesi gerektiğine inanıyorlar. Ve tahmin edin bakalım Size sürpriz gelebilir ama körfezde bu kültürel girişimlerin liderliğini yapanların bir çoğu kadın.
I want to ask you, why do you think this is? Is it because it's a soft option; we have nothing else to do? No, I don't think so. I think that women in this part of the world realize that culture is an important component to connect people both locally and regionally. It's a natural component for bringing people together, discussing ideas -- in the same way we're doing here at TED. We're here, we're part of a community, sharing out ideas and discussing them. Art becomes a very important part of our national identity. The existential and social and political impact an artist has on his nation's development of cultural identity is very important.
Size sormak istiyorum, sizce bu neden böyle? Yapacak başka işimiz olmamasından kaynaklanan öylesine bir iş mi? Hayır, bunun böyle olduğunu düşünmüyorum. Bence dünyanın bu bölümündeki kadınlar insanların yerel ve bölgesel olarak birbirine bağlanması için kültürü önemli bir etken olarak görüyorlar. Bu doğal bir olgu, aynen burada TED'de yaptığımız gibi, insanları biraraya getirerek fikirleri tartışmak. Biz de düşüncelerimizi paylaşmak ve tartışmak için toplumun bir parçası olarak buradayız. Sanat bizim ulusal kimliğimiz için önemli hale geliyor. Bir sanatçının varoluşsal,sosyal ve politik etkisi onun bağlı olduğu ulusun kültürel kimliğinin gelişimi için çok önemli.
You know, art and culture is big business. Ask me. Ask the chairpersons and CEOs of Sotheby's and Christie's. Ask Charles Saatchi about great art. They make a lot of money. So I think women in our society are becoming leaders, because they realize that for their future generations, it's very important to maintain our cultural identities. Why else do Greeks demand the return of the Elgin Marbles? And why is there an uproar when a private collector tries to sell his collection to a foreign museum? Why does it take me months on end to get an export license from London or New York in order to get pieces into my country?
Bildiğiniz gibi, sanat ve kültür büyük bir endüstri. Bunu bana sorun. Sotherby ve Christie'nin başkan ve yöneticilerine sorun. Charles Saatchi'ye sanatı sorun. Bu yoldan bir yığın para kazanıyorlar. Şİmdi de bizim toplumumuzda kadınların onların ilerdeki izleyicilerini düşündükleri için lider olmaya başladığını düşünüyorum. Bu bizim kültürel kimliğimizi korumamız adına çok önemli. Yunanlılar neden Elgin Heykellerinin geri verilmesini istiyorlar? Ve neden özel bir koleksiyoncu elindekileri yabancı bir müzeye satmaya kalktığında hengame çıkıyor? Neden memleketime Londra ya da New York'tan bazı parçaları getirtebilmek amacıyla lisans almam aylarca sürüyor?
In few hours, Shirin Neshat, my friend from Iran who's a very important artist for us will be talking to you. She lives in New York City, but she doesn't try to be a Western artist. Instead, she tries to engage in a very important dialogue about her culture, nation and heritage. She does that through important visual forms of photography and film.
Bir kaç saat içinde, bizim için çok önemli olan İran'dan arkadaşım Shirin Neshat sizlere konuşuyor olacak. New York'ta yaşıyor ama o batılı bir sanatçı olmaya çalışmıyor. Bunun yerine, kendi kültürü, ulusu ve mirası üzerine çok önemli bir diyalog kurmaya çalışıyor. Bunu fotoğraf ve film gibi görsel formlar üzerinden yapıyor.
In the same way, Qatar is trying to grow its national museums through an organic process from within. Our mission is of cultural integration and independence. We don't want to have what there is in the West. We don't want their collections. We want to build our own identities, our own fabric, create an open dialogue so that we share our ideas and share yours with us. In a few days, we will be opening the Arab Museum of Modern Art. We have done extensive research to ensure that Arab and Muslim artists, and Arabs who are not Muslims -- not all Arabs are Muslims, by the way -- but we make sure that they are represented in this new institution. This institution is government-backed and it has been the case for the past three decades. We will open the museum in a few days, and I welcome all of you to get on Qatar Airways and come and join us.
Aynı biçimde, Katar da kendi içindeki süreçlerle ilgili milli müzeler geliştirmeyi amaçlıyor. Misyonumuz kültürel bağımsızlık ve entegrasyon. Batıda olanı istemiyoruz. Onların koleksiyonlarını istemiyoruz. İçinde fikirlerimizin sizinkilerle, sizinkilerin de bizimkilerle paylaşıldığı açık bir diyalog ortamı kurma yoluyla kendimize ait kimliği, kendimize ait üretimi inşa etmek istiyoruz. Bir kaç gün içinde, Modern Sanatlar Arab Müzesini açmış olacağız. Bu yeni kuruluşta Arab ve müslüman artistlerin ve müslüman olmayan arabların-- bütün arablar müslüman değildir bu arada-- temsil edilebilmesinden emin olmak adına çok yaygın bir araştırma yaptık. Bu kurum devlet desteklidir ve bu proje son otuz yıldan beri vardır. Bu müzeyi bir kaç gün içinde açacağız, ve ben sizleri bizimle birlikte olmanız için Katar Havayollarına atlayıp gelmeniz için davet ediyorum.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
Now this museum is just as important to us as the West. Some of you might have heard of the Algerian artist Baya Mahieddine, but I doubt a lot of people know that this artist worked in Picasso's studio in Paris in the 1930s. For me it was a new discovery. And I think with time, in the years to come we'll be learning a lot about our Picassos, our Legers and our Cezannes. We do have artists, but unfortunately we have not discovered them yet.
Bu müze bizim için batıdakiler ne kadar önemliyse o kadar önemli. Bazılarınız Cezayirli sanatçı Baya Mahieddin'in adını duymuş olabilirsiniz, ama insanların çoğunun onun 1930'larda Paris'te Picasso'nun stüdyosunda çalışmış olduğunu bildiğinden şüpheliyim. Benim için bu yeni bir keşifti. Ve düşünüyorum ki zaman geçtikçe, gelen zaman içinde kendi Picassolarımızı, Legerlerimizi ve kendi Cezannelarımızı öğreneceğiz. Sanatçılara sahibiz, ancak ne yazık ki onları henüz keşfedemedik.
Now visual expression is just one form of culture integration. We have realized that recently more and more people are using the means of YouTube and social networking to express their stories, share their photos and tell their own stories through their own voices. In a similar way, we have created the Doha Film Institute. Now the Doha Film Institute is an organization to teach people about film and filmmaking. Last year we didn't have one Qatari woman filmmaker. Today I am proud to say we have trained and educated over 66 Qatari women filmmakers to edit, tell their own stories in their own voices.
Görsel dışavurumculuk kültürel entegrasyonun sadece bir formu. Yakın zaman içinde gördük ki, gitgide daha fazla sayıda insan hikayelerini,fotoğraflarını kendi hayat öykülerini kendi sesleri yoluyla YouTube ve sosyal medya yoluyla paylaşıyorlar. Buna benzer şekilde, biz de Doha Film Enstitüsünü yarattık. Şimdi Doha Film Enstitüsü insanlara filmleri ve film yapmayı öğreten bir kuruluş. Geçen yıl bir Katar'lı film yapımcısı kadına sahip değildik. Bugün gururla söyleyebilirim ki kendi sesleriyle kendi öykülerini yansıtabilen 66 Katar'lı film yapımcısı kadın eğittik.
(Applause)
(Alkışlar)
Now if you'll allow me, I would love to share a one-minute film that has proven to show that a 60-sec film can be as powerful as a haiku in telling a big picture. And this is one of our filmmakers' products.
Şimdi eğer izniniz olursa sizlerle bir dakikalık bir film paylaşmak istiyorum ki bu 60 saniyelik film büyük fotoğrafı bize anlatacak kadar güçlü. Ve işte bizim film yapımıcılarımızın ürünlerinden biri.
(Video) Boy: Hey listen! Did you know that the stocks are up? Who are you playing? Girl: Uncle Khaled. Here, put on the headscarf. Khaled: Why would I want to put it on? Girl: Do as you're told, young girl. Boy: No, you play mom and I play dad. (Girl: But it's my game.) Play by yourself then. Girl: Women! One word and they get upset. Useless. Thank you. Thank you!
(Video) Çocuk: Borsanın yükseldiğini biliyor musun? Kimin rolünü yapıyorsun? Kız: Halit Amca :" başörtünü bağla." Halit: Neden onu bağlayacak mışım? Kız: Sana söyleneni yap genç bayan. Çocuk: Hayır, sen anneyi oyna ben de babayı. ( Kız: Ama bu benim oyunum) Kendi kendine oyna o zaman. Kız: Kadınlar! Tek bir kelime ve onlar bozuluyor. İşe yaramaz. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkışlar)
SM: Going back to straddling between East and West, last month we had our second Doha Tribeca Film Festival here in Doha. The Doha Tribeca Film Festival was held at our new cultural hub, Katara. It attracted 42,000 people, and we showcased 51 films. Now the Doha Tribeca Film Festival is not an imported festival, but rather an important festival between the cities of New York and Doha. It's important for two things. First, it allows us to showcase our Arab filmmakers and voices to one of the most cosmopolitan cities in the world, New York City. At the same time, we are inviting them to come and explore our part of the world. They're learning our culture, our language, our heritage and realizing we're just as different and just the same as each other.
SM : Batıyla doğu arasındaki gezintiye geri dönersek, geçen ay burada Doha'da İkinci Tribeca Film Festivalimiz yapıldı. Doha Tribeca Film Festivali yeni kültürel merkezimiz Katara'da yapıldı. 42000 kişiyi cezbetti, ve 51 film gösterildi. Şimdi, Doha Tribeca Film Festival ithal bir festival olmaktan çok New York ve Doha şehirleri arasında yapılan önemli bir festivaldir. İki açıdan önemlidir. Birincisi, dünyanın en kozmopolitan şehirlerinden biri olan New York' ta Arab film yapımcılarının sesleri duyuluyor. Aynı zamanda, biz onları bizim dünyamızı görmeleri ve keşfetmeleri için davet ediyoruz. Onlar bu yolla bizim kültürümüzü, dilimizi, geleneklerimizi öğrenerek bizim farklılığımızı ve benzerliklerimizi keşfediyorlar.
Now over and over again, people have said, "Let's build bridges," and frankly, I want to do more than that. I would like break the walls of ignorance between East and West -- no, not the soft option that we have discussed before, but rather the soft power that Joseph Nye has spoken about before. Culture's a very important tool to bring people together. We should not underestimate it.
Şimdi tekrar tekrar insanlar "Aramızda köprüler kuralım" dediler, ve samimi olarak, ben bundan daha fazlasını yapmak istiyorum. Doğuyla batı arasındaki ihmal duvarlarını yıkmak istiyorum.-- hayır, bunu daha önceden yaptığımız şekilde görüş belirterek değil Joseph Nye'nin önceden söylediği tarzda yumuşak bir güçle yapmak istiyorum. Kültür insanları biraraya getirmede çok önemli bir araç. Bunun gücünü ihmal etmemeliyiz.
"Know thyself," that is the journey of self-expression and self-realization that we are traveling. Now I don't pretend to have all the answers, but I know that me as an individual and we as a nation welcome this community of ideas worth spreading. This is a very interesting journey. I welcome you on board for us to engage and discuss new ideas of how to bring people together through cultural initiatives and discussions. Familiarity destroys and trumps fear. Try it.
" Kendini Bil" bu kendi kendini ifade etme ve kendini tanıma yolculuğudur. Şimdi bütün yanıtları biliyor gibi davranamam, ama kişi olarak ben ve ulus olarak biz yayılmaya değer düşünceler adına bu topluluğa kucak açıyoruz. Bu çok ilginç bir macera. Kültürel girişimler ve tartışmalar yoluyla insanların biraraya gelmesine yardımcı olacak yeni düşünceleri tartışmak adına sizlere hoşgeldiniz diyorum. Yakınlaşma korkuyu ortadan kaldırır. Bunu deneyelim.
Ladies and gentlemen, thank you very much. Shokran.
Bayanlar ve baylar, çok teşekkür ederim. Şükran.
(Applause)
(Alkışlar)