I grew up in Bihar, India's poorest state, and I remember when I was six years old, I remember coming home one day to find a cart full of the most delicious sweets at our doorstep. My brothers and I dug in, and that's when my father came home. He was livid, and I still remember how we cried when that cart with our half-eaten sweets was pulled away from us.
Ben, Hindistan'ın en yoksul bölgesi Bihar'da büyüdüm. Altı yaşındayken bir gün eve geldim, kapımızın önünde içi lezzetli şekerlemelerle dolu bir araba duruyordu. Kardeşlerimle birlikte şekerlemelere daldık ve tam o sırada babam eve geldi. Öfkeden deliye döndü. Yarım kalan şekerlemelerle birlikte o arabanın götürülüşüne nasıl ağladığımızı hiç unutmam.
Later, I understood why my father got so upset. Those sweets were a bribe from a contractor who was trying to get my father to award him a government contract. My father was responsible for building roads in Bihar, and he had developed a firm stance against corruption, even though he was harassed and threatened. His was a lonely struggle, because Bihar was also India's most corrupt state, where public officials were enriching themselves, [rather] than serving the poor who had no means to express their anguish if their children had no food or no schooling.
Babamın neden bu kadar kızdığını sonradan öğrendim. O şekerlemeler meğer rüşvetmiş. Bir hükümet işini bağlaması için babamı ikna etmeye çalışan bir müteahhit göndermişti. Babam mesleği gereği Bihar'daki yol yapım işlerini yürütüyordu. Yolsuzluğa karşı sert bir duruşu vardı, taciz ve tehdit edilmesine rağmen. Onunkisi yalnız başına verilen bir mücadeleydi; Bihar, Hindistan'da yolsuzluğun en yaygın olduğu kamu görevlilerinin yoksul halka hizmet etmek yerine kendi ceplerini doldurduğu ve insanların çocukları aç ya da eğitimden yoksun kaldığında seslerini duyuramadıkları bir yerdi.
And I experienced this most viscerally when I traveled to remote villages to study poverty. And as I went village to village, I remember one day, when I was famished and exhausted, and I was almost collapsing in a scorching heat under a tree, and just at that time, one of the poorest men in that village invited me into his hut and graciously fed me. Only I later realized that what he fed me was food for his entire family for two days. This profound gift of generosity challenged and changed the very purpose of my life. I resolved to give back.
Ben bu durumu, yoksulluk üzerine çalışmalar yapmak amacıyla ücra köylere gittiğimde birebir yaşadım. Bir köyden diğerine seyahat ettiğim günlerden birinde açlıktan ve yorgunluktan kavurucu sıcakta bir ağacın altında bayılmak üzereydim. Tam o sırada köyün en yoksullarından bir adam beni kulübesine davet ederek cömertçe ikramda bulundu. Sonradan anladım ki, bana ikram ettiği şeyler bütün ailesinin iki günlük yiyeceğiydi. Bu muazzam cömertlik hayatımın anlamını derinden sarstı ve değiştirdi. Bunu karşılıksız bırakamazdım.
Later, I joined the World Bank, which sought to fight such poverty by transferring aid from rich to poor countries. My initial work focused on Uganda, where I focused on negotiating reforms with the Finance Ministry of Uganda so they could access our loans. But after we disbursed the loans, I remember a trip in Uganda where I found newly built schools without textbooks or teachers, new health clinics without drugs, and the poor once again without any voice or recourse. It was Bihar all over again.
Daha sonra, zengin ülkelerden yoksul ülkelere yardım aktarımı yaparak yoksullukla mücadele eden Dünya Bankası'na katıldım. İlk görevim Uganda'ydı. Hibelerimizden yararlanabilmeleri amacıyla Uganda Ekonomi Bakanlığı ile reform görüşmeleri yürütüyordum. Ancak, hibeler verildikten sonra Uganda'da bir yolculuğa çıktım. Kendimi yeni yapılmış okullarda buldum; kitabı, öğretmeni olmayan. Yeni yapılmış klinikler gördüm; ilacı olmayan. Bir de yoksul halk vardı; derdini anlatamayan, başvurabileceği bir yeri olmayan. Kendimi bir başka Bihar'da bulmuştum.
Bihar represents the challenge of development: abject poverty surrounded by corruption. Globally, 1.3 billion people live on less than $1.25 a day, and the work I did in Uganda represents the traditional approach to these problems that has been practiced since 1944, when winners of World War II, 500 founding fathers, and one lonely founding mother, gathered in New Hampshire, USA, to establish the Bretton Woods institutions, including the World Bank. And that traditional approach to development had three key elements. First, transfer of resources from rich countries in the North to poorer countries in the South, accompanied by reform prescriptions. Second, the development institutions that channeled these transfers were opaque, with little transparency of what they financed or what results they achieved. And third, the engagement in developing countries was with a narrow set of government elites with little interaction with the citizens, who are the ultimate beneficiaries of development assistance.
Bihar, kalkınmanın önündeki engelin timsali gibi: yolsuzluğun çevrelediği çaresiz yoksulluğun. Dünya genelinde 1.3 milyar insan günde 1.25 doların altında bir parayla yaşıyor ve Uganda'da yaptığım çalışma bu sorunlara karşı benimsenen geleneksel yaklaşımın bir yansıması. Bu yaklaşım, 2. Dünya Savaşı'nı kazanan 500 kurucu babayla bir tek kurucu annenin ABD'nin New Hampshire eyaletinde toplandığı ve aralarında Dünya Bankası'nın da bulunduğu Bretton Woods kurumlarını kurdukları 1944 yılından beri uygulanagelmiştir. Kalkınmaya yönelik bu geleneksel yaklaşımın üç önemli öğesi bulunuyordu. Birincisi; Kuzeydeki zengin ülkelerden Güneydeki yoksul ülkelere kaynak aktarımı ve beraberinde gelen reform yönergeleriydi. İkincisi; bu aktarımları kanalize eden kurumların opak olmaları; neyi finanse ettikleri veya hangi sonuçlara vardıkları konusunda yeterli derecede şeffaf olmamalarıydı. Üçüncüsü; gelişmekte olan ülkelerdeki katılımın hükümetin etrafındaki dar bir elit çevreyle sınırlı kalması, kalkındırma yardımlarından asıl faydalanacak vatandaşlarla yeterli etkileşimin olmamasıydı.
Today, each of these elements is opening up due to dramatic changes in the global environment. Open knowledge, open aid, open governance, and together, they represent three key shifts that are transforming development and that also hold greater hope for the problems I witnessed in Uganda and in Bihar.
Küresel çevremizdeki köklü değişimler nedeniyle bugün, bu öğelerde açılımlar yaşanıyor. Açık bilgi, açık yardım, açık yönetişim ve birlikte bunlar kalkınmaya başka bir boyut kazandıran üç ana değişimi temsil ediyor. Aynı zamanda Uganda ve Bihar'da tanık olduğum sorunların çözümü için umut saçıyor.
The first key shift is open knowledge. You know, developing countries today will not simply accept solutions that are handed down to them by the U.S., Europe or the World Bank. They get their inspiration, their hope, their practical know-how, from successful emerging economies in the South. They want to know how China lifted 500 million people out of poverty in 30 years, how Mexico's Oportunidades program improved schooling and nutrition for millions of children. This is the new ecosystem of open-knowledge flows, not just traveling North to South, but South to South, and even South to North, with Mexico's Oportunidades today inspiring New York City.
Birinci ana değişim, açık bilgi. Bildiğiniz gibi günümüzde artık gelişmekte olan ülkeler ABD, Avrupa ya da Dünya Bankası'nın sunduğu çözümleri kabul etmekle yetinmiyorlar. Kendi ilham kaynaklarını, umutlarını ve uygulamaya ilişkin teknik bilgilerini Güneyde yükselmekte olan başarılı ekonomilerden sağlıyorlar. Çin'in 30 yıl içinde 500 milyon insanı yoksulluğun pençesinden nasıl kurtardığını bilmek istiyorlar ya da Meksika'nın Oportunidades programının milyonlarca çocuğun eğitim ve beslenme şartlarını nasıl iyileştirdiğini... Bu açık bilgi akışının yeni ekosistemi, yalnızca Kuzeyden Güneye bir rota izlemiyor, Güneyden Güneye hatta Güneyden Kuzeye de yol alıyor; Meksika'nın Oportunidades programının New York'a ilham vermesi gibi.
And just as these North-to-South transfers are opening up, so too are the development institutions that channeled these transfers. This is the second shift: open aid. Recently, the World Bank opened its vault of data for public use, releasing 8,000 economic and social indicators for 200 countries over 50 years, and it launched a global competition to crowdsource innovative apps using this data. Development institutions today are also opening for public scrutiny the projects they finance. Take GeoMapping. In this map from Kenya, the red dots show where all the schools financed by donors are located, and the darker the shade of green, the more the number of out-of-school children. So this simple mashup reveals that donors have not financed any schools in the areas with the most out-of-school children, provoking new questions. Is development assistance targeting those who most need our help? In this manner, the World Bank has now GeoMapped 30,000 project activities in 143 countries, and donors are using a common platform to map all their projects. This is a tremendous leap forward in transparency and accountability of aid.
Kuzeyden Güneye aktarımlar dışa açılırken, bu aktarımları kanalize eden kalkındırma kurumları da dışa açılıyor. Bu da ikinci değişim hareketi: açık yardım. Dünya Bankası son zamanlarda veri deposunu kamu kullanımına açarak 200 ülke için 50 yılı aşkın süredir toplanan 8,000 ekonomik ve sosyal göstergeyi paylaştı. Ayrıca, kullanıcı kitlelerinin bu verileri kullanarak yeni uygulamalar yaratmaları konusunda küresel bir rekabete öncülük etti. Günümüzde kalkındırma kurumları da finanse ettikleri projeleri kamu incelemelerine açıyorlar. Örneğin GeoMapping. Kenya'ya at bu haritada kırmızı noktalar, hibe sahipleri tarafından finanse edilen okulları gösteriyor yeşilin tonu koyulaştıkça okuldan yoksun çocuk sayısı artmakta. Bu basit uygulamaya göre, hibe sahiplerinin bu bölgelerde henüz bir okulu finanse etmediğini görüyoruz. Okula gitmeyen çocuk sayısının en fazla olduğu bölgelerde yeni sorular ortaya çıkıyor: Kalkındırma yardımları yardımımıza en çok ihtiyaç duyanlara gerçekten ulaşıyor mu? Bu bağlamda Dünya Bankası 143 ülkede yürütülen 30,000 proje etkinliğini GeoMap'e aktarmış durumda ve hibe sahipleri ortak bir platform kullanarak projelerinin haritlarına erişebiliyorlar. Bu gelişme, yapılan yardımların şeffaflığı ve hesapverilebilirliği açısından çok önemli bir adım.
And this leads me to the third, and in my view, the most significant shift in development: open governance. Governments today are opening up just as citizens are demanding voice and accountability. From the Arab Spring to the Anna Hazare movement in India, using mobile phones and social media not just for political accountability but also for development accountability. Are governments delivering services to the citizens? So for instance, several governments in Africa and Eastern Europe are opening their budgets to the public.
Bu da bizi kalkındırmanın üçüncü ve bana kalırsa en önemli değişimine getiriyor: açık yönetişim. Artık vatandaşlar seslerinin duyulmasını ve hesap verilmesini talep ederken, hükümetler dışa açılıyor. Arap Baharından, Hindistan'daki Anna Hazare hareketine kadar cep telefonları ve sosyal medya aracılığıyla yalnızca siyasette değil kalkınma konusunda da hesap verilmesini talep ediyorlar. Hükümetler vatandaşa hizmet ulaştırıyor mu? Bu nedenle, örneğin, Afirka'da ve Doğu Avrupa'daki pek çok hükümet, bütçelerini kamuya açıyorlar.
But, you know, there is a big difference between a budget that's public and a budget that's accessible. This is a public budget. (Laughter) And as you can see, it's not really accessible or understandable to an ordinary citizen that is trying to understand how the government is spending its resources. To tackle this problem, governments are using new tools to visualize the budget so it's more understandable to the public. In this map from Moldova, the green color shows those districts that have low spending on schools but good educational outcomes, and the red color shows the opposite. Tools like this help turn a shelf full of inscrutable documents into a publicly understandable visual, and what's exciting is that with this openness, there are today new opportunities for citizens to give feedback and engage with government. So in the Philippines today, parents and students can give real-time feedback on a website, Checkmyschool.org, or using SMS, whether teachers and textbooks are showing up in school, the same problems I witnessed in Uganda and in Bihar. And the government is responsive. So for instance, when it was reported on this website that 800 students were at risk because school repairs had stalled due to corruption, the Department of Education in the Philippines took swift action.
Ne var ki, kamuya açık bütçe ile erişilebilir bütçe arasında büyük fark var. Bu, kamuya açık bütçe. (Gülüşmeler) Ve gördüğünüz gibi sıradan vatandaş için gerçek anlamda erişilebilir veya anlaşılabilir değil. hükümetin, kaynakları nereye harcadığını bilmek isteyen sıradan vatandaşın işi zor. Bu sorunu çözmek amacıyla hükümetler, yeni araçlar kullanarak bütçelerini kamu için daha anlaşılabilir hale getirecek şekilde görselleştiriyorlar. Moldova'ya ait bu haritada yeşil alanlar okullara yapılan harcamaların az; fakat eğitim çıktılarının iyi olduğu bölgeleri gösterirken kırmızı alanlar tam tersi durumu gösteriyor. Bu tür araçlar sayesinde anlaşılması imkansız belgeler herkes tarafından anlaşılabilir görsellere dönüştürülüyor. Bu dışa açılımlarla vatandaşların hükümete geribildirimde bulunması ve yönetime katılması konusunda yeni fırsatların doğması heyecan verici bir gelişme. Bugün Filipinler'de öğrenciler ve aileler Checkmyschool.org internet sitesi üzerinden veya SMS göndererek kitapların ve öğretmenlerin okullarına ulaşıp ulaşmadığına ilişkin anında geribildirimde bulunabiliyor, Uganda ve Bihar'da karşılaştığım sorunların aynısı. Böylece hükümet harekete geçebiliyor. Örneğin, yolsuzluk nedeniyle okuldaki tadilatın aksadığı ve 800 öğrencinin bu durumdan etkilendiği bilgisi bu internet sitesi üzerinden duyurulduğunda, Filipin Eğitim Bakanlığı derhal harekete geçti.
And you know what's exciting is that this innovation is now spreading South to South, from the Philippines to Indonesia, Kenya, Moldova and beyond. In Dar es Salaam, Tanzania, even an impoverished community was able to use these tools to voice its aspirations. This is what the map of Tandale looked like in August, 2011. But within a few weeks, university students were able to use mobile phones and an open-source platform to dramatically map the entire community infrastructure. And what is very exciting is that citizens were then able to give feedback as to which health or water points were not working, aggregated in the red bubbles that you see, which together provides a graphic visual of the collective voices of the poor. Today, even Bihar is turning around and opening up under a committed leadership that is making government transparent, accessible and responsive to the poor.
Ve asıl heyecan verici tarafı şu ki; bu yenilik şimdilerde Güneyden Güneye, Filipinler'den Endoneyza'ya, Kenya'ya Moldova'ya ve ötesine yayılıyor. Dar es Salaam, Tanzanya'da yoksulukla boğuşan bir topluluk bile isteklerini dile getirmek için bu araçlardan faydalandı. Tandale haritasının en başta böyle görünüyordu. Tarih: Ağustos 2011. Ancak birkaç hafta içinde üniversite öğrencileri cep telefonlarını ve açık-kaynak platformları kullanarak bütün bölgenin altyapısını inanılmaz bir biçimde harita üzerine aktarmayı başardı. Vatandaşların daha sonra hangi sağlık ya da su noktasının işlemediğini bildirmeleri harikaydı. İşte şu gördüğünüz kırmızı balon kümeleri- ki biraraya geldiklerinde yoksul kesimden yükselen toplu sesin bir grafiğini oluşturuyor. Bugün Bihar bile bir dönüşüm yaşıyor ve dışa açılıyor yönetimi şeffaf, erişilebilir ve yoksullara karşı duyarlı kılan kararlı bir liderliğin izinde ilerliyor.
But, you know, in many parts of the world, governments are not interested in opening up or in serving the poor, and it is a real challenge for those who want to change the system. These are the lonely warriors like my father and many, many others, and a key frontier of development work is to help these lonely warriors join hands so they can together overcome the odds. So for instance, today, in Ghana, courageous reformers from civil society, Parliament and government, have forged a coalition for transparent contracts in the oil sector, and, galvanized by this, reformers in Parliament are now investigating dubious contracts. These examples give new hope, new possibility to the problems I witnessed in Uganda or that my father confronted in Bihar.
Ama, bildiğiniz gibi dünyanın pek çok yerinde yönetimler dışa açılmaya ya da yoksullara hizmet vetmeye sıcak bakmıyor ve sistemi değiştirmek isteyenlerin önünde çok engel var. Onlar, yalnız savaşçılar tıpkı babam ve diğerleri gibi. Kalkındırma çalışmalarının temel hattı bu yalnız savaşçıların el ele vermesine ve böylece engelleri aşmalarına yardımcı olmak. Bugün Gana'da sivil toplumun, Parlamento'nun ve hükümetin içinden cesur reform yanlıları petrol sektöründe kontratların şeffaflığı için bir koalisyon kurdular. Bundan güç alan Parlamento'daki reform yanlıları şaibeli kontratları incelemeye aldılar. Bu örnekler benim Uganda'da tanık olduğum babamınsa Bihar'da karşılaştığı sorunlara yeni umutlar aşılıyor, yeni çözüm olasılıkları yaratıyor.
Two years ago, on April 8th, 2010, I called my father. It was very late at night, and at age 80, he was typing a 70-page public interest litigation against corruption in a road project. Though he was no lawyer, he argued the case in court himself the next day. He won the ruling, but later that very evening, he fell, and he died. He fought till the end, increasingly passionate that to combat corruption and poverty, not only did government officials need to be honest, but citizens needed to join together to make their voices heard. These became the two bookends of his life, and the journey he traveled in between mirrored the changing development landscape.
Bundan iki yıl önce, 8 Nisan 2010'da babamı aradım. Gece geç bir saatti ve 80 yaşında olan babam bir yol yapım projesindeki yolsuzluk hakkında 70 sayfalık bir kamu davası metni yazıyordu. Avukat olmadığı halde, davayı mahkemede ertesi gün kendisi savundu. Davayı kazandı, ama aynı akşam vefat etti. Sürekli artan bir tutkuyla sonuna kadar savaştı. Yolsuzluk ve yoksullukla mücadelede yalnızca hükümet yetkililerinin dürüst olmasının yetmeyeceğine vatandaşların da seslerini duyurmak için kenetlenmesi gerektiğine inanıyordu. Yaşamının iki ucunu bu inanç oluşturuyordu. Bu iki uç arasında yaptığı yolculuk kalkınmanın değişmekte olan çehresini yansıtıyordu.
Today, I'm inspired by these changes, and I'm excited that at the World Bank, we are embracing these new directions, a significant departure from my work in Uganda 20 years ago. We need to radically open up development so knowledge flows in multiple directions, inspiring practitioners, so aid becomes transparent, accountable and effective, so governments open up and citizens are engaged and empowered with reformers in government. We need to accelerate these shifts. If we do, we will find that the collective voices of the poor will be heard in Bihar, in Uganda, and beyond. We will find that textbooks and teachers will show up in schools for their children. We will find that these children, too, have a real chance of breaking their way out of poverty. Thank you. (Applause) (Applause)
Bugün bu değişimler bana ilham veriyor ve Dünya Bankası'nda bu yeni metotları benimsediğimizi bilmek heyecan verici. 20 yıl önce Uganda'dadaki çalışmalarımdan oldukça faklı bu yeni metotları... Kalkındırma çalışmalarını, dışa açmalıyız; böylece bilginin çok yönlü akışını sağlamalı, uygulayıcılara ilham vermeli, yardımı şeffaf, hesapverilebilir ve etkili kılmalıyız. Hükümetlerin açılmasını ve hükümet reformlarıyla vatandaşların etki ve yetki sahibi olmalarını sağlamalıyız. Bu değişimleri hızlandırmalıyız. Böylece, yoksul kesimden yükselen ortak sesin Bihar'da, Uganda'da ve ötesinde yankılarını duyacağız. Öğrencilere ders kitabı ve öğretmenlerin ulaştığını göreceğiz. Bu çocukların da yoksulluğun pençesinden kurtulmak için gerçek bir şansa kavuştuğunu göreceğiz. Teşekkür ederim. (Alkış) (Alkış)