So recently, some white guys and some black women swapped Twitter avatars, or pictures online. They didn't change their content, they kept tweeting the same as usual, but suddenly, the white guys noticed they were getting called the n-word all the time and they were getting the worst kind of online abuse, whereas the black women all of a sudden noticed things got a lot more pleasant for them.
Son zamanlarda bazı beyaz çocuklar ve siyahi kadınlar Twitter profil fotoğraflarını ve resimlerini değiş tokuş ettiler. İçeriklerini değiştirmeden her zamanki gibi tweet atmaya devam ettiler ama birden beyaz çocuklar, sürekli aşağılayacı cümleler yazıldığını farkettiler ve sanal alemin en kötü taciz çeşitlerine maruz kaldılar. Oysa ki siyahi kadınlar onlar için çabucak sevimli şeylerin yazıldığını farkettiler.
Now, if you're my five-year-old, your Internet consists mostly of puppies and fairies and occasionally fairies riding puppies. That's a thing. Google it. But the rest of us know that the Internet can be a really ugly place. I'm not talking about the kind of colorful debates that I think are healthy for our democracy. I'm talking about nasty personal attacks. Maybe it's happened to you, but it's at least twice as likely to happen, and be worse, if you're a woman, a person of color, or gay, or more than one at the same time. In fact, just as I was writing this talk, I found a Twitter account called @SallyKohnSucks. The bio says that I'm a "man-hater and a bull dyke and the only thing I've ever accomplished with my career is spreading my perverse sexuality." Which, incidentally, is only a third correct. I mean, lies! (Laughter)
Benden beş yaş büyükseniz sizin internet anlayışınız çoğunlukla yavru köpekler ve çocuklardan ve bazen de çocukların yavru köpeklere binmesinden ibarettir. Böyle bir şey var. Google'a bakın. Ancak geri kalanımız biliyor ki İnternet gerçekten çirkin bir yer olabiliyor. Renkli tartışmalar gibi şeylerden söz etmiyorum ki demokrasimiz için sağlıklı olan budur. Kastettiğim şey tiksindirici kişisel saldırılar. Belki sizin de başınıza gelmiştir ama bu büyük ihtimalle en az iki kere yaşanır, daha da kötüsü, beyaz olmayan bir bayan, eşcinsel veya başka biriyseniz, aynı zamanda birden fazla olabilir. Hatta şimdiki konuşmam gibilerini yazdığım, @SallyKohnSucks adında bir Twitter hesabı da kurmuştum. bilgi kısmında benim hakkımda "erkek düşmanı, kaslı lezbiyen ve kariyerimde başardığım tek şey sapkın cinselliği yaymak." yazıyordu. Tesadüf şu ki sadece üçüncüsü doğru. Demek istediğim, yalan! (Gülüşmeler)
But seriously, we all say we hate this crap. The question is whether you're willing to make a personal sacrifice to change it. I don't mean giving up the Internet. I mean changing the way you click, because clicking is a public act. It's no longer the case that a few powerful elites control all the media and the rest of us are just passive receivers. Increasingly, we're all the media. I used to think, oh, okay, I get dressed up, I put on a lot of makeup, I go on television, I talk about the news. That is a public act of making media. And then I go home and I browse the web and I'm reading Twitter, and that's a private act of consuming media. I mean, of course it is. I'm in my pajamas. Wrong. Everything we blog, everything we Tweet, and everything we click is a public act of making media. We are the new editors. We decide what gets attention based on what we give our attention to. That's how the media works now. There's all these hidden algorithms that decide what you see more of and what we all see more of based on what you click on, and that in turn shapes our whole culture.
Ancak gerçekten, hepimiz bu zırvalıktan nefret ettiğimizi söyleriz. Asıl soru, bunu değiştirmek için kişisel fedakarlık yapmaya hazır olup olmadığımız. İnternete teslim olmayı kastetmiyorum. Demek istediğim tıklamanın yollarını değiştirmeniz, çünkü tıklamak genel bir kanundur. Artık bu durum birkaç seçkin kişinin tüm medyayı kontrol ettiği ve geri kalanımızın sadece pasif alıcı olduğu bir durum değil. Gittikçe artan oranda, medyatikleşiyoruz. Eskiden, oh, tamam, üstümü giyeyim, bir sürü makyaj yapayım, televizyona gideyim, haberler hakkında konuşayım derdim. Bu medya yapmanın genel kanunudur. Ardından eve gelip tarayıcıyı açar ve Twitter'a bakardım ki üstelik bu medyayı tüketen özel bir harekettir. Demek istediğim, tabii ki öyle. Pijamalarımla. Yanlış. Bloglara yazdığımız, tweet attığımız ve tıkladığımız her şey medya yapmanın genel kanunudur. Yeni editörler biziz. İlgimizi vereceğimiz şeylere dayalı olarak neyin dikkat çekeceğini biz karar veriyoruz. Medya artık bu şekilde çalışıyor. Bütün bu gizli algoritmalar, sizin gördüğünüz ve tıkladığınız şeylere dayalı olarak hepimizin gördüğü şeyleri belirliyor ve bu sırayla bütün kültürümüzü şekillendiriyor.
Over three out of five Americans think we have a major incivility problem in our country right now, but I'm going to guess that at least three out of five Americans are clicking on the same insult-oriented, rumor-mongering trash that feeds the nastiest impulses in our society. In an increasingly noisy media landscape, the incentive is to make more noise to be heard, and that tyranny of the loud encourages the tyranny of the nasty.
Amerikalıların beşte üçünden fazlası ülkemizde büyük bir kabalık problemi olduğunu düşünüyor ama sanırım bu Amerikalıların en az beşte üçünün toplumun en çirkin dürtülerini besleyen hakaret yönelimli, ipe sapa gelmez söylemlerde bulunma gibi aynı şeylere tıklıyorlar. Medya tabiatında rahatsız edici şekilde artan bir oranda duyulduğundan daha fazla rahatsız edici hale getirmeye teşvik eden ve yüksek sesin zulmünü çirkin zulme dönmesini teşvik eden bir ortam var.
It does not have to be that way. It does not. We can change the incentive. For starters, there are two things we can all do. First, don't just stand by the sidelines when you see someone getting hurt. If someone is being abused online, do something. Be a hero. This is your chance. Speak up. Speak out. Be a good person. Drown out the negative with the positive. And second, we've got to stop clicking on the lowest-common-denominator, bottom-feeding linkbait. If you don't like the 24/7 all Kardashian all the time programming, you've got to stop clicking on the stories about Kim Kardashian's sideboob. I know you do it. (Applause) You too, apparently. I mean, really, same example: if you don't like politicians calling each other names, stop clicking on the stories about what one guy in one party called the other guy in the other party. Clicking on a train wreck just pours gasoline on it. It makes it worse, the fire spreads. Our whole culture gets burned.
Bu böyle olmak zorunda değildir. Değildir. Buna neden olan şeyleri değiştirebiliriz. Başlangıç için, yapabileceğimiz 2 şey var. İlk olarak, birisinin canının yandığını görünce öylece kenarda durmayın. Sanal alemde birisine hakaret ediliyorsa bir şeyler yapın. Kahraman olun. Bu sizin şansınız. Sesinizi yükselin. Açıkça konuşun. İyi bir insan olun. Olumsuzlukları olumlu şeylerle bastırın. İkinci olarak, en küçük ortak paydamız olan ve dip besleyen tık tuzaklarına tıklamayı kesmeliyiz. Programlarda 7/24 Kim Kardashian'ı görmek istemiyorsanız, Kim Kardashian'ın göğüs kenarlarını anlatan yazılara tıklamayı kesmelisiniz. Bunu yapabileceğini biliyorum. (Alkış) Galiba senin de. Demek istediğim, aynı örnek: Eğer birbirlerine seslenen siyasetçileri sevmiyorsanız, bir partideki bir adamın diğer partideki diğer adama seslendiğini anlatan yazılara tıklamayı kesin. Tren kazasına tıklamak sadece üzerine benzin dökmektir. Bu durumu daha kötü yapar, alevi yayar. Bütün kültürümüz yanar.
If what gets the most clicks wins, then we have to start shaping the world we want with our clicks, because clicking is a public act. So click responsibly. Thank you.
En fazla tıklamış olmak bir şey getirseydi, o zaman tıklamalarımızla dünyayı istediğimiz şekle sokmaya başlardık, çünkü tıklamak genel kanundur. O hâlde sorumlu olarak tıklayın. Teşekkürler.
(Applause)
(Alkış)