When I was a child, I always wanted to be a superhero. I wanted to save the world and make everyone happy. But I knew that I'd need superpowers to make my dreams come true. So I used to embark on these imaginary journeys to find intergalactic objects from planet Krypton, which was a lot of fun, but didn't yield much result. When I grew up and realized that science fiction was not a good source for superpowers, I decided instead to embark on a journey of real science, to find a more useful truth.
Çocukken hep bir süper kahraman olmak istemişimdir. Dünya'yı kurtarıp herkesi mutlu etmek. Ama hayallerimi gerçekleştirmek için süper güçlere ihtiyacım olduğunu biliyordum. Kripton gezegenindeki galaksilerarası nesneleri bulmak için hayali yolculuklara çıkardım. Eğlenceli olmasına rağmen pek başarılı olamazdım. Büyüyünce farkına vardımki bilim-kurgu süper güçler iyi bir kaynak değil. Onun yerine daha faydalı gerçekleri bulmak için gerçek bilime yolculuğa çıkmaya karar verdim.
I started my journey in California, with a UC Berkeley 30-year longitudinal study that examined the photos of students in an old yearbook, and tried to measure their success and well-being throughout their life. By measuring the students' smiles, researchers were able to predict how fulfilling and long-lasting a subject's marriage would be,
Yolculuğuma Kaliforniya'da Kaliforniya Üniversitesi, Berkley deki eski bir yıllıktaki öğrenci fotoğraflarını inceleyip o öğrencilerin hayatları boyunca gösterdikleri başarıyı ve hayat kalitelerini ölçmeye çalışan 30 yıllık bir araştırmayla başladım. Araştırmacılar öğrencilerin gülümsemelerini ölçerek her öğrencinin ne kadar başarılı ve ne kadar uzun süreli bir evliliği olacağını,
(Laughter)
standart mutluluk testlerinde ne kadar
how well she would score on standardized tests of well-being, and how inspiring she would be to others. In another yearbook, I stumbled upon Barry Obama's picture. When I first saw his picture, I thought that his superpowers came from his super collar.
iyi sonuçlar alacağını ve başkalarını ne kadar etkilediğini tahmin etmeyi başardılar. Başka bir yıllıkta Barry Obama'nın fotoğrafına rastladım. Bu fotoğrafı ilk gördüğümde sahip olduğu süper güçlerin süper yakasından geldiğini düşündüm.
(Laughter)
Ama şimdi herşeyin gülüşünde saklı olduğunu biliyorum.
But now I know it was all in his smile.
Another aha! moment came from a 2010 Wayne State University research project that looked into pre-1950s baseball cards of Major League players. The researchers found that the span of a player's smile could actually predict the span of his life. Players who didn't smile in their pictures lived an average of only 72.9 years, where players with beaming smiles lived an average of almost 80 years.
Yine çok şaşırtan bir sonuç Wayne Eyalet Üniversitesi'nin 2010 yılında yaptığı bir araştırmadan geldi. Araştırmada 1950 öncesi 1. lig oyuncularının beyzbol kartları incelendi. Araştırmacılar oyuncuların gülümseyişlerinin genişliğinden ne kadar uzun yaşayacaklarının tahmin edilebileceğini buldular. Fotoğraflarında gülümsemeyen oyuncular ortalama 72.9 yıl yaşadılar. Parlayan bir gülümsemesi olan oyuncularsa yaklaşık 80 yıl yaşadılar.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
The good news is that we're actually born smiling. Using 3D ultrasound technology, we can now see that developing babies appear to smile, even in the womb. When they're born, babies continue to smile -- initially, mostly in their sleep. And even blind babies smile to the sound of the human voice. Smiling is one of the most basic, biologically uniform expressions of all humans.
İyi haber şuki, aslında hepimiz gülerek doğuyoruz. 3 Boyutlu ultrason teknolojisini kullanarak gelişmekte olan bebeklerin de güldüğünü görebiliyoruz, anne karnında bile. Doğduklarında, bebekler gülmeye devam ediyor -- başlangıçta çoğunlukla rüyalarında. Hatta görme engelli bebekler bile insan sesini duyunca gülümsüyorlar. Gülmek tüm insanların en temel ortak biyolojik özelliklerinden biri.
In studies conducted in Papua New Guinea, Paul Ekman, the world's most renowned researcher on facial expressions, found that even members of the Fore tribe, who were completely disconnected from Western culture, and also known for their unusual cannibalism rituals,
Papua Yeni Gine'de yürütülen araştırmalarda, Dünya'nın yüzsel ifadeler konusunda en tanınmış araştırmacılarından Paul Ekman, Batı kültürünün etkisinden tamamen uzak kalmış ve alışılmamış yamyamlık ayinleriyle tanınan Fore kabilesinin üyelerinin bile
(Laughter)
belirli durumlarda senin benim yapacağımız gibi
attributed smiles to descriptions of situations the same way you and I would. So from Papua New Guinea to Hollywood all the way to modern art in Beijing, we smile often, and use smiles to express joy and satisfaction.
gülümseyerek tepki verdiklerini tespit etmiştir. Yani Papua Yeni Gine'den Hollywood'a Pekin'deki modern sanata kadar hepimiz sık sık güleriz, ve sende mutluluğunu ve tatminiyetini göstermek için gülersin.
How many people here in this room smile more than 20 times per day? Raise your hand if you do. Oh, wow. Outside of this room, more than a third of us smile more than 20 times per day, whereas less than 14 percent of us smile less than five. In fact, those with the most amazing superpowers are actually children, who smile as many as 400 times per day.
Bu salondaki kaç kişi günde 20 defadan daha fazla gülüyor? Eğer yapıyorsan elini kaldır. Oh, vav. Bu salonun dışındakiler, üçte birimizden fazlası günde 20 defadan daha fazla gülüyor, yüzde 14 ten azı ise 5 kereden daha az gülümsüyor. Aslında en inanılmaz süper güçlere sahip olanlar günden 400 defa gülümseyen çocuklar.
Have you ever wondered why being around children, who smile so frequently, makes you smile very often? A recent study at Uppsala University in Sweden found that it's very difficult to frown when looking at someone who smiles. You ask why? Because smiling is evolutionarily contagious, and it suppresses the control we usually have on our facial muscles. Mimicking a smile and experiencing it physically helps us understand whether our smile is fake or real, so we can understand the emotional state of the smiler.
Sık sık gülen çocukların etrafında olmanın neden senide gülümsettiğini hiç merak ettinmi? İsveç Uppsala Üniversitesinde yapılan bir araştırma size gülen birisine kızmanızın çok zor olduğunu buldu. Nedenini mi soruyorsunuz? Çünkü gülümseme evrimsel olarak bulaşıcıdır ve bizim yüz kaslarımız üzerindeki kontrolümüzü ele geçirir. Bir gülümsemeyi taklit etmek ve fiziksel olarak denemek bize gülümsememizin sahte olup olmadığını anlamamızda yardımcı olur, böylelikle bize gülen kişinin ruh halini anlayabiliriz.
In a recent mimicking study at the University of Clermont-Ferrand in France, subjects were asked to determine whether a smile was real or fake while holding a pencil in their mouth to repress smiling muscles. Without the pencil, subjects were excellent judges, but with the pencil in their mouth -- when they could not mimic the smile they saw -- their judgment was impaired.
Fransa'daki Clermont-Ferrand Üniversitesi'nde taklit etme konusunda yapılan araştırmada insanlardan, yüzdeki gülme kaslarının gerilmesini engellemek için ağzlarında bir kalem tutarken bir gülümsemenin sahte olup olmadığını belirlemeleri istendi. Kalem olmadan herkes kusursuz şekilde yargılayabiliyordu. Ancak kalem ağızlarındayken gördükleri gülümsemeyi taklit edemiyorlar bu yüzdende yanlış yargıya varıyorlardı.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
In addition to theorizing on evolution in "The Origin of Species," Charles Darwin also wrote the facial feedback response theory. His theory states that the act of smiling itself actually makes us feel better, rather than smiling being merely a result of feeling good. In his study, Darwin actually cited a French neurologist, Guillaume Duchenne, who sent electric jolts to facial muscles to induce and stimulate smiles. Please, don't try this at home.
Charles Darwin evrim teorisi üzerine "Türlerin Kökeni"'ni hazırlarken yüzle ilgili geribesleme tepkileri teorisinide kaleme aldı. Darwin'in bu teorisi gülmenin sadece iyi hissettmenin bir sonucu olmaktan öte aslında tamda gülmenin kendisinin bizi iyi hissettirdiğini öne sürer. Darwin bu çalışmasında Fransız nörolog Guillaume Duchenne'nin yüz kaslarına elektrik şokları uygulayarak gülümsetmeyi deneyen çalışmasından faydalanmıştır. Lütfen bunu evde denemeyin.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
In a related German study, researchers used fMRI imaging to measure brain activity before and after injecting Botox to suppress smiling muscles. The finding supported Darwin's theory, by showing that facial feedback modifies the neural processing of emotional content in the brain, in a way that helps us feel better when we smile. Smiling stimulates our brain reward mechanism in a way that even chocolate -- a well-regarded pleasure inducer -- cannot match.
Yine Almanya'da yapılan benzer bir araştrmada araştırmacılar fMRI görüntüleme tekniğini kullanarak gülümsemeyi sağlayan kasları bastırmak için yapılan Botox enjeksiyonunun öncesi ve sonrasında beyinsel aktiviteyi ölçtüler. Bulgular Darwin'in teorisini destekliyordu. Bulgulara göre yüzümüzle verdiğimiz tepki beyindeki duygusal içeriğin farklı şekilde işlenmesine sebep olarak bizim güldüğümüz zaman daha iyi hissetmemizi sağlıyordu. Gülmek beynimizdeki ödül mekanizmasını memnuniyet uyandırıcı özelliğiyle bilinen çikolatanın bile boy ölçüşemeyeceği seviyede uyarıcı etkiye sahiptir.
British researchers found that one smile can generate the same level of brain stimulation as up to 2,000 bars of chocolate.
İngiliz araştırmacılar bir kez gülümsemenin beyinde 2000 tane çikolataya eşdeğer seviyede uyarıya sebep olduğunu buldular.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
Wait -- The same study found that smiling is as stimulating as receiving up to 16,000 pounds sterling in cash.
Hatta aynı araştırma gülmenin beyinde nakit 16,000 İngiliz sterlini kazanmak kadar uyarıcı etkisi olduğunu bulmuştur.
(Laughter)
Bu 25 bin dolarlık bir gülümseme demek.
That's like 25 grand a smile. It's not bad. And think about it this way: 25,000 times 400 -- quite a few kids out there feel like Mark Zuckerberg every day.
Hiçte fena değil. Bunu şu şekilde düşünün: 25,000 kere 400 -- dışarda bir sürü çocuk
(Laughter)
kendini hergün Mark Zuckerberg gibi hissediyor.
And unlike lots of chocolate, lots of smiling can actually make you healthier. Smiling can help reduce the level of stress-enhancing hormones like cortisol, adrenaline and dopamine, increase the level of mood-enhancing hormones like endorphins, and reduce overall blood pressure.
Ve, çikolatanın tersine çok gülmek sizi daha sağlıklı yapabilir. Gülmek stres arttıran kortizon, adrenalin ve dopamin gibi hormonların seviyesini düşürürken endorfin gibi ruh halini düzelten hormonların seviyesini yükseltir ve tansiyonu düşürür.
And if that's not enough, smiling can actually make you look good in the eyes of others. A recent study at Penn State University found that when you smile, you don't only appear to be more likable and courteous, but you actually appear to be more competent.
Ve buda yetmezse gülmek diğerlerinin gözünde iyi görünmemiyi sağlayabilir. Penn Eyalet Universitesi'nde yapılan yeni bir araştırmaya göre, gülmek seni sadece daha çekici ve kibar yapmakla kalmaz, aynı zamanda sana daha yetkili bir görünüm verir.
So whenever you want to look great and competent, reduce your stress or improve your marriage, or feel as if you just had a whole stack of high-quality chocolate without incurring the caloric cost, or as if you found 25 grand in a pocket of an old jacket you hadn't worn for ages, or whenever you want to tap into a superpower that will help you and everyone around you live a longer, healthier, happier life, smile.
Eğer kendine güvenir ve iyi görünmek istiyorsan, stresini azaltmak, yada evliliğini iyileştirmek, yada daha yeni bir sürü çok kaliteli çikolata yemiş gibi -- ve hiç kalori almadan -- yada yıllardır giymediğin bir ceketin cebinde 25000 dolar bulmuş gibi hissetmek istiyorsan, yada sana ve etrafındakilere daha uzun, sağlıklı ve mutlu bir hayat yaşamanda yardımcı olacak süper güçlere sahip olmak istediğin zaman, gülümse.
(Applause)
(Alkışlar)