Usually I like working in my shop, but when it's raining and the driveway outside turns into a river, then I just love it. And I'll cut some wood and drill some holes and watch the water, and maybe I'll have to walk around and look for washers. You have no idea how much time I spend.
Genellikle atölyemde çalışmayı severim, fakat yağmur yağdığında ve garaj yolu bir ırmağa dönüştüğünde işte o zaman buna bayılırım. Sonra biraz odun keserim, delikler açarım ve suyu izlerim ve belki ortalıkta dolanıp ve conta aramak zorunda kalırım. Ne kadar çok zaman harcadığımı bilemezsiniz.
This is the "Double Raindrop." Of all my sculptures, it's the most talkative. It adds together the interference pattern from two raindrops that land near each other. Instead of expanding circles, they're expanding hexagons.
Bunun adı "Çifte Yağmur Damlası". O, tüm heykellerim içinde en konuşkanıdır. Yan yana düşen iki yağmur damlasının karışım desenlerini biraraya getirir. Daireler yerine altıgen şeklinde genişliyorlar.
All the sculptures move by mechanical means. Do you see how there's three peaks to the yellow sine wave? Right here I'm adding a sine wave with four peaks and turning it on.
Tüm heykeller mekanik yollarla hareket ediyor. Sarı sinüs dalgasında üç tane doruk olduğunu görüyor musunuz? Şuradan dört doruklu bir sinüs dalgası ekliyorum ve onu çalıştırıyorum.
Eight hundred two-liter soda bottles -- oh yea. (Laughter) Four hundred aluminum cans.
Sekiz yüz adet iki litrelik kola şişesi-- tabi ya. (Gülüşmeler) Dört yüz adet alüminyum kutu.
Tule is a reed that's native to California, and the best thing about working with it is that it smells just delicious. A single drop of rain increasing amplitude. The spiral eddy that trails a paddle on a rafting trip.
Tule, Kaliforniya'ya özgü bir kamıştır ve onunla çalışmanın en güzel tarafı çok lezzetli kokmasıdır. Tek bir yağmur damlası şiddetini arttırıyor. Bir rafting gezisinde dolambaçlı bir yol izleyen sarmal bir girdap.
This adds together four different waves. And here I'm going to pull out the double wavelengths and increase the single. The mechanism that drives it has nine motors and about 3,000 pulleys.
Bu dört farklı dalgayı toplar. Ve buradan çift dalga boylarını çekeceğim ve tekliyi arttıracağım. Bunu çalıştıran mekanizmada dokuz adet motor ve yaklaşık 3000 makara var.
Four hundred and forty-five strings in a three-dimensional weave. Transferred to a larger scale -- actually a lot larger, with a lot of help -- 14,064 bicycle reflectors -- a 20-day install.
Üç boyutlu bir dokumada yer alan 445 adet sicim Daha büyük bir ölçeğe taşındı -- Aslında bir sürü yardımla, çok daha büyük -- 14064 bisiklet reflektörü -- 20 gün süren bir kurulum.
"Connected" is a collaboration with choreographer Gideon Obarzanek. Strings attached to dancers. This is very early rehearsal footage, but the finished work's on tour and is actually coming through L.A. in a couple weeks.
"Bağlı" adındaki çalışma kareograf Gideon Obarzanek'in işbirliğiyle yapıldı. Dansçılara bağlanmış ipler. Bunlar ilk aşamalardaki prova kayıtları ama bitmiş çalışma şu anda turda ve aslında birkaç hafta içinde Los Angeles'a geliyor.
A pair of helices and 40 wooden slats. Take your finger and draw this line. Summer, fall, winter, spring, noon, dusk, dark, dawn. Have you ever seen those stratus clouds that go in parallel stripes across the sky? Did you know that's a continuous sheet of cloud that's dipping in and out of the condensation layer? What if every seemingly isolated object was actually just where the continuous wave of that object poked through into our world? The Earth is neither flat nor round. It's wavy.
Bir çift pervane ve 40 ahşap çıta. Parmağınızı kaldırın ve bu çizgiyi çizin. Yaz, sonbahar, kış, ilkbahar, öğlen, günbatımı, karanlık, şafak. Bu, gökyüzünde paralel çizgiler halinde giden katmanbulutlarını hiç gördünüz mü? Bunun yoğunlaşma katmanına girip çıkan düz bir bulut tabakası olduğunu biliyor muydunuz? Ya görünüşte münferit olan her nesne, aslında o nesnenin dünyamıza girip çıkan daimi dalgasının bir parçası ise? Dünya ne düzdür ne de yuvarlak. O dalgalıdır.
It sounds good, but I'll bet you know in your gut that it's not the whole truth, and I'll tell you why. I have a two-year-old daughter who's the best thing ever. And I'm just going to come out and say it: My daughter is not a wave. And you might say, "Surely, Rueben, if you took even just the slightest step back, the cycles of hunger and eating, waking and sleeping, laughing and crying would emerge as pattern." But I would say, "If I did that, too much would be lost."
Bu iyi geliyor, ama içten içe tüm gerçekliğin bu olmadığını bildiğinize bahse girerim ve nedeni size söyleyeceğim. İki yaşında bir kızım var; şimdiye kadarki en iyi şey. Ve çıkıp şunu diyeceğim: Benim kızım bir dalga değil. Ve diyebilirsiniz ki, "Tabii ki, Rueben, ama eğer geriye doğru ufacık bir adım atarsan, açlık ve yeme döngüleri, uyanmak ve uyumak, gülmek ve ağlamak ortaya birer desen olarak çıkar." Ama ben derim ki, "Eğer bunu yaparsam, çok şey kaybolur."
This tension between the need to look deeper and the beauty and immediacy of the world, where if you even try to look deeper you've already missed what you're looking for, this tension is what makes the sculptures move. And for me, the path between these two extremes takes the shape of a wave.
Daha derine bakma ihtiyacı ile dünyanın güzelliği arasındaki bu gerilim, öyle ki daha derine baktığınızda aslında aradığınız şeyi kaçırmış oluyorsunuz, işte bu gerginlik bu yontmaları hareket ettirendir. Ve benim için bu iki uç nokta arasındaki yol bir dalga şeklini alır.
Let me show you one more. Thank you very much. Thanks. (Applause)
Size bir tane daha göstereyim. Çok teşekkür ederim. Teşekkürler. (Alkış)
Thanks.
Teşekkürler.
(Applause)
(Alkış)
June Cohen: Looking at each of your sculptures, they evoke so many different images. Some of them are like the wind and some are like waves, and sometimes they look alive and sometimes they seem like math. Is there an actual inspiration behind each one? Are you thinking of something physical or somthing tangible as you design it?
June Cohen: Yontmalarının her birine baktığımızda, onlar pek çok farklı görüntü çağrıştırıyor. Bazıları rüzgar gibi ve bazıları dalga gibi ve bazen canlı bazen de matematik gibi görünüyorlar. Her birinin arkasında gerçek bir ilham kaynağı mı var? Bir şeyi tasarladığında somut ve fiziksel bir şeyden mi esinleniyorsun?
RM: Well some of them definitely have a direct observation -- like literally two raindrops falling, and just watching that pattern is so stunning. And then just trying to figure out how to make that using stuff. I like working with my hands. There's nothing better than cutting a piece of wood and trying to make it move.
RM: Evet bazıları kesinlikle doğrudan bir gözleme dayanıyor-- aynı düşen iki yağmur damlası gibi ve bu deseni izlemek bile hayret vericidir. Ve sonra sadece malzemelerle onu nasıl yapacağımı bulmaya çalışıyorum. Ellerimle çalışmayı seviyorum. Bir parça tahtayı kesmekten ve onu hareket ettirmeye çalışmaktan daha iyi bir şey yoktur.
JC: And does it ever change? Do you think you're designing one thing, and then when it's produced it looks like something else?
JC: Peki hiç değişiyor mu? Bir şey tasarladığınızda ve sonra ürettiğinizde başka bir şeye benzediğini düşünüyor musunuz?
RM: The "Double Raindrop" I worked on for nine months, and when I finally turned it on, I actually hated it. The very moment I turned it on, I hated it. It was like a really deep-down gut reaction, and I wanted to throw it out. And I happened to have a friend who was over, and he said, "Why don't you just wait." And I waited, and the next day I liked it a bit better, the next day I liked it a bit better, and now I really love it. And so I guess, one, the gut reactions a little bit wrong sometimes, and two, it does not look like as expected.
RM: "Çifte Yağmur Damlası". Dokuz ay üzerinde çalıştım ve en sonunda çalıştırdığımda, aslında ondan nefret ettim. Açar açmaz ondan nefret ettim. Tamamen içgüdüsel bir tepkiydi ve onu çöpe atmak istedim. Ve o gün bende kalan bir arkadaş vardı ve dedi ki, "Neden bir süre beklemiyorsun." Ve bekledim ve ertesi gün onu biraz daha sevdim, ertesi gün biraz daha çok ve şimdi onu gerçekten seviyorum. Ve bu yüzden sanırım, birincisi, içgüdüsel tepkiler bazen yanlış oluyor, ikincisi, umulduğu gibi olmuyor.
JC: The relationship evolves over time. Well thank you so much. That was a gorgeous treat for us.
JC: İlişki zamanla değişiyor. Pekala, çok teşekkür ederiz. Bu bizim için harika bir hediye oldu.
RM: Thanks. (JC: Thank you, Reuben.)
RM: Teşekkürler. (JC: Teşekkür ederiz, Reuben.)
(Applause)
(Alkış)