Africa is perhaps the continent that needs least convincing about the clean energy opportunity for health, livelihoods and economy. As the fastest-growing, yet least-electrified continent on the globe most in need of power systems that can help fortify against the onslaught of climate shocks and with both abundant fossil and renewable energy resources to build them, Africa's energy transitions and how to dissuade the use of fossil fuels have become an intense international debate. But what the debates often miss is that Africa is not a single story.
Afrika, temiz enerjinin sağlık, geçinme ve ekonomiye ne kadar iyi gelebileceği konusunda, çoktan ikna olmuştur. Dünyanın en hızlı büyüyen ancak en az elektriğe sahip olan kıtası olarak, acımasız hava şartlarından korunmak için insanların güç sistemlerine ihtiyaçları var. Bu sistemleri inşa etmek için gerekli olan fosil ve yenilenebilir enerji kaynakların bol olması, Afrika’nın enerji geçişi ve fosil yakıtların kullanımın nasıl bırakılacağı uluslararası alanda yoğun bir tartışma konusu oldu. Tartışmalarda sıklıkla gözden kaçan nokta Afrika’nın tek bir hikaye olmamasıdır.
As an energy systems modeler, I can tell you that though the baseline is low, where they do have power, many Sub-Saharan African countries already rely on low-carbon resources. Kenya, where I live, generates 90 percent of its power from renewables like geothermal and hydropower. Even in West Africa, where renewable shares tend to be lower, countries like Ghana generate over a third of their power from renewable energy resources. And countries like Namibia are at the forefront of innovation on clean fuels like green hydrogen. Couple all of that with housing one of the world's largest carbon sinks, the Congo Basin, and Sub-Saharan Africa is consistently recognized as pulling more than its fair share of the global decarbonization effort.
Enerji sistemleri modelleyicisi olarak, referans değeri düşük olsa da enerjinin bulunduğu yerlerde pek çok Sahra altı Afrika ülkesinin şimdiden düşük karbonlu kaynaklara dayalı olduğunu söyleyebilirim. Yaşadığım yer olan Kenya, kendi enerjisinin yüzde 90′ını jeotermal ve hidroelektrik gibi yenilenebilir enerji kaynaklarından üretiyor. Yenilenebilir enerji payının daha düşük olma eğilimde olduğu Batı Afrika’da bile, Gana gibi ülkeler ihtiyaç duydukları elektriğin üçte birinden fazlasını yenilenebilir enerji kaynaklarından üretiyor. Ve Namibya gibi ülkeler yeşil hidrojen gibi temiz yakıtlarda inovasyonun ön saflarında yer alıyorlar. Bunların hepsini dünyanın en büyük karbon yutaklarından birini barındırması ile birleştirince Kongo havzası ve Sahra altı Afrika tutarlı bir şekilde küresel karbondan arınma çabasından kendi payına düşenden çok daha fazlasını yapmaktadır.
So unlike the deep emissions reductions, and urgent pivot away from fossil fuels we need to see from heavy emitters, Sub-Saharan Africa and energy transitions are more a question of how to quickly ramp up generation and distribution capacities in ways that are affordable, accessible, resilient, while staying the course of climate compatibility.
Bu nedenle derin emisyon azaltımlarının ve ağır emitörlerin acilen fosil yakıtlardan vazgeçmesinin aksine Sahra altı Afrika ve enerji geçişleri daha çok üretimin ve dağıtım kapasitelerinin iklim uyumluluğuna da sadık kalarak uygun fiyatlı, erişilebilir, esnek de olacak şekilde nasıl hızlı bir şekilde arttırılacağı sorusudur.
So if the need is urgent and if the resources are bountiful, then why are we still so far away from this clean energy future for Africa? I've led the design and deployment of energy projects here myself. And I found and what I've learned is that though the world loves to remind Africa about its vast clean energy potential, the financial flows to deliver that potential remain troublingly scarce.
İhtiyaçların acil, kaynakların da bol olduğu böyle bir durumda Afrika’nın temiz enerji geleceğinden biz hala neden bu kadar uzaktayız? Ben kendim burada enerji projelerinin tasarımını ve düzenlenmesini yönettim. Fark ettiğim ve öğrendiğim şu ki; dünya Afrika’ya temiz enerjideki müthiş potansiyelini hatırlatmayı sevse de bu potansiyeli ortaya çıkaracak finansal akış rahatsız edici derecede kıt kalıyor.
Projects and businesses incur a number of hidden compounding costs and premiums. Like the risk perception premium. Or the “paying back your US dollar loan in a constantly depreciating local currency” premium. Or the “expected to deliver conventionally high rates of return while raising your revenues from customers that earn less than a dollar a day” premium. So international finance markets are not appetized and financial flows here remain a trickle despite a pipeline of ready projects. Effectively, this prioritizes risk to capital over risk to human life. In fact, though, 17 percent of the global population and almost 90 percent of those still without access to basic energy, today, Africa accounts for a mere two percent of global clean energy finance.
Projeler ve işletmeler pek çok gizli bileşik maliyet ve ödemeye maruz kalıyor. Örneğin; risk algılaması ödemesi, veya “ABD doları kredinizin geri ödemesi için sürekli değer kaybeden yerel para birimi” ödemesi, ya da ”günde 1 dolardan az kazanan müşterilerinizden elde ettiğiniz gelirleri arttırırken geleneksel olarak yüksek getiri oranları sağlaması beklentisi” ödemesi. Bu yüzden uluslararası finans piyasalarının pek iştahı yok ve hâlihazırda bulunan projelere rağmen buraya gelen bir finansal akış neredeyse hiç yok. Bu ise insan hayatına karşı sermaye riskini öncelemek sonucunu ortaya çıkarıyor. Aslında, dünya nüfusunun yüzde 17′sinin ve neredeyse bunun yüzde 90′ının hâlâ temel enerjiye erişimi olmamasına rağmen bugün, Afrika küresel temiz enerji finansmanının sadece yüzde 2′sine sahip.
These realities of local enterprise rarely make it into the models or the debates, leaving us with a skewed perception of what transition really takes or why progress might seem so slow. From this perspective, we can see a key missing ingredient: International cooperation to deliver the finance flows that Africa sorely needs because there’s so much potential waiting right at the cusp. If local enterprise had access to long-term, low-cost financing, like their counterparts in other regions of the world can simply take for granted, then Africa's clean energy future would build itself. We know this because African communities, by their actions, show us the kinds of futures that they want.
Yerel girişimlerin bu gerçeklikleri nadiren modellere veya müzakerelere dönüşür, bu da bizde gerçekte enerji geçişinin ne gerektirdiği veya ilerlemenin neden bu kadar yavaş göründüğü konusunda çarpık bir algıya sebep olur. Bu açıdan bakıldığında, önemli bir bileşenin eksikliğini görürüz: Afrika’nın ciddi bir şekilde ihtiyaç duyduğu finansal akışı sağlayacak olan uluslararası işbirliği çünkü kendini gerçekleştirmeye hazır çok fazla potansiyel mevcut. Eğer yerel girişimin, dünyanın diğer bölgelerindeki benzerlerinin oldukça olağan karşıladığı şekilde uzun dönemli ve düşük maliyetli finansmana erişimi olsaydı; o zaman Afrika temiz enerji geleceğini kendisi inşa edebilirdi. Bundan eminiz çünkü Afrika halkları tavır ve davranışlarıyla ne tür bir gelecek istediklerini bize gösteriyorlar.
As our cushioned conferences wax on year after year, my friend Jeffrey runs a solar company that targets commercial and industrial customers, helping to kick-start what has become the fastest growing wave of solar across the continent. And also demonstrating that African businesses see value in being powered by renewables.
Bizim konforlu konferanslarımız yıldan yıla büyürken, arkadaşım Jeffrey hem ticari hem de endüstriyel müşterileri hedefleyen bir güneş enerjisi şirketi işletiyor ve kıta genelinde en hızlı büyüyen güneş enerjisi dalgasını teşvik etmeye yardım ediyor. Aynı zamanda, Afrikalı işletmelerin yenilenebilir enerji ile güçlendirilmesine verdiği değeri gözler önüne seriyor.
My neighborhood buddy, Samir, runs a solar irrigation company. It's estimated that about 95 percent of farmers in Africa still rely entirely on increasingly erratic rains. So this is a game changer for food security.
Benim komşum olan Samir, güneş enerjili sulama şirketini yönetiyor. Afrika’daki çiftçilerin yaklaşık yüzde 95′inin tamamen düzensiz yağışlara bağlı olduğu tahmin ediliyor. O halde bu gıda güvenliği için ezberleri bozabilir.
My former student, Phoebe, she now designs fuel-efficient cook stoves that reach into thousands of homes from Zambia to Mozambique, providing sustainable alternatives to what is actually the largest energy use on the continent, household cooking.
Eski öğrencim Phoebe, Zambiya’dan Mozambik’e binlerce eve ulaşacak olan yakıt tasarruflu ocaklar tasarlayarak, aslında kıtadaki en çok enerji kullanımını gerektiren evde yemek yapmaya sürdürülebilir alternatifler sunuyor.
And at the World Resources Institute, we support dozens of young Rwandan, Ugandan and Kenyan electric mobility start-ups that are revolutionizing the face of transit in East Africa.
Ve Dünya Kaynakları Enstitüsü’nde Doğu Afrika’daki ulaşımda devrimler yaratan düzinelerce genç Ruandalı, Ugandalı ve Kenyalı elektrikli ulaşım start-up’larını destekliyoruz.
These are real people, real stories, real families representing a real wave of local enterprise, successfully serving communities across an entire spectrum of energy needs. These are real salaries, real rents, real mortgages, real savings being put on the line every day. Is that not the utmost confidence in Africa's clean energy business potential?
Bunlar gerçek bir yerel girişim dalgasını temsil eden, toplulukların tüm enerji ihtiyaçlarına başarılı bir şekilde hizmet veren gerçek insanlar, gerçek hikayeler ve gerçek aileler. Bunlar her gün riske atılan gerçek maaşlar gerçek borçlar, gerçek tasarruflar. Bu Afrika’nın temiz enerjideki potansiyelinin azami öz güveni değil mi?
Imagine how fast we could go and how far we could move if they had a level playing field instead of yet more obstacles to climb. And if they can be invested, then what excuse remains for those with the means and the responsibility?
Eğer tırmanacak daha fazla engel yerine düz bir oyun alanları olsaydı, ne kadar hızlı ve ne kadar ileri gidebileceklerini hayal edin. Eğer yatırım alabilirlerse, imkan ve sorumluluk sahibi olanlar için başka herhangi bir mazeret kalır mı?
Africa is speaking. But it's not one story. It's not even 54 stories. It's the stories of thousands of communities mobilizing the features they want and inviting the world's partnership in it.
Afrika konuşuyor. Ama sadece bir hikayeden ibaret değil. 54 hikaye bile değil. Arzu ettikleri özellikleri hayata geçiren ve dünyayı buna ortak olması için davet eden binlerce topluluğun hikayesi.
Partnership. Not charity, not a victim song, but fairness and cooperation. Ambitious, time-bound commitments to deliver long-term, low cost financing at scale from countries, banks and development finance institutions.
Ortaklık. Bağış değil, bir mağdur şarkısı değil, ancak eşitlik ve iş birliği. İddialı, zamana bağlı taahhütler ile uzun vadede yerine getirilecek ülkelerden, bankalardan ve kalkınma finansmanı kuruluşlardan alınacak ölçekte düşük maliyetli finansman.
Two, increased concessional financing, not reclassified financing, that doesn’t just target the easily profitable projects, but that is leveraged to drive global capital to least-electrified communities.
İki, sadece kolay kâr sağlayan projeleri hedeflemektense küresel sermayeyi elektriğe en az sahip olan topluluklara getirmek için kullanılacak olan yeniden sınıflandırılmış finansman yerine artan imtiyazlı finansman.
And three. Programs that expand the access to that finance and initiatives that bolster local supply chains, generating value, revenues, employment and skills at home.
Ve üçüncü olarak; bu finansmana erişimi arttıracak programlar ve yerel tedarik zincirlerini destekleyen girişimler, değer ve gelir yaratma, evde istihdam ve beceriler.
These are the solutions that the international community must make an urgent priority, even as African countries do their own homework to improve the local business environment. And this, delivering accessible, clean energy financing at scale will be a far more productive show of partnership and trust than debating what countries should do with their available resources.
Bunlar uluslararası topluluğun birinci öncelik haline getirmesi gereken çözümler. Afrika ülkeleri de tam şu anda yerel iş ortamlarını geliştirerek kendi üzerine düşeni yapmaktalar. Ve bu, erişilebilir ve ölçekte temiz enerji finansmanı sağlama hangi ülkenin mevcut kaynaklarıyla ne yapması gerektiğini tartışmaktan çok daha verimli bir ortaklık ve güven göstergesi olacaktır.
Climate justice is heavy emitters cooperating to realize clean energy futures for those countries that have been denied, locked out of their fair share of a global carbon budget. So today, let's cut past the talk and focus on unleashing the avalanche of a clean-energy future that Africa is ready to deliver.
İklim adaleti, ağır emitörlerin inkar edilmiş, küresel karbon bütçesinden kendi payına düşeni alamamış ülkelerin temiz enerji geleceklerini gerçekleştirmek için iş birliği yapmasıdır. O halde bugün, konuşmayı bir yana bırakalım ve Afrika’nın ortaya çıkarmaya hazır olduğu temiz enerjili bir geleceğin çığ gibi büyümesi için onu serbest bırakmaya odaklanalım.
Thank you.
Teşekkürler.
(Cheers and applause)
(Tezahürat ve alkış)