There's something that I'd like you to see.
Görmenizi istediğim bir şey var.
(Video) Reporter: It's a story that's deeply unsettled millions in China: footage of a two-year-old girl hit by a van and left bleeding in the street by passersby, footage too graphic to be shown. The entire accident is caught on camera. The driver pauses after hitting the child, his back wheels seen resting on her for over a second. Within two minutes, three people pass two-year-old Wang Yue by. The first walks around the badly injured toddler completely. Others look at her before moving off.
(Video) Sunucu: Çin’de milyonları derinden sarsmış bir olay bu: Gösterilemeyecek kadar rahatsız edici görüntülerde iki yaşındaki bir kıza minibüs çarpıyor ve gelip geçenler kızı sokakta yaralı hâlde bırakıyor. Kaza olduğu gibi kameralara yansımış. Sürücü çocuğa çarptıktan sonra duraksıyor, arka tekerleklerinin bir saniyeden uzun bir süre çocuğun üzerinde kaldığı görülüyor. İki dakika içerisinde üç kişi iki yaşındaki Wang Yue’nin yanından geçiyor. İlki ağır yaralı çocuğun çevresinden dolanıyor. Diğerleri ise devam etmeden önce çocuğa bakıyor.
Peter Singer: There were other people who walked past Wang Yue, and a second van ran over her legs before a street cleaner raised the alarm. She was rushed to hospital, but it was too late. She died.
Peter Singer : Wang Yue’nin yanından geçip giden başka kişiler de vardı ve bir sokak temizlik görevlisi olaya dikkat çekmeden önce çocuğun bacaklarının üzerinden ikinci bir minibüs daha geçti. Onu apar topar hastaneye götürdüler, ancak çok geçti. Ölmüştü.
I wonder how many of you, looking at that, said to yourselves just now, "I would not have done that. I would have stopped to help." Raise your hands if that thought occurred to you.
Şimdi, aranızdan kaç kişinin olan bitene bakıp kendi kendine “Ben olsaydım böyle yapmazdım, durup yardım ederdim” dediğini merak ediyorum. Aklınızdan bu geçtiyse elinizi kaldırın.
As I thought, that's most of you. And I believe you. I'm sure you're right. But before you give yourself too much credit, look at this. UNICEF reports that in 2011, 6.9 million children under five died from preventable, poverty-related diseases. UNICEF thinks that that's good news because the figure has been steadily coming down from 12 million in 1990. That is good. But still, 6.9 million is 19,000 children dying every day. Does it really matter that we're not walking past them in the street? Does it really matter that they're far away? I don't think it does make a morally relevant difference. The fact that they're not right in front of us, the fact, of course, that they're of a different nationality or race, none of that seems morally relevant to me. What is really important is, can we reduce that death toll? Can we save some of those 19,000 children dying every day?
Düşündüğüm gibi, çoğunluksunuz. Ve size inanıyorum. Doğru söylediğinize eminim. Ama kendinize fazlaca değer biçmeden önce şuna bir bakın. UNICEF, 2011’de beş yaş altı 6,9 milyon çocuğun önlenebilir, yoksulluk kaynaklı hastalıklardan öldüğünü bildirmiş. UNICEF’e göre bu iyi haber, çünkü bu sayı 1990’daki 12 milyon ölümden beri istikrarlı bir şekilde düşüyor. Bu iyi. Ama yine de yılda 6,9 milyon her gün 19.000 çocuğun ölmesi demek. Sokakta yanlarından geçmiyor olmamız gerçekten önemli mi? Uzakta olmaları gerçekten önemli mi? Ben bunun ahlaki açıdan bir fark yarattığını düşünmüyorum. Bana kalırsa hemen karşımızda olmamaları, farklı bir ulustan ya da ırktan olmaları, bunların hiçbiri ahlaki açıdan bir fark yaratmıyor. Asıl önemli olan şu: Ölüm sayısını düşürebilir miyiz? Her gün ölen 19.000 çocuktan bazılarını kurtarabilir miyiz?
And the answer is, yes we can. Each of us spends money on things that we do not really need. You can think what your own habit is, whether it's a new car, a vacation or just something like buying bottled water when the water that comes out of the tap is perfectly safe to drink. You could take the money you're spending on those unnecessary things and give it to this organization, the Against Malaria Foundation, which would take the money you had given and use it to buy nets like this one to protect children like this one, and we know reliably that if we provide nets, they're used, and they reduce the number of children dying from malaria, just one of the many preventable diseases that are responsible for some of those 19,000 children dying every day.
Ve bu sorunun yanıtı, evet kurtarabiliriz. Her birimiz aslında gereksinimimiz olmayan şeylere para harcıyoruz. Kendi alışkanlıklarınızı düşünebilirsiniz; ister yeni bir araba olsun, ister bir tatil olsun, ister musluktan akan suyu içmek oldukça güvenliyken şişelenmiş su almak gibi bir şey olsun. O gereksiz şeylere verdiğiniz parayı alıp bu kuruluşa, Against Malaria Foundation’a (Sıtmayla Mücadele Vakfı) verebilirsiniz; Against Malaria Foundation, verdiğiniz parayı bunun gibi cibinlikler alarak bu çocuk gibi çocukları korumak için kullanacak ve güvenilir bir şekilde biliyoruz ki eğer cibinlikleri verirsek cibinlikler kullanılır ve 19.000 çocuğun ölümüne neden olan önlenebilir hastalıklardan biri olan sıtmadan ölen çocuk sayısı azalmış olur. Neyse ki gittikçe daha çok sayıda insan
Fortunately, more and more people are understanding this idea, and the result is a growing movement: effective altruism. It's important because it combines both the heart and the head. The heart, of course, you felt. You felt the empathy for that child. But it's really important to use the head as well to make sure that what you do is effective and well-directed, and not only that, but also I think reason helps us to understand that other people, wherever they are, are like us, that they can suffer as we can, that parents grieve for the deaths of their children, as we do, and that just as our lives and our well-being matter to us, it matters just as much to all of these people. So I think reason is not just some neutral tool to help you get whatever you want. It does help us to put perspective on our situation. And I think that's why many of the most significant people in effective altruism have been people who have had backgrounds in philosophy or economics or math. And that might seem surprising, because a lot of people think, "Philosophy is remote from the real world; economics, we're told, just makes us more selfish, and we know that math is for nerds." But in fact it does make a difference, and in fact there's one particular nerd who has been a particularly effective altruist because he got this.
bu düşünceyi anlıyor ve bunun sonucunda bir hareket ortaya çıkıyor: Efektif altruizm. Efektif altruizm önemli çünkü kalbi ve aklı birleştiriyor. Kalbi, tabii ki, hissettiniz. O çocuk için empati hissettiniz. Aklımızı da kullanmamız yaptığımız şeyin efektif ve doğru yönlendirilmiş olmasını sağlaması için gerçekten önemli, ama sadece bu kadar da değil, nerede olurlarsa olsunlar başka insanların da bizim gibi olduklarını, bizim gibi acı çekebildiklerini, ebeveynlerin kendi çocuklarının yasını bizim tuttuğumuz gibi tuttuğunu ve hayatımızın ve refahımızın bizim için ne kadar önemi varsa onlarınkinin de onlar için o kadar önemli olduğunu anlamamıza akıl yardımcı olur. O nedenle akıl ne istiyorsak onu elde etmemizi sağlayan tarafsız bir araç değildir bence. Durumumuzu belirli bir açıdan görmemize katkıda bulunur. Ve bu yüzden efektif altruizmin içindeki en dikkate değer kişilerden birçoğunun felsefe, ekonomi ya da matematik arka planına sahip olduğunu düşünüyorum. Ve bu şaşırtıcı gelebilir; çünkü birçok insan şöyle düşünüyor “Felsefe gerçek dünyadan kopuk; ekonominin bizi bencil yaptığı söylenir ve matematiğin inekler için olduğunu biliyoruz.” Ama aslında bu bir fark yaratır ve bunun farkına vardığı için özellikle efektif altruist olmuş bir inek var.
This is the website of the Bill & Melinda Gates Foundation, and if you look at the words on the top right-hand side, it says, "All lives have equal value." That's the understanding, the rational understanding of our situation in the world that has led to these people being the most effective altruists in history, Bill and Melinda Gates and Warren Buffett.
Bu Bill ve Melinda Gates Vakfı’nın sitesi ve sağ üstteki ifadelere bakarsanız “Bütün hayatlar eşit değere sahiptir” yazdığını görebilirsiniz. Bu anlayış, dünyadaki durumumuza yönelik akılcı anlayış, sözünü ettiğim bu insanları, tarihteki en efektif altruistler hâline getirmiştir: Bill ve Melinda Gates’i ve Warren Buffet’ı.
(Applause)
(Alkışlar)
No one, not Andrew Carnegie, not John D. Rockefeller, has ever given as much to charity as each one of these three, and they have used their intelligence to make sure that it is highly effective. According to one estimate, the Gates Foundation has already saved 5.8 million lives and many millions more, people, getting diseases that would have made them very sick, even if eventually they survived. Over the coming years, undoubtably the Gates Foundation is going to give a lot more, is going to save a lot more lives. Well, you might say, that's fine if you're a billionaire, you can have that kind of impact. But if I'm not, what can I do? So I'm going to look at four questions that people ask that maybe stand in the way of them giving.
Hiç kimse, ne Andrew Carnegie, ne de John D. Rockefeller yardım kuruluşlarına bu üçünden biri kadar çok bağışlamamıştır ve bu üç kişi bağışladıklarının olabildiğince efektif olmasını sağlamak için zekâlarını kullanmışlardır. Yapılan bir hesaba göre Gates Vakfı şimdiden 5,8 milyon hayat kurtarmıştır ve ölümlerine neden olmasa da hayatlarını ağır hasta geçirmelerine neden olacak hastalıklara yakalanmış, milyonlarca kişiyi iyileştirmiştir. Kuşkusuz gelecek yıllarda Gates Vakfı daha fazla bağış yapacak ve daha fazla hayat kurtaracak. Peki, diyebilirsiniz, ancak milyarderseniz öylesine bir etki yaratabilirsiniz. Ama ben milyarder değilsem, ne yapabilirim ki? Bu yüzden insanların sorduğu, bağış yapmalarına engel olabilecek dört soruyu inceleyeceğim.
They worry how much of a difference they can make. But you don't have to be a billionaire. This is Toby Ord. He's a research fellow in philosophy at the University of Oxford. He became an effective altruist when he calculated that with the money that he was likely to earn throughout his career, an academic career, he could give enough to cure 80,000 people of blindness in developing countries and still have enough left for a perfectly adequate standard of living. So Toby founded an organization called Giving What We Can to spread this information, to unite people who want to share some of their income, and to ask people to pledge to give 10 percent of what they earn over their lifetime to fighting global poverty. Toby himself does better than that. He's pledged to live on 18,000 pounds a year -- that's less than 30,000 dollars -- and to give the rest to those organizations. And yes, Toby is married and he does have a mortgage.
İnsanlar ne kadar fark yaratabilecekleri konusunda kaygılanıyorlar. Ama milyarder olmanız gerekmiyor. Bu Toby Ord. Oxford Üniversitesi Felsefe bölümünde araştırma görevlisi. Kariyeri, yani akademik kariyeri boyunca kazanması olası olan parayla gelişmekte olan ülkelerdeki 80.000 kişinin körlüğünü iyileştirecek kadar bağışlayıp gelişmekte olan ülkelerdeki 80.000 kör insanı iyileştirmek için yine de son derece yeterli bir standartta hayatını sürdürebileceğini hesaplayınca efektif altruist oldu. Toby bu bilgiyi yaymak, gelirlerinin bir bölümünü paylaşmak isteyen kişileri bir araya getirmek ve insanlardan küresel yoksullukla mücadele etmek için hayatları boyunca kazandıklarının %10’unu bağışlamayı vaat etmelerini istemek üzere Giving What We Can (Verebildiğimiz Kadar Vermek) adında bir kuruluş kurdu. Toby kendi adına bundan da iyisini yapıyor. Yılda 18.000 sterlinle yaşamayı –bu 30.000 dolardan aza geliyor- ve kalan gelirini bu kuruluşlara vermeyi vaat etti.
This is a couple at a later stage of life, Charlie Bresler and Diana Schott, who, when they were young, when they met, were activists against the Vietnam War, fought for social justice, and then moved into careers, as most people do, didn't really do anything very active about those values, although they didn't abandon them. And then, as they got to the age at which many people start to think of retirement, they returned to them, and they've decided to cut back on their spending, to live modestly, and to give both money and time to helping to fight global poverty.
Ve evet, Toby evli ve ev kredisi ödüyor. Charlie Bresler ve Diana Schott hayatlarının ileri evresinde bulunan bir çift: Gençken tanıştıklarında Vietnam Savaşı karşıtı aktivistlerdi, sosyal adalet için mücadele ediyorlardı ve bu değerleri terk etmemiş olsalar da çoğu kişi gibi kariyerlerine başladıktan sonra benimsedikleri değerlere yönelik pek de aktif bir şey yapmadılar. Daha sonra çoğu kişinin emekliliği düşünmeye başladığı yaşlara geldiklerinde o değerlere geri döndüler ve giderlerini azaltıp gösterişsiz bir şekilde yaşamaya ve küresel yoksullukla mücadele etmek için hem paralarını,
Now, mentioning time might lead you to think, "Well, should I abandon my career and put all of my time into saving some of these 19,000 lives that are lost every day?" One person who's thought quite a bit about this issue of how you can have a career that will have the biggest impact for good in the world is Will Crouch. He's a graduate student in philosophy, and he's set up a website called 80,000 Hours, the number of hours he estimates most people spend on their career, to advise people on how to have the best, most effective career. But you might be surprised to know that one of the careers that he encourages people to consider, if they have the right abilities and character, is to go into banking or finance. Why? Because if you earn a lot of money, you can give away a lot of money, and if you're successful in that career, you could give enough to an aid organization so that it could employ, let's say, five aid workers in developing countries, and each one of them would probably do about as much good as you would have done. So you can quintuple the impact by leading that kind of career. Here's one young man who's taken this advice. His name is Matt Weiger. He was a student at Princeton in philosophy and math, actually won the prize for the best undergraduate philosophy thesis last year when he graduated. But he's gone into finance in New York. He's already earning enough so that he's giving a six-figure sum to effective charities and still leaving himself with enough to live on. Matt has also helped me to set up an organization that I'm working with that has the name taken from the title of a book I wrote, "The Life You Can Save," which is trying to change our culture so that more people think that if we're going to live an ethical life, it's not enough just to follow the thou-shalt-nots and not cheat, steal, maim, kill, but that if we have enough, we have to share some of that with people who have so little. And the organization draws together people of different generations, like Holly Morgan, who's an undergraduate, who's pledged to give 10 percent of the little amount that she has, and on the right, Ada Wan, who has worked directly for the poor, but has now gone to Yale to do an MBA to have more to give.
hem de zamanlarını ayırmaya karar verdiler. Zamandan söz edince şimdi aklınıza şu soru gelebilir: “Peki, kariyerimi bırakıp bütün zamanımı her gün kaybedilen 19.000 hayattan bazılarını kurtarmaya mı adayayım?” Dünyaya en yüksek yararı sağlayabilecek bir kariyere nasıl sahip olabileceğiniz üstüne kafa yormuş kişilerden biri Will Crouch. Felsefe yüksek lisans öğrencisi ve insanlara en iyi, en efektif kariyere nasıl sahip olabilecekleri konusunda öneriler sunmak için 80.000 Hours (80.000 saat) adında bir site kurdu. Ama, eğer doğru yeteneklere ve kişiliğe sahipseniz göz önünde bulundurmanızı önerdiği kariyerlerden birinin bankacılık ya da finans olduğunu duyunca şaşırabilirsiniz. Neden mi? Çünkü çok kazanırsanız, çok bağış yapabilirsiniz ve o kariyerde başarılı olursanız gelişmekte olan ülkelerdeki bir yardım kuruluşuna, diyelim ki beş kişiyi işe alabilecekleri kadar bağışlayabilirsiniz ve muhtemelen o beşinden her biri aşağı yukarı sizin o konumda yaratabileceğiniz kadar iyi bir etki yaratabilir. Yani böyle bir kariyeri seçerek yaratacağınız etkiyi beşe katlayabilirsiniz. Bu genç adam da bu öneriye uymuş. Adı Matt Weiger. Princeton’da felsefe ve matematik okudu, hatta geçen yıl mezun olduğunda en iyi felsefe lisans tezi ödülünü kazandı. Ama New York’ta finans işine girdi. Kazancı şimdiden o kadar yüksek ki efektif yardım kuruluşlarına altı rakamlı bağışlar yapıp kendine yaşayabileceği kadar para bırakabiliyor. Matt aynı zamanda adını yazdığım bir kitaptan alan ve benim de çalıştığım The Life You Can Save’i (Kurtarabileceğiniz Hayatlar) kurmama yardımcı oldu; The Life You Can Save, etik bir şekilde yaşayacaksak “yapmayacaksın”lara uyup aldatmamanın, çalmamanın, yaralamamanın, öldürmemenin tek başına yeterli olmadığına ve eğer yeteri kadarına sahipsek sahip olduğumuzun bir bölümünü çok daha azına sahip olanlarla paylaşmamız gerektiğine daha fazla sayıda insanın inanmasını sağlayacak şekilde kültürümüzü değiştirmeye çalışıyor. Ve bu kuruluş, elindeki küçük miktarın %10’unu vermeyi vaat eden lisans öğrencisi Holly Morgan ile sağ taraftaki, doğrudan yoksullar için çalışmış olan, daha fazla kazanıp daha fazla bağışlamak amacıyla işletme yönetimi yüksek lisansı için Yale’e giden Ada Wan gibi farklı kuşaklardan insanları bir araya getiriyor.
Many people will think, though, that charities aren't really all that effective. So let's talk about effectiveness. Toby Ord is very concerned about this, and he's calculated that some charities are hundreds or even thousands of times more effective than others, so it's very important to find the effective ones. Take, for example, providing a guide dog for a blind person. That's a good thing to do, right? Well, right, it is a good thing to do, but you have to think what else you could do with the resources. It costs about 40,000 dollars to train a guide dog and train the recipient so that the guide dog can be an effective help to a blind person. It costs somewhere between 20 and 50 dollars to cure a blind person in a developing country if they have trachoma. So you do the sums, and you get something like that. You could provide one guide dog for one blind American, or you could cure between 400 and 2,000 people of blindness. I think it's clear what's the better thing to do. But if you want to look for effective charities, this is a good website to go to. GiveWell exists to really assess the impact of charities, not just whether they're well-run, and it's screened hundreds of charities and currently is recommending only three, of which the Against Malaria Foundation is number one. So it's very tough. If you want to look for other recommendations, thelifeyoucansave.com and Giving What We Can both have a somewhat broader list, but you can find effective organizations, and not just in the area of saving lives from the poor. I'm pleased to say that there is now also a website looking at effective animal organizations. That's another cause that I've been concerned about all my life, the immense amount of suffering that humans inflict on literally tens of billions of animals every year. So if you want to look for effective organizations to reduce that suffering, you can go to Effective Animal Activism. And some effective altruists think it's very important to make sure that our species survives at all. So they're looking at ways to reduce the risk of extinction. Here's one risk of extinction that we all became aware of recently, when an asteroid passed close to our planet. Possibly research could help us not only to predict the path of asteroids that might collide with us, but actually to deflect them. So some people think that would be a good thing to give to. There's many possibilities.
Ne var ki birçok insan yardım kuruluşlarının aslında o kadar da efektif olmadığını düşünecektir. O yüzden efektiflikten bahsedelim. Toby Ord bu konuyla oldukça ilgili ve bazı yardım kuruluşlarının diğerlerine göre yüzlerce, hatta binlerce kat daha efektif olduğunu hesaplamış; yani efektif olanları bulmak çok önemli. Örneğin, kör bir bireye bir rehber köpek sağlamayı düşünün. Bunu yapmak iyi bir şey, değil mi? Evet, doğru, bunu yapmak iyi bir şey, ancak bunun için harcanan kaynaklarla yapılabilecek diğer şeyleri düşünmeliyiz. Bir rehber köpeği eğitmenin ve köpeğin verileceği bireye köpekten verimli bir şekilde yararlanabilmesi için gerekli olan eğitimi sağlamanın maliyeti yaklaşık 40,000 dolar. Gelişmekte olan bir ülkedeki kör bir bireyi, iyileştirmenin maliyeti 20 dolar ile 50 dolar arasındadır, eğer trahom hastasıysa. Demek ki hesabı yaptığımızda elimizde şöyle bir şey oluyor: Kör bir Amerikalı için bir rehber köpek sağlayabilirsiniz ya da 400 ile 2.000 arasındaki bir sayıda körü iyileştirebilirsiniz. Sanıyorum hangisini yapmanın daha iyi olduğu açık. Üstelik efektif yardım kuruluşlarını bulmak istiyorsanız ziyaret edebileceğiniz iyi bir site var. GiveWell, yardım kuruluşlarının etkilerini gerçekten ölçmek için var - sadece iyi yönetilip yönetilmediklerini ölçmek için değil - ve değerlendirdiği yüzlerce yardım kuruluşu arasından şu anda sadece üç tanesini öneriyor, ilk sırada da Against Malaria Foundation (Sıtmaya Karşı Vakfı) var. Yani bu iş zor. Eğer diğer önerilere bakmak istiyorsanız thelifeyoucansave.com’da ve Giving What You Can’de daha geniş sayılabilecek bir liste var; üstelik yoksulların hayatlarını kurtarma alanı dışında da çalışan efektif yardım kuruluşlarını bulabilirsiniz. Artık efektif hayvan kuruluşlarını inceleyen bir sitenin de olduğunu söylemek beni memnun ediyor. Bu beni hayatım boyunca meşgul etmiş olan başka bir dava: İnsanların her yıl on milyarlarca hayvana çektirdiği inanılmaz miktardaki acı. O yüzden bu acıyı azaltmak için efektif yardım kuruluşları bulmak isterseniz, Effective Animal Activism (Efektif Hayvan Aktivizm)’i ziyaret edebilirsiniz. Ve bazı efektif altruistler türümüzün devamlılığını sağlamanın da çok önemli olduğunu düşünüyor. O nedenle de soyumuzun tükenmesi riskini azaltma yöntemlerini araştırıyorlar. Bu risklerden birinin farkına yakın zaman önce gezegenimizin yakınından bir asteroid geçtiği zaman vardık. Muhtemelen araştırmalar çarpabilecek olan asteroidlerin yolunu sadece hesaplamamızı değil, saptırmamızı bile sağlayabilecek. Bazıları bunun bağış yapmak için iyi bir şey olduğunu düşünüyor. Birçok seçenek var.
My final question is, some people will think it's a burden to give. I don't really believe it is. I've enjoyed giving all of my life since I was a graduate student. It's been something fulfilling to me. Charlie Bresler said to me that he's not an altruist. He thinks that the life he's saving is his own. And Holly Morgan told me that she used to battle depression until she got involved with effective altruism, and now is one of the happiest people she knows. I think one of the reasons for this is that being an effective altruist helps to overcome what I call the Sisyphus problem. Here's Sisyphus as portrayed by Titian, condemned by the gods to push a huge boulder up to the top of the hill. Just as he gets there, the effort becomes too much, the boulder escapes, rolls all the way down the hill, he has to trudge back down to push it up again, and the same thing happens again and again for all eternity. Does that remind you of a consumer lifestyle, where you work hard to get money, you spend that money on consumer goods which you hope you'll enjoy using? But then the money's gone, you have to work hard to get more, spend more, and to maintain the same level of happiness, it's kind of a hedonic treadmill. You never get off, and you never really feel satisfied. Becoming an effective altruist gives you that meaning and fulfillment. It enables you to have a solid basis for self-esteem on which you can feel your life was really worth living.
Son sorum, bazı insanların bağış yapmayı bir yük olarak düşünecek olması üstüne. Ben öyle olduğuna gerçekten inanmıyorum. Yüksek lisans öğrencisi olduğumdan beri hayatım boyunca bağış yapmaktan zevk aldım. Beni tatmin eden bir şeydi. Charlie Bresler bana altruist olmadığını söyledi. Kurtardığı hayatın kendi hayatı olduğunu düşünüyor. Ve Holly Morgan da bana efektif altruizmle ilgilenmeye başlayana kadar depresyonla mücadele ettiğini ve şu anda tanıdığı en mutlu insanlardan biri olduğunu söyledi. Bence bunun nedenlerinden biri efektif altruist olmanın Sisifos sorunu olarak adlandırdığım durumun üstesinden gelmeye yardımcı olması. İşte Titian tarafından resmedildiği hâliyle Sisifos, tanrılar tarafından devasa bir kayayı bir tepenin en üstüne itmeye mahkûm edilmiş. Tam oraya varacakken yükü ağır gelir, kaya elinden kaçar, tepenin en altına yuvarlanır, Sisifos kayanın peşinden aşağı inerek tekrar kayayı yukarı itmek zorundadır, aynı olay sonsuza kadar kendini tekrar eder. Bu size tüketim odaklı bir hayat tarzını hatırlatmıyor mu, para kazanmak için çok çalıştığınız ve bu parayı kullanmaktan zevk alacağınızı umduğunuz ürünlere harcadığınız bir hayat tarzını? Ama paranız bitiverir, daha fazlasını elde daha fazla harcamak ve aynı mutluluğu korumak için çok çalışmak zorundasınızdır; içinde olduğunuz durum haz odaklı bir kısır döngü gibidir. Asla içinden çıkamazsınız ve asla doyum alamazsınız. Efektif altruist olmak size o anlamı ve tatmini verir. Size hayatınızın gerçekten yaşanmaya değer olduğuna dair bir öz saygıyı inşa edebileceğiniz sağlam bir temel sunar.
I'm going to conclude by telling you about an email that I received while I was writing this talk just a month or so ago. It's from a man named Chris Croy, who I'd never heard of. This is a picture of him showing him recovering from surgery. Why was he recovering from surgery?
Size sadece bir ay kadar önce, bu konuşmayı yazarken aldığım bir e-postadan söz ederek konuyu sonlandıracağım. Daha önce hiç duymadığım, Chris Croy adındaki bir adamdandı. Bu onun ameliyat sonrası iyileşirken çekilmiş bir fotoğrafı. Neden mi ameliyat olmuştu?
The email began, "Last Tuesday, I anonymously donated my right kidney to a stranger. That started a kidney chain which enabled four people to receive kidneys."
E-posta şöyle başlıyordu: “Geçen Salı günü sağ böbreğimi anonim olarak bir yabancıya bağışladım. Bu, dört kişinin böbrek sahibi olmasını sağlayan bir böbrek zinciri başlattı.”
There's about 100 people each year in the U.S. and more in other countries who do that. I was pleased to read it. Chris went on to say that he'd been influenced by my writings in what he did. Well, I have to admit, I'm also somewhat embarrassed by that, because I still have two kidneys. But Chris went on to say that he didn't think that what he'd done was all that amazing, because he calculated that the number of life-years that he had added to people, the extension of life, was about the same that you could achieve if you gave 5,000 dollars to the Against Malaria Foundation. And that did make me feel a little bit better, because I have given more than 5,000 dollars to the Against Malaria Foundation and to various other effective charities.
Her yıl ABD’de yaklaşık yüz, diğer ülkelerde de daha fazla kişi bunu yapıyor. Bunu okumak beni mutlu etti. Chris bunu yaparken benim yazdıklarımdan etkilenmiş olduğunu söyleyerek devam etti. İtiraf etmeliyim, bu beni biraz utandırdı, çünkü benim hâlâ iki böbreğim var. Ama Chris yaptığının öyle çok da inanılmaz bir şey olduğunu düşünmediğini söyledi, çünkü yaptığı hesaba göre insanların hayatına eklediği yıl sayısı, yani uzattığı ömür, Against Malaria Foundation’a 5.000 dolar bağış yapmakla yapabileceğinin aşağı yukarı aynısıydı. Ve bu benim biraz daha iyi hissetmemi sağladı, çünkü Against Malaria Foundation’a ve çeşitli diğer efektif yardım kuruluşlarına 5.000 dolardan fazlasını verdim.
So if you're feeling bad because you still have two kidneys as well, there's a way for you to get off the hook.
Yani, eğer siz de hâlâ iki böbreğiniz olduğu için kötü hissediyorsanız kendinizi kurtarmanın bir yolu var.
Thank you.
Teşekkürler.
(Applause)
(Alkış)