You probably don't know me, but I am one of those .01 percenters that you hear about and read about, and I am by any reasonable definition a plutocrat. And tonight, what I would like to do is speak directly to other plutocrats, to my people, because it feels like it's time for us all to have a chat. Like most plutocrats, I too am a proud and unapologetic capitalist. I have founded, cofounded or funded over 30 companies across a range of industries. I was the first non-family investor in Amazon.com. I cofounded a company called aQuantive that we sold to Microsoft for 6.4 billion dollars. My friends and I, we own a bank. I tell you this — (Laughter) — unbelievable, right?
Muhtemelen beni tanımıyorsunuz ama duyduğunuz veya okuduğunuz o .01 yüzdelik dilim içinde olan kişilerden birisiyim ve plütokrat kavramının makul bir tanımlamasıyım. Ve bu gece yapmak istediğim şey, diğer plütokratlara, benim de içinde bulunduğım gruba, dolaysız yoldan seslenmek. Çünkü, hepimiz için bir konuşma yapmanın vaktinin geldiğini düşünüyorum. Birçok plütokrat gibi, ben de çok gururlu ve pişmanlık duymayan bir kapitalistim. Birçok endüstri alanında 30'dan fazla şirketi kendim kurdum, başkasıyla kurdum yahut da finanse ettim. Amazon.com'da yer alan aile dışından ilk hissedardım. Bir ortaklık olarak kurduğumuz aQuantive'i 6.4 milyar dolara Microsoft'a sattık. Arkadaşım ve ben bir bankaya sahibiz. Size şunu söylüyorum - (Gülüşmeler) inanılmaz, değil mi ?
I tell you this to show that my life is like most plutocrats. I have a broad perspective on capitalism and business, and I have been rewarded obscenely for that with a life that most of you all can't even imagine: multiple homes, a yacht, my own plane, etc., etc., etc. But let's be honest: I am not the smartest person you've ever met. I am certainly not the hardest working. I was a mediocre student. I'm not technical at all. I can't write a word of code. Truly, my success is the consequence of spectacular luck, of birth, of circumstance and of timing. But I am actually pretty good at a couple of things. One, I have an unusually high tolerance for risk, and the other is I have a good sense, a good intuition about what will happen in the future, and I think that that intuition about the future is the essence of good entrepreneurship.
Hayatımın diğer plütokratlar gibi olduğunu göstermek için size şunu söyleyeyim. Kapitalizm ve ticaret hakkında geniş bir bakış açısına sahibim ve birçoğunuzun hayal dahi edemeyeceği bir yaşamla insanı şok eden bir şekilde ödüllendirildim; birden çok ev, bir yat, şahsıma ait bir uçak, vesaire, vesaire, vesaire. Fakat dürüst olalım; tanıştığınız en zeki insan ben değilim. En çok çalışan da değilim. Vasat bir öğrenciydim. Teknik bir öğrenci de değildim. Bir kod bile yazamam. Gerçekten, benim başarım, şahane bir şansın, doğumun, şartların ve zamanlamanın eseridir. Fakat birkaç şeyde gerçekten çok iyiyim. İlki, zarar olasılığına karşı fevkalade bir toleransım var, diğer ise sağduyu, gelecekte ne olacağına ilişkin bir önsezi ve bence geleceğe yönelik bu önsezi iyi bir girişimciliğin yapı taşıdır.
So what do I see in our future today, you ask? I see pitchforks, as in angry mobs with pitchforks, because while people like us plutocrats are living beyond the dreams of avarice, the other 99 percent of our fellow citizens are falling farther and farther behind. In 1980, the top one percent of Americans shared about eight percent of national [income], while the bottom 50 percent of Americans shared 18 percent. Thirty years later, today, the top one percent shares over 20 percent of national [income], while the bottom 50 percent of Americans share 12 or 13. If the trend continues, the top one percent will share over 30 percent of national [income] in another 30 years, while the bottom 50 percent of Americans will share just six.
Bu yüzden siz de bana bizim geleceğimizde ne gördüğümü sorabilirsiniz. Dirgenleri görüyorum, aynı dirgenleri olan kızgın çetelerde olduğu gibi. Çünkü, bizim gibi insanlar, plütokratlar, servet tutkusunun çok ötesinde yaşıyoruz, diğer %99'u oluşturan vatandaşlarımız ise bunun çok çok gerisindeler. 1980 yılında, Amerikalıların en tepedeki %1'lik tabakası, milli gelirin yaklaşık %8'ini paylaşıyorken, Amerikalıların alt tabakasında olan %50'lik kısım milli gelirin %18'ini paylaşıyordu. Otuz yıl sonra, bugün, en tepedeki %1, %20'nin üzerinde bir milli geliri paylaşıyorken, alt kesimde yer alan Amerikalıların %50'si %12 veya 13'ünü paylaşıyor. Eğer eğilim bu yönde devam ederse, En tepedeki %1, 30 yıl içinde %30'ün üzerinde bir milli geliri paylaşacakken, alttaki %50 sadece %6'lık bir milli geliri paylaşacak.
You see, the problem isn't that we have some inequality. Some inequality is necessary for a high-functioning capitalist democracy. The problem is that inequality is at historic highs today and it's getting worse every day. And if wealth, power, and income continue to concentrate at the very tippy top, our society will change from a capitalist democracy to a neo-feudalist rentier society like 18th-century France. That was France before the revolution and the mobs with the pitchforks.
Gördüğünüz gibi, problem bizim bir takım eşitsizliklerimizin olması değil. Bazı eşitsizlikler, yüksek işlevli kapitalist demokrasiler için gereklidir. Problem, eşitsizliğin şuan yüksek seviyeye ulaşmasıdır ve her gün gittikçe daha kötü bir hal alıyor. Eğer varlık, güç, gelir adaletsiz bir şekilde en tepedekiler üzerinde yoğunlaşmaya devam ederse, toplumumuz aynen 18. yüzyıl Fransa'sında olduğu gibi kapitalist demokrasiden, gelir sahiplerinin olduğu yeni bir derebeylik toplumuna doğru evrilecek. Fransa, devrimden ve ellerinde dirgenler olan çetelerden önce bu haldeydi.
So I have a message for my fellow plutocrats and zillionaires and for anyone who lives in a gated bubble world: Wake up. Wake up. It cannot last. Because if we do not do something to fix the glaring economic inequities in our society, the pitchforks will come for us, for no free and open society can long sustain this kind of rising economic inequality. It has never happened. There are no examples. You show me a highly unequal society, and I will show you a police state or an uprising. The pitchforks will come for us if we do not address this. It's not a matter of if, it's when. And it will be terrible when they come for everyone, but particularly for people like us plutocrats.
Bu yüzden emsallerim olan plütokratlara, milyonerlere ve fildişi kulelerinde yaşayanlara bir mesajım var: Uyanın artık. Uyanın. Bu böyle süremez. Çünkü eğer biz toplumumuzdaki bariz ekonomik eşitsizlikleri düzeltmek için bir şeyler yapmazsak, dirgenler bizim için gelecek. Hiçbir özgür ve açık toplum bu tarz ekonomik eşitsizliklerin arttığı bir ortamda daha fazla devam edemez. Bu hiç olmadı. Hiçbir örneği yok. Bana aşırı derecede eşit olmayan bir toplum gösterin ve ben de size polis devleti veya bir başkaldırı göstereyim. Eğer biz bu durum hakkında konuşmazsak, dirgenler bizim için gelecek. Nasıl olacağı önemli değil, ne zaman olacağı önemli. Herkes için geldiğindeyse, çok feci olacak, özellikle de bizim gibi plütokratlara.
I know I must sound like some liberal do-gooder. I'm not. I'm not making a moral argument that economic inequality is wrong. What I am arguing is that rising economic inequality is stupid and ultimately self-defeating. Rising inequality doesn't just increase our risks from pitchforks, but it's also terrible for business too. So the model for us rich guys should be Henry Ford. When Ford famously introduced the $5 day, which was twice the prevailing wage at the time, he didn't just increase the productivity of his factories, he converted exploited autoworkers who were poor into a thriving middle class who could now afford to buy the products that they made. Ford intuited what we now know is true, that an economy is best understood as an ecosystem and characterized by the same kinds of feedback loops you find in a natural ecosystem, a feedback loop between customers and businesses. Raising wages increases demand, which increases hiring, which in turn increases wages and demand and profits, and that virtuous cycle of increasing prosperity is precisely what is missing from today's economic recovery.
Liberal bir iyi niyetli gibi konuştuğumu biliyorum. Ama öyle konuşmuyorum. Ben herhangi bir şekilde ekonomik dengesizliklerin yanlış olduğuna yönelik ahlaki bir tartışma yapmıyorum. Tartıştığım durum, yükselen ekonomik eşitsizliklerin aptalca ve nihayetinde kendi kendini engellemek olduğudur. Yükselen eşitsizlik sadece bizlere dirgenlerden gelen riskleri arttırmaz, aynı zamanda ticaret için de çok kötü sonuçlar doğurur. Şöyle ki bizim için, zenginler için model olacak kişi Henry Ford'dur. Ford herkesçe bilinen, günlük 5 doları lanse ettiğinde ki bu ücret o zamanlarda verilen ücretin iki katıydı, sadece fabrikalarının üretimini arttırmadı, aynı zamanda otomobil fabrikasında çalışan sömürülmüş zavallı çalışanları, ayrıca kendi ürettikleri ürünleri alabilecek düzeyde başarılı bir orta sınıfa dönüştürdü. Ford bizim bugün doğru olarak bildiğimizi şeyi sezmişti. Bu durum ise ekonominin en iyi şekilde bir ekosistem olarak anlaşılması ve doğal ekosistemde yer alan döngünün geri bildirimi ile müşteri ile iş adamı arasındaki döngünün geri bildirimini olarak karakterize edilmesiydi. Maaş artışı talebi arttırır ki bu da iş alımlarını artırır. Böylelikle hem maaşlar artar, hem talep artar hem de kâr artar. Refahı arttıran bu döngü açıkça bugünün ekonomisinin iyileşmesi için gözardı edilen şeydir.
And this is why we need to put behind us the trickle-down policies that so dominate both political parties and embrace something I call middle-out economics. Middle-out economics rejects the neoclassical economic idea that economies are efficient, linear, mechanistic, that they tend towards equilibrium and fairness, and instead embraces the 21st-century idea that economies are complex, adaptive, ecosystemic, that they tend away from equilibrium and toward inequality, that they're not efficient at all but are effective if well managed. This 21st-century perspective allows you to clearly see that capitalism does not work by [efficiently] allocating existing resources. It works by [efficiently] creating new solutions to human problems. The genius of capitalism is that it is an evolutionary solution-finding system. It rewards people for solving other people's problems. The difference between a poor society and a rich society, obviously, is the degree to which that society has generated solutions in the form of products for its citizens. The sum of the solutions that we have in our society really is our prosperity, and this explains why companies like Google and Amazon and Microsoft and Apple and the entrepreneurs who created those companies have contributed so much to our nation's prosperity.
İşte bu sebeple, siyasi partileri baskılayan damıtma politikalarını arkada bırakmalıyız ve benim adlandırdığım şekilde orta sınıf ekonomisini kabullenmeliyiz. Orta sınıf ekonomileri, adalete ve dengeye eğilimli olan etkili, istikrarlı ve mekanik olan ekonomiler olan neo-klasik ekonomileri reddediyorlar, bunun yerine; tümüyle etkili olmasa da, iyi organize edilirse etkili olan, adalete ve dengeye eğilimli olmayan karmaşık, uyarlanabilir ve ekosistemsel bir 21. yüzyıl fikrine kucak açıyorlar. Bu 21. yüzyıl bakış açısı kapitalizmin, var olan kaynakları paylaştırma yoluyla çalışmadığını açık bir şekilde görmemizi sağlıyor. İnsanların yaşadıkları sıkıntılara yeni çözümler ortaya koyarak çalışıyor. Kapitalizmin görüşü bunun bir evrimsel çözüm-bulgu sistemi olduğudur. Bu da diğer insanların sıkıntılarını çözen insanları ödüllendiriyor. Fakir bir halk ile zengin bir halk arasındaki fark bariz bir şekilde, halkın vatandaşları için üretilen ürünler şeklinde çözümler meydana getirdiği bir seviyedir. Toplumumuzda yer alan çözümlerin tamamı bizim gerçek zenginliğimizdir ve bu da neden Google, Amazon, Microsoft, Apple gibi şirketlerin ve bu şirketleri kuran girişimcilerin ulusumuzun zenginliğine çok fazla katkı yaptığını açıklıyor. Bu 21. yüzyıl bakış açışı
This 21st-century perspective also makes clear that what we think of as economic growth is best understood as the rate at which we solve problems. But that rate is totally dependent upon how many problem solvers — diverse, able problem solvers — we have, and thus how many of our fellow citizens actively participate, both as entrepreneurs who can offer solutions, and as customers who consume them. But this maximizing participation thing doesn't happen by accident. It doesn't happen by itself. It requires effort and investment, which is why all highly prosperous capitalist democracies are characterized by massive investments in the middle class and the infrastructure that they depend on.
ekonomik gelişmişliği, problemleri çözdüğümüz oranda iyi anlaşıldığını açıkça düşünmemizi sağlıyor. Fakat bu oran tamamen, bizim ne kadar çok sayıda problem çözücüye –çeşitli, problem çözmeye yetenekli- sahip olduğumuza ve böylece ne kadar sayıda vatandaşımızın aktif bir şekilde bu sisteme katıldığına ve aynı zamanda çözüm öneren girişimcilere ve bu çözümü kullanan tüketicilere bağlıdır. Ancak bu katılımı arttırma mevzuu tesadüfen ortaya çıkmaz. Kendi kendine meydana gelmez. Bu çaba ve yatırım gerektirir ki bu da neden tüm refahı yüksek kapitalist demokrasilerinin, orta sınıfın büyük yatırımları ve dayandıkları altyapı ile nitelendirmesi ile ilgilidir. Biz plütokratlar, bizim en iyi yaptığımız
We plutocrats need to get this trickle-down economics thing behind us, this idea that the better we do, the better everyone else will do. It's not true. How could it be? I earn 1,000 times the median wage, but I do not buy 1,000 times as much stuff, do I? I actually bought two pairs of these pants, what my partner Mike calls my manager pants. I could have bought 2,000 pairs, but what would I do with them? (Laughter) How many haircuts can I get? How often can I go out to dinner? No matter how wealthy a few plutocrats get, we can never drive a great national economy. Only a thriving middle class can do that. There's nothing to be done, my plutocrat friends might say. Henry Ford was in a different time. Maybe we can't do some things. Maybe we can do some things. June 19, 2013, Bloomberg published an article I wrote called "The Capitalist’s Case for a $15 Minimum Wage." The good people at Forbes magazine, among my biggest admirers, called it "Nick Hanauer's near-insane proposal." And yet, just 350 days after that article was published, Seattle's Mayor Ed Murray signed into law an ordinance raising the minimum wage in Seattle to 15 dollars an hour, more than double what the prevailing federal $7.25 rate is. How did this happen, reasonable people might ask. It happened because a group of us reminded the middle class that they are the source of growth and prosperity in capitalist economies. We reminded them that when workers have more money, businesses have more customers, and need more employees. We reminded them that when businesses pay workers a living wage, taxpayers are relieved of the burden of funding the poverty programs like food stamps and medical assistance and rent assistance that those workers need. We reminded them that low-wage workers make terrible taxpayers, and that when you raise the minimum wage for all businesses, all businesses benefit yet all can compete.
ve diğer herkesin en iyi yaptığı bu damıtma ekonomilerini arka plana atmalıyız. Bu doğru değil. Nasıl olabilir? Ben ortalama maaşın 1.000 kat fazlasını kazanıyorum, ama 1.000 kat fazla şey satın almıyorum, değil mi? Ortağımın "yönetici pantolonum" olarak adlandırdığı bu pantolonların iki çiftini aldım aslında. 2.000 çift alabilirdim, peki ama onlarla ne yapacaktım ki? (Gülüşmeler) Ne kadar çok saç kestirebilirim? Ne kadar sıklıkla dışarıda yemek yemeye gidebilirim? Birkaç plütokrat ne kadar zengin olursa olsun, biz asla mükemmel bir ulusal ekonomiyi ortaya çıkaramayız. Sadece başarılı bir orta sınıf bunu yapabilir. Yapılacak bir şey yok, benim plütokrat arkadaşlarım böyle söyleyebilir. Henry Ford farklı bir zamandaydı. Belki biz aynı şeyleri yapamayız. Belki de aynı şeyleri yapabiliriz. 19 Haziran 2013 Bloomberg benim yazdığım ve “15 $’lık Minimum Maaş İçin Kapitalistlerin Kasası” olarak adlandırdığım bir makalemi yayınladılar. Forbes dergisindeki iyi insanlar, en çok hayran olduğum kişilerin arasında, bunu “Nich Hanauer’in hemen hemen deli önerisi” olarak adlandırdı. Ama makalenin yayınlanmasından sadece 350 gün sonra, Seattle’ın Belediye Başkanı Ed Murray, mevcut federal maaşın 7.25 $ olduğu ücreti iki katından fazla, minimum saatte 15 $ olacak şekilde yükselten bir karar aldı. Mantıklı insanlar bunun nasıl gerçekleştiğini sorabilir. Bizlerden bazıları, kapitalist ekonomide büyümenin ve zenginliğin kaynağını oluşturan orta sınıfı bize hatırlattığı için oldu. Bizler, işçilerin daha fazla parası olması halinde, işletmelerin daha fazla müşterisi olacağını ve daha fazla çalışana ihtiyaç duyacağımızı hatırlattık. Bizler, İşletmelerin işçilere, yaşanılabilir bir maaş vermesi halinde, mükelleflerin, bu işçilerin ihtiyacı olan gıda pulu yardımı, tıbbi yardım ve kira yardımı gibi yoksulluk yardımı fonları ile üstlendiği yükü hafifletileceğini hatırlattık. Bizler, düşük maaşlı çalışanların çok kötü birer mükellef olacağını ve tüm işletmeler için minimum asgari ücreti arttırırsanız, tüm işletmelerin bundan yarar sağlayacağını ve rekabete girebileceğini hatırlattık.
Now the orthodox reaction, of course, is raising the minimum wage costs jobs. Right? Your politician's always echoing that trickle-down idea by saying things like, "Well, if you raise the price of employment, guess what happens? You get less of it."
Şimdi, geleneksel tepki tabiki de asgari ücreti gerektiren işleri arttırmak oldu. Değil mi? Politikacılarınız, “pekala, eğer siz işçiliğin değerini arttırırsanız, tahmin edin neler olur? Ondan daha az elde edersiniz” gibi bir söylemle damlama teorisini tekrar ediyorlar.
Are you sure? Because there's some contravening evidence. Since 1980, the wages of CEOs in our country have gone from about 30 times the median wage to 500 times. That's raising the price of employment. And yet, to my knowledge, I have never seen a company outsource its CEO's job, automate their job, export the job to China. In fact, we appear to be employing more CEOs and senior managers than ever before. So too for technology workers and financial services workers, who earn multiples of the median wage and yet we employ more and more of them, so clearly you can raise the price of employment and get more of it.
Emin misiniz? Çünkü bir takım aykırı kanıtlar var. 1980’den beri, ülkemizdeki CEO’ların maaşları ortalama maaşın 30 katından 500 katına kadar çıktı. Bu işçiliğin değerini arttırıyor. Hal böyleyken, kanaatimce, ben CEO’ların işlerini yapmak için taşeron kullanan, makineleştiren veya Çin’e ihraç eden bir şirket duymadım. Aslında, daha önce olduğundan daha fazla CEO çalıştırıyormuşuz gibi görünüyoruz. Şöyle ki, ortalama ücretin iki katı kazanmalarına rağmen teknoloji işleri yapan çalışanları ve finansal servis işi yapanları daha fazla istihdam ediyoruz, açıkça bu kişileri daha da fazla istihdam ederek, işçiliğin değerini arttırabilirsiniz.
I know that most people think that the $15 minimum wage is this insane, risky economic experiment. We disagree. We believe that the $15 minimum wage in Seattle is actually the continuation of a logical economic policy. It is allowing our city to kick your city's ass. Because, you see, Washington state already has the highest minimum wage of any state in the nation. We pay all workers $9.32, which is almost 30 percent more than the federal minimum of 7.25, but crucially, 427 percent more than the federal tipped minimum of 2.13. If trickle-down thinkers were right, then Washington state should have massive unemployment. Seattle should be sliding into the ocean. And yet, Seattle is the fastest-growing big city in the country. Washington state is generating small business jobs at a higher rate than any other major state in the nation. The restaurant business in Seattle? Booming. Why? Because the fundamental law of capitalism is, when workers have more money, businesses have more customers and need more workers. When restaurants pay restaurant workers enough so that even they can afford to eat in restaurants, that's not bad for the restaurant business. That's good for it, despite what some restaurateurs may tell you.
Birçok insanın asgari ücretin 15 dolar olmasını delice, riskli bir ekonomik tecrübe olduğunu düşündüklerini biliyorum. Aynı fikirde değiliz. Seattle’da asgari ücretin 15 dolar olmasının aslında makul bir iktisadi politika olduğununa inanıyoruz. Bu bizim şehrimizin, sizin şehrinizi fena halde benzetmesine izin veriyor. Çünkü, bildiğiniz gibi zaten Washington eyaleti Birleşik Devletler’deki eyaletler arasında en yüksek asgari ücrete sahip eyalet. Bizler tüm işçilere 9.32 dolar ödüyoruz ki bu da 7.25 dolar olan federal asgari ücretin hemen hemen % 30 fazlası, ancak ehemmiyetle 2.13 olan federal bahşişli asgarinin ise % 427’sinden daha fazla. Damlama fikrine sahip düşünürler haklılarsa, o zaman Washington eyaleti büyük bir işsizlik barındırmalı. Seattle okyanusun dibine doğru gidiyor olmalı. Hal böyleyken, Seattle ülkedeki en hızlı gelişen büyükşehir. Washington eyaleti ülkedeki diğer önde gelen eyaletlerden daha yüksek oranda küçük işletmelerin işlerini meydana getiriyor. Seattle’daki restoran işletmeleri? Patlıyor. Neden? Çünkü kapitalizmin temel kuralı: işçiler daha çok paraya sahip olduğunda, işletmeler daha çok müşteriye sahip oluyor ve daha çok işçiye ihtiyaç duyuyor. Restoranlar restoranda çalışan işçiye daha çok para verdiğinde, onlarda restoranda yiyebiliyorlar ve bu restoran işletmesi için kötü bir şey değil. Bazı restoran işletmecileri bunu size söylese de bu onlar için iyi bir şey.
Is it more complicated than I'm making out? Of course it is. There are a lot of dynamics at play. But can we please stop insisting that if low-wage workers earn a little bit more, unemployment will skyrocket and the economy will collapse? There is no evidence for it. The most insidious thing about trickle-down economics is not the claim that if the rich get richer, everyone is better off. It is the claim made by those who oppose any increase in the minimum wage that if the poor get richer, that will be bad for the economy. This is nonsense. So can we please dispense with this rhetoric that says that rich guys like me and my plutocrat friends made our country? We plutocrats know, even if we don't like to admit it in public, that if we had been born somewhere else, not here in the United States, we might very well be just some dude standing barefoot by the side of a dirt road selling fruit. It's not that they don't have good entrepreneurs in other places, even very, very poor places. It's just that that's all that those entrepreneurs' customers can afford.
Bu benim idare etmemden daha mı karmaşık? Tabiki öyle. Bu işlerde bir sürü dinamik var. Fakat düşük ücretli işçiler biraz daha fazla kazanırsa, işsizliğin birdenbire yükseleceği ve ekonominin çökeceği dayatmasına son verelim. Bunun için bir kanıt yok. Damlama teorisine dayanan ekonomilerde en sinsi şey, zenginin daha fazla zenginleşmesi halinde herkesin daha iyi duruma geleceğini iddia etmek değildir. Bu iddia asgari ücretin yükselişine karşı olanlar tarafından ortaya atılan bir iddia ki bir başka deyişle fakir zenginleşirse bu ekonomi için kötü olacaktır. Bu saçmalık. O yüzden bu hitabetle benim gibi zenginlerin ve benim plütokrat arkadaşlarımın ülkemizi inşa edeceğimizi söyleyerek başarılı olabilir miyiz? Biz plütokratlar biliyoruz ki, her ne kadar bunu toplum içinde itiraf etmeyi sevmesek de, Birleşik Devletlerde değil de başka bir yerde doğsaydık, kirli bir sokakta meyve satan yalınayaklı bir kişi olabilirdik. Bu onların çok çok fakir olan başka yerlerde, iyi birer girişimciye sahip olmadığı anlamına gelmez. Bu o girişimcilerin müşterilerinin satın almaya gücü yettiği anlamına gelir.
So here's an idea for a new kind of economics, a new kind of politics that I call new capitalism. Let's acknowledge that capitalism beats the alternatives, but also that the more people we include, both as entrepreneurs and as customers, the better it works. Let's by all means shrink the size of government, but not by slashing the poverty programs, but by ensuring that workers are paid enough so that they actually don't need those programs. Let's invest enough in the middle class to make our economy fairer and more inclusive, and by fairer, more truly competitive, and by more truly competitive, more able to generate the solutions to human problems that are the true drivers of growth and prosperity. Capitalism is the greatest social technology ever invented for creating prosperity in human societies, if it is well managed, but capitalism, because of the fundamental multiplicative dynamics of complex systems, tends towards, inexorably, inequality, concentration and collapse. The work of democracies is to maximize the inclusion of the many in order to create prosperity, not to enable the few to accumulate money. Government does create prosperity and growth, by creating the conditions that allow both entrepreneurs and their customers to thrive. Balancing the power of capitalists like me and workers isn't bad for capitalism. It's essential to it. Programs like a reasonable minimum wage, affordable healthcare, paid sick leave, and the progressive taxation necessary to pay for the important infrastructure necessary for the middle class like education, R and D, these are indispensable tools shrewd capitalists should embrace to drive growth, because no one benefits from it like us.
Huzurlarınızda benim yeni kapitalizm olarak adlandırdığım yeni bir tür ekonomi ve politika fikri. Kapitalizmin alternatiflerini yendiğini kabul edelim, ancak aynı zamanda daha fazla insanı dahil ettikçe, hem girişimci hem de müşteri olarak, sistem daha iyi çalışır. Elbette hepimiz hükümetin hacmini küçültelim ama bunu yoksulluk programlarını engelleyerek değil işçilere yeteri kadar ödeme yapılmasını garanti altına alarak yapalım, böylece onlar da bu programlara ihtiyaç duymasınlar. Hepimiz ekonomimizi daha adil ve kapsamlı yaparak orta sınıfa yeteri kadar yatırım yapalım, daha adil olarak ve kanuna uygun rekabetle, gelişimin ve zenginliğin asıl etmenleri olan insanların problemlerine çözüm üretmeye muktedir olalım. Kapitalizm eğer iyi yönetilirse, insan toplumunda zenginliği meydana getirmek için icat edilmiş gelmiş geçmiş en iyi sosyal teknolojidir ama kapitalizm, karmaşık sistemin çarpımsal temel dinamiklerinden dolayı merhametsizce eşitsizliğe, yoğunlaşmaya ve çöküşe yönelmiştir. Demokrasinin işi refahı meydana getirmek için birçok kişinin katılmını arttırmaktır yoksa paranın bir yerde biriktirilmesi için bazı kişilere olanak verilmesi değildir. Hükümetler hem girişimcilerinin hem de müşterilerinin gelişmesine izin veren şartları oluşturarak refahı ve gelişmeyi yaratırlar. Benim gibi kapitalistlerin ve işçilerin arasındaki gücü dengelemesi kapitalizm için kötü değildir. Bu gereklidir. Makul asgari ücret, ulaşılabilir sağlık hizmetleri, ücretli sağlık izni ve kademeli vergilendirme gibi programlar önemli altyapı çalışmalarının karşılanması için ve orta sınıf yönüyle eğitim ve Ar-Ge için gereklidir. Bunlar zeki kapitalistlerin büyümeyi yönetmesi için benimsemesi gereken zaruri araçlardır. Çünkü bizler gibi hiçkimse bundan yarar sağlamaz.
Many economists would have you believe that their field is an objective science. I disagree, and I think that it is equally a tool that humans use to enforce and encode our social and moral preferences and prejudices about status and power, which is why plutocrats like me have always needed to find persuasive stories to tell everyone else about why our relative positions are morally righteous and good for everyone: like, we are indispensable, the job creators, and you are not; like, tax cuts for us create growth, but investments in you will balloon our debt and bankrupt our great country; that we matter; that you don't. For thousands of years, these stories were called divine right. Today, we have trickle-down economics. How obviously, transparently self-serving all of this is. We plutocrats need to see that the United States of America made us, not the other way around; that a thriving middle class is the source of prosperity in capitalist economies, not a consequence of it. And we should never forget that even the best of us in the worst of circumstances are barefoot by the side of a dirt road selling fruit.
Sahip olduğunuz birçok ekonomist, alanlarının objektif bir bilim olduğuna inanırlar. Ben hemfikir değilim ve ben bunların, insanların statü ve güç hakkındaki sosyal ve ahlaki tercihlerimizi ve önyargılarımızı güçlendirmek ve şifrelemek için kullandıkları eşit düzeydeki araçlar olduğunu düşünüyorum. İşte bu yüzden benim gibi plütokratlar, biz iş alanları açan kişiler olarak vazgeçilmez olduğumuz gibi ve siz, bizim için kesilen vergilerin büyümeyi oluşturmasındaki gibi bizim göreli konumumuzun herkes için ahlaki olarak iyi ve doğru olduğu hususunda, daima diğer herkese anlatacak, ikna edici hikayeler bulmaya ihtiyacımız var. Fakat sizlere yapılacak yatırımlar bizim önem verdiğimiz ama sizin önem vermediğiniz, mükemmel ülkemizi iflas ettirecek ve borçlarımızı şişirecek. Binlerce yıldır, bu hikayeler kutsal haklar olarak isimlendirildi. Bu günlerde damlama ekonomilere sahibiz. Tüm bunlar nasıl bariz ve şeffaf şekilde kendine hizmet eder şekildedir. Biz plütokratlar Amerika Birleşik Devletlerinin bizi öbür türlü oluşturduğunu görmeye ihtiyacımız var: aynen müreffeh orta sınıfın, kapitalist ekonomilerde bunun bir sonucu olarak refahın kaynağı olduğu gibi. Asla unutmamalıyız ki bizim en kötü durumdaki en iyimiz bile kirli bir sokakta meyve satan yalınayaklı kimsedir.
Fellow plutocrats, I think it may be time for us to recommit to our country, to commit to a new kind of capitalism which is both more inclusive and more effective, a capitalism that will ensure that America's economy remains the most dynamic and prosperous in the world. Let's secure the future for ourselves, our children and their children. Or alternatively, we could do nothing, hide in our gated communities and private schools, enjoy our planes and yachts — they're fun — and wait for the pitchforks.
Yoldaş plütokratlar, ülkemize yeniden hizmet etmenin, daha kapsayıcı ve etkili yeni bir kapitalizmi sunmanın, Amerikan ekonomisini dünyadaki en dinamik ve müreffeh şekilde devam ettirmeyi garanti eden bir kapitalizm, bizim için vaktinin geldiğini düşünüyorum. Gelin kendimiz için, çocuklarımız için diğerlerinin çocukları için geleceği garanti altına alalım. Veyahut da alternatif olarak, hiçbirşey yapmayız, etrafı güvenlikli yaşam alanlarında, özel okullarda saklanabiliriz ve uçaklarımızın ve yatlarımızın keyfini çıkarabiliriz - keyifliler- ama dirgenleri bekleyin.
Thank you.
Teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkışlar)