[SHAPE YOUR FUTURE]
[Geleceğinizi Şekillendirin]
In Kenya, buses are commonly known as "matatus." They're everywhere -- and I mean everywhere. And they form a very crucial part of Kenyans' urban life. They're fun, colorfully painted buses with graffiti that depicts what is going on in Kenya and the world at large. They're informal and affordable ways for Kenyans to get around and are used by the vast majority as the main mode of transportation. But they have a couple of flaws. They can be a bit too loud, drive on the wrong side of the road to avoid traffic and can be inaccessible for women, children and people with disabilities.
Kenya’da otobüsler genellikle “Matatu” olarak bilinir. Her yerdeler, gerçek anlamda her yerde. Kenya’nın şehir yaşamında önemli bir yer tutuyorlar. Kenya’da ve ayrıntılı olarak dünyada neler olduğunu anlatan duvar yazılarıyla renklendirilmiş eğlenceli otobüsler. Kenyalıların ulaşımı için gayri resmi ve ekonomik bir yol ve çoğu insan tarafından ana ulaşım şekli olarak kullanılıyor. Ancak birkaç eksikliği de var. Oldukça gürültülü olabiliyorlar, trafikten kaçınmak için yolun yanlış tarafından gidiyorlar ve kadınlar, çocuklar ve engelli bireyler için ulaşılmaz olabiliyorlar.
Back in the 90s, my family was in the matatu business and ran a popular graffiti matatu called "Gridlock'd." "Gridlock'd" was an American black comedy film starring the popular rapper Tupac Shakur. My uncles loved Tupac, and as a result, I can still sing along to most of his songs.
90′lı yıllarda ailem matatu işindeydi. “Gridlock’d” isimli oldukça ünlü olan bir duvar yazısına sahip bir matatu işlettiler. “Gridlock’d” başrolünde meşhur rapçi Tupac Shakur’un yer aldığı Amerikan siyahi komedi filmiydi. Amcalarım Tupac’i çok severdi ve bunun bir sonucu olarak hâlâ onun birçok şarkısını söyleyebiliyorum.
Seven years ago, I stepped into the family business, and I brought a twist with me -- a feminist perspective. And this is what informs this perspective: women all over the world face sexual harassment while using public transport. In Kenya, 88 percent of women have experienced harassment while using public transportation. Unfortunately, we Kenyans are not alone. In a 2014 study conducted in the US, public transportation was the second-most common place for street harassment. This percentage is even higher in Cairo, Egypt, where a whopping 95 percent of women have experienced harassment while using public transportation. This percentage ranges all over the world, but there's not a single transport system where women do not face this type of harassment.
Yedi yıl önce aile işletmesine adım attım ve bu işe yeni bir çözüm, feminist bir bakış açısı getirdim. Bu bakış açısını etkileyen şey ise şu: Dünyadaki birçok kadın toplu taşıma kullanırken cinsel tacizle karşı karşıya kalıyor. Kenya’da kadınların %88′i toplu taşıma kullanırken tacize uğradı. Ne yazık ki bunu yaşayan sadece biz Kenyalılar değiliz. 2014′te Amerika’da yapılan bir araştırmada toplu taşımanın sokak tacizinin en yaygın yaşandığı ikinci yer olduğu görüldü. Bu oran, kadınların %95′inin toplu taşıma kullanırken tacize uğradığı Kahire ve Yunanistan’da daha da fazla. Bu oran, dünya çapında farklılıklar gösteriyor ancak kadınların bu tarz tacizlere uğramadığı tek bir ulaşım sistemi dahi yok.
This leads to a massive financial loss for women, more commute time as they try to avoid dangerous routes, and eventually, they drop out of a system that isn't built for them and doesn't cater to their travel needs. So instead of women using affordable and environmentally sustainable public transportation to work, school and social events, they use their hard-earned and saved monies on safer but much more expensive means of transportation that leaves them out of building savings to ensure financial independence.
Bu durum, kadınlar için çok büyük maddi kayıplara, tehlikeli yollardan kaçınmaya çalışırken zaman kaybetmelerine ve en sonunda onlar için yapılmamış ve ulaşım ihtiyaçlarını karşılamayan bu sistemden çekilmelerine yol açıyor. Yani kadınlar işe, okula ya da sosyal aktivitelere giderken ekonomik ve çevresel olarak sürdürülebilir olan toplu taşımayı kullanmak yerine güçlükle kazanılmış paralarını güvenli ama çok daha pahalı bir ulaşıma harcayarak ekonomik bağımsızlıklarını güvenceye almak için birikim yapmaktan yoksun oluyorlar.
I cringe when newspaper headlines read, "Let's get rid of matatus," because millions of commuters would be stranded and thousands of youths unemployed. They say, "The system doesn't work. Let's get rid of it." But I say no. We have a lot to work with, and we need to put in the work. For the past seven years, we've worked with over 1,000+ public transport operators, 2,000 transport stakeholders and over 150 women professionals in the industry. The interventions that have yielded great impact are driven by research findings and working with public transport organizations to change the existing systems.
Gazetede “Hadi matatulardan kurtulalım.” gibi başlıklar gördüğümde utanıyorum çünkü milyonlarca abonman sahibi yolda kalacak ve binlerce genç işsiz olacak. “Sistem düzgün çalışmıyor, ondan kurtulalım.” diyorlar. Ama ben buna hayır diyorum. Üzerinde çalışmamız ve geliştirmemiz gereken çok şey var. Geçtiğimiz yedi yıl boyunca sektörden 1000′in üzerinde toplu taşıma operatörü 2000 ulaşım paydaşı ve 150′den fazla kadın profesyonelle çalıştık. Var olan sistemi değiştirmek için çok büyük etkiler yaratan bu girişimler araştırma sonuçları ve toplu taşıma işletmecileriyle yapılan çalışmalara dayanmaktadır.
One way we are doing this is by offering trainings on how to improve commuter experience. For example, it used to be that buses would unexpectedly change their route either to avoid traffic or the police, and women would find themselves in totally unknown neighborhoods. But now, buses are required to display their route map, fare charts and contact details of how and whom to report any incidences.
Bunu gerçekleştirme yöntemlerimizden biri abonman sahiplerinin deneyimlerini iyileştirmek için eğitimler sunmamız. Örneğin, otobüsler ya trafikten ya da polisten kaçınmak için beklenmedik bir biçimde yönlerini değiştirirlerdi. Kadınlar kendilerini tamamen yabancı oldukları mahallelerde bulurlardı. Ama şimdi otobüsler yol haritasını ve ücret tablosunu takip etmek ve herhangi bir olayın kime ve nasıl rapor edileceğine dair detayları paylaşmak zorunda.
We've also been actively recruiting and shining a spotlight on women professionals working in the industry so more women can join. When more women work in the industry, they are in positions to make changes. So we've created a community, and an active network of women professionals working in the Nairobi metropolitan area who meet regularly and attend professional development courses. Women who are joining the industry have a real voice now. We have a stronger network, more and more expertise, and more money is being put into researching gender-based violence that plagues women as they go about their day.
Ayrıca aktif olarak kadınları işe alarak ve sektörde çalışan kadın profesyonellere dikkat çekerek daha fazla kadının sektöre katılabilmesini sağlıyoruz. Söktörde daha fazla kadın çalıştığında değişim yapabilecek konumlarda bulunabiliyorlar. Sonuç olarak düzenli olarak buluşup profesyonel gelişim kurslarına katılan, Nairobi’nin metropol bölgesinde çalışan kadın profesyonellerle bir topluluk ve aktif bir ağ kurduk. Sektöre katılan kadınların artık gerçek bir sesi var. Çok daha güçlü bir ağımız var gün geçtikçe daha fazla eğitim uzmanlaşma ve para kadınlar işe gitmek ve başka aktiviteler için seyahat ederken onları rahatsız eden toplumsal cinsiyete dayalı şiddeti araştırmak için kullanılıyor.
So instead of getting rid of matatus, let's understand travel habits. Let's train on how to improve commuter experience. Let's change behavior. Let's train on and adopt sexual harassment policies, and let's hire a more diverse workforce. Just like myself and my family, I believe public transportation can be the preferred mode of transport and workplace for millions of Kenyans.
Yani matatudan kurtulmak yerine seyahat alışkanlıklarını anlayalım. Abonman sahiplerinin deneyimlerini iyileştirmek için eğitim alalım. Davranışlarımızı değiştirelim. Cinsel taciz politikaları konusunda eğitim alıp onları kabul edelim ve daha çeşitli bir iş gücü yaratalım. Tıpkı ben ve ailem için olduğu gibi toplu taşımanın milyonlarca Kenyalı için tercih edilen ulaşım aracı ve iş yeri olacağına inanıyorum.