When we think about data, we usually think about averages. Average height, average salary, average number of hours spent on video calls. It’s tempting to focus on these neat little summaries of our world.
Verileri düşündüğümüzde, genellikle ortalamaları düşünürüz. Ortalama boy, ortalama maaş, görüntülü aramalara harcanan ortalama saat. Dünyamızın tertipli kısa özetlerine odaklanmak cazip geliyor.
But the world is a lot messier than these averages can make it out to be. So instead, I look for the outliers. They can offer a better reflection of this chaos we call life. And they can offer a different perspective on the things that we think we understand.
Fakat dünya, bu ortalamaların ortaya koyabileceklerinden çok daha karmaşıktır. Bunun yerine, aykırı değerleri ararım. Hayat dediğimiz bu kaosun çok daha iyi bir yansımasını sunabilirler. Anladığımızı düşündüğümüz bazı şeylere farklı bir bakış açısı sunabilirler. [Mona Chalabi ile ‘‘Normal miyim?‘’]
[Am I Normal? with Mona Chalabi]
Örneğin, gençler ve sigaralarla ilgili istatistikleri ele alalım.
Take, for instance, the stats around teens and cigarettes. According to the CDC, between 1997 and 2019, the percentage of American high school students who smoked plummeted from 36 to just six percent. That seems like a pretty big win, but when you break apart the data and look at the outliers, it is a totally different picture. Among American Indian and native Alaskan students, cigarette usage is much higher than that six percent average. It comes in at a sizable 21 percent. All other racial and ethnic groups were in the single digits.
CDC’ye göre, 1997-2019 yılları arasında, sigara içen Amerikalı lise öğrencilerinin yüzdesi 36′dan yüzde altıya düştü. Bu önemli bir kazanç gibi görünüyor ama verileri parçalayıp, aykırı değerlere baktığınızda tamamen farklı bir resim görürüz. Amerikan kızılderili ve yerli Alaskalı öğrenciler arasında sigara kullanımı yüzde altı ortalamanın çok üstündedir. Yüzde 21 gibi büyük bir orandadır. Diğer tüm ırk ve etnik gruplarda ise tek haneli sayılardaydı.
So what first seemed like this great success story is actually an indicator of how much work we need to do to reach some of the most marginalized communities.
İlk başta büyük bir başarı öyküsü olarak görünen şey, aslında en ötekileştirilmiş topluluklardan bazılarına ulaşmak için ne kadar çalışmamız gerektiğinin göstergesidir.
In general, when we present data as a scatterplot, the average would usually look like this. And where there are outliers, the typical approach is to undervalue them, to see them as a deviation from the average or from what society thinks is normal.
Genellikle verileri dağılım grafiği olarak sunduğumuzda, ortalama genellikle böyle görünür. Aykırı değerlerin olduğu yerde, tipik yaklaşım onları azımsamak, onları ortalamadan veya toplumun normal olarak gördüğü şeyden sapmalar olarak görmektir.
But I like to call these outliers “lost birds.” It's a nickname I use for something or someone who has gone astray. If you look hard enough, you'll find that these lost birds pop up everywhere.
Ama ben bu aykırı değerlere “kayıp kuşlar” demeyi seviyorum. Yolunu kaybeden bir şey veya biri için kullandığım bir lakap. Yeterince dikkatli bakarsanız, bu kayıp kuşların her yerde aniden ortaya çıktığını göreceksiniz.
Like my mom, for example. She doesn't like being on camera, so this puppet will have to do. She's a soft spoken, hijabi woman who isn't much bigger than this puppet. Because of that, it's easy for some people to underestimate her. But don't let those first impressions fool you.
Annem gibi, mesela. Kamera karşısında olmaktan hoşlanmıyor, o yüzden bu kukla onun yerini alacak. O bu kukladan çok da büyük olmayan, tatlı dilli, tesettürlü bir kadın. Bu nedenle, bazı insanlar için onu hafife almak kolay. Bu ilk izlenimlerin sizi yanıltmasına izin vermeyin.
“In my generation, we used to listen and accept what they tell us. 'Do what you're told.' But when I got older, I just changed and I started to argue my point and get what I want."
“Benim kuşağımda, bize söylenenleri dinler ve kabul ederdik. ‘Sana söyleneni yap.’ Ama yaşlandığımda, değiştim ve fikrimi tartışmaya ve istediğimi elde etmeye başladım.”
My mom's a retired doctor, an avid ugly-dress maker, a mother of two and a grandmother of none. Though she spends a fair amount of time trying to speak that into existence,
Annem emekli bir doktor ve hevesli bir çirkin elbise yapıcı, iki çocuk annesi ve torunu yok. Bunu hayata geçirmek için epey zaman harcamasına rağmen,
"I think for every mother, for her daughter, she wants a grandchild."
“Bence her anne kızından ona bir torun vermesini ister.”
(Laughter)
(Kahkaha)
"Sorry, Mona."
“Üzgünüm, Mona.”
Moving on.
Devam ediyorum.
My mom is also a lost bird.
Annem de kayıp bir kuştur.
"Me?"
“Ben mi?”
She has, statistically speaking, gone astray.
İstatiksel olarak konuşuyorum, annem yoldan saptı.
"Yeah, but it was a good deviation."
“Evet, ama bu iyi bir sapmaydı.”
Back in the late '70s, my mom left Iraq and moved to the UK to further her medical training and practice. She's among the four percent of people born in Iraq who now live abroad. By the early 2000s, just three percent of UK doctors with her experience were non-white and practicing in her speciality. My mom is a lost bird because she is an outlier. She's one of the rare few to leave her home country and even rarer still among her medical peers.
70′lerin sonlarında, annem Irak’tan ayrıldı, tıp eğitimini ve pratiğini ilerletmek için İngiltere’ye taşındı. Şu an yurtdışında yaşayan Irak doğumlu insanların yüzde 4′ü arasında. 2000′lerin başında, annemin deneyimine sahip Birleşik Krallık doktorlarının sadece yüzde üçü beyaz değildi ve onun uzmanlık dalında çalışıyordu. Annem bir kayıp kuş çünkü o bir aykırı değer. Ülkesini terk eden nadir birkaç kişiden biri ve tıptaki akranları arasında daha da nadir.
We all think that the people that we love are special, and there is some truth to that. But it’s worth considering the ways that we are all lost birds. Because when we focus on the average and we ignore the outliers, we lose all of the richness and insights that those stories provide.
Hepimiz sevdiğimiz insanların özel olduğunu düşünürüz ve bunda doğruluk payı vardır. Ama hepimizin kayıp kuşlar olduğunu dikkate almaya değer. Çünkü ortalamaya odaklandığımızda ve aykırı değeri yok saydığımızda bu hikayelerin sağladığı tüm zenginliği ve içgörüleri kaybederiz.
But when we dig into the deviations, we get to see the bigger picture. One from a bird's-eye view.
Ancak sapmaları incelediğimizde büyük resmi görüyoruz. Biri de kuşbakışı görünümünden.