To kick the bucket, bite the dust, cash in your chips, check out, depart, expire, launch into eternity ... These are all euphemisms we use in humor to describe the one life event we are all going to experience: death. But most of us don't want to acknowledge death, we don't want to plan for it, and we don't want to discuss it with the most important people in our lives.
Tahtalı köyü boylamak, nalları dikmek, ecel şerbetini içmek, terk etmek, göçmek, son nefesini vermek sonsuzluğa uğurlanmak... Hepimizin deneyimleyeceği bu mizahi tabirler bir yaşam olayını açıklamada kullanılır: Ölüm. Ama çoğumuz ölümü kabullenmeyi, onun için plan yapmayı ve hayatımızdaki önemli kişilerle onu tartışmayı istemeyiz.
I grew up in an Australian community where people got old or sick and passed away, and only the adults attended the funeral. My parents would come home looking sad and drained, but they didn't discuss it with us. So I was ignorant to death and of the grieving process. At 15, I got my invitation. A dear neighbor who was like an aunt to me died suddenly of a heart attack, and I attended my first funeral and did my first reading. I didn't know the tightness in my chest and the dryness in my mouth was normal. The celebrant got some of the facts wrong, and it made me really angry. He talked about how she loved knitting. Knitting.
İnsanların yaşlı veya hasta olduğu ve öldüğü sadece yetişkinlerin cenazelere katıldığı bir Avustralya topluluğunda büyüdüm. Ebeveynlerim eve geldiğinde mutsuz ve bitkin görünürlerdi ama bunu bizimle konuşmazlardı. Bu yüzden ölüm ve yas sürecinden haberim yoktu. 15 yaşımda, davetiyemi aldım. Bana teyzem gibi olan kıymetli komşum aniden kalp krizi sonucu öldü ve ben ilk cenaze törenime katıldım ve ilk okumamı yaptım. Göğsümdeki sıkışıklık ve ağzımın kuruluğu normal miydi bilmiyorum. Papaz bazı gerçekleri yanlış anlattı ve bu beni gerçekten sinirlendirdi. Onun örgü örmeyi ne kadar sevdiğinden bahsetti. Örgü örmek.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
He didn't mention that, at 75, she still mowed her own lawn, built an amazing fish pond in her front yard and made her own ginger beer. I'm pretty sure "keen knitter" isn't what she would have chosen for her eulogy.
75 yaşında hâlâ kendi çimlerini kendi biçtiğinden ön bahçesine harika bir balık göleti inşa ettiğinden ve kendi zencefilli birasını yaptığından bahsetmedi. Eminim "örgü düşkünü" onun kendi anma konuşması için seçeceği bir şey olmazdı.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
I believe if we discuss death as part of day-to-day living, we give ourselves the opportunity to reflect on our core values, share them with our loved ones, and then our survivors can make informed decisions without fear or regret of having failed to honor our legacy.
Eğer ölümü günlük hayatımızın bir parçası gibi konuşursak temel değerlerimizin üzerine düşünme ve onları sevdiklerimizde paylaşma fırsatını vereceğimize inanıyorum. Böylece geri kalanlarımız mirasımızı onurlandıramama korkusu ve pişmanlığı olmadan bilinçli kararlar alabilirler.
I am blessed to lead a wonderful, culturally diverse team, and in the last 12 months, we've lost five parents, including my own father, and most recently, a former colleague who died at 41 from bowel cancer. We started having open and frank conversations about what we were experiencing. We talked about the practical stuff, the stuff no one prepares you for: dealing with government agencies, hospitals, nursing homes, advanced care directives, funeral directors and extended family members,
Çeşitli kültürlerden muhteşem bir takıma liderlik etmekten gurur duyuyorum. Son 12 ay içinde, 5 ebeveynimizi kaybettik, kendi babam da dâhil olmak üzere... Ve en son bağırsak kanseri olan 41 yaşında bir meslektaşımızı... Deneyimlerimizle ilgili açık ve dürüst konuşmalar yapmaya başladık. Pratik konulardan, sizi kimsenin hazırlamadığı şeylerden konuştuk: devlet kurumları, hastaneler, bakımevleri, ileri bakım direktifleri, cenaze işleri ve geniş aile üyeleri ile uğraşmak,
(Laughter)
(Gülüşmeler)
making decisions about coffins, headstones, headstone wording, headstone font size, all while sleep-deprived.
uykusuz bir şekilde tabutlar, mezar taşları, mezar taşı yazıları, mezar taşı yazı boyutu hakkında karar vermek.
We also discussed some of the issues triggered by our various cultural backgrounds, and we realized there can be some significant differences in how we honor the passing of a loved one.
Ayrıca kültürel farklılıkların tetiklediği bazı konular üzerinde durduk ve kaybettiğimiz bir sevdiğimizi nasıl onurlandıracağımız konusunda bazı önemli farklılıklar olabileceğini fark ettik.
A great example of this is "Sorry Business," practiced by Aboriginal and Torres Strait Islander people. During Sorry Business, family members will take on specific roles and responsibilities, protocols such as limiting the use of photographs, saying the name of the deceased, and holding a smoking ceremony are all a sign of respect and allow for a peaceful transition of the spirit. These customs can be a complete contrast to those we might practice in Western cultures, where we would honor the memory of a loved one by talking about them and sharing photographs.
Bunun güzel bir örneği, Aborijinler ve Torres Boğazı Adaları halkının uyguladığı "Yas Görevi"dir. "Yas Görevi" sırasında aile üyeleri özel görev ve sorumluluklarını yerine getireceklerdir, fotoğraf çekiminin sınırlanması gibi protokoller, merhumun adının söylenmesi, sigara merasimi düzenlenmesi... Hepsi saygıyı ve ruhun huzurla göçüşünü sağlayan unsurlardır. Bu adetler Batı kültüründe sahip olduğumuz uygulamalara tamamen zıt olabilir. Sevdiğimiz birinin hatırasını onurlandırmak için onun hakkında konuşur ve fotoğraflarını paylaşırız.
So my lesson from this last year is, life would be a lot easier to live if we talked about death now, while we're healthy. For most of us, we wait until we are too emotional, too ill or too physically exhausted -- and then it's too late. Isn't it time we started taking ownership of our finale on this earth?
Geçen yıldan çıkardığım ders şudur, eğer ölüm hakkında şimdi konuşursak, sağlıklıyken yaşam çok daha kolay olur. Pek çoğumuz çok duygusal, çok hasta ya da fiziksel olarak çok yorgun olana kadar bekleriz, sonra da çok geç kalırız. Bu dünyadaki finalimizin iplerini elimize almanın zamanı gelmedi mi?
So let's get going. Do you know what you want when you die? Do you know how you want to be remembered? Is location important? Do you want to be near the ocean or in the ocean?
O zaman haydi... Öldüğün zaman ne istediğini biliyor musun? Nasıl hatırlanmak istediğini? Yerin önemi var mı? Okyanusun kıyısında mı olmak istiyorsun yoksa içinde mi?
(Laughter)
(Gülüşmeler)
Do you want a religious service or an informal party, or do you want to go out with a bang, literally, in a firework?
Dini bir hizmet istiyor musun ya da resmi olmayan bir parti, ya da bir patlamayla belirmek, gerçekten, havai fişek ile?
(Laughter)
(Gülüşmeler)
When it comes to death, there's so much to discuss, but I want to focus on two aspects: why talking about and planning your death can help you experience a good death, and then reduce the stress on your loved ones; and how talking about death can help us support those who are grieving.
Ölüm hakkında söyleyecek çok şey var ama iki görüş üzerinde durmak istiyorum: neden ölümün hakkında konuşmak ve onu planlamak iyi bir ölüm deneyimlemenize yardımcı olur ve sevdiklerinizin üzerindeki stresi azaltır ve ölüm hakkında konuşmak yas tutanlara destek olmamıza yardım eder.
So let's start with planning. How many of you have a will? Put your hand up. Oh, this is fantastic. In Australia, 45 percent of adults over the age of 18 do not have a legal will. You're a little bit above average. This is a startling statistic given that writing a will can actually be quite simple and inexpensive. So I started asking my friends and neighbors and was really surprised to learn many of them don't have a will, and some couples don't realize they need individual wills. The usual explanation was, well, it's all going to go to my partner anyway.
O hâlde planlama ile başlayalım. Kaç kişinin vasiyeti var? Elinizi havaya kaldırın. Bu harika. Avusturalya'da 18 yaşın üzerindeki yetişkinlerin yüzde 45'inin yasal bir vasiyetnamesi yok. Siz ortalamanın biraz üzerindesiniz. Vasiyet yazmak aslında oldukça basit ve uygun fiyatlı olmasına rağmen bu şaşırtıcı bir istatistik. Bu yüzden arkadaşlarıma ve komşularıma sormaya başladım ve çoğunun vasiyetinin olmaması şaşırtıcıydı ve bazı çiftler ayrı vasiyetlere ihtiyacı olduğun farkında değildi. Hepsinin zaten partnerlerine geçeceğini düşünüyorlardı.
So keep in mind that laws vary from state to state and country to country, but this is what happens in New South Wales if you die without leaving a legal will. Firstly, a suitable administrator must be appointed by the Supreme Court of New South Wales. Chances are this is someone who would never have met the deceased. That person is then responsible for arranging your funeral, collecting assets and distributing them after paying debts and taxes. And one of those debts will be the bill for their services. This is not someone who would have known you want the four-foot wooden giraffe in your living room to go to the person who helped you carry it halfway across the world, and yes, that's in my will.
Unutmamalısınız ki kanunlar eyaletten eyalete, ülkeden ülkeye değişir. Ama Yeni Güney Galler'de vasiyet bırakmadan ölürseniz olacağı şudur: İlk olarak Yeni Güney Galler mahkemesi uygun bir vekil atar. Merhumla hiç tanışmamış biri olabilir. Bu kişi cenaze töreninizi ayarlamak, borç ve vergileri ödedikten sonra kalan varlıkları toplamak ve dağıtmaktan sorumludur. Bu borçlardan biri de verdikleri hizmetin ücretidir. Bu kişi oturma odanızdaki dört ayaklı ahşap zürafanın onu yol boyunca taşımanıza yardım eden kişiye vermek istediğinizi bilen biri değil. Evet bu benim vasiyetimde var.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
If you die leaving a spouse or a domestic partner, then chances are they will receive your estate, but if you are single, it's far more complicated, as parents, siblings, half-siblings and dependents all come into play. And did you know that if you make a regular donation to charity, that charity may have grounds to make a claim on your estate? The most important thing to know is the bigger your estate, the more complicated that will will be, and the more expensive that bill. So if you don't have a will, I ask you ... when else in your life have you willingly given money to the government when you didn't have to?
Öldüğünüzde arkanızda bir eş veya hayat arkadaşı bırakırsanız mirasınızı alabilirler ancak bekârsanız, durum çok daha karışık çünkü ebeveynler, kardeşler, üvey kardeşler ve size bağımlı herkes oyuna giriyor. Peki bir hayır kurumuna düzenli bağış yapıyorsanız bu kurumun mirasınız hakkında hak iddia edebileceğini biliyor muydunuz? Bilmeniz gereken en önemli şey mirasınız büyüdükçe vasiyetiniz daha karmaşık olacak ve faturası daha kabarık olacak. Eğer bir vasiyetiniz yoksa, size soruyorum... hayatınızda ne zaman mecbur olmadığınız halde devlete isteyerek para verdiniz?
(Laughter)
(Gülüşmeler)
I lost my father in February to a progressive lung disease. When dad knew his death was imminent, he had three clear wishes. He wanted to die at home; he wanted to die surrounded by family; and he wanted to die peacefully, not choking or gasping for air. And I'm pleased to say that my family were able to support dad's wishes, and he achieved his goals, and in that sense, he had a good death. He had the death he planned for. Because dad wanted to die at home, we had to have some pretty tough conversations and fill out a lot of paperwork. The questions on the forms cover everything from resuscitation to organ donation. Dad said, "Take whatever organs you can use." This was upsetting to my mum, as my dad's health was deteriorating rapidly, and it was no longer the right time to talk about organ donation.
Şubat ayında ileri akciğer hastalığı yüzünden babamı kaybettim. Babam ölümünün yaklaştığını anladığında üç açık ve net dileği vardı. Evde ölmek istiyordu, ailesinin yanında ölmek istiyordu ve huzurla ölmek istiyordu, tıkanmadan veya nefessiz kalmadan. Ve memnuniyetle belirtmek isterim ki ailem babamın dileklerini yerine getirebildi ve babam amacına ulaştı ve bu bakımdan iyi bir ölüm oldu. Planladığı şekilde vefat etti. Babam evde ölmek istediği için, oldukça zorlu konuşmalar yapmak ve bir dolu evrak işiyle uğraşmak zorunda kaldık. Formlardaki sorular her şeyi kapsıyordu, yeniden canlandırmadan organ bağışına. Babam "kullanabildiğiniz her organı alın" demişti. Bu annemi üzüyordu çünkü babamın sağlığı hızla kötüleşiyordu ve organ bağışından bahsetmek için artık doğru zaman değildi.
I believe we need to discuss these issues when we are fit and healthy, so we can take the emotion out of it, and then we can learn not just what is important, but why it's important.
Bu konuları zinde ve sağlıklıyken konuşmamız gerektiğine inanıyorum böylece içinden duyguyu çıkarabiliriz ve sadece neyin önemli olduğunu değil neden önemli olduğunu bilebiliriz.
So as part of my journey, I started engaging my family and friends to find out their thoughts on death, and how they wanted to be remembered. I discovered you can host a "Death Over Dinner," or a "Death Cafe," which is a great, casual way to introduce the topic ...
Bu yüzden yolculuğumun bir parçası olarak ölüm hakkındaki düşüncelerini ve nasıl hatırlanmak istediklerini öğrenmek için ailemi ve arkadaşlarımı dâhil etmeye başladım. "Ölüm Yemeği" veya "Ölüm Kafesi" düzenlemenin konuya giriş yapmak için sıradan ve müthiş bir yol olduğunu fark ettim.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
and gain some wonderful insight.
ve harika içgörüler almak için...
(Laughter)
(Gülüşmeler)
Did you know that your body has to be legally disposed of, and you can't just be shoved off a cliff or set fire to in the backyard?
Bedeninizin yasal olarak yok edilmesi gerektiğini ve öylece uçurumdan aşağı atılamayacağınızı ya da arka bahçede ateşe verilemeyeceğinizi biliyor muydunuz?
(Laughter)
(Gülüşmeler)
In Australia, you have three options. The two most common are burial and cremation, but you can also donate your body to science. And I am pleased to report that innovation has touched the world of corpse disposal.
Avusturalya'da üç seçeneğiniz var. En yaygın olanlar defin ve yakılma ancak aynı zamanda bedeninizi bilim için bağışlayabilirsiniz. Ve memnuniyetle söylemek isterim ki inovasyon artık ceset bertarafına da dokundu.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
You can now opt for an eco-funeral. You can be buried at the base of a tree in recycled cardboard or a wicker basket, and for those who love the ocean, there are eco-friendly urns that will dissolve at sea. Personally, I plan to be cremated, but given that I get seasick, I can think of nothing worse than having my ashes flung into a huge ocean swell. I've actually bought a plot in the rose garden next to my dad. I call it my investment property.
Artık eko-cenaze de tercih edebilirsiniz. Bir ağacın zeminine gömülerek geri dönüştürülmüş karton veya hasır sepet olabilirsiniz. Okyanusu sevenler için de denizde çözünen doğa dostu kaplar var. Şahsen ben yakılmayı planlıyorum, deniz tutan biri olarak küllerimin okyanusa fırlatılmasından daha kötüsünü düşünemiyorum. Doğrusu babamın yanındaki gül bahçesinden bir parsel satın aldım. Ben buna yatırım amaçlı gayrimenkul diyorum.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
But sadly, there's no tax deduction.
Ama maalesef vergi indirimi yok.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
So if you plan for your death, then your survivors will know how to experience a healthy bereavement without fear or guilt of having failed to honor your legacy. As part of my research, I've been to seminars, read books and talked to palliative care nurses. And I've come to understand as a consequence of not talking about death, we don't know how to be around grief. And on the flip side, if we talk about death more, we will become more comfortable with the emotions we experience around grief.
O yüzden eğer ölümünüzü planlıyorsanız geride kalanlarınız sağlıklı bir kaybı nasıl deneyimleyeceklerini bilecekler, mirasınızı onurlandıramama korkusu veya suçluluk duygusu olmadan. Araştırmam kapsamında seminerlere katıldım, kitaplar okudum ve palyatif bakım hemşireleriyle konuştum. Ve ölüm hakkında konuşmadığımız durumda, kederin çevresinde nasıl olunacağını bilmediğimiz sonucuna vardım. Diğer tarafta, ölüm hakkında daha çok konuşursak, keder çevresinde hissettiğimiz duygularla ilgili daha rahat olacağız.
I discovered, this year, it's actually a privilege to help someone exit this life, and although my heart is heavy with loss and sadness, it is not heavy with regret. I knew what dad wanted, and I feel at peace knowing I could support his wishes. My dad's last 24 hours were in a peaceful coma, and after days of around-the-clock care, we had time to sit, hold his hand, and say goodbye. He passed away on a Monday morning just before breakfast, and after the doctor came and we waited for the funeral home, I went into the kitchen, and I ate a big bowl of porridge. When I told some of my friends this, they were really shocked. "How could you eat at a time like that?" Well, I was hungry.
Bu yıl şunu fark ettim, birine bu hayatı terk etmesinde yardımcı olmak bir ayrıcalık ve kalbim kaybın ve mutsuzluğun ağırlığını taşısa da pişmanlık duymuyor. Babamın ne istediğini biliyordum ve onun dileklerini yerine getirebildiğim için huzurluyum. Babam son 24 saatinde huzurla komadaydı, günler süren 24 saatlik bakımın ardından, oturup, elini tutup vedalaşmak için vaktimiz oldu. Bir pazartesi sabahı kahvaltıdan hemen önce vefat etti ardından doktor geldi ve cenaze evini bekledik. Mutfağa gittim ve büyük bir kâse yulaf lapası yedim. Bunu bazı arkadaşlarıma söylediğimde gerçekten çok şaşırdılar. "Böyle bir zamanda nasıl yemek yiyebildin?" Çünkü açtım.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
You see, grief impacted my sleep and my ability to concentrate, but it never impacted my stomach. I was always hungry.
Görüyorsunuz, keder uykumu ve konsantrasyon kabiliyetimi etkiledi ancak hiçbir zaman midemi etkilemedi, her daim açtım.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
It's different for all of us, and it's really important that we acknowledge that. So if we don't talk about our death and the death of loved ones, how can we possibly support a friend, a colleague, a neighbor who is grieving? How do we support someone who has lost someone suddenly, like an accident or suicide? We tend to avoid them ... not because we don't care, because we don't know what to say. We know as a friend we can't fix it, we can't take away that pain, so we say things to fill that awkward silence, sometimes things we regret saying. Examples would be: "At least he isn't suffering anymore." "At least you've got your memories." "At least you don't have to pay for hospital parking anymore."
Bu hepimiz için farklı ve bunu kabullenmek gerçekten önemli. O yüzden kendi ölümümüzden ve sevdiklerimizin ölümünden konuşmazsak kederli bir dost, iş arkadaşı, komşuya destek olabiliriz? Kaza veya intihar nedeniyle aniden birini kaybeden birine nasıl destek olabiliriz? Onlardan kaçınmaya meyilliyiz, önemsemediğimizden değil, ne söyleyeceğimizi bilemediğimizden. Bunu bir arkadaş olarak düzeltemeyeceğimizi biliriz, o acısını dindiremeyiz, bu yüzden o garip sessizliği doldurmak için bir şeyler söyleriz, kimi zaman pişman olduğumuz şeyler. Örneğin: "En azından acı çekmeyecek" "En azından anıların var" "En azından artık hastane otoparkına ödeme yapmak zorunda kalmayacaksın"
(Laughter)
(Gülüşmeler)
Really, we don't need to say anything. We just need to be. Be patient, be understanding, and be a listener. And if you can't be any of those things, then please, be the person who makes the lasagna, the curry or the casserole, because your offerings will be greatly appreciated.
Gerçekten hiçbir şey söylememize gerek yok. Yalnızca sabırlı, anlayışlı ve iyi bir dinleyici olmamız gerek. Eğer bunların hiçbiri olamayacaksanız o zaman lütfen lazanya, köri veya güveç yapan kişi olun çünkü sunduklarınız çok takdir görecek.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
I've been to 10 funerals in the last year, one of which I helped arrange. They ran the full gamut: a very solemn Greek Orthodox service, four Catholic requiem masses and a garden party where I made a toast while scattering my friend's ashes around her garden with a soup ladle.
Geçtiğimiz yıl 10 cenazeye gittim, birinin düzenlenmesine yardım etmiştim. Baştan sona her şey tamdı: çok ciddi bir Rum Ortodoks hizmeti, dört katolik ayin müziği ve bahçe partisi. Ben de çorba kepçesiyle arkadaşımın küllerini bahçeye serperken bir yandan da kadeh kaldırıyordum.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
I have carried, kissed, written on and toasted coffins with a shot of ouzo. I have worn all black, all color and a party dress. Despite the vast differences in sendoff, despite me being at times out of my comfort zone doing something I've never done before, I drew comfort from one thing -- knowing that this is what each person would have wanted.
Tabutu taşıdım, öptüm, üzerine yazı yazdım ve ouzo'mu tabutla tokuşturdum. Baştan aşağı siyah, renkli bir parti elbisesi giymiştim. Uğurlamadaki büyük farklılıklara rağmen, zaman zaman daha önce hiç yapmadığım bir şey yaparak konfor alanımın dışına çıkmama rağmen tek bir konuda rahattım, bunun herkesin istediği bir şey olduğunu bilerek.
So what do I want? Well, I like to be organized, so I have the will, I'm a registered organ donor, and I have my investment property. All that is left is planning my sendoff, a big party, lots of champagne, color, laughter, and of course, music to remember me by.
O hâlde ne istiyorum? Açıkçası hazırlıklı olmak istiyorum, yani vasiteyim var, organ bağışı için başvurdum, yatırım amaçlı gayrimenkullerim var. Uğurlanmam için geriye kalan tek şey büyük bir parti, bir sürü şampanya, renkler, kahkahalar ve tabii ki beni hatırlatacak bir müzik.
Thank you.
Teşekkürler.
(Applause)
(Alkışlar)