If you take 10,000 people at random, 9,999 have something in common: their interests in business lie on or near the Earth's surface. The odd one out is an astronomer, and I am one of that strange breed. (Laughter) My talk will be in two parts. I'll talk first as an astronomer, and then as a worried member of the human race. But let's start off by remembering that Darwin showed how we're the outcome of four billion years of evolution. And what we try to do in astronomy and cosmology is to go back before Darwin's simple beginning, to set our Earth in a cosmic context.
Rasgele 10.000 kişiyi alırsanız, 9,999 'u bazı ortak özelliklere sahiptir : onların uğraş alanları yerküreyle ya da onun yakınıyla ilgilidir. Geriye kalan tek kişi ise astronomdur, ve ben bu türden olanlardan biriyim. (Gülüşmeler) Konuşmam iki bölümden oluşacak. İlk olarak astronom olarak konuşacağım, ve sonra da insan ırkının tedirgin bir mensubu olarak. Ama gelin Darwin'in gösterdiği gibi dört milyar yıllık evrimin sonucu olarak nasıl ortaya çıktığımızı hatırlayarak başlayalım. Ve astronomi ve kozmolojide bizim yapmaya çalıştığımız, Darwin'in basit başlangıcından da geriye giderek yerküreyi kozmik anlamda yapılandırmaktır.
And let me just run through a few slides. This was the impact that happened last week on a comet. If they'd sent a nuke, it would have been rather more spectacular than what actually happened last Monday. So that's another project for NASA. That's Mars from the European Mars Express, and at New Year. This artist's impression turned into reality when a parachute landed on Titan, Saturn's giant moon. It landed on the surface. This is pictures taken on the way down. That looks like a coastline. It is indeed, but the ocean is liquid methane -- the temperature minus 170 degrees centigrade. If we go beyond our solar system, we've learned that the stars aren't twinkly points of light. Each one is like a sun with a retinue of planets orbiting around it. And we can see places where stars are forming, like the Eagle Nebula. We see stars dying. In six billion years, the sun will look like that. And some stars die spectacularly in a supernova explosion, leaving remnants like that.
Ve müsaadenizle bir kaç slayt üzerinden gideyim. Bu samanyolu üzerinde geçen hafta oluşan bir etki. Eğer bu atom bombası yoluyla olsaydı, geçen pazartesi olmuş olandan daha ilgi çekmiş olurdu. Bu NASA'nın diğer bir projesi. Avrupa Mars Ekspresinden Yeni Yılda Mars. Bu sanatçının izlenimi Saturn'ün dev uydusu Titan üzerine bir paraşüt indiği zaman gerçekliğe dönüştü. Yüzeye kondu.Bu fotoğraf alçalırken çekilmiş. Bir kıyı şeridine benziyor. Gerçekten benziyor, ama okyanus likid metan'dan-- ısı eksi 170 derece santigrad. Kendi solar sistemimizden öteye gidersek, biliyoruz ki yıldızlar sadece göz kırpan ışık noktacıkları değildir. Her biri tıpkı etraflarında uydular kümesi olan bir güneş gibidir. ve Eagle Nebula gibi yıldızların oluşmakta olduğu yerleri görebiliriz. Yıldızların ölümünü görürüz. altı milyar yıl içinde, güneş buna benzeyecek. Ve bazı yıldızlar bir süpernova patlamasında muhteşem biçimde ölerek geriye böyle artıklar bırakacaklar.
On a still bigger scale, we see entire galaxies of stars. We see entire ecosystems where gas is being recycled. And to the cosmologist, these galaxies are just the atoms, as it were, of the large-scale universe. This picture shows a patch of sky so small that it would take about 100 patches like it to cover the full moon in the sky. Through a small telescope, this would look quite blank, but you see here hundreds of little, faint smudges. Each is a galaxy, fully like ours or Andromeda, which looks so small and faint because its light has taken 10 billion light-years to get to us. The stars in those galaxies probably don't have planets around them. There's scant chance of life there -- that's because there's been no time for the nuclear fusion in stars to make silicon and carbon and iron, the building blocks of planets and of life. We believe that all of this emerged from a Big Bang -- a hot, dense state. So how did that amorphous Big Bang turn into our complex cosmos?
Daha da büyük bir skala üzerinde yıldızların tüm galaksilerini görebiliriz. Gazın yeniden dönüşüme uğradığı bütün ekosistemleri görebiliriz. Ve kozmoloğa göre bu galaksiler geniş çaplı kainatın sadece atomlarıdır, eskiden gösterildikleri gibi. Bu fotoğraf bir gökyüzü parçasını gösteriyor o kadar küçük ki bunun gibi 100 tanesi gökyüzünde ancak bir dolunayı örtebilirdi. Ufak bir teleskopla bu sadece içi boşmuş gibi görünebilirdi, ama burada yüzlerce ufak, dağınık gölge görüyorsunuz. Her biri bir galaksi, tamamen bizimki ya da Andromeda gibi, o kadar da ufak ve silik görünüyor çünkü onun ışığı bize ulaşmak için 10 milyar ışık yılı yol katediyor. Bu galaksilerdeki yıldızlar muhtemelen etraflarında uydulara sahip değiller. Oralarda hayat olma ihtimali düşük-- bunun nedeni gezegenlerin ve hayatın temel yapıtaşları olan silikon, karbon ve demiri yapmakta rol alan nükleer füzyon için yıldızlarda yeterli zaman olmamış. Bütün bunların Big Bang nedeniyle olduğuna inanıyoruz-- sıcak, yoğun bir durum. Peki nasıl oldu da bu şekilsiz Big Bang bizim kompleks kozmozumuza dönüştü?
I'm going to show you a movie simulation 16 powers of 10 faster than real time, which shows a patch of the universe where the expansions have subtracted out. But you see, as time goes on in gigayears at the bottom, you will see structures evolve as gravity feeds on small, dense irregularities, and structures develop. And we'll end up after 13 billion years with something looking rather like our own universe. And we compare simulated universes like that -- I'll show you a better simulation at the end of my talk -- with what we actually see in the sky. Well, we can trace things back to the earlier stages of the Big Bang, but we still don't know what banged and why it banged.
Size gerçek zamandan 10 üstü 16 kere hızlı bir video simülasyonu göstereceğim genleşmelerin meydana geldiği kainat parçasını gösteriyor. Fakat gördüğünüz gibi alt tarafta gösterilen milyar yıllar geçtikçe yerçekimi etkilerinin küçük ve yoğun düzensizlikleriyle yapılar ortaya çıkıyor ve gelişiyor. Ve biz 13 milyar yıl sonra kainatımıza benzemeyen bir görünümle sona geleceğiz. Ve biz bunun gibi simüle edilmiş kainatları karşılaştırıyoruz. Konuşmamın sonunda gökyüzünde gördüğümüze benzer daha iyi bir simülasyon göstereceğim. Olanları Big Bang'in erken dönemlerine kadar geriye doğru izlememiz mümkün, ama ne patladı ve neden patladı hala bilmiyoruz.
That's a challenge for 21st-century science. If my research group had a logo, it would be this picture here: an ouroboros, where you see the micro-world on the left -- the world of the quantum -- and on the right the large-scale universe of planets, stars and galaxies. We know our universes are united though -- links between left and right. The everyday world is determined by atoms, how they stick together to make molecules. Stars are fueled by how the nuclei in those atoms react together. And, as we've learned in the last few years, galaxies are held together by the gravitational pull of so-called dark matter: particles in huge swarms, far smaller even than atomic nuclei. But we'd like to know the synthesis symbolized at the very top. The micro-world of the quantum is understood. On the right hand side, gravity holds sway. Einstein explained that. But the unfinished business for 21st-century science is to link together cosmos and micro-world with a unified theory -- symbolized, as it were, gastronomically at the top of that picture. (Laughter) And until we have that synthesis, we won't be able to understand the very beginning of our universe because when our universe was itself the size of an atom, quantum effects could shake everything.
Bu 21nci-yüzyıl bilimi için bir uğraş konusu. Eğer benim araştırma grubum bir logo yapsaydı, buradaki resim gibi olurdu: kendi kuyruğunu ısıran bir ejderha, sol tarafta mikro-dünyayı görüyorsunuz-- quantumun dünyasını-- ve sağ tarafta galaksilerin, yıldızların ve gezegenlerin geniş-ölçekli kainatını. Buna rağmen biliyoruz ki bizim evrenlerimiz bir bütün solu ve sağı birbirine bağlıyor. Alışılmış dünya atomlar tarafından belirleniyor, onların birbirine yapışıp molekülleri oluşturmaları tarzında. Yıldızlar atomların nükleusları arasında reaksiyonlara benzer biçimde besleniyorlar. Ve son bir kaç yıl içinde öğrendiğimiz üzere, galaksiler karanlık madde diye anılan çekim gücü sayesinde birarada tutuluyorlar : ki bu, atom nükleuslarından bile daha küçük, dev parçacık bulutlarından oluşuyor. Ama en tepede sembolize edilen sentezi bilmek isterdik. Kuantumun mikro-dünyası anlaşılmış durumda. Sağ tarafta, yerçekimi emir veriyor. Einstein bunu açıklamıştı. Fakat 21 nci-yüzyıl bilimi için bitmemiş vazife birleştirici bir teoriyle kozmozu ve mikro-dünyayı birbirine bağlamaktır.--fotoğrafın tepesinde önceden olduğu şekilde gastronomik olarak sembolize edilmiş. (Gülüşmeler) Ve bu senteze ulaşana kadar, kainatımızın başlangıcını anlama şansımız olamayacak çünkü bizim kainatımız eğer bir atom boyutunda olsaydı kuantum etkileri o zaman her şeyi açıklayabilirdi.
And so we need a theory that unifies the very large and the very small, which we don't yet have. One idea, incidentally -- and I had this hazard sign to say I'm going to speculate from now on -- is that our Big Bang was not the only one. One idea is that our three-dimensional universe may be embedded in a high-dimensional space, just as you can imagine on these sheets of paper. You can imagine ants on one of them thinking it's a two-dimensional universe, not being aware of another population of ants on the other. So there could be another universe just a millimeter away from ours, but we're not aware of it because that millimeter is measured in some fourth spatial dimension, and we're imprisoned in our three. And so we believe that there may be a lot more to physical reality than what we've normally called our universe -- the aftermath of our Big Bang. And here's another picture. Bottom right depicts our universe, which on the horizon is not beyond that, but even that is just one bubble, as it were, in some vaster reality. Many people suspect that just as we've gone from believing in one solar system to zillions of solar systems, one galaxy to many galaxies, we have to go to many Big Bangs from one Big Bang, perhaps these many Big Bangs displaying an immense variety of properties.
Ve çok küçükle çok büyüğü birleştiren bir teoriye ihtiyacımız var ki ona henüz sahip değiliz. Bu arada bir düşünce-- ve tehlikeyi göze almış biçimde şu andan itibaren speküle etmek istiyorum-- --- bizim Big Bang' imiz tek değildi. Bir ihtimal şu ki bizim üç-boyutlu kainatımız çok-boyutlu bir uzay içinde gömülüdür, bu kağıt katmanları üzerinde düşünebileceğiniz gibi. Bunlardan biri üzerinde karıncalar düşünün bu onun iki-boyutlu bir kainat olduğunu düşündürüyor, diğeri üzerinde farklı bir karınca popülasyonu olduğunun farkında olmadan. Böylece bizlerden sadece bir milimetre uzakta diğer bir kainat olabilirdi, fakat bu milimetre bizim içine hapsolduğumuz üç boyutun dışında kalan bir dördüncüsü tarafından ölçülmüş olabilirdi. Ve böylelikle inanabiliriz ki, bizim kendimize ait olarak kabul ettiğimiz kainattan başka--bizim Big Bang'in dışında--fiziksel gerçekliği olan bir çok şey olabilir. Ve bu da diğer bir resim. Sağ alt köşe bizim evrenimizi temsil ediyor, ki ufukta göründüğü kadarıyla sınırlı ötesiyle alakalı değil. Ama o bile sanki daha devasa bir gerçeklik içinde yer alan bir baloncuk. Bir çok insan bir solar sistemden zilyonlarca solar sisteme, bir galaksiden bir çok galaksiye doğru inanç değiştirmemiz gibi bir Big Bang'tan bir çok Big Bang'a doğru ilerlememiz konusunda düşünüyor. Belki de bu bir çok Big Bang'ler çok sayıda özelliğin çeşitliliğini gösteriyordur.
Well, let's go back to this picture. There's one challenge symbolized at the top, but there's another challenge to science symbolized at the bottom. You want to not only synthesize the very large and the very small, but we want to understand the very complex. And the most complex things are ourselves, midway between atoms and stars. We depend on stars to make the atoms we're made of. We depend on chemistry to determine our complex structure. We clearly have to be large, compared to atoms, to have layer upon layer of complex structure. We clearly have to be small, compared to stars and planets -- otherwise we'd be crushed by gravity. And in fact, we are midway. It would take as many human bodies to make up the sun as there are atoms in each of us. The geometric mean of the mass of a proton and the mass of the sun is 50 kilograms, within a factor of two of the mass of each person here. Well, most of you anyway. The science of complexity is probably the greatest challenge of all, greater than that of the very small on the left and the very large on the right. And it's this science, which is not only enlightening our understanding of the biological world, but also transforming our world faster than ever. And more than that, it's engendering new kinds of change.
Peki bu fotoğrafa geri dönelim. Tepede bir sorun sembolize ediliyor, ama altta da bilim için diğer bir sorun sembolize ediliyor. Sadece çok büyük olanı ve çok küçük olanı sentezlemeyi düşünmek değil, ama çok karmaşık olanı anlamayı isteriz. Ve en karmaşık olan şeyler yıldızlar ve atomlar arasındaki bizleriz. Bizi oluşturan atomların yapılmasında yıldızlara bağımlıyız. Karmaşık yapımızı belirlemede kimyaya bağımlıyız. Atomlarla kıyaslandığında, karmaşık yapımızın tabaka tabaka yapısına sahip olmak için açık biçimde büyük olmalıyız. Gezegenler ve yıldızlarla kıyaslandığında küçük olmalıyız-- aksi taktirde yer çekimi tarafından ezilirdik. Ve aslında ortadayız. Güneşin yüzeyini kaplamak için ne kadar insan gövdesine ihtiyaç varsa her birimizin içinde o kadar atom var. Bir protonun kütlesinin ve güneşin kütlesinin geometrik ortalaması 50 kilogramdır, buradaki her kişinin kütlesi bu iki kütlenin (toplamının) arasında temsil edilir. Tabii büyük bir bölümünüzün yani. Kompleksitenin bilimi muhtemelen bütün bilimlerin en zorlusudur, soldaki çok küçük olanınkinden de ve sağdaki çok geniş olanınkinden de. Ve bu bilimdir ki, sadece biyolojik dünya konusundaki anlayışımızı aydınlatmakla kalmıyor fakat aynı zamanda dünyamızı her zamankinden daha hızlı dönüştürüyor. Ve bundan da fazla, yeni bir tip değişimi de doğuruyor.
And I now move on to the second part of my talk, and the book "Our Final Century" was mentioned. If I was not a self-effacing Brit, I would mention the book myself, and I would add that it's available in paperback.
Ve ben şimdi konuşmamın ikinci bölümüne geçmek istiyorum, ve " Bizim Son Yüzyılımız" kitabından söz edildi. Eğer tevazu sahibi olmasaydım kitaptan kendim bahsederdim ve kitabın karton kapaklı cildinin mevcut olduğunu da eklerdim.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
And in America it was called "Our Final Hour" because Americans like instant gratification.
Ve Amerikada o " Bizim Son Saatimiz" ismiyle biliniyor çünkü Amerikalılar hızlı tatmini severler.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
But my theme is that in this century, not only has science changed the world faster than ever, but in new and different ways. Targeted drugs, genetic modification, artificial intelligence, perhaps even implants into our brains, may change human beings themselves. And human beings, their physique and character, has not changed for thousands of years. It may change this century. It's new in our history. And the human impact on the global environment -- greenhouse warming, mass extinctions and so forth -- is unprecedented, too. And so, this makes this coming century a challenge. Bio- and cybertechnologies are environmentally benign in that they offer marvelous prospects, while, nonetheless, reducing pressure on energy and resources. But they will have a dark side. In our interconnected world, novel technology could empower just one fanatic, or some weirdo with a mindset of those who now design computer viruses, to trigger some kind on disaster. Indeed, catastrophe could arise simply from technical misadventure -- error rather than terror. And even a tiny probability of catastrophe is unacceptable when the downside could be of global consequence.
Ama benim konum şu ki, bu yüzyılda bilim dünyayı her zaman olduğundan daha hızlı değiştirmekle kalmadı aynı zamanda yeni ve farklı yollar da buldu. Hedef gözeten ilaçlar, genetik modifikasyon, yapay zeka, hatta belki de beyne konan implantlar insan kimliğini değiştirecekler. Ve insanlar, binlerce yıl boyunca fizik ve karakter değiştirmeseler bile Bu yüzyılda değişebilir. Tarihimizde yeni bir şey Ve global çevre üzerinde insan etkisi-- sera gazları, türlerin kitlesel dışlanması ve dahaları---eşi görülmemiş şekilde aynı zamanda. Ve bu gelen yüzyılı zorlu yapıyor. Biyo-ve-siberteknolojiler çevre-dostudur kendi alanlarında etkileyici çözümler sunuyorlar, bunları yaparken (aynı zamanda) enerji ve kaynaklar üzerindeki baskıyı da azaltıyorlar. Ama karanlık bir tarafları var. Her şeyin birbirine bağlandığı dünyamızda, yeni teknoloji bir fanatiği ya da bilgisayar virüsleri tasarlamayı bilen garip birilerini harekete geçirerek bazı felaketleri tetikleyebilir. Bu da gerçekte terör amaçlı olmaktan çok basitçe teknik bir yanlışlıktan kaynaklanabilir. Ve ortaya çıkan olumsuz durumun global bir etkisi olacaksa yıkım olasılığı kabul edilemez.
In fact, some years ago, Bill Joy wrote an article expressing tremendous concern about robots taking us over, etc. I don't go along with all that, but it's interesting that he had a simple solution. It was what he called "fine-grained relinquishment." He wanted to give up the dangerous kind of science and keep the good bits. Now, that's absurdly naive for two reasons. First, any scientific discovery has benign consequences as well as dangerous ones. And also, when a scientist makes a discovery, he or she normally has no clue what the applications are going to be. And so what this means is that we have to accept the risks if we are going to enjoy the benefits of science. We have to accept that there will be hazards. And I think we have to go back to what happened in the post-War era, post-World War II, when the nuclear scientists who'd been involved in making the atomic bomb, in many cases were concerned that they should do all they could to alert the world to the dangers.
Hakikaten, bir süre önce Bill Joy bir makale yazarak robotların bize hükmetmesi ve sonrası konusundaki detaylı ilgisini dile getirmişti. Bununla devam etmeyeceğim, ama basit bir çözüm önermesi ilginçtir. O da kendisinin tabiriyle küçük çaplı fedakarlık. O bilimden tehlikeli olabilecek şeyleri atmak ve iyi şeyleri tutmak istedi. Şimdi bu düşünce, iki nedenle şaçmalık derecesinde kırılgan. Birincisi,her bilimsel keşfin tehlikeli olduğu kadar iyi de sonuçları vardır. Ve aynı zamanda,bir bilim insanı bir keşif yaptığı zaman, onun bu keşiflerin nasıl kullanılacağı konusunda bir fikri yoktur. Ve bunun anlamı şudur ki, eğer bilimin faydalarından yararlanmak istiyorsak riskleri de kabul etmeliyiz. Kabul etmeliyiz ki tehlikeler olacaktır. Ve İkinci Dünya Savaşından sonraki ortamda ne olduğunu anlamak için geri gitmemiz gerektiğini düşünüyorum, atom bombasını bir çok nedenle yapma işinde rol almış bilimciler ellerinden tek gelen şey olarak onun tehlikeleri konusunda dünyayı uyarmak zorunda olduklarını düşündüler.
And they were inspired not by the young Einstein, who did the great work in relativity, but by the old Einstein, the icon of poster and t-shirt, who failed in his scientific efforts to unify the physical laws. He was premature. But he was a moral compass -- an inspiration to scientists who were concerned with arms control. And perhaps the greatest living person is someone I'm privileged to know, Joe Rothblatt. Equally untidy office there, as you can see. He's 96 years old, and he founded the Pugwash movement. He persuaded Einstein, as his last act, to sign the famous memorandum of Bertrand Russell. And he sets an example of the concerned scientist. And I think to harness science optimally, to choose which doors to open and which to leave closed, we need latter-day counterparts of people like Joseph Rothblatt.
Ve onlar rölativite konusunda büyük katkısı olan genç Einstein'ı değil de fizik kanunlarını birleştirme konusunu halledememiş,poster ve tişört sembolü ihtiyar Einstein'ı ilham kaynağı olarak gördüler. O zamanından önce doğmuş birisiydi. Fakat silahların kontrolu konusuyla ilgilenen bilimcilere ilham veren bir moral faktördü. Ve (bu konuda) belki de yaşayan en büyük insan benim de tanıma fırsatı bulduğum Joe Rothblatt'tır. Gördüğünüz gibi aynı derecede dağınık ofisin içinde. 96 yaşındadır ve Pugwash hareketini kuran kişi. Einstein'ın son eylemi olmak üzere onu Bertrand Russell'ın ünlü bildirisini imzalamak için ikna etti Ve sorumlu bir bilim adamı örneği oluşturdu. Ve bilimi iyimser biçimde kontrol altında tutmakta,bunun için de hangi kapıları açık hangilerinin kapalı olacağını seçmede Joseph Rothblatt türünden zor gün dostlarına ihtiyacımız var
We need not just campaigning physicists, but we need biologists, computer experts and environmentalists as well. And I think academics and independent entrepreneurs have a special obligation because they have more freedom than those in government service, or company employees subject to commercial pressure. I wrote my book, "Our Final Century," as a scientist, just a general scientist. But there's one respect, I think, in which being a cosmologist offered a special perspective, and that's that it offers an awareness of the immense future. The stupendous time spans of the evolutionary past are now part of common culture -- outside the American Bible Belt, anyway -- (Laughter) but most people, even those who are familiar with evolution, aren't mindful that even more time lies ahead.
Sadece kampanya yapan fizikçilere değil, ama aynı zamanda biyologlara, bilgisayar uzmanlarına ve çevrecilere ihtiyacımız var. Ve akademisyenler ve bağımsız girişimciler, devlet hizmetinde çalışanlara ve ticari baskılar altındaki şirket çalışanlarına oranla daha özgür olduklarından özel bir sorumluluğa sahiptirler. Ben kitabım "Bizim Son Yüzyılımız" kitabını bir bilimci sadece genel bir bilimci olarak yazdım. Ama bence bir şey daha var o da kozmolog olmanın sağladığı özel bir bakış açısı ve o uzak gelecek için farkındalık öneriyor. Evrimsel geçmişin müthiş zaman dilimleri şimdi artık ortak kültürün bir parçası-- Amerikadaki dini bölge koridorunun dışında tabii ki-- (Gülüşmeler) Fakat bir çok insan hatta evrim düşüncesine yakın olanlar, önümüzde daha uzun bir zaman olduğu konusunda düşünceli değiller.
The sun has been shining for four and a half billion years, but it'll be another six billion years before its fuel runs out. On that schematic picture, a sort of time-lapse picture, we're halfway. And it'll be another six billion before that happens, and any remaining life on Earth is vaporized. There's an unthinking tendency to imagine that humans will be there, experiencing the sun's demise, but any life and intelligence that exists then will be as different from us as we are from bacteria. The unfolding of intelligence and complexity still has immensely far to go, here on Earth and probably far beyond. So we are still at the beginning of the emergence of complexity in our Earth and beyond. If you represent the Earth's lifetime by a single year, say from January when it was made to December, the 21st-century would be a quarter of a second in June -- a tiny fraction of the year. But even in this concertinaed cosmic perspective, our century is very, very special, the first when humans can change themselves and their home planet.
Güneş dört buçuk milyar yıldır parlıyor, fakat sıcaklığını kaybedene kadar bir altı milyar yıl daha var. Şematik olarak, zamansız bir resim içinde yarı yoldayız. Ve yeryüzünde herhangi bir hayat kalmamasına bir diğer altı milyar yıl var. Güneş söndüğü zaman insanların hala orada olacağını sanan bir düşünceden yoksun eğilim var, fakat ondan sonra ortaya çıkacak herhangi bir yaşam ve zeka türü bizim bakterilerden farklı olduğumuz kadar bizden farklı olacak. Zekanın ve karmaşıklığın açıklığa kavuşması için hala önümüzde muazzam bir yol var,burada yeryüzünde ve muhtemelen çok ötesinde. Yani yeryüzünün ve ötesinin karmaşıklığının (anlaşılnasında) hala başlangıçtayız. Eğer yeryüzünün hayatını bir tek yıl olarak düşünürseniz, diyelim Ocak'tan Aralığa kadar, 21.yüzyıl sadece Haziran'ın içindeki bir saniyenin çeyreği olurdu-- bir yılın çok ufak bir parçası. Ama yine de bu çok büyük kozmik bakış açısında bile yüzyılımız çok, çok özel. En başta insanlar kendi kendilerini ve kendi gezegenlerini değiştirebilebilirler.
As I should have shown this earlier, it will not be humans who witness the end point of the sun; it will be creatures as different from us as we are from bacteria. When Einstein died in 1955, one striking tribute to his global status was this cartoon by Herblock in the Washington Post. The plaque reads, "Albert Einstein lived here." And I'd like to end with a vignette, as it were, inspired by this image. We've been familiar for 40 years with this image: the fragile beauty of land, ocean and clouds, contrasted with the sterile moonscape on which the astronauts left their footprints. But let's suppose some aliens had been watching our pale blue dot in the cosmos from afar, not just for 40 years, but for the entire 4.5 billion-year history of our Earth. What would they have seen? Over nearly all that immense time, Earth's appearance would have changed very gradually. The only abrupt worldwide change would have been major asteroid impacts or volcanic super-eruptions. Apart from those brief traumas, nothing happens suddenly.
Bunu aslında daha önceden göstermeliydim, güneşin sonuna şahit olacak olanlar insanlar olmayacak, bizden bakterilerle aramızdaki fark kadar farklı olan yaratıklar olacak. Einstein 1955' de öldüğünde, çok dikkati çeken bir anma Washington Post'tan Herblock tarafından yapılan bu karikatürdü. Tabelada " Albert Einstein burada yaşadı." yazıyordu. ve bu görüntüden esinlenerek bir kısa hikayeyle bitirmek istiyorum. Bu görüntüye 40 yıldır aşinayız: bulutların, okyanusun ve yeryüzünün kırılgan güzelliğiyle birlikte astronotların ayak izlerini bıraktığı bakir ay görüntüsü, Ama farzedelim ki bazı yabancılar bizim bulanık mavi küremizi kozmozda uzaktan sadece 40 yıldan beri değil, yeryüzünün 4.5 milyar yıllık tüm tarihi boyunca seyrediyor olsunlar, Bütün bu muazzam süre içinde ne görüyor olabilirlerdi? Yerkürenin görüntüsü çok yavaş biçimde değişiyor olabilirdi. Bütün bu değişim içinde ani olarak değişen tek şey büyük göktaşı etkileri ya da volkanik süper-patlamalar olabilirdi. Bu türlü kısa süreli travmaların dışında hiç bir şey ani biçimde olmaz.
The continental landmasses drifted around. Ice cover waxed and waned. Successions of new species emerged, evolved and became extinct. But in just a tiny sliver of the Earth's history, the last one-millionth part, a few thousand years, the patterns of vegetation altered much faster than before. This signaled the start of agriculture. Change has accelerated as human populations rose. Then other things happened even more abruptly. Within just 50 years -- that's one hundredth of one millionth of the Earth's age -- the amount of carbon dioxide in the atmosphere started to rise, and ominously fast.
Kıtasal yeryüzü kitleleri etrafta dolaştılar. Buz örtüsü katılaştı ve azaldı. Yeni türler başarılı biçimde ortaya çıktılar, evrimleştiler ve kayboldular. Fakar Dünya tarihinin sadece çok ufak bir bölümünde, son bir milyonuncu bölümünde, bir kaç bin yılda, bitkilerin biçimleri daha önce olandan daha hızlı biçimde değişti. Bu tarımın başlangıcının sinyaliydi. Değişiklik insan popülasyonları büyüdükçe arttı. Sonra diğer şeyler daha da hızlı biçimde oluştu. Sadece 50 yıl içinde-- bu Dünyanın yaşının bir milyonda birinin yüzde biri-- atmosferdeki karbondioksit miktarı kaygı verici biçimde artmaya başladı.
The planet became an intense emitter of radio waves -- the total output from all TV and cell phones and radar transmissions. And something else happened. Metallic objects -- albeit very small ones, a few tons at most -- escaped into orbit around the Earth. Some journeyed to the moons and planets. A race of advanced extraterrestrials watching our solar system from afar could confidently predict Earth's final doom in another six billion years. But could they have predicted this unprecedented spike less than halfway through the Earth's life? These human-induced alterations occupying overall less than a millionth of the elapsed lifetime and seemingly occurring with runaway speed? If they continued their vigil, what might these hypothetical aliens witness in the next hundred years? Will some spasm foreclose Earth's future? Or will the biosphere stabilize? Or will some of the metallic objects launched from the Earth spawn new oases, a post-human life elsewhere?
Gezegen radyo dalgalarını yoğun biçimde emmeye başladı-- bütün TV ve cep telefonları ve radar transmisyonları. Ve bir başka şey ortaya çıktı. Metalik nesneler-- çok küçük olsalar da, en fazla bir kaç ton-- Yerkürenin etrafındaki yörüngeye oturdular. Bazıları aylara ve gezegenlere doğru yola çıktılar. Dünya dışından gelişmiş bir ırk uzaktan bizim solar sistemimizi seyrediyor Dünyanın son dönemini güvenli biçimde bir diğer altı milyar yıl olarak belirleyebilirdi. Fakat tahmin edebilirlermiydi ki bu önceden kestirilmeyen şey Dünyanın yaşını yarı yarıya azaltsın? Bu insan eseri değişliklikler geçen zamanın milyonda birinden daha bir zamanı kapsıyor ve görünüyor ki koşarcasına oluyor. Eğer bunlar büyümeye devam ederlerse, gelecek yüz yıllarda bu varsayımsal yabancılar daha nelere şahitlik edecekler? Dünyanın geleceğini daraltacaklar mı? Ya da biyosferi stabilize mi edecekler? Veya Dünyadan kalkan metalik nesnelerden bazıları yeni vahalar mı dölleyecekler, bir yerlerde insan sonrası hayat mı olacak?
The science done by the young Einstein will continue as long as our civilization, but for civilization to survive, we'll need the wisdom of the old Einstein -- humane, global and farseeing. And whatever happens in this uniquely crucial century will resonate into the remote future and perhaps far beyond the Earth, far beyond the Earth as depicted here. Thank you very much.
Genç Einstein'in bilimi medeniyetimiz sürdüğü sürece devam edecek. Ama medeniyetin yaşaması için yaşlı Einstein'ın bilgeliğine ihtiyacımız olacak-- insancıl, bütüncül ve ileri görüşlü. Ve bu kendine özgü özel yüzyılda ne olursa olsun Dünyanın uzak geleceğine ve belki de ondan da ötesine, Burada resmi çizildiği gibi Dünyanın çok ötesine etkisi olacak. Çok teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkışlar)