This is our life with bees, and this is our life without bees. Bees are the most important pollinators of our fruits and vegetables and flowers and crops like alfalfa hay that feed our farm animals. More than one third of the world's crop production is dependent on bee pollination.
Arılarla yaşam böyle bir şey ve bu ise arılar olmadan yaşamımız. Arılar, meyvelerimizin ve sebzelerimizin, çiçeklerimizin ve çiftlik hayvanları için besin olan yonca gibi ekinlerin en önemli polen taşıyıcısıdır. Tüm dünyanın tahıl üretiminin üçte birinden fazlası arıların polen taşımasına bağlıdır.
But the ironic thing is that bees are not out there pollinating our food intentionally. They're out there because they need to eat. Bees get all of the protein they need in their diet from pollen and all of the carbohydrates they need from nectar. They're flower-feeders, and as they move from flower to flower, basically on a shopping trip at the local floral mart, they end up providing this valuable pollination service. In parts of the world where there are no bees, or where they plant varieties that are not attractive to bees, people are paid to do the business of pollination by hand. These people are moving pollen from flower to flower with a paintbrush. Now this business of hand pollination is actually not that uncommon. Tomato growers often pollinate their tomato flowers with a hand-held vibrator. Now this one's the tomato tickler. (Laughter) Now this is because the pollen within a tomato flower is held very securely within the male part of the flower, the anther, and the only way to release this pollen is to vibrate it. So bumblebees are one of the few kinds of bees in the world that are able to hold onto the flower and vibrate it, and they do this by shaking their flight muscles at a frequency similar to the musical note C. So they vibrate the flower, they sonicate it, and that releases the pollen in this efficient swoosh, and the pollen gathers all over the fuzzy bee's body, and she takes it home as food. Tomato growers now put bumblebee colonies inside the greenhouse to pollinate the tomatoes because they get much more efficient pollination when it's done naturally and they get better quality tomatoes.
İronik olan şu ki, arılar bizim besinlerimizi bilinçli olarak polenlemiyor. Bunu yapıyorlar çünkü beslenmeleri gerek. Arılar beslenmelerinde ihtiyaç duydukları proteini polenden alırlar ve gereken tüm karbonhidratı da çiçeğin özsuyundan. Çiçeklerden beslenirler ve çiçekten çiçeğe konarken, aslında buna çiçek pazarında alışverişe çıkmak denilebilir, neticede bu değerli polen taşıma hizmetini verirler. Dünyanın arıların olmadığı köşelerinde ya da arılar için cazip olmayan bitkilerin dikildiği yerlerde, insanlar polen taşıma işini elle yapmak için ücret alıyor. Bu insanlar çiçekten çiçeğe bir fırça ile polen taşıyorlar. Şimdi bu elle polen taşıma işi aslında o kadar da alışılmadık bir şey değil. Domates yetiştiricileri, domates çiçeklerini çoğu zaman ellerindeki titreştirici ile döllüyor. İşte bu bir domates gıdıklayıcı. (Gülüşmeler) Bunun nedeni domates çiçeğinin içindeki polenin, çiçeğin erkek kısmı olan Anter tarafından çok güvenli bir şekilde saklanması ve bu poleni ortaya çıkarmanın tek yolunun titreştirmek olmasıdır. Dolayısıyla yabanarıları bu çiçeğe tutunup onu sarsabilecek birkaç arı türünden bir tanesidir ve bunu kendi uçuş kaslarını müzikteki Do notasına benzer bir frekansta çırparak yaparlar. Böylece çiçeği titreştirirler, ses dalgası yollarlar ve bu etkili vınlamayla polen serbest kalır. Polen arının tüylü bedeninde toplanır ve balarısı bunu eve yiyecek olarak götürür. Domates yetiştiricileri artık yabanarısı kolonilerini domatesleri döllemek için seraların içine yerleştiriyor. Çünkü doğal yollardan yapıldığında çok daha etkili bir polenleme elde ediyorlar. Domatesler de daha kaliteli oluyor.
So there's other, maybe more personal reasons, to care about bees. There's over 20,000 species of bees in the world, and they're absolutely gorgeous. These bees spend the majority of their life cycle hidden in the ground or within a hollow stem and very few of these beautiful species have evolved highly social behavior like honeybees.
Yani arıları umursamanın başka, belki daha kişisel nedenleri var. Dünyada 20 binden fazla arı türü var ve hepsi kesinlikle muhteşem. Bu arılar yaşam döngülerinin çoğunu yerde saklanarak ya da ağaç diplerinde geçiriyor. Bu güzel yaratıkların çok azı balarıları gibi yüksek sosyal davranış göstermek üzere evrilmiştir.
Now honeybees tend to be the charismatic representative for the other 19,900-plus species because there's something about honeybees that draws people into their world. Humans have been drawn to honeybees since early recorded history, mostly to harvest their honey, which is an amazing natural sweetener.
Balarıları bu diğer 19 bin 900 kusür türün en karizmatik temsilcisi olma eğilimindedir çünkü insanları kendi dünyalarına çeken özel bir şey var. İnsanların balarıları tarafından cezbedilmesi erken yazılı tarihe dayanıyor. Çoklukla amaç ballarını toplamak, çünkü bal harika bir doğal tatlandırıcıdır.
I got drawn into the honeybee world completely by a fluke. I was 18 years old and bored, and I picked up a book in the library on bees and I spent the night reading it. I had never thought about insects living in complex societies. It was like the best of science fiction come true. And even stranger, there were these people, these beekeepers, that loved their bees like they were family, and when I put down the book, I knew I had to see this for myself. So I went to work for a commercial beekeeper, a family that owned 2,000 hives of bees in New Mexico. And I was permanently hooked.
Benim balarılarının dünyasına çekilme nedenim tamamen şans eseri. 18 yaşındaydım ve sıkılmıştım. Kütüphaneden arılar hakkında bir kitap aldım ve geceyi onu okuyarak geçirdim. Karmaşık toplumlarda yaşayan böcekler hakkında hiç düşünmemiştim. Bu sanki bilim kurgunun en iyisinin gerçekleşmesi gibiydi. Daha da ilginci, şu insanlar vardı, şu arıcılar, arılarını ailelerini sever gibi seven insanlar. Kitabı elimden bıraktığımda, bunu kendi gözlerimle görmem gerekiyordu. Ben de ticari bir arıcı için çalışmaya başladım, New Mexico'da 2 binden fazla kovana sahip bir aile için. Temelli olarak bu işe bağlandım.
Honeybees can be considered a super-organism, where the colony is the organism and it's comprised of 40,000 to 50,000 individual bee organisms. Now this society has no central authority. Nobody's in charge. So how they come to collective decisions, and how they allocate their tasks and divide their labor, how they communicate where the flowers are, all of their collective social behaviors are mindblowing. My personal favorite, and one that I've studied for many years, is their system of healthcare. So bees have social healthcare. So in my lab, we study how bees keep themselves healthy. For example, we study hygiene, where some bees are able to locate and weed out sick individuals from the nest, from the colony, and it keeps the colony healthy. And more recently, we've been studying resins that bees collect from plants. So bees fly to some plants and they scrape these very, very sticky resins off the leaves, and they take them back to the nest where they cement them into the nest architecture where we call it propolis. We've found that propolis is a natural disinfectant. It's a natural antibiotic. It kills off bacteria and molds and other germs within the colony, and so it bolsters the colony health and their social immunity. Humans have known about the power of propolis since biblical times. We've been harvesting propolis out of bee colonies for human medicine, but we didn't know how good it was for the bees. So honeybees have these remarkable natural defenses that have kept them healthy and thriving for over 50 million years.
Balarıları, koloninin bir organizma olduğu, ve 40 bin ilâ 50 bin arasında bireysel arı organizmasından oluşan bir süper-organizma olarak düşünülebilir. Bu toplumun hiçbir merkezi otoritesi yoktur. Başta kimse yoktur. Dolayısıyla, nasıl olup da ortak kararlar aldıkları, nasıl görev ayrımı ve iş bölümü yaptıkları, çiçeklerin yerini nasıl birbirlerine bildirdikleri, tüm bu ortak sosyal davranışları akıllara durgunluk verici. Benim kişisel favorim ve yıllardır üzerinde çalıştığım, onların sağlık sistemleridir. Yani arılar sosyal sağlık hizmetine sahiptir. Laboratuvarımda arıların kendilerini nasıl sağlıklı tuttukları konusunda çalışıyoruz. Örneğin, hijyen konusunu çalışıyoruz. Bazı arıların yuvadaki, kolonideki hasta bireyleri tespit edebildiği ve ayıkladığı, böylece koloniyi sağlıklı tutabildiği konusunu. Son zamanlarda, arıların bitkilerden topladıkları reçineler konusunda çalışıyoruz. Arılar bazı bitkilere uçar ve bu çok yapışkan reçineyi yapraklardan kazıyarak, bunları yuvaya getirirler. Reçineyi, yuva mimarisininde tutkal olarak kullanırlar, buna Propolis diyoruz. Propolisin doğal bir dezenfektan olduğunu öğrendik. Doğal bir antibiyotik. Kolonideki bakterileri ve küfleri ve diğer mikropları öldürür. Böylece koloninin sağlığı ve toplu bağışıklığını destekler. İnsanlar milattan beridir propolisin gücünü bilmektedir. Propolisi insanlar için ilaç yapmak amacıyla arı kolonilerinden toplamaktaydık, ama bunun arılar için ne kadar iyi olduğunu bilmiyorduk. Yani arılar onları 50 milyon yıldır sağlıklı ve kuvvetli kılan bu inanılmaz doğal koruyucuya sahipler.
So seven years ago, when honeybee colonies were reported to be dying en masse, first in the United States, it was clear that there was something really, really wrong. In our collective conscience, in a really primal way, we know we can't afford to lose bees. So what's going on? Bees are dying from multiple and interacting causes, and I'll go through each of these. The bottom line is, bees dying reflects a flowerless landscape and a dysfunctional food system.
Yedi yıl önce, balarısı kolonilerinin toplu halde öldükleri haberi ilk olarak ABD'den geldiğinde, birşeyin gerçekten, gerçekten kötü gittiği çok açıktı. Ortak bilincimizde, gerçekten ilkel bir şekilde, arıları kaybetmeyi göze alamayacağımızı biliyorduk. O zaman neler oluyor? Arılar bir çok ve birbiriyle ilişkili nedenden ölüyor ve bunların herbirinin üzerinden geçeceğim. Uzun lafın kısası, arıların ölmesi çiçeksiz bir tabiat ve işlemeyen bir gıda sistemini göstermektedir.
Now we have the best data on honeybees, so I'll use them as an example. In the United States, bees in fact have been in decline since World War II. We have half the number of managed hives in the United States now compared to 1945. We're down to about two million hives of bees, we think. And the reason is, after World War II, we changed our farming practices. We stopped planting cover crops. We stopped planting clover and alfalfa, which are natural fertilizers that fix nitrogen in the soil, and instead we started using synthetic fertilizers. Clover and alfalfa are highly nutritious food plants for bees. And after World War II, we started using herbicides to kill off the weeds in our farms. Many of these weeds are flowering plants that bees require for their survival. And we started growing larger and larger crop monocultures. Now we talk about food deserts, places in our cities, neighborhoods that have no grocery stores. The very farms that used to sustain bees are now agricultural food deserts, dominated by one or two plant species like corn and soybeans. Since World War II, we have been systematically eliminating many of the flowering plants that bees need for their survival. And these monocultures extend even to crops that are good for bees, like almonds. Fifty years ago, beekeepers would take a few colonies, hives of bees into the almond orchards, for pollination, and also because the pollen in an almond blossom is really high in protein. It's really good for bees. Now, the scale of almond monoculture demands that most of our nation's bees, over 1.5 million hives of bees, be transported across the nation to pollinate this one crop. And they're trucked in in semi-loads, and they must be trucked out, because after bloom, the almond orchards are a vast and flowerless landscape.
Elimizdeki en iyi veriler balarıları hakkında olduğundan örnek olarak onları kullanacağım. ABD'de, aslında arıların sayısı II. Dünya Savaşından bu yana azalmakta. 1945 ile karşılaştırıldığında şu anda ABD'de bakılan kovan sayısı yarı yarıya inmiştir. Yaklaşık iki milyon kovan arıya kadar indiğimizi düşünüyoruz. Ve bunun nedeni, II. Dünya Savaşından sonra, tarım uyglamalarımızı değiştirmemiz. Koruyucu bitkiler ekmeyi bıraktık. Yonca ve kabayonca ekmeyi bıraktık. Bunlar topraktaki nitrojeni sabitleyen doğal gübrelerdir ama bunun yerine sentetik gübreler kullanmaya başladık. Yonca ve kabayonca arılar için yüksek besin değeri olan bitkilerdir. II. Dünya Savaşından sonra, çiftliklerdeki yabani bitkileri öldürmek için bitki öldürücüler kullanmaya başladık. Bu yabani bitkilerin çoğu arıların yaşamlarını sürdürmek için ihtiyaç duydukları çiçekli bitkilerdi. Giderek daha fazla tek türlü ürün üreten tarım yapmaya başladık. Şimdi gıda erişimi olmayan yerlerden bahsediyoruz, şehirlermizdeki bölgeler, manavları olmayan mahalleler. Arıları olan çiftliklerin tam da kendileri bugün artık tarımsal gıda çölleri. Mısır ya da soya gibi bir-iki ürün türünün boyunduruğuna girmiş çiftlikler. II. Dünya Savaşından beri, arıların yaşamak için ihtiyaç duyduğu çiçek veren bitkilerin çoğunu sistematik olarak yok ediyoruz. Tek tip tarım kültürü arılar için iyi olan ekinlere kadar yayıldı, örneğin badem. Elli yıl önce, arıcılar polenleme işlemi için sadece bir kaç kovan arı götürürdü bademliklere. Hem badem çiçeklerindeki polenler protein açısından gerçekten zengindir. Arılar için gerçekten iyidir. Şimdiyse, tek tip badem tarımı kültürünün boyutları, ulusumuzun arılarının çoğunun ki bu 1.5 milyon kovan arının üstünde, bu tek ekini polenlemek için tüm ülkede dolaştırılmasını gerektiriyor. Kamyonlara yükleniyorlar, sonra da kamyonlardan indirilmeleri gerekiyor, çünkü çiçekten sonra, bademlikler engin ve çiçeksiz arazilerdir.
Bees have been dying over the last 50 years, and we're planting more crops that need them. There has been a 300 percent increase in crop production that requires bee pollination.
Arılar son 50 yıldan fazla bir zamandır ölüyor ve biz onlara ihtiyaç duyan daha fazla ürün ekiyoruz. Ekin üretiminde arıların polenlemesine ihtiyaç duyan yüzde 300'lük bir artış var.
And then there's pesticides. After World War II, we started using pesticides on a large scale, and this became necessary because of the monocultures that put out a feast for crop pests. Recently, researchers from Penn State University have started looking at the pesticide residue in the loads of pollen that bees carry home as food, and they've found that every batch of pollen that a honeybee collects has at least six detectable pesticides in it, and this includes every class of insecticides, herbicides, fungicides, and even inert and unlabeled ingredients that are part of the pesticide formulation that can be more toxic than the active ingredient. This small bee is holding up a large mirror. How much is it going to take to contaminate humans?
Ayrıca böcek ilaçları var. II. Dünya Savaşından sonra böcek ilaçlarını büyük çapta kullanmaya başladık, çünkü tek tip tarım, ekin zararlılarına bir ziyafet sunuyordu. Yakın zamanda, Penn State Üniversitesi'nden araştırmacılar arıların evlerine yiyecek olarak taşıdıkları polenlerde böcek ilacı kalıntıları aramaya başladılar. Arıların topladığı her bir polen kümesinde en azından altı farklı tespit edilebilen böcek ilacına rastladılar. Her çeşit böcek zehri, bitki öldürücü, mantar öldürücü ve hatta aktif içerikten daha fazla toksik olabilen, böcek ilacı förmülünün bir parçası olup tepkimeye girmeyen ve etikete yazılmayan bileşenler de vardı. Bu küçük arı büyük bir ayna tutuyor. İnsanlara bulaştırması için ne miktarda olması gerekiyor?
One of these class of insecticides, the neonicontinoids, is making headlines around the world right now. You've probably heard about it. This is a new class of insecticides. It moves through the plant so that a crop pest, a leaf-eating insect, would take a bite of the plant and get a lethal dose and die. If one of these neonics, we call them, is applied in a high concentration, such as in this ground application, enough of the compound moves through the plant and gets into the pollen and the nectar, where a bee can consume, in this case, a high dose of this neurotoxin that makes the bee twitch and die. In most agricultural settings, on most of our farms, it's only the seed that's coated with the insecticide, and so a smaller concentration moves through the plant and gets into the pollen and nectar, and if a bee consumes this lower dose, either nothing happens or the bee becomes intoxicated and disoriented and she may not find her way home. And on top of everything else, bees have their own set of diseases and parasites. Public enemy number one for bees is this thing. It's called varroa destructor. It's aptly named. It's this big, blood-sucking parasite that compromises the bee's immune system and circulates viruses.
Bu böcek öldürücülerin bir sınıfı, neonikontinoidler, şu anda dünyanın her yerinde başlıkları süslüyor. Muhtemelen duymuşsunuzdur. Bu yeni bir böcek öldürücü sınıfı. Bitkide ilerliyor ve böylece bir ürün zararlısı, yaprak yiyen bir böcek, bitkiden bir ısırık alıyor ve ölümcül dozu alarak ölüyor. Eğer bu neoniklerden biri, böyle adlandırılıyorlar, yüksek konsantrasyonlarda uygulanırsa, bu toprak uygulamasında olduğu gibi, yeteri kadar bileşim bitki boyunca ilerleyerek polen ve nektara ulaşır. Bu durumda, arı yüksek dozda nörotoksin tüketmiş olur ve bu da arının seğirip ölmesine neden olur. Çoğu tarım yerleşimlerinde, çoğu çiftliklerde, sadece tohum böcek öldürücü ile kaplanmıştır. Dolayısıyla küçük bir miktar bitki içinde ilerler ve polen ile nektara geçer. Arı bu düşük dozu tükettiğinde ya hiçbir şey olmaz ya da arı zehirlenir ve yönünü kaybeder ve eve dönüş yolunu bulamayabilir. Herşeyin ötesinde, arılar kendilerine özgü hastalık ve parazitlere sahiptir. Arıların bir numaralı halk düşmanı bu şeydir. Varroa Yıkıcısı adı verilir. Uygun bir şekilde isimlendirilmiştir. Bu büyük, kan emici parazit arının bağışıklık sistemini tehlikeye atar ve virüsleri dolaşıma sokar.
Let me put this all together for you. I don't know what it feels like to a bee to have a big, bloodsucking parasite running around on it, and I don't know what it feels like to a bee to have a virus, but I do know what it feels like when I have a virus, the flu, and I know how difficult it is for me to get to the grocery store to get good nutrition. But what if I lived in a food desert? And what if I had to travel a long distance to get to the grocery store, and I finally got my weak body out there and I consumed, in my food, enough of a pesticide, a neurotoxin, that I couldn't find my way home? And this is what we mean by multiple and interacting causes of death.
Hepsini sizin için bir araya getirmeme izin verin. Büyük, kan emici bir parazitin üzerinde dolaştığı bir arı olmanın nasıl bir his olduğunu bilmiyorum. Virüs sahibi bir arı olmanın da ne demek olduğunu bilmiyorum. Ama vücudumda bir virüs olmasının ne demek olduğunu, grip olmanın ne demek olduğunu biliyorum ve iyi besin almak için manava gitmenin ne kadar zor olduğunu biliyorum. Peki eğer bir gıda çölünde yaşıyor olsaydım? Manava gitmek için uzun bir mesafe katetmek zorunda kalsam ve nihayet zayıf vücudumu oraya ulaştırıp böcek ilacı dolu yemeğimi yiyerek nörotoksin tükettiğimde eve dönüş yolunu bulamasaydım? Çoklu ve birbirini etkileyen ölüm nedenleri derken kastettiğimiz bu.
And it's not just our honeybees. All of our beautiful wild species of bees are at risk, including those tomato-pollinating bumblebees. These bees are providing backup for our honeybees. They're providing the pollination insurance alongside our honeybees. We need all of our bees.
Sadece balarıları için değil. Tüm o harika yabani arı türlerimiz risk altında, domates polenlemesini sağlayan yabanarıları dahil. Bu arılar balarılarımız için destek sağlıyorlar. Balarılarımızın yanı sıra polenleme sigortası sağlıyorlar. Bizim tüm arılarımıza ihtiyacımız var.
So what are we going to do? What are we going to do about this big bee bummer that we've created? It turns out, it's hopeful. It's hopeful. Every one of you out there can help bees in two very direct and easy ways. Plant bee-friendly flowers, and don't contaminate these flowers, this bee food, with pesticides. So go online and search for flowers that are native to your area and plant them. Plant them in a pot on your doorstep. Plant them in your front yard, in your lawns, in your boulevards. Campaign to have them planted in public gardens, community spaces, meadows. Set aside farmland. We need a beautiful diversity of flowers that blooms over the entire growing season, from spring to fall. We need roadsides seeded in flowers for our bees, but also for migrating butterflies and birds and other wildlife. And we need to think carefully about putting back in cover crops to nourish our soil and nourish our bees. And we need to diversify our farms. We need to plant flowering crop borders and hedge rows to disrupt the agricultural food desert and begin to correct the dysfunctional food system that we've created.
Peki o zaman ne yapacağız? Yarattığımız bu büyük arı laneti konusunda ne yapacağız? Anlaşılan o ki hala ümit var. Ümit var. Her biriniz arılara doğrudan ve kolay iki farklı yolla yardım edebilirsiniz. Arı-dostu çiçekler ekin, ve bu çiçekleri, yani arıların gıdasını böcek öldürücülerle kirletmeyin. İnternete girin ve yaşadığınız bölgedeki çiçekleri araştırın ve onları ekin. Kapınızın önüne bir saksı içine ekin. Evinizin girişine ekin, arka bahçenize ekin, bulvarlarınıza ekin. Parklara, kamusal alanlara, çayırlık alanlara ekilmesi için kampanyalar düzenleyin. Çiftlik alanlarını bir yana koyun. İlkbahardan sonbahara, tüm bir büyüme mevsimi süresince açacak mükemmel çeşitlilikte çiçeklere ihtiyacımız var. Arılarımız için, ama aynı zamanda göç eden kelebekler, kuşlar ve diğer yabani yaşam için yol kenarlarının çiçeklerle donatılmasına ihtiyacımız var. Topraklarımızı ve arılarımızı besleyecek koruyucu bitkileri yeniden ekme konusunda dikkatlice düşünmeliyiz. Çiftliklerimizi çeşitlendirmeliyiz. Tarımsal gıda çöllerini engellemek için çiçekli bitkileri sınırlara ve çitlere ekmeliyiz. Yarattığımız bu işlemeyen gıda sistemini düzeltmeye başlamalıyız.
So maybe it seems like a really small countermeasure to a big, huge problem -- just go plant flowers -- but when bees have access to good nutrition, we have access to good nutrition through their pollination services. And when bees have access to good nutrition, they're better able to engage their own natural defenses, their healthcare, that they have relied on for millions of years. So the beauty of helping bees this way, for me, is that every one of us needs to behave a little bit more like a bee society, an insect society, where each of our individual actions can contribute to a grand solution, an emergent property, that's much greater than the mere sum of our individual actions. So let the small act of planting flowers and keeping them free of pesticides be the driver of large-scale change.
Bu büyük, devasa bir soruna çok küçük bir karşı-önlem gibi görünüyor olabilir -gidip çiçek ekmek- ama arılar iyi beslenmeye eriştiklerinde onların polenleme hizmetleri aracılığıyla biz de iyi beslenmeye erişebileceğiz. Ayrıca arılar iyi besinlere eriştiklerinde, milyonlarca yıldır güvendikleri kendi doğal korumalarını, kendi sağlık hizmetlerini daha kolay bir şekilde kullanabileceklerdir. Dolayısıyla arılara böyle yardım etmenin güzelliği şu ki, her birimizin bir arı ya da böcek toplumuna daha benzer davranışlarda bulunmamız gerek. Yani, hepimizin bireysel eylemleri üstün bir çözüme katkıda bulunabilir. Bireysel eylemlerimizin toplamından çok daha büyük bir özellik ortaya koyabilir. Öyleyse gelin, çiçek ekmek ve onları böcek ilacından uzak tutmak gibi küçük eylemleri büyük ölçekteki değişimin itici gücü yapalım.
On behalf of the bees, thank you.
Arılar adına, sizlere teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkışlar)
Chris Anderson: Thank you. Just a quick question. The latest numbers on the die-off of bees, is there any sign of things bottoming out? What's your hope/depression level on this?
Chris Anderson: Teşekkürler. Kısa bir soru. Arıların ölümlerine dair en son rakamlar, bunlarda herhangi bir düşüş var mı? Sizin ümit/depresyon düzeyiniz nedir bu konuda?
Maria Spivak: Yeah. At least in the United States, an average of 30 percent of all bee hives are lost every winter. About 20 years ago, we were at a 15-percent loss. So it's getting precarious.
Maria Spivak: Evet. En azından ABD'de tüm arı kovanlarının ortalama yüzde 30'u her kış kaybediliyor. Yaklaşık 20 yıl önce, yüzde 15 kayıp düzeyindeydik. Yani giderek tehlikeli oluyor.
CA: That's not 30 percent a year, that's -- MS: Yes, thirty percent a year.
CA: Yılda yüzde 30, bu - MS: Evet, yılda yüzde 30.
CA: Thirty percent a year. MS: But then beekeepers are able to divide their colonies and so they can maintain the same number, they can recuperate some of their loss.
CA: Yılda yüzde 30. MS: Ama sonra arıcılar kolonilerini bölmeyi başardılar ve böylece aynı sayıyı koruyabiliyorlar, bazı kayıplarını tekrar kazanabiliyorlar.
We're kind of at a tipping point. We can't really afford to lose that many more. We need to be really appreciative of all the beekeepers out there. Plant flowers.
Bir tür taşma noktasına geldik. Bu kadar fazla sayıda kaybetmeyi göze alamayız. Etrafımızdaki tüm arıcılar için gerçekten minnet duymalıyız. Çiçek ekin.
CA: Thank you.
CA: Teşekkürler.
(Applause)
(Alkışlar)