So today, I'm going to tell you about some people who didn't move out of their neighborhoods. The first one is happening right here in Chicago. Brenda Palms-Farber was hired to help ex-convicts reenter society and keep them from going back into prison. Currently, taxpayers spend about 60,000 dollars per year sending a person to jail. We know that two-thirds of them are going to go back. I find it interesting that, for every one dollar we spend, however, on early childhood education, like Head Start, we save 17 dollars on stuff like incarceration in the future. Or -- think about it -- that 60,000 dollars is more than what it costs to send one person to Harvard as well.
Bugün,size kendi muhitlerini bırakmamış... ...bir kaç insandan bahsedeceğim. İlki,burda Chicago'da geçiyor. Brenda Palms-Farber,sabıkalıların yeniden topluma... ...katılmalarına yardım etmek ve tekrar hapse... ...girmelerini engellemek için işe alınmıştı. Şu anda,mükellefler,bir kişinin... ...tutuklanmasına karşılık... ...yılda yaklaşık 60,000$ ödüyor. Bunların,üçte ikisinin geri geleceğini biliyoruz. İlginç bulduğum şu ki,okul öncesi eğitim... ...için Head Start gibi,ödediğimiz her bir... ...dolara karşılık... ...ilerde olacak tutuklama... ...gibi olaylar için 17$ ödüyoruz... Ya da- düşünün, bir kişiyi Harvard'a ... ...göndermek için bile... ...60,000$, değerinden çok fazla.
But Brenda, not being phased by stuff like that, took a look at her challenge and came up with a not-so-obvious solution: create a business that produces skin care products from honey. Okay, it might be obvious to some of you; it wasn't to me. It's the basis of growing a form of social innovation that has real potential. She hired seemingly unemployable men and women to care for the bees, harvest the honey and make value-added products that they marketed themselves, and that were later sold at Whole Foods. She combined employment experience and training with life skills they needed, like anger-management and teamwork, and also how to talk to future employers about how their experiences actually demonstrated the lessons that they had learned and their eagerness to learn more. Less than four percent of the folks that went through her program actually go back to jail. So these young men and women learned job-readiness and life skills through bee keeping and became productive citizens in the process. Talk about a sweet beginning.
Fakat Brenda,bu tip şeyleri ayarlamıyor,... ...işine bakıp,... ...pek de açık olmayan... ...bir çözüm getiriyor... ...baldan yapılan cilt bakımı ürünleri... ...imal eden bir firma kurmak. Tamam,bu fikir bazılarınıza açık gelmiş olabilir,ama bana gelmedi. Bu,gerçek potansiyele sahip... ...bir sosyal değişikliğin oluşmasının temeli. Anlaşılan O,çalışamayan erkek ve kadınların... ...arılara ve toplanan bala özen gösterip,... ...katma değerli ürünler yapmalarını... ...ve onları pazarlayıp... ...Whole Foods'da satmaları işini vermişti. Öfke yönetimi ve ekip çalışması gibi... ...ihtiyaç duydukları yaşam becerileriyle... ...iş tecrübesi ve eğitimini birleştirdi... ...bir de,iş tecrübeleri hakkında... ...daha sonraki işverenleriyle nasıl konuşacaklarını. Aslında,bu, öğrendikleri dersleri... ...ve daha çok öğrenmek için heveslerini ispatladı. Onun bu programından geçen... ...insanların yüzde dördünden azı.. ...aslında cezaevine geri dönecek. Yani,bu genç kadın ve erkekler arıcılık aracılığıyla... ...yaşam becerileri ve iş hazırlığını öğrendiler... ...ve zamanla üretken vatandaşlar haline geldiler. Şimdi,tatlı bir başlangıçtan bahsedelim.
Now, I'm going to take you to Los Angeles, and lots of people know that L.A. has its issues. But I'm going to talk about L.A.'s water issues right now. They have not enough water on most days and too much to handle when it rains. Currently, 20 percent of California's energy consumption is used to pump water into mostly Southern California. Their spending loads, loads, to channel that rainwater out into the ocean when it rains and floods as well. Now Andy Lipkis is working to help L.A. cut infrastructure costs associated with water management and urban heat island -- linking trees, people and technology to create a more livable city. All that green stuff actually naturally absorbs storm water, also helps cool our cities. Because, come to think about it, do you really want air-conditioning, or is it a cooler room that you want? How you get it shouldn't make that much of a difference.
Şimdi,sizi Los Ageles'a götüreceğim. İnsanların birçoğu L.A 'ın ...sorunları olduğunu bilir. Fakat,ben Los Angeles'ın su sorunundan bahsedeceğim. Çoğu zaman onların yeterli suyu yok... ...ve... Şu anda,Kaliforniya'nın enerji tüketiminin... ...yüzde 20'si,daha çok... ...Güney Kaliforniya'ya su... ...pompalamak için kullanılıyor. Yağmur yağıp,taşdığında dahi,... ...okyanusun içi ve dışındaki suları kanala... ...dökmek için yapılan harcamalar ağırlaşıyor. Şu anda,Andy Lipkis,bağlayıcı ağaçlar,... ...insanlar ve teknolojiyle,daha yaşanılabilir... ...bir şehir yaratmaya,su denetimi ve şehir ısı adası... ...ile ilgili altyapı masraflarını kısmaya... ...yardım etmek için çalışıyor. Bütün bu yeşil alanlar aslında,haliyle yağmur suyunu... ...emiyor,diğer yandan şehirlerimizin serinlemesini sağlıyor. Çünkü,bir düşünün,... gerçekten klima ya da... daha serin bir oda istemez misiniz? Bu kadar farkın olmaması gerektiğini nasıl anlarsınız?
So a few years ago, L.A. County decided that they needed to spend 2.5 billion dollars to repair the city schools. And Andy and his team discovered that they were going to spend 200 million of those dollars on asphalt to surround the schools themselves. And by presenting a really strong economic case, they convinced the L.A. government that replacing that asphalt with trees and other greenery, that the schools themselves would save the system more on energy than they spend on horticultural infrastructure. So ultimately, 20 million square feet of asphalt was replaced or avoided, and electrical consumption for air-conditioning went down, while employment for people to maintain those grounds went up, resulting in a net-savings to the system, but also healthier students and schools system employees as well.
Bir kaç yıl önce,L.A şehri... ...şehir okullarını onarmak için... ...2.5 milyar dolara ihtiyaçları... olduğuna karar verdi. Andy ve ekibi,bu okulların etrafını... ...asfaltlamak için dolarların 200 milyonunu... ...harcadıklarını ortaya çıkardı. Ve gercekten güçlü bir ekonomik tablo sunarak, ...L.A hükümetini,asfaltın ağaçlarla ve diğer... ...yeşilliklerle yer değiştirmesini... ...okulların,bahçıvanlık altyapısına harcadıklarından... ...daha fazla, enerji sisteminde tasarruf... ...edeceklerine dair ikna ettiler. Yani sonunda,20 milyon ayak kare asfalt... ...iptal edildi ve ya diğeriyle değiştirildi... ...ve klima için elektrik tüketimi azaldı... ...sistemde net tasarruf, sonuçlanarak... ...fiyatı yükselen arazilerde iş olanağı... ...devam etmektedir... ...ayrıca,sağlıklı öğrenciler ve okul sistemi de çalışanlar arasında.
Now Judy Bonds is a coal miner's daughter. Her family has eight generations in a town called Whitesville, West Virginia. And if anyone should be clinging to the former glory of the coal mining history, and of the town, it should be Judy. But the way coal is mined right now is different from the deep mines that her father and her father's father would go down into and that employed essentially thousands and thousands of people. Now, two dozen men can tear down a mountain in several months, and only for about a few years' worth of coal. That kind of technology is called "mountaintop removal." It can make a mountain go from this to this in a few short months. Just imagine that the air surrounding these places -- it's filled with the residue of explosives and coal. When we visited, it gave some of the people we were with this strange little cough after being only there for just a few hours or so -- not just miners, but everybody.
...Evet,Judy Bonds... ...bir maden işçisinin kızı. Ailesinin Whitesville denilen... ...West Virginia şehrinde sekiz kuşağı var. Ve eğer şehrin ve kömür... ...madenciliğinin o eski ihtişamına bağlı... ...biri varsa... ...O,Judy'dir. Fakat,şu anda maden çıkarılan yol... ...büyükbabasının ve babasının indiği... ...derin madenlerden farklı... ...ve gerçekte bu,binlerce insanı işe aldı. Şimdi,iki düzine erkek bir dağı... ...yaklaşık birkaç yıllık maden için... ...birkaç ayda parçalayabiliyor. Bu tür teknoloji,dağbaşı çıkarması olarak adlandırılır. O,bir dağı burdan buraya birkaç... ...kısa ayda tamamlayabilir. Patlayıcı ve maden tortularıyla dolu... ...bu havanın,bu alanları kapladığını hayal edin. Ziyaret ettikten birkaç saat sonra... ...yanlız işçilere değil, ...hepimize garip... ...bir öksürük geldi.
And Judy saw her landscape being destroyed and her water poisoned. And the coal companies just move on after the mountain was emptied, leaving even more unemployment in their wake. But she also saw the difference in potential wind energy on an intact mountain, and one that was reduced in elevation by over 2,000 feet. Three years of dirty energy with not many jobs, or centuries of clean energy with the potential for developing expertise and improvements in efficiency based on technical skills, and developing local knowledge about how to get the most out of that region's wind. She calculated the up-front cost and the payback over time, and it's a net-plus on so many levels for the local, national and global economy. It's a longer payback than mountaintop removal, but the wind energy actually pays back forever. Now mountaintop removal pays very little money to the locals, and it gives them a lot of misery. The water is turned into goo. Most people are still unemployed, leading to most of the same kinds of social problems that unemployed people in inner cities also experience -- drug and alcohol abuse, domestic abuse, teen pregnancy and poor heath, as well.
Judy manzarasının yok edildiğini... ve suyunun zehirlendiğini gördü. Ve,yıllık tatilierindeki işsizliği... ...bırakan madenci grupları... ...dağ boşaltıldıktan sonra devam ettiler. Judy,bir de,zarar görmemiş bir dağdaki... ...potensiyel rüzgar enerjisindeki farkı gördü... ...farktan birisi,rakımın... ...2.000 fit üzerinde azalmasıydı. Kirli enerjinin üç yılında fazla iş yoktu.. ya da,yüzyılların temiz enerjisinde... ...bölge rüzgarından en iyi şekilde yararlanmak... ...piyasa bilgisinin gelişimine ve teknik... ...teknik becerilere dayalı verimlilikte uzmanlaşmanın... ...ve ilerlemenin gelişim potansiyeli vardı. O,gider masraflarını ve... ... geri ödemelerini hesapladı... ...bir çok kademede,yerel,milli... ...ve evrensel ekonomi için net bir artış vardı. Bu,dağ başı çıkarmasından daha uzun bir ödemeydi... ...ama rüzgar enerjisi onu sonsuza kadar geri öder. Şu anda dağ başı çıkarması yerlilere çok az para... ...ödüyor ve bu onlara birçok sıkıntı getiriyor... Su,yapışkan bir maddeye dönüştü. Çoğu insan hala işsiz ve bu... ...benzer türde toplum sorunlarına yol açıyor... ...bir de iç şehirlerdeki işsiz insanlar... ...kötü bir sağlık,genç yaşta hamilelik,aile içi şiddet... ...alkol ve uyuşturucu gibi şeyleri tecrübe ediyorlar.
Now Judy and I -- I have to say -- totally related to each other. Not quite an obvious alliance. I mean, literally, her hometown is called Whitesville, West Virginia. I mean, they are not -- they ain't competing for the birthplace of hip hop title or anything like that. But the back of my T-shirt, the one that she gave me, says, "Save the endangered hillbillies." So homegirls and hillbillies we got it together and totally understand that this is what it's all about. But just a few months ago, Judy was diagnosed with stage-three lung cancer. Yeah. And it has since moved to her bones and her brain. And I just find it so bizarre that she's suffering from the same thing that she tried so hard to protect people from. But her dream of Coal River Mountain Wind is her legacy. And she might not get to see that mountaintop. But rather than writing yet some kind of manifesto or something, she's leaving behind a business plan to make it happen. That's what my homegirl is doing. So I'm so proud of that.
--söylemeliyim ki--Judy ve ben... ...tamamıyla birbirimize benziyoruz. Gayet açık bir bağlılık. Demek istediğim,memleketi West Virginia,Whitesville... ...diye anılıyor,yani bir hip hop isminin... ...doğuşu ya da bunun gibi... ...şeyler için yarışmıyorlar. Fakat,bana verdiği tişörtün arkasında şöyle... ...diyor,''Tehlikedeki çiftçileri koru.'' Yani,mahalleli bir kız ve çiftçiler,biz onu birlikte yaparız. ve bunun neyle ilgili olduğunu bütünüyle anlarız. Fakat birkaç ay önce, ...Judy'ye 3.dereceden... ...akciğer kanseri teşhisi konulmuş. Evet. Ve bu,kemiklerini ve beynini etkilemiş. Aynı şeyden muzdarip olmasını ve... ...aynı hastalığı olan insanları korumak... ...için çok çabalamasını bambaşka buluyorum. Fakat onun Coal River... ...Mountain Wind hayali,... ...vasiyetidir. Bir daha dağ başını... ...göremeyebilir. Fakat,bildiri ya da... ...başka bir şey yazmaktansa... ...gerçekleşecek bir... ...iş planının arkasında bırakıyor. İşte,mahalleli bir kızın yaptığıdır bu. Öyleki,onunla gurur duyuyorum.
(Applause)
(Alkış)
But these three people don't know each other, but they do have an awful lot in common. They're all problem solvers, and they're just some of the many examples that I really am privileged to see, meet and learn from in the examples of the work that I do now. I was really lucky to have them all featured on my Corporation for Public Radio radio show called ThePromisedLand.org. Now they're all very practical visionaries. They take a look at the demands that are out there -- beauty products, healthy schools, electricity -- and how the money's flowing to meet those demands. And when the cheapest solutions involve reducing the number of jobs, you're left with unemployed people, and those people aren't cheap. In fact, they make up some of what I call the most expensive citizens, and they include generationally impoverished, traumatized vets returning from the Middle East, people coming out of jail. And for the veterans in particular, the V.A. said there's a six-fold increase in mental health pharmaceuticals by vets since 2003. I think that number's probably going to go up. They're not the largest number of people, but they are some of the most expensive -- and in terms of the likelihood for domestic abuse, drug and alcohol abuse, poor performance by their kids in schools and also poor health as a result of stress. So these three guys all understand how to productively channel dollars through our local economies to meet existing market demands, reduce the social problems that we have now and prevent new problems in the future.
Fakat,bu üç insan... ...birbirlerini tanımıyor... ...ama inanılmaz derecede ortak yanları var. Onlar,problem çözücüler ve... ...şu anda yaptığım işe dair... ...öncelikli olarak tanıştığım,gördüğüm... ve öğrendiğim çoğu örnekten sadece birkaçı onlar. ThePromisedLand.org. olarak adlandırılan... ...Public Radio programı için,şirketimde,öne çıkan herkese... ...sahip olduğum için gerçekten çok şanslıydım. Onlar,şimdi gerçekten önsezili insanlar. Güzellik ürünleri,sağlık okulları,elektrik gibi... ...modası geçen ihtiyaçlara ve para akışının... ...bu talepleri nasıl karşılayacağına bakıyorlar. Ve,en kalitesiz çözümler... ...işlerin sayısını azaltmayı kapsıyor... ...işsiz bir insan olmaktan çıkıyorsunuz... ...bu insanlar,aciz değiller. Aslında,en kaliteli vatandaşlar olarak... ...adlandırdıklarımdan bazılarına destek veriyorlar... ...onlar,hapishaneden çıkıp,Ortadoğu'dan geri dönen... ...kuşak olarak yoksul,travma geçirmiş insanlar. Ve,özellikle gaziler için V.A,2003'den beri,... ...emektarlara akıl sağlığı ilaçlarında... ...altı kat artış olduğunu açıkladı. Bence,sayıları,büyük olasılıkla yükselecek. Onlar,çok sayıda insan değil... ...ama,en masraflı olanlardan bazıları. Stres sonucu, kötü bir sağlık,aile içi şiddet... ...alkol ve uyuşturucu olasılıkları... ...okuldaki çocuklar için kötü bir etkendir. Yani,bu üç kişi,yerel ekonomimiz aracılığıyla... ...verimli bir şekilde doların nasıl yönlendirileceğini... ...mevcut pazar taleplerininin nasıl karşılanacağını... ...şu andaki sosyal problemlerimizin nasıl azalacağını... ...ve ilerde çıkacak yeni problemleri nasıl... ...engelleyeceklerini iyi biliyorlar.
And there are plenty of other examples like that. One problem: waste handling and unemployment. Even when we think or talk about recycling, lots of recyclable stuff ends up getting incinerated or in landfills and leaving many municipalities, diversion rates -- they leave much to be recycled. And where is this waste handled? Usually in poor communities. And we know that eco-industrial business, these kinds of business models -- there's a model in Europe called the eco-industrial park, where either the waste of one company is the raw material for another, or you use recycled materials to make goods that you can actually use and sell. We can create these local markets and incentives for recycled materials to be used as raw materials for manufacturing. And in my hometown, we actually tried to do one of these in the Bronx, but our mayor decided what he wanted to see was a jail on that same spot. Fortunately -- because we wanted to create hundreds of jobs -- but after many years, the city wanted to build a jail. They've since abandoned that project, thank goodness.
Ve böyle bir çok örnek var. Bir sorun:atık işleme ve işsizlik. Geri dönüşüm hakkında düşünsek ya da... ...konuşsak bile,geri dönüşebilir şeylerin çoğu... ...dönüştürülmek için bırakıldıkları derivasyon sınıfları... ...ve belediyelerden ayrılıp,çöp sahasında ya da yakılmış olarak bulunuyor. Peki nerede bu atık işleme? Genellikle,fakir toplumlarda. Bir şirketin atığını,diğeri için hammadde olarak kullandığınız... ...ya da kullanıp,satabileceğiniz ürünler yapmak için... ...geri dönüşümlü gereçler kullandığınız... ...Eko-sanayi olarak adlandırılan Avrupa'daki iş modeli gibi,eko-sanayi... ...işletmelerinin olduğunu biliyoruz. Üretimde hammadde olarak,geri dönüşümlü... ...gereçlerin kullanılması için... ...yerel pazarlar ve teşvik tedbirleri yaratabiliriz. Benim memleketim Bronx'da,aslında bunlarda birini yapmaya... ...çalışmıştık ama belediye başkanımız aynı nokatada... ...bir cezaevi görmek istediğine karar vermişti. Çünkü --biz yüzlerce iş kurmak istemiştik--... ...fakat seneler sonra,şehir halkı bir cezaevi inşa... ...etmek istedi.Ama bu projeden... ...vazgeçtiler,Tanrıya şükür.
Another problem: unhealthy food systems and unemployment. Working-class and poor urban Americans are not benefiting economically from our current food system. It relies too much on transportation, chemical fertilization, big use of water and also refrigeration. Mega agricultural operations often are responsible for poisoning our waterways and our land, and it produces this incredibly unhealthy product that costs us billions in healthcare and lost productivity. And so we know "urban ag" is a big buzz topic this time of the year, but it's mostly gardening, which has some value in community building -- lots of it -- but it's not in terms of creating jobs or for food production. The numbers just aren't there. Part of my work now is really laying the groundwork to integrate urban ag and rural food systems to hasten the demise of the 3,000-mile salad by creating a national brand of urban-grown produce in every city, that uses regional growing power and augments it with indoor growing facilities, owned and operated by small growers, where now there are only consumers. This can support seasonal farmers around metro areas who are losing out because they really can't meet the year-round demand for produce. It's not a competition with rural farm; it's actually reinforcements. It allies in a really positive and economically viable food system.
Başka bir sorun: sağlıksız besin düzeni ve işsizlik. Çalışan sınıf ve kent yoksulu Amerikalılar... ...ekonomik olarak şu anki gıda... ...düzenimizden yarar görmüyorlar. Bu,daha çok,ulaşıma,kimyasal verimliliğe... ...suyun etkili kullanılmasına ve bir de... ...soğutmaya dayanıyor. Çok defa,Mega tarımsal işlemler... ...su yollarımızın ve toprağımızın zehirlenmesinden sorumlu... ...ve bize sağlık hizmetlerinde,milyarlara mal olan... ...ve verimliliğini kaybeden,son derece... ...sağlıksız, bu ürünleri üretiyor. Ve yılın bu zamanında,kentsel tarımın... ...büyük bir sinyal olduğunu biliyoruz... ...yalnız bu daha çok,toplu konutların... ...çoğunda değerli olan bahçecilikle alakalı... ...fakat bu,gıda üretimi ve ya... ...iş kurma yönünden bişey değil. Sayıları henüz yok. Şu anki işimin parçası,bölgesel tarım... ...gücünü kullanan her şehirde,kentsel büyüme üretiminin... ...milli bir markasını yaratarak,3,000 mil uzaklıktaki yeşil sebzelerin... ...transferini hızlandırmak, bölgesel... ...gıda düzeni ve kentsel tarımı kaynaştırmak için... ...altyapıyı oluşturmak... ...ve fakir çiftçiler tarafından işletilen,sadece... ...tüketicilerin bulunduğu,kapalı tarım... ...tesislerini çoğaltmaktır. Kaybedilen metro alanları çevresindeki... ...çiftçiler bu fikri destekleyebilir çünkü... ...tüm yıl boyunca üretim için taleple karşılaşamıyorlar. Bu,bir tarım vergisiyle yarışma değil... ...aslında bir destek. Gerçekten,pozitif lehteyle... ...ekonomik-tutarlı gıda düzenini birleştiriyor.
The goal is to meet the cities' institutional demands for hospitals, senior centers, schools, daycare centers, and produce a network of regional jobs, as well. This is smart infrastructure. And how we manage our built environment affects the health and well-being of people every single day. Our municipalities, rural and urban, play the operational course of infrastructure -- things like waste disposal, energy demand, as well as social costs of unemployment, drop-out rates, incarceration rates and the impacts of various public health costs. Smart infrastructure can provide cost-saving ways for municipalities to handle both infrastructure and social needs. And we want to shift the systems that open the doors for people who were formerly tax burdens to become part of the tax base. And imagine a national business model that creates local jobs and smart infrastructure to improve local economic stability. So I'm hoping you can see a little theme here.
Amaç;hastaneler,yaşlılara ait merkezler,... ...okullar ve günlük bakım merkezleri... ...için kurumsal ihtiyaç beldeleri kurmak... ...ve bölgesel meslekler için de bir şebeke oluşturmaktır. Bu,akıllıca bir altyapıdır. Ve,yerleşik çevremizi yönetme şeklimiz... ...gün be gün,sağlığı ve insanların refahını etkilemektedir. Köy,kent ve belediyelerimiz,işsizliğin sosyal maliyeti,... ...kayıp ve tutuklama oranları,çeşitli kamu sağlığı maliyet... ...etkileri yanı sıra,atık tasfiyesi... ...ve enerji talebi gibi, altyapı... ...işlerinde işlevsel bir rol oynar. Kuvvetli bir altyapı,belediyelerin... ...hem altyapıyla hem de sosyal ihtiyaçlarla... ...başa çıkması için maliyetten tasarruf yolları sağlayabilir. Biz,vergi esasının bir parçası olan... ...ve eskiden vergi ödeme yükü bulunan insanlara... ...kapı açan bu sistemleri değiştirmek istiyoruz. Yerel ekonomik dengeyi geliştirmek için... ...kuvvetli bir altyapı ve yerel işyerleri kuran... ...milli bir iş modeli hayal edin. Küçük bir tema görebildiğinizi umuyorum.
These examples indicate a trend. I haven't created it, and it's not happening by accident. I'm noticing that it's happening all over the country, and the good news is that it's growing. And we all need to be invested in it. It is an essential pillar to this country's recovery. And I call it "hometown security." The recession has us reeling and fearful, and there's something in the air these days that is also very empowering. It's a realization that we are the key to our own recovery. Now is the time for us to act in our own communities where we think local and we act local. And when we do that, our neighbors -- be they next-door, or in the next state, or in the next country -- will be just fine. The sum of the local is the global. Hometown security means rebuilding our natural defenses, putting people to work, restoring our natural systems. Hometown security means creating wealth here at home, instead of destroying it overseas. Tackling social and environmental problems at the same time with the same solution yields great cost savings, wealth generation and national security. Many great and inspiring solutions have been generated across America. The challenge for us now is to identify and support countless more.
Bu örnekler bir eğilimi belirtir. Bunu ben türetmedim,kazara da olmadı. Şehrin tümünde olduğunu farkettim... ...gelişme gösteriyor,bu iyi bir haber. Ve hepimiz ona yatırım yapma ihtiyacı duyuyoruz. O,bu ülkenin gelişimi için ana bir direk. Ben onu,''ülke güvencesi''olarak adlandırıyorum. Ekonomik gerileme,baş döndürücü ve korkutucu... ...bugünlerde havada bir şeyler var.. ...üstelik gerçekten yetki verilen bir şeyler. O,kendi ülkemizin... ...gelişmesinde anahtar olan... ...gerçekleşme ilkesidir. Şimdi,yerel düşündüğümüz ve yerli davrandığımız... ...toplumlarımızda rol yapma zamanıdır. Biz böyle yaparsak,bitişik komşularımız,... ...devletler,şehirler.. ...güçlükle... ...iyi olur. Yerelin özü,küreseldir. Ülke güvencesi,doğal sistemlerimizi... ...yenilemek,insanları işe yerleştirmek... ...ve doğal savunma kaynaklarımızı canlandırma anlamına gelir. Ülke güvencesi,deniz aşırı yerleri... ...tahrip etmek yerine ülkede zenginlik... ...yaratmak anlamına gelir... ...aynı çözümle,sosyal ve çevresel sorunlarla... ...uğraşmak,müthiş maliyet tasarrufu,zengin bir... ...kuşak ve milli güvenliği sağlar. Birçok iyi ve ilham veren çözümler... ...Amerika karşısında oluşturuldu. Bize karşı,bu meydan okuma... ...tanımlanacak ve çokça desteklenecektir.
Now, hometown security is about taking care of your own, but it's not like the old saying, "charity begins at home." I recently read a book called "Love Leadership" by John Hope Bryant. And it's about leading in a world that really does seem to be operating on the basis of fear. And reading that book made me reexamine that theory because I need to explain what I mean by that. See, my dad was a great, great man in many ways. He grew up in the segregated South, escaped lynching and all that during some really hard times, and he provided a really stable home for me and my siblings and a whole bunch of other people that fell on hard times. But, like all of us, he had some problems. (Laughter) And his was gambling, compulsively. To him that phrase, "Charity begins at home," meant that my payday -- or someone else's -- would just happen to coincide with his lucky day. So you need to help him out. And sometimes I would loan him money from my after-school or summer jobs, and he always had the great intention of paying me back with interest, of course, after he hit it big. And he did sometimes, believe it or not, at a racetrack in Los Angeles -- one reason to love L.A. -- back in the 1940s. He made 15,000 dollars cash and bought the house that I grew up in. So I'm not that unhappy about that. But listen, I did feel obligated to him, and I grew up -- then I grew up. And I'm a grown woman now, and I have learned a few things along the way.
Şimdi,ülke güvencesi;kendinize dikkat etmektir... ...ama,eskilerin dediği gibi ''şefkat evde başlar''... ...değildir. Bu aralar,John Hope Bryant'dan ''Aşk Liderliği'' kitabını... ...okuyorum,kitap;korkunun temelinde yatıyomuş.... ...gibi gözüken dünyadaki yönlendirme hakkında. Ve bu kitabı okumak,beni yeniden sorgulattı... ...şöyle açıklama ihtiyacı hissediyorum. ...Bakın,babam... ...her yönden harika bir adamdı. Gerçekten o kadar zor zamanlarında,... ...linç edilmekten kaçmış ve... ...'Güney'de yalnız başına büyümüştür... ...ve zor zamanlar geçirmiş diğer insanlar,... ...kardeşlerim ve benim için,dayanıklı bir ülke temin etmiştir. Fakat,hepimiz gibi,onun da bazı sorunları vardı. (Kahkahalar) Onunki,kumar oynamaktı... ...zorlayıcı olarak. ''Şevkat evde başlar''deyimi,onun için,benim... ...-ve ya başkasının-,maaş gününün,onun şanslı... ...günüyle çakışması anlamına geliyordu. Böylece,ona yardımda bulunma ihtiyacı duyuyorsunuz. Bazen,okuldan sonra ya da yazın kazandığım... ...parayı ona ödünç veriyordum... ...karşılığını fazlasıyla vermek için... ...her zaman iyi bir niyeti vardı... ...tabiki,çok para kazandıktan sonra. İnandı ve ya inanmadı ama,ara sıra... ...başarıyordu.Mesela;Los Angeles'daki at yarışında... ...--Los Angeles'ı sevmesindeki sebep,1940'lara dayanıyor. 15,000$ nakit para kazanmış ve büyüdüğü... ...evi satın almıştı. O konuda,bu yüzden mutsuz değilim. Dinleyin,kendimi ona karşı zorunlu hissetmiştim... ...büyüdüm,büyüdüm... ...şimdi olgun bir kadınım. Ve,bu yol boyunca,bir kaç şey öğrendim.
To me, charity often is just about giving, because you're supposed to, or because it's what you've always done, or it's about giving until it hurts. I'm about providing the means to build something that will grow and intensify its original investment and not just require greater giving next year -- I'm not trying to feed the habit. I spent some years watching how good intentions for community empowerment, that were supposed to be there to support the community and empower it, actually left people in the same, if not worse, position that they were in before. And over the past 20 years, we've spent record amounts of philanthropic dollars on social problems, yet educational outcomes, malnutrition, incarceration, obesity, diabetes, income disparity, they've all gone up with some exceptions -- in particular, infant mortality among people in poverty -- but it's a great world that we're bringing them into as well.
Bana göre,şevkat,çoğu kez,vermek ile ilgili... ...çünkü,sürekli yükümlü oluyorsunuz ya da... ...her zaman yaptığınız bir şey.. ...ya da,sizi incitene kadar... ...her zaman verici oluyorsunuz. Ben,gelişecek şeylerin kurulması,başlangıç... ...sermayesinin güçlenmesi,gelecek yılda,daha büyük... ...bir bağışa ihtiyaç duyulmaması şartındayım... ...-- adetleri desteklemeyi... ...yargılamıyorum -- . Toplumu ve onu güçlendirmeyi desteklemek... ...için olması gereken toplum güçlendirmesinde... ...iyi planların nasıl olabileceğini izleyerek... ...bir kaç yıl geçirdim... ...aslında terkedilen insanlar,daha kötü... ...değilse,eskisinden daha iyi durumda oluyorlar. Geçen bu 20 senede,insancıl dolar miktarlarımızı... ...en çok,hala devam eden,eğitimsel sonuçlara... ...yanlış beslenme,tutuklama,obezite... ...şeker hastalığı,gelir eşitsizliği... ...gibi sosyal sorunlara harcadık... ...ama,bunlar,bazı istisnaların dışında kalıyor... ...özellikle,yoksulluk çeken... ...insanlar arasındaki... ...bebek ölümlerinin... ...fakat,onları getirdiğimiz dünya dahi çok büyük.
And I know a little bit about these issues, because, for many years, I spent a long time in the non-profit industrial complex, and I'm a recovering executive director, two years clean. (Laughter) But during that time, I realized that it was about projects and developing them on the local level that really was going to do the right thing for our communities. But I really did struggle for financial support. The greater our success, the less money came in from foundations. And I tell you, being on the TED stage and winning a MacArthur in the same exact year gave everyone the impression that I had arrived. And by the time I'd moved on, I was actually covering a third of my agency's budget deficit with speaking fees. And I think because early on, frankly, my programs were just a little bit ahead of their time. But since then, the park that was just a dump and was featured at a TED2006 Talk became this little thing. But I did in fact get married in it. Over here. There goes my dog who led me to the park in my wedding. The South Bronx Greenway was also just a drawing on the stage back in 2006. Since then, we got about 50 million dollars in stimulus package money to come and get here. And we love this, because I love construction now, because we're watching these things actually happen.
...Bu konular hakkında çok az şey biliyorum... ...çünkü,senelerdir,kar amacı gütmeyen... ...bir endüstri kompleksinde vakit harcadım. Ve net iki senedir,yetkili müdürlüğünü... ...geri kazanıyorum. (Kahkahalar) Fakat,o zaman zarfında,toplumumuz için... ...doğru şeyler yapacak,yerel düzeyde onları geliştirecek... ...bir proje olduğunun farkına vardım. Fakat,maddi destek için gerçekten uğraştım. Büyük bir başarımız;kurumlardan... ...sağlanan para çok az. TED sahnesinde olmak ve aynı yıl... ...içinde MacArthur'u kazanmak,bana... ...herkese ulaşmışım hissini verdi. Doğrusu,yenilenmeden önce... ...ücretlerle ilgili bir konuşmayla beraber... ...acentamın bütçe açığının üçüncüsünü kapıyordum. Ve,açıkçası,başlangıçta,programlarımın... ...zamanın biraz ilerisinde olduğunu düşünüyordum. Fakat,o andan itibaren,bir TED2006 konuşmasında... ...öne çıkan ve sadece atık alanı olan bu park... ...cici bir şey haline geldi. Hatta burada.. ..evlendim. Düğünümde,beni parka sürükleyen bir köpeğim vardı. Üstelik,Güney Bronx Greenway,2006'da... ...ortamın gerisinde kalıyordu. O zamandan beri,burayı gelip almak için... ...canlandırma paketine... ...yaklaşık 50 milyon dolar verdik. Biz,burayı seviyoruz çünkü inşaatını seviyorum... ...çünkü biz gerçekten bu olanları izliyoruz.
So I want everyone to understand the critical importance of shifting charity into enterprise. I started my firm to help communities across the country realize their own potential to improve everything about the quality of life for their people. Hometown security is next on my to-do list. What we need are people who see the value in investing in these types of local enterprises, who will partner with folks like me to identify the growth trends and climate adaptation as well as understand the growing social costs of business as usual. We need to work together to embrace and repair our land, repair our power systems and repair ourselves. It's time to stop building the shopping malls, the prisons, the stadiums and other tributes to all of our collective failures. It is time that we start building living monuments to hope and possibility.
Şöyle ki,herkesin şefkati,girişime... ...dönüştürmedeki,kritik önemi... ...anlamasını istiyorum. Ben,şirketime,insanların yaşam standartıyla ilgili... ...herşeyi gerçekleştirmek için gücünü eyleme... ...dönüştüren bu ülkedeki toplululuklara yardım etmekle başladım. Ülke güvencesi,sıradaki... ...yapılacaklar listemde. Her zamanki gibi,ticaretin sosyal... ...maliyetinin artmasının yanı sıra, ...gelişme eğilimlerini ve bölge adaptasyonunu belirleyecek... ...benim gibi kişilerle ortaklık yapacak... ...bu tür yerel girişim yatırımlarında değerlendirme... ...yapabilecek kişilere ihtiyacımız var. Toprağımızı,şebeke sistemlerimizi... ...kendimizi onarmak ve... ...benimsemek için birlikte... ...çalışmaya ihtiyacımızı var. Ortak başarısızlığımız için,başka vergiler... ...alışveriş merkezleri,cezaevleri... ...ve statlar inşa... ...etmeyi kesme zamanıdır. Bu,ümit ve olasılıklar için yaşayan anıtlar... ...dikmeye başlayacağımız bir zamandır.
Thank you very much.
Çok teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkış)