(Piano)
(Piyano)
(Singing) It was done
Bitmişti
When the benediction had been sung
Dua okunduğu zaman
Firelight gently woke us from our golden night
Alevler uyandırdı bizi usulca altın renkli gecemizden
My surprise
Meğer
I can turn to see your open eyes
Sana dönmem yeterliymiş gözlerini görebilmek için
And I know You are alive
Biliyorum, yaşıyorsun
I know that smile
Bu gülümsemeyi tanıyorum
Nothing more
Hepsi bundan ibaret
In the after
Sonrasında
There is waking from your sleep
Uykundan uyanırsın
And your lover
Ve sevgilinin yüzüdür
Is the only face you see
Gördüğün tek şey
We are after
Ardındayız
Ever after
Sonsuzluğun
There is laughter
Güleriz neşeyle
Afterneath
Ardından
The war
Hiç kimsenin nedenini sormadığı
Nobody ever even asked what for
Bu savaşta
Up above
Her şeyin ötesinde
Nothing matters but the ones you love
Sevdiklerinden başka hiçbir şeyin önemi yoktur
So get out with me
Şimdi benimle gel
Now you've got enough with me
Şimdi ben sana yeterim
Just the two of us you see
Sadece ikimiz
And nothing more
Daha fazlası yok
In the after
Sonrasında
There is waking from your sleep
Uykundan uyanırsın
And your lover
Ve sevgilinin yüzüdür
Is the only face you see
Gördüğün tek şey
We are after
Ardındayız
Ever after
Sonsuzluğun
There is laughter Afterneath
Güleriz neşeyle ardından
Oh, we after
Ardındayız
Ever after
Sonsuzluğun
There is laughter
Güleriz neşeyle
Afterneath
Ardından
Oh
Oh
Oh
Oh
Oh
Oh
Oh
Oh
Thank you.
Teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkış)
Thank you very much.
Çok teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkış)
Thanks.
Teşekkürler.
I love a depressing song ...
Hüzünlü şarkıları çok seviyorum...
(Laughter)
(Kahkaha)
you know? I've been writing them for 15 years now, and to be honest, over that time, I've come to kind of believe that they're not really depressing at all. In fact, I think they're kind of the most important songs we have. Songs that sing of sorrow, of grief, of longing, of the darker side of love, the underside of being alive, these are the songs I just never tire of hearing and I never tire of writing, because they make me feel less alone. They speak to a very real part of being human that can often be hidden in fear and shame and pushed deep down where it lingers and rots.
biliyor musunuz ? 15 yıldır şarkı yazıyorum doğrusu bu zaman içinde, bu şarkıların aslında hiç de hüzünlü olmadığını fark ettim. Aslında onlar sahip olduğumuz en önemli şarkılar. Kederi, acıyı, hasreti, aşkın karanlık tarafını, hayatta olmanın diğer yüzünü anlatan şarkılar, bu şarkıları dinlemekten ve yazmaktan hiç bıkmam çünkü hissettiğim yalnızlığı hafifletirler. İnsan olmanın en gerçek ve derin tarafına değinirler çoğu zaman korku ve utanç içinde saklanan ve gerilere itilmiş, orada kalıp çürümeye mahkum olan.
But I think in listening to these songs -- really listening -- can allow us to refeel these hard emotions, but in a cathartic and healing way. In a way that reminds us, as we listen, that we're not alone in darkness.
Fakat bu şarkıları dinlemenin-- gerçek anlamda dinlemenin-- bu zor duyguları bize tekrar hissettirdiğini düşünüyorum. Ama iyileştiren ve tedavi eden bir biçimde. Dinledikçe bize karanlıkta yalnız olmadığımızı hatırlatır biçimde.
There's a Japanese phrase known as "mono no aware," which roughly translates as "the bittersweet poignancy of things," or the pathos or "ahness" of things. It's a valuable awareness of impermanence, both a kind of gentle, transient sadness as things pass by in life, but also a deeper, softly lingering sadness about the impermanence of all reality.
Japonca'da "mono no aware" diye bilinen bir deyim vardır. "Olayların acı tatlı dokunaklılığı" anlamına gelir. Olayların dokunaklı ve "acı" tarafı da denebilir. Hiçbir şeyin kalıcı olmadığının farkında olmaktır, hayat devam ederken, hem bir çeşit hafif ve geçici bir hüzün hissettirirler ama bu hüzün aynı zamanda, tüm bu gerçekliğin geçiciliğine dair daha derin ve iz bırakan bir hüzündür.
"Mono no aware" can be manifest in lots of life stories and moments and songs. One example in Japanese culture is the celebration of the cherry blossom. The cherry blossom in and of itself is no more impressive than that of an apple or orange tree, but what sets it apart is its brevity. Cherry blossoms fall within a single week -- can be whisked away on the gentlest breeze -- and it's this that makes it more beautiful. It's utterly fragile, and fragility gives life its poignancy.
"Mono no aware" birçok hikâye, zaman ve şarkılarda kendini gösterir. Bunun bir örneği Japon kültüründe kiraz çiçeğinin kutlanmasıdır. Kiraz çiçeğinin kendisi elma veya portakal ağacından daha etkileyici değildir ama onu diğerlerinden ayıran kısa süreli olmasıdır. Kiraz çiçeği bir hafta içinde dökülür-- en hafif rüzgarlarda dağılır-- bu özelliği onu daha da güzel yapar. Tamamıyla kırılgandır ve kırılgan olması dokunaklılığına hayat verir.
Now, being a cheery chap, nothing speaks to me more than this, and --
Şimdi kiraz adam olarak hiçbir şey benimle böylesine bağdaşamaz ve--
(Laughter)
(Kahkaha)
you know, I think it's been the essence of my songwriting for years, of what moves me to write, what inspires me to sing. Because pain and grief and doubt, when it's made manifest in music, in song -- when it's made beautiful in poetry and painting, it can build a community and a kinship in the knowledge that we are none of us alone in darkness.
yıllardır bestelerimin temelini oluşturan, beni yazmaya teşvik eden ve şarkı söylemem için ilham veren özün bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü acı, keder ve şüphe, müzikte ve şarkılarda şekil bulduğunda, şiir ve resim ile güzelleştiğinde, bizi bir araya getirir ve karanlıkta aslında hiçbirimizin yalnız olmadığını gösterir.
My next song is one that I call "Killing Me," and as the name suggests, it's not a dance floor favorite.
Sıradaki şarkıma "Dayanamıyorum" adını verdim. İsminden de anlaşıldığı gibi dans etmelik bir şarkı değil.
(Laughter)
(Kahkaha)
But it isn't miserable. It's full of love and hope. And I think it exemplifies everything I've been talking about. And it's the first song I've written from the perspective of somebody else, specifically my grandmother, as she lives on without my late grandfather, as she experiences new things in her life -- her grandchildren getting married, having their own children, speaking at TED -- all the while she lives without, and all the while she misses her soul mate.
Ama çok içler acısı da değil. Aşk ve umut dolu. Şu ana kadar söylediklerime örnek olacak bir nitelikte. Ve başka birinin bakış açısından yazdığım ilk şarkı, bilhassa büyük annemin, büyük babam olmadan hayatına devam ederken, hayatında yeni şeyler deneyimlerken-- torunlarının evlendiğini ve onların da TED'de konuşan çocuklarının olduğunu görürken-- ruh ikizi olmadan hayatına devam eden ve onu çok özleyen büyük annem.
Thank you.
Teşekkür ederim.
(Piano)
(Piyano)
(Singing) Sweetheart would you wake up today?
Canım, bugün uyanacak mısın?
I promise you would recognize my faith
Sana söz veriyorum, sadakatimi göreceksin
I want to show you how I've grown in this place
Bu yerde nasıl büyüdüğümü göstermek istiyorum sana
In this place I'm not alone
Burada yalnız değilim
And I know I'll be OK
Ve iyi olacağımı biliyorum
But it's always harder When the winter comes to stay
Ama kış kapıya dayandığında her şey çok daha zor
And I can't help remember all the words I never said
Sana hiç söyleyemediğim sözleri kafamdan atamıyorum
And it's killing me That you're not here with me
Yanımda olmamana dayanamıyorum
I'm living happily
Mutlu bir şekilde yaşıyorum
But I'm feeling guilty
Ama kendimi suçlu hissediyorum
And you won't believe The wonders I can see
Gördüğüm mucizelere inanamazsın
This world is changing me
Bu dünya beni değiştirse de
But I will love you faithfully.
Seni daima seveceğim.
(Piano)
(Piyano)
Oh, everything is taller these days
Oh, bugünlerde her şey daha uzun
Maybe I feel smaller and time rushes away
Belki de ben küçülüyorum ve zaman çok hızlı geçiyor
So much I could show you
Sana gösterebileceğim çok şey var
How all the great-grandchildren
Torunlarımızın gülüşleri
Have been laughing like we did when we were young
Tıpkı biz gençken güldüğümüz gibi
I've been laughing like we did when we were young
Gençliğimizde güldüğümüz gibi gülüyorum hâlâ
Oh, it's killing me that you're not here with me
Oh, dayanamıyorum, yanımda olmamana
I'm living happily
Mutlu bir şekilde yaşıyorum
But I'm feeling guilty
Ama kendimi suçlu hissediyorum
Oh, you won't believe The wonders I can see
Gördüğüm mucizelere inanamazsın
This world is changing me
Bu dünya beni değiştirse de
I will love you faithfully
Seni daima seveceğim
Oh Oh
Oh Oh
Oh Oh
Oh Oh
Oh, it's killing me
Oh, dayanamıyorum
That you're not here with me
Yanımda olmamana
I'm living happily
Mutlu bir şekilde yaşıyorum
But I'm feeling guilty
Ama kendimi suçlu hissediyorum
Oh, you won't believe The wonders I can see
Gördüğüm mucizelere inanamazsın
This world is changing me
Bu dünya beni değiştirse de
I will love you faithfully
Seni daima seveceğim
Oh, it's killing me
Oh, dayanamıyorum
That you're not here with me
Senin yanımda olmamana
I'm living happily
Mutlu bir şekilde yaşıyorum
But I'm feeling guilty
Ama kendimi suçlu hissediyorum
Oh, you won't believe The wonders I can see
Oh, gördüğüm mucizelere inanamazsın
This world is changing me
Bu dünya beni değiştirse de
But I will love you faithfully
Seni daima seveceğim
Thank you very much.
Çok teşekkür ederim.
(Applause and cheering)
(Alkış ve tezahürat)