You know for me, the interest in contemporary forms of slavery started with a leaflet that I picked up in London. It was the early '90s, and I was at a public event. I saw this leaflet and it said, "There are millions of slaves in the world today." And I thought, "No way, no way." And I'm going to admit to hubris. Because I also, I'm going to admit to you, I also thought, "How can I be like a hot-shot young full professor who teaches human rights and not know this? So it can't be true."
Biliyorsunuz ki benim için, Londra'dan elime geçen bir broşür çağdaş kölelik yöntemleriyle ilgilenmemi sağladı. 90'ların başıydı... ...ve halka açık bir etkinlikteydim, ve bu gördüğüm broşürde yazıyordu ki: "Bügün dünyada milyonlarca köleler var." Ve düşündüm ki, "İmkânsız!, imkânsız!" Ve ben bunu kibirliliye kabulleneceğim. Çünkü ben yine sizlere kabulleneceğim ki... ...Ben yine düşündüm ki, insan hakları öğreten... ...genç,başarılı ve becerikli bir profesör, bunu bilmiyor. ve böylece, bu doğru olamaz.
Well, if you teach, if you worship in the temple of learning, do not mock the gods, because they will take you, fill you with curiosity and desire, and drive you. Drive you with a passion to change things. I went out and did a lit review, 3,000 articles on the key word "slavery." Two turned out to be about contemporary -- only two. All the rest were historical. They were press pieces and they were full of outrage, they were full of speculation, they were anecdotal -- no solid information.
Haklı olarak, Öğrenme tapınağında... ...ibadetini yapıyor ve öğretiyorsan, tanrılarla dalga geçmezsin. Çünkü tanrılar seni alır içine merak ve istekle doldurur ve seni sürükler, durumları değiştirmek için seni tutkunlukla sürükler. Dışarıya çıktım ve anahtar sözcük olan... "kölelik" hakkında 3,000 makale yediden inceledim. Sadece iki tanesi günümüze ile ilgili çıktı. Sadece iki. Tüm geri kalanlarının hepsi tarihsel anlamını içeriyordu. Onlar yayım organlarının bir parçası ve zedeleyici Spekülasyonlar dolu. Kişisel anlatılarla dayalı. Dayanılığı olmayan bilgiler.
So, I began to do a research project of my own. I went to five countries around the world. I looked at slaves. I met slaveholders, and I looked very deeply into slave-based businesses because this is an economic crime. People do not enslave people to be mean to them. They do it to make a profit. And I've got to tell you, what I found out in the world in four different continents, was depressingly familiar. Like this: Agricultural workers in Africa, whipped and beaten, showing us how they were beaten in the fields before they escaped from slavery and met up with our film crew. It was mind-blowing.
Sonuç olarak, Kendi kendime bir araştırma projesine başladım. Dünya çapında 5 ülkeye gittim. Kölelere baktım. Köle sahipleriyle tanıştım. Ve çok derince kölelik... üzerine temelleşmiş ticari faaliyetlere baktım. Çünkü, bu bir ekonomik suç teşkili. İnsanlar, insalara kötü davranmak amacı ile onları köle yapmıyor. Onları kâr etmek için yapıyorlar. Ve sizlere dünyanın 4 farklı kıtasında ne bulduğumu... ...ne olup bittiğini söyleyeceklerim... çok üzücü bir şekilde tanıdık. Bunun gibi. Afrika' daki tarım işçileri, kırbaçlanmış ve dövülmüş. bizlere tarlalarda nasıl dövüldüklerini gösteriyorlar... ...kölelilikten kaçmadan ve bizim çekim ekibi tarafından tesadüfen karşılaşmadan önce. Akılları baştan çıkartıcı idi.
And I want to be very clear. I'm talking about real slavery. This is not about lousy marriages, this is not about jobs that suck. This is about people who can not walk away, people who are forced to work without pay, people who are operating 24/7 under a threat of violence and have no pay. It's real slavery in exactly the same way that slavery would be recognized throughout all of human history.
Ve Ben çok açık olmak istiyorum ki; Ben geçek kölelikten söz ediyorum... Bunlar berbat evlilik hakkında değil... ...bunlar bezgindiren işler hakkında değil... Bu elini kolunu sallayarak ayrılamayan insanlar hakkında; Hiç bir ödenme yapmadan, günün 24 saati çalıştırılıp, şiddetin tehditi altında kalanlar... ... ve hiç ödeme almayanlar hakkında. Bu tüm insan tarihince ıspatlanmış, ve geçerliliği kabul edilmiş aynı yöntemleri ile gerçek kölelik.
Now, where is it? Well, this map in the sort of redder, yellower colors are the places with the highest densities of slavery. But in fact that kind of bluey color are the countries where we can't find any cases of slavery. And you might notice that it's only Iceland and Greenland where we can't find any cases of enslavement around the world.
Şimdi bu kölelik nerede? Pekâla, bu haritada kırmızımsı, sarımsı renkler kölelik yüksek yoğunlukta olduğu yerler. Lâkin, aslına bakılırsa mavimsi renkli ülkelerde hiç bir kölelik olayının bulunmadığı ülkelerdir. Ve sizlerinde görebileceği üzere; sadece İzlanda ve Grönland hiç bir esaret olayının dünya genelinde bulunmadığı yerler.
We're also particularly interested and looking very carefully at places where slaves are being used to perpetrate extreme environmental destruction. Around the world, slaves are used to destroy the environment, cutting down trees in the Amazon; destroying forest areas in West Africa; mining and spreading mercury around in places like Ghana and the Congo; destroying the coastal ecosystems in South Asia. It's a pretty harrowing linkage between what's happening to our environment and what's happening to our human rights.
Bizim aynı zamanda, özellikle ilgilendiğimiz ve dikkatlice baktığımız yerler kölelerin özellikle olumsuz yönde kullanılmaları ve aşırı bir şekilde doğal hayata verdikleri zararlardır. Dünya genelinde, köleler doğal hayatı yok etmek için kullanıldılar. Amazonda kestikleri ağaçlar, Batı Afrika'da yok ettikleri orman bölgeleri, madencilik ve Merküri elementinin... ...Gana ve Kongo'da etrafa saçılmaları, Güney Asya'daki kıyısal ekosistem döngüsünü yok etmeri. Bu geçekten üzücü bir bağlantı... bizim doğamıza yapılanlarla bizim insan hakları yapılanlar arasında.
Now, how on Earth did we get to a situation like this, where we have 27 million people in slavery in the year 2010? That's double the number that came out of Africa in the entire transatlantic slave trade. Well, it builds up with these factors. They are not causal, they are actually supporting factors. One we all know about, the population explosion: the world goes from two billion people to almost seven billion people in the last 50 years. Being numerous does not make you a slave. Add in the increased vulnerability of very large numbers of people in the developing world, caused by civil wars, ethnic conflicts, kleptocratic governments, disease ... you name it, you know it.
Peki, şimdi biz, yeryüzünde nasıl böyle bir vaziyete geldik ki; 2010 senesinde biz 27 milyon köleye sahibiz. Bu rakam, Afrika'daki tüm... ...deniz aşırı köle pazarlığının iki katı. Pekâla, bu şuradaki etmenlerle büyümekte. Bunlar sebebi teşkil eden değil, bunlar asıl dektekleyen etmenler. İlki, hepimizin iyi bildiği, nüfus patlaması. Geçtiğimiz 50 sene içerisinde dünya, 2 milyar insandan hemen hemen 7 milyar insana çıktı. Çok sayıda kalabalık olmak, sizleri köle yapmıyor. Buna,gelişen dünyanın içine; çok miktarda sayısı artan savunmasız insanlar ekleniyor; iç savaşların, ırçılık çatışların, yolsuzluk içindeki hükümetler, hastalık, siz söyleyin ve bildiğiniz şeyler.
We understand how that works. In some countries all of those things happen at once, like Sierra Leone a few years ago, and push enormous parts ... about a billion people in the world, in fact, as we know, live on the edge, live in situations where they don't have any opportunity and are usually even destitute. But that doesn't make you a slave either. What it takes to turn a person who is destitute and vulnerable into a slave, is the absence of the rule of law. If the rule of law is sound, it protects the poor and it protects the vulnerable. But if corruption creeps in and people don't have the opportunity to have that protection of the rule of law, then if you can use violence, if you can use violence with impunity, you can reach out and harvest the vulnerable into slavery.
Biz bunun nasıl işlediğini biliyoruz. Bazı ülkelerde bunların hepsi tek bir seferde oluyor. Örneğin: Birkaç yıl önce Sierra Leone'da. Ve muazzam buyukluketi yerleri ittirerek, ortalama 1 milyar insan; bildiğimiz üzere onlar yoksulluk içinde yaşıyor ve yaşam içindeki olaylarla... ...hiç bir imkânları olmadan yaşamaktadırlar. Fakat, bu da seni köle yapmıyor. Bir insanı köle yapan, onun yasanın yoksunluğu... ...içinde yoksulluğu ve savunmazlığı. Eğer yasanın kuralları yoksulu ve savunmasızlığı koruyorsa; Lâkin, eğer yolsuzluk işin içine girerse, ve insalarında yasanın kurallarından korumak için hiç bir imkânları yoksa, o halde, eğer şiddeti kullanabiliyorsan, eğer şiddeti cezadan muaf olarak kullanabiliyorsan, Sen köleliğe içine ulaşır ve köleliğin ...içinde savunmasızlığı elde edersin.
Well, that is precisely what has happened around the world. Though, for a lot of people, the people who step into slavery today don't usually get kidnapped or knocked over the head. They come into slavery because someone has asked them this question.
Pekâla, dünya genelinde tam olarak bunlar olup bitiyor. Yinede, bir çok insan için, onların, bugün köleliğe gelişi, köleliğe geçiş yapan insanların bugün.... genellikle ne kaçırılıyorlar nede şiddetli tartaklıyorlar, Onlar köleliğin içine geldi çünkü birsi onlara bu soruyu sordu:
All around the world I've been told an almost identical story. People say, "I was home, someone came into our village, they stood up in the back of a truck, they said, 'I've got jobs, who needs a job?'" And they did exactly what you or I would do in the same situation. They said, "That guy looked sketchy. I was suspicious, but my children were hungry. We needed medicine. I knew I had to do anything I could to earn some money to support the people I care about." They climb into the back of the truck. They go off with the person who recruits them. Ten miles, 100 miles, 1,000 miles later, they find themselves in dirty, dangerous, demeaning work. They take it for a little while, but when they try to leave, bang!, the hammer comes down, and they discover they're enslaved.
Tüm dünya genelinde bana hemen hemen çok benzer gelen bir hikâye söylendi... İnsanlar diyorlar ki, " Ben evdeydim, ... ... birisi bizim kasabaya geldi, ... ... kamyonun kasasının üzerinde durdu ve dediler ki, 'İşçi arıyorum, kimlerin işe ihtiyacı var?" Aynı koşullar içerisinde sizlerin ve benim yapacağım gibi, onlarda aynısını yaptı. Onlar dediki: "O adam sağlam bir kişi gibi gözükmüyordu. Şüphelerim vardı. Fakat benim çocuklarım açtı. Bizim ilaca ihtiyacımız vardı. Elimden gelen herşeyi önemsediğim insanları desteklemek için para kazanmak için yapabileceğimi biliyordum." Onların kamyonun kasasına çıktı. İş verenle beraber ayrıldılar. 10 mil, 100 mil, 1,000 mil sonra, Kendilerini pis, tehlikeli, küçük düşürücü işte buldular. Küçük bir zamana kadar katlandılar, fakat ayrılmak istedikleri zaman, güm, çekiç kafaya iner, ve köleliğe düştüklerinin farkına varırlar.
Now, that kind of slavery is, again, pretty much what slavery has been all through human history. But there is one thing that is particularly remarkable and novel about slavery today, and that is a complete collapse in the price of human beings -- expensive in the past, dirt cheap now. Even the business programs have started picking up on this. I just want to share a little clip for you.
Şimdi, bu tür kölelik... ...tekrardan, tüm insan tarihindeki kölelik gibi. Fakat, bugün kü kölelikte bir konu varki, özellikle inanılmaz. ve alışılmamış. Ve bu insan oğlu değerinde tamamem bir çöküş. Geçmişte pahalı idi, şimdi çok ucuz, hatta ticari programlar bunu algılamaya başladılar. Sizlerle sadece kısa bir görüntü paylaşmak istiyorum.
Daphne: OK. Llively discussion guaranteed here, as always, as we get macro and talk commodities. Continuing here in the studio with our guest Michael O'Donohue, head of commodities at Four Continents Capital Management. And we're also joined by Brent Lawson from Lawson Frisk Securities.
Video: Bayan: Tamam,burada canlı yayın her zaman, biz makroları hammeddeleri alışı garantilendikçe. Burada stüdyomuzda bizim konuğumuz, Michael O'Donohue'la beraber devam ediyoruz, Ve aynı anda "Lawson Frisk Güvenlikten" Brent Lawson bizlerle beraber.
Brent Lawson: Happy to be here.
Brent Lawson: Burada olduğuma mutluyum.
D: Good to have you with us, Brent. Now, gentlemen ... Brent, where is your money going this year?
Bayan: Brent, senin bizimle olman ne güzel. Beyler,şimdi, Brent, Bu sene bizim paralar nereye gidiyor?
BL: Well Daphne, we've been going short on gas and oil recently and casting our net just a little bit wider. We really like the human being story a lot. If you look at a long-term chart, prices are at historical lows and yet global demand for forced labor is still real strong. So, that's a scenario that we think we should be capitalizing on.
BL: Peki Daphne, Bizim bügünlerde gazımız ve petrolümüz azalıyor ve kapsama alanımızı biraz genişletiyoruz, Biz insan oğlunun hikayesini gerçekten çok severiz. Eğer uzun dönem grafiğine bakar isek, fiyatların tarihinin düşük anlarını yaşadığını ve mecburi işçilerin için küresel talebi hâlen güçlü olduğunu görürüz. Bundan dolayı, bizim düşüncemize göre, biz bu konu üzerinde sermayemizi koymalıyız.
D: Michael, what's your take on the people story? Are you interested?
D: Mıchael, İnsların hikâyelerinde ne anlıyorsun? İlgilendiğin konu mu?
Michael O'Donoghue: Oh definitely. Non-voluntary labor's greatest advantage as an asset is the endless supply. We're not about to run out of people. No other commodity has that.
Micheal O'Donohue: Oh tabikide. Kendi özgürlüğü olan işilerın her zaman en iyi menfâati sonsuz kaynak gereksimidir. Bizlerin insansız kalma durumu gibi bir durum yok. Diğer hammaddecilerinde yok.
BL: Daphne, if I may draw your attention to one thing. That is that private equity has been sniffing around, and that tells me that this market is about to explode. Africans and Indians, as usual, South Americans, and Eastern Europeans in particular are on our buy list.
BL: Daphne, eğer sizin dikkatinizi bir şeye çekebilirsem, öz sermaye elinden geldiği kadarı ile piyasaya hakim. Ve bu bana anlatıyor ki, bu market patlama aşamasına geldi. Afrikalılar ve Hindistanlılar, her zamanki gibi, özellikle Güney Amerikalılar, ve Doğu Avrupalılar bizim satın alma listemizde.
D: Interesting. Micheal, bottom line, what do you recommend?
D: İlginç. Micheal, En son olarak, ne öneriyorsunuz?
MO: We're recommending to our clients a buy and hold strategy. There's no need to play the market. There's a lot of vulnerable people out there. It's very exciting.
MO: Biz alıcılarımıza satın almalarını ve ellerinde tutmaları stratejisini öneriyoruz. Market ile oynamaya hiç gerek yok. Oralarda bir çok zavallı insanlar var. Çok heyacan verici.
D: Exciting stuff indeed. Gentlemen, thank you very much.
D: Kesinlikle heyacan verici. Beyler, çok teşekkür ediyorum.
Kevin Bales: Okay, you figured it out. That's a spoof. Though I enjoyed watching your jaws drop, drop, drop, until you got it. MTV Europe worked with us and made that spoof, and they've been slipping it in between music videos without any introduction, which I think is kind of fun. Here's the reality. The price of human beings across the last 4,000 years in today's money has averaged about 40,000 dollars. Capital purchase items. You can see that the lines cross when the population explodes.
Kevin Bales: Tamam, olayı sizler çözdünüz. Bu bir muzipliktir. Sizlerin çeneleriniz düşüp, düşüp, düşüp anlayasaya kadar, izlemek gerçi hoşuma gitti. Avrupa MTV bizimle çalışarak bu muzipliği yaptılar. Ve müzik videolarının arasına hiç bir tanıtım olmadan kaydırmaktadıydılar, bence biraz eğlenceli. Burada gerçekçilik. Geçtiğimiz 40,000 yıldır, insan oğlunun ortalama değeri bugünün parası ile 40,000$ civarında. Anapara satış ürünleri. Sizlerinde gördüğü gibi çizgiler nüfus patlaması ile birlikte çakışıyorlar.
The average price of a human being today, around the world, is about 90 dollars. They are more expensive in places like North America. Slaves cost between 3,000 to 8,000 dollars in North America, but I could take you places in India or Nepal where human beings can be acquired for five or 10 dollars. They key here is that people have ceased to be that capital purchase item and become like Styrofoam cups. You buy them cheaply, you use them, you crumple them up, and then when you're done with them you just throw them away.
İnsan oğlunun, dünya çapında, günümüzdeki ortalama değeri 90$ civarında. Kuzey Amerika gibi daha pahalı yerlerde var. Kuzey Amerika'da bir köle mâliyeti 3,000$ ile 8,000$ arasında. Lâkin, Sizleri insan oğlunun 5$ ile 10$ arasında elde edilebileceği Hindistan'daki veya Nepal'daki yerlerede götürebilirim. Burada anahtar şudur ki; insanlar anapara satış ürünleri gibi olmakta çıkmaktadılar, ve insanlar plastik köpüğünden yapılmış bardaklara dönüştüler. Onları ucuza satın alırsınız. Onları Kullanırsınız. Onları buruşturusunuz. Onlarıla işiniz bittiği zaman, onları bir kenara atarsınız.
These young boys are in Nepal. They are basically the transport system on a quarry run by a slaveholder. There are no roads there, so they carry loads of stone on their backs, often of their own weight, up and down the Himalaya Mountains. One of their mothers said to us, "You know, we can't survive here, but we can't even seem to die either." It's a horrible situation. And if there is anything that makes me feel very positive about this, it's that there are also -- in addition to young men like this who are still enslaved -- there are ex-slaves who are now working to free others. Or, we say, Frederick Douglass is in the house.
Burada çocuklar Nepalli. Onları esasında köleleri sahibinin tarafından işletilen taş ocaklarının taşıma sistemi. Oralarda yollar yok. Bu yüzden, genellikle kendi ağırlıkları kadar olan yükleri kendi sırtlarında Himalaya dağlarında bir yukarı bir aşağı taşıyorlar. Onların annlerinden bir taensi bize dediki: "Biliyorsunuz ki, biz burada hayatta kalamayabiliriz, lâkin lâkin ölemeyeceğimizde gözüküyor." Bu çok berbat bir durum. Ve eğer beni bir konu hakkında olumlu hissetiren bir husus varsa Buna artı olarak, halen kölelik yapan genç insanların yanına eskiden köle olmuş kişilerin diğerlerini özgür bırakmaya çalışmalarıdır. Veya biz deriz ki, Frederick Douglass evin içinde.
I don't know if you've ever had a daydream about, "Wow. What would it be like to meet Harriet Tubman? What would it be like to meet Frederick Douglass?" I've got to say, one of the most exciting parts about my job is that I get to, and I want to introduce you to one of those. His name is James Kofi Annan. He was a slave child in Ghana enslaved in the fishing industry, and he now, after escape and building a new life, has formed an organization that we work closely with to go back and get people out of slavery. This is not James, this is one of the kids that he works with.
Bilemiyorum, Harriet Tubman' la tanışmak nasıl olurdu? gibi eğer öyle bir hayal kurdunuz mu? Frederick Douglass' la tanışmak nasıl olurdu Söylemek zorundayın ki, benim işimin en heyecan verici kısmı ise o fırsatımın olmasıyıdı. Sizlere onalaran birini tanıştıracağım. Onun adı James Kofi Annan. Gana'da bir köle çocuğu idi, balık endüstirisinde köleydi. Ve o şimdi,kaçıktan sonra ve yeni bir hayat kurup geri dönüp insanları kölelikten kurtarmak için bizimle yakın çalışıp yeni bir organizasyon kurdu. Bu James değil. Bu onla çalışan birkaç çocuktan biri.
James Kofi Annan (Video): He was hit with a paddle in the head. And this reminds me of my childhood when I used to work here.
Video: James Kofi Annan: Bir kürek tarafından bildiğiniz kadarıyla, kafasına vuruldu. Bu bana, benim çocukluğumda burada çalıştığım zamanı hatırlatıyor.
KB: James and our country director in Ghana, Emmanuel Otoo are now receiving regular death threats because the two of them managed to get convictions and imprisonment for three human traffickers for the very first time in Ghana for enslaving people, from the fishing industry, for enslaving children.
KB: James ve bizim ülke yöneticimiz Gana'da, Emmanuel Oto*'lar insan pazarlığı yapan 3 kişiye mahkumîyet ve hapis cezası getirtmeyi başardığı için düzenli olarak ölüm tehditleri alıyorlar. Balık endüstirisinde insanlara ve çocuklara kölelık yaptırdıkları için, bu Gana'da bir ilktir.
Now, everything I've been telling you, I admit, is pretty disheartening. But there is actually a very positive side to this, and that is this: The 27 million people who are in slavery today, that's a lot of people, but it's also the smallest fraction of the global population to ever be in slavery. And likewise, the 40 billion dollars that they generate into the global economy each year is the tiniest proportion of the global economy to ever be represented by slave labor.
Şimdi, sizlere tüm söylüyor olduklarım, kabul etmeyim ki, gerçekten ümıt kırıcı. Fakat buna karşın , bunun çok olumlu bir yönü var. Ve buda, Bugün 27 milyon kölelik içinde olan insanlar çerçekten büyük bir rakam, fakat bu yinede, köleliğin içinde bulunan küresel nüfusta küçücük bir bölümü. Ve, her sene küresel ekonomide ürettikleri 40 milyar dolar, küresel econominin köle işçiler tarafıldan yapılması çok küçük bir miktardır.
Slavery, illegal in every country has been pushed to the edges of our global society. And in a way, without us even noticing, has ended up standing on the precipice of its own extinction, waiting for us to give it a big boot and knock it over. And get rid of it. And it can be done.
Kölelik her ülküde yasa dışı olmasıyla beraber, bizim küresel kamuoyu tarafında bir köşeye itildi. Ve, bizim bile farkına vardadan kölelik bir uçurumun kenarında bizim kovmamızı ve devirmemizi bekledi, ve ondan kurtulmamızı beklerken kendi varlığını sürdürdü. Ve, işi bitirebilir.
Now, if we do that, if we put the resources and the focus to it, what does it actually cost to get people out of slavery? Well, first, before I even tell you the cost I've got to be absolutely clear. We do not buy people out of slavery. Buying people out of slavery is like paying a burglar to get your television back; it's abetting a crime. Liberation, however, costs some money.
Şimdi, eğer biz bunu yapabilirsek, eğer kaynakları bir araday toplar ve ona odaklaşırsak, insanları kölelikten kurtarmanın bize masrafı ne olur? Tabikı, sizlere masrafının ne olduğunu söylemeden önce benim sizlere kesinlikle açık olmam gerekir. Biz insaları kölelikten kurtarmak için satın almıyoruz. İnsanları kölelikten kurtarmak için satın alınması, ev hırsızına ödeme yapıp televizyonunuza geri almak gibi, Bu şuça teşvik eden bir suçtur. Özgürlük, amma velâkin,biraz masraflıdır.
Liberation, and more importantly all the work that comes after liberation. It's not an event, it's a process. It's about helping people to build lives of dignity, stability, economic autonomy, citizenship. Well, amazingly, in places like India where costs are very low, that family, that three-generation family that you see there who were in hereditary slavery -- so, that granddad there, was born a baby into slavery -- but the total cost, amortized across the rest of the work, was about 150 dollars to bring that family out of slavery and then take them through a two year process to build a stable life of citizenship and education.
Özgürlük, ve daha önemlisi özgürlükten sonra gelen tüm iş yüküdür. Bu bir olay değil, bu bir süreçtir. Bu insanlara saygıdeyer, oturaklı, parasal hür ve vatandaşlık yaşamı kurmak için yardım etmektir. Öyleyse, şaşırtıcı olarak, Hindistan gibi verlerde masraflar çok düşük Oradaki aile,Oradaki gördüğünüz 3 nesil aile, soydan soya kölelik içindeler. Bu suretle, büyük baba kçleliğin içinde bir bebek gibi doğdu. Fakat tüm masraflar, yapılan geri kalan işlerden sonra gereken 150 dolara, bu aileyi kölelikten çıkartıp, 2 sene süreci içine sokup oturaklı bir vatandaşlık ve eğitim sunulur.
A boy in Ghana rescued from fishing slavery, about 400 dollars. In the United States, North America, much more expensive. Legal costs, medical costs ... we understand that it's expensive here: about 30,000 dollars. But most of the people in the world in slavery live in those places where the costs are lowest. And in fact, the global average is about what it is for Ghana.
Gana'dan bir çocuğu balık köleliğinden kurtarmak için ortalama 400 dolar Birleşik Devletler'de, Kuzey Amerika'da, daha çok pahalı, yasal masraflar, ilaç masrafları, anlıyoruz ki, bunlar burada pahalı, Ortalama 30,000, Fakat, kölelik içinde, dünyada yaşaşayan çoğu insan maslafların çok düşük olduğu yerlerde yaşamaktadırlar. Ve aslında Gana için küresel ortalama ne olduğu ve
And that means, when you multiply it up, the estimated cost of not just freedom but sustainable freedom for the entire 27 million people on the planet in slavery is something like 10.8 billion dollars -- what Americans spend on potato chips and pretzels, what Seattle is going to spend on its light rail system: usually the annual expenditure in this country on blue jeans, or in the last holiday period when we bought GameBoys and iPods and other tech gifts for people, we spent 10.8 billion dollars. Intel's fourth quarter earnings: 10.8 billion.
bu demek oluyor ki, tahmini masrafları çarptığınız zaman, sadece özgürlük değil, fakat 27 milyon insan için dünyada sürdürülebilir bir özgürlük için 10.8 milyar dolar civarında Amerıkalıların patetes cipsine harcadıkları, Seattle'ın tranvay sistemine harcayacakları, genellikle bu ülkedeki bir senelik mavi jean harcamaları, veya geçen tatil sezonunda İnsanlara aldığımız GameBoylar ve İpodlar ve diğer teknikal cihazlar, Biz 10.8 milyar dolar harcadık. Intel'in 4'üncü dörtlükte kazandığı, 10.8 milyar.
It's not a lot of money at the global level. In fact, it's peanuts. And the great thing about it is that it's not money down a hole, there is a freedom dividend. When you let people out of slavery to work for themselves, are they motivated? They take their kids out of the workplace, they build a school, they say, "We're going to have stuff we've never had before like three squares, medicine when we're sick, clothing when we're cold." They become consumers and producers and local economies begin to spiral up very rapidly.
Küresel düzeyde bu o kadar çok para değil aslında sadece çerez parası. Ve bunun hakkında güzel olan; Bu parayı boşa harcamak değil, burada özgürlük kazancı var. İnsanları kendilerine çalışmak için kölelikten kurtadığınız zaman motivasyon bulacaklar mı? Çocuklarını işyerlerinden çekebilirler, okul inşâ ederler, söylüyorlar ki: Hiç bir zaman olayan şeylere, sahip olacağız 3 kare gibi, hasta olduğumuzda ilaç, üşüdüğümüz zaman giyim kuşam. Onlar tüketici ve üretici olurlar ve yerel economi çok hızlı bir şekilde gelişmeye başlar.
That's important, all of that about how we rebuild sustainable freedom, because we'd never want to repeat what happened in this country in 1865. Four million people were lifted up out of slavery and then dumped. Dumped without political participation, decent education, any kind of real opportunity in terms of economic lives, and then sentenced to generations of violence and prejudice and discrimination. And America is still paying the price for the botched emancipation of 1865.
Herşey bir yana, tekrardan kuracağımız sürdürülebilir bir özgürlük önemlidir, Çünkü, bu ülkenin 1885'de olanların tekrar olmasını istemiyoruz. 4 milyon insan kölelikten çıkarıldı ve sonra atıldı, hiç bir siyasi destek olmadan, yeterli bir eğitim olmadan atıldı, hiç bir gerçek fırsat verilmeden ekonomik hayat gibi, ve şiddet içerikli ve önyargılı ve ayrımcılık nesillere mahkûm edildi. Ve hâlen Amerıka 1865'nin beceriksiz özgürleştirmesi sonucundan zedeleniyor.
We have made a commitment that we will never let people come out of slavery on our watch, and end up as second class citizens. It's just not going to happen. This is what liberation really looks like. Children rescued from slavery in the fishing industry in Ghana, reunited with their parents, and then taken with their parents back to their villages to rebuild their economic well-being so that they become slave-proof -- absolutely unenslaveable.
Biz bir söz verdik biz hiç bir şekilde insanların bizim közümüz altımda kölelikten çıkıp ikinci sınıf vatandaş olmarına izin vermiyeceğiz. Bu hiç bir şekilde olmayacak. Bu gerçek özgürlüğün nasıl olduğunun simgesidir. Gana'da çocuklar balık endüstirisinde kölelikten kurturuldu, çocuklar ailerine kavuştu, ve aileleriye birlikte köylerine geri dönüp economilerini tekrardan güçlendirdiler ki; böylece tamamen köle olmayacakları, bir duruma geldiler.
Now, this woman lived in a village in Nepal. We'd been working there about a month. They had just begun to come out of a hereditary kind of slavery. They'd just begun to light up a little bit, open up a little bit. But when we went to speak with her, when we took this photograph, the slaveholders were still menacing us from the sidelines. They hadn't been really pushed back. I was frightened. We were frightened. We said to her, "Are you worried? Are you upset?"
Şimdi, bu kadın Nepal'de bir köyde yaşadı. Bizler orada ortalama bir aydan beri çalışıyoruz. Onlar nesilden gelen kölelikten henüz çıktılar. Onlar birazcık açılmaya, parıldamaya başladılar. Biz onla konuşmaya gittiğimizde, onun bu fotoğrafını çektiğimizde köle tüccarları bizi halen kıyılardan köşelerden tehdit ediyorlardı. Onlar halen ittirilmiş değiller. Ben ürkmüştüm. Biz ürkmüştük. Ona sorduk ki, "Endişeli misin? Üzgün müsüm?"
She said, "No, because we've got hope now. How could we not succeed," she said, "when people like you from the other side of the world are coming here to stand beside us?"
O dediki: "Hayır, çünkü bizlerin bir umudu var. Bizler nasıl başarısız olamayız." O dedi ki : Dünyanın başka uçlarından olan sizin gibi insanlar buralara gelip bizlerle oluyor?"
Okay, we have to ask ourselves, are we willing to live in a world with slavery? If we don't take action, we just leave ourselves open to have someone else jerk the strings that tie us to slavery in the products we buy, and in our government policies. And yet, if there's one thing that every human being can agree on, I think it's that slavery should end.
Tamam, biz kendimize sormalıyız, biz kölesiz bir dünya içinde yaşamak istiyor muyuz? Eğer kendimiz açık tutar ve hiç bir eylem yapmazsak birisi bizlerin aldığımız ürünlerin bir köle yapımı olmasını sağlar ve bizim hükümet yönergelerin içinde olur. Ve bitmeden, eğer tüm insan oğlunun bir konu üzerinde aynı fikirde olduğu bir konu var ise Bence oda köleliğin bitmesidir.
And if there is a fundamental violation of our human dignity that we would all say is horrific, it's slavery. And we've got to say, what good is all of our intellectual and political and economic power -- and I'm really thinking intellectual power in this room -- if we can't use it to bring slavery to an end? I think there is enough intellectual power in this room to bring slavery to an end. And you know what? If we can't do that, if we can't use our intellectual power to end slavery, there is one last question: Are we truly free? Okay, thank you so much. (Applause)
Ve eğer bizim insanî şerefimizde temelli bir şiddet bulunuyorsa Oda bizim aynı anda dehşete düşüren köleliktir. Ve biz demeliyiz ki: Bizim zihnî, siyasi ve ekonomik gücümüzde iyi olan ise, ve ben gerçekten burada aydın kesimin gücünün bu odada olduğunu düşünüyorum, Eğer bizler bu zihnî kullanamayarak bu köleliği bir sona getiremezsek? Bence bu odada köleliğin sonunu getirecek yeterli kadar aydın kişilerin güçleri var. Ve biliyor musunuz? Eğer biz bunu yapamazsak, eğer biz bu zihnî gücü köleliği bitirmek için kullanamazsak Burada son bir soru, Biz gerçekten özgür müyüz? Çok teşekkür ediyorum. (Alkış)