Little do they know it, but these six creatures are each about to experience a very unusual death. One-by-one, they will fall prey to the remarkable, predatory antics of... a carnivorous plant.
Henüz bilmiyorlar ama bu altı yaratığın her biri hiç alışılmadık bir ölümü tatmak üzereler. Teker teker, etobur bir bitkinin dikkat cezbeden, yırtıcı hareketlerine aldanıp ona yem olacaklar.
Around the world there are more than 600 plant species that supplement a regular diet of sunlight, water, and soil with insects, microbes, or even frogs and rats. Scientists believe that carnivory in plants evolved separately at least six times on our planet, suggesting that this flesh-munching adaptation holds a major benefit for plants. Carnivorous plants tend to grow in places with highly acidic soil, which is poor in crucial nutrients like nitrogen, phosphorus, and potassium. In these hostile conditions, plants that are able to lure, trap, and digest prey have an advantage over those that rely on soil for their nutrients.
Dünyada 600'den fazla bitki türü gün ışığı, su ve topraktan oluşan beslenmelerini böcek, mikrop ve hatta kurbağa ve sıçanlarla destekliyor. Bilim insanları gezegenimizde, bitkilerde etçilliğin ayrı ayrı en az altı kez evrildiğine inanıyor ve bu et kemirme adaptasyonunun bitkiler için önemli faydaları olduğu önermesini yapıyorlar. Etçil bitkiler yüksek asitli topraklara sahip yerlerde yetişme eğilimindeler ki bu topraklar nitrojen, fosfor, potasyum gibi önemli besleyicilerden yoksun. Bu çetin koşullarda, avlarını kendine çekip, onlara tuzak kurup onları bir de sindirebilen bitkiler, besinleri için toprağa ihtiyaç duyanlara göre avantaja sahipler.
Take this inhospitable bog, where pitcher plants reign supreme. Drawn to the pitcher’s vivid colors and alluring scent, the fly closes in and slurps its nectar. But this pitcher species has an ingredient called coniine in its nectar, a powerful narcotic to insects. As the coniine takes effect, the fly grows sluggish, stumbles, and falls down the funnel into a pool of liquid at the base, where he drowns. Enzymes and bacteria in the liquid slowly break his body down into microscopic particles the pitcher plant can consume through its leaves. Occasionally, larger prey also tumbles into the fatal funnel of the pitcher plant.
Sürahi bitkilerinin ortama hakim olduğu bu misafirperver olmayan bataklığı ele alalım. Sürahinin canlı renkleri ve çekici kokularına kanan sinek yaklaşır ve onun nektarını içer. Ancak bu sürahi bitkisinin nektarında koniin adı verilen bir içerik vardır, böcekler için güçlü bir uyuşturucu. Koniin etki ettikçe sinek uyuşur, tökezler ve huniden aşağıya, tabandaki bir sıvı havuzu içine düşer ve orada boğulur. Sıvıdaki enzim ve bakteriler yavaşça sineğin bedenini sürahi bitkisinin yapraklarıyla sindireceği mikroskobik parçalara ayırır. Bazen de sürahi bitkisinin ölümcül hunisine daha büyük avlar düşer.
The second victim faces off with the sticky sundew plant. The sundew’s tiny leaves are equipped with a viscous secretion called mucilage. The ant is swiftly trapped in this goo. As she struggles, enzymes begin to digest her body. Special tentacles sense her movement and curl around her, clenching her in their suffocating grip. Once she asphyxiates, which can happen in under an hour, the tentacles unfurl again to snare their next victim.
İkinci kurban, yapışkan güneş gülü ile karşı karşıyadır. Güneş gülünün küçük yapraklarında zamk denen yapışkan bir salgı vardır. Karınca süratle bu yapışkan maddede hapis kalır. Bir yandan kurtulmaya çalıştıkça enzimler vücudunu sindirmeye başlar. Özel kollar hareketini algılayıp etrafını sarar ve boğucu bir kavramayla sıkar. Karınca boğulduğunda, ki bu bir saatten az sürebilir, kollar bir sonraki kurbana tuzak kurmak için yeniden açılır.
Two down, four to go. The next target meets his end underground, in the coils of the corkscrew plant. He enters the roots through a tiny slit in search of food. But inside, he quickly loses his way through the tangled labyrinth. A forest of curved hairs prevents his escape, guiding him into a central chamber with flesh-digesting enzymes and deadly low levels of oxygen.
İkisi gitti, dördü kaldı. Sıradaki hedef, kendi sonuna yer altındaki tirbuşon bitkisinin buklelerinde ulaşır. Yemek aramak için, küçük bir yarıktan köklere girer. Ancak içeride, o karmakarışık labirentte çabucak yolunu kaybeder. Kıvırcık kıllardan oluşan bu orman onun kaçmasını engelleyip et sindiren enzimlerin olduğu ölümcül derecede düşük oksijen seviyeli merkezi bölmeye yönlendirir.
In the murky depths of a nearby pond, a tadpole unwittingly swims into the path of the bladderwort, the speediest of all carnivorous plants. She treads on the bladderwort’s trigger, and in milliseconds, a trapdoor swings open and sucks her in. Trapped half in and half out, she struggles to free herself while the part of her body inside the plant gets digested. Over the next few hours, her writhing sets the trap off repeatedly, each time bringing her deeper into the plant to be digested alive bit by bit.
Yakındaki bir göletin bulanık derinliklerinde bir iribaş farkında olmadan etçil bitkilerin en hızlısı olan çanakotunun yoluna doğru yüzer. Çanakotunu tetiğine basar ve milisaniyeler içinde tuzak kapısı açılır ve iribaş içeri çekilir. Yarısı içeride yarısı dışarıda tuzağa kapılmış olan iribaş kendini kurtarmaya çalışır ancak o esnada vücudunun içeride kalan kısmı sindirilmektedir. Birkaç saat içerisinde acı kıvranışları her seferinde kendisini daha da derine götürecek şekilde tuzağı defalarca yeniden başlatır ve parça parça canlı hâlde sindirilir.
Meanwhile, this beetle is bewitched by sweet-smelling nectar. The scent draws him closer and closer until he lands on the leaves of the world’s most infamous carnivorous plant. His landing triggers tiny hairs on the surface of the leaves, and the jaws of the venus fly trap snap shut around him. The spikes interlock to seal his fate. Once closed, the leaves act like an external stomach that digests the beetle’s soft tissues. When they open again a few days later, only the dry husk of his exoskeleton remains.
Bu sırada, bu böcek mis kokulunektardan büyülenmektedir. Koku onu daha da yakına çeker ta ki dünyanın en kötü şöhretli etçil bitkinin yapraklarına konana dek. O konuş, yaprak yüzeyindeki küçük tüyleri harekete geçirir ve sinekkapanın çenesi kapanır. Dikenli uçlar birbirine kenetlenip böceğin kaderini mühürler. Bir kez kapandı mı artık yapraklar böceğin yumuşak dokusunu sindiren harici bir mide gibi davranır. Birkaç gün sonra tekrar açıldıklarında böcekten geriye sadece dış iskeletinin kuru kabuğu kalır.
The mayfly is the last creature standing. As she approaches the butterwort plant, she heads for the flowers that wave high above the plant’s globs of adhesive goo. She alights on the petals, drinks the nectar, and takes off unscathed. These long flower stalks keep certain insects away from the carnivore’s traps— a way of separating pollinators from food. Off the mayfly buzzes to live a long and fruitful life– oh.
Ayakta kalan son yaratık bir mayıs sineği. Bataklık bitkisine yaklaşırken bitkinin yapışkan topağı üstünde sallanan çiçeğine yönelir. Taç yapraklara konup nektarı içer ve sağ salim bir şekilde tekrar uçar. Bu uzun çiçek saplar belirli böcekleri etoburun tuzağından uzakta tutar -- polenlerini yayanlarla, yemeği birbirinden ayırmak için bir yöntem. Mayıs sineği uzun ve bereketli bir hayata sürmek için vızıldarken -- ah.