"Listen. Do you hear that?" my grandmother asked me. "Listen. Listen to what the beetle is saying." I would spend hours and hours listening to the little beetle rolling a huge ball of dung, and while at it, I heard a variety of environmental sounds. With the keenest of ears, I would hear family chatter, laughter, the wind howling and even crickets chirping. All these sounds crisscrossed into each other, and I would hear rhythm in between. Then I would beat my plate with a spoon and my chest with my tiny hands trying to recreate what I was hearing. I have been beating the same plates, shakers, drums, pans and so much more ever since to become a professional drummer and percussionist.
"Dinle. Duyuyor musun?" diye sordu büyük annem. "Dinle. Böceğin dediğini dinle." Küçük böceğin gübre topunda sürüklenişini dinleyerek saatler geçirirdim. Bunu yaparken de Çeşitli çevresel sesler duyardım. Kulaklarımdaki hevesle ailenin sohbetini, gülüşünü, rüzgarın ulamasını ve hatta cırcır böceğinin cıvıldamasını duyardım. Tüm bu sesler birbirleriyle uyumluydu ve aralarındaki ritmi de duyardım. Sonra, bongoma kaşıkla göğsümü de minik ellerimle vururak duyduğum şeyi çıkartmaya çalışırdım. Profesyonel bir bongocu ve çalgı sanatçısı olduğumdan beri aynı marakasları, bongoları, perküsyonları ve daha birçok şeyi çalıyorum.
(Applause)
(Alkışlar)
As I grew up, subconsciously, I felt a strong urge to hide my newfound hobby. Even without it being said out loud, I knew that somehow it was wrong to do what I was doing. In most of the ceremonies, I noticed that most of the women and girls were not in sight, but when they were, I noticed that they would wear their dancing skirts and shake their waists off, singing, clapping, ululating, while the men filled up the rhythm section. A few years later, I came to understand what tradition and culture meant, and what was considered taboo or otherwise.
Büyüdüğümde bilinçaltımda, yeni keşfettiğim hobimi saklama hissi uyandı. Dile getirmesem bile bir şekilde yaptığım şeyin yanlış olduğunu biliyordum. Birçok törende, Kadınların çoğunun göz önünde olmadığını fark ettim. Fakat oldukları zaman da Dans kıyafetlerini giydiklerini, bellerini salladıklarını, şarkı söylediklerini, alkışladıklarını ve uladıklarını, erkeklerin de ritme ayak uydurduğunu fark ettim. Birkaç yıl sonra, gelenek ve göreneğin ne demek olduğunu, neyin tabu kabul edilip edilmediğini anladım.
In the majority of African cultures, women have been forbidden to play drums and percussion for a very long time. I believe this taboo stems from the psychological and traditional belief that the woman is an inferior being. I grew up hearing that the place of the woman is in the kitchen or in the other room. Mhm?
Afrika kültürlerinin çoğunda, kadınların bateri ve perküsyon çalması uzun süredir yasaktı. Kadınları kalitesiz gören tabunun psikolojik ve geleneksel inançtan geldiğine inanıyorum. Kadının yerinin mutfak veya diğer oda olduğunu duyarak büyüdüm. Öyle mi?
(Laughter)
(Gülüşmeler)
Women had been brainwashed and led on for so long until we had fallen victim and actually started believing in this ourselves. This, coupled with the lack of interest to educate women, played a major, major role in etching this into our minds. The sounds of the drum provoke emotion and movement. Essentially, the drum is a very sensual instrument. Once at a festival, a man asked me how I dared put a drum in between my legs. I have been considered loose and dirty for playing an instrument. I have repeatedly been questioned why I would choose to play drums instead of practicing journalism, which I studied for my undergraduate, which has been termed "more decent." The sight of a woman playing drums enfeebles her, makes her less feminine, less desirable, but all this optimally puts her on a lower social stand.
Kurban düşüp buna inanmaya başlayana kadar kadınlar uzun süredir beyni yıkanmış, kandırılmışlardı. Kadınları okutma algısının eksikliğiyle birleşen bu şey, bu durumun aklımıza kazınmasında büyük rol oynadı. Bongo sesleri duygu ve hareketi dürter. Esasen, bango çok duygusal bir alettir. Festivaldeyken bir adam bana bacaklarımın arasına nasıl bongo koymaya cesaret ettiğimi sormuşu. Enstrüman çalmak için çok serbest ve kirli sayılırmışım. Üniversitede eğitimini aldığım ve "daha uygun" olduğu belirlenen gazetecilik yapmak yerine, niye bongo çalmayı seçtiğim durmadan soruldu. Bir kadının bateri çalma fikri onu güçsüzleştirir, kadınlığını ve çekiciliğini azaltır. Bunlar onu düşük toplumdaymış gibi gösterir.
Drumming has essentially represented the strong African heritage, and its importance can be seen in the many aspects of the African tradition. Many communities encompass drumming in their day-to-day activities, and still do up to date, from childbirths to initiation ceremonies, welcoming ceremonies, marriages and even burials. However, this same drum is disappearing very fast from the music scene, and the traditional genre is losing its popularity very quickly amongst the people. Inspired by the need to preserve this culture, I am teaching the significance and the importance of the drum to young boys, women and girls.
Afrika geleneğinin birçok yönünde, Bongo çalmak güçlü Afrika mirasının ve öneminin görülebileceğini yansıttı. Birçok topluluğun günlük aktivitesinde, güncel yaptığı şeylerde, doğumdan kabul törenlerine, karşılama törenlerinde, evliliklerde ve hatta cenazeler de bile bongo çalmak var. Ancak bu aynı bongo çok hızlı bir şekilde müzikten yok oluyor ve halk arasında hızlıca geleneksel tür popülerliğini kaybediyor. Bu kültürün korunması ihtiyacından esinlenerek baterinin, genç çocuklar ve kızlar için önemini öğretiyorum.
In my journey as a percussion teacher, I have realized that very many women actually want to play the drum, but at the same time, they fear it. Some fear how society will perceive them. Others fear the physical pain that comes with playing. Oh yes, it's not that easy. Some, because their spouses don't approve of them, and others generally fear the responsibility of being a bearer of culture. I believe, or I think that all these fears are etched in the collective feminine cautiousness because when we learn of the atrocities that have happened to women, continentally especially, it serves as a constant reminder that one step out of our designated place may end up in very serious consequences.
Müzik öğretmeni olarak yaptığım gezimde, birçok kadının bateri çalmayı gerçekten istediğini fark ettim, bununla birlikte korkuyorlar da. Bazıları toplumun nasıl karşılayacağından korkuyor. Diğerleri de çalarken oluşacak fiziksel acıdan. Ah evet, o kadar kolay değil. Çünkü kimisi, eşleri kınayacak diye, diğerleri de kültür taşıyıcı olma sorumluluğundan genel olarak korkuyor. Bu korkuların toplu kadınsal tedbiri parçaladığına inanıyorum. Çünkü kadınların başına gelen zulümleri özellikle de avrupa tarzında olanları duyunca Bize tasarlanan yerin dışına çıkmanın, ciddi sonuçlarla son bulabileceğini hatırlatma görevi görür.
Well, I use my drum to tell my story and my people's stories. My roots shaped me and my culture is here to stay with me. Women can be custodians of culture, too. We are born to bring forth life, to nurture it. We can definitely preserve our traditions very, very excellently. My drum and I, we are here to stay.
Benim ve halkımın hikâyelerini anlatmak için bongo kullanıyorum. Kökenim beni şekillendirdi ve kültürüm bende kalıcı oldu. Kadınlar kültürün koruyucusu da olabilir. Hayatı beslemek, ileri seviye getirmek için dünyaya geliyoruz. Kesinlikle geleneklerimizi en iyi şekilde koruyoruz. Bongom ve ben, Kalıcıyız.
(Applause)
(Alkışlar)
We are definitely here to stay. If women have led countries, women have gone to space, women have won Grammys, then the same, same women can play the drum and play it -- to a five-star rating? No, to a million-star rating.
Kesinlikle kalıcıyız. Kadınlar ülkelere öncülük ettiyse, Uzaya gittiyse, Grammy ödüllerini kazandılarsa, öyleyse aynı kadınlar bongoyu, beş yıldız oranında mı çalarlar? Hayır bir milyon yıldız oranında çalarlar.
Thank you.
Teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkış)
(Chiming)
(Çan Sesi)
(Metallic drumming)
(Metalik Ses)
(Chiming)
(Çan Sesi)
(Rattling)
(Tıkırtı)
(Drumming)
(Davul)
(Applause)
(Alkış)