In an era of extreme polarization, it's really dangerous to talk about right and wrong. You can be targeted, judged for something you said 10 years ago, 10 months ago, 10 hours ago, 10 seconds ago. And that means that those who think you're wrong may burn you at the stake or those who are on your side that think you're not sufficiently orthodox may try and cancel you. As you're thinking about right and wrong, I want you to consider three ideas. What if right and wrong is something that changes over time. What if right and wrong is something that can change because of technology. What if technology is moving exponentially?
Çok fazla kutuplaşmanın olduğun bir yerde, neyin doğru neyin yanlış olduğunu konuşmak gerçekten tehlikelidir. 10 yıl önce, 10 ay önce, 10 saat önce, 10 saniye önce söylediğin şeyler için hedef alınabilir, yargılanabilirsin. Ve bu demek ki senin yanıldığını düşünenler seni ateşe atmak istiyor veya senin tarafında olanlar, yeterince doğru olmadığını düşünenler seni karalamaya çalışabilirler. Siz doğru ve yanlış hakkında düşünürken, üç fikri dikkate almanızı istiyorum. Ya doğru ve yanlış zamanla değişen bir şeyse. Ya doğru ve yanlış teknoloji yüzünden değişebilen bir şeyse. Ya teknoloji hızlanarak ilerliyorsa.
So as you're thinking about this concept, remember human sacrifice used to be normal and natural. It was a way of appeasing the gods. Otherwise the rain wouldn't come, the sun wouldn't shine. Public executions. They were common, normal, legal. You used to take your kids to watch beheadings in the streets of Paris. One of the greatest wrongs, slavery, indentured servitude, that was something that was practiced for millennia. It was practiced across the Incas, the Mayas, the Chinese, the Indians in North and South America. And as you're thinking about this, one question is why did something so wrong last for so long? And a second question is: why did it go away? And why did it go away in a few short decades in legal terms?
Siz bu konuda düşünürken, önceden insanları kurban etmenin normal olduğunu hatırlayın. Tanrıyı memnun etmenin bir yoluydu bu. Aksi taktirde yağmur yağmazdı, güneş parlamazdı. Halka açık idamlar. Bunlar çok yaygın, normal, yasaldı. Önceden çocuklarınızı Paris sokaklarındaki kafa kesilmeleri izlemeye götürürdünüz. En büyük yanlışlardan biri, kölelik, sözleşmeli kölelik, bin yıl boyunca uygulanan bir şeydi. Incalar, Mayalar, Çinliler, Hintliler Kuzey ve Güney Amerikalılar tarafından uygulanırdı. Ve siz bu konuda düşünürken şunu soralım: neden yanlış olan bir şey bu zamana kadar sürdü? Ve ikinci soru: neden bitti? Ve neden birkaç on yıl içinde yasal olarak kalktı?
Certainly there was a work by extraordinary abolitionists who risked their lives, but there may be something else happening alongside these brave abolitionists. Consider energy and the industrial revolution. A single barrel of oil contains the energy equivalent of the work of five to 10 people. Add that to machines, and suddenly you've got millions of people's equivalent labor at your disposal. You can quit oppressing people and have a doubling in lifespan after a flattened lifespan for millennia. The world economy, which had been flat for millennia, all of a sudden explodes. And you get enormous amounts of wealth and food and other things produced by far fewer hands.
Hayatlarını riske atan sıra dışı köle karşıtları arasında kesinlikle bir çalışma vardı, ama bu cesur köle karşıtlarının tarafında başka şeyler oluyor olabilir. Enerji ve sanayi devrimini düşünün. Tek bir petrol varili beş ila on kişinin çalışmasına eşdeğer bir enerji taşır. Buna ek olarak makinelerle, birdenbire emrinizde milyonlarca insana eşdeğer işçiye sahip oluyorsunuz. İnsanlara baskı uygulamayı bırakabilir ve bin yıldır sabit giden yaşam süresini ikiye katlayabilirsiniz. Ekonomi dünyasında, ki bin yıl boyunca sabitti, birdenbire yükselişe geçti. Ve daha az kişi tarafından sahip olunan varlığa, yemeğe ve diğer şeylere sahip olabilirsin.
Technology changes the way we interact with each other in fundamental ways. New technologies like the machine gun completely changed the nature of warfare in World War I. It drove people into trenches. You were in the British trench, or you were in the German trench. Anything in between was no man's land. You entered no man's land. You were shot. You were killed. You tried to leave the trench in the other direction. Then your own side would shoot you because you were a deserter.
Teknoloji birbirimizle temel yollarla kurduğumuz iletişimimizi değiştirir. Yeni teknolojiler makineli tüfek gibi 1.Dünya Savaşı’nda savaş seyrini tamamen değiştirdi. İnsanları siperlere sürükledi. İngiliz hendeğindeydiniz ya da Alman. Bu ikisi arasındaki her şey tarafsız bölge. Tarafsız bölgeye girdiniz. Vuruldunuz. Öldürüldünüz. Diğer tarafta siperi terk etmeyi denediniz. Sonra kaçak olduğun için kendi cephen seni vururdu.
In a weird way, today's machine guns are narrowcast social media. We're shooting at each other. We're shooting at those we think are wrong with posts, with tweets, with photographs, with accusations, with comments. And what it's done is it's created these two trenches where you have to be either in this trench or that trench. And there's almost no middle ground to meet each other, to try and find some sort of a discussion between right and wrong.
Tuhaf bir şekilde, bugünün makineli tüfekleri dijital sosyal medyadır. Birbirimizi vuruyoruz. Yanıldığını düşündüğümüz kişiyi vuruyoruz; gönderilerle, tweetlerle, fotoğraflarla, suçlamalarla, yorumlarla. Ve yapılan şey bu iki siperi yarattı ve o ya da bu siperde olmanız gerekti. Ve nerdeyse birbirimizle buluşmak için, doğruyu ve yanlışı tartışmak için bir orta yol yok.
As you drive around the United States, you see signs on lawns. Some say, "Black Lives Matter." Others say, "We support the police." You very rarely see both signs on the same lawn. And yet if you ask people, most people would probably support Black Lives Matter and they would also support their police. So as you think of these polarized times, as you think of right and wrong, you have to understand that right and wrong changes and is now changing in exponential ways.
Birleşik Devletler’de gezerken, çimlerde işaretler görürsünüz. ″Siyahların Hayatı Önemlidir″ der bazısı. Bazıları ise ″Polisi destekliyoruz.″ der. İki işaretin de aynı çimde olduğunu çok nadir görürsünüz. Ve eğer insanlara sorarsanız, çoğu Siyahların Hayatı Önemlidir’i destekliyordur ve aynı zamanda polisi de destekliyordur. Kutuplaşmanın olduğu şu günlerde, doğru ve yanlışı düşündüğünüzde, doğru ve yanlışın değiştiğini anlamanız gerekir ve şimdi çeşitli yollarda değişmeye devam ediyor.
Take the issue of gay marriage. In 1996, two-thirds of the US population was against gay marriage. Today two-thirds is for. It's almost 180-degree shift in the opinion. In part, this is because of protests, because people came out of the closet, because of AIDS, but a great deal of it has to do with social media. A great deal of it has to do with people out in our homes, in our living rooms, through television, through film, through posts, through people being comfortable enough, our friends, our neighbors, our family, to say, "I'm gay." And this has shifted opinion even in some of the most conservative of places. Take the Pope. As Cardinal in 2010, he was completely against gay marriage. He becomes Pope. And three years after the last sentence he comes out with "Who am I to judge?" And then today, he's in favor of civil unions.
Gey evliliği sorununu ele alalım. 1996′da, ABD’nin üçte ikisi gey evliliğine karşıydı. Bugün üçte ikisi destekliyor. Fikirlerde neredeyse 180 derece değişiklik var. Bu kısımda, protestolar yüzünden, insanların artık açığa çıkması yüzünden, AIDS yüzünden, ama büyük kısmı sosyal medyayla ilgili. Bunun büyük bir kısmı evlerimizde, oturma odalarımızda, televizyon, film, gönderiler, yeterince rahat olan insanlar vasıtasıyla, arkadaşlarımızın, komşularımızın, ailemizin, ″Ben geyim.″ diyebilmesidir. Ve en muhafazakar yerlerde bile bu görüş artık değişti. Papayı ele alalım. 2010′un kardinali olarak, tamamen gey evliliğine karşıydı. Papa oldu. Ve son cümleden üç yıl sonra ″Ben kimim ki yargılıyorum?″ dedi. Ve bugün, o sivil birliğin tarafında.
As you're thinking about technology changing ethics, you also have to consider that technology is now moving exponentially. As right and wrong changes, if you take the position, "I know right. And if you completely disagree with me, if you partially disagree with me, if you even quibble with me, then you're wrong," then there's no discussion, no tolerance, no evolution, and certainly no learning.
Teknolojinin etiği değiştirdiğini düşünürken, aynı zamanda teknolojinin katlanarak ilerlediğini de düşünmek zorundasınız. Doğru ve yanlış değiştiği sürece, şöyle dersen: ″Ben doğru olanı biliyorum. Ve eğer bana hiç katılmıyorsanız, bana kısmen katılmıyorsanız, hatta benimle münakaşa ediyorsanız, o zaman hatalısınız.” o zaman tartışma olmaz, tolerans olmaz, evrim olmaz, ve kesinlikle öğrenme olmaz.
Most of us are not vegetarians yet. Then again, we haven't had a whole lot of faster, better, cheaper alternatives to meat. But now that we're getting synthetic meats, as the price drops from 380,000 dollars in 2013 to 9 dollars today, a great big chunk of people are going to start becoming vegetarian or quasi-vegetarian. And then in retrospect, these pictures of walking into the fanciest, most expensive restaurants in town and walking past racks of bloody steaks is going to look very different in 10 years, in 20 years and 30 years.
Çoğumuz henüz vejetaryen değil. Tekrardan, et için daha hızlı daha iyi, daha ucuz bir alternatifimiz olmazdı. Ama şimdi yapay et alabiliyoruz, 2013′te 380,000 dolardan günümüzde 9 dolara düştü, insanların büyük bir kısmı vejetaryen ya da yarı vejetaryen olmaya başladı. Ve geçmişe baktığımızda, şehirdeki en lüks, en pahalı restoranlara girip kanlı biftek raflarının yanından geçerken bu resimler 10 yıl sonra, 20 ve 30 yıl sonra çok farklı görünecek.
In these polarized times, I'd like to revive two words you rarely hear today: humility and forgiveness. When you judge the past, your ancestors, your forefathers, do so with a little bit more humility, because perhaps if you'd been educated in that time, if you'd lived in that time, you would've done a lot of things wrong. Not because they're right. Not because we don't see they're wrong today, but simply because our notions, our understanding of right and wrong change across time.
Kutuplaşmanın olduğu şu zamanlarda, bugünlerde nadiren duyacağınız şu iki kelimeyi tekrardan gündeme getireyim: alçakgönüllülük ve affedicilik. Geçmişi yargıladığınızda, soyunuz, atalarınız, bunu biraz daha alçakgönüllülükle yapın, çünkü belki o zamanda eğitim görmüş olsaydınız, eğer o zamanda yaşasaydınız, birçok şeyi yanlış yapardınız. Onlar doğru olduğu için değil. Onların bugün yanıldığını görmediğimizden değil, kavramlarımız yüzünden, doğru ve yanlış algımız zamanla değişti.
The second word, forgiveness. Forgiveness is incredibly important these days. You cannot cancel somebody for saying the wrong word, for having done something 10 years ago, for having triggered you and not being a hundred percent right. To build a community, you have to build it and talk to people and learn from people who may have very different points of view from yours. You have to allow them a space instead of creating a no man's land. A middle ground, a creation and a space of empathy. This is a time to build community. This is not a time to continue ripping nations apart.
İkinci kelime olan, affedicilik. Affedicilik şu günlerde inanılmaz derecede önemli. Birini yanlış bir şey dedi diye karalayamazsın, 10 yıl önce yaptığı bir şey yüzünden, sizi tetiklediği için ve sizinle yüzde yüz uyuşmadığı için. Bir toplum inşa etmek için, onu inşa etmeniz ve bakış açısı sizinkinden çok farklı olan insanlardan bir şeyler öğrenmeniz gerek. Onlara bir yer açmanız gerek tarafsız bir bölge yaratmak değil. Bir orta yol, empati için bir alan yaratma. Şimdi toplum oluşturma zamanı. Şimdi ulusları parçalamaya devam etme zamanı değil.
Thank you very much.
Çok teşekkürler.