This story is about taking imagination seriously. Fourteen years ago, I first encountered this ordinary material, fishnet, used the same way for centuries. Today, I'm using it to create permanent, billowing, voluptuous forms the scale of hard-edged buildings in cities around the world. I was an unlikely person to be doing this. I never studied sculpture, engineering or architecture. In fact, after college I applied to seven art schools and was rejected by all seven.
Bu hikaye hayalgücünü ciddiye almakla ilgili. 14 yıl önce, yüzyıllardır aynı şekilde kullanılmakta olan sıradan bir materyal olan balık ağıyla tanıştım. Bugün, bunu, dünyanın çeşitli şehirlerinde, kalıcı, dalgalanan, şehvetli yükselenler boyunda şekiller yaratmak için kullanıyorum. Bunu yapacak en son kişi bendim. Hiç heykelcilik, mühendislik veya mimarlık okumadım. Doğrusu, üniversiteden sonra yedi sanat okuluna başvurdum, ve tümünden de reddedildim.
I went off on my own to become an artist, and I painted for 10 years, when I was offered a Fulbright to India. Promising to give exhibitions of paintings, I shipped my paints and arrived in Mahabalipuram. The deadline for the show arrived -- my paints didn't. I had to do something. This fishing village was famous for sculpture. So I tried bronze casting. But to make large forms was too heavy and expensive. I went for a walk on the beach, watching the fishermen bundle their nets into mounds on the sand. I'd seen it every day, but this time I saw it differently -- a new approach to sculpture, a way to make volumetric form without heavy solid materials.
Kendi kendime sanatçı olmaya karar verdim, ve 10 yıl boyunca resim yaptım, sonra da Hindistan'a gitmek için Fulbright Bursu aldım. Sergilerde resimler göstermek için söz verip resimlerimi gemiye yükledim, ve Mahabalipuram'a vardılar. Sergi günü gelip çatmış, ama resimlerim gelmemişti. Bişeyler yapmalıydım. Balıkçı köyü heykelleriyle ünlüydü. Ve ben de Bronz dökümlemeyi denedim. Ama büyük şekiller yapmak çok ağır ve pahalıydı. Sahilde yürüyüşe çıktım, balıkçıların kumların üstünde ağlarını tümseklere bağlamalırını izledim. Bunu hergün görüyordum, ama bu sefer olanları farklı gördüm --- heykelciliğe farklı bir yaklaşım, dolgun şekilleri katı maddeler kullanmadan yeni şekiller yapabilmenin bir yol.
My first satisfying sculpture was made in collaboration with these fishermen. It's a self-portrait titled "Wide Hips." (Laughter) We hoisted them on poles to photograph. I discovered their soft surfaces revealed every ripple of wind in constantly changing patterns. I was mesmerized. I continued studying craft traditions and collaborating with artisans, next in Lithuania with lace makers. I liked the fine detail it gave my work, but I wanted to make them larger -- to shift from being an object you look at to something you could get lost in.
Benim ilk tatmin edici heykelimi, bu balıkçılarla ortak çalışarak yaptım. Bu bir kişisel portre adı da '' Geniş Kalçalar'' (Alkışlar) Direklerin üstüne fotoğraflarını çekmek için astık. Ben keşfettim ki yumuşak yüzeyleri rüzgarın her esintisini farklı şekillere girerek ortaya çıkarttı. Hipnoz olmuştum. El işleri geleneklerini çalışmaya, ve zanaatkarlarla ortak çalışmaya Litvanya,da dantel yapanlarla devam ettim. İşlerime kattıkları ince detayları sevdim, ama onları daha büyük yapmak istedim --- ki sadece baktığınız bir objeden baktığınızda kaybolabileceğiniz bir hale getirmek için.
Returning to India to work with those fishermen, we made a net of a million and a half hand-tied knots -- installed briefly in Madrid. Thousands of people saw it, and one of them was the urbanist Manual Sola-Morales who was redesigning the waterfront in Porto, Portugal. He asked if I could build this as a permanent piece for the city. I didn't know if I could do that and preserve my art. Durable, engineered, permanent -- those are in opposition to idiosyncratic, delicate and ephemeral.
Hindistan'a balıkçılarla çalışmak için tekrar döndüğümde bir buçuk milyon elde örülmüş düğümden oluşan bir ağ yaptık --- kısa bir süreliğine Madrid'te sergilendi. Binlerce kişi gördü ve aralarında Portekiz'de Porto limanını yeniden dizayn eden şehir-planlamacı Manuel Sola-Morales de vardı. Bana bunu şehir için kalıcı bir eser olarak yapabileceğimi sordu, Bunu yapıp eserimi kalıcı yapıp yapamayacağımı bilmiyordum. Sağlam inşa edilmiş, kalıcı -- bunlar tamamen kendine özgü, nazik ve geçiciydiler.
For two years, I searched for a fiber that could survive ultraviolet rays, salt, air, pollution, and at the same time remain soft enough to move fluidly in the wind. We needed something to hold the net up out there in the middle of the traffic circle. So we raised this 45,000-pound steel ring. We had to engineer it to move gracefully in an average breeze and survive in hurricane winds. But there was no engineering software to model something porous and moving. I found a brilliant aeronautical engineer who designs sails for America's Cup racing yachts named Peter Heppel. He helped me tackle the twin challenges of precise shape and gentle movement.
Tam iki yıl boyunca, ultra viole ışınlarına kirliliğe dayanikli Ve aynı zamanda ruzgarda Akıcı bir sekilde hareket edebilecek derecede yumuşak bir fiber aradım. Ağı trafik çemberiinin tam ortasında havada tutmak için bişeye ihtiyacımız vardı. Sonunda 20,000 kiloluk çelik bir çemberi kaldırdık. Öyle bir dizayn etmeliydik ki, ortalama bir esintide bile zerafetle haraket edebilip, kasırgalara dayanıklı olsun. Ama böyle hareket edebilen gözenekli bir şeyi dizayn edebilecek bir mühendis programı yoktu. Amerika'nın yat yarışlarına yelken hazırlayan Peter Heppel diye bir hava mühendisi buldum. Bana sorunum olan iki şeyi çözmemi sağladı: kesin şekil ve nazik hareket.
I couldn't build this the way I knew because hand-tied knots weren't going to withstand a hurricane. So I developed a relationship with an industrial fishnet factory, learned the variables of their machines, and figured out a way to make lace with them. There was no language to translate this ancient, idiosyncratic handcraft into something machine operators could produce. So we had to create one. Three years and two children later, we raised this 50,000-square-foot lace net. It was hard to believe that what I had imagined was now built, permanent and had lost nothing in translation.
Bunu kendi bildiğim şekilde inşa edemiyordum, çünkü el yapımı düğümler kasırgalara dayanıklı olmayacaktı. Böylelikle, bir balık ağı yapan endüstriyel bir fabrikayla ilişkilerimi geliştirdim ve makinelerinin özelliklerini öğrenip onlarla dantel yapmanın bir yolunu buldum. Bu eski, kendine özgü el işini makinelerin yapabileceği bir şekle sokabilmenin dilimize tercüme etmek mümkün değil. Bu yüzden yeni bir dil yarattık. Üç yıl ve iki çocuğumdan sonra, 15,240 metre karelik dantel bir net hazırladık. Hayal ettiğimin şimdi gerçek ve kalıcı olduğunu ve hayalimden farksız olduğuna inanmak çok zordu.
(Applause)
(Alkışlar)
This intersection had been bland and anonymous. Now it had a sense of place. I walked underneath it for the first time. As I watched the wind's choreography unfold, I felt sheltered and, at the same time, connected to limitless sky. My life was not going to be the same. I want to create these oases of sculpture in spaces of cities around the world. I'm going to share two directions that are new in my work.
Bu kesişim mülayim ve anonim bir şekilde oldu. Şimdi bir yere aitti. Altından ilk defa yürüdüm Rüzgarın kareografisini izlerken, kendimi hem korunaklı hem de limitsiz gökyüzüyle bağlantılı hisettim. Hayatım asla aynı olmayacaktı. Bu vaha'i heykelleri dünyadaki her şehirlere yapmak istiyorum. Yapıtlarımda yeni olan iki yönü sizinle paylaşacağım.
Historic Philadelphia City Hall: its plaza, I felt, needed a material for sculpture that was lighter than netting. So we experimented with tiny atomized water particles to create a dry mist that is shaped by the wind and in testing, discovered that it can be shaped by people who can interact and move through it without getting wet. I'm using this sculpture material to trace the paths of subway trains above ground in real time -- like an X-ray of the city's circulatory system unfolding.
Tarihi Philedelphia Şehir Merkezi: Plazanın balık ağından daha hafif olan bir materyalden bir heykele ihtiyacı var diye hissettim. Böylece küçük atomize su parçacıklarıyla kuru bir sis yaratıp rüzgarın şekil vermesini sağladık. Test ederken keşfettik ki şekil insanlar tafından da içinde hareket ederek ve ıslanmadan da verilebiliyordu. Bu heykel materyalini yer üstünde, metro trenlerinin gerçek zamanlı yollarını çizmek için kullanıyorum -- yani şehirin kan dolaşımının röntgenini çeker gibi.
Next challenge, the Biennial of the Americas in Denver asked, could I represent the 35 nations of the Western hemisphere and their interconnectedness in a sculpture? (Laughter) I didn't know where to begin, but I said yes. I read about the recent earthquake in Chile and the tsunami that rippled across the entire Pacific Ocean. It shifted the Earth's tectonic plates, sped up the planet's rotation and literally shortened the length of the day. So I contacted NOAA, and I asked if they'd share their data on the tsunami, and translated it into this. Its title: "1.26" refers to the number of microseconds that the Earth's day was shortened.
Sonraki zorlu aşama, Denver'deki Americas Biennial'de Batı yarım küredeki 35 milletin bağlılığını simgeleyen bir heykel yapıp yapamacağım soruldu. (kahkahalar) Nerden başlayacağımı bilemedim, ama evet dedim. Şili'deki depremi okudum ve tüm Pasifik okyanusunu etkileyen tsunami dalgaları hakkında okudum. Bu deprem Dünya'nın tektonik hatlarını değiştirdi ve gezegenimizin kendi ekseni etrafında dönüşünğ hızlandırıp, günlerimizi kısalttı. Ve böylelikle NOAA'ya başvurdum, ve tsunami hakkındaki verilerini benimle paylaşablirler mi diye sordum. Sonunda bu ortaya çıktı. Adı: '' 1.26'' bu, dünyada bir günün mikrosaniye olarak ne kadar kısaldığını gösteriyor.
I couldn't build this with a steel ring, the way I knew. Its shape was too complex now. So I replaced the metal armature with a soft, fine mesh of a fiber 15 times stronger than steel. The sculpture could now be entirely soft, which made it so light it could tie in to existing buildings -- literally becoming part of the fabric of the city. There was no software that could extrude these complex net forms and model them with gravity. So we had to create it.
Bunu bildiğim demir bir çemberle inşa edemedim. Şekli çok karışıktı. Ve metal armatürü yumuşak, ince ağlı çelikten 15 kat daha sağlam bir fiber kabloyla değiştim. Heykel şimdi tamamıyle yumuşak oldu bu da onu çok hafif yaptı. Varolan binalarla iç içe geçebiliyor ve tamamen şehrin bir parçası olabiliyor. Hiç bir bilgisayar programı böyle karmaşık ağ formlarını yer çekimiyle birlikte dizayn edemezdi. Yani, bunu kendimiz yaratmak zorundaydık.
Then I got a call from New York City asking if I could adapt these concepts to Times Square or the High Line. This new soft structural method enables me to model these and build these sculptures at the scale of skyscrapers. They don't have funding yet, but I dream now of bringing these to cities around the world where they're most needed.
Sonra, New York City'den bir telefon aldım Times meydanında veya Highline'a bazı konseptleri adapte edip edemeyeceğimi sordular. Bu yeni yumuşak yapı metodu benim bu heykelleri dizayn etmemi ve yükselenler boyunda inşa etmemi sağlıyor. Henüz bir finansmanları yok ama bunları dünyanın her yerindeki ihtiyacı olan şehirlere götürmeyi hayal ediyorum.
Fourteen years ago, I searched for beauty in the traditional things, in craft forms. Now I combine them with hi-tech materials and engineering to create voluptuous, billowing forms the scale of buildings. My artistic horizons continue to grow.
14 yıl önce geleneklerde ve el işlerinde güzelliği aradım. Şimdi her ikisini de yüksek teknolojili materyal ve mühendislikle dolgun, ve şehvetle dalgalanan yükselenler boyunda formlar yaratmak için kullanıyorum. Artistik ufkum genişlemeye devam ediyor.
I'll leave you with this story. I got a call from a friend in Phoenix. An attorney in the office who'd never been interested in art, never visited the local art museum, dragged everyone she could from the building and got them outside to lie down underneath the sculpture. There they were in their business suits, laying in the grass, noticing the changing patterns of wind beside people they didn't know, sharing the rediscovery of wonder.
Sizi bu hikayeyle bırakacağım. Phoenix'deki bir arkadaşımdan bir telefon geldi. Ofisindeki bir avukat sanata hiç igisi olmayan hiç sanat müzesine gitmemiş birisi, binadaki herkesi toplamış ve dışardaki heykelin altında uzanmalarını söylemiş. İş kıyafetleri içinde, çimenlerin üstüne uzanıp, rüzgarın değişen şekillerini fark edip hiç tanımadıkları kişilerin yanında, hayal etmeyi yeniden keşf ettiler.
Thank you.
Teşekkürler.
(Applause)
(Alkışlar)
Thank you. Thank you. Thank you. Thank you. Thank you.
Teşekkürler. Teşekkürler. Teşekkürler. Teşekkürler. Teşekkürler.
(Applause)
(Alkışlar)