A computer is an incredibly powerful means of creative expression, but for the most part, that expression is confined to the screens of our laptops and mobile phones. And I'd like to tell you a story about bringing this power of the computer to move things around and interact with us off of the screen and into the physical world in which we live.
Aslında bilgisayar yaratıcılığı ifade etmede inanılmaz kuvvette bir araçtır. Ancak çoğunlukla, bu ifade dizüstü bilgisayarların ve cep telefonlarının ekranlarına hapsoluyor. Ve şimdi size bu bilgisayarların yaşadığımız fiziksel dünyada eşyaları etrafta hareket ettirme ve bizle etkileşime girme gücüyle alakalı bir hikaye anlatmak istiyorum.
A few years ago, I got a call from a luxury fashion store called Barneys New York, and the next thing I knew, I was designing storefront kinetic sculptures for their window displays.
Birkaç yıl önce, New York'ta Barneys adındaki pahalı bir moda mağazasından bir telefon aldım. Ve bir sonraki hatırladığım şey, mağaza vitrinleri için kinetik hareketli heykel tasarımları yapıyordum.
This one's called "The Chase." There are two pairs of shoes, a man's pair and a woman's pair, and they play out this slow, tense chase around the window in which the man scoots up behind the woman and gets in her personal space, and then she moves away. Each of the shoes has magnets in it, and there are magnets underneath the table that move the shoes around.
Bunun adı: "The Chase" (Kovalamaca) İki çift ayakkabı var. Bir çift erkeğe öteki kadına ait. Pencerenin etrafında yavaş, gergin bir kovalamaca oyunu oynuyorlar; Adam kadının arkasından yaklaşıyor ve onun kişisel bölgesine giriyor. Ve kadın uzaklaşıyor... Her ayakkabının içinde mıknatıs var, masanın altında da olan mıknatıslar yardımıyla ayakkabılar hareket edebiliyorlar.
My friend Andy Cavatorta was building a robotic harp for Bjork's Biophilia tour and I wound up building the electronics and motion control software to make the harps move and play music. The harp has four separate pendulums, and each pendulum has 11 strings, so the harp swings on its axis and also rotates in order to play different musical notes, and the harps are all networked together so that they can play the right notes at the right time in the music.
Arkadaşım Andy Cavatora Björk'ün Biophilia turu için bir robotik arp tasarlıyordu. Ben de bu arpın hareketi ve müzik yapabilmesi için elektronik aksamını ve hareketleri kontrol eden yazılımını tasarlamaya başladım. Arpın dört farklı sarkaca sahip, her sarkaçta da 11 tane tel var. Yani, arp hem kendi ekseninde salınıyor hem de dönüyordu. Bu sayede farklı müzik notaları çıkıyordu. Bütün arplar birbine bağlı olduğundan, müziğin doğru anında, doğru notayı çalabiliyordu.
I built an interactive chemistry exhibit at the Museum of Science and Industry in Chicago, and this exhibit lets people use physical objects to grab chemical elements off of the periodic table and bring them together to cause chemical reactions to happen. And the museum noticed that people were spending a lot of time with this exhibit, and a researcher from a science education center in Australia decided to study this exhibit and try to figure out what was going on. And she found that the physical objects that people were using were helping people understand how to use the exhibit, and were helping people learn in a social way.
Bir interaktif kimya gösteri masası yapmıştım. Chicago Bilim ve Sanat Müzesi içinde bulunan bu masa insanların fiziksel aletler kullanarak kimyasal elementleri periyodik tablodan seçmesini ve kimyasal reaksiyonların gerçekleşmesi için bir araya getirmesini sağlıyordu. Müze belli bir süre sonra insanların bu masada çokça zaman geçirdiklerini farketti. Bu sebepten Avusturalya'daki bir bilim-eğitim merkezinden bir araştırmacı bu masayı iyice inceleyip sebepin ne olduğunu bulmaya çalıştı. Sonuç, insanların fiziksel objelerle girdikleri etkileşim, onların bu masayı nasıl kullanacaklarını anlamalarında onlara yardım ediyor,
And when you think about it, this makes a lot of sense, that using specialized physical objects would help people use an interface more easily. I mean, our hands and our minds are optimized to think about and interact with tangible objects. Think about which you find easier to use, a physical keyboard or an onscreen keyboard like on a phone?
sosyal bir yolla öğrenmelerini sağlıyor. Eğer biraz üstünde düşünürseniz, hepsi gayet mantıklı geliyor. Yani özelleştirilmiş fiziksel objelerin kullanımının insanlara bir arayüzü kullanmayı kolaylaştırması. Demek istediğim, ellerimiz ve zihnimiz somut eşyalar hakkında düşünmek ve onlarla uğraşmak için en uygun organlarımızdır. Düşünün bir, hangisini daha kolay kullanırsınız? Somut bir klavyeyi mi? Yoksa bir telefondaki gibi
But the thing that struck me about all of these different projects is that they really had to be built from scratch, down to the level of the electronics and the printed circuit boards and all the mechanisms all the way up to the software. I wanted to create something where we could move objects under computer control and create interactions around that idea without having to go through this process of building something from scratch every single time.
dokunmatik olan bir klavyeyi mi? Ama bana asıl dokunan şey, bütün bu çeşitli projelerin hepsinin hakikaten de en baştan yapılması gerekiyor. Elektronik seviyesinden başlayıp devre şeması basımına ve yazılıma varana kadar her mekanizma yapılana dek. Ben bilgisayar kontrolü ile cisimleri hareket ettirip bir fikir etrafında şekillendirebileceğimiz; ancak bütün bu işlemleri ta en baştan, her işlemi her seferinde en baştan başlayarak yapmamızın gerekmeyeceği bir
So my first attempt at this was at the MIT Media Lab with Professor Hiroshi Ishii, and we built this array of 512 different electromagnets, and together they were able to move objects around on top of their surface. But the problem with this was that these magnets cost over 10,000 dollars. Although each one was pretty small, altogether they weighed so much that the table that they were on started to sag. So I wanted to build something where you could have this kind of interaction on any tabletop surface.
sistem tasarlamak istedim. Böylece, ilk denemem MIT Medya laboratuvarında Profesör Hiroshi Ishii ile birlikte oldu. Ve biz, gördüğünüz 512 farklı elektromıknatıstan oluşan diziyi yaptık. Hepsi birlikte tepelerindeki nesneleri hareket ettirebiliyorlardı. Ama bu işteki ana sıkıntı, bütün bu mıknatısların 10,000 dolardan fazlaya mal olmasıydı. Her biri çok küçük olmasına rağmen hep beraber o kadar ağırlardı ki, onları koyduğumuz masa bel vermeye başlamıştı. O yüzden ben, herhangi bir masa üstünde bu tarz işleri halledebileceğiniz bir alet tasarlamak istedim.
So to explore this idea, I built an army of small robots, and each of these robots has what are called omni wheels. They're these special wheels that can move equally easily in all directions, and when you couple these robots with a video projector, you have these physical tools for interacting with digital information. So here's an example of what I mean. This is a video editing application where all of the controls for manipulating the video are physical. So if we want to tweak the color, we just enter the color mode, and then we get three different dials for tweaking the color, or if we want to adjust the audio, then we get two different dials for that, these physical objects. So here the left and right channel stay in sync, but if we want to, we can override that by grabbing both of them at the same time. So the idea is that we get the speed and efficiency benefits of using these physical dials together with the flexibility and versatility of a system that's designed in software.
Bu fikri geliştirebilmek için, pek çok ufak robot yaptım. Bütün bu robotları her yönde işleyen tekerleklerle donattık. Bu tekerlekler her yöne aynı kolaylıkla gidebilirler. Bu robotlardan birkaç tanesi bir araya gelince, bir projektörle birlikte, dijital bilgiyi işleyebilmek için gereken fiziksel gereçlere sahip oluyorsunuz. İşte size anlatmaya çalıştığım şey: Bu bir video düzenleme programı. Burada, videoları düzenlemek için kullanılan her kontrol fiziksel. Yani, eğer renkle oynamak istiyorsanız renk moduna girmeniz yeterli. Önünüze rengi ayarlamak için üç farklı gösterge çıkıyor. Belki de sesi ayarlamak istersiniz. O zaman da iki farklı gösterge önünüze çıkıyor. Bu fiziksel nesnelerde, sol ve sağ gösterge eşzamanlı. Ama isterseniz, iki göstergeyi de tutup eşzamanlamayı geçersiz kılabilirsiniz. Bu sayede fiziksel göstergelerin hızından ve verimliliğinden yararlanıp; aynı zamanda bir yazılımın esnekliğini ve çok yönlülüğünü de kullanabiliyoruz.
And this is a mapping application for disaster response. So you have these physical objects that represent police, fire and rescue, and a dispatcher can grab them and place them on the map to tell those units where to go, and then the position of the units on the map gets synced up with the position of those units in the real world.
Bu gördüğünüz ise, afet kurtarma timlerinin haritalama uygulaması. Sizin elinizde; polisi, itfaiye ve AKUT ekiplerini temsil eden nesneler var. Bir sevk memuru bu nesneleri alıp haritada farklı yerlere koyarak ekiplere nereye gideceklerini gösterebilir. Bu sayede harita üzerindeki ekipler, gerçek dünyadakiyle aynı pozisyona gelip eşzamanlanabiliyor.
This is a video chat application. It's amazing how much emotion you can convey with just a few simple movements of a physical object.
Bu ise bir görünütülü konuşma uygulaması. Aslında, birkaç basit hareket aracılığıyla bu kadar fazla duyguyu aktarabileceğiniz insanı hayrete düşürüyor.
With this interface, we open up a huge array of possibilities in between traditional board games and arcade games, where the physical possibilities of interaction make so many different styles of play possible.
Bu arayüz aracılığıyla, fiziksel etkileşimin birbirinden farklı pek çok oyunu mümkün kıldığı geleneksel kutu oyunları ve macera tarzı oyunlar arasında pek çok şey yapılabilecek bir yelpaze yaratıyoruz.
But one of the areas that I'm most excited about using this platform for is applying it to problems that are difficult for computers or people to solve alone. One example of those is protein folding. So here we have an interface where we have physical handles onto a protein, and we can grab those handles and try to move the protein and try to fold it in different ways. And if we move it in a way that doesn't really make sense with the underlying molecular simulation, we get this physical feedback where we can actually feel these physical handles pulling back against us. So feeling what's going on inside a molecular simulation is a whole different level of interaction.
Ama benim bu platform için en çok heyecan duyduğum alanlardan biri bunu bilgisayar ve insanların yalnız başına çözmelerinin zor olduğu problemlere uygulamak. Bunlara bir örnek protein katlanmasıdır. Burada proteinler üzerinde fiziksel müdahele yapabileceğimiz ve onları yakalayabileceğimiz, ve proteinlerin taşınmalarını deneyeceğimiz ve onları başka yollara katlamayı deneyeceğimiz bir arayüzümüz var. Ve eğer onları gerçekten moleküler simülasyon mantığı ile uyuşmayan bir yere taşırsak, bizim çekmemize karşı koyan bir fiziksel müdahaleyi karşılık olarak alırız. Yani moleküler simülasyonların içinde neler olduğunu hissetmek etkileşimin tamamen farklı bir seviyesidir.
So we're just beginning to explore what's possible when we use software to control the movement of objects in our environment. Maybe this is the computer of the future. There's no touchscreen. There's no technology visible at all. But when we want to have a video chat or play a game or lay out the slides to our next TED Talk, the objects on the table come alive.
Biz, yazılımları kullandığımız zaman etrafımızdaki objelerin hareketlerini kontrol etmeyi araştırmaya daha yeni başlıyoruz. Belki de bu geleceğin bilgisayarıdır. Dokunmatik bir ekran yok. Gözle görülür bir teknoloji kesinlikle yok. Fakat video görüşmesi yapmak istediğimizde veya oyun oynamak istediğimizde veya bir daha ki TED konuşmamızın sunumlarını düzenlediğimizde masanın üzerindeki objeler canlanır.
Thank you.
Teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkış)