“Sometimes fate is like a small sandstorm that keeps changing directions. You change direction but the sandstorm chases you. You turn again, but the storm adjusts. Over and over you play this out, like some ominous dance with death just before dawn. Why? Because this storm isn't something that blew in from far away… This storm is you. Something inside of you.”
''Kader bazen sürekli yönünü değiştirerek dönüp duran bir kum fırtınası gibidir. Sen yönünü değiştirirsin ama kum fırtınası peşinden gelir. Tekrar yön değiştirirsin ama fırtına da sana ayak uydurmak için yönünü değiştirir. Tekrar tekrar, sanki şafaktan hemen önce ölümle yapılan uğursuz bir dans gibi aynı şey tekrarlanıp gider. Neden mi? Çünkü o fırtına uzaklardan çıkıp gelmiş herhangi bir şey değildir. O fırtına aslında sensin. Senin içindeki bir şey.'' Haruki Murakami'nin ''Sahilde Kafka'' eserinin ilk bölümden bu alıntı
This quote, from the first chapter of Haruki Murakami’s "Kafka on the Shore," captures the teenage protagonist's turmoil. Desperate to escape his tyrannical father and the family curse he feels doomed to repeat, he renames himself Kafka after his favorite author and runs away from home. But memories of a missing mother, along with dreams that haunt his waking life, prove more difficult to outrun.
yeni yetme başkahramanın çatışmasını yansıtıyor. Baskıcı babasından ve gerçekleşeceğine inandığı aile felaketi kehanetinden umutsuzca kurtulmak için kendisine en sevdiği yazar olan Kafka'nın adını verir ve evden kaçar. Ancak onları terk eden annesinin anılarıyla uyanıkken bile aklından çıkmayan, peşini bırakmayan rüyalardan kaçmak çok daha zor olacaktır.
Published in Japanese in 2002 and translated into English three years later, "Kafka on the Shore" is an epic literary puzzle filled with time travel, hidden histories, and magical underworlds. Readers delight in discovering how the mind-bending imagery, whimsical characters and eerie coincidences fit together.
2002 yılında Japonca yayımlanan ve üç yıl sonra İngilizceye çevrilen ''Sahilde Kafka'' zaman yolculuğu, gizli saklı tarihi öyküler ve büyülü alt dünyalarla dolu muhteşem bir edebi yapboz. Okurlar akıl almaz betimlemeler, ilginç karakterler ve esrarengiz tesadüflerin iç içe geçişini keşfetmekten keyif alır.
Kafka narrates every second chapter, with the rest centering on an old man named Satoru Nakata. After awakening from a coma he went into during the Second World War, Nakata loses the ability to read and write– but gains a mysterious knack for talking to cats. When he’s asked to tail a missing pet, he’s thrown onto a dangerous path that runs parallel to Kafka’s.
Her iki bölümden ilki Kafka tarafından anlatılır, kalan bölümlerde ise Satoru Nakata adında yaşlı bir adamın öyküsü anlatılır. İkinci Dünya Savaşı sırasında komaya giren Nakata, komadan uyandığında okuma yazma yeteneğini kaybetmiş ancak gizemli bir şekilde kedilerle konuşabilme yeteneği kazanmıştır. Kayıp bir kediyi bulması istendiğinde ise Kafka'nınki ile paralel giden tehlikeli bir yolculuğa atılır.
Soon prophecies come true, portals to different dimensions open up– and fish and leeches begin raining from the sky. But what ties these two characters together– and is it a force either one of them can control?
Kısa süre sonra kehanetler gerçekleşir, farklı boyutlara kapılar açılır - ve gökyüzünden balık ve sülükler yağmaya başlar. Ancak bu iki karakteri birbirine bağlayan şey ne - ve bu ikisinden birinin kontrol edebildiği bir güç mü?
The collision of different worlds is a common thread in Haruki Murakami’s work. His novels and short stories often forge fantastic connections between personal experience, supernatural possibilities, and Japanese history.
Farklı dünyaların çarpışmasına Haruki Murakami eserlerinde sık rastlanır. Romanları ve kısa hikâyeleri genelde kişisel deneyimler, doğaüstü olasılıklar ve Japon tarihi arasındaki fantastik bağlantıları işler. 1949 yılında Kyoto'da dünyaya gelen Murakami
Born in Kyoto in 1949, Murakami grew up during the post-World War II American occupation of Japan. The shadow of war hung over his life as it does his fiction; "Kafka on the Shore" features biological attacks, military ghosts and shady conspiracies.
2. Dünya Savaşı sonrası Amerikan işgali altındaki Japonya'da büyüdü. Hayatı üzerine de romanlarında olduğu gibi savaşın gölgesi çökmüştür; ''Sahilde Kafka''da biyolojik saldırılar, askeri hayaletler ve karanlık komplolar ön plana çıkar. Murakami'nin eserleri tarihi dönemleri bulanıklaştırır
Murakami’s work blurs historical periods and draws from multiple cultural traditions. References to Western society and Japanese customs tumble over each other, from literature and fashion to food and ghost stories.
ve kaynak olarak çok katmanlı kültürel geleneklerden faydalanır. Batı toplumuna ve Japon geleneklerine yaptığı göndermeler art arda sıralanır, edebiyattan modaya, yemeklerden hayalet hikâyelerine.
He has a penchant for musical references, too, especially in "Kafka on the Shore." As the runaway Kafka wanders the streets of a strange city, Led Zeppelin and Prince keep him company. Soon, he takes refuge in an exquisite private library. While he spends his days poring over old books and contemplating a strange painting and the library’s mysterious owner, he also befriends the librarian– who introduces him to classical music like Schubert.
Müzikal göndermeler de yazarın bir diğer tutkusu özellikle de ''Sahilde Kafka''da. Evden kaçan Kafka, yabancı bir şehrin sokaklarında dolaşırken ona, Led Zeppelin ve Prince eşlik eder. Ardından seçkin bir özel kütüphaneye sığınır. Günlerini orada eski kitapları inceleyerek ve tuhaf bir tabloyu ve kütüphanenin gizemli sahibini seyrederek geçirirken - onu Schubert gibi klasik müzikle tanıştıran - kütüphaneciyle de arkadaş olur.
This musical sensibility makes Murakami’s work all the more hypnotic. He frequently bends the line between reality and a world of dreams, and is considered a master of magic lurking in the mundane. This is a key feature of magical realism.
Bu müzikal hassasiyet Murakami'nin eserini tamamen daha da hipnotik yapar. Sık sık gerçekle hayaller dünyası arasındaki sınırı zorlar ve olağanlıkta gizlenen bir olağanüstülük ustası olarak kabul edilir. Bu büyülü gerçekçiliğin önemli bir özelliği. Fantezinin tersine,
In contrast to fantasy, magic in this sort of writing rarely offers a way out of a problem. Instead, it becomes just one more thing that complicates life. In "Kafka on the Shore," characters are faced with endless otherworldly distractions, from a love sick ghost to a flute made from cat souls. These challenges offer no easy answers. Instead, they leave us marveling at the resourcefulness of the human spirit to deal with the unexpected.
onun yazı tarzındaki büyü nadiren bir probleme çözüm sunar. Bunun yerine hayatı daha karmaşık hâle getiren şeylerden birine dönüşür. ''Sahilde Kafka''da karakterler sürekli olarak başka dünyalardan çılgınlıklarla karşı karşıya gelirler, aşka hasret bir hayaletten kedi ruhlarından yapılmış bir flüte. Bu karşılaşmalar bize cevaplar sunmak yerine insan ruhunun beklenmeyenle mücadele etme becerisine hayret etmemize neden olur.
While Kafka often seems suspended in strangeness, there’s a tenderness and integrity at the heart of his mission that keeps him moving forward. Gradually he comes to accept his inner confusion. In the end, his experience echoes the reader’s: the deeper you go, the more you find.
Kafka, sıklıkla tuhaflıkta takılıp kalmış görünse de yolculuğa çıkma nedeninin hassasiyeti ve haklılığı onun, yola devam etmesini sağlar. Zamanla kendi iç karmaşasını kabullenir. Sonunda onun deneyimi okurun deneyiminin yankısı olur: derine gittikçe daha fazlasını bulursun.