The future, as we know it, is very unpredictable. The best minds in the best institutions generally get it wrong. This is in technology. This is in the area of politics, where pundits, the CIA, MI6 always get it wrong. And it's clearly in the area of finance. With institutions established to think about the future, the IMF, the BIS, the Financial Stability Forum, couldn't see what was coming. Over 20,000 economists whose job it is, competitive entry to get there, couldn't see what was happening.
Gelecek, bildiğimiz üzere, oldukça tahmin edilemez. En iyi enstitülerdeki en iyi kafalar genellikle onu yanlış anlıyorlar. Bu teknolojinin içindedir. Bu bilginlerin, CIA'in, MI6'in her zaman yanlış anladıkları yer olan politikanın alanının içindedir. Bu net olarak finansın içindedir. Gelecek hakkında düşünmenin yer edindiği enstitütlerle, IMF, BIS, Finansal İstikrar Forumu neyin geldiğini göremediler. 20,000'in üzerinde iktisatçı, ki onların işi bu, rekabet girişini getirmek ne olacağını göremedi.
Globalization is getting more complex. And this change is getting more rapid. The future will be more unpredictable. Urbanization, integration, coming together, leads to a new renaissance. It did this a thousand years ago. The last 40 years have been extraordinary times. Life expectancy has gone up by about 25 years. It took from the Stone Age to achieve that. Income has gone up for a majority of the world's population, despite the population going up by about two billion people over this period. And illiteracy has gone down, from a half to about a quarter of the people on Earth. A huge opportunity, unleashing of new potential for innovation, for development.
Küreselleşme gittikçe karmaşıklaşıyor. Ve bu değişim gittikçe hızlanıyor. Gelecek daha da tahmin edilemez olacak. Şehirleşme, entegrasyon, bir araya gelme yeni bir uyanışa götürecek. Bunu 1000 yıl önce gerçekleştirdi. Son 40 yıl olağanüstü zamanlardı. Yaşam süresi yaklaşık 25 yıl arttı. Buna ulaşabilmek için taş devrinden başladı. Gelir dünya nüfusunun büyük bir bölümü için arttı, nüfusun bu süre zarfında 2 milyar insan artmasına rağmen. Ve okuma-yazma bilmeme azaldı, dünyadaki insanların yarısından dörtte birine indi. Yenileme için, geliştirme için ortaya çıkması büyük bir fırsat
But there is an underbelly. There are two Achilles' heels of globalization. There is the Achilles' heel of growing inequality -- those that are left out, those that feel angry, those that are not participating. Globalization has not been inclusive. The second Achilles' heel is complexity -- a growing fragility, a growing brittleness. What happens in one place very quickly affects everything else. This is a systemic risk, systemic shock. We've seen it in the financial crisis. We've seen it in the pandemic flu. It will become virulent and it's something we have to build resilience against.
Fakat zayıf bir noktası da var. Küreselleşmenin iki zaafı far. Biri eşitsiz büyüme. Bunlar terkedenler, kızgın olanlar, katılım sağlamayanlar. Küreselleşme belirli bir kapsam dahilinde olmadı. İkinci zaafı karmaşıklığıdır. Bir büyüme kırılganlığı, büyüme hassasiyeti. Bir yerde olan şey diğer herşeyi hemen etkilemesiydi. Bu kaideli bir risk, kaideli bir şok. Onu finansal krizde gördük. Grip salgınında gördük. Güçlü olacak ve ona karşı bir direnç göstermemiz gereken bir şey.
A lot of this is driven by what's happening in technology. There have been huge leaps. There will be a million-fold improvement in what you can get for the same price in computing by 2030. That's what the experience of the last 20 years has been. It will continue. Our computers, our systems will be as primitive as the Apollo's are for today. Our mobile phones are more powerful than the total Apollo space engine. Our mobile phones are more powerful than some of the strongest computers of 20 years ago. So what will this do? It will create huge opportunities in technology. Miniaturization as well. There will be invisible capacity. Invisible capacity in our bodies, in our brains, and in the air. This is a dust mite on a nanoreplica.
Bunların çoğu teknolojide olan şeylerin bir sonucunda oluşuyor. Çok büyük adımlar vardı. 2030 yılına kadar bilgisayar alanında aynı fiyata elde edebileceğiniz milyon kat gelişim olacak. Bu 20 yılda olan deneyimin sonucudur. Devam edecek. Bilgisayarlarımız, sistemlerimiz bugün için Apollo'nun ki kadar ilkel olacak. Cep telefonlarımız Apollo'nun uzay motorundan daha güçlü. Cep telefonlarımız 20 yıl önceki en güçlü bilgisayarlardan daha güçlüdür. Peki ne olacak? Teknolojide büyük fırsatlar yaratacak. Minyatür hale de getirecek. Görünmeyen kapasite olacak. Görünmeyen kapasite, vüducumuzda beynimizde, havada olacak. Bir replikanın üzerinde ev tozu akaryasıdır.
This sort of ability to do everything in new ways unleashes potential, not least in the area of medicine. This is a stem cell that we've developed here in Oxford, from an embryonic stem cell. We can develop any part of the body. Increasingly, over time, this will be possible from our own skin -- able to replicate parts of the body. Fantastic potential for regenerative medicine. I don't think there will be a Special Olympics long after 2030, because of this capacity to regenerate parts of the body. But the question is, "Who will have it?"
Yeni yollarla herşeyi yapabilme yetisinin bir çeşidinin potansiyelini çıkarıyor, sadece tıp alanında değil. Burada Oxford'da geliştiridiğimiz bir kök hücredir, bir embriyonik kök hücreden. Vücudun herhangi bir parçasını geliştirebiliriz. Artan bir şekilde, zamanla, bu kendi tenimiz için mümkün olabilecek -- vücudumuzun parçalarını kopyalayabilmek. Onarımsal tıp için olağanüstü potansiyel. Vücudun parçalarını yenilenebilme kapasitesinden dolayı 2030'dan sonra bir engelli olimpiyatının olacağını düşünmüyorum, Fakat soru şu, "Ona kim sahip olacak?"
The other major development is going to be in the area of what can happen in genetics. The capacity to create, as this mouse has been genetically modified, something which goes three times faster, lasts for three times longer, we could produce, as this mouse can, to the age of our equivalent of 80 years, using about the same amount of food. But will this only be available for the super rich, for those that can afford it? Are we headed for a new eugenics? Will only those that are able to afford it be able to be this super race of the future? (Laughter)
Diğer bir büyük gelişme genetikte ne olabileceği alanında olacaktır. Yaratma kapasitesi, bir farenin genetiğinin değiştirilmesi gibi, üç katı hızla giden bir şey, üç katı uzun sürer, bunu azaltabilirdik, bu fare bunu yapabilirdi, bizim 80 yaşımıza denk geliyor, aynı miktarda besin kullanarak. Fakat bu çok zengin biri için mi, bunu karşılayabilenler için mi uygun olacak? Yeni bir soyarıtımına mı gidiyor? Bunu karşılayabilecek olanla mı geleceğin süper ırkı olacak? (Gülüşmeler)
So the big question for us is, "How do we manage this technological change?" How do we ensure that it creates a more inclusive technology, a technology which means that not only as we grow older, that we can also grow wiser, and that we're able to support the populations of the future? One of the most dramatic manifestations of these improvements will be moving from population pyramids to what we might term population coffins. There is unlikely to be a pension or a retirement age in 2030. These will be redundant concepts. And this isn't only something of the West.
Bu yüzden bizim için önemli soru şu, "Bu teknolojik değişimi nasıl yöneteceğiz?" Daha kapsamlı bir teknoloji yarattığımızdan bir teknoloji yalnızca biz yaşlandıkça değil akıllandıkça ve geleceğin nüfusunu destekliyebileceğimiz bir teknoloji olduğundan nasıl emin olacağız? Bu gelişmelerin en dramatize edilmişlerinden biri populasyon piramidinden populasyon tabutları diyebileceğimiz terime geçiş olacak. Bu emekli olmanın ya da emekli yaşının 2030'da olması gibi değildir. Bu tekrar eden biçimler olacak. Bu sadece Batı'nın şeyi olmayacak.
The most dramatic changes will be the skyscraper type of new pyramids that will take place in China and in many other countries. So forget about retirements if you're young. Forget about pensions. Think about life and where it's going to be going. Of course, migration will become even more important. The war on talent, the need to attract people at all skill ranges, to push us around in our wheelchairs, but also to drive our economies. Our innovation will be vital.
En dramatik değişimler Çin ve bir çok diğer ülkede olacak olan gökdelen tipi yeni piramitler olacak. Eğer gençseniz emekliliği unutun gitsin. Emekliliği unutun. Yaşamı ve onun nereye gideceğini düşünün. Tabi ki, göç daha önemli olacaktır. Yetenek savaşı, bütün yetenek aralığındaki insanları etkileme ihtiyacı, tekerlekli sandalyelerimize bizi itmek, fakat ekonomilerimizi de ilerletmek. Yenileşmemiz hayati olacak.
The employment in the rich countries will go down from about 800 to about 700 million of these people. This would imply a massive leap in migration. So the concerns, the xenophobic concerns of today, of migration, will be turned on their head, as we search for people to help us sort out our pensions and our economies in the future. And then, the systemic risks. We understand that these will become much more virulent, that what we see today is this interweaving of societies, of systems, fastened by technologies and hastened by just-in-time management systems. Small levels of stock push resilience into other people's responsibility.
Zengin ülkelerde istihdam 800 milyon insandan 700 milyon insana düşecek. Bu göçte büyük bir sıçrama gerektirecek. Göçün endişeleri, bugünün yabancı düşmanlığı korkusu, gelecekte ekonomimiz için ve emekliliğimiz için bir nevi bize yardım edecek insanlar ararken onları uykudan uyandıracak. Ve sonra, sistematik riskler. Bunların daha kuvetli olacağını anlıyoruz, bugün gördüğümüz sistemlerin ve toplumların iç içe birbirine girmesidir, teknoloji ile bağlanmasıdır, ve tam-zamanında yönetim sistemleri ile hızlandırılmasıdır. Küçük seviyelerde sermaye diğer insanların sorumluluğuna direnç sağlayabilir.
The collapse in biodiversity, climate change, pandemics, financial crises: these will be the currency that we will think about. And so a new awareness will have to arise, of how we deal with these, how we mobilize ourselves, in a new way, and come together as a community to manage systemic risk. It's going to require innovation. It's going to require an understanding that the glory of globalization could also be its downfall. This could be our best century ever because of the achievements, or it could be our worst. And of course we need to worry about the individuals, particularly the individuals that feel that they've been left out in one way or another.
Bio-çeşitlilikteki yıkım, iklim değişikliği, salgınlar, finansal krizler: hakkında düşüneceğimiz değerler olacaktır. Ve bu yüzden bunlarla nasıl başa çıkacağımız, nasıl kendimizi harekete geçireceğimiz, yeni bir yol ve sistematik riskleri yönetmek için bir toplum olarak bir araya getirecek yeni bir farkındalık doğmak zorunda. Yenileşmeye gereksinimi olacak. Küreselleşmenin ihtişamının onun düşüşü olacağı anlayışına gereksinimi var. Elde edilen başarılar yüzünden bizim en iyi yüzyılımız olabilirdi. En kötüsüde. Ve elbette bireyler için kaygılanmamız gerekiyor. Özellikler bir yöne veya başka bir yöne terkedilmiş hisseden bireylere.
An individual, for the first time in the history of humanity, will have the capacity, by 2030, to destroy the planet, to wreck everything, through the creation, for example, of a biopathogen. How do we begin to weave these tapestries together? How do we think about complex systems in new ways? That will be the challenge of the scholars, and of all of us engaged in thinking about the future. The rest of our lives will be in the future. We need to prepare for it now. We need to understand that the governance structure in the world is fossilized. It cannot begin to cope with the challenges that this will bring. We have to develop a new way of managing the planet, collectively, through collective wisdom.
İlk seferinde bir birey, insanlık tarihinde 2030'a kadar yaradılışla, örneğin, hastalık yapıcı şeyle gezegeni yok etmek, herşeyi mahvetmek için kapasitesi olacak Birlikte kilimleri dokumaya nasıl başlayacağız? Yeni yollarla karmaşık sistemler hakkında nasıl düşüneceğiz? Bilim adamları için zor olacak, ve hepimiz gelecek hakkında düşünmeye odaklanacağız. Hayatlarımızın geri kalanı gelecekte olacak. Onu şimdi hazırlamalıyız. Dünyadaki yönetim yapısının fosilleştiğini anlamamız gerekiyor. Bunun getireceği zorluklarlar baş etmeye başlayamaz. Gezegeni yönetmek için yeni bir yol inşa etmek zorundayız, birlikte, toplu akılla.
We know, and I know from my own experience, that amazing things can happen, when individuals and societies come together to change their future. I left South Africa, and 15 years later, after thinking I would never go back, I had the privilege and the honor to work in the government of Nelson Mandela. This was a miracle. We can create miracles, collectively, in our lifetime. It is vital that we do so. It is vital that the ideas that are nurtured in TED, that the ideas that we think about look forward, and make sure that this will be the most glorious century, and not one of eco-disaster and eco-collapse. Thank you. (Applause)
Biliyoruz ki, ve biliyorum ki, kendi deneyimlerimde, bireyler ve toplumlar geleceklerini değiştirmek için bir araya geldiklerinde inanılmaz şeyler olabilir. Güney Afrika'yı terk ettim. ve 15 yıl sonra, asla geri dönmeyeceğimi düşündükten sonra, Nelson Mandela hükümetinde çalıma onuruna ve ayrıcalığına sahip oldum. Bu bir mucizeydi. Yaşamımızda toplu halde mucizeler yaratabiliriz. Yaptığımız hayati bir şey. TED'te gelişen fikirler, hakkında düşündüğümüz fikirler dört gözle beklediğimiz, bunun en ihtişamlı yüzyıl olacağından, eko-felaket olmayacağından ve eko-çöküş olmayacağından emin olacağımız fikirler hayati bir şey. Teşekkür ederim. (Alkış)