I have a big question. Which is, who runs the world?
Büyük bir sorum var: Dünyayı kim yönetiyor?
It used to be an easy question to answer. If you're over 45 like me, you grew up in a world that was dominated by two giants. The United States called the shots on one side of the Wall, the Soviets set the rules on the other. And that was a bipolar world. It's very simple.
Eskiden cevaplaması kolay bir soruydu. Benim gibi 45′ini geçmiş birisiyseniz iki devin egemen olduğu bir dünyada büyüdünüz. Duvarın bir tarafında ABD hakimdi, diğer tarafında da Sovyetler kuralları koyardı. Ve bu iki kutuplu bir dünyaydı. Gayet basit.
If you're under 45, you grew up when the Soviet Union had already collapsed, and that left the United States as the sole superpower, dominating global institutions and also exerting raw power. And that was a unipolar world.
Yaşınız 45′in altındaysa Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra büyüdünüz ve ABD küresel kurumlarda hakimiyet kurup saf gücünü de kullanan geriye kalan tek süpergüçtü. Bu tek kutuplu bir dünyaydı.
And then about 15 years ago, things got a little more complicated. The United States increasingly didn't want to be the world's policeman or the architect of global trade or even the cheerleader for global values. Other countries were becoming more powerful, and they could increasingly ignore many of the rules they didn't like, sometimes even setting new rules themselves.
Ve yaklaşık 15 yıl önce işler biraz karıştı. ABD’nin dünyanın polisi veya küresel ticaretin mimarı ve hatta küresel değerlerin önde gelen destekçisi olma isteği gittikçe azaldı. Diğer ülkeler güçleniyordu ve gittikçe sevmedikleri pek çok kuralı gözardı etmeye ve hatta kendileri kural koymaya imkan buldular.
What happened? Three things. Number one, Russia was not integrated into Western institutions. A former great power now in very serious decline and they are angry about it. We can argue about whose fault that is, but we are where we are. Number two, China was integrated into US-led institutions on the presumption that as they got wealthier and more powerful, they would become Americans. Turns out, they're still Chinese.
Neler oldu? Üç şey. Birincisi, Rusya, batının kurumlarıyla uyuşamadı. Şu an ciddi bir gerileme yaşayan eski bir süpergüç ve bu konuda sinirliler. Bunun kimin suçu olduğunu tartışabiliriz ama bu şu anda olduğumuz yeri değiştirmez. İkincisi, Çin, zenginleştikçe ve güç kazandıkça Amerikanlaşacakları beklentisiyle ABD’nin başını çektiği kurumlara uyum sağladı. Gel gör ki hala Çinliler.
(Laughter)
(Kahkahalar)
And the United States is not particularly comfortable with that. Number three, tens of millions of citizens in the United States and other wealthy democracies felt left behind by globalization. This has been ignored for decades. But as a consequence, they felt that their governments and their leaders were more illegitimate.
Ve ABD’nin bundan pek hoşnut olduğu söylenemez. Üçüncüsü, ABD’de ve diğer varlıklı demokrasi ülkelerinde on milyonlarca vatandaş küreselleşmeden dolayı kendilerini geride kalmış hissetti. Bu on yıllarca gözardı edildi. Ama sonuç olarak insanlar hükümetlerinin ve liderlerinin meşruiyetinin azaldığını hissettiler.
Now if you look at all the headlines in the world today, driving all of this geopolitical tension and conflict, over 90 percent of them are because of these three reasons. And that's why today we live in a leaderless world. But as we know, that's not going to be with us for long.
Eğer bugün bütün bu jeopolitik gerilimi ve çatışmayı sürdüren dünya çapındaki manşetlere bakarsak %90′dan fazlası bu üç sebepten kaynaklı. Ve bu yüzden bugün lidersiz bir dünyada yaşıyoruz. Ama bildiğimiz üzere bu durum fazla sürmeyecek.
So what comes next? What kind of a world order might we expect over the next ten years? Some of what I might say I think will surprise you. Because we're not going to have a bipolar or a unipolar or even a multipolar world. If we don't have one or two superpowers, we don't have a single global order. No, instead, we will have three different orders, a little overlapping, and the third will have immense importance for how we live, what we think, what we want, and what we're prepared to do to get it.
Peki sırada ne var? Önümüzdeki 10 yıl içerisinde nasıl bir dünya düzeni bekleyebiliriz? Söyleyeceklerimin bazıları sizi şaşırtabilir. Çünkü iki kutuplu, tek kutuplu veya çokkutuplu bir dünya olmayacak. Bir veya iki süpergüç olmazsa tek bir küresel düzen olmaz. Hayır, onun yerine biraz kesişen üç farklı düzen olacak ve üçüncüsünün nasıl yaşadığımız, ne düşündüğümüz, ne istediğimiz ve bunu elde etmek için neleri göze aldığımız konusunda büyük önemi olacak.
But first things first. Today, we have a global security order. And as you see from the map, the United States and its allies are the most powerful players on it. The US is the only country in the world that can send its soldiers and its sailors and its military equipment to every corner of that world. No one else is close. China is growing in its military capabilities in Asia, though nowhere else. Lots of American allies in Asia are concerned about that. And as a consequence, they're becoming more dependent on the United States for a security umbrella. With the Russian invasion of Ukraine, US allies in Europe are becoming more concerned and dependent on the United States and a US-led NATO.
Ama oraya atlamadan önce; bugün küresel bir güvenlik düzenimiz var. Ve haritadan göreceğiniz üzere ABD ve müttefikleri bunun içindeki en güçlü oyuncular. ABD askerlerini, denizcilerini ve askeri teçhizatını dünyanın her köşesine gönderebilen tek ülke. Başkası yakın bile değil. Çin Asya’da askeri kapasitesini genişletiyor ancak başka hiçbir yerde etkisi yok. Asya’daki birçok ABD müttefiği bu duruma endişeyle bakıyor. Ve sonuç olarak başlarında bir çatı bulunsun diye ABD’ye daha bağımlı hale geliyorlar. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle Avrupa’daki ABD müttefikleri endişeleniyor ve ABD’ye ve onun başını çektiği NATO’ya daha çok bağlanıyorlar.
The Russian military, of course, has been a greater global concern, much less so today, especially as they've lost over 200,000 troops and all of that equipment and with sanctions making it extremely hard for them to rebuild. Now, Russia and China and others have nuclear weapons, but thank God it is still suicide to use them. And as a consequence, our security order is a unipolar order and it is likely to remain so for the next decade.
Rus ordusu, özellikle de 200.000′i aşkın asker ve bütün o teçhizatın kaybından sonra küresel bir endişe olma özelliğini fazlasıyla yitirdi; üstelik yaptırımlar yüzünden kaybettiklerini yenilemeleri çok zor. Rusya, Çin ve diğerlerinin nükleer silahları var ama çok şükür bunları kullanmak hala intihar sayılır. Sonuç olarak güvenlik düzenimiz tek kutuplu ve önümüzdeki 10 yıl boyunca öyle kalmaya meyilli.
Now at the same time that there's a security order, there's also a global economic order. And here, power is shared. The United States is still a very robust global economy. But the US can't use its dominant position militarily to tell other countries what to do economically. The United States and China are enormously economically interdependent and so they can't control each other. You may be surprised to hear this, but today US-China trade relations are actually at their highest level in history.
Güvenlik düzeninin yanı sıra küresel bir ekonomik düzen de var. Ve buradaki güç paylaşılıyor. ABD hala güçlü bir dünya ekonomisi. Ama ABD askeri alandaki baskınlığını kullanarak diğer ülkelere ekonomilerinde ne yapmaları gerektiğini söyleyemez. ABD ve Çin ekonomide birbirlerine o kadar bağımlılar ki birbirlerini kontrol edemezler. Bu sizi şaşırtabilir ama bugün ABD-Çin ticaret ilişkileri tarihinin zirvesinde.
Now, other countries in the world, a lot of them want access to US military muscle, but they also want access to the Chinese market, soon, by 2030, likely to be the largest in the world. And you can't very well have a cold war if the US and the Chinese are the only two that are prepared to fight it. Yes? Yes.
Dünyadaki diğer ülkelerin pek çoğu ABD’nin güçlü askeri koluna erişim istiyor ama aynı zamanda yakında, 2030′a kadar dünyadaki en büyük olacak olan Çin pazarına da erişim istiyorlar. Ve yalnızca ABD ve Çin’in savaşmaya hazır olduğu bir ortamda soğuk savaş yapamazsın. Değil mi? Evet öyle.
So the European Union has the largest common market and they set the rules. And if you want to do profitable business there, you listen to those rules. India is playing a greater role economically on the global stage. Japan still matters, too. And over the next ten years, there will be a rise and fall of the relative capacities of these economies. But the global economic order is and will remain a multipolar order.
AB en büyük ortak pazara sahip ve kuralları onlar koyuyorlar. Ve eğer orada kârlı bir iş yapmak istersen o kuralları dinlersin. Hindistan dünyadaki ekonomik rolünü büyütmüş durumda. Japonya da hala önemli. Önümüzdeki on yıl boyunca bu ekonomilerin birbirlerine kıyasla kapasitelerinde artış ve düşüş göreceğiz. Ama küresel ekonomik düzen çok kutuplu ve öyle kalacak.
Now, between these two orders are tensions because the United States will use its power in national security to try to bring more of the world's economies towards it. And we already see this starting to happen in semiconductors and in critical minerals and maybe soon in TikTok. The Chinese are trying to use their dominant commercial position to align more of the world diplomatically. And Japan and Europe and India and everyone else will do their damnedest to ensure that neither of these two orders dominate the other. And they will mostly succeed.
Bu iki düzen arasında gerilimler var çünkü ABD ulusal güvenlikteki gücünü kendisine dünya ekonomilerini çekmek için kullanacak. Ve bunun şimdiden yarı iletkenlerde ve önemli minerallerde yaşandığını, belki yakında TikTok’da yaşanacağını görüyoruz. Çin baskın ticari konumunu dünyanın geri kalanını kendilerine diplomatik olarak yakınlaştırmak için kullanmaya çalışıyor. Japonya ve Avrupa ve Hindistan ve geri kalan herkes bu ikisinden birinin diğerine baskın gelmediğinden emin olmak için ellerinden geleni ardlarına koymayacaklar. Ve çoğunlukla başarılı olacaklar.
Now, so far I have spoken with you about the two world orders we already see, but there's a third that is coming soon that's even more important. And that is the digital order. And the digital order is not run by governments but by technology companies.
Şu ana kadar sizinle şu anda dahi gördüğümüz iki dünya düzenini konuştum ama üçüncüsü de geliyor ve bu hepsinden önemli. Bu da dijital düzen. Ve dijital düzen hükümetler tarafından değil teknoloji şirketleri tarafından yönetiliyor.
We all know how much military support NATO countries have provided Ukraine during the war. But it's technology companies that provided the tools allowing Ukraine to defend itself from Russian cyber attack. It's technology companies that gave the Ukrainian leaders the ability to speak with their generals and their soldiers on the front lines. If it wasn't for those technology companies, Ukraine would have been fully offline within weeks of the war. And I don't believe President Zelensky would still be there today.
Hepimiz NATO ülkelerinin savaş boyunca Ukrayna’ya ne kadar askeri destek sağladığını biliyoruz. Ama Ukrayna’nın kendisini Rusya’nın siber saldırılarından korumasını sağlayan imkanları sağlayanlar teknoloji şirketleriydi. Ukrayna’lı liderlerin cephedeki generallerle ve askerlerle konuşmasına imkan sağlayanlar teknoloji şirketleriydi. Eğer o teknoloji şirketleri olmasaydı Ukrayna savaş başladıktan birkaç hafta sonra tamamen çevrimdışı kalırdı. Ve Cumhurbaşkanı Zelensky bugün hala orada olmazdı.
Technology companies determine whether Donald Trump is able, in real time and without filter, to speak with hundreds of millions of people as he runs again for the presidency. It's social media platforms and their ability to promote disinformation and conspiracy theory. Without them, we do not have riots in the Capitol on January 6. We do not have trucker riots in Ottawa. We do not have a January 8 insurrection in Brazil.
Donald Trump’ın başkanlığa yeniden aday olurken eş zamanlı ve filtresiz bir biçimde yüz milyonlarca insana konuşup konuşamayacağına karar veren teknoloji şirketleridir. Sosyal medya platformları ve onların yanlış bilgileri ve komplo teorilerini yayma kabiliyetidir. Onlar olmadan 6 ocakta başkentteki karışıklıklar olmazdı. Ottowa’da kamyoncu isyanları olmazdı. 8 ocak Brezilya isyanı yaşanmazdı.
Technology companies increasingly determine our identities. When I was growing up, it's nature or nurture. I mean, my deep and abiding emotional problems either come from how I was raised --
Teknoloji şirketleri artan bir biçimde kimliklerimize şekil veriyor. Ben büyürken her şeyin kaynağı ya yetiştirilme biçimi ya da öyle doğmaktı Yani derin ve kalıcı duygusal sorunlarımın kaynağı ya yetiştirilme biçimim
(Laughter)
(Kahkaha)
Or some genetic failure.
ya da birtakım genetik bozukluklar.
(Laughter)
(Kahkaha)
Could be both.
Ya da belki ikisi de.
(Laughter)
(Kahkaha)
But today, our identities are determined by nature and nurture and algorithm. If you want to challenge the system, you can't just question authority, as we were all told when we were growing up. Today, you have to question the algorithm, and that is a staggering amount of power in the hands of these technology companies. What are they going to do with that power? And that depends on who they want to be when they grow up.
Ama bugün kimliklerimiz, doğuştan gelen özelliklerimiz ve yetiştirilme biçiminin yanı sıra algoritma tarafından belirleniyor. Eğer sisteme karşı çıkmak istiyorsan otoriteyi öylece sorgulayamazsın, diye bize öğretildi büyürken. Bugün algoritmayı ve onun teknoloji şirketlerine sağladığı baş döndürücü gücü sorgulamak zorundasınız. Bu güçle ne yapacaklar? Ve bu da büyüdüklerinde ne olmak istediklerine bağlı.
So if China and the United States work to exert much more power over the digital world and technology companies in those countries align with those governments, we will end up in a technology cold war. And that means the digital order will be split in two.
Eğer Çin ve ABD dijital dünya üzerinde hüküm kurmak için çabalarına hız verirlerse ve bu ülkelerdeki teknoloji şirketleri o hükümetlerle uyumlu davranırsa kendimizi teknolojik bir soğuk savaşın içinde bulacağız. Ve bu da dijital düzenin ikiye bölüneceğini gösteriyor.
If, on the other hand technology companies persist with global business models, and we retain competition between the digital and physical worlds, we will have a new globalization, a digital global order.
Fakat eğer teknoloji şirketleri küresel iş modelleriyle devam ederlerse ve dijital ve fiziksel dünyalar arasında rekabeti sürdürürsek yeni bir küreselleşme, dijital bir küresel düzen göreceğiz.
Or if the digital order becomes increasingly dominant and governments erode in their capacity to govern, and we've already seen the beginning of this, technology companies will become the dominant actors on the global stage in every way and we will have a techno-polar order. And that will determine whether we have a world of limitless opportunity or a world without freedom.
Ya da eğer dijital düzen gittikçe baskınlaşırsa ve hükümetlerin yönetim kapasitelerinde düşüş yaşanırsa, ki bunun başladığını şimdiden görüyoruz, teknoloji şirketleri küresel sahnede her alanda baskın oyuncular olacak ve tekno kutuplu bir düzenimiz olacak. Ve bu da sınırsız olanaklar taşıyan bir dünyaya mı yoksa özgürlüğün yok oluşuna mı tanıklık edeceğimizi belirleyecek.
Now at this point in my speech, I'm supposed to talk about the good news.
Konuşmamın bu noktasında iyi haberlerden bahsetmem gerekiyor.
(Laughter)
(Kahkaha)
But those of you that have heard this know that that is not coming.
Ama bunu duyanlarınız iyi haberlerin gelmeyeceğini biliyor.
(Laughter)
(Kahkaha)
There is no pause button on these explosive and disruptive technologies. I don't know if you know this, there are over 100 people in the world today with the knowledge and the technology to create a new smallpox virus.
Bu patlayıcı ve yıkıcı teknolojilerin üzerinde bir durdurma tuşu yok. Bunu biliyor muydunuz bilmem ama, bugün dünya üzerinde, yeni bir tür çiçek hastalığı üretmek için gerekli bilgiye ve teknolojiye sahip yüzü aşkın insan var.
Honestly, I don't have answers, but I have a few questions for the people that do. Because these technology companies are not just Fortune 50 and 100 actors. These technology titans are not just men worth 50 or 100 billion dollars or more. They are increasingly the most powerful people on the planet with influence over our futures. And we need to know, are they going to act accountably as they release new and powerful artificial intelligence? What are they going to do with this unprecedented amount of data that they are collecting on us and our environment? And the one that I think should concern us all right now the most: Will they persist with these advertising models driving so much revenues that are turning citizens into products and driving hate and misinformation and ripping apart our society?
Dürüst olmak gerekirse, cevaplarla gelmedim buraya ama cevapları olan insanlar için birkaç soruyla geldim. Çünkü bu teknoloji şirketleri yalnızca Fortune 50 ve 100 aktörleri değil Bu teknoloji titanları sadece 50,100 veya daha çok milyar değerinde adamlar değil. Gittikçe artan bir şekilde dünyadaki en güçlü insanlar ve geleceğimiz üzerinde etkileri büyük. Ve yeni ve güçlü bir yapay zekayı yayınlarken sorumlu bir biçimde davranıp davranmayacaklarını bilmemiz gerekiyor. Tarihte başka bir örneği olmayan miktarda bizden ve çevremizden topladıkları bu veri ile ne yapacaklar? Ve şimdilik hepimizin en çok endişelenmesi gereken soru: İnsanlardan o kadar para kazanıp onları pazarda bir mal yerine koyan ve nefreti ve yanlış bilgileri yayarak toplumumuzu paramparça eden bu reklamcılık modellerini sürdürmeye devam edecekler mi?
(Applause)
(Alkış)
When I was a student back in 1989, and the Wall fell, the United States was the principal exporter of democracy in the world. Not always successfully. Often hypocritically. But number one, nonetheless. Today, the United States has become the principal exporter of tools that destroy democracy. The technology leaders who create and control these tools, are they OK with that? Or are they going to do something about it? We need to know.
Ben 1989′da bir öğrenciyken ve Berlin Duvarı yıkıldığında ABD dünyada demokrasiyi yaymanın başını çekerdi. Her zaman başarılı değildi. Çoğunlukla ikiyüzlüydü. Ama yine de bir numaraydı. Bugün ABD dünyada demokrasiyi yok eden araçların başını çekiyor. Bu araçları üreten ve kontrol eden teknoloji liderleri bu duruma göz mü yumacak? Yoksa bu konuda bir şey yapacaklar mı? Bilmemiz gerekiyor.
Thank you.
Teşekkürler
(Cheers and applause)
(Alkışlar)