I'd like to take you on the epic quest of the Rosetta spacecraft. To escort and land the probe on a comet, this has been my passion for the past two years. In order to do that, I need to explain to you something about the origin of the solar system.
Sizleri uzay aracı Rosetta'nın, destansı araştırmasına götürmek istiyorum: bir kuyruklu yıldıza eşlik etmek ve üzerine keşif aracı indirmek. Bu iki yıldır benim için bir tutkuydu. Öncelikle size Güneş Sistemi'nin kökeni hakkında bir şey açıklamam gerek.
When we go back four and a half billion years, there was a cloud of gas and dust. In the center of this cloud, our sun formed and ignited. Along with that, what we now know as planets, comets and asteroids formed. What then happened, according to theory, is that when the Earth had cooled down a bit after its formation, comets massively impacted the Earth and delivered water to Earth. They probably also delivered complex organic material to Earth, and that may have bootstrapped the emergence of life. You can compare this to having to solve a 250-piece puzzle and not a 2,000-piece puzzle.
4,5 milyar yıl önce, gaz ve tozdan oluşan bir bulut vardı. Bu bulutun ortasında, güneşimiz oluştu ve tutuştu. Bu sırada, gezegenler, kuyruklu yıldız ve asteroit dediğimiz şeyler de şekillendi. Sonra teoriye göre, Dünya şekillenmesinden az sonra soğudu ve kuyruklu yıldızlar yoğun şekilde Dünya'ya çarptı ve Dünya'ya suyu getirdiler. Muhtemelen karmaşık organik maddeyi de Dünya'ya getirdiler ve bu da yaşamın başlamasında tetikleyici rol oynamış olabilir. Bunu, 2000 değil de 250 parçalı bir yapbozu çözmek zorunda olmakla kıyaslayabilirsiniz.
Afterwards, the big planets like Jupiter and Saturn, they were not in their place where they are now, and they interacted gravitationally, and they swept the whole interior of the solar system clean, and what we now know as comets ended up in something called the Kuiper Belt, which is a belt of objects beyond the orbit of Neptune. And sometimes these objects run into each other, and they gravitationally deflect, and then the gravity of Jupiter pulls them back into the solar system. And they then become the comets as we see them in the sky.
Daha sonrasında, Jupiter ve Satürn gibi büyük gezegenler, şu an bulundukları konumlarında değillerdi ve yerçekimsel olarak etkileşip tüm güneş sisteminin içini süpürüp geçtiler ve şimdi kuyruklu yıldız dediğimiz şeyler, Neptün'ün yörüngesinin ötesinde bir cisimler kuşağı olan Kuiper Kuşağı'nı oluşturdu. Bazen bu objeler birbirleri ile çarpışır, ve yerçekimsel olarak yön değiştirir, ve Jupiter'in yerçekimi onları tekrar Güneş sisteminin içine çeker ve böylece gökyüzünde gördüğümüz kuyruklu yıldızlar olurlar.
The important thing here to note is that in the meantime, the four and a half billion years, these comets have been sitting on the outside of the solar system, and haven't changed -- deep, frozen versions of our solar system.
Burada, not düşülmesi gereken önemli nokta, bu kuyruklu yıldızların 4,5 milyar yıl boyunca, güneş sisteminin dışında, değişmeden güneş sisteminin dondurulmuş versiyonları gibi durduklarıdır.
In the sky, they look like this. We know them for their tails. There are actually two tails. One is a dust tail, which is blown away by the solar wind. The other one is an ion tail, which is charged particles, and they follow the magnetic field in the solar system. There's the coma, and then there is the nucleus, which here is too small to see, and you have to remember that in the case of Rosetta, the spacecraft is in that center pixel. We are only 20, 30, 40 kilometers away from the comet.
Gökyüzünde, bu şekilde gözüküyorlar. Onları kuyruklarıyla tanıyoruz. Aslında 2 tane kuyruk var. Biri güneş rüzgarıyla sürüklenen toz kuyruk, Diğeri güneş sistemindeki manyetik alanı takip eden yüklü parçacıklardan oluşan iyon kuyruk. Buradaki yıldız bulutu, ve sonra nüve, çok küçük olduğundan görmesi zor. Bu arada, Rosetta'nın durumunda, uzay aracının bu merkez pikselde bulunduğunu unutmayın. Kuyruklu yıldızdan sadece 20, 30, 40 kilometre uzaktayız.
So what's important to remember? Comets contain the original material from which our solar system was formed, so they're ideal to study the components that were present at the time when Earth, and life, started. Comets are also suspected of having brought the elements which may have bootstrapped life. In 1983, ESA set up its long-term Horizon 2000 program, which contained one cornerstone, which would be a mission to a comet. In parallel, a small mission to a comet, what you see here, Giotto, was launched, and in 1986, flew by the comet of Halley with an armada of other spacecraft. From the results of that mission, it became immediately clear that comets were ideal bodies to study to understand our solar system. And thus, the Rosetta mission was approved in 1993, and originally it was supposed to be launched in 2003, but a problem arose with an Ariane rocket. However, our P.R. department, in its enthusiasm, had already made 1,000 Delft Blue plates with the name of the wrong comets. So I've never had to buy any china since. That's the positive part. (Laughter)
Şimdi neleri aklımızda tutmamız gerek? Kuyruklu yıldızlar güneş sistemimizin oluştuğu orijinal materyali içerir. Bu yüzden de dünyanın ve yaşamın başlangıcında var olan bileşenleri çalışmak için idealler. Ayrıca kuyruklu yıldızların, yaşamın başlangıcını tetikleyen elementleri getirdiği de düşünülmektedir. 1983'de, ESA (Avrupa Uzay Ajansı), içerdiği görevlerden biri bir kuyruklu yıldız misyonu olacak, uzun vadeli Horizon 2000 programını kurdu. Paralelinde ufak bir kuyruk yıldız görevi için gördüğünüz Giotto fırlatıldı ve 86'da diğer uzay araçlarından bir armada ile Halley kuyruklu yıldızının yanından geçti Bu misyonun sonuçları şunu kanıtlamış oldu kuyruklu yıldızlar güneş sistemini anlayabilmek için çalışılabilecek ideal cisimlerdi. Böylece, Rosetta misyonu 1993' de onaylandı, ilk planda 2003 yılında fırlatılması gerekiyordu ama Ariane roketi ile ilgili bir sorun oluştu. Ama halkla ilişkiler bölümümüz çoktan coşkuyla gidip üstünde yanlış kuyruklu yıldız isimleri olan 1000 adet mavi Delft porselen tabak yaptırmıştı bile. O günden beri hiç porselen almadım. En azından böyle bir artısı oldu. (Kahkahalar)
Once the whole problem was solved, we left Earth in 2004 to the newly selected comet, Churyumov-Gerasimenko. This comet had to be specially selected because A, you have to be able to get to it, and B, it shouldn't have been in the solar system too long. This particular comet has been in the solar system since 1959. That's the first time when it was deflected by Jupiter, and it got close enough to the sun to start changing. So it's a very fresh comet.
Sorun çözüldükten sonra, 2004'de yeni seçilen Churyumov-Gerasimenko kuyruklu yıldızı için dünyadan ayrıldık. Bu kuyruklu yıldız özenle seçilmeliydi Çünkü A: ulaşabilir olmalıydı ve B: güneş sisteminde çok uzun süre bulunmuş olmamalıydı. Bu seçtiğimiz kuyruklu yıldız 1959'dan beri güneş sistemindeydi. Bu ilk kez Jupiter tarafından saptırılıp değişmeye başlamasına yetecek kadar güneşe yaklaştığı tarihti. Epeyce genç bir kuyruklu yıldızdı.
Rosetta made a few historic firsts. It's the first satellite to orbit a comet, and to escort it throughout its whole tour through the solar system -- closest approach to the sun, as we will see in August, and then away again to the exterior. It's the first ever landing on a comet. We actually orbit the comet using something which is not normally done with spacecraft. Normally, you look at the sky and you know where you point and where you are. In this case, that's not enough. We navigated by looking at landmarks on the comet. We recognized features -- boulders, craters -- and that's how we know where we are respective to the comet.
Rosetta bir çok tarihi ilke imza attı. Bir kuyruklu yıldız yörüngesine oturup, güneş sistemi boyunca tam bir turuna eşlik eden ilk uydu oldu, Ağustosta güneşe en yakın mesafeye ulaştı ve sonra tekrar dışa doğru devam etti. Bir kuyruklu yıldıza ilk inişi gerçekleştirdi. Aslında kuyruklu yıldızın yörüngesinde dönmeyi normalde yapılmayan bir şeyi yaparak başardık. Normalde, gökyüzüne bakarsın nereyi gösterdiğini, nerede olduğunu bilirsin. Ama bu durum için bu yeterli değildi. Kuyruklu yıldız üstündeki işaretlere baka baka dolaştık Yapıları tanıdık, kaya parçalarını, kraterleri ve bu şekilde kuyruklu yıldıza göre nerede olduğumuzu anladık.
And, of course, it's the first satellite to go beyond the orbit of Jupiter on solar cells. Now, this sounds more heroic than it actually is, because the technology to use radio isotope thermal generators wasn't available in Europe at that time, so there was no choice. But these solar arrays are big. This is one wing, and these are not specially selected small people. They're just like you and me. (Laughter) We have two of these wings, 65 square meters. Now later on, of course, when we got to the comet, you find out that 65 square meters of sail close to a body which is outgassing is not always a very handy choice.
Tabi birde, güneş hücreleri kullanarak, Jüpiter'in yörüngesinin ötesine geçebilen ilk uydu oldu. Kulağa aslında olduğundan daha destansı geliyor çünkü radyoizotop termal jeneratör kullanmak için gereken teknoloji o sırada Avrupa'da mevcut değildi yani başka çare yoktu aslında. Ama bu güneş panelleri büyüktü. Bu sadece bir kanat ve bu insanlar özellikle ufak seçilmiş değiller. Sizin benim gibi insanlar. (Kahkahalar) Bu kanatlardan iki tane var, 65 metrekare. Sonrasında tabi, kuyruklu yıldıza ulaşınca 65 metrekarelik yelkenlerin gaz çıkaran bir cismin yakınlarında çok da kullanışlı bir seçim olmadığını anlıyorsunuz.
Now, how did we get to the comet? Because we had to go there for the Rosetta scientific objectives very far away -- four times the distance of the Earth to the sun -- and also at a much higher velocity than we could achieve with fuel, because we'd have to take six times as much fuel as the whole spacecraft weighed. So what do you do? You use gravitational flybys, slingshots, where you pass by a planet at very low altitude, a few thousand kilometers, and then you get the velocity of that planet around the sun for free. We did that a few times. We did Earth, we did Mars, we did twice Earth again, and we also flew by two asteroids, Lutetia and Steins. Then in 2011, we got so far from the sun that if the spacecraft got into trouble, we couldn't actually save the spacecraft anymore, so we went into hibernation. Everything was switched off except for one clock. Here you see in white the trajectory, and the way this works. You see that from the circle where we started, the white line, actually you get more and more and more elliptical, and then finally we approached the comet in May 2014, and we had to start doing the rendezvous maneuvers.
Peki, kuyruklu yıldıza nasıl ulaştık? Rosetta'nın bilimsel amaçları için, çok uzaklara gitmek durumundaydık, dünyanın güneşe uzaklığının dört katı bir uzaklık ve bunu yakıtla yapabileceğimizden çok daha yüksek vektörel hızla yaptık çünkü yakıt kullansaydık, aracın ağırlığının 6 katı kadar yakıt koymamız gerekecekti. Peki bu nasıl yapıldı? Yerçekimsel geçişlerle, sapan etkisini kullanarak bir gezegenin yanından, oldukça düşük irtifada geçiyorsunuz, bir kaç bin kilometre kadar ve o gezegenin güneş etrafındaki vektörel hızını bedavaya kazanmış oluyorsunuz. Bunu bir kaç kez yaptık. Dünya ile, Mars ile, yine Dünya ile ikinci kez, iki asteroitin de yanından geçtik, Lutetia ve Steins. Sonra 2011'de, güneşten o kadar uzaklaştık ki aracın bir sorunu olsa artık kurtaracak bir şey yapamayacağımız kadar. Bu yüzden hibernasyona geçtik. Tek bir saat hariç her şey kapatıldı. Beyazla gösterilmiş uçuş yörüngesini ve nasıl işlediğini görüyorsunuz. Başlangıç çemberimizi görüyorsunuz, beyaz çizgili olan, sonra gittikçe daha da elipsleşti ve sonunda Mayıs 2014'de kuyruklu yıldıza yaklaştık ve randevu manevralarına başladık.
On the way there, we flew by Earth and we took a few pictures to test our cameras. This is the moon rising over Earth, and this is what we now call a selfie, which at that time, by the way, that word didn't exist. (Laughter) It's at Mars. It was taken by the CIVA camera. That's one of the cameras on the lander, and it just looks under the solar arrays, and you see the planet Mars and the solar array in the distance.
Giderken, Dünya'nın yanından geçtik ve kameraları test etmek için resimler çektik Bu, Ay'ın Dünya'ya doğuşu. bu şimdi selfie dediklerimizden, ki o zamanlar böyle bir kelime yoktu. (Kahkahalar) Bu Mars'ta. CIVA kamerasıyla çekildi. Bu iniş aracındaki kameralardan biri, tam güneş panellerinin altından bakıyor, Mars gezegenini ve uzakta güneş panellerini görüyorsunuz.
Now, when we got out of hibernation in January 2014, we started arriving at a distance of two million kilometers from the comet in May. However, the velocity the spacecraft had was much too fast. We were going 2,800 kilometers an hour faster than the comet, so we had to brake. We had to do eight maneuvers, and you see here, some of them were really big. We had to brake the first one by a few hundred kilometers per hour, and actually, the duration of that was seven hours, and it used 218 kilos of fuel, and those were seven nerve-wracking hours, because in 2007, there was a leak in the system of the propulsion of Rosetta, and we had to close off a branch, so the system was actually operating at a pressure which it was never designed or qualified for.
Ocak 2014'de, hibernasyondan çıktıktan sonra Mayıs'ta kuyruklu yıldızla 2 milyon kilometrelik bir mesafeye varmaya başladık. Ancak aracın vektörel hızı çok yüksekti, saatte 2800 kilometre gidiyorduk, kuyruklu yıldızdan hızlıydık, bu yüzden frenlemek zorunda kaldık. Sekiz manevra yapmamız gerekti, görüyorsunuz bazıları gerçekten büyük. İlk seferde, saat başı bir kaç yüz kilometre ile başladık, yedi saatlik bir süreçti ve 218 kilo yakıt harcandı. Bu yedi saat ayrıca çok sinir bozucu bir süreydi çünkü 2007'de Rosetta'nın tahrik sisteminde bir kaçak olmuştu ve bir kolu kapatmak durumunda kalmıştık yani sistem, aslında bunu yapabilecek şekilde veya amaçla tasarlanmadığı bir basınçta çalışıyordu.
Then we got in the vicinity of the comet, and these were the first pictures we saw. The true comet rotation period is 12 and a half hours, so this is accelerated, but you will understand that our flight dynamics engineers thought, this is not going to be an easy thing to land on. We had hoped for some kind of spud-like thing where you could easily land. But we had one hope: maybe it was smooth. No. That didn't work either. (Laughter)
Kuyruklu yıldızın civarına geldiğimizde, gördüğümüz ilk görüntüler bunlardı kuyruklu yıldızın gerçek rotasyon periyodu aslında 12 buçuk saattir bu hızlandırılmış hali. Ama herhalde uçuş dinamiği mühendislerimizin neden inişin zor olacağını düşündüklerini anlamışsınızdır. (Kahkahalar) Kolayca inebileceğimiz, yumrumtrak bir şey bulmayı ümit ediyorduk ama işte... Ama bir umudumuz daha vardı: tamamen düz olma ihtimali. Hayır. Bu hayalimiz de suya düştü. (Kahkahalar)
So at that point in time, it was clearly unavoidable: we had to map this body in all the detail you could get, because we had to find an area which is 500 meters in diameter and flat. Why 500 meters? That's the error we have on landing the probe. So we went through this process, and we mapped the comet. We used a technique called photoclinometry. You use shadows thrown by the sun. What you see here is a rock sitting on the surface of the comet, and the sun shines from above. From the shadow, we, with our brain, can immediately determine roughly what the shape of that rock is. You can program that in a computer, you then cover the whole comet, and you can map the comet. For that, we flew special trajectories starting in August. First, a triangle of 100 kilometers on a side at 100 kilometers' distance, and we repeated the whole thing at 50 kilometers. At that time, we had seen the comet at all kinds of angles, and we could use this technique to map the whole thing.
Kısacası, şu artık kaçınılmazdı: bu cismi bulabildiğimiz her detayıyla tamamen haritalayacaktık. Çünkü 500 metre çapında ve düz bir alan bulmamız lazımdı. Niye 500 metre? Bu sondanın inişi için hesaplanmış yaklaşık bir değerdi. Neyse, bu işlemi yaptık ve kuyruklu yıldızın haritasını çıkardık. Fotoklinometri denilen bir teknik kullandık. Güneşin düşürdüğü gölgeleri kullanıyorsunuz. Gördüğünüz taş kuyruklu yıldızın yüzeyinde duruyor ve yukarıdan güneş vuruyor. Gölgeden doğru, aklımızla, anında kayanın şeklini kabaca belirleyebiliyoruz. Bunu bir bilgisayarda programlayıp, tüm kuyruklu yıldızı tarayıp haritasını çıkarabilirsiniz. Bunu yapmak için Ağustos'da, bazı özel yörüngelerde uçuşlar yaptık. İlki, kenarı 100 kilometre olan bir üçgen, 100 kilometrelik mesafede, bütün bu şeyi 50 kilometrede de tekrarladık. Kuyruklu yıldızı tüm açılardan görmüş olduk, ve bütün cismin haritasını çıkarmak için bu tekniği kullandık.
Now, this led to a selection of landing sites. This whole process we had to do, to go from the mapping of the comet to actually finding the final landing site, was 60 days. We didn't have more. To give you an idea, the average Mars mission takes hundreds of scientists for years to meet about where shall we go? We had 60 days, and that was it.
Bunu iniş alanını seçme aşaması takip etti. Kuyruklu yıldızın haritasını çıkarmamızdan, iniş alanının kesin belirlenmesine kadar geçen süre 60 gündü. Daha fazla zamanımız yoktu. Bir fikir vermesi açısından, ortalama bir Mars misyonunda, 'Nereye gidelim?' sorusuna cevap bulmak yüzlerce bilim adamının yıllarını alır. Bizim 60 günümüz vardı, o kadar.
We finally selected the final landing site and the commands were prepared for Rosetta to launch Philae. The way this works is that Rosetta has to be at the right point in space, and aiming towards the comet, because the lander is passive. The lander is then pushed out and moves towards the comet. Rosetta had to turn around to get its cameras to actually look at Philae while it was departing and to be able to communicate with it.
Nihayetinde, iniş alanını belirledik ve Rosetta'nın Philae'yi fırlatması için emirler hazırlandı. Bu şöyle oluyor, Rosetta'nın tam olarak doğru noktada durması ve kuyruklu yıldızı hedeflemesi gerekiyor çünkü sonda pasif. Sonra sonda dışarı itiliyor ve kuyruklu yıldıza doğru hareket ediyor. Philae ayrılırken kameralarının onu tam olarak görebilmesi ve haberleşmeyi sağlayabilmek için Rosetta'nın dönmesi gerekiyordu.
Now, the landing duration of the whole trajectory was seven hours. Now do a simple calculation: if the velocity of Rosetta is off by one centimeter per second, seven hours is 25,000 seconds. That means 252 meters wrong on the comet. So we had to know the velocity of Rosetta much better than one centimeter per second, and its location in space better than 100 meters at 500 million kilometers from Earth. That's no mean feat.
İniş yolu toplam yedi saat sürdü. Şimdi basit bir hesap yapalım: Rosetta'nın vektörel hızı, saniyede bir santimetre sapıyorsa ve 7 saat 25000 saniyeyse, bu kuyruklu yıldızı 252 metre kaçırmak demek. Bu yüzden, Dünya'dan 500 milyon kilometre uzakta, Rosetta'nın vektörel hızını saniyede bir santimden ve uzayda bulunduğu noktayı 100 metreden daha net şekilde bilmemiz gerekiyordu. Kolay bir şey değil.
Let me quickly take you through some of the science and the instruments. I won't bore you with all the details of all the instruments, but it's got everything. We can sniff gas, we can measure dust particles, the shape of them, the composition, there are magnetometers, everything. This is one of the results from an instrument which measures gas density at the position of Rosetta, so it's gas which has left the comet. The bottom graph is September of last year. There is a long-term variation, which in itself is not surprising, but you see the sharp peaks. This is a comet day. You can see the effect of the sun on the evaporation of gas and the fact that the comet is rotating. So there is one spot, apparently, where there is a lot of stuff coming from, it gets heated in the Sun, and then cools down on the back side. And we can see the density variations of this.
Şimdi size kullandığımız bilim ve aletlerle ilgili bir kaç şey anlatayım. Tüm aletlerin bütün detaylarıyla sıkmayacağım sizi ama bu nokta önemli. Gaz kokusunu alabiliriz, toz partiküllerininin şeklini, bileşimlerini ölçebiliriz, manyetometreler falan, her şey var. Bu Rosetta'nın bulunduğu pozisyondaki gaz yoğunluğunu ölçen bir aletten çıkan sonuçlar, bu, kuyruklu yıldızı terk eden gaz. Alttaki grafik, geçen yılın Eylül ayından. Kendi içinde uzun vadede varyasyon göstermesi şaşırtıcı değil ama şu keskin uç noktalara bakın. Bu bir kuyruklu yıldız günü. Güneşin, gaz buharlaşması üzerindeki etkisini ve kuyruklu yıldızın döndüğünü görebiliyorsunuz. İçinden bir sürü şey çıkan bir nokta var, bu nokta güneşin altındayken ısınıyor, arka tarafta kaldığında ise soğuyor. Bu yoğunluk dalgalanmalarını görebiliyoruz.
These are the gases and the organic compounds that we already have measured. You will see it's an impressive list, and there is much, much, much more to come, because there are more measurements. Actually, there is a conference going on in Houston at the moment where many of these results are presented.
Bunlar şimdiden ölçtüğümüz gazlar ve organik bileşikler. Gördüğünüz gibi etkileyici bir liste, ve liste aslında bundan çok ama çok daha uzun çünkü yapılacak daha bir sürü ölçüm var. Aslında şu an Houston'da bir konferans var ve bu sonuçlardan bir çoğu orada sunulmakta.
Also, we measured dust particles. Now, for you, this will not look very impressive, but the scientists were thrilled when they saw this. Two dust particles: the right one they call Boris, and they shot it with tantalum in order to be able to analyze it. Now, we found sodium and magnesium. What this tells you is this is the concentration of these two materials at the time the solar system was formed, so we learned things about which materials were there when the planet was made.
Toz partiküllerini de ölçtük. Şimdi bu size çok da etkileyici gelmeyebilir tabi ama bilim adamları bunu gördüklerinde çok heyecanlandılar. İki toz partikülü: sağdakine Boris diyorlar ve analiz edebilmek için tantalla muamele ettiler. Magnezyum ve sodyum bulundu. Bunun anlamı şu, bu konsantrasyonlar, bu iki materyalin güneş sistemi şekillendiği zamanki konsantrasyonları. Böylece, gezegen oluştuğunda ortamda hangi materyaller vardı öğreniyoruz.
Of course, one of the important elements is the imaging. This is one of the cameras of Rosetta, the OSIRIS camera, and this actually was the cover of Science magazine on January 23 of this year. Nobody had expected this body to look like this. Boulders, rocks -- if anything, it looks more like the Half Dome in Yosemite than anything else. We also saw things like this: dunes, and what look to be, on the righthand side, wind-blown shadows. Now we know these from Mars, but this comet doesn't have an atmosphere, so it's a bit difficult to create a wind-blown shadow. It may be local outgassing, stuff which goes up and comes back. We don't know, so there is a lot to investigate. Here, you see the same image twice. On the left-hand side, you see in the middle a pit. On the right-hand side, if you carefully look, there are three jets coming out of the bottom of that pit. So this is the activity of the comet. Apparently, at the bottom of these pits is where the active regions are, and where the material evaporates into space. There is a very intriguing crack in the neck of the comet. You see it on the right-hand side. It's a kilometer long, and it's two and a half meters wide. Some people suggest that actually, when we get close to the sun, the comet may split in two, and then we'll have to choose, which comet do we go for? The lander -- again, lots of instruments, mostly comparable except for the things which hammer in the ground and drill, etc. But much the same as Rosetta, and that is because you want to compare what you find in space with what you find on the comet. These are called ground truth measurements.
Tabi ki, önemli unsurlardan biri de görüntüleme. Bu Rosetta'nın kameralarından biri, OSIRIS kamerasından bir resim, bu sene ocağın 23'ünde Science dergisinin kapağına çıktı. Kimse bu cismin böyle görüneceğini beklemiyordu. Kayalar, taşlar,-- başka bir şeydense Yosemite Parkı'ndaki Yarım Kubbe'ye daha çok benziyor. Şuna benzer şeyler de gördük: kum tepecikleri, ve sağ tarafta rüzgar dalgalanmalarının gölgeleri. Bu tip şeyleri Mars'tan biliyoruz zaten ama, bu kuyruklu yıldızın atmosferi yok yani kumda rüzgar dalgalanması gölgesi olması biraz zor. Sebebi bölgesel gaz çıkışı veya yükselip tekrar inen şeyler olabilir. Şu an bilemiyoruz, araştırılacak çok şey var. Burada, aynı resimden iki tane görüyorsunuz Sol taraftakinde ortada bir çukur görüyorsunuz Sağdakinde ise, dikkatle bakarsanız o çukurdan gelen üç püskürme görülüyor. Bu kuyruklu yıldızın aktivitesi. Görülüyor ki, bu püskürmelerin altındaki kısım aktif bölgelerin bulunduğu ve materyalin uzaya doğru buharlaştığı yer. Burada, kuyruklu yıldızın boyun kısmında ilginç bir yarık görüyorsunuz. Sağ kenarda. Bir kilometre uzunluğunda ve iki buçuk metre genişliğinde. Bazı insanlar diyor ki, güneşe yaklaştığımızda kuyruklu yıldız ikiye ayrılabilir biz de hangi yarısını seçeceğimize karar vermek zorunda kalırız. Burada yine sonda -- bir sürü alet yere saplanıp, kazabilen şeyler falan hariç çoğu Rosetta'dakilerle benzer çünkü uzayda bulduğunuz şeylerle kuyruklu yıldızda bulduğunuz şeyleri karşılaştırmak istiyorsunuz. Bunlara referans değeri ölçümleri deniyor.
These are the landing descent images that were taken by the OSIRIS camera. You see the lander getting further and further away from Rosetta. On the top right, you see an image taken at 60 meters by the lander, 60 meters above the surface of the comet. The boulder there is some 10 meters. So this is one of the last images we took before we landed on the comet. Here, you see the whole sequence again, but from a different perspective, and you see three blown-ups from the bottom-left to the middle of the lander traveling over the surface of the comet. Then, at the top, there is a before and an after image of the landing. The only problem with the after image is, there is no lander. But if you carefully look at the right-hand side of this image, we saw the lander still there, but it had bounced. It had departed again.
Bunlar inişteki düşüşünün görüntüleri OSIRIS kamerası tarafından çekildiler. Sondanın Rosetta'dan daha ve daha uzaklaştığını görüyorsunuz. Sağ yukarıda, sondanın çektiği bir resim var, kuyruklu yıldızın yüzeyinden 60 metre yüksekten çekilmiş. Oradaki kaya parçası 10 metre falan. Bu kuyruklu yıldıza inmeden önce çektiğimiz son resimlerden biri. Burada bütün seriyi tekrar görüyoruz ama farklı bir açıdan ve sol alttan ortaya doğru sondayı kuyruklu yıldız yüzeyi üstünde yol alırken gösteren büyütülmüş üç kare var. En üstte de, inişin bir öncesi/sonrası resmi var. 'Sonrası' resminin tek sorunu, sondanın görünmemesi. Ama aslında dikkatli bakarsanız, resmin sağ tarafında sondanın orada olduğunu ama sıçradığını görürsünüz. Tekrar yüzeyden ayrılmış.
Now, on a bit of a comical note here is that originally Rosetta was designed to have a lander which would bounce. That was discarded because it was way too expensive. Now, we forgot, but the lander knew. (Laughter) During the first bounce, in the magnetometers, you see here the data from them, from the three axes, x, y and z. Halfway through, you see a red line. At that red line, there is a change. What happened, apparently, is during the first bounce, somewhere, we hit the edge of a crater with one of the legs of the lander, and the rotation velocity of the lander changed. So we've been rather lucky that we are where we are.
Komik bir not düşeyim bu noktada, ilk planda Rosetta'nın sıçrayabilen bir sondası olacağı tasarlanmıştı ama bu fikirden vazgeçildi çünkü çok pahalıya malolacaktı. Biz bunu unuttuk ama demek ki sonda unutmamış. (Kahkahalar) İlk sıçrama sırasında, manyetometrelerden alınan sonuçları görüyorsunuz burada, üç eksenden, x,y ve z. Yarısına doğru kırmızı bir çizgi görüyorsunuz. Bu kırmızı çizgide, bir değişim var. Olan şu, ilk sıçrama sırasında, sondanın bir ayağı bir yerlerde, bir kraterin kenarına çarptı ve bu sondanın dönme hızını değiştirdi. Olduğumuz yerde olduğumuz için oldukça şanslıydık yani.
This is one of the iconic images of Rosetta. It's a man-made object, a leg of the lander, standing on a comet. This, for me, is one of the very best images of space science I have ever seen.
Bu Rosetta'nın sembolleşmiş resimlerinden biri. İnsan yapısı bir nesne, sondanın bir ayağı, bir kuyruklu yıldızın üstünde duruyor. Bence bu, gördüğüm uzay bilimi resimleri arasında gelmiş geçmiş en iyilerden biri.
(Applause)
(Alkışlar)
One of the things we still have to do is to actually find the lander. The blue area here is where we know it must be. We haven't been able to find it yet, but the search is continuing, as are our efforts to start getting the lander to work again. We listen every day, and we hope that between now and somewhere in April, the lander will wake up again.
Hala yapmamız gereken şeylerden biri, sondayı bulmak. Buradaki mavi bölge, olduğunu tahmin ettiğimiz yer. Henüz bulamadık ama aramalar da sondayı tekrar çalışır hale getirme çabalarımız da devam ediyor. Her gün dinliyoruz, ve umuyoruz ki bugünlerle Nisan arasında bir yerde sonda tekrar uyanacak.
The findings of what we found on the comet: This thing would float in water. It's half the density of water. So it looks like a very big rock, but it's not. The activity increase we saw in June, July, August last year was a four-fold activity increase. By the time we will be at the sun, there will be 100 kilos a second leaving this comet: gas, dust, whatever. That's 100 million kilos a day.
Kuyruklu yıldızda bulduğumuz bulgular: Bu şey suda yüzebilir. Suyun yoğunluğunun yarısına sahip. Çok büyük bir kaya gibi gözüküyor ama değil. Haziran, Temmuz, Ağustos'ta gördüğümüz aktivite artışı dört kat büyüklüğe sahip bir artıştı. Güneşe geldiğimiz zaman, saniyede 100 kilo kuyruklu yıldızdan ayrılıyor olacak gaz, toz, falan. Bu günde 100 milyon kilo eder.
Then, finally, the landing day. I will never forget -- absolute madness, 250 TV crews in Germany. The BBC was interviewing me, and another TV crew who was following me all day were filming me being interviewed, and it went on like that for the whole day. The Discovery Channel crew actually caught me when leaving the control room, and they asked the right question, and man, I got into tears, and I still feel this. For a month and a half, I couldn't think about landing day without crying, and I still have the emotion in me.
Ve son olarak, iniş günü. Hiçbir zaman unutamayacağım, tam bir çılgınlık, Almanya'da 250 TV ekibi. BBC benimle röportaj yapıyordu, diğer bir TV ekibi ise bütün gün beni takip edip, ben röportaj verirken kayda alıyordu Bütün gün böyle devam etti. Discovery Channel ekibi, beni kontrol odasından çıkarken yakaladı ve doğru soruyu sordu. Ve dostlarım, göz yaşlarına boğuldum hala da öyle hissediyorum. Bir buçuk ay boyunca, iniş gününü düşürken ağlamadan duramadım. ve hala da bu duygudayım.
With this image of the comet, I would like to leave you.
Kuyruklu yıldızın bu resmi ile, sizlerden ayrılıyorum.
Thank you.
Teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkışlar)