For some time I have been interested in the placebo effect, which might seem like an odd thing for a magician to be interested in, unless you think of it in the terms that I do, which is, "Something fake is believed in enough by somebody that it becomes something real." In other words, sugar pills have a measurable effect in certain kinds of studies, the placebo effect, just because the person thinks that what's happening to them is a pharmaceutical or some sort of a -- for pain management, for example, if they believe it enough there is a measurable effect in the body called the placebo effect. Something fake becomes something real because of someone's perception of it.
Bir dönem plasebo etkisi ile ilgilendim, benim baktığım gibi yani, gerçek olmayan bir şeyin bir kişiye gerçekleşecekmiş gibi inandırılması, şeklinde bakmazsanız bir sihirbazın ilgilenmesi için biraz garip gözükebilir. Bir başka deyişle, şeker haplarının çeşitli araştırmalara göre ölçülebilir bir etkisi vardır, plasebo etkisi, sırf kullanan kişi kendisinde gözlenen etkileri ilaç kullanımından veya benzeri bir durumdan kaynaklandığına inandığı için. Mesela ağrı yönetiminde, eğer kişiler vücutta ölçülebilir bir etkisi olduğuna inanırlarsa buna plasebo etkisi denir. Gerçek olmayan birşeyin kişinin algısı yüzünden gerçek hale gelmesi.
In order for us to understand each other, I want to start by showing you a rudimentary, very simple magic trick. And I'm going to show you how it works. This is a trick that's been in every children's magic book since at least the 1950s. I learned it myself from Cub Scout Magic in the 1970s. I'll do it for you, and then I'll explain it. And then I'll explain why I explained it.
Birbirimizi daha iyi anlamak için temel ve çok kolay bir sihirbazlık numarasını göstererek başlayacağım. Ve de nasıl yapıldığını göstereceğim. Bu numara 1950'lerden beri tüm çocuk sihirbazlık kitaplarında bulunur. 1970'lerde bunu Cub Scout Magic'ten öğrendim. Önce sizin için sergileyeceğim, sonra açıklayacağım. Daha sonra da neden açıkladığımı açıklayacağım.
So, here's what happens. The knife, which you can examine; my hand, which you could examine. I'm just going to hold the knife in my fist like this. I'll get my sleeve back. And to make sure nothing goes up or down my sleeve I'm just going to squeeze my wrist right here. That way you can see that at no time can anything travel, as long as I'm squeezing there nothing can go up or down my sleeve. And the object of this is quite simple. I'm going to open my hand, and hopefully, if all is well, my pure animal magnetism will hold the knife. In fact it's held so tightly in place that I can shake it, and the knife does not come off. Nothing goes up or down my sleeve, no trickery. And you can examine everything. Ta-da! (Applause)
Bu numara şöyle yapılıyor. Bıçak, isterseniz inceleyebilirsiniz; elim, isterseniz inceleyebilirsiniz. Sadece bıçağı avucumda bu şekilde tutacağım. Biraz gömleğimin kolunu geri çekeyim. Ve bileğime her hangi birşey gitmediğini göstermek için bileğimi tam buradan sıkacağım. Böylece hiçbir şeyin gitmediğini görebilirsiniz. Bileğimi sıktığım sürece yukarı veya aşağı hiçbir şey gidemeyecek. Bu numaranın amacı gayet basit. Elimi açacağım, ve umarım ki bir sorun çıkmaz, saf vahşi çekim gücüm bıçağın düşmesini engelleyecek. Aslında orada o kadar sağlam duruyor ki elimi sallayabilirimde ve bıçak düşmez. Kolumda aşağı veya yukarı giden hiçbir şey yok, herhangi bir numara yok. Herşeyi kontrol edebilirsiniz. Ta-da! (Alkış)
So, this is a trick that I often teach to young children that are interested in magic, because you can learn a great deal about deception by studying this very -- even though it's a very simple trick methodologically. Probably many of you in the room know this trick. What happens is this. I hold the knife in my hand. I say I'm going to grab hold of my wrist to make sure nothing goes up or down my sleeve, that is a lie.
Bu sihirle ilgilenen küçük çocuklara sıklıkla öğrettiğim bir numara, çünkü bunun sayesinde kandırmaca hakkında çok önemli şeyler öğrenebilirsiniz. Metodolojik olarak çok kolay bir numara olsa da. Büyük ihtimalle çoğunuz bu numarayı biliyordur. Nasıl yapıldığına gelince. Bıçağı elimde tutuyorum. Kolumdan aşağı veya yukarı hiçbir şey gitmesin diye bileğimi kavrayacağımı söylüyorum, ki bu bir yalan.
The reason I'm holding onto my wrist is because that's actually the secret of the illusion. In a moment when my hand moves from facing you to being away from you, this finger right here, my index finger is just going to shift from where it is, to a position pointing out like this. Nice one. Someone who didn't have a childhood is out there. (Laughter)
Bileğimi tutmamın sebebi ilüzyonun gerçek sırrı. Elim sizlerin görüntüsünden göremediğiniz konuma geçerken, burdaki parmağım, işaret parmağım olduğu yerden şu pozisyona geçecek. Güzel numara. Çocukluğunu yaşamamış olanlar var aramızda. (Gülüşmeler)
So, it goes like this, from here, right. And as I move around my finger shifts. And we could talk about why this is deceptive, why you don't notice there are only three fingers down here, because the mind, and the way it processes information, it doesn't count, one, two, three. It groups them. But that's not really what this is about. Right? And then I open my hand up. Obviously it's clinging there, not by animal magnetism, but by chicanery, my index finger being there. And then when I close my finger, same thing, as I move back, this motion kind of covers the moving back of my finger. I take this hand away. You give the knife out. There is a trick you can do for your friends and neighbors. Thanks.
İşte böyle başlıyor. Ve dönmeye başladığımda parmağım yer değiştiriyor. Bunun neden kandırmaca olduğunu konuşabilirdik, veya elimin altında sadece üç parmak olduğunu fark edemediğinizi, sebebi aklımız ve çalışma şekli. Aklımız bir, iki, üç diye saymaz. Onları grup olarak kabul eder. Ama aslında olan bu değil, değil mi? Ve elimi açıyorum. Açıkça orada sıkıca tutuluyor, vahşi çekim gücüm değil hilekarlığım sayesinde, işaret parmağım orada. Ve parmaklarımı kapadığımda, aynı şey, geriye dönüyorum, bu hareket ile parmağımın yer değiştirme hareketini saklıyorum. Ben bu elimi çekiyorum. Siz de bıçağı alıyorsunuz. İşte size arkadaşlarınıza ve komşularınıza sergileyebileceğiniz bir numara. Teşekkürler.
Now, (Laughter) what does that have to do with the placebo effect? I read a study a year or so ago that really blew my mind wide open. I'm not a doctor or a researcher, so this, to me, was an astonishing thing. It turns out that if you administer a placebo in the form of a white pill, that's like aspirin shaped -- it's just a round white pill -- it has some certain measurable effect. But if you change the form that you give the placebo in, like you make a smaller pill, and color it blue, and stamp a letter into it, it is actually measurably more effective. Even though neither one of these things has any pharmaceutical -- they're sugar pills. But a white pill is not as good as a blue pill. What? (Laughter) That really flipped me out.
Şimdi, (Gülüşmeler) bunun plasebo etkisi ile ilgisi nedir? Bir yıl önce gerçekten aklımı başımdan alan bir araştırma okudum. Bir doktor veya araştırmacı değilim, o yüzden bu araştırma benim için şaşırtıcı birşeydi. Araştırmaya göre, plaseboyu beyaz bir hap şeklinde oluşturursanız, aspirin şeklinde, sadece yuvarlak beyaz hap, hapın bazı kesin ölçülebilir etkilerini gözlemlersiniz. Ama eğer plasebonun şeklini değiştirirseniz, daha küçük bir hap gibi, ve mavi renkte, ve üstünde bir harf ile, aslında daha da etkili olduğu gözlenir. Aslında bunlardan ikisi de herhangi bir ilaç özelliği taşımıyor, ikisi de şeker hapı. Ama beyaz hap mavi hap kadar iyi değil. Ne? (Gülüşmeler) Bu gerçekten aklımı kaçırmama neden oldu.
Turns out though, that that's not even where it stops. If you have capsules, they're more effective than tablets in any form. A colored capsule, that's yellow on one end and red on the other is better than a white capsule. Dosage has something to do with this. One pill twice a day is not as good at three pills -- I don't remember the statistic now. Sorry. But the point is ... (Laughter) ... these dosages have something to do with it. And the form has something to do with it. And if you want the ultimate in placebo, you've go to the needle. Right? A syringe with some inert -- a couple CCs of some inert something, and you inject this into a patient ... Well this is such a powerful image in their mind, it's so much stronger than the white pill.
Am bu kadarla da kalmıyor dahası da var, Eğer kapsülünüz varsa, bunlar her şekilde haplardan daha etkililer. Bir ucu kırmızı bir ucu sarı bir kapsül beyaz bir kapsülden daha iyi. Dozajın da etkisi var. İki günde bir hap, üç hap kadar iyi değil. İstatistikleri şu an hatırlayamıyorum. Afedersiniz. Ama önemli olan şu... (Gülüşmeler)... dozajın hapın etkisi ile bir bağlantısı var. Ve ilacın şeklinin de etkisi ile bir bağlantısı var. Ve plasebo da en üst noktayı istiyorsanız iğne olmaya gidiyorsunuz. Değil mi? Tepkimeye girmeyen sıvı dolu bir şırınga -- bir kaç tepkimeye girmeyen damla, ve bunu hastaya enjekte ediyorsunuz... Ve bu akıllarında çok güçlü bir hayal yaratıyor. Beyaz haptan bile çok daha güçlü.
It's a really, this graph, well I'll show it to you some other time when we have slides. The point is the white pill is not as good as the blue pill is not as good as the capsule is not as good as the needle. And none of it has any real pharmaceutical quality, it's only your belief that makes it real in your body and makes a stronger effect. I wanted to see if I could take that idea and apply it to a magic trick. And take something that is obviously a fake trick and make it seem real. And we know from that study that when you want reality, you go to the needle.
Aslında, bu grafik, başka bir zaman slidelarımız olduğunda size göstereceğim. Önemli olan şu, beyaz hap mavi kadar iyi değil, mavi kapsül kadar, kapsül de iğne kadar iyi değil. Ve aslında bunlardan hiçbirinin farmakolojik olarak bir etkisi yok. Bunu vücudunda gerçek haline getiren ve etkisini artıran sadece senin inancın. Bu fikri alıp sihre uygulayabilir miyim diye görmek istedim. Gerçek olmayan bir numarayı alıp gerçek gibi gösterebilir miyim. Ve araştırmadan öğrendiğimize göre gerçeği istediğinizde iğneye gidiyorsunuz.
This is a seven-inch hatpin. It's very, very sharp, and I'm going to just sterilize it a tiny bit. This is really my flesh. This is not Damian's special-grown flesh. That's my skin right there. This is not a Hollywood special effect. I'm going to pierce my skin and run this needle through to the other side.
Bu 7 inçlik bir iğne ve çok çok keskin. Onu biraz sterilize edeceğim. Bu gerçekten benim etim. Yapay bir et değil. Buradaki benim derim. Hollywood özel efekti içermemektedir. Derimi delip geçeceğim ve bu iğneyi diğer taraftan çıkaracağım.
If you're queasy -- (Laughs) if you faint easily -- I was doing this for some friends in the hotel room last night, and some people that I didn't know, and one woman almost passed out. So, I suggest if you get queasy easy that you look away for about the next 30 -- in fact, you know what, I'll do the first bad part behind it. You'll get to see, you can look away too if you'd like to.
Eğer mideniz bulanırsa -- (Gülüyor) kolayca bayılıyorsanız -- dün akşam otelin lobisinde bunu bir kaç arkadaşım için yapıyordum, ve tanımadığım birkaç kişi ve bir bayan az kalsın bayılıyordu. Bu yüzden, eğer kolaylıkla mideniz bulanıyorsa, 30 saniye boyunca başka tarafa bakmanızı öneririm. aslında, kötü kısmını bu şekilde yapacağım. Sen göreceksin, istersen başka tarafa bakabilirsin.
So, here is what happens, right here, the beginning of my flesh at the lower part of my arm I just make a little pierce. I'm sorry, man. Am I freaking you out? OK, and then just through my skin a tiny bit, and then out the other side like this. Now, essentially we're in the same position we were in with the knife trick. (Laughter) Sort of. But you can't count my fingers right now can you? So, let me show them to you. That's one, two three, four, five. Yes, well...
Şöyle yapıyorum, önce kolumun alt kısmından etime saplıyorum. Özür dilerim. Seni korkutuyor muyum? Sonra da biraz derimin içinden ilerletiyorum, ve öbür taraftan böyle çıkarıyorum. Aslında şu an bıçak numarası ile aynı pozisyondayız. (Gülüşmeler) Bir nevi. Ama şu an parmaklarımı sayamıyorsunuz değil mi? O yüzden parmaklarımı göstereyim. Bir, iki, üç, dört, beş. Evet...
I know what people think when they see this. They go, "Well, he's certainly not dumb enough to stab himself through the skin to entertain us for a few minutes. So, let me give you a little peek. How's that look out there? Pretty good. (Laughs) Yeah, I know. (Laughs) And the people in the back go, "OK, I didn't really see that." People in the satellite room are starting to move in now. Let me give you good close look at this. That really is my skin. That is not a Hollywood special effect. That's my flesh, and I can twist that around. I'm sorry. If you're getting queasy, look away, don't look at the thing.
İnsanların bunu gördüğünde ne düşündüğünü biliyorum. "Sadece bizi birkaç dakika eğlendirmek için kendini bıçaklayacak kadar salak değil". O yüzden size biraz göstereyim. Nasıl görünüyor oradan? Gayet güzel. (Gülüyor) Evey, biliyorum. (Gülüyor) Arka sıradakiler de, "Tamam. Ama tam olarak göremiyorum". Arka sıralardan önlere doğru hareket etmeye başlıyorlar. Size yakından göstereyim. Bu gerçekten benim derim. Kesinlikle Hollywood özel efekti değil. Bu benim etim ve bunu döndürebilirim. Afedersiniz. Eğer rahatsız oluyorsanız, başka yöne bakın, buraya bakmayın.
People in the back or people on video years from now watching this will go, "Well yeah, that looks kind of neat in some sort of effect there, but if it were real he would be -- see there's a hole there and a hole there, if it were real he would be bleeding. Well let me work up some blood for you. (Laughter) Yes, there it is. (Applause) (Laughter)
Arka taraftakiler veya yıllar sonra bunu videodan izleyecek olanlar "İyi tamam, iyi düzenlenmiş bir efekt gibi duruyor, gerçek olsaydı -- bak şurada ve şurada delik var, gerçek olsaydı kanardı. O zaman sizler için biraz kanatalım. (Gülüşmeler) Evet işte kan. (Alkışlar) (Gülüşmeler)
Normally now, I would take the needle out. I would clean off my arm, and I would show you that there are no wounds. But I think in this context and with the idea of taking something fake and making it into something real, I'm just going to leave it there, and walk off the stage. (Laughter) I will be seeing you several times over the next few days. I hope you're looking forward to that. Thank you very much. (Laughter) (Applause)
Normalde şu an iğneyi çıkarırdım. Kolumu temizlerdim, ve hiçbir yara olmadığını sizlere gösterirdim. Ama şu durumda ve gerçek olmayan bir şeyi gerçek haline getirme konusunda düşünürsek, iğneyi orada bırakacağım ve sahneden ineceğim. (Gülüşmeler) Önümüzdeki günlerde sizleri birçok kez göreceğim. Umarım bunu dört gözle beklersiniz. Çok teşekkürler. (Gülüşmeler) (Alkışlar)