I want to share some personal friends and stories with you that I've actually never talked about in public before to help illustrate the idea and the need and the hope for us to reinvent our health care system around the world. Twenty-four years ago, I had -- a sophomore in college, I had a series of fainting spells. No alcohol was involved. And I ended up in student health, and they ran some labwork and came back right away, and said, "Kidney problems." And before I knew it, I was involved and thrown into this six months of tests and trials and tribulations with six doctors across two hospitals in this clash of medical titans to figure out which one of them was right about what was wrong with me. And I'm sitting in a waiting room some time later for an ultrasound, and all six of these doctors actually show up in the room at once, and I'm like, "Uh oh, this is bad news." And their diagnosis was this: They said, "You have two rare kidney diseases that are going to actually destroy your kidneys eventually, you have cancer-like cells in your immune system that we need to start treatment right away, and you'll never be eligible for a kidney transplant, and you're not likely to live more than two or three years."
Dünya genelinde sağlık sistemimizi yeniden yapılandırma fikrini, ihtiyacını ve umudunu ortaya koymaya yardımcı olması amacıyla daha önce kamuoyu önünde hiç bahsetmediğim bazı yakın dostlarım ve hikayelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. 24 yıl önce, üniversite -- ikinci sınıftayken, bir dizi bayılma nöbeti geçirdim. Alkol söz konusu değildi. Kendimi öğrenci sağlık merkezinde buldum, Bazı tahliller yapıp hemen geri döndüler ve ″Böbrek sorunlarınız var″ dedi. Daha ne olduğunu anlamadan, tıp devlerinin bu hararetli çekişmelerinde iki hastanede altı doktorla birlikte altı ay süren testlere, denemelere ve sıkıntıların içine atıldım ve hangisinin bende yanlış olduğu konusunda haklı olduğunu anlamak amacıyla dahil oldum. Bir süre sonra ultrason için bekleme odasında oturuyordum ve bu altı doktorun hepsi aynı anda odaya gelip ve sanki, ″Ah ah, bu kötü haber″ dedim kendi kendime. Yaptıkları tanıları şuydu: ″Böbreklerinizi eninde sonunda gerçekten yok edecek iki nadir böbrek hastalığınız var, bağışıklık sisteminizde hemen tedaviye başlamamız gereken kanser benzeri hücreler var; asla böbrek nakli için uygun olmayacaksınız ve muhtemelen iki veya üç yıldan fazla yaşamayacaksınız.″
Now, with the gravity of this doomsday diagnosis, it just sucked me in immediately, as if I began preparing myself as a patient to die according to the schedule that they had just given to me, until I met a patient named Verna in a waiting room, who became a dear friend, and she grabbed me one day and took me off to the medical library and did a bunch of research on these diagnoses and these diseases, and said, "Eric, these people who get this are normally in their '70s and '80s. They don't know anything about you. Wake up. Take control of your health and get on with your life." And I did.
Şimdi, bu kıyamet günü tanısının vahametiyle, beni hemen etkisi altına aldı, sanki bana verdikleri programa göre kendimi bir hasta olarak ölüme hazırlamaya başladım, ta ki bekleme odasında Verna adında bir hastayla tanışana kadar ve bir gün kolumdan tuttuğu gibi beni tıp kütüphanesine götürdü. Bu tanılar ve hastalıklar üzerine bir sürü araştırma yaptı ve şöyle dedi: ″Eric, bu hastalığa yakalanan insanlar normalde 70′li ve 80′li yaşlarda görülüyor. Senin hakkında hiçbir şey bilmiyorlar. Uyan artık. Sağlığınızın kontrolünü elinize alın ve hayatınıza devam edin.″ Ettim de.
Now, these people making these proclamations to me were not bad people. In fact, these professionals were miracle workers, but they're working in a flawed, expensive system that's set up the wrong way. It's dependent on hospitals and clinics for our every care need. It's dependent on specialists who just look at parts of us. It's dependent on guesswork of diagnoses and drug cocktails, and so something either works or you die. And it's dependent on passive patients who just take it and don't ask any questions.
Şimdi, bana bu açıklamaları yapan bu insanlar kötü değildi. Aslında bu profesyoneller mucize işçilerdi, ancak yanlış şekilde kurulmuş, kusurlu ve masraflı bir sistemde çalışıyorlar. Her türlü bakım ihtiyacımız için hastanelere ve kliniklere bağımlıyız. Sadece bazı bölümlerimize bakan uzmanlara bağımlıyız. Teşhislerin ve ilaç karışımlarının önceden tahmin dayanır ve bir şey ya işe yarar ya da ölürsünüz. Sadece ilacı alan ve hiçbir soru sormayan pasif hastalara bağlı.
Now the problem with this model is that it's unsustainable globally. It's unaffordable globally. We need to invent what I call a personal health system. So what does this personal health system look like, and what new technologies and roles is it going to entail?
Bu modelle ilgili sorun, küresel olarak sürdürülemez olması. Küresel olarak karşılanamaz. Benim kişisel sağlık sistemi dediğim şeyi icat etmemiz gerekiyor. Peki bu kişisel sağlık sistemi neye benziyor ve hangi yeni teknolojileri ile rolleri gerektirecek?
Now, I'm going to start by actually sharing with you a new friend of mine, Libby, somebody I've become quite attached to over the last six months. This is Libby, or actually, this is an ultrasound image of Libby. This is the kidney transplant I was never supposed to have. Now, this is an image that we shot a couple of weeks ago for today, and you'll notice, on the edge of this image, there's some dark spots there, which was really concerning to me. So we're going to actually do a live exam to sort of see how Libby's doing. This is not a wardrobe malfunction. I have to take my belt off here. Don't you in the front row worry or anything. (Laughter) I'm going to use a device from a company called Mobisante. This is a portable ultrasound. It can plug into a smartphone. It can plug into a tablet. Mobisante is up in Redmond, Washington, and they kindly trained me to actually do this on myself. They're not approved to do this. Patients are not approved to do this. This is a concept demo, so I want to make that clear. All right, I gotta gel up. Now the people in the front row are very nervous. (Laughter)
Şimdi, son altı ay içinde oldukça bağlandığım yeni bir arkadaşım olan Libby’yi sizlerle paylaşarak başlayacağım. Bu Libby ya da aslında bu Libby’nin ultrason görüntüsü. Bu hiç olmamam gereken böbrek nakli. Bu, birkaç hafta önce bugün için çektiğimiz bir görüntü ve bu görüntünün kenarında bazı karanlık noktalar olduğunu fark edeceksiniz, bu da beni gerçekten endişelendirdi. Libby’nin durumunu görmek için canlı bir muayene gerçekleştireceğiz. Bu bir gardırop arızası değil. Kemerimi çıkarmam gerekiyor. Ön sıradakiler endişelenmeyin. (Gülüşmeler) ″Mobisante″ adlı bir şirketin cihazını kullanacağım. Bu taşınabilir bir ultrason. Akıllı telefona takılabiliyor. Tablete takılabiliyor. Mobisante Redmond, Washington’da bulunuyor ve bunu kendi üzerimde yapabilmem için beni nezaketle eğittiler. Bunu yapmak için onayları yok. Hastalar bunu yapmak için onaylanmadı. Bu bir konsept demosu, o yüzden bunu açıkça belirtmek istiyorum. Pekâlâ, jelleyelim. Şimdi ön sıradaki insanlar çok gergin. (Gülüşmeler)
And I want to actually introduce you to Dr. Batiuk, who's another friend of mine. He's up in Legacy Good Samaritan Hospital in Portland, Oregon. So let me just make sure. Hey, Dr. Batiuk. Can you hear me okay? And actually, can you see Libby?
Aslında sizi Dr. Batiuk ile tanıştırmak istiyorum, kendisi başka bir dostum. Portland, Oregon’daki Legacy Good Samaritan Hastanesi’nde çalışıyor. Öyleyse emin olalım. Hey, Dr. Batiuk, beni duyabiliyor musunuz, değil mi? Libby’yi görebiliyor musun?
Thomas Batuik: Hi there, Eric. You look busy. How are you?
Thomas Batuik: Merhaba Eric. Meşgul görünüyorsun. Nasılsın?
Eric Dishman: I'm good. I'm just taking my clothes off in front of a few hundred people. It's wonderful. So I just wanted to see, is this the image you need to get? And I know you want to look and see if those spots are still there.
Eric Dishman: İyiyim. Sadece birkaç yüz kişinin önünde kıyafetlerimi çıkarıyorum. Bu harika bir şey. O halde, görmek istediğim, elde etmen gereken görüntü bu mu? Bakarak o lekelerin hala orada olup olmadığını görmek istediğini biliyorum.
TB: Okay. Well let's scan around a little bit here, give me a lay of the land.
TB: Tamam. Etrafı biraz tarayalım, bana alanı gösterin.
ED: All right.TB: Okay. Turn it a little bit inside, a little bit toward the middle for me. Okay, that's good. How about up a little bit? Okay, freeze that image. That's a good one for me.
ED: Peki.TB: Benim için biraz içeri, biraz ortaya doğru döndür. Tamam, bu iyi. Biraz yukarıya ne dersin? Tamam, görüntüyü dondur. Bu benim için iyi bir tane.
ED: All right. Now last week, when I did this, you had me measure that spot to the right. Should I do that again?
ED: Pekâlâ. Geçen hafta bunu yaptığımda bana sağdaki noktayı ölçtürmüştün. Bunu tekrar yapmam gerekiyor mu?
TB: Yeah, let's do that.
TB: Evet, bunu yapalım hadi.
ED: All right. This is kind of hard to do with one hand on your belly and one hand on measuring, but I've got it, I think, and I'll save that image and send it to you. So tell me a little bit about what this dark spot means. It's not something I was very happy about.
ED: Bir elini karnına, diğerini de ölçüm yaparken kullanmak biraz zor, ama sanırım buldum ve bu resmi kaydedip size göndereceğim. Bana biraz bu karanlık noktanın ne anlama geldiğinden bahset. Çok mutlu olduğum bir şey değildi.
TB: Many people after a kidney transplant will develop a little fluid collection around the kidney. Most of the time it doesn't create any kind of mischief, but it does warrant looking at, so I'm happy we've got an opportunity to look at it today, make sure that it's not growing, it's not creating any problems. Based on the other images we have, I'm really happy how it looks today.
TB: Böbrek naklinden sonra birçok insanda böbreğin etrafında küçük bir sıvı toplanması olur. Çoğu zaman bu herhangi bir sorun yaratmaz, ama bakmayı gerektiriyor, bu yüzden bugün ona bakıp büyümediğinden ve herhangi bir sorun yaratmadığından emin olma fırsatı bulduğumuz için mutluyum. Elimizdeki diğer görüntülere dayanarak, bugünkü görünümünden gerçekten memnunum.
ED: All right. Well, I guess we'll double check it when I come in. I've got my six month biopsy in a couple of weeks, and I'm going to let you do that in the clinic, because I don't think I can do that one on myself.
ED: Pekâlâ. Sanırım ben geldiğimde iki kez kontrol edeceğiz. Birkaç hafta sonra altı aylık biyopsim var ve bunu klinikte yapmana izin vereceğim, çünkü bunu kendi başıma yapabileceğimi sanmıyorum.
TB: Good choice.ED: All right, thanks, Dr. Batiuk. All right. So what you're sort of seeing here is an example of disruptive technologies, of mobile, social and analytic technologies. These are the foundations of what's going to make personal health possible.
TB: İyi seçim. ED: Pekala, teşekkürler Dr. Batiuk. Tamam, burada gördüğünüz şey yıkıcı teknolojilerin, mobil, sosyal ve analitik teknolojilerin bir örneği. Bunlar kişisel sağlığı mümkün kılacak meselelerin temelleri.
Now there's really three pillars of this personal health I want to talk to you about now, and it's care anywhere, care networking and care customization. And you just saw a little bit of the first two with my interaction with Dr. Batiuk.
Şimdi sizinle konuşmak istediğim bu kişisel sağlığın gerçekten üç şartı var, ve her yerde bakım, ağ üzerinden bakım ve bakımın özelleştirilmesi. Az önce Dr. Batiuk ile olan etkileşimimde ilk ikisini biraz gördünüz.
So let's start with care anywhere. Humans invented the idea of hospitals and clinics in the 1780s. It is time to update our thinking. We have got to untether clinicians and patients from the notion of traveling to a special bricks-and-mortar place for all of our care, because these places are often the wrong tool, and the most expensive tool, for the job. And these are sometimes unsafe places to send our sickest patients, especially in an era of superbugs and hospital-acquired infections. And many countries are going to go brickless from the start because they're never going to be able to afford the mega-medicalplexes that a lot of the rest of the world has built. Now I personally learned that hospitals can be a very dangerous place at a young age. This was me in third grade. I broke my elbow very seriously, had to have surgery, worried that they were going to actually lose the arm. Recovering from the surgery in the hospital, I get bedsores. Those bedsores become infected, and they give me an antibiotic which I end up being allergic to, and now my whole body breaks out, and now all of those become infected. The longer I stayed in the hospital, the sicker I became, and the more expensive it became, and this happens to millions of people around the world every year. The future of personal health that I'm talking about says care must occur at home as the default model, not in a hospital or clinic. You have to earn your way into those places by being sick enough to use that tool for the job. Now the smartphones that we're already carrying can clearly have diagnostic devices like ultrasounds plugged into them, and a whole array of others, today, and as sensing is built into these, we'll be able to do vital signs monitor and behavioral monitoring like we've never had before. Many of us will have implantables that will actually look real-time at what's going on with our blood chemistry and in our proteins right now. Now the software is also getting smarter, right? Think about a coach, an agent online, that's going to help me do safe self-care. That same interaction that we just did with the ultrasound will likely have real-time image processing, and the device will say, "Up, down, left, right, ah, Eric, that's the perfect spot to send that image off to your doctor."
Her yerde bakım ile başlayalım. İnsanlar hastane ve klinik fikrini 1780′lerde icat etti. Düşüncelerimizi güncellemenin zamanı geldi. Klinisyenleri ve hastaları, tüm bakım hizmetlerimiz için özel tuğla ve harç oluşan yer fikrinden kurtarmalıyız; çünkü bu yerler genellikle bu iş için hataları ve en pahalı olan araçlar olur. Buralar bazen en hasta hastalarımızı göndermek için güvenli olmayan yerler. bilhassa da süper böceklerin ve hastane kaynaklı enfeksiyonlar. Pek çok ülke en baştan tuğlasız kalacak, çünkü dünyanın geri kalanının inşa ettiği mega tıbbi kompleksleri asla karşılayamayacaklar. Ben şahsen hastanelerin çok tehlikeli bir yer olabileceğini genç yaşta öğrendim. Bu benim üçüncü sınıftaki halimdi. Dirseğimi ciddi ölçüde kırdım, ameliyat olmak zorunda kaldım, kolumu gerçekten yitireceklerinden endişelendim. Ameliyattan sonra hastanede iyileşirken, yatak yaralarım oldu. Bu yaralar enfeksiyon kapıyordu. Bana alerjim olan bir antibiyotik verdiler; şimdi tüm vücudum dökülüyor şimdi bunların hepsi enfekte kaptı. Hastanede kaldığım süre uzadıkça daha da hastalandım ve giderek masraflı hale geldi; bu her yıl dünya çapında milyonlarca insanın başına geliyor. Bahsettiğim kişisel sağlığın geleceği, sağlıkla olan bakımın bir hastane ya da klinikte değil, varsayılan model olarak evde gerçekleşmesi gerektiğini söylüyor. O iş için o aleti kullanacak kadar hasta olarak o yerlere girmeyi hak etmeniz gerekir. Bugün halihazırda taşıdığımız akıllı telefonlara ultrason gibi tanı cihazları ile bir dizi başka cihaz takılabiliyor; bunlara algılama özelliği eklendikçe, daha önce hiç olmadığı kadar yaşamsal belirti takibi ve davranışsal izleme yapabileceğiz. Birçoğumuz şu anda kan kimyamızda ve proteinlerimizde neler olup bittiğine gerçek zamanlı olarak görünecek ve vücuda yerleştirilen cihazlara sahip olacağız. Şimdi yazılım da daha akıllı hale geliyor, değil mi? Bir koç düşünün, çevrimiçi bir temsilci, güvenli kişisel bakımı yapmama yardımcı olacak. Az önce ultrasonla yaptığımız etkileşimin aynısı olası gerçek zamanlı görüntü işlemeye sahip olacak ve cihaz ″Yukarı, aşağı, sola, sağa, ah, Eric, bu görüntüyü doktorunuza göndermek için mükemmel nokta″ diyecek.
Now, if we've got all these networked devices that are helping us to do care anywhere, it stands to reason that we also need a team to be able to interact with all of that stuff, and that leads to the second pillar I want to talk about, care networking. We have got to go beyond this paradigm of isolated specialists doing parts care to multidisciplinary teams doing person care. Uncoordinated care today is expensive at best, and it is deadly at worst. Eighty percent of medical errors are actually caused by communication and coordination problems amongst medical team members. I had my own heart scare years ago in graduate school, when we're under treatment for the kidney, and suddenly, they're like, "Oh, we think you have a heart problem." And I have these palpitations that are showing up. They put me through five weeks of tests -- very expensive, very scary -- before the nurse finally notices the piece of the paper, my meds list that I've been carrying to every single appointment, and says, "Oh my gosh." Three different specialists had prescribed three different versions of the same drug to me. I did not have a heart problem. I had an overdose problem. I had a care coordination problem. And this happens to millions of people every year. I want to use technology that we're all working on and making happen to make health care a coordinated team sport. Now this is the most frightening thing to me. Out of all the care I've had in hospitals and clinics around the world, the first time I've ever had a true team-based care experience was at Legacy Good Sam these last six months for me to go get this. And this is a picture of my graduation team from Legacy. There's a couple of the folks here. You'll recognize Dr. Batiuk. We just talked to him. Here's Jenny, one of the nurses, Allison, who helped manage the transplant list, and a dozen other people who aren't pictured, a pharmacist, a psychologist, a nutritionist, even a financial counselor, Lisa, who helped us deal with all the insurance hassles. I wept the day I graduated. I should have been happy, because I was so well that I could go back to my normal doctors, but I wept because I was so actually connected to this team.
Şimdi, her yerde sağlıkla alakalı bakım yapmamıza yardımcı olan tüm bu ağa bağlı cihazlara sahipsek, tüm bu şeylerle etkileşim kurabilecek bir ekibe de ihtiyacımız var ve bu da bahsetmek istediğim ikinci şarta, yani, ağ üzerinden bakıma yönlendiriyor. Parçalara bakım yapan münferit uzmanlar paradigmasının ötesine geçerek, kişiye bakım yapan birden fazla disiplinden oluşan ekiplere geçmeliyiz. Günümüzde koordinasyonsuz bakım en iyi ihtimalle masraflı, en kötü ihtimalle de ölümcül. Tıbbi hataların yüzde 80′i aslında tıbbi ekip üyeleri arasındaki iletişim ve koordinasyon sorunlarından kaynaklanır. Yıllar önce yüksek lisans okulundayken, böbrek tedavisi gördüğümüz sırada kendi kalp korkularım oldu ve aniden, ″Ah, biz senin kalp sorunun olduğunu düşünüyoruz″ diyecek gibiler. Çarpıntılarım ortaya çıkıyor. Beni beş hafta boyunca testlere tabi tuttular -- -- çok masraflı ve çok korkutucu -- hemşire nihayet elindeki kağıt parçasını görünceye kadar, her randevuya yanımda götürdüğüm ilaç listemi gösterdi ve ″Aman Tanrım!″ dedi. Üç farklı uzman bana aynı ilacın üç farklı çeşidini reçete etmişti. Kalp sorunum yoktu. Aşırı doz sorunum vardı. Bakım hizmetleri koordinasyonu sorunum vardı. Bu her yıl milyonlarca insanın başına geliyor. Sağlık hizmetlerini koordineli bir takım sporu haline getirmek için hepimizin üzerinde çalıştığı ve gerçekleştirdiği teknolojiyi kullanmak istiyorum. Benim için en korkutucu şey de bu. Dünyanın dört bir yanındaki hastanelerde ve kliniklerde gördüğüm tüm bakım hizmetleri arasında ilk kez gerçek bir ekip tabanlı bakım deneyim yaşadım ve bu son altı ayda Legacy Good Sam’de bunu yaşadım. Bu, Legacy’deki mezuniyet ekibimin bir fotoğrafı. Burada birkaç kişi var. Dr. Batiuk’u tanıyacaksınız. Onunla daha yeni konuştuk. İşte Jenny, hemşirelerden biri, nakil listesinin yönetilmesine yardımcı olan Allison ve resimde olmayan bir düzine insan, bir eczacı, bir psikolog, bir beslenme uzmanı, hatta tüm sigorta sorunlarıyla başa çıkmamıza yardımcı olan mali müşavir Lisa. Mezun olduğum gün ağlamıştım. O kadar iyiydim ki normal doktorlarıma geri dönebildiğim için mutlu olmalıydım. Ama hüngür hüngür ağladım, çünkü bu ekibe gerçekten çok bağlıydım.
And here's the most important part. The other people in this picture are me and my wife, Ashley. Legacy trained us on how to do care for me at home so that they could offload the hospitals and clinics. That's the only way that the model works. My team is actually working in China on one of these self-care models for a project we called Age-Friendly Cities. We're trying to help build a social network that can help track and train the care of seniors caring for themselves as well as the care provided by their family members or volunteer community health workers, as well as have an exchange network online, where, for example, I can donate three hours of care a day to your mom, if somebody else can help me with transportation to meals, and we exchange all of that online. The most important point I want to make to you about this is the sacred and somewhat over-romanticized doctor-patient one-on-one is a relic of the past. The future of health care is smart teams, and you'd better be on that team for yourself.
İşte en önemli kısım. Bu resimdeki diğer insanlar ben ve eşim Ashley. Legacy bize evde bakımımı nasıl yapacağımız konusunda eğitim verdi, böylece hastane ve kliniklerin yükünü hafifletebildiler. Modelin işlemesinin tek yolu bu. Ekibim aslında Çin’de Yaş Dostu Şehirler adını verdiğimiz bir proje için bu kişisel bakım modellerinden biri üzerinde çalışıyor. Kendilerine bakan yaşlıların yanı sıra aile üyeleri ya da gönüllü toplum sağlığı çalışanları tarafından sağlanan bakımın gözlenebilmesi ve eğitilmesine yardımcı olabilecek bir sosyal ağ oluşturmaya ve çevrimiçi bir değişim ağına sahip olmaya çalışıyoruz; örneğin, ben annenize günde üç saat bakım verebilirim, bir başkasına bana yemeklere ulaşım konusunda yardımcı olabilir ve tüm bunları çevrimiçi olarak paylaşabiliriz. Bu konuda size belirtmek istediğim en önemli nokta, kutsal ve bir şekilde ve biraz fazla romantizme edilmiş doktor-hasta teke tek durumu geçmişin bir kalıntısı. Sağlık hizmetlerinin geleceği akıllı ekiplerde ve siz de kendiniz için bu ekipte olsanız iyi olur.
Now, the last thing that I want to talk to you about is care customization, because if you've got care anywhere and you've got care networking, those are going to go a long way towards improving our health care system, but there's still too much guesswork. Randomized clinical trials were actually invented in 1948 to help invent the drugs that cured tuberculosis, and those are important things, don't get me wrong. These population studies that we've done have created tons of miracle drugs that have saved millions of lives, but the problem is that health care is treating us as averages, not unique individuals, because at the end of the day, the patient is not the same thing as the population who are studied. That's what's leading to the guesswork. The technologies that are coming, high-performance computing, analytics, big data that everyone's talking about, will allow us to build predictive models for each of us as individual patients. And the magic here is, experiment on my avatar in software, not my body in suffering.
Şimdi, sizinle konuşmak istediğim son şey bakımın özelleştirilmesi, çünkü her yerde bakım hizmeti alıyorsanız ve ağ üzerinden bakım varsa, bunlar sağlık sistemimizi iyileştirmek için uzun bir yol kat edecek, ama hala çok fazla tahmin mevcut. Randomize klinik çalışmalar aslında 1948 yılında tüberkülozu tedavi eden ilaçların icat edilmesine yardımcı olmak için icat edildi ve bunlar önemli şeyler, beni yanlış anlamayın. Yaptığımız bu nüfus çalışmaları, milyonlarca hayat kurtaran tonlarca mucize ilaç üretti. ancak sorun şu ki, sağlık hizmetleri bize benzersiz birey olarak değil, ortalama olarak muamele ediyor. Çünkü günün sonunda hayat, üzerinde çalışılan nüfusla aynı şey değil. Tahmin işlerine neden olan da bu. Gelmekte olan teknolojiler, yüksek performanslı bilgi işlem, analiz, herkesin bahsettiği büyük veri, bireysel hastalar olarak her birimiz için öngörüsü modeller oluşturmamızı sağlayacak. Buradaki sihir, acı çeken bedenim üzerinde değil, yazılımdaki avatarım üzerinde deney yapmak.
Now, I've had two examples I want to quickly share with you of this kind of care customization on my own journey. The first was quite simple. I finally realized some years ago that all my medical teams were optimizing my treatment for longevity. It's like a badge of honor to see how long they can get the patient to live. I was optimizing my life for quality of life, and quality of life for me means time in snow. So on my chart, I forced them to put, "Patient goal: low doses of drugs over longer periods of time, side effects friendly to skiing." And I think that's why I achieved longevity. I think that time-in-snow therapy was as important as the pharmaceuticals that I had. Now the second example of customization -- and by the way, you can't customize care if you don't know your own goals, so health care can't know those until you know your own health care goals. But the second example I want to give you is, I happened to be an early guinea pig, and I got very lucky to have my whole genome sequenced. Now it took about two weeks of processing on Intel's highest-end servers to make this happen, and another six months of human and computing labor to make sense of all of that data. And at the end of all of that, they said, "Yes, those diagnoses of that clash of medical titans all of those years ago were wrong, and we have a better path forward." The future that Intel's working on now is to figure out how to make that computing for personalized medicine go from months and weeks to even hours, and make this kind of tool available, not just in the mainframes of tier-one research hospitals around the world, but in the mainstream -- every patient, every clinic with access to whole genome sequencing. And I tell you, this kind of care customization for everything from your goals to your genetics will be the most game-changing transformation that we witness in health care during our lifetime.
Şimdi, kendi yolculuğumda bu tür bir bakım özelleştirmesine dair sizinle hızlıca paylaşmak istediğim iki örnek yaşadım. İlki oldukça basitti. Sonunda birkaç yıl önce tüm sağlık ekiplerimin tedavimi uzun ömürlülük açısından optimize ettiğini fark ettim. Hastanın ne kadar uzun yaşamasını sağlayabileceklerini görmek bir onur nişanı almak gibiydi. Ben hayatımı yaşam kalitesi için optimize ediyordum ve benim için yaşam kalitesi karda geçen zaman demekti. Bu yüzden dosyama ″Hastanın beklentisi uzun süre boyunca düşük dozda ilaç, kayak yapmaya uygun yan etkiler″ yazmaları için onları zorladım Sanırım bu yüzden uzun ömürlü olanı elde ettim. Bence karda zaman geçirmesi tedavisi, kullandığım ilaçlar kadar önemliydi. Şimdi ikinci özelleştirme örneği -- ve bu arada, kendi hedeflerinizi bilmiyorsanız, bakımı özelleştiremezsiniz; yani kendi sağlık hedeflerinizi bilmeden sağlık hizmetleri bunları bilemez. Ancak size vermek istediğim ikinci örnek, Ben ilk kobaylardan biriydim ve tüm genomum dizilendiği için çok şanslıydım. Şimdi, bunun gerçekleşmesi için Intel’in en üst düzey sunucularında yaklaşık iki hafta işlem yapılması ve tüm bu verilerin anlamlandırılması için altı ay daha insan ve bilgisayar emeği harcanması gerekti. Tüm bunların sonunda, ″Evet, yıllar önce tıp devlerinin hararetli çekişmeleri üzerinde konulan teşhisler yanlıştı ve ileriye dönük daha iyi bir yolumuz var″ dediler. Intel’in şu anda üzerinde çalıştığı gelecek, kişiselleştirilmiş tıp için bilgi işlemin aylar ve haftalardan saatlere nasıl indirebileceğini çözmek araştırma hastanelerinin ama bilgisayarlarında değil, ana akımda -- tüm genom dizilemesine erişimi olan her hasta, her klinikte kullanılabilir hale getirmek. Size söylüyorum, hedeflerinizden genetiğinize kadar her şey için bu tür bir bakım özelleştirmesi, yaşamımız boyunca sağlık hizmetlerinde tanık olacağımız en ezber bozan dönüşüm olacak.
So these three pillars of personal health, care anywhere, care networking, care customization, are happening in pieces now, but this vision will completely fail if we don't step up as caregivers and as patients to take on new roles. It's what my friend Verna said: Wake up and take control of your health. Because at the end of the day these technologies are simply about people caring for other people and ourselves in some powerful new ways.
Yani kişisel sağlığın bu üç şartı, her yerde bakım, ağ üzerinden bakım, bakımın özelleştirilmesi, şu anda parçalar halinde gerçekleşiyor, ancak bakım verenler ve hastalar olarak yeni roller üstlenmezsek bu vizyon tamamen başarısız olacak. Arkadaşım Verna’nın dediği gibi: Uyanın ve sağlığınızın kontrolünü elinize alın. Çünkü günün sonunda bu teknolojiler, insanların, diğer insanlara ve kendimize bazı güçlü yeni yollarla bakmasıyla alakalı.
And it's in that spirit that I want to introduce you to one last friend, very quickly. Tracey Gamley stepped up to give me the impossible kidney that I was never supposed to have.
Yani bunun hatrına size son bir arkadaşımı tanıtmak istiyorum, hem de çok hızlı bir şekilde. Tracey Gamley bana asla sahip olmamam gereken imkansız böbreği vermek için adım attı. (Alkış)
(Applause)
(Alkış)
(Alkış)
(Alkış)
(Alkış)
So Tracey, just tell us a little bit quickly about what the donor experience was like with you.
Tracey, bize yaşadığın donör deneyiminin nasıl bir şey olduğunu
biraz hızlıca anlatır mısın?
Tracey Gamley: For me, it was really easy. I only had one night in the hospital. The surgery was done laparoscopically, so I have just five very small scars on my abdomen, and I had four weeks away from work and went back to doing everything I'd done before without any changes.
Tracey Gamley: Bana göre, gerçekten kolaydı. Hastanede sadece bir gece kaldım. Ameliyat laparoskopik olarak yapıldı, bu nedenle karnımda sadece beş tane çok küçük yara izi var ve işten dört hafta uzak kaldım; daha önce yaptığım her işi hiçbir değişiklik yapmadan geri döndüm.
ED: Well, I probably will never get a chance to say this to you in such a large audience ever again. So "thank you" feel likes a really trite word, but thank you from the bottom of my heart for saving my life.
ED: Yani, muhtemelen bunu size bir daha bu kadar geniş bir kitlenin önünde söyleme fırsatım olmayacak. Bu yüzden ″teşekkür ederim″ gerçekten klişe bir kelime gibi geliyor, Ama hayatımı kurtardığın için sana tüm kalbimle teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkış)
This TED stage and all of the TED stages are often about celebrating innovation and celebrating new technologies, and I've done that here today, and I've seen amazing things coming from TED speakers, I mean, my gosh, artificial kidneys, even printable kidneys, that are coming. But until such time that these amazing technologies are available to all of us, and even when they are, it's up to us to care for, and even save, one another. I hope you will go out and make personal health happen for yourselves and for everyone. Thanks so much.
Bu TED sahnesi ve tüm TED sahneleri genelikle inovasyonu ve yeni teknolojileri kutlamakla alakalı olur. Bugün burada bunu gerçekleştirdim ve TED konuşmacılarından gelen inanılmaz şeyler gördüm, yani, Tanrım, yapay böbrekler, hatta gelen yazıcıyla basılı böbrekler bile var. Ancak bu muhteşem teknolojiler hepimizin kullanımına sunulana kadar ve hatta sunulduğunda bile, birbirimize bakmak ve hatta birbirimizi kurtarmak bizim elimizde. Umarım burada çıkıp kişisel sağlığı, kendiniz ve herkes için gerçekleştirirsiniz. Çok teşekkürler.
(Applause)
(Alkış)