You know me. I am in your friendship circle hidden in plain sight. My clothes are still impeccable -- bought in the good years when I was still making money. To look at me you would not know that my electricity was cut off last week for nonpayment, or that I meet the eligibility requirements for food stamps. But if you paid attention, you would see that sadness in my eyes -- hear that hint of fear in my otherwise self-assured voice.
Beni tanıyorsunuz. Gözünüzün önünde, arkadaş çevrenizde gizlenen biriyim. Elbisem hâlâ kusursuz, para kazandığım güzel zamanlardan kalma. Bana baktığınızda faturayı ödeyemediğim için geçen hafta elektriğimin kesildiğini ya da gıda yardımı almaya hak kazandığımı anlamazsınız. Fakat dikkat ederseniz gözlerimdeki mutsuzluğu görür ve kendinden emin gibi çıkan sesimdeki korkunun tonunu duyarsınız.
These days I'm buying the $1.99 trial-size jug of Tide to make ends meet. I bet you didn't know laundry detergent came in that size. You invite me to the same expensive restaurants the two of us have always enjoyed, but I order mineral water now with a twist of lemon, not the 12-dollar glass of chardonnay. I am frugal in my menu choices. Meticulous, I count every penny in my head. I demur dividing the table bill evenly to cover desserts and designer coffees and second and third glasses of wine I did not consume.
Bu günlerde iki yakamı bir araya getirmek için 1.99 dolarlık deneme boy deterjan alıyorum. Bahse varım deterjanların bu boyunu bilmiyordunuz. Beni ikimizin her zaman hoş vakit geçirdiği restorana davet edersen ben, bardağı 12 dolarlık chardonnay değil sadece limonlu maden suyu söylerim. Menüden yemek seçerken kanaatkârım. Titizim, her kuruşu aklımdan hesaplarım. Benim içmediğim 2. ya da 3. kadeh şarapları, özel kahveleri ve tatlıları içeren hesabı eşit bölüşmeye itiraz ederim.
I am tired of trying to fake appearances. A friend told me that I'm broke not poor, and there is a difference. I live without cable, my gym membership and nail appointments. I've discovered I can do my own hair. There is no retirement savings, no nest egg. I exhausted that long ago. There is no expensive condo to draw equity and no husband to back me up. Months of slow pay and no pay have decimated my credit. Bill collectors call constantly, reading verbatim from a script before expressing polite sympathy for my plight and then demanding payment arrangements I can't possibly meet. Friends wonder privately how someone so well educated could be in economic free fall.
Görüntüyü kurtarma adına rol yapmaktan yoruldum. Bir arkadaşım bana, sen yoksul değil meteliksizsin, arada fark var dedi. Kablolu TV, spor salonu üyeliği ve manikürsüz yaşıyorum. Kendi saçımı yapabildiğimi keşfettim. Emeklilik birikimim, yastık altı birikimim yok. Onları çok önce tükettim. Pahalı bir dairem, hisse senetlerim ve bana destek olacak bir kocam yok. Asgari ödemeler ve yapılmayan ödemeler kredi notumu sıfırladı. Alacak şirketleri sürekli arıyor ve kötü durumuma nazik bir sempati gösterdikten sonra bir metinden satır satır okuyup yerine getirmem imkânsız olan bir ödeme planını kabul etmemi istiyorlar. Arkadaşlarım bu kadar iyi eğitim alan birinin ekonomik olarak nasıl çökebildiğini merak ediyorlar.
I'm still as talented as ever and smart as a whip, but work is sketchy now, mostly on and off consulting gigs. At 55 I've learned how to fake cheeriness, but there are not many opportunities for work anymore. I don't remember exactly when it stopped, but I cannot deny now having entered the uncertain world of formerly and used to be. I'm not sure anymore where I belong. What I do know is that dozens of online job applications seem to just disappear into a black hole. I'm wondering what is to become of me. So far my health has held up, but my body aches -- or is it my spirit? Homeless women used to be invisible to me but I appraise them now with curious eyes, wondering if their stories started like mine.
Hâlâ her zamanki kadar zekiyim ve cin gibiyim ama işim yarım yamalak, arada sırada yapılan danışmanlık işleri. 55 yaşımda nasıl numaradan neşeli görünülür onu öğrendim fakat artık fazla iş imkânı yok. İş imkânları tam olarak ne zaman tükendi hatırlamıyorum fakat şu anda, eskiyi, bir zamanları sık anarak puslu bir dünyaya kaydığımı inkâr edemem. Artık nereye ait olduğumdan emin değilim. Ama şunu biliyorum, düzinelerce online iş başvurusu sanki karadeliğe girip kayboluyor. Benden ne olacağını merak ediyorum. Şimdiye kadar sağlığım dayandı ama artık bedenim acıyor, yoksa o ruhum mu? Evsiz kadınları eskiden hiç görmezdim ama şimdi meraklı gözlerle onları takdir ediyor ve acaba hikâyeleri benimki gibi mi başladı diye düşünüyorum.
I wrote this piece a year ago. It's a composite of my story and other women I know. I wrote it because I was tired of pretending I was all right when I wasn't. I was tired of faking normal. I wasn't seeing myself in the popular press. Nobody I knew was traveling the world or buying a condo in Costa Rica. Very few of my friends had set aside the 15 to 20 percent experts tell us we need to maintain our standard of living in retirement. My friends, many in their 50s and 60s, were looking at a downward mobility, a work-for-life proposition, just a job loss, medical diagnosis or divorce away from insolvency. We may not have hit rock bottom, but many of us saw a sequence of events where rock bottom was possible for the first time.
Bu bölümü geçen yıl yazdım. Benim ve tanıdığım başka kadınların karma öyküsü. Bunu yazdım, çünkü iyi olmadığım hâlde iyiymiş gibi davranmaktan bıkmıştım. Normal rolü yapmaktan yorulmuştum. Kendimi popüler basında göremiyordum. Tanıdığım hiç kimse dünyayı gezmiyor veya Costa Rica'da ev almıyordu. Uzmanların söylediği gibi, emeklilikte standart hayat sürdürebilmek için kazancının %15-20'sini ancak birkaç arkadaşım kenara koyabilmişti. Arkadaşlarımın çoğu 50-60 yaşına geldiğinde sosyal olarak aşağı gidiyor, hayatta kalmak için çalışma dönemine giriyorlar, iflas etmelerine, işten çıkma, bir hastalık veya boşanma yetiyor. Tam dibe vurmamış olabiliriz fakat çoğumuz, dibe vurmanın ihtimal dahilinde olduğuna ilk kez işaret eden bir dizi olay yaşadık.
And the truth is, it really doesn't take much. The median household in the US only has enough savings to replace one month of income. Forty-seven percent of us cannot pull together 400 dollars to deal with an emergency. That's almost half of us. A major car repair and we're standing on the abyss. You wouldn't know it to look around you -- I'm not the only one in this situation. There are people in this room who are in the same predicament, and if it's not you, it is your parents or your sister or maybe your best friend. We get good at faking normal. Shame keeps us silent and siloed. When I first decided I was going to come out with my story, I did a website and a friend noticed that there were no photos of me -- it was all kind of cartoons like this. Even as I was coming out, I was still hiding.
Ve gerçek şu ki, bu cidden fazla zaman almıyor. Amerikalı orta gelirli aileler sadece bir aylık kazançları kadar tasarruf yapabiliyor. %47'miz acil bir durumda 400 doları bir araya getiremiyor, neredeyse yarımız demek. Kapsamlı bir araba tamiri yaptır, uçurumun kenarına geliyorsun. Bunu etrafınıza bakarak anlayamazsınız. Bu durumda olan yalnızca ben değilim. Bu odada aynı sıkıntıyı yaşayan insanlar var. Bu siz değilseniz bile, ebeveynleriniz, kızkardeşiniz ya da belki bir dostunuz. Normal rolü yapmakta ustalaşıyoruz. Utanç bizi sessizleştiriyor ve bir köşeye itiyor. Hikâyemi açıkça yaymaya ilk karar verdiğimde bir web sayfası hazırladım ve bir arkadaşım sitede hiç fotoğrafım olmadığını fark etti; resimlerin hepsi böyle çizimlerdi. Ortaya çıkmaya başlarken bile aslında hâlâ saklanıyordum.
We live in a world where success is defined by income. When you say that you have money problems, you're announcing pretty much that you're a loser. When you're a graduate of Harvard Business School as I am, you're some kind of double loser.
Başarının gelirle tanımlandığı bir dünyada yaşıyoruz. Maddi sıkıntın olduğunu söylediğinde, aslında bir anlamda ezik olduğunu ilan etmiş oluyorsun. Eğer benim gibi bir de Harvard Business School mezunuysan bir tür çifte ezik oluyorsun.
We boomers hear a lot about how we have underfunded our retirement; how it's all our fault. Why on earth would we draw down our 401(k) plan to cover the shortfall on our mother-in-law's nursing home care, or to pay for our kid's tuition, or just to survive? We're accused of being poor planners and deadbeats -- all that money we spent on lattes and bottled water. To shame and blame is so deliciously tempting. Many of us don't even wait for others to do it we're so busy doing it to ourselves. I say let's own our part: we all could have saved more. I know I could have saved more, and if you were to rifle through my life over the last 30 years, you would see more than one dumb thing I have done financially. I can't change that now and neither can you, but let's not mix up individual, isolated behavior with the systemic factors that have caused a 7.7-trillion-dollar retirement income gap.
Biz boomer kuşağı, emeklilik için birikim yapmadığımızı ve bunun kendi hatamız olduğunu çok işitiyoruz. Hangi kafayla kendi emeklilik planımızdan para kısıp kayınvalidemizin bakım evine ya da çocuğumuzun eğitimine veya sadece hayatta kalmak için para harcıyormuşuz? Bize planlamada kötü, borcuna nankör, beleşçi suçlamaları yapıyorlar -- Latte kahve ve şişe suya harcadığımız o kadar parayla... Ayıplama ve suçlamanın şehvetli bir tadı var. Hatta çoğumuz bunu başkalarından bile beklemeden kendimize yapmakla öyle meşgulüz ki. Şunu diyorum, kendi payımızı kabullenelim: Hepimiz daha fazla biriktirebilirdik. Evet daha fazla tasarruf yapabilirdim ve hayatımın son 30 yılını veya biraz daha geriyi kurcalarsanız birden fazla kez ahmakça finansal işler yaptığımı görürsünüz. Şu an bunu değiştiremem, siz de değiştiremezsiniz, fakat, gelin tek bir kişisel, münferit olayı, 7,7 trilyon dolar emeklilik gelir açığına sebep olan sistem unsurlarıyla karıştırmayalım.
Millions of boomer-age Americans did not land here because of too many trips to Starbucks. We spent the last three decades dealing with flat and falling wages and disappearing pensions and through-the-roof cost on housing and health care and education. It used to not be like this. We all remember the three-legged retirement income stool which had the savings and pension and social security. Well, that stool has gone wobbly.
Boomer kuşağı Amerikalıları bu duruma çok sık Starbucks'a gittiğinden düşmedi. Son 30 yılımızı, sabit veya düşen ücretler, eriyip yok olan emekli aylıkları ve roket gibi artan barınma, sağlık ve eğitim ücretleriyle boğuşarak geçirdik. Eskiden böyle değildi. Hepimiz 3 ayaklı emeklilik gelir taburesini hatırlarız. Bu ayaklar, birikim, emekli aylığı ve sosyal güvenlikti. Kusura bakmayın, tabure artık sallanıyor.
Take savings -- what savings? For many families, there's just nothing left to save after the bills have been paid. The pension leg of the stool has also gone wobbly. We can remember when many people had pensions. Today only 13 percent of American workers are employed by companies that offer them. So what did we get instead? We got 401(k)-type plans and suddenly responsibility for retirement planning got shifted from our companies to us. We got the reigns but we also got the risk, and it turns out that millions of us just aren't that good at voluntarily investing over 40 years. Millions of us just aren't that good at managing market risk. And really the numbers tell the story. Half of all American households have no retirement savings at all. That would be zero. No 401(k), no IRA, not a dime. Among 55-to-64-year-olds who do have a retirement account, the median value of that account is 104,000 dollars. Now, 104,000 dollars does sound better than zero, but as an annuity, it generates about 300 dollars. I don't have to tell you that you can't live on that.
Birikim yap. Hangi birikimi? Birçok ailede faturalar ödendikten sonra biriktirecek hiçbir şey kalmıyor. Taburenin emekli aylığı ayağı da sallanıyor. Birçok kişinin emekli aylığı aldığı zamanları hatırlarız. Bugün, Amerikalı işçilerin sadece %13'ü emekli aylığı veren şirketlerde çalışıyor. Peki bunun yerine ne aldık? 401(k) emeklilik planı aldık ve aniden, emeklilik planlaması yükümlülüğü şirketlerden bize geçti. İpler bizim elimizdeydi ama risk de bize aitti ve öyle görünüyor ki milyonlarcamız geçen 40 küsur yılda gönüllü birikim yapmakta pek iyi değildi. Milyonlarcamız piyasa risklerini yönetmede hiç de iyi değil. Ve rakamlar bize bu durumu çok iyi anlatıyor. Amerikalı ailelerin yarısının hiç emeklilik birikimi yok. Yani elde var sıfır. Ne 401(k) planı, ne bireysel emeklilik hesabı var, hatta kuruşu bile yok. 55-64 yaş arası emeklilik hesabı sahibi olanlarda hesapların ortanca değeri 104.000 dolar. 104.000 dolar sıfıra göre iyi görünebilir fakat bu rakam yılda yaklaşık 300 dolar getiri sağlar. Bununla geçinilemeyeceğini söylememe gerek yok.
With savings down, pensions becoming a relic of the past and 401(k) plans failing millions of Americans, many near-retirees are dependent on social security as their retirement plan. But here's the problem. Social security was never supposed to be the retirement plan. It's not nearly enough. At best it replaces something like 40 percent of your pre-retirement income.
Birikimlerin erimesiyle emekli aylıkları geçmişin bir anısına, kalıntısına dönüşüyor ve milyonlarca Amerikalının 401(k) planı başarısız oluyor. Çoğu emekliliğe yakın insan emeklilik planlamada sosyal güvenliğe bağımlı. Ama sorun şu ki, sosyal güvenlikten kasıt hiçbir zaman emeklilik planı olmadı. Alâkası bile yoktu. En iyi şartlarda bile emeklilik öncesi gelirin %40'ını geri öder.
Things have changed a lot from when social security was introduced back in 1935. Then, a 21-year-old male had a 50 percent chance of living until he was 65. So he retired at 60, did a little fishing, kissed his grandkids, got his gold watch -- he'd be dead within five years of receiving benefits. That's not the pattern today. If you're in your late 50s and in good health, you're going to live easily another 20 or 25 years. That's a really long time to make ends meet if you are broke.
sosyal güvenlik kanununun 1935'de yürürlüğe girmesinden bu yana çok şey değişti. O zamanlar, 21 yaşında bir erkeğin 65 yaşına kadar yaşama şansı yüzde 50 idi. Yani 60'ında emekli olur, biraz balık tutar, torunları öper, bir altın saat hediye edilir ve aylığı alırken 5 yıl içinde ölürdü. Ama günümüzde durum bu değil. 50'lerin sonunda ve sağlıklıysan, rahatça bir 20, 25 yıl daha yaşarsın. Eğer beş parasızsan, iki yakanı bir araya getirmeyle yaşanacak çok uzun bir süre.
So what's the play if you've landed here and you're 50 or 55 or 60? What's the play if you don't want to land here and you're 22 or 32? Here's what I've learned from my own experience. The cavalry's not coming. There is no big rescue, no prince charming, no big bailout in the works. To have a shot at something other than being old and poor in America, we're going to have to save ourselves and each other. I've had to come out of the shadows, stand here openly, and I'm inviting you to do so as well. I'm not going to tell you that it's not easy. I ventured though to tell my story because I thought it would make it a little easier for people to tell theirs. I think it's only through our strength in numbers that we can begin to change the national "la-la" conversation that we are having on this retirement crisis. With so many of us shell-shocked and adrift about what has happened to us, we're going to have to build up from the grassroots, forming what I think are resilience circles. These are small groups of people coming together to talk about what has happened to them, to share resources and information and to begin to figure out a way forward. I believe from this base that we can find our voices again and sound the alarm -- start pushing our institutions and policymakers to go hard on this retirement crisis with the urgency it deserves.
Peki, vaziyetimiz bu ve diyelim ki 50-60 yaşındayız, ne yapabiliriz? Peki 20-30 yaşındaysak ve bu duruma gelmek istemiyorsak ne yapabiliriz? Deneyimlerimden şunları öğrendim: Kimse imdadımıza yetişmeyecek. Öyle bir büyük kurtuluş falan yok, beyaz atlı prens zaten yok, işletmelere yüksek mali yardım da olmaz. Amerika'da yaşlı ve yoksul olmaktan başka bir şansınız olsun istiyorsanız kendi kendimizi ve birbirimizi kurtarmak zorundayız. Saklandığım yerden açığa çıkmak ve buraya gelmek zorundaydım ve sizi de aynını yapmaya davet ediyorum. Kolay değildi demeyeceğim. Size öykümü anlatmaya cesaret ettim çünkü bunun başkalarının öykülerini anlatmalarını kolaylaştıracağını düşündüm. Bence yalnızca sayısal çoğunluktan gelen gücümüzü kullanarak yaşadığımız bu emeklilik krizini ulusal bir "boş konuşma" olmaktan başka bir şeye dönüştürmeye başlayabiliriz. Çoğumuz dinamit yemiş gibi şokta ve başına gelenlerden korkmuş bir halde iken tabandan başlayarak benim direnç çemberleri dediğim şeyler inşa etmeliyiz. Bunlar, başlarından geçenleri konuşup kaynakları ve bilgileri paylaşıp bir çıkış yolu bulmaya çalışan küçük insan grupları olacak. İnanıyorum ki bu temelle suskunluğumuzu atıp sirenleri çalabilir, kurumlara ve politikacılara baskı yaparak bu emeklilik krizine hakettiği ivedilikle müdahale etmelerini sağlayabiliriz.
In the meantime -- and there is an "in the meantime" -- we're going to have to adopt a live-low-to-the-ground mindset, drastically cutting back on our expenses. And I don't mean just living within our means. A lot of people are already doing that. What is called for now is to, in a much deeper way, ask ourselves what it really means to live a life that is not defined by things. I call it "smalling up." Smalling up is figuring out what you really need to feel contented and grounded. I have a friend who drives really beat-up, raggedy cars, but he will scrimp and save 15,000 dollars at one point to buy a flute because music is what really matters to him. He smalled up.
Bu sırada -- evet bir de "bu sırada" var -- Bu sırada, minimalist yaşam düşüncesini benimseyeceğiz ve harcamalarımızda büyük kesintilere gideceğiz. Bundan kastım, imkânımız dahilinde yaşamak değil. Birçok insan bunu zaten yapıyor. Şu anda yapmamız gereken, bunun çok daha derin bir hâli. Kendimize soralım, sahip olunan şeylerle tanımlanmayan bir hayat yaşamak ne anlama gelir? Ben buna ''küçülmek'' diyorum. Küçülmek, tokgözlü ve ayaklarınızı yerde hissetmenizi sağlayacak gerçek ihtiyaçlarınızı bulmak demek. Bir arkadaşım çok döküntü ve külüstür arabalara biniyor fakat bir gün bu kıstıklarıyla 15 bin dolar biriktirip flüt alacak, çünkü onun için en önemli şey müzik. O küçüldü.
I've had to also let go of magical thinking -- this idea that if I just was patient enough and tightened my belt that things would go back to normal. If I just sent in one more CV or applied to one more job online or attended one more networking event that surely I'd get the kind of job I was used to having. Surely things would return to normal. The truth is I'm not going back and neither are you. The normal that we knew is over. In this new place that we are, we're going to be asked to do things that we don't want to do. We're going to be asked to take assignments that we think are beneath our station and our talent and our skill. I have had to get off my throne. Last year, a good friend of mine asked me if I would help her with some organization work. I assumed she meant community organizing along the lines of what President Obama did in Chicago. She meant organizing somebody's closet. I said, "I'm not doing that." She said, "Get off your throne. Money is green."
Ben ayrıca, yeterince sabredersem ve yeterince kemer sıkarsam işler normale dönecek türü sihir bekleyen düşünce kalıplarından kurtulmak zorundaydım. "Eğer bir firmaya daha CV gönderirsem, bir iş başvurusu daha yaparsam veya bir ağ etkinliğine daha katılırsam kesinlikle eski işim gibi bir işe girerim ve tabii ki her şey normale döner" safsatası. Gerçek şu ki, ne ben ne de siz normale döneceğiz. Bizim bildiğimiz normal artık tarih oldu. İçinde bulunduğumuz bu yeni dünyada bizden yapmak istemediğimiz şeyleri yapmamız istenecek. Konumumuz, yeteneğimiz ve becerimizin altında görevler almamız istenecek Ben tahtımdan inmek zorundaydım. Geçen yıl bir arkadaşım bir organizasyon işinde yardım edip edemeyeceğimi sordu. Sandım ki Başkan Obama'nın Chicago'da yaptığı türden bir toplumsal organizasyonu kastediyor. Halbuki birinin gardrobunu düzenlemekten bahsediyormuş. "Bunu yapmam" dedim. O da bana dedi ki, "İn şu tahtından, para paradır."
It's not easy being part of the advance team that is ushering in this new era of work and living. First is always hardest. First is before there are networks and pathways and role models ... before there are policies and ways to show us how to go forward. We're in the middle of a seismic shift, and we're going to have to find bridgework to get us through. Bridgework is what we do in the meantime; bridgework is what we do while we're trying to figure out what is next. Bridgework is also letting go of this notion that our worth and our value depend on our income and our titles and our jobs. Bridgework can look crazy or cool depending on how you were rolling when your personal financial crisis hit. I have friends with PhDs who are working at the Container Store or driving Uber or Lyft, and then I have other friends who are partnering with other boomers and doing really cool entrepreneurial ventures. Bridgework doesn't mean that we don't want to build on our past careers, that we don't want meaningful work. We do. Bridgework is what we do in the meantime while we're figuring out what is next.
Bu hızla gelen yeni çalışma ve yaşama çağında öncü takımda olmak kolay değil. İlk olmak her zaman en zorudur. İlk olmak bağlantılardan, kısayollar ve rol modellerden önce var olmak demektir. Bize ileriye uzanan yolu gösteren haritalar oluşmadan önce var olmak demektir. Sismik bir kaymanın tam ortasındayız ve bu dönemi atlatmamızı sağlayacak bir köprü iş bulmalıyız. Köprü işimiz bu sırada yapacağımız işimiz olacak. Köprü işimiz, geleceği görmeye çalışırken yapacağımız iş olacak. Köprü iş aynı zamanda kendi öz kıymet ve değerimizin gelirimiz, ünvanımız ve işimizle doğru orantılı olduğu düşüncesini terk etmeyi getirecektir. Köprü işiniz, kişisel finans krizi sizi vurmadan önceki halinize göre çılgınca ya da havalı görünebilir. Container Store'da çalışan ve Uber veya Lyft süren Doktora dereceli arkadaşlarım var ve öte yandan boomer kuşağı kişilerle ortak olup güzel girişimcilik serüvenlerine atılan arkadaşlarım da var. Köprü işimizin olması, eski kariyerlerimizde devam etmek istemiyoruz veya anlamlı işler istemiyoruz demek değil. İstiyoruz. Köprü iş bir sonraki hamleyi tasarlarken sadece o sırada yaptığımız şey.
I've also learned to think strategy not failure when I'm sort of processing all these things that I don't want to do. And I say that that's an approach that I would invite you to consider as well.
Ben ayrıca, yapmak istemediğim bütün şeyleri zihnimde sınıflandırırken stratejiyi düşünmeyi öğrendim, başarısızlığı değil. Ve size bu yaklaşımı dikkate almanızı söylüyorum.
So if you need to move in with your brother to make ends meet, call him. If you need to take in a boarder to help you pay your mortgage or pay your rent, do it. If you need to get food stamps, get the darn food stamps. AARP says only a third of older adults who are eligible actually get them. Do what you need to do to go another round. Know that there are millions of us. Come out of the shadows. Cut back, small up; think strategy, not failure; get off your throne and find the bridgework to get your through the lean times.
Yani, geçinebilmek için kardeşinle aynı eve taşınman gerekiyorsa onu ara. Eğer ev kredisi veya kirayı ödeyebilmek için bir odanı kiraya vermen gerekiyorsa, bunu yap. Eğer gıda yardımı kuponu alman gerekiyorsa, git ve kahrolası kuponu al. AARP'ye göre şartları uyan yaşlıların sadece 3'te 1'i bunu alıyor. Günü atlatmak için ne yapman gerekiyorsa yap. Bilin ki biz milyonlarcayız. Karanlıklarda saklanmaktan vazgeç. Harcamaları kıs, küçül, stratejiyi düşün, başarısızlığı değil. Tahtından in ve zor zamanları geçirmeni sağlayacak köprü işini bul
As a country, we have achieved longevity, investing billions of dollars in the diagnosis, treatment and management of disease. It's not enough to just live a long time. We want to live well. We haven't invested nearly as much in the physical infrastructure to ensure that that happens. We need now a new way of thinking about what it means to be old in America. And we need guidance and ideas about how to live a richly textured life on a much more modest income.
Ülke olarak, tanı, tedavi ve hastalıkların kontrolüne milyarlarca dolar harcayarak uzun yaşamı başardık. Yalnızca uzun yaşamak yetmiyor, güzel yaşamak da istiyoruz. Bunu sağlayacak fiziksel altyapıya yeteri kadar yatırım yapmadık. Artık Amerika'da yaşlı olmakla ilgili yeni bir tutuma ihtiyacımız var. Ve mütevazı bir gelirle nasıl daha zengin ve içi dolu bir hayat yaşayabileceğimizi gösteren fikir ve rehberlere ihtiyacımız var.
So I am calling on change agents and social entrepreneurs, artists and elders and impact investors. I'm calling on developers and disrupters of the status quo. We need you to help us imagine how to invest in the services and products and infrastructure that will support our dignity, our independence and our well-being in these many, many decades that we're going to live.
Değişimin temsilcileri, sosyal girişimciler, sanatçılar ve yaşlılar ve sosyal amaçlı yatırımcılar, geliştiriciler ve mevcut durumu değiştireceklere sesleniyorum. Bizim önümüzde yaşayacağımız uzun yıllarda haysiyetimizi, bağımsızlığımızı ve mutluluğumuzu destekleyecek hizmet, ürün ve altyapılara nasıl yatırım yapılacağını tasavvur etmede yardımınıza ihtiyacımız var.
My journey has taken me from a place of fear and shame to one of humility and understanding. I'm ready now to link shields with others, to fight this fight, and I'm inviting you to join me.
Benim yolculuğum, beni korku ve utanç dolu bir yerden tevazu ve anlayış içeren bir yere getirdi. Bu şavaşı vermede artık diğer insanlarla tek vücut olmaya hazırım ve sizi bana katılmaya davet ediyorum.
Thank you.
Teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkış)