It feels like we're all suffering from information overload or data glut. And the good news is there might be an easy solution to that, and that's using our eyes more. So, visualizing information, so that we can see the patterns and connections that matter and then designing that information so it makes more sense, or it tells a story, or allows us to focus only on the information that's important. Failing that, visualized information can just look really cool.
Sanki hepimiz ızdırap içindeyiz bilgi yüklenmesi ve veri yoğunluğundan. Ve iyi haber ise buna kolay bir çözümümüz olabilir, bu da gözlerimizi daha çok kullanmamız. Öyleyse, bilgiyi görselleştirmek, gördüğümüz kadarıyla önemli motifler ve bağlantılar almak ve tasarlayarak onlara anlaşılabilirlik sağlamak, yada bir hikaye okutmak, yada sadece önemli olan bilgiye odaklanmamızı sağlama amacı taşır. Başarısız olan sonuç, görselleştirilmiş bilginin çok havalı görünebileceğidir.
So, let's see. This is the $Billion Dollar o-Gram, and this image arose out of frustration I had with the reporting of billion-dollar amounts in the press. That is, they're meaningless without context: 500 billion for this pipeline, 20 billion for this war. It doesn't make any sense, so the only way to understand it is visually and relatively. So I scraped a load of reported figures from various news outlets and then scaled the boxes according to those amounts. And the colors here represent the motivation behind the money. So purple is "fighting," and red is "giving money away," and green is "profiteering." And what you can see straight away is you start to have a different relationship to the numbers. You can literally see them. But more importantly, you start to see patterns and connections between numbers that would otherwise be scattered across multiple news reports.
O zaman görelim, Bu bir Milyar Dolar Gramıdır, ve bu şekil çıkıyor basına verdiğim milyar dolar miktarlarından bunalıma girdikten sonra. Bu kadar, içerik olmadan anlamsızlar. 500 milyar dolar bu boru hattı için. 20 milyar dolar bu savaş için. Hiç bir anlam ifade etmiyorlar, bu yüzden anlamanın tek yolu ilişkili ve görsel olarak. Bende bildirilen figürlerden bir sürü topladım çeşitli haber çıktılarından ve kutuları o boyutlara göre tekrar şekillendirdim. Ve renkler paranın motivasyonunu sağlamak için oradaydı. Mor kavga etmekti. kırmızı parayı karşılıksız vermek, ve yeşil ise istifçilikti. Ve hemen görebileceğiniz şey ise rakamlarla farklı bir ilişki görmeye başlıyor olmanız. Onları tam anlamlarıyla görebiliyordunuz. Ama daha da önemlisi, başka türlü birden çok haber raporlarının içinde yayılacak olan, rakamların arasındaki motifleri ve bağlantıları görmeye başlıyorsunuz.
Let me point out some that I really like. This is OPEC's revenue, this green box here -- 780 billion a year. And this little pixel in the corner -- three billion -- that's their climate change fund. Americans, incredibly generous people -- over 300 billion a year, donated to charity every year, compared with the amount of foreign aid given by the top 17 industrialized nations at 120 billion. Then of course, the Iraq War, predicted to cost just 60 billion back in 2003. And it mushroomed slightly. Afghanistan and Iraq mushroomed now to 3,000 billion. So now it's great because now we have this texture, and we can add numbers to it as well. So we could say, well, a new figure comes out ... let's see African debt. How much of this diagram do you think might be taken up by the debt that Africa owes to the West? Let's take a look. So there it is: 227 billion is what Africa owes. And the recent financial crisis, how much of this diagram might that figure take up? What has that cost the world? Let's take a look at that. Dooosh -- Which I think is the appropriate sound effect for that much money: 11,900 billion. So, by visualizing this information, we turned it into a landscape that you can explore with your eyes, a kind of map really, a sort of information map. And when you're lost in information, an information map is kind of useful.
Gerçekten sevdiğim bir kaç taneyi gösteriyim. Bu OPEC'in mekanı, buradaki yeşik kutu -- yılda 780 milyar. Ve bu köşedeki küçük piksel -- üç milyar -- onların ilkim değişikliği fonu. Amerikalılar, inanılmaz cömert insanlar -- yılda 300 milyardan fazlasını her sene bağışlıyorlar, yabancı yardımlara kıyasla 17 endüstriyel ulus 120 milyarda. Ve daha sonra tabiki Irak Savaşı, sadece 60 milyara mal olması planlanmıştı 2003 yılında. Ama yavaşça yayıldı. Afganistan bugün 3,000 milyar'a kadar çıktı. Ama şimdi harika çünkü artık bu desen var ve ona rakamlarıda ekleyebiliyoruz. O zaman diyebilirizki, yeni bir figür çıkıyor ortaya... Afrika'nın borcuna bir bakalım. Bu diagram da Afrika'nın Batıya olan borcu için ne kadar ayrılmıştır sizce? Bir göz atalım. İşte burada. 227 milyar, Afrika'nın borcudur. Ve en son ekonomik kriz -- bu diagramın ne kadarını kapsar? Dünyaya nekadara mal olduğuna bir bakalım? Mangıııır. Sanırım doğru ses efekti bu bu kadar para için 11,900 milyar. O zaman bu bilgiyi görselleştirirsek, bunu bir görünüme çevirdik böylece gözlerinizle inceliyebilirsiniz, bir harita gibi, daha çok bir bilgi haritası. Ve bilginin içinde kaybolduğunuzda, bir bilgi haritası işinize yarayacaktır.
So I want to show you another landscape now. We need to imagine what a landscape of the world's fears might look like. Let's take a look. This is Mountains Out of Molehills, a timeline of global media panic. (Laughter) So, I'll label this for you in a second. But the height here, I want to point out, is the intensity of certain fears as reported in the media. Let me point them out. So this, swine flu -- pink. Bird flu. SARS -- brownish here. Remember that one? The millennium bug, terrible disaster. These little green peaks are asteroid collisions. (Laughter) And in summer, here, killer wasps.
O zaman şimdi size başka bir görünümü göstermek istiyorum. Dünyanın korkularının gökdeleninin neye benzeyebileceğini hayal etmeliyiz. Hadi göz atalım. Bu köstebek tepelerinden dağlar, evrensel medya paniğinin zaman çizelgesi. (Kahkaha) Bunu sizin için hemen isimlendireceğim. Ama burada üzerinde durmak istediğim, yükseklik, bazı belli korkuların şiddeti, medyada verildiği gibi. Onları göstereyim. İşte burada, domuz gribi -- pembe. Kuş gribi, SARS -- kahverengimsi. Bunu unutmayın. Milenyum virüsü -- korkunç bir felaket. Bu küçük yeşil zirveler meteor çarpışmaları. (Kahkaha) Ve yazın, burada, ölümcül yaban ,arıları.
(Laughter)
(Kahkaha)
So these are what our fears look like over time in our media. But what I love -- and I'm a journalist -- and what I love is finding hidden patterns; I love being a data detective. And there's a very interesting and odd pattern hidden in this data that you can only see when you visualize it. Let me highlight it for you. See this line, this is a landscape for violent video games. As you can see, there's a kind of odd, regular pattern in the data, twin peaks every year. If we look closer, we see those peaks occur at the same month every year. Why? Well, November, Christmas video games come out, and there may well be an upsurge in the concern about their content. But April isn't a particularly massive month for video games. Why April? Well, in April 1999 was the Columbine shooting, and since then, that fear has been remembered by the media and echoes through the group mind gradually through the year. You have retrospectives, anniversaries, court cases, even copy-cat shootings, all pushing that fear into the agenda. And there's another pattern here as well. Can you spot it? See that gap there? There's a gap, and it affects all the other stories. Why is there a gap there? You see where it starts? September 2001, when we had something very real to be scared about.
İşte bunlar zamanla medyada bizim korkularımızın nasıl göründükleri. Ama benim -- bir gazeteci olarak en sevdiğim -- ve en sevdiğim gizli motifleri bulmak; Veri dedektifi olmayı çok seviyorum. Ve bu veride çok farklı ve ilginç bir motif var sadece görselleştirdiğiniz zaman görebileceğiniz bir tane. Onu sizin için işaretliyim. Bu çizgiye bakın. Bu görünüm şiddet içerikli video oyunları için. Gördüğünüz gibi, farklı, sıradan bir motif bu verideki, her sene çifte zirveler. Daha yakından bakacak olursak, bu zirvelerin oluştuğunu görebiliriz. her sene aynı ay. Neden? Çünkü Kasımda, Yıl başında video oyunları piyasaya çıkar, ve bu oyunlarının içerikleriyle ilgili endişelerde artış görülür. Ama Nisan özellikle çok yoğun bir ay değildir video oyunları için. Neden Nisan? Çünkü 1999 Nisanında Columbine çatışması yaşandı, ve o zamandan beri, o korku medya tarafından hatırlandı ve grup zihninden yayılan yankılar sene boyunca hızla artıyor. Geçmişe yönelik işleriniz, yıldönümleriniz, mahkeme günleriniz, hatta taklitçi avlarınız, hepsi korkularınızı ajendaya itiyor. Ve burada başka bir motif daha var. Görebiliyormusunuz? Buradaki boşluğu görüyormusunuz? Burada bir boşluk var, ve diğer bütün hikayeleri etkiliyor. Neden orada bir boşluk var? Nerede başladğını görüyormusunuz? 2001 Eylül, gerçekten gerçek olan birşey olduğunda korkmamızı gerektiren.
So, I've been working as a data journalist for about a year, and I keep hearing a phrase all the time, which is this: "Data is the new oil." Data is the kind of ubiquitous resource that we can shape to provide new innovations and new insights, and it's all around us, and it can be mined very easily. It's not a particularly great metaphor in these times, especially if you live around the Gulf of Mexico, but I would, perhaps, adapt this metaphor slightly, and I would say that data is the new soil. Because for me, it feels like a fertile, creative medium. Over the years, online, we've laid down a huge amount of information and data, and we irrigate it with networks and connectivity, and it's been worked and tilled by unpaid workers and governments. And, all right, I'm kind of milking the metaphor a little bit. But it's a really fertile medium, and it feels like visualizations, infographics, data visualizations, they feel like flowers blooming from this medium. But if you look at it directly, it's just a lot of numbers and disconnected facts. But if you start working with it and playing with it in a certain way, interesting things can appear and different patterns can be revealed.
İşte, yaklaşık bir senedir veri yazarlığı yapıyorum, ve bir cümle var ki her zaman duyuyorum ama her zaman, ve o da: ''Veri yeni petroldür.'' Veri çok sık rastlanan bir kaynak yeni görüşlere ve anlayışlara şekil verebiliriz, her tarafta o var, ve kolaylıkla çıkarılabilir. Ve şu zamanlarda özellikle çok iyi bir metafor değil, özellikle Meksika'nın körfez kısmında yaşıyorsanız, ama ben büyük ihtimalle bu metafor'a uyum sağlayabilirim, ve şunu diyebilirim ki; veri yeni topraktır. Çünkü benim için, çok verimli bir hissi var ve yaratıcı bir araç. Seneler boyunca, internet üzerinde, zaman geçirdik ve bir sürü kocaman bilgi ve veri yığdık, ve bunları ağ ve bağlantılarla besliyoruz, ve ödeme yapılmayan çalışanlar ve devlet tarafından işlenmiş ve çalışılmış. Ve tamam, bu metaphor'u biraz sağıyor olabilirim. Ama gerçekten çok verimli bir araç bu, ve bu görselleştirmeler, bilgi grafikleri ve görseller, bu araçtan açan çiçekler gibi. Ama direk bakarsanız, sadece bir sürü rakam ve bağlantısız olaylar. Ama onunla çalışmaya ve oynamaya başlarsanız belli bir şekilde, ilginç şeyler ortaya çıkabilir ve farklı motifler doğabilir.
Let me show you this. Can you guess what this data set is? What rises twice a year, once in Easter and then two weeks before Christmas, has a mini peak every Monday, and then flattens out over the summer? I'll take answers. (Audience: Chocolate.) David McCandless: Chocolate. You might want to get some chocolate in. Any other guesses? (Audience: Shopping.) DM: Shopping. Yeah, retail therapy might help. (Audience: Sick leave.) DM: Sick leave. Yeah, you'll definitely want to take some time off. Shall we see?
Bunu size göstereyim. Bu verinin ne dediğini tahmin edebilir misiniz? Her sene çifter çifter artan şey, Paskalya zamanı ve Yıl Başından iki hafta önce, her Pazartesi küçük bir zirve yapıyor daha sonra yazın düzleşiyor. Cevap bekliyorum. (Seyirci: Çikolata.) David McCandless: Çikolata. Biraz çikolata almak isteyebilirsiniz. Başka bir tahminde bulunmak isteyen? (Seyirci: Alışveriş.) David McCandless: Alışveriş. Evet, satış terapisi işe yarayabilir. (Seyirci: Hastalık izni.) DM: Hastalık evet. Gerçekten biraz istirhaat etmek isteyeceksiniz. Görelim mi?
(Laughter)
(Kahkaha)
(Applause)
(Alkış)
So, the information guru Lee Byron and myself, we scraped 10,000 status Facebook updates for the phrase "break-up" and "broken-up" and this is the pattern we found -- people clearing out for Spring Break, (Laughter) coming out of very bad weekends on a Monday, being single over the summer, and then the lowest day of the year, of course: Christmas Day. Who would do that? So there's a titanic amount of data out there now, unprecedented. But if you ask the right kind of question, or you work it in the right kind of way, interesting things can emerge.
O zaman buradaki bilgi , Lee Byron ve ben kendim, 10,000 Facebook durum güncellemesi çıkardık sadece ''ayrılık'' ve ''ayrılmak'' kelimelerinin içinde geçtiği ve ortaya çıkan motif bu -- insanlar bahar temizliği yapıyor, (Kahkaha) çok kötü bir haftasonundan sonra Pazartesi, yaz boyunca yalnız olmak, Ve elbette yılın en düşük günü, tabi ki: Yılbaşı Günü. Bu ne yapar? Burada bir Titanik dolusu veri var şu an, benzeri görülmemiş. Ama doğru soruyu sorarsanız, veya doğru tarafa oynarsanız, ilginç şeyler meydana gelebilir.
So information is beautiful. Data is beautiful. I wonder if I could make my life beautiful. And here's my visual C.V. I'm not quite sure I've succeeded. Pretty blocky, the colors aren't that great. But I wanted to convey something to you. I started as a programmer, and then I worked as a writer for many years, about 20 years, in print, online and then in advertising, and only recently have I started designing. And I've never been to design school. I've never studied art or anything. I just kind of learned through doing. And when I started designing, I discovered an odd thing about myself. I already knew how to design, but it wasn't like I was amazingly brilliant at it, but more like I was sensitive to the ideas of grids and space and alignment and typography. It's almost like being exposed to all this media over the years had instilled a kind of dormant design literacy in me. And I don't feel like I'm unique.
O zaman, bilgi güzeldir. Veri güzeldir. Acaba kendi beğenilerimi güzel yapabilirmiyim. İşte burada özgeçmişimin görselleştirilmiş hali. Başarılı olup olmadığımdan emin değilim. Baya tıknaz bir görsel. Renklerde o kadar iyi değil. Ama size birşeyi göstermek istedim. Bir programcı olarak başladım işe, daha sonra 20 sene kadar bir zaman yazar olarak devam ettim, baskı, dijital ve reklam işlerinde. ve daha çok yeni tasarımcılığa başladım. Ve hiç bir tasarım okuluna gitmedim. Sanat ile ilgili hiçbirşey öğrenmedim. Kendim yapa yapa öğrendim diyebiliriz. Ve tasarlamaya başladığımda, Kendim ile ilgili ilginç bir şey farkettim. Tasarlamayı zaten biliyordum, ama bu işte çok iyi değildim, daha çok hassastım kılavuz ve boşluk fikrine ve yerleştirme ve tipografi. Ortaya çıkıvermek gibi birşey senelerce bu medyada çok durgun bir tasarım kültürü aşıladı bana. Ve kendimi eşsizmiş gibi hissetmiyorum.
I feel that everyday, all of us now are being blasted by information design. It's being poured into our eyes through the Web, and we're all visualizers now; we're all demanding a visual aspect to our information. There's something almost quite magical about visual information. It's effortless, it literally pours in. And if you're navigating a dense information jungle, coming across a beautiful graphic or a lovely data visualization, it's a relief, it's like coming across a clearing in the jungle. I was curious about this, so it led me to the work of a Danish physicist called Tor Norretranders, and he converted the bandwidth of the senses into computer terms.
Her gün, artık hepimiz bilgi tasarımına maruz kalıyoruz. Web üzerinden gözlerimizin içine akıtılıyor ve hepimiz artık görselleştiriyoruz; hepimiz bilgimizi görsel bir bakış bekliyoruz. Ve görsel bilgi ile ilgili çok büyülü bir şey var. Çaba gerektirmiyor; tam anlamıyla kendisi oluşuyor. Ve eğer yoğun bir bilgi ormanına yön veriyorsanız, güzel bir grafikten doğru gelen yada çok hoş bir veri görselinden, Bu bir rahatlama, bir ormandan kurtulmak gibi bir şey. Bu konuda çok meraklıydım, o yüzden şu sonuca vardım Danimarkalı bir fizikçiyle birlikte çalışmak Tor Norretranders adlı, ve duyuların bant genişliğini bilgisayar terimlerine çevirdi.
So here we go. This is your senses, pouring into your senses every second. Your sense of sight is the fastest. It has the same bandwidth as a computer network. Then you have touch, which is about the speed of a USB key. And then you have hearing and smell, which has the throughput of a hard disk. And then you have poor old taste, which is like barely the throughput of a pocket calculator. And that little square in the corner, a naught .7 percent, that's the amount we're actually aware of. So a lot of your vision -- the bulk of it is visual, and it's pouring in. It's unconscious. The eye is exquisitely sensitive to patterns in variations in color, shape and pattern. It loves them, and it calls them beautiful. It's the language of the eye. If you combine the language of the eye with the language of the mind, which is about words and numbers and concepts, you start speaking two languages simultaneously, each enhancing the other. So, you have the eye, and then you drop in the concepts. And that whole thing -- it's two languages both working at the same time.
O zaman hadi bakalım. Bu sizin hisleriniz, her saniye duyularınıza akıtılıyor. Görme duyunuz en hızlısı. bir bilgisayar ağıyla eşit kapasiteye sahip. Daha sonra dokunma duygunuz var, bir USB anahtarıyla eşit hızda. Daha sonra ise duyma ve koklama duyularınız, bir sabit diskin işlem hacmiyle aynı. Ve o kötü ve eski tat var, bir cep hesap makinesiyle aynı işlem hacmi neredeyse. Ve köşedeki o küçük kare ise, 0.7 oranda, aslında farkında olduğumuz miktar. O zaman gördüğünüzün büyük bir kısmı -- önemli derece büyük bir kısmı görsel, ve içeri akıyor. Bilinçsiz bir şekilde. Ve göz zarif ve hassas çeşitli motifler, çeşitli renk, şekillerde. Onları çok seviyor ve güzel olduklarını söylüyor. Gözün dili. Ve eğer gözün dilini, zihin diliyle birleştirirseniz, rakamlar ve konseptler ile ilgili olan, simultane olarak iki dili konuşmaya başlarsınız, birbirlerini geliştirirler. O zaman göz var, daha sonrada konseptler giriyor. Ve tamamı bu şeyin -- iki dil aynı anda çalışıyor.
So we can use this new kind of language, if you like, to alter our perspective or change our views. Let me ask you a simple question with a really simple answer: Who has the biggest military budget? It's got to be America, right? Massive. 609 billion in 2008 -- 607, rather. So massive, in fact, that it can contain all the other military budgets in the world inside itself. Gobble, gobble, gobble, gobble, gobble. Now, you can see Africa's total debt there and the U.K. budget deficit for reference. So that might well chime with your view that America is a sort of warmongering military machine, out to overpower the world with its huge industrial-military complex. But is it true that America has the biggest military budget? Because America is an incredibly rich country. In fact, it's so massively rich that it can contain the four other top industrialized nations' economies inside itself, it's so vastly rich. So its military budget is bound to be enormous. So, to be fair and to alter our perspective, we have to bring in another data set, and that data set is GDP, or the country's earnings. Who has the biggest budget as a proportion of GDP? Let's have a look. That changes the picture considerably. Other countries pop into view that you, perhaps, weren't considering, and American drops into eighth.
Eğer isterseniz bu yeni dili kullanabiliriz, görüş biçimlerimizi değiştirmek yada bakış açılarımızı değiştirmek için. Size basit bir soru sorayım çok basit de bir cevabı var. En yüksek Amerika olmalı, değilmi? Muazzam. 2008 de 609 milyar -- 607, aslında. Çok muazzam, hatta aslında kendi içinde dünyadaki geri kalan bütün orduların bütçelerini kapsayabilir. Gulu gulu, gulu gulu, gulu gulu. Şimdi, burada Afrikanın toplam borcunu görebilirsiniz ve İngiltere, bütçede hesap açığı mesela. Böylece Amerikaya görüşünüzle uyum sağlayabilir, savaş kışkırtıcısı, ordu makineleri, dışarda bütün dünyanın hakkından gelmek için kocaman, endüstriyel-ordu kompleksiyle. Ama Amerikanın en yüksek ordu bütçesine sahip olduğu doğrumu? Çünkü olağanüstü zengin bir ülke. Hatta, öyle muazzam derecede zenginki kendisinden sonraki en iyi endüstriyelleşmiş dört ülkenin ekonomisini daha içinde barındırabilir uçsuz bucaksız bir zenginlik bu. Haliyle ordu bütçeside kocaman olmak zorunda. Öyleyse adil olmak ve görüşümüzü genişletmek adına, başka bir veri setine bakmamız lazım, ve bu veri seti GDP, yada diğer ülkelerin kazançları. GDP oranına göre en yüksek bütçe kimde? Bir göz atalım. Bu tabloyu oldukça değişebilir. İşin içine diğer ülkeler gelince, heralde tahmin etmediğiniz bir görüntü oluşuyor, ve Amerika sekizinciliğe düşüyor.
Now you can also do this with soldiers. Who has the most soldiers? It's got to be China. Of course, 2.1 million. Again, chiming with your view that China has a militarized regime ready to, you know, mobilize its enormous forces. But of course, China has an enormous population. So if we do the same, we see a radically different picture. China drops to 124th. It actually has a tiny army when you take other data into consideration. So, absolute figures, like the military budget, in a connected world, don't give you the whole picture. They're not as true as they could be.
Ve şimdi bunu askerlerle de yapabilirsiniz. En fazla asker kimde var? Çin olmalı. Tabiki, 2.1 milyon. Tekrar, sizin aklınızdakiyle uyum halinde bir sonuç çünkü Çin de askerleştirilmiş bir rejim var, hazır, bilirsiniz, büyük kuvvetleri harekete geçirmeye. Ama tabiki, Çin büyük bir nüfusa sahip. O zaman aynısını yaparsak, temelinde farklı bir durum olduğunu görürüz. Çin 124. sıraya düşer. Aslında minicik bir ordusu var diğer verileride göz önünde bulundurduğunuzda. Öyleyse, askeri bütçeler gibi kesin figürler, birleşik bir dünyada, size doğru bir izlenim vermeyebilir. Olabilecekleri gibi doğru değiller.
We need relative figures that are connected to other data so that we can see a fuller picture, and then that can lead to us changing our perspective. As Hans Rosling, the master, my master, said, "Let the dataset change your mindset." And if it can do that, maybe it can also change your behavior.
Başka verilere bağlı başka benzeri verilere ihtiyacımz var böylece daha büyük olan asıl resmi görebiliriz, ve daha sonra buda bizim görüşümüzü değiştirebilir. Benim hocamın, Hans Rosling'in dediği gibi, ''Verilerin, aklınızdakileri değiştirmesine izin verin.'' Ve eğer bunu yapabilirse, belki davranışlarınız da değişebilir.
Take a look at this one. I'm a bit of a health nut. I love taking supplements and being fit, but I can never understand what's going on in terms of evidence. There's always conflicting evidence. Should I take vitamin C? Should I be taking wheatgrass? This is a visualization of all the evidence for nutritional supplements. This kind of diagram is called a balloon race. So the higher up the image, the more evidence there is for each supplement. And the bubbles correspond to popularity as regards to Google hits. So you can immediately apprehend the relationship between efficacy and popularity, but you can also, if you grade the evidence, do a "worth it" line. So supplements above this line are worth investigating, but only for the conditions listed below, and then the supplements below the line are perhaps not worth investigating.
Buna bir bakın. Ben sağlık konusunda biraz deliyim. Takviye ilaçlar alıp formda kalmayı severim, ama neler olduğunu kanıt yönünden hiç bir zaman anlayamam. Elimizdeki kanıtlar her zaman çakışır. Vitamin C mi almalıyım? yoksa Buğday Çimi mi? Bu bütün kanıtların görselleştirilmiş bir hali besinsel takviyeler için. Bu tür grafiklere balon yarışı adı verilir. Resimde ne kadar yukarı çıkarsanız, her takviye madde için daha çok kanıt bulunur. Ve baloncuklar rağbete Google'ın hitine göre tepki veriyor. Böylece kolaylıkla kavrayabilirsiniz tesir ile popülerlik arasındaki ilişki, ama ayrıca, kanıt'a not verirseniz, ''zahmete değer'' gibi bir çizgi belirleyin. Ve bu çizginin üzerindeki takviyeler araştırmaya değerdir, ama sadece aşağıda sıralanmış durumlar için. Çizginin altındaki takviyeler ise heralde, araştırmaya değer olmayanlar olacak.
Now this image constitutes a huge amount of work. We scraped like 1,000 studies from PubMed, the biomedical database, and we compiled them and graded them all. And it was incredibly frustrating for me because I had a book of 250 visualizations to do for my book, and I spent a month doing this, and I only filled two pages. But what it points to is that visualizing information like this is a form of knowledge compression. It's a way of squeezing an enormous amount of information and understanding into a small space. And once you've curated that data, and once you've cleaned that data, and once it's there, you can do cool stuff like this.
Şimdi bu resim büyük iş çıkarmıştı bize. PubMed den 1,000 'e yakın çalışma topladık, biomedikal veritabanından, ve hepsini toplayıp notlar verdik. Benim için oldukça yorucu bir işti 250 görselleştirmeden oluşan bir kitap yapmam gerekiyordu, bir ayımı buna ayırdım, ve sadece iki sayfayı doldurabildim. Ama işaret gösterdiği bunun gibi bilgileri görselleştirmek bilgiyi özetlemenin bir şeklidir. İnanılmaz büyük çapta bilgi ve bilinmişleri küçük bir boşluğa sıkmak gibi bir yoldur. O verinin icabına baktığınız zaman, ve temizlediğinizde, ve bir kere orada oldumu bunun gibi havalı şeyler yapabilirsiniz.
So I converted this into an interactive app, so I can now generate this application online -- this is the visualization online -- and I can say, "Yeah, brilliant." So it spawns itself. And then I can say, "Well, just show me the stuff that affects heart health." So let's filter that out. So heart is filtered out, so I can see if I'm curious about that. I think, "No, no. I don't want to take any synthetics, I just want to see plants and -- just show me herbs and plants. I've got all the natural ingredients." Now this app is spawning itself from the data. The data is all stored in a Google Doc, and it's literally generating itself from that data. So the data is now alive; this is a living image, and I can update it in a second. New evidence comes out. I just change a row on a spreadsheet. Doosh! Again, the image recreates itself. So it's cool. It's kind of living.
Bende bunu interaktif bir uygulamaya çevirdim, şimdi bu uygulamayı çevirim içi yapabilirim -- bu çevirim içi görselleştirme -- ve diyebilirimki, ''Evet, mükemmel.'' Şimdi kendisini oluşturur. Sonrada şunu söyleyebilirim, ''Evet, sadece malı gösterin bana kalp sağlığını etkileyen.'' O zaman hadi bunu filitreyelim. Kalp filitre edildi, eğer bu konuda meraklıysam. Düşünüyorum, ''Hayır, hayır. Sentetik birşey kullanmak istemem. sadece bitkileri -- sadece bitkileri ve otları göster bana. Bütün doğal içeriğe sahibim.'' Şimdi bu uygulama kendini veriden üretiyor. Bütün veri bir Google Dökümanı içinde saklı, ve gerçek anlamıyla kendisini bu veriden üretiyor. Veri artık canlı; bu canlı bir görüntü, ve bir saniyede güncelleyebilirim. Yeni kanıtlar ortaya çıkıyor -- Hesap çizelgesi üzerindeki tek bir sırayı değiştiriyorum. Mangıır! Yine, görüntü kendini tekrar yaratıyor. Bu havalı bir şey. Yaşamak gibi bir şey.
But it can go beyond data, and it can go beyond numbers. I like to apply information visualization to ideas and concepts. This is a visualization of the political spectrum, an attempt for me to try and understand how it works and how the ideas percolate down from government into society and culture, into families, into individuals, into their beliefs and back around again in a cycle. What I love about this image is it's made up of concepts, it explores our worldviews and it helps us -- it helps me anyway -- to see what others think, to see where they're coming from. And it feels just incredibly cool to do that.
Ama verinin ötesine geçebiliyor gibi, ve rakamlarında ötesine geçebiliyor. Ve ben bilgiyi görselleştirmeyi fikir ve konseptlere uygulamayı seviyorum. Bu bir görselleştirme politik görüntünün, benim nasıl çalıştığına dair fikir edinme çabam sırasında ve fikirin nasıl hükümetten, halka ve kültüre doğru süzüldüğünü, ailelere, bireylere ve onların inançlarına ve kısır bir döngü şeklinde dönmesini. Bu resim ile ilgili sevdiğim şey konseptlerden meydana gelmiş olmasıdır, dünya görüşlerimizi inceliyor ve bize -- yada en azından bana -- başkalarının nasıl düşündüklerini görme imkanı sağlıyor, onların nerelerden geldiklerini görme imkanı. Ve bunu yapmak inanılmaz havalı geliyor.
What was most exciting for me designing this was that, when I was designing this image, I desperately wanted this side, the left side, to be better than the right side -- being a journalist, a Left-leaning person -- but I couldn't, because I would have created a lopsided, biased diagram. So, in order to really create a full image, I had to honor the perspectives on the right-hand side and at the same time, uncomfortably recognize how many of those qualities were actually in me, which was very, very annoying and uncomfortable. (Laughter) But not too uncomfortable, because there's something unthreatening about seeing a political perspective, versus being told or forced to listen to one. You're capable of holding conflicting viewpoints joyously when you can see them. It's even fun to engage with them because it's visual. So that's what's exciting to me, seeing how data can change my perspective and change my mind midstream -- beautiful, lovely data.
Ve benim için en heyecanlı kısmı bunu tasarlamaktı, bu resmi tasarladığım zamandan bahsediyorum, Çaresizce bu tarafı istiyordum, sol taraf, sağ taraftan iyi olması için -- bir gazeteci olmak, sol'a yatkın bir insan olmak -- ama yapamazdım, çünkü orantısız ve tek taraflı bir diagram oluşturmuş olurdum. Böylece, tam bir görüntü elde edebilmek için, Sağ tarafın görüşlerinide onore etmem gerekiyordu o anda rahatsız edici bir şeyin farkına vardım bu özelliklerden kaçının bende olduğuna dair, gerçekten çok ama çok rahatsız ediciydi. (Kahkaha) Ama o kadar da rahatsız edici değildi, çünkü tehditkar olmayan bir yanı vardı politik görüşün bir kişiyi zorla dinlemek zorunda bırakılmak ile karşılaştırılınca. Bu aslında -- siz çakışan görüş noktalarını elinizde tutma olanağına sahipsiniz neşeli bir şekilde, onları görebildiğiniz zaman. Onlarla ilişki içinde olmak bile zevkli çünkü bu görsel. İşte benim için ilginç olan da bu, verilerin benim görüşlerimi nasıl değiştirebildiğini görmek ve zihnimin en ana noktasını -- güzel, sevimli veri.
So, just to wrap up, I wanted to say that it feels to me that design is about solving problems and providing elegant solutions, and information design is about solving information problems. It feels like we have a lot of information problems in our society at the moment, from the overload and the saturation to the breakdown of trust and reliability and runaway skepticism and lack of transparency, or even just interestingness. I mean, I find information just too interesting. It has a magnetic quality that draws me in.
Hadi toparlayalım, Söylemek istiyorumki tasarım yapmak problem çözmek gibi birşey ve zarif yöntemler bulmak. Ve bilgi tasarımı bilgi soruları çözmek ile ilgili. Ve görünüşe bakılırsa çok fazla bilgi sorusuna sahibiz bugün bulunduğumuz toplum içinde, aşırı yüklenme ve doygunluktan güven kırılmalarına ve itimata kontrolden çıkmış şüphecilikten, ihtiyacımız olan şeffaflığa, veya hatta sadece ilginç olmaya. Demek istediğin, bilgiyi fazlasıyla ilginç buluyorum. Beni kendine çeken manyetik bir özelliği var.
So, visualizing information can give us a very quick solution to those kinds of problems. Even when the information is terrible, the visual can be quite beautiful. Often we can get clarity or the answer to a simple question very quickly, like this one, the recent Icelandic volcano. Which was emitting the most CO2? Was it the planes or the volcano, the grounded planes or the volcano? So we can have a look. We look at the data and we see: Yep, the volcano emitted 150,000 tons; the grounded planes would have emitted 345,000 if they were in the sky. So essentially, we had our first carbon-neutral volcano.
Bilgiyi görselleştirmekte bu tür problemlerde bize kısa sonuçlar verebilir. Ve bilgi korkunç bir haldeyken bile, görsel oldukça güzel olabilir. Ve çoğunlukla netlik sağlanabilir veya basit bir soruya bir cevap çok hızlı gelebilir, burda olduğu gibi, yakın zamanda izlandada ki yanardağ. Çok sayıda CO2 yayan? Uçaklarmıydı yoksa yanardağ mı? havalanamayan uçaklar yada yanardağ? Bir göz atabiliriz. Veriye bakar ve öğreniriz, evet, yanardağ 150.000 ton yaymış; eğer uçaklar havalanabilmiş olsalardı 345.000 yayacaklardı. Dolayısıyla, ilk sıfır-karbon yanardağımıza sahip olduk.
(Laughter)
(Kahkaha)
(Applause)
(Alkış)
And that is beautiful. Thank you.
Ve bu çok güzel. Teşekkürler.
(Applause)
(Alkış)