What do fans of atmospheric post-punk music have in common with ancient barbarians? Not much. So why are both known as goths? Is it a weird coincidence or a deeper connection stretching across the centuries? The story begins in Ancient Rome. As the Roman Empire expanded, it faced raids and invasions from the semi-nomadic populations along its borders. Among the most powerful were a Germanic people known as Goths who were composed of two tribal groups, the Visigoths and Ostrogoths. While some of the Germanic tribes remained Rome's enemies, the Empire incorporated others into the imperial army. As the Roman Empire split in two, these tribal armies played larger roles in its defense and internal power struggles. In the 5th century, a mercenary revolt lead by a soldier named Odoacer captured Rome and deposed the Western Emperor. Odoacer and his Ostrogoth successor Theoderic technically remained under the Eastern Emperor's authority and maintained Roman traditions. But the Western Empire would never be united again. Its dominions fragmented into kingdoms ruled by Goths and other Germanic tribes who assimilated into local cultures, though many of their names still mark the map. This was the end of the Classical Period and the beginning of what many call the Dark Ages. Although Roman culture was never fully lost, its influence declined and new art styles arose focused on religious symbolism and allegory rather than proportion and realism. This shift extended to architecture with the construction of the Abbey of Saint Denis in France in 1137. Pointed arches, flying buttresses, and large windows made the structure more skeletal and ornate. That emphasized its open, luminous interior rather than the sturdy walls and columns of Classical buildings. Over the next few centuries, this became a model for Cathedrals throughout Europe. But fashions change. With the Italian Renaissance's renewed admiration for Ancient Greece and Rome, the more recent style began to seem crude and inferior in comparison. Writing in his 1550 book, "Lives of the Artists," Giorgio Vasari was the first to describe it as Gothic, a derogatory reference to the Barbarians thought to have destroyed Classical civilization. The name stuck, and soon came to describe the Medieval period overall, with its associations of darkness, superstition, and simplicity. But time marched on, as did what was considered fashionable. In the 1700s, a period called the Enlightenment came about, which valued scientific reason above all else. Reacting against that, Romantic authors like Goethe and Byron sought idealized visions of a past of natural landscapes and mysterious spiritual forces. Here, the word Gothic was repurposed again to describe a literary genre that emerged as a darker strain of Romanticism. The term was first applied by Horace Walpole to his own 1764 novel, "The Castle of Otranto" as a reference to the plot and general atmosphere. Many of the novel's elements became genre staples inspiring classics and the countless movies they spawned. The gothic label belonged to literature and film until the 1970s when a new musical scene emerged. Taking cues from artists like The Doors and The Velvet Underground, British post-punk groups, like Joy Division, Bauhaus, and The Cure, combined gloomy lyrics and punk dissonance with imagery inspired by the Victorian era, classic horror, and androgynous glam fashion. By the early 1980s, similar bands were consistently described as Gothic rock by the music press, and the stye's popularity brought it out of dimly lit clubs to major labels and MTV. And today, despite occasional negative media attention and stereotypes, Gothic music and fashion continue as a strong underground phenomenon. They've also branched into sub-genres, such as cybergoth, gothabilly, gothic metal, and even steampunk. The history of the word gothic is embedded in thousands of years worth of countercultural movements, from invading outsiders becoming kings to towering spires replacing solid columns to artists finding beauty in darkness. Each step has seen a revolution of sorts and a tendency for civilization to reach into its past to reshape its present.
Atmosferik post-punk müzik hayranlarıyla antik barbarların ortak bir noktası var mıdır? Çok değil. Peki neden ikisi de gotlar olarak biliniyor? Bu garip bir tesadüf mü, yoksa yüzyıllar ötesine uzanan daha derin bir bağlantı mı? Hikaye Antik Roma'da başlıyor. Roma İmparatorluğu genişledikçe, sınırlarındaki yarı göçebe nüfusun baskınları ve istilalarıyla karşı karşıya kaldı. En güçlüleri arasında Gotlar olarak bilinen bir Germen topluluğu vardı ve iki kabileden oluşuyordu: Vizigotlar ve Ostrogotlar. Bazı Germen kabileleri Roma'nın düşmanı olarak kalırken, imparatorluk diğerlerini kraliyet ordusuna dahil etti. Roma İmparatorluğu ikiye ayrıldığında bu kabile orduları savunmada ve içsel güç mücadelelerinde daha büyük roller oynadı. 5. yüzyılda, Odoacer adlı bir askerin yönlendirdiği bir isyan Roma'yı ele geçirdi ve Batı İmparatorunu tahttan indirdi. Odoacer ve Ostrogot olan varisi Theoderic teknik olarak Doğu İmparatorluğu otoritesinin altında kaldı ve Roma geleneklerini sürdürdü. Fakat Batı İmparatorluğu bir daha asla birleşmeyecekti. Sömürgeleri, Gotlar ve yerel kültürleri özümseyen diğer Germen kabileler tarafından yönetilen krallıklara ayrıldı, ancak çoğunun ismi haritalarda hala var. Bu, Klasik Dönemin sonu ve genelde Karanlık Çağ olarak adlandırılan dönemin başlangıcıydı. Roma kültürü hiçbir zaman tamamen kaybolmuş olmasa da, etkisi azaldı ve simetri ile realizm yerine, dini sembolizm ve alegoriye odaklanan yeni sanat türleri ortaya çıktı. Bu değişim, Fransa'da 1137'de Saint Denis Manastırının inşasıyla birlikte mimariye kadar uzadı. Sivri kemerler, kemerli payandalar ve büyük pencereler yapıyı daha iskeletsel ve süslü bir hale getirdi. Klasik binaların sağlam duvarları ve kolonları yerine artık açık, berrak iç kısımlar ön plana çıkmıştı. Bu tür, sonraki birkaç yüzyıl boyunca Avrupa'daki katedraller için bir model haline geldi. Fakat modalar değişir. İtalyan Rönesans'ının yenilenen Antik Yunan ve Roma hayranlığıyla, yeni tarz daha basit ve kalitesiz görünmeye başlamıştı. 1550'de yazdığı "Sanatçıların Hayat Hikayeleri" adlı kitabında Giorgio Vasari ilk kez bunu Gotik olarak, yani Klasik medeniyeti yok ettiği düşünülen Barbarlara karşı aşağılayıcı bir referans olarak tanımladı. İsim öylece kaldı ve sonrasında karanlık, batıl inanç ve sadelik ile olan bağlantılarıyla birlikte, Ortaçağı tamamen tanımlamaya başladı. Fakat zaman ilerledikçe, moda olarak var sayılan şey de değişti. 1700'lerde, bilimselliği her şeyden önde tutan Aydınlanma dönemi geldi. Goethe ve Byron gibi romantik yazarlar buna karşı çıkarak, doğal manzaralara ait bir geçmişin ve gizemli ruhsal güçlerin idealleştirilmiş görünümlerini aradılar. Bu noktada Gotik kelimesi Romantizmin daha karanlık bir halini tanımlamak üzere yeniden şekillendirildi. Bu terim ilk olarak Horace Walpole tarafından 1764 yılına ait "Otranto Şatosu" adlı romanında, hikayeye ve genel atmosfere bir atıf olarak kullanıldı. Romanın çoğu ögesi, türün içeriği haline gelerek klasikleri ve sayısız filmi etkiledi. Gotik etiketi 1970'lerde yeni bir müzik sahnesi ortaya çıkana dek edebiyat ve filme aitti. The Doors ve The Velvet Underground gibi sanatçılardan ve Victoria döneminden alınan kasvet ilhamıyla, klasik korku ve büyüleyici androjen modasını punk'ın ahenksizliğiyle birleştiren Joy Division, Bauhaus ve The Cure gibi İngiliz post-punk gruplarından ilham aldılar. 1980'lerin başında benzer gruplar müzik medyası tarafından sürekli Gotik rock olarak tanımlandı ve popülerliği bu türü loş ışıklı kulüplerden çıkarıp büyük markalara ve MTV'ye taşıdı. Günümüzdeki olumsuz medya ilgisi ve klişelere rağmen Gotik müzik ve moda, güçlü bir yeraltı olgusu olmaya devam ediyor. Ayrıca alt-türlere de ayrıldılar; cybergoth, gothabilly, gotik metal ve hatta steampunk gibi. Gotik kelimesinin tarihi, istilacı yabancıların kral olmasından, yükselen kulelerin sağlam kolonlara dönüşmesine ve sanatçıların karanlıkta güzellik bulmasına kadar, yüzyıllarca süren kültürler arası hareketlerin tarihinde gömülüdür. Her adımda bir devrime ve medeniyetin o anını yeniden şekillendirmesi amacıyla geçmişe ulaşmasına şahit olundu.