I'd like to ask you, what do these three people have in common? Well, you probably recognize the first person. I'm sure you're all avid "American Idol" watchers. But you might not recognize Aydah Al Jahani, who is a contestant, indeed a finalist, in the Poet of the Millions competition, which is broadcast out of Abu Dhabi, and seen throughout the Arab world. In this contest people have to write and recite original poetry, in the Nabati form of poetry, which is the traditional Bedouin form. And Lima Sahar was a finalist in the Afghan Star singing competition.
Size, bu üç kişinin ortak noktalarının ne olduğunu sormak istiyorum. Muhtemelen birinci kişiyi tanıyorsunuz. Eminim hepiniz "American Idol" (Amerikanın İdolü) izleyicisisiniz. Aydah Al Jahani'yi tanımıyor olabilirsiniz, kendisi Abu Dabi'den tüm Arap dünyasına yayını yapılan Poet of Millions (Milyonların şairi) yarışmasının bir yarışmacısı, daha doğrusu finalisti. Bu yarışmada yarışmacılar özgün şiirler yazmalı ve ezberden okumalılar, geleneksel Bedouin'in bir şekli olan Nabati formunda. Lima Sahar Afgan Star şarkı yarışmasının finalisti idi.
Now, before I go any further, yes, I know it all began with "Britain's Got Talent." But my point in discussing this is to show you -- I hope I'll be able to show you how these merit-based competitions, with equal access to everyone, with the winner selected via voting by SMS, are changing tribal societies. And I'm going to focus on Afghanistan and the Arab world with the UAE, how they're changing tribal societies, not by introducing Western ideas, but by being integrated into the language in those places.
Daha ileriye gitmeden önce, hepsinin "Britain's Got Talent" ile başladığını biliyoruz. Ama benim bunu konuda konuşmaktaki amacım sizlere şunu göstermek -- umarım herkesin katılabileceği, kazananın SMS oylaması ile belirlendiği, bu yetenek yarışmalarının aşiret toplumlarını nasıl değiştirdiğini gösterebilirim. Bunun için Afganistan ve BAE aracılığı ile Arap ülkelerine odaklanacağım, Batı fikirlerini uygulamadan, ama oradaki dillere entegre edilerek aşiret toplumlarını nasıl değiştirdiğini inceleyeceğiz.
It all begins with enjoyment. Video: We are late to watch "Afghan Star." We are going to watch "Afghan Star." We are late. We are running late. We must go to watch "Afghan Star." Cynthia Schneider: These programs are reaching incredibly deeply into society. In Afghanistan, people go to extraordinary lengths to be able to watch this program. And you don't necessarily have to have your own TV set. People watch it all over the country also in public places. But it goes beyond watching, because also, part of this is campaigning. People become so engaged that they have volunteers, just like political volunteers anyway, who fan out over the countryside, campaigning for their candidate. Contestants also put themselves forward.
Her şey beğeni ile başladı. (Video): Afgan Star'ı izlemek için geç kaldık. Afgan Star'ı izleyeceğiz. Geciktik. Geç kalıyoruz. Gidip Afgan Star'ı izlemeliyiz. CS: Bu programlar toplumun en derinlerine kadar ulaşabiliyor. Afganistan'da, insanlar programı izleyebilmek için sıra dışı şeyler yapıyorlar. Kendi televizyonunuza sahip olmanız gerekmez. İnsanlar her yerden izleyebiliyorlar, umumi alanlarda bile. Ama bu izlemenin de ötesine gidiyor, çünkü bu programın bir parçası da kampanya yapmak. İnsanlar kendilerini öyle kaptırıyorlar ki; aynı politik konulardaki gönüllüler gibi gönüllü oluyorlar, gönüllüler ülke geneline yayılmış haldeler, kendi adayları için kampanya yürütüyorlar. Yarışmacılarda kendilerini ön plana çıkarıyorlar.
Now, of course there is a certain degree of ethnic allegiance, but not entirely. Because each year the winner has come from a different tribal group. This has opened up the door, particularly for women. And in the last season there were two women in the finalists. One of them, Lima Sahar, is a Pashtun from Kandahar, a very conservative part of the country. And here she relates, in the documentary film "Afghan Star," how her friends urged her not to do this and told her that she was leaving them for democracy. But she also confides that she knows that members of the Taliban are actually SMS-ing votes in for her.
Tabi ki, mutlak bir etnik bağlılık söz konusu ama tamamen değil. Çünkü her yıl kazanan farklı bir aşiretten çıkıyor. Bu özellikle kadınlar için kapıları açtı. Son sezonda finallere iki kadın yarışmacı kaldı. Birincisi, çok tutucu bir bölge olan Pashtun, Kandahar'dan Lima Sahar. Burada Afgan Star ile ilgili bir belgeselde gözüküyor, arkadaşları ona bunu yapmaması yönünde ısrar ettiler ve o bunu demokrasi için yaptığını söyledi. Ama aynı zamanda Taliban üyelerinin kendisi için SMS oyları gönderdiğini bildiğini gizlice açıklıyor.
Aydah Al Jahnani also took risks and put herself out, to compete in the Poet of the Millions competition. I have to say, her husband backed her from the start. But her tribe and family urged her not to compete and were very much against it. But, once she started to win, then they got behind her again. It turns out that competition and winning is a universal human value. And she's out there. Her poetry is about women, and the life of women in society. So just by presenting herself and being in competition with men -- this shows the voting on the program -- it sets a very important example for young women -- these are young women in the audience of the program -- in Abu Dhabi, but also people in the viewing audience.
Aydah Al Jahnani aynı zamanda riskler aldı, ve Poet of Millions'da yarışmak için kendini ön plana çıkardı. Söylemeliyim ki kocası başından itibaren onu destekledi. Ama ailesi ve aşireti yarışmaması için ısrar ettiler ve karşı çıktılar. Ama kazanmaya başlayınca desteklemeye başladılar. Yarışmanın ve kazanmanın uluslararası bir insanlık değeri olduğunu ortaya koyuyor. Orada sahnede duruyor. Şiiri kadınlar ve kadının toplum içindeki yaşamı hakkında. Sadece yarışmaya katılarak ve erkeklere rakip olarak -- bu programın oylamasını gösteriyor -- genç bayanlar için çok önemli bir örnek teşkil ediyor -- bunlar programın seyircileri arasındaki genç bayanlar -- Abu Dabi'de ve aynı zamanda televizyon başındaki seyirciler.
Now you'd think that "American Idol" would introduce a measure of Americanization. But actually, just the opposite is happening. By using this engaging popular format for traditional, local culture, it actually, in the Gulf, is precipitating a revival of interest in Nabati poetry, also in traditional dress and dance and music. And for Afghanistan, where the Taliban banned music for many years, it is reintroducing their traditional music. They don't sing pop songs, they sing Afghan music. And they also have learned how to lose gracefully, without avenging the winner. (Laughter) No small thing.
"American Idol"un Amerikalılaştırma için bir ölçüt oluşturduğunu düşünebilirsiniz. Ama aslında tam tersi gerçekleşiyor. Bu popüler formatları geleneksel, yerel kültürlere uyarlamak, aslında, Körfez'de, Nabati şiirine, geleneksel dansa, kıyafete ve müziğe olan ilginin yeniden canlanmasını sağlıyor. Ve Taliban tarafından müziğin yıllarca yasaklandığı Afganistan için, geleneksel müziklerinin yeniden tanıtılmasını sağlıyor. Pop şarkıları söylemiyorlar, Afgan şarkıları söylüyorlar. Ayrıca nazik bir şekilde kaybetmeyi öğrendiler, kazanandan intikam almadan. (Gülüşmeler) Önemli bir şey.
And the final, sort of, formulation of this "American Idol" format, which has just appeared in Afghanistan, is a new program called "The Candidate." And in this program, people present policy platforms that are then voted on. Many of them are too young to run for president, but by putting the issues out there, they are influencing the presidential race. So for me, the substance of things unseen is how reality TV is driving reality. Thank you. (Applause)
"America Idol" formatının Afganistan'da yeni ortaya çıkan son uyarlaması "The Candidate" (Aday) adlı bir program. Bu programda insanlar programın sonunda oylanan politik fikirlerini sunuyorlar. Bir çoğu başkan olabilmek için çok genç yaşta. Ama orada sorunları ortaya koyarak, başkanlık yarışını etkiliyorlar. Bana göre, görünmeyen şeylerin önemi, realite TV'nin gerçekliği nasıl etkilediğinde gizli. Teşekkür ederim. (Alkışlar)