In November 2015, 197 countries came together in Paris and agreed to pursue efforts to limit the temperature increase on our planet to 1.5 degrees Celsius. The Climate Action Tracker monitors the climate commitments and actions of 36 countries, totalling roughly 80 percent of today's global greenhouse gas emissions. Here's the bad news: those emissions are still rising and have already warmed the globe by 1.1 degrees Celsius. The tracker makes two problems clear.
Kasım 2015'te, 197 ülke Paris'te bir araya geldi ve gezegenimizdeki ısı artışını 1,5ºC ile sınırlandırmak üzere yapılacak çalışmalar üzerinde anlaştı. İklim Hareketi İzleme programı 36 ülkenin iklim taahhütleri ve faaliyetlerini takip ediyor, bu da bugünün küresel sera gazı salınımlarının ortalama yüzde 80'i demek. Kötü haber ise şu: Bu salınımlar hâlâ artıyor ve Dünya'yı 1,1ºC ısındırdı bile. İzleme programı iki sorunu ortaya seriyor.
First, countries have not set emissions targets ambitious enough to reach the goals of the Paris Agreement. Even if every country hit their targets, the temperature would still increase by more than two degrees Celsius over the next 70 years, and continue to rise into the 22nd century and beyond.
Birincisi, Paris Anlaşması amaçlarına ulaşmak için devletler yeterince sıkı salınım hedefleri belirlemedi. Her ülke hedeflerini tamamlasa dahi önümüzdeki 70 yıl içinde hava sıcaklığı en az 2ºC artacak ve 22. yüzyıl ve sonrasında artmaya devam edecekti.
Second, governments are simply not delivering even on their unambitious targets. Everything these 36 countries have done so far, and everything they are currently planning, will only slow the growth in emissions. We need to do more than that. To have a hope of limiting global warming to 1.5 degrees, we need to cut global emissions in half by 2030 and get to net zero by 2050.
İkincisi, hükûmetler yeterince sıkı olmayan hedeflerini bile tamamlayamıyor. Bu 36 ülkenin şimdiye dek yaptığı her şey ve şu an planladıkları her şey yalnızca salınımdaki büyümeyi yavaşlatıyor. Bundan daha fazlasını yapmamız gerek. Küresel ısınmayı 1,5ºC ile sınırlandırabilmek için 2030'a kadar küresel salınımları yarılayıp 2050'ye kadar net sıfır hâle getirmeliyiz.
Let's go through the numbers. Of the 36 countries analyzed, only two are taking enough action to restrain global warming to 1.5 degrees. The Gambia has pledged to reduce its emissions, despite being one of the developing countries that has contributed least to the problem. And Morocco is building more and more solar power. Every other country is failing.
Rakamlara bir göz atalım. 36 ülkenin analizinden görülen, yalnızca iki ülke küresel ısınmayı 1,5ºC ile sınırlandırmak için gereğini yapıyor. Gambia salınımlarını azaltmak için taahhütte bulundu, üstelik bu soruna en az sebep olmuş, gelişmekte olan ülkelerden biri olmasına rağmen. Fas her geçen gün daha fazla güneş enerjisi tesisatı yapıyor. Diğer her ülke ise başarısız oluyor.
2020 is the year national governments were supposed to come together and strengthen their targets. So far, only a few have done so while others have announced they're sticking with their existing insufficient targets. Now, some countries aren't too far behind The Gambia and Morocco, such as India and Kenya. But the countries with the most advanced economies, those with the greatest capacity to innovate and help others, are shirking their responsibilities to lead. The United States is currently withdrawing from the Paris Agreement. China shows promise; its pledge to balance out its carbon emissions by 2060 could save the world as much as 0.3 degrees Celsius of global warming. But actions on the ground remain divided. China is the largest market for wind and solar power, but also for new coal-fired power plants. And the EU is taking steps in the right direction with its green deal to make member countries more sustainable. But this deal is still not enough for 1.5 degrees.
2020'de devletlerin bir araya gelip hedeflerini güçlendirmesi gerekiyordu. Şu ana dek çok azı bunu yaptı, diğerleri ise mevcut yetersiz hedeflerine bağlı kalacaklarını deklare etti. Yine de bazı ülkeler Gambia ve Fas'ın çok da gerisinde değil, örneğin Hindistan ve Kenya. Ancak en gelişmiş ekonomisi olan ülkeler, inovasyon ve diğerlerine yardın için en büyük kapasiteli ülkeler liderlik sorumluluklarını yerine getirmiyor. ABD, Paris Anlaşması'ndan çekiliyor. Çin umut vadediyor; 2060 yılına kadar karbon salınımlarını dengeleme taahhütleri küresel ısınmada 0,3 derece farkla dünyaya yardım edebilir. Ancak asıl faaliyetler konusunda bölünme var. Çin, rüzgâr ve güneş enerjisinde en büyük pazara sahip fakat kömürlü elektrik santralinde de öyle. AB de doğru yönde adımlar atıyor; üye ülkelerle sürdürülebilirlik için yeşil anlaşmaları var. Ancak bu anlaşma 1,5 derece için yeterli değil.
So are there any signs of hope? One key measure is a country's willingness to clean up electricity. Clean power can enable other sectors to reduce or eliminate emissions. More than 50 countries, 30 regions, 160 cities and 200 businesses have committed to 100 percent clean electricity. Denmark, Scotland and the state of South Australia are almost there already, but much of the world still needs to commit to, and accelerate, this energy transition.
Peki umut yok mu? Önemli bir etken, ülkenin elektriği temizlemeye istekli olması. Temiz elektrik diğer sektörlerin de salınımı azaltıp kesmesini sağlayabilir. 50 ülke, 20 bölge, 160 şehir ve 200 işletme ve daha fazlası yüzde 100 temiz elektriğe geçiş yaptı. Danimarka, İskoçya ve Güney Avustralya eyaleti o aşamaya varmak üzere. Ancak dünyanın çoğunun hâlâ bu enerji aktarımına geçiş yapması ve hızlanması lazım.
There's more good news in the transportation sector. More than 20 countries, five regions, 50 cities and 60 businesses have already committed to 100 percent emission-free cars, motorcycles and buses. Norway is mandating the end of all sales of fossil fuel cars by 2025. Meanwhile, the US is allowing companies to make cars that don't travel as far on a gallon of gas, rolling back fuel efficiency standards. Other sectors, such as steel and cement-making or aviation and shipping, are even further behind and trickier to clean up. But some steel and cement companies are developing carbon-free production, and Norway and Scotland are targeting carbon-free short-haul flights.
Ulaşım sektöründe daha iyi haberler var. 20 ülke, 5 bölge, 50 şehir, 60 işletme ve daha fazlası yüzde 100 karbon salınımsız araba, motosiklet ve otobüslere geçti. Norveç 2025 yılına kadar fosil yakıtlı araba satışlarını sonlandıracak. Bu esnada ABD'de şirketlere bir galon benzinle idare edecek arabalar yapma izni veriliyor; yakıt etkinlik standartları geri getiriliyor. Çelik ve çimento yapımı gibi diğer sektörler veya havacılık ya da denizcilik çok daha geride ve temizlemek daha zor. Ama bazı çelik ve çimento şirketleri karbonsuz üretim geliştiriyor. Norveç ve İskoçya da karbonsuz kısa mesafeli uçuşlar hedefliyor.
In November 2015, 197 countries came together in Paris and set targets to fight climate change. These targets were already insufficient to reach the stated goal of limiting global warming to 1.5 degrees Celsius, and most are not on track to achieve even their own inadequate targets. We need more ambitious targets and much more ambitious actions. In the next decade, we need to transform key sectors of the global economy in order to reduce emissions. These changes will be difficult but not impossible, because they will also bring enormous opportunities like creating millions of jobs. And don't lose track of this key point: such a transformation will also mean cleaner air and a safer, more stable climate for all.
Kasım 2015'te, 197 ülke Paris'te bir araya geldi ve iklim değişikliğiyle savaş için hedefler belirledi. Bu hedefler belirlenen asıl amaç için zaten yetersizdi: küresel ısınmayı 1,5ºC ile sınırlandırmak. Çoğu yetersiz hedeflerini başarmak için bile gereken yolda değil. Çok daha sıkı hedefler ve çok daha sıkı faaliyetlere ihtiyacımız var. Önümüzdeki 10 yılda, küresel ekonominin önemli sektörleri dönüşüme geçmeli ve emisyonlar azalmalı. Bu değişiklikler zor olacak ama imkânsız değil çünkü milyonlarca iş imkânı yaratmak gibi dev fırsatlara da kapı açacaklar. Ve şu önemli noktayı da unutmayın: Bu dönüşüm, herkes için daha temiz bir hava ve daha güvenli, daha dengeli bir iklim demek.