You know what's a lot harder than it seems like it should be? Actually feeling alive. And what I mean by that is that we are all constantly doing, or, at least, we're constantly scrolling. But we're not necessarily living.
Olması gerektiğinden daha zor olan ne biliyor musunuz? Yaşadığını hissetmek. Demek istediğim şey şu ki sürekli bir şeyler yapıyoruz, en azından sosyal medyada akış yeniliyoruz. Ama aslında mantıken yaşamıyoruz.
You know, we keep ourselves busy to the point of exhaustion, but we're also languishing. We feel a little bid dead inside. And I think we know that, on some level. I think that's part of the reason we keep ourselves so busy and distracted to begin with. But we don't know what to do about it.
Bilirsiniz, kendimizi tükenene kadar meşgul ederiz fakat bir yandan da kederliyizdir. İçten içe biraz ölmüş hissederiz. Sanırım bunun belli ölçüde farkındayız. Kendimizi bu kadar meşgul etmemizin ve dikkat dağınıklığımızın nedenlerinden biri budur. Ama bu konuda ne yapacağımızı bilmiyoruz.
So I'm here to tell you I figured out what to do about it. We need to have more fun.
Ne yapacağımızı bulduğumu söylemek için buradayım. Daha fazla eğlenmeye ihtiyacımız var.
(Laughter)
(Kahkahalar)
(Cheers and applause)
(Gülüşmeler ve alkış)
So you might think that you're already having plenty of fun, and that's because in our everyday speech, we often use the word "fun" to describe anything we do with our leisure time, even if it's not actually enjoyable, and, in fact, a waste of time. So for example, we scroll through social media "for fun," even though doing so often makes us feel bad about, like, kind of everything. Or we'll say, "That was so fun. We should do that again soon" --
Zaten halihazırda epeyce eğlendiğinizi düşünebilirsiniz. Bunun nedeni ise günlük konuşmamızda “eğlence” kelimesini, keyifli olmayan hatta zaman kaybı olan aktiviteleri tanımlarken kullanmamızdandır. Örneğin, diğer her şey gibi sık sık yapıldığında bizi kötü hissettirse de, sosyal medyada “eğlenmek için” zaman geçiririz. Ya da bir daha yapmak istemeyeceğimiz eğlenceli olmayan şeylere
(Laughter)
(Kahkahalar)
... in response to things that weren't that fun and that we don't want to do again, ever.
yanıt olarak şöyle diyebiliriz: “Çok eğlenceliydi, kesinlikle tekrar yapmalıyız.”
(Laughter)
(Kahkahalar)
But it's not really our fault that we're a little bit sloppy about how we use the word "fun," because even the dictionary doesn't get it quite right. It says that fun is amusement or enjoyment, or lighthearted pleasure. It's something for kids to have in play areas. It makes it sound like it's frivolous and optional.
Ancak “eğlence” kelimesini bu kadar özensiz kullanmamız bizim suçumuz değil. Çünkü sözlük bile tam olarak doğru tanımı vermiyor. Eğlenceyi keyif, mutluluk ve kaygısız zevk olarak tanımlıyor. Çocukların oyun parklarında sahip olduğu bir şey. Kulağa isteğe bağlı ve manasız geliyor.
But if you think back on your own memories that stand out to you as having truly been fun -- and I really encourage you to do this -- the memories that you would describe as -- and forgive me for scientific terminology -- "so fun" -- you're going to notice there's something much deeper going on. I've collected thousands of these stories from people all around the world, and I can tell you it's amazing, because when people recount the memories in which they had the most fun, they tell you about some of the most joyful and treasured memories of their lives.
Ama eğer sizin için değerli ve gerçekten keyifli gibi gözüken “çok eğlenceli” diye tanımladığınız anılarınıza geri dönerseniz, ki bunu kesinlikle yapmalısınız, bilimsel terminoloji için kusuruma bakmayın Çok daha altlarda bir şeylerin olduğunu fark edecekseniz. Dünyanın her yerinden binlerce insanın eğlenceli hikayelerini topladım ve size bunun harika olduğunu söyleyebilirim çünkü insanlar çok eğlendikleri anıları anlatırken aslında hayatlarının en değerli ve neşeli zamanlarından bahsederler.
So in reality, fun is not just lighthearted pleasure. It's not just for kids, and it is definitely not frivolous. Instead, fun is the secret to feeling alive.
Yani aslında eğlenmek, sadece kaygısız bir zevk değildir. Yalnızca çocuklar için olmadığı gibi kesinlikle manasız değildir. Aksine, eğlence yaşadığını hissetmenin sırrıdır.
So today, I want to propose to you a new, more precise definition of what fun is. I want to reveal some of the ways in which it is astonishingly good for us, and I want to give you all some suggestions for things you can do starting right now to experience its power for yourself.
Bu yüzden bugün size eğlencenin ne olduğuna dair yeni ve daha belirgin bir tanımını önermek istiyorum. Eğlencenin bizim için şaşırtıcı derecede iyi olan noktalarını açıklamak ve şu andan itibaren başlayarak kendiniz için eğlencenin gücünü deneyimleyebileceğiniz bazı tavsiyeler vermek istiyorum.
So the first thing we need to start with is the fact that fun is a feeling, and it's not an activity. And that's important, because a lot of times, when I ask people what's fun, they'll respond with a list of activities that they enjoy. You know, they'll say, "Dancing is fun," or "Skiing is fun," or, I don't know, "Pickleball is fun." Everyone seems to think that pickleball is fun.
İlk olarak şu olgu ile başlayabiliriz: Eğlence bir aktivite değil, duygudur. Bu önemli, çünkü insanlara eğlence nedir diye sorduğumda çoğu zaman keyif aldıkları aktivitelerin listesiyle cevap veriyorlar. Bilirsiniz ”Dans etmek eğlencelidir” veya “Kayak yapmak eğlencelidir” ya da “Pickleball eğlencelidir.” derler. Herkes Pickleball’ın eğlenceli olduğunu düşünüyor gibi duruyor.
(Cheers and laughter)
(Alkışlar ve Kahkahalar)
And sure, pickleball can be fun, but we've all had experiences where something's off, and an activity that seems like it would be fun doesn't end up feeling fun. And then on the flip side, we've had experiences where something that doesn't seem like it'll be fun at all ends up feeling ridiculously fun. There's an element of serendipity. But when people do have fun, when they experience this feeling, it's actually very easy to recognize, because people who are having fun look like they're being illuminated from within.
Tabi, eğlenceli olabilir ama hepimizin başına bir şeylerin yolunda gitmediği olaylar gelmiştir ve başta eğlenceli gibi görünen bir aktivite sonunda iyi hissettirmez. Ve tam aksine, Hiç eğlenceli durmayan bir şeyin sonunda bizi müthiş eğlendirdiği zamanlar da olmuştur. Tesadüf böyle bir şeydir. Ama insanlar eğlenirken, bu hissi yaşarken aslında onların mutluluklarını görmek oldukça kolaydır çünkü eğlenen insanlar, çevrelerine ışık saçar gibi görünür.
So, for example, here is me and my husband having fun together. Here are some presidents having fun together.
Örneğin, burada eşimle birlikte eğleniyoruz. Burada ise birlikte eğlenen bazı başkanlar.
(Laughter) Here’s Archbishop Desmond Tutu and the Dalai Lama having fun together.
(Kahkahalar) İşte Başpiskopos Desmond Tutu ve Dalai Lama birlikte eğleniyor.
(Cheers and laughter)
(Alkışlar ve Kahkahalar)
Actually, those two seemed like they were very often, even constantly ...
Aslında bu ikili çok sık, hatta sürekli
(Laughter)
(Kahkahalar)
... having fun together.
eğleniyor gibi duruyor.
(Laughter)
(Kahkahalar)
And as you can see in these photographs, true fun produces this visceral sense of lightness and joy. It's radiant. In fact, when I asked my daughter, when she was about five years old, what color fun would be, she said "sunshine."
Fotoğraflarda da görebileceğiniz gibi gerçek eğlence, içten gelen canlılığı ve neşeyi üretir. Göz alıcıdır. Hatta, kızım beş yaşıdayken, ona eğlencenin rengi ne olurdu? diye sorduğumda “günışığı” dedi.
So what is this sunshine? You know? What is this feeling that we call "fun"? When people tell me their stories about fun, it's really interesting, because the details are all different, and often quite mundane, but the energy running through them is the same. There were three factors that are consistently present, to the point that I believe they constitute a new definition, one that is a lot more accurate than what's in the dictionary. And those three factors are playfulness, connection and flow.
Peki nedir bu günışığı? “eğence” dediğimiz bu duygu nedir? İnsanlar eğlenceyle ilgili hikayelerini anlattıklarında, bana ilginç geliyor çünkü detayların hepsi farklı, ve genellikle sıradan hikayeler fakat içlerinden geçen enerji aynı. Yeni bir tanım oluşturabileceklerine inandığım noktada daima mevcut olan üç faktör vardı, bir tanesi ise sözlükteki anlamından çok daha doğru. Ve bu üç faktör oyunbazlık, bağ ve akıştır.
So by playfulness, I do not mean you have to play games, or, God forbid, make believe. I just mean having a lighthearted attitude of doing things for the sake of doing them and not caring too much about the outcome. Letting go of perfectionism. When we have fun, our guard is down, and we're not taking ourselves too seriously.
Oyunbazlığa gelince, Oyun oynamanızı ya da allah korusun, sahtekarlık yapmanız gerektiğini kast etmiyorum. Sonuca çok fazla aldırış etmeden yalnızca bir şeyleri yapmak uğruna gösterilen kaygısız bir tutumdan bahsediyorum. Mükemmelliyetçiliği bırakmaktan bahsediyorum. Eğlenirken gardımız düşer ve kendimizi çok da ciddiye almayız.
Connection refers to the feeling of having a special, shared experience. And I do think it's possible, in some circumstances, to have fun alone, and for this feeling of connection to be with yourself or the surroundings, or the activity. But in the majority of stories that people tell me about their peak fun memories, another person is involved. And that's true even for introverts.
Bağ, paylaşılan özel bir deneyime sahip olma hissini ifade eder. Ben bu bağ hissiyatının tek başına eğlenmek, kendinle veya çevreyle ilişki kurulabilecek durumlar ile ya da aktivite yoluyla mümkün olduğunu düşünüyorum. Fakat insanların bana anlattığı en eğlenceli anılarının çoğunda başka bir kişi yer alıyor. Bu içine kapanık kişiler için de geçerli.
And then flow is the state where we are so engaged and focused on whatever we're doing that we can even lose track of time. You can think about an athlete in the middle of a game, or a musician playing a piece of music. It's when we're in the zone. It's possible to be in flow and not have fun, like if you're arguing, but you cannot have fun if you're not in flow.
Ve akışta olma hali, zamanın nasıl geçtiğini bile fark edemeyecek kadar meşgul ve odaklanmış olduğumuz zamandır. Maçın ortasındaki bir sporcuyu düşünebilirsiniz, ya da beste çalan bir müzisyeni. Tamamen odaklanmış olduğumuz an. Akış içinde olup da eğlenmemek mümkündür. Mesela, tartışıyorsanız. Ama akış içinde değilseniz, eğlenemezsiniz.
So playfulness, connection and flow all feel great on their own. But when we experience all three at once, something magical happens. We have fun. And that doesn't just feel good, it is good for us. In fact, fun does so many amazingly good things for us that I personally believe that fun is not just the result of human thriving, it's a cause.
Oyunbazlık, bağ ve akış, hepsi kendi başına müthiş hissettirir. ancak üçünü aynı anda yaşadığımızda büyülü bir şey olur. Eğleniriz. Bu sadece iyi hissetirmez, bize iyi gelir. Aslında eğlencenin bizim için o kadar şaşırtıcı derecede iyi yanları var ki eğlecenin sadece insan gelişiminin sonucu olmadığına, nedeni olduğuna inanıyorum.
So, for example, fun is energizing. When people tell me their stories about fun, they glow. It is like a fire has been lit inside of them, and the energy and the warmth that they give off is contagious. You know, so much of life drains us, but fun fills us up. Fun also makes us present. A lot of us put a lot of work into trying to be more present -- we do yoga classes, we meditate, and that is all great, but the fact that fun is a flow state means that when we are having fun, we simply are present. There's no other way for it to happen.
Örneğin, eğlence enerji verir.. İnsanlar bana eğlenceli hikayelerini anlatırken çoşku dolular. Sanki içlerinde yanan bir ateş varmış gibi ayrıca yaydıkları sıcaklık ve enerji bulaşıcıdır. Hayatın çoğu bizi tüketir fakat eğlence ise bizi doldurur. Öte yandan eğlence bizi var eder. Birçoğumuz şu anda daha fazla var olmak için çok çalışıyoruz yoga yapıyoruz, meditasyon yapıyoruz, hepsi mükemmel şeyler, ancak eğlencenin bir akış hali olduğu gerçeği şunu ifade eder: eğleniyorsak düpedüz varızdır. Bunun olmasının başka bir yolu yoktur.
Fun also unites us. We live in a really polarized world, and as we all know, there's a lot of very serious problems. But when we have fun with people, we don't see them as different political parties, or nationalities or religions. We connect with them as human beings, and it's worth noting that that is the first step in being able to work together to solve those problems.
Eğlence bizi birleştirir. Gerçekten kutuplaşmış bir dünyada yaşıyoruz ve hepimizin bildiği gibi çok ciddi sorunlar var. Ama insanlarla eğlenirken onları farklı siyasi partiler, milletler ya da dinler olarak görmeyiz. Onlarla insan olarak bağlantı kurarız. ve sorunları çözmek için birllikte çalışmanın ilk adım olduğunu belirtmekte fayda var.
Fun also makes us healthier. Being lonely and stressed out, as many of us have been for the past two years, causes hormonal changes in our bodies that increase our risks for disease. But when we have fun, we're relaxed and we're more socially connected, both of which have the opposite effect. So, kind of blows my mind every time I think about it this way, but having fun is a health intervention.
Eğlence daha sağlıklı olmamızı sağlar. Yalnız ve stresli olmak, birçoğumuzun son iki yıldır olduğu gibi, vücudumuzda hastalık riskini artıracak değişikliklere neden olur. ancak eğlendiğimizde, rahatlarız ve sosyal yakınlık hissederiz. Her ikisi de tam tersi etkiye sahiptir. Ne zaman bu şekilde düşünsem dumur oluyorum. Ama eğlenmek bir sağlık müdahalesidir.
And then, lastly, fun is joyful. You know, we all so desperately want to be happy. We read books about happiness, we download apps about happiness, but when we are in a moment of having fun, we are happy. So it makes me think that, perhaps, the secret to long-term happiness is just to have more everyday moments of fun.
Ve son olarak, eğlenmek neşeyle doludur. Bilirsiniz, hepimiz umutsuzca mutlu olmak isteriz. Mutlulukla ilgili kitaplar okur, uygulamalar indiririz. Ama bir an için bile eğleniyorsak mutluyuzdur. Bu yüzden uzun vadeli mutluluğun sırrının sadece daha fazla günlük eğlence anına sahip olmak olduğuna inanıyorum.
So how do we do that? How do we have more fun? Well, to start with, do not take the suggestions you'll find in magazine articles about how to have more fun. I looked at some of these myself, and I found suggestions that include -- and I'm not making these up -- "roast a turkey."
Peki bunu nasıl yapacağız? Nasıl daha fazla eğleniriz? İlk olarak, nasıl daha fazla eğlenebileceğinize dair yazılan önerileri dikkate almayın. Bunların bazılarına kendim baktım, şunları içeren öneriler buldum ve bunları uydurmuyorum. “Hindi pişirin.”
(Laughter)
(Kahkahalar)
"Put together an altar to loved ones who have passed."
Vefat eden sevdikleriniz için bir sunak hazırlayın.
(Laughter)
(Kahkahalar)
“Watch a documentary about climate change.”
“İklim değişikliğiyle ilgili bir belgesel seyredin.”
(Laughter)
(Kahkahalar)
And my personal favorite, "Adorn your table with gourds."
Benim kişisel favotim olan, “Masanızı su kabaklarıyla süsleyin.”
(Laughter)
(Kahkalar)
Those are not good suggestions. Instead, the most effective thing you can do to have more fun is to focus on its ingredients, by which I mean, do everything you can to fill your life with more moments of playfulness, connection and flow. So here are some ideas for how to do so. To start with, reduce distractions in order to increase flow. Anything that distracts you is going to kick you out of flow and prevent you from having fun. And what's the number one source of distraction for most of us, these days? Oh, thank you.
Bunlar iyi öneriler değil. Bunun yerine, daha fazla eğlenmek için yapabileceğiniz en etkili şey, eğlencenin içeriğine odaklanmak, bununla demek istediğim hayatınızı daha fazla oyun, bağ ve akışla doldurabileceğiniz her şeyi yapmak. İşte bunun nasıl yapılacağına dair bazı fikirler. İlk olarak, akışı arttırmak için dikkat dağıtıcı şeyleri azalt. Dikkatinizi dağıtan her şey sizi akıştan uzaklaştıracak ve eğlenmenizi engelleyecektir. Bugünlerde çoğumuz için bir numaralı dikkat dağınıklığı kaynağı nedir? Ah, teşekkürler.
(Laughs)
(Gülüyor)
It was rhetorical, but yes, your phones.
Cevap ortadaydı ama evet, telefonlarınız.
(Laughs)
(Gülüyor)
I wrote a book called "How to Break Up With Your Phone," so I have strong feelings about this, but I can guarantee you that you are not going to have fun if you're constantly on your phone. So today, I want to challenge you to keep your phone out of your hand as much as possible, so you can take me up on my second suggestion, which is to increase connection by interacting more with other human beings in real life. Now, I know that one of the main reasons we're constantly on our phones is specifically to avoid having to spend time and interact with other human beings in real life.
“Telefonlarınızdan Nasıl Ayrılırsınız” diye bir kitap yazdım bu konu hakkında güçlü hislerim var. ama size garanti edebilirim ki sürekli telefonla ilgileniyorsanız eğlenemeyeceksiniz. Bugün telefonunuzdan mümkün olduğu kadar uzak durmanız için size meydan okuyorum. Böylece ikinci önerime geçebiliriz. Gerçek hayatta diğer insanlarla daha fazla etkileşim kurarak bağlantıyı artırmak. Sürekli telefonumuzla uğraşmamızın asıl nedeninin, gerçek hayatta diğer insanlarla etkileşim kurmaktan ve zaman geçirmekten kaçındığımız olduğunu biliyorum.
(Laughter)
(Kahkahalar)
So I want to assure you that it is worth it, and it is not as hard as it might seem. So here's how you do it. You start by making eye contact with someone. Like, look them in the eye, don't look in the middle of their forehead, where the camera would be on a Zoom call.
Sizi temin ederim ki buna değer ve göründüğü kadar da zor değil. İşte nasıl yapılacağı. Biriyle göz teması kurarak başlayın. Gözlerinin içine bakın. Zoom aramasında kamerada görünen alınların ortasına değil.
(Laughter)
(Kahkahalar)
And you say “Hello.” And if that goes well, you can introduce yourself. And if that goes well, maybe you can ask them a question, something that's thought-provoking, but not overly personal or threatening, like "What's something that fascinates you?" Or "What's one thing that delighted you today?" And you might be amazed by how good just one little moment of connection can make you feel.
ve “Merhaba.” deyin. eğer ki iyi giderse kendinizi tanıtabilirsiniz. Ve bu da iyi giderse onlara çok fazla düşündürücü veya kişisel olmayan bir soru sorabilirsiniz. Örneğin, “İlgini çeken şeyler neler?” ya da “Bugün seni mutlu eden şeylerden biri neydi?” sadece küçük bir bağ kurma anının sizi ne kadar iyi hissettirebileceğine şaşırabilirsiniz.
And if you do find someone to connect with, maybe ask them to join you in trying my third suggestion, which is to increase playfulness by finding opportunities to rebel. Now I am not talking about James Dean-level of rebellion. I'm talking about playful deviance. I'm talking about finding ways to break the rules of responsible adulthood, and giving yourself permission to get a kick out of your own life. One person told me that some of the most fun she'd had in recent memory, happened on a Friday morning, when she and some of her friends ditched their work and their childcare responsibilities, tucked flasks into their purses and snuck out to a 10:30am showing of the movie "Bad Moms."
Ve eğer iletişim kurabilecek birini bulursanız onlardan üçüncü önerime katılmalarını isteyin. Ki bu da, isyan etme fırsatlarını bularak oyunbazlığı artırmak. Şu an James Dean seviyesindeki isyandan bahsetmiyorum. İsyancıklardan bahsediyorum. Yetişkinlerin sorumluluk kurallarını çiğneme yollarını bulmaktan ve kendi hayatınızdan kendizi kovmanız için izin vermekten bahsediyorum. Birisi bana, son zamanlarda yaşadığı en mutlu anların bazılarının bir cuma günü gerçekleştiğini söylemişti. Arkadaşlarıyla beraber işlerini ve çocuklarının bakımını bitirdikten sonra çantalarına mataraları atıp 10.30 gösterimde olan “Kötü Anneler” filmini izlemeye gitmişler.
(Laughter)
(Kahkahalar)
So lastly, here's one more thing that you can do today to start having more fun.
Son olarak, bugün daha fazla eğlenmeye başlamak için yapabileceğiniz bir şey daha var.
[Roast a Turkey] I am just kidding.
[Hindi pişirin.] Dalga geçiyorum.
(Laughter)
(Kahkalar)
Prioritize it. That might sound totally obvious, but one of the main reasons we're not having enough fun is that we're not making it a priority. Our fun is always at the bottom of the list, and it can't speak up for itself. So I'm not suggesting that you take out your calendar and make an entry that says: “From 4 to 6pm on Saturday, I shall have fun.” That is a guaranteed way to not have fun. But if you know you consistently have fun when you spend time with a particular person, make a point to spend time with that person. If you know there's an activity that really does often generate playful connected flow for you, carve out time for it in your schedule. Treat fun as if it is important. Because it is. I've been doing this myself for a couple of years now, and it's amazing to see how many areas of my life fun has touched. I'm more creative and more productive, I'm more resilient. I laugh more. Making sure that I'm having enough fun has made me a better partner, a better parent and a better friend. And it has convinced me of something that I very much hope I can convince you of as well, which is that my daughter was right. Fun is sunshine. It's a distillation of life's energy. And the more often we experience it, the more we will feel like we're actually alive.
Eğlenmeye öncelik verin. Kulağa gayet açık gelebilir ama yeterince eğlenmemizin asıl nedenlerinden biri, eğlenceye öncelik vermediğimizdendir. Eğlencemiz daima listenin en altındadır ve kendisi için konuşamaz. Ajandanızı çıkarıp “Cumartesi günü 16.00′dan 18.00′a kadar eğleneceğim.” diye bir planlama yapmanızı önermiyorum. Bu, eğlenmeyeceğinizi garanti eden bir yoldur. Ama eğer özel bir kişiyle zaman geçirirken eğlendiğinizi biliyorsanız o kişiyle zaman geçirmeye özen gösterin. Sizin için gerçekten eğlenceli ve akışa katılmanızı sağlayan bir aktivite olduğunu biliyorsanız programınızda onun için zaman ayırın. Eğlenceye önemliymiş gibi davranın. Çünkü önemli. Bunu birkaç yıldır kendim yapıyorum. Eğlencenin hayatımda ne kadar çok alana dokunduğunu görmek harika. Daha yaratıcı, daha üretken ve daha metanetliyim. Daha çok gülüyorum. Yeterince eğlendiğimden emin olmak beni daha iyi bir eş, daha iyi bir ebeveyn ve daha iyi arkadaş yapıyor. Ve sizi de ikna edebileceğime umutlandıran bir şey beni ikna etti; kızımın haklı olduğu gerçeği. Eğlence günışığıdır. Yaşam enerjisinin damıtılmasıdır. Ve bunu ne kadar çok deneyimlersek o kadar çok gerçekten yaşıyormuş gibi hissedeceğiz.
Thank you.
Teşekkürler.
(Cheers and applause)
(Alkış)