I am a late bloomer. In fact, a friend of mine you may have heard of -- Chris Rock -- he once called me the most late-blooming mofo he’d ever met.
Ben geç açılmış biriyim. Hatta bu arkadaşımın adını duymuşsunuzdur-- Chris Rock -- bir keresinde bana tanıdığı en geç açılmış şerefsiz demişti.
(Laughter)
(Kahkahalar)
Now, some people might consider that snide, but I revel in it. I’m 55, and I’m here in this curvy body as someone who has done the work, lived the life walked the walk in these very high heels --
Bazı insanlar bunu küçümseyici bulabilir, ama ben zevk alıyorum. 55 yaşındayım ve burada kıvrımlı vücudumla bütün işini halletmiş, hayatını yaşamış, yolunu bu topuklularla yürümüş --
(Laughter)
(Kahkahalar)
and therefore is qualified to testify in the church and in the court of law that it does, in fact, get greater later.
ve yani nitelikli birisi olarak kilisede tanıklık edebilirim ve mahkemede kanıt sunabilirim ki evet, gerçekten, sonra daha da iyi oluyorsunuz.
(Applause and cheers)
(Alkış ve tezahürat)
Now coming to this realization wasn’t easy. At the age of 38, I was a very successful fashion advertising executive, and I was really living what most people considered a dream life. I was jet-setting to fashion shows; I was receiving free designer clothes; I was double-kissing my way across the globe.
Bu gerçeğin farkına varmak kolay olmadı. 38 yaşındayken çok başarılı bir moda reklamı yöneticisiydim ve gerçekten de çoğu insanın hayal ettiği bir hayat yaşıyordum. Yüksek sosyete defilelerde bulunuyordum; tasarım kıyafetleri bedava alıyordum; dünyanın dört bir yanını öpücüklerle dolaşıyordum.
(Laughter)
(Kahkahalar)
I was. And, you know, it was everything that I ever wanted it to be, and then one day I realized I was only pretending to be happy. But I couldn’t blow up my good life in my prime earning years, right? Wrong. Which leads me to lessons my mother Lolly taught me.
Öyleydim. Ve bilirsiniz, olmasını istediğim her şeye sahiptim ve sonra bir gün sadece mutluymuş gibi davrandığımı fark ettim. Ama güzel hayatımı en iyi kazandığım yıllarda mahvedemezdim, değil mi? Yanlış. Bu da beni annem Lolly’nin bana öğrettiği derslere götürdü.
Lolly’s number one lesson: don’t settle. Don’t settle. Now I’m aware that my well-paying, glamorous career is not exactly the humdrum, “I hate my job” stereotype that most people equate with settling. But it was a settle for me, because when I actually did quit my job at the age of 38, it was with the intention that every day be a great adventure. Now sometimes it was a very scary adventure, like being broke from the age of 40 to 45. But even still, I wouldn’t trade that for the safe and settled version, because if I had, I would not be here with y’all today.
Lolly’nin bir numaralı dersi: Azla yetinme. Azla yetinme. Şimdi iyi maaşlı, göz alıcı kariyerimin çoğu insanın yetinmekle eş tuttuğu “işimden nefret ediyorum” klişesindeki gibi can sıkıcı olmadığının farkındayım. Ama benim için yeterliydi, çünkü 38 yaşında işimden gerçekten ayrıldığımda, her günün büyük bir macera olması niyetiyle ayrılmıştım. Bazen bu çok korkunç bir maceraydı, 40 yaşından 45 yaşına kadar beş parasız kalmak gibi. Ama yine de bunu güvenli ve yeterli bir versiyona değişmezdim, çünkü öyle olsaydı bugün burada sizlerle birlikte olamazdım.
(Applause and cheers)
(Alkış ve tezahürat)
Yeah. So you know how when you like, buck the system and go against the status quo, it makes people really uncomfortable? And invariably, people will ask, “Where do you get your confidence?”
Evet. Biliyorsunuz ki sisteme karşı geldiğinizde ve mevcut duruma karşı çıktığınızda, bu insanları cidden nasıl rahatsız eder? Ve devamlı olarak soracaklar, “Bu özgüven nereden geliyor?”
(Laughter)
(Kahkahalar)
Now some people mean it as a compliment, but very often it’s shady ...
Bazı insanlar bunu bir iltifat olarak söyler, ama çoğu zaman şaibelidir...
(Laughter)
(Kahkahalar)
and it's a silent judgment. And to those people, I respond with a quote from this Brooklyn poet you may have heard of, Jay-Z.
ve sessiz bir yargılamadır. Ve bu insanlara, Brooklyn’li bir şairden duyduğunuz bir alıntıyla yanıt veriyorum, Jay-Z.
(Laughter)
(Kahkahalar)
“She get it from her mama.” I am she, and my mama is the epitome of a grown-ass woman: someone who has always been very comfortable in her skin. In 1965, my mom was 37 years old. She already had one child, my big brother, Gerry, and she married my dad, but she kept her maiden name. And then she had my sister Stephanie and I back-to-back, but she continued to work because she refused to be beholden to my dad for money. And I bet my mom was the only woman in our neighborhood who cooked once a week. She made Sunday dinner. It was an extravaganza, but that’s all she did. She cooked one day a week.
“O annesine çekmiş.” O benim, ve annem de yetişkin bir kadının timsali: Kendi bedeninde her zaman çok rahat olan biri. 1965 yılında annem 37 yaşındaydı. Zaten bir çocuğu vardı, ağabeyim Gerry ve babamla evlenmişti ama kızlık soyadını korumuştu. Sonra kız kardeşim Stephanie ve ben arka arkaya olduk, ama çalışmaya devam etti, çünkü para konusunda babama bağlı olmayı reddetti. Ve eminim ki annem haftada bir yemek yapan mahallemizdeki tek kadındı. Pazar günü yemeği yapardı. Bir fantezi gibiydi, ama tek yaptığı buydu. Haftada bir gün pişirirdi.
My mom is just amazing. And she also had this ability of talking to her children about real life and making sure that we understood the virtues of going your own way, which is why I believe today at the age of 94, and a recent widow, my mom is still carving out ways to find and determine and define her own version of happiness. She cooks for herself. She maintains her home exactly as she sees fit. She enjoys champagne and R-rated films.
Annem inanılmazdır. Ayrıca çocuklarıyla gerçek hayat hakkında konuşma yeteneğine de sahipti ve kendi yolunda gitmenin erdemlerini anladığımızdan emin olurdu, bu yüzden inanıyorum ki bugün 94 yaşında ve yeni dul olarak, annem mutluluk versiyonunu bulmak, belirlemek ve tanımlamak için hâlâ yolunu şekillendirmeye çalışıyor. Kendisine yemek pişirir. Evini tam olarak uygun gördüğü gibi korur. Şampanya ve müstehcen filmlerden hoşlanır.
(Laughter)
(Kahkahalar)
(Applause)
(Alkış)
My mom has managed to maintain her glamour, her sex appeal, you know, her independence. And I really hope some of that rubs off on me.
Annem cazibesini korumayı başardı, çekiciliğini, ve bir de bağımsızlığını. Ve umarım bunun bir kısmı bana da geçer.
You know, recently I’ve been thinking about one of the best lessons that my mom ever taught me, which is the literal beauty in aging. Now, we all know that Black don’t crack, right? OK... Black don’t crack. So at the age of 50, my mom could have easily passed for the age of 35. And you know, that’s back during the time when people -- women were really coy about their age. “Oh, a lady never tells her age.” My mom never subscribed to that. She was always proud of her age. As a matter of fact, she believes you may not tell your age, but your hands and your neck will.
Son zamanlarda annemin bana öğrettiği en iyi derslerden biri olan yaşlanmanın gerçek güzelliği hakkında düşünüyordum. Siyahilerin yaşlanmadığını biliyoruz, değil mi? Peki... Siyahiler yaşlanmaz. Yani annem 50 yaşındayken 35 yaşında gibi görünebilirdi. Ve bilirsiniz, o zamanlar insanlar -- kadınlar yaşları konusunda utanırlardı. “Bir hanımefendi asla yaşını söylemez.” Annem buna hiç inanmadı. Her zaman yaşıyla gurur duyardı. Aslına bakarsanız, şöyle inanırdı, yaşınızı söylemeseniz de elleriniz ve boynunuz söyleyecektir.
(Laughter)
(Kahkahalar)
So make peace with aging, or prepare for an entire wardrobe of gloves and turtlenecks.
Bu yüzden yaşlanmayla barışın ya da eldiven ve boğazlı kazaklardan oluşan bir gardıroba hazır olun.
(Laughter)
(Kahkahalar)
Yeah, my mom has always done these wonderful things like that, but I wish she could rub off on everyone because I feel like now I’m looking at even 20-somethings who have a fear of aging. I watch them on social media, like, you know, compulsively practiclng the latest 10-second dance craze, and it feels like their angsty and asking, “Is that all there is?” And I just want to yell, “Yes, that is all there is if all you’re going to do is settle for dancing to someone else’s TikTok beat!”
Evet, annem her zaman böyle harika şeyler yaptı, ama keşke herkese bulaşabilseydi, çünkü şu anda görüyorum ki 20′li yaşlardaki gençler yaşlanma korkusu yaşıyor. Onları sosyal medyada izliyorum, en son 10 saniyelik dans çılgınlığına takıntılı bir şekilde çalışıyorlar ve sanki öfkeli bir şekilde “Hepsi bu kadar mı?” diye soruyorlar. Ve bende bağırarak, “Evet hepsi bu kadar, eğer tek yapacağın, başkasının TikTok sesiyle dans etmekse!”
(Laughter)
(Kahkahalar)
(Applause and cheers)
(Alkış ve tezahürat)
Settling is very insidious. It keeps us dancing on this string, waiting for this elusive, better day to miraculously appear. Now thanks to Lolly’s tutelage, that’s not my story. In fact, I take each day as it comes but I try to make it better than the last.
Yetinmek çok sinsidir. Bizi bu ipin üzerinde dans ettirir, mucizevi bir şekilde ortaya çıkması için daha iyi bir günü bekletir. Lolly’nin öğretileri sayesinde artık benim hikâyem bu değil. Aslında her günü geldiği gibi kabul ediyor ancak bir öncekinden iyisine çabalıyorum.
So, you know, I’m single ... but I’m always ready to mingle.
Yani, biliyorsunuz, bekârım... ama her zaman kaynaşmaya hazırım.
(Laughter)
(Kahkahalar)
I’m an entrepreneur, but I keep multiple revenue streams. I’m a solo traveler, which means I’ve done the sepia version of “Eat, Pray, Love” on six continents. Because I don’t settle. What that means is that I also don’t second-guess my decisions, and I’m also not worried about my future because I’m firmly rooted in the present. Settling is a really sinister thing. It will keep you up at night tossing and turning, trying to figure out why and trying to answer that age-old question of “Is that all there is?” Personally, I don’t have time for that, because the only time I want to be kept up all night long tossing and turning is when I’m in the company of a fine-ass man.
Ben bir girişimciyim, ama birden fazla gelir kaynağım var. Ben yalnız bir gezginim, yani “Ye, Dua Et, Sev “in yanık tenli versiyonunu altı kıtada yaptım. Çünkü azla yetinmedim. Bu aynı zamanda kararlarımı ikinci kez sorgulamadığım anlamına da geliyor, ayrıca geleceğim için de endişelenmiyorum çünkü ana sıkı sıkıya bağlıyım. Yetinmek gerçekten uğursuz bir şeydir. Sizi geceleri uyutmaz ve dönüp durmanıza neden olur, nedenini anlamaya çalışır ve o asırlık “Hepsi bu mu?” sorusuna cevap arar. Şahsen benim buna ayıracak vaktim yok, çünkü bütün gece boyunca dönüp durmak istediğim tek zaman, iyi bir erkekle birlikte olduğum zamandır.
(Laughter)
(Kahkahalar)
(Applause and cheers)
(Alkış ve tezahürat)
That's it.
Bu kadar.
(Applause)
(Alkış)
I wish I could tell you guys that I learned all these valuable lessons from Lolly and they were instilled in me and it was great, but alas, I am a late bloomer in all regards. So I had to learn a couple of lessons from the era of Bitchy Bevy. What kind of person has 10 assistants in five years? Bitchy Bevy, that’s who.
Keşke size tüm bu değerli dersleri Lolly’den öğrendiğimi ve bana aşılandığını ve bunun harika olduğunu söyleyebilseydim, ama ne yazık ki ben her konuda geç açılan biriyim. Bu yüzden cadaloz Bevy döneminden birkaç ders öğrenmem gerekti. Ne tür bir insanın beş yılda 10 asistanı olur? Cadaloz Bevy, işte onun.
(Laughter)
(Kahkahalar)
Now I didn’t start out my career with a toxic attitude. No, initially I was really happy to be in the fashion industry. You know, but then I began to compare my trajectory to others, and I also began to feel burned out because I was burdened by these personas that I had created that were allegedly going to help me progress in my career. I made a couple of mistakes. One, I thought that being snarky was a good career move. It wasn’t. I also thought I look good in the color brown. I actually don’t.
Kariyerime toksik bir tutumla başlamadım. Hayır, başta moda sektöründe olmaktan gerçekten mutluydum. Ancak daha sonra kendi gidişatımı başkalarıyla kıyaslamaya başladım ve kendimi tükenmiş hissetmeye başladım çünkü yarattığım ve kariyerimde ilerlememe yardımcı olacağı iddia edilen bu kişiliklerin yükü altındaydım. Birkaç hata yaptım. İlk, iğneleyici tavrı iyi bir kariyer hamlesi olarak gördüm. Değildi. Kahverenginin bana yakıştığını sanırdım. Yakışmıyormuş.
(Laughter)
(Kahkahalar)
Yeah.
Evet.
(Laughter)
(Kahkahalar)
And, you know, I just -- in my dream montage, I wanted to get away from Bitchy Bevy. I wanted to get away from the color brown. And so in the movie version of my life, as soon as I quit my job, I’m a yoga guru. I’m extremely limber and very happy. Come to think of it though, guys, I’m actually limber and happy right now. But I would be lying -- and I believe it is against international law to lie during a TED Talk --
Ve yani, sadece-- hayal kurgumda, Cadaloz Bevy’den uzaklaşmak istedim. Kahverengiden uzaklaşmak istedim. Ve hayatımın sinema versiyonunda, işimden ayrılır ayrılmaz, bir yoga gurusu oluyorum. Son derece esnek ve çok mutluyum. Düşündüm de, arkadaşlar, aslında şu anda esnek ve mutluyum. Yalan söylemiş olurum-- ve TED konuşması sırasında yalan söylemek uluslararası hukuka aykırıydı sanırım--
(Laughter)
(Kahkahalar)
so I’m not going to do that. And as a matter of fact, my insecurities popped back up as late as last year. I was minding my business, as one does, perusing social media, and I saw people excelling in a space where I, you know, traditionally had a lot of success. So I’m looking at it and I’m like, “Well, why the hell they ain’t call me for that job?” And I have this, like, angst, and then I realize they didn’t call me for that job because you already said you didn’t want that job. You told the universe you weren’t into working like that. You don’t want a job -- I really don’t.
bu yüzden söylemeyeceğim. Aslına bakarsanız, güvensizliğim geçen yılın sonlarına doğru tekrar ortaya çıktı. Herkesin yaptığı gibi kendi işime bakıyor, sosyal medyayı inceliyordum ve insanların alanda mükemmelleştiğini gördüm, geleneksel olarak çok başarılı olduğum bir yer. Şöyle bir baktım ve dedim ki, “Peki, neden beni bu iş için çağırmadılar?” Ve bir pişmanlık oluştu, sonra fark ettim ki beni o iş için çağırmadılar, çünkü sen zaten o işi istemediğini söylemiştin. Evrene bu şekilde çalışmak istemediğini söyledin. İş istemiyorum-- Gerçekten.
(Laughter)
(Kahkahalar)
I’m not into it. So... that’s why it happened. And what I realize is that intellectually I had grown and evolved, but emotionally ... I was Tom Petty and I was living in “Petticoat Junction.”
İlgilenmiyorum. İşte... bu yüzden oldu. Ve fark ettim ki zihnen büyümüş ve gelişmiştim, ama duygusal olarak... Tom Petty’ydim ve “Petticoat Junction”da yaşıyordum.
(Laughter)
(Kahkahalar)
I told y’all that brown doesn’t look good on me; petty looks even worse. It’s not my shade. And so what I wound up having to do was really get a grip. I had to assess a few things about myself, and I decided to do a little self-help ritual called ... “Take a note, give a note.” It’s easy. When you see someone having something that you believe you deserve, you take a note. You ask yourself a few questions. Is it something that you really want? Perhaps that person is better suited than you are for that. Does the universe -- is the universe conspiring for you to have that? Really kind of try and be honest with who you are and where you’re at in life. Once you do that, you take a deep breath --
Hepinize kahverenginin bana yakışmadığını söylemiştim; Petty daha kötü görünüyor. Benim rengim değil. Bu yüzden kendimi toparlamak zorunda kaldım. Kendimle ilgili birkaç şeyi değerlendirmem gerekti, küçük bir kişisel gelişim ritüeli yapmaya karar verdim, adı ise... “Bir not al, bir not ver.” Çok kolay. Hak ettiğine inandığın bir şeye sahip olan birini gördüğünde, not alıyorsun. Kendine birkaç soru soruyorsun. Bu gerçekten istediğin şey mi? Belki de o kişi buna sizden daha uygundur. Evren buna-- sahip olmanız için size komplo mu kuruyor? Gerçekten kim olduğunuz konusunda dürüst olmaya çalışın ve hayatta nerede olduğunuzla. Bunu yaptıktan sonra derin bir nefes alın --
(Inhales)
(Nefes alır)
and you say, “Their wins have nothing to do with my worthiness.” And then you’re ready to give a note. You go on social media, and you say congratulations. Or my personal favorite, you pick up the phone, like it’s the 20th century, and you say, “Congratulations, kudos, you did that, Al! You go, girl!” You do all the things. Instantly you feel like a better human being because you have actually extended grace. You’ve extended grace. You’ve extended grace to someone else. And I believe that when you remove malice from your heart, not only do you feel better, you look better. I think you lose your frown lines and your wrinkles lessen and your age spots disappear. I believe it’s better than Botox, extending grace. I do.
“Onların başarıları benim değerimi belirlemez.” diyorsunuz. Ve sonra bir not vermeye hazır oluyorsunuz. Sosyal medyaya giriyorsunuz ve tebrik ediyorsunuz. Ya da benim favorim, 20. yüzyıldaymışız gibi telefonu açarsınız ve şöyle dersiniz, “Tebrikler, bravo, başardın Al! Yürü be kızım!” Hepsini yapıyorsunuz. Anında kendinizi daha iyi biri gibi hissedersiniz, çünkü gerçekten nezaket göstermişsinizdir. Nezaket göstermişsinizdir. Bir başkasına nezaket gösterdiniz. Ve inanıyorum ki kalbinizden kötülüğü çıkardığınızda, sadece daha iyi hissetmez, daha iyi görünürsünüz. Kaş çatma çizgilerini kaybediyorsun ve kırışıklıkların azalıyor bence ve yaşlılık lekeleriniz kayboluyor. Botokstan daha iyi olduğuna inanıyorum, nezaket göstermek. Ciddiyim.
(Applause)
(Alkış)
Yeah. No, but let me get back to the note thing. So one of my favorite notes is from Willie Shakespeare. “To thine own self be true.” Now we’ve all read self-help books, and the first line of defense is always “Be your most authentic self.” And I believe in that. I believe that nobody can be you but you, so you might as well show up and show out. But here’s the quandary that the bard never put forth. What if you don’t really know who you are because you suppressed your inner self? You’ve suppressed the core of you. You’ve suppressed the best parts of you because you took on these other identities and these personas in an effort to make your life better. Because, you know, we all buy into some things about what we’re supposed to be doing and who we’re supposed to be. So what if you squelch that? Because I know I had to excavate to dig up a Little Brown Bevy. But the way I found her was with three questions. Who am I at my core? How am I being perceived? How would I like to be perceived?
Evet. Hayır, ama not olayına geri döneyim. En sevdiğim sözlerden biri Willie Shakespeare’e aittir. “Olduğun gibi görün.” Kişisel gelişim kitapları okumuşuzdur ve ilk savunma satırı her zaman “En özgün benliğiniz olun“dur. Ve ben buna inanıyorum. Sizden başka kimsenin siz olamayacağına inanıyorum, bu yüzden ortaya çıkıp kendinizi gösterebilirsiniz. Ama işte ozanın asla ortaya koymadığı bir çelişki. Ya içinizdeki benliği bastırdığınız için gerçekten kim olduğunuzu bilmiyorsanız? Özünüzü bastırdınız. En iyi yanlarınızı bastırdınız çünkü hayatınızı daha iyi hâle getirmek için başka kimliklere ve kişiliklere büründünüz. Çünkü, hani, hepimiz bazı şeylere inanırız, ne yapmamız ve kim olmamız gerektiği hakkında. Peki ya bunu susturursan? Küçük Esmer Bevy’yi bulmam için kazmam gerektiğini biliyordum. Ama onu bulmamın yolu üç sorudan geçiyordu. Özümde ben kimim? Nasıl tanınıyorum? Nasıl tanınmak isterim?
Who am I at my core? At my core I’m looking to authentically connect with people. I don't like a cursory, you know, interaction, and I do not believe in networking. I like an authentic connection. I’m also curious and I’m adventurous and I’m kind and I’ve got big dreams.
Özümde ben kimim? Özümde insanlarla gerçek anlamda bağlantı kurmak var. Gelişigüzel iletişimlerden hoşlanmıyorum ve ağ kurmaya inanmıyorum. Hakiki ilişki seviyorum. Aynı zamanda meraklı ve maceraperestim ve kibarım ve büyük hayallerim var.
How am I being perceived? Well, y’all know the nickname, Bitchy Bevy ... so, duh. But here’s the problem. There’s a lot of power in that persona, and I actually really enjoyed it for a time, you know, because you can make a lot of money being a bitch, especially in fashion.
Nasıl tanınıyorum? Hepiniz lakabımı biliyorsunuz, Cadaloz Bevy... e tabii. Ama sorun şu. Bu kişilikte çok fazla güç var ve aslında bir süre bundan gerçekten hoşlandım, yani, çünkü sürtük olarak çok para kazanabilirsiniz, özellikle moda dalında.
(Laughter)
(Kahkahalar)
But it’s also incredibly lonely and isolating, and I didn’t want to live that life anymore. And so I decided to change my life. And I left all of that alone. I really did, like, just change my spirit. And leaving fashion obviously helped. And when I did that, all of a sudden, I let Little Brown Bevy out to play.
Ama aynı zamanda inanılmaz yalnız ve izole edici ve artık bu hayatı yaşamak istemiyordum. Hayatımı değiştirme kararı aldım. Ve her şeyi ardımda bıraktım. Gerçekten ruhumu değiştirdim. Modayı bırakmanın da yardımı oldu. Ve bunu yaptığımda, aniden Küçük Esmer Bevy’nin oynamasına izin verdim.
Little Brown Bevy. I love her so much. Little Brown Bevy is a nerdy girl, and so I let my nerdy pursuits come out to play. I must have joined every museum on Museum Mile in New York City. I began to travel the world just to look at architecture I had always dreamed of. I learned how to be alone without being lonely. My spirit shifted. I became a better person. You can ask people -- I became a better person.
Küçük Esmer Bevy. Onu çok seviyorum. Küçük Esmer Bevy inek bir kız ve inek ilgi alanlarımın ortaya çıkmasına izin verdim. New York’taki Museum Mile’daki her müzeye katılmış olmalıyım. Dünyayı dolaşmaya başladım, sırf hep hayalini kurduğum mimariye bakmak için. Yalnız hissetmeden yalnız kalmayı öğrendim. Ruhum değişti. Daha iyi bir insan oldum. İnsanlara sorun-- Daha iyi bir insan oldum.
And now I get to stand here in front of you guys with no bravado, with nothing to prove, I tell you, with nothing to prove. I’m not trying to prove nothing to y’all.
Ve şimdi burada sizlerin önünde duruyorum, kabadayılık yapmadan, kanıtlama olmadan. Size söylüyorum, kanıtlama olmadan. Size hiçbir şey kanıtlamaya çalışmıyorum.
(Laughter)
(Kahkahalar)
(Applause)
(Alkış)
(Cheers and applause)
(Tezahürat ve alkış)
Thank you.
Teşekkürler.
(Applause and cheers)
(Alkış ve tezahürat)
I have an open heart. And I can’t even believe that Little Brown Bevy from 150th Street and Eighth Avenue, from the hamlet of Harlem, is now an award-winning radio and TV host, an author, an actress, a creative consultant. I would do all those things for free. But here’s the thing. I ain’t cheap, and I’m definitely not free, so don't get any ideas.
Açık bir kalbim var. Ve ben bile inanamıyorum 150. Cadde ve Sekizinci Bulvar’dan, Harlem’in kırsal kesiminden, Küçük Esmer Bevy, şimdi ödüllü bir radyo ve TV sunucusu, bir yazar, bir aktris, bir yaratıcılık danışmanı. Bunların hepsini bedavaya yaparım. Ama şöyle bir şey var. Ucuz değilim ve kesinlikle beleş de değilim, o yüzden başka fikirlere kapılmayın.
(Laughter)
(Kahkahalar)
(Applause)
(Alkış)
But I am here in this “Mama I made it” moment as someone who can show up as her most Bevyest self because I’ve done the work. Yeah, my most Bevyest self. So, you know, I’m going to show up -- some of you’ve met me -- you know I’m vibrant and boisterous, AKA loud. OK, you know that I’m going to show up, and I’ve got a pep in my high heel, red-bottom step. I do have heaving cleavage.
Ama bu “Anne ben başardım” anında, en Bevy hâliyle ortaya çıkabilen biri olarak buradayım, çünkü ne gerekiyorsa yaptım. Evet, en Bevy hâlimle. Yani, şimdi, sahneye çıkacağım -- bazılarınız beni biliyorsunuz-- enerjik ve şamatacı, namı değer sesli olduğumu. Tamam, sahneye çıkacağımı biliyorsunuz ve kırmızı tabanlı topuklularımda güç var. Derin bir dekolteyle.
(Laughter)
(Kahkahalar)
And I’ve got a tell-it-like-it-is approach to life that’s always dosed with a ladle of love.
Ve hayata dobra bir yaklaşımım var, her zaman bir kepçe sevgiyle dozlanmış.
It took me 55 years to get here. So, Chris Rock, you’re right. I’m a late bloomer. And that’s OK. Because I’m right on time, Because it gets greater later.
Buraya gelmem 55 yılımı aldı. Yani Chris Rock, haklıydın. Ben geç açıldım. Ve bu sorun değil. Çünkü tam zamanında geldim, çünkü sonradan güzelleşiyor.
Thank you.
Teşekkür ederim.
(Applause and cheers)
(Alkış ve tezahürat)