Well, I learned a lot of things about ballooning, especially at the end of these balloon flights around the world I did with Brian Jones. When I took this picture, the window was frozen because of the moisture of the night. And on the other side there was a rising sun. So, you see that on the other side of ice you have the unknown, you have the non-obvious, you have the non-seen, for the people who don't dare to go through the ice.
Balonla uçma hakkında çok şey öğrendim, özellikle Brian Jones ile dünyanın etrafında dolaşarak yaptığım uçuşlardan sonra. Bu resmi çektiğimde, gecenin neminden dolayı pencere donmuştu. Diğer taraftaysa güneş yükseliyordu. Gördüğünüz gibi buzun diğer tarafında buzu incelemeye cesareti olmayanlar için bilinmeyen, görünmeyen ve açıkça belli olmayan şeyler var.
There are so many people who prefer to suffer in the ice they know instead of taking the risk of going through the ice to see what there is on the other side. And I think that's one of the main problems of our society. We learn, maybe not the famous TED audience, but so many other people learn, that the unknown, the doubts, the question marks are dangerous. And we have to resist to the changes. We have to keep everything under control. Well, the unknown is part of life.
Bir çok insan, diğer tarafta ne olduğunu görmek için, buzu araştırma riskini göze almak yerine, bildikleri buzda acı çekmeyi tercih ediyor. Ve bence bu toplumumuzun başlıca sorunlarından birisi. Ünlü TED seyircisi olmasa bile, bir çok insan bilinmeyenin, şüphelerin ve soru işaretlerinin tehlikeli olduğunu öğrenir. Ve değişikliklere direnmeyi, her şeyi kontrol altında tutmak gerektiğini. Halbuki, bilinmeyen hayatın bir parçasıdır.
And in that sense, ballooning is a beautiful metaphor. Because in the balloon, like in life, we go very well in unforeseen directions. We want to go in a direction, but the winds push us in another direction, like in life. And as long as we fight horizontally, against life, against the winds, against what's happening to us, life is a nightmare.
Bu anlamda, balonda uçmak güzel bir metafor. Çünkü balonda, tıpkı hayatta olduğu gibi, unulmadık yönlere gideriz. Bir yöne doğru gitmek isteriz, ama rüzgarlar bizi tıpkı hayattaki gibi başka bir yöne savurur. Ve hayata karşı, rüzgarlara karşı bize olan şeylere karşı ufka paralel biçimde savaştığımız sürece, hayat bir kabus olur.
How do we steer a balloon? By understanding that the atmosphere is made out of several different layers of wind which all have different direction. So, then, we understand that if we want to change our trajectory, in life, or in the balloon, we have to change altitude. Changing altitude, in life, that means raising to another psychological, philosophical, spiritual level. But how do we do that?
Bir balonu nasıl yönlendiririz? Atmosferin, rüzgarın herbiri farklı yönde esen pek çok katmandan oluştuğunu anlayarak. Böylece, eğer yörüngemizi değiştirmemiz gerekiyorsa, hayatta ya da balonda, rakım değiştirmemiz gerektiğini anlarız. Hayatta bunu değiştirmek, başka bir psikolojik, filozofik, ruhsal boyuta yükselmek anlamına gelir. Peki bunu nasıl yaparız?
In ballooning, or in life, how do we change altitude? How do we go from the metaphor to something more practical that we can really use every day? Well, in a balloon it's easy, we have ballast. And when we drop the ballast overboard we climb. Sand, water, all the equipment we don't need anymore. And I think in life it should be exactly like this.
Balonda ya da hayatta rakımı nasıl değiştiririz? Metafordan, her gün kullanabileceğimiz daha pratik bir şeye nasıl geçeriz? Balonda bu kolay, ağırlıklarımız var. Ağırlıkları attığımızda yükseliriz. Kum, su, artık ihtiyacımız olmayan bütün ekipman. Bence hayatta da aynen böyle olmalı.
You know, when people speak about pioneering spirit, very often they believe that pioneers are the ones who have new ideas. It's not true. The pioneers are not the ones who have new ideas, because new ideas are so easy to have. We just close our eyes for a minute we all come back with a lot of new ideas. No, the pioneer is the one who allows himself to throw overboard a lot of ballast. Habits, certainties, convictions, exclamation marks, paradigms, dogmas. And when we are able to do that, what happens? Life is not anymore just one line going in one direction in one dimension. No. Life is going to be made out of all the possible lines that go in all the possible directions in three dimensions.
Bilirsiniz, insanlar liderlik ruhu hakkında konuştuklarında, sık sık onların yeni fikirleri olan insanlar olduğuna inanırlar. Bu doğru değil. Liderler yeni fikirler olan insanlar değildir, çünkü yeni fikirlere sahip olmak çok kolaydır. Gözlerimizi yalnızca bir dakikalığına kapatırız ve bir çok yeni fikirle açarız. Hayır, bir lider kendisinin ağırlıklarını atmasına izin verendir. Alışkanlıklar, kesinlikler, inançlar, ünlem işaretleri, paradigmalar, dogmalar. Ve bunu yapmayı başardığımızda ne olur ? Hayat artık yalnızca bir boyutta bir yöne giden bir çizgi olmaz. Hayır. Hayat üç boyutta da, mümkün olan her yöne giden tüm olası çizgilerden yapılmış olacaktır.
And pioneering spirit will be each time we allow ourselves to explore this vertical axis. Of course not just like the atmosphere in the balloon, but in life itself. Explore this vertical axis, that means explore all the different ways to do, all the different ways to behave, all the different ways to think, before we find the one that goes in the direction we wish. This is very practical. This can be in politics. This can be in spirituality. This can be in environment, in finance, in education of children.
Ve liderlik ruhu kendimize bu düşey ekseni keşfetmek için her izin verişimiz olacaktır. Tabi ki balondaki atmosfer gibi değil, hayatın kendisinde olduğu gibi. Düşey ekseni keşfetmek, bizim istedeğimiz yöne giden yolu bulmadan önce olası bütün yolları, bütün davranış şekillerini, ve düşünme yollarını keşfetmek demektir. Bu çok kullanışlı. Politikada yer alabilir. Tinsellikte yer alabilir. Çevre, finans, ve çocukların eğitiminde yer alabilir.
I deeply believe that life is a much greater adventure if we manage to do politics without the trench between the left and the right wing. Because we will throw away these political dogmas. I deeply believe that we can make much more protection of the environment if we get rid -- if we throw overboard this fundamentalism that some of the greens have showed in the past. And that we can aim for much higher spirituality if we get rid of the religious dogmas. Throwing overboard, as ballast, to change our direction.
Ben, eğer politikayı sağ ve sol kanat arasındaki trenç olmadan yapmayı başarırsak, hayatın çok daha büyük bir macera olacağına inanıyorum. Çünkü bütün bu politik dogmaları atacağız. Yeşillerin bazılarının geçmişte gösterdiği temelcilikten kurtulursak, ağırlıkları aşağıya atarsak, çevreyi çok daha iyi koruyabileceğimize inanıyorum. Ve dinsel dogmalardan kurtulursak, tekamülü artmış bir tinselliği amaçlayabileceğimize de. Yönümüzü değiştirmek için ağırlıklardan kurtulmak.
Well, these basically are things I believed in such a long time. But actually I had to go around the world in a balloon to be invited to talk about it. (Laughter) (Applause) It's clear that it's not easy to know which ballast to drop and which altitude to take. Sometime we need friends, family members or a psychiatrist. Well, in balloons we need weather men, the one who calculate the direction of each layer of wind, at which altitude, in order to help the balloonist. But sometimes it's very paradoxical.
Bunlar benim uzun zamandır inandığım şeyler. Aslında bunlar hakkında konuşmaya davet edilmek için, balonla dünyayı turlamam gerekti. (Gülüşler) (Alkışlar) Hangi yükseklikte gideceğimizi ve hangi ağırlığı atacağımızı bilmek tabiki kolay değildir. Bazen arkadaş, aile üyeleri ya da psikiyatriste ihtiyaç duyarız. Balonda "Hava Adamı"na ihtiyacımız vardır. Rüzgarın hangi yükseklik olursa olsun her katmanının yönünü, balon pilotuna yardımcı olmak için hesaplayan kişi. Ama bu bazen aykırı olur.
When Brian Jones and I were flying around the world, the weather man asked us, one day, to fly quite low, and very slow. And when we calculated we thought we're never going to make it around the world at that speed. So, we disobeyed. We flew much higher, and double the speed.
Brian Jones ve ben dünyanın etrafında gezerken, "Hava Adamı" bize alçaktan ve yavaşça uçmamızı söyledi. Hesaplarımıza göre, asla dünyanın etrafında o hızda uçamayacaktık. Böylece aldırmadık. Yüksekten ve iki katı hızla uçtuk.
And I was so proud to have found that jetstream that I called the weather man, and I told him, "Hey, guy, don't you think we're good pilots up there? We fly twice the speed you predicted." And he told me, "Don't do that. Go down immediately in order to slow down." And I started to argue. I said, "I'm not going to do that. We don't have enough gas to fly so slow." And he told me, "Yes, but with the low pressure you have on your left if you fly too fast, in a couple of hours you will turn left and end up at the North Pole. (Laughter) And then he asked me -- and this is something I will never forget in my life -- he just asked me, "You're the good pilot up there. What do you really want? You want to go very fast in the wrong direction, or slowly in the good direction? (Laughter) (Applause)
"Hava Adamı" dediğim jet-akımını bulmaktan o kadar gurur duyuyordum ki... ona, "Hey, adamım, biz burda iyi pilotluk yapıyoruz değil mi?" dedim. "Senin tahmin ettiğinden iki kat hızlı uçuyoruz" Bana "Yapma.Yavaşlamak için derhal alçal" dedi. Tartışmaya başladım, "Bunu yapmayacağım. O kadar yavaş uçmak için yeterli gazımız yok." Bana, "Evet ama solundaki alçak basınçla çok hızlı uçarsan, birkaç saat içinde sola dönecek ve soluğu Kuzey Kutbu'nda alacaksın." (Gülüşler) Ve bana sordu-- hayatım boyunca unutmayacağım şeyi-- dedi ki, "Yukarıdaki iyi pilot sensin. Gerçekten ne istiyorsun? Hızlıca yanlış yönde mi gitmeyi, yavaşça doğru yönde mi?" (Gülüşler) (Alkışlar)
And this is why you need weathermen. This is why you need people with long-term vision. And this is precisely what fails in the political visions we have now, in the political governments. We are burning, as you heard, so much energy, not understanding that such an unsustainable way of life cannot last for long. So, we went down actually. We slowed down. And we went through moments of fears because we had no idea how the little amount of gas we had in the balloon could allow us to travel 45,000 kilometers. But we were expected to have doubts; we're expected to have fears. And actually this is where the adventure really started.
İşte bu yüzden ona ihtiyacınız var. Bu yüzden ileri görüşlü insanlara ihtiyacınız var. Ve şimdiki politik hükümetlerde sahip olduğumuz politik görüşlerde başarısız olan şey kesinlikle budur. Duymuş olduğunuz gibi, çok fazla enerji tüketiyoruz, böylesine tüketilebilir bir yaşam kaynağıyla hayatın fazla süremeyeceğini anlamayarak. Aslında böylece alçaldık. Yavaşladık. Korkmaya başladık çünkü balondaki az miktarda gazın bizi 45,000 km nasıl götüreceği hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Ama kendimizi şüphe ve korkulardan hariç tutmalıydık. Bu da asıl maceranın başladığı yerdi.
When we were flying over the Sahara and India it was nice holidays. We could land anytime and fly back home with an airplane. In the middle of the Pacific, when you don't have the good winds, you cannot land, you cannot go back. That's a crisis. That's the moment when you have to wake up from the automatic way of thinking. That's the moment when you have to motivate your inner potential, your creativity. That's when you throw out all the ballast, all the certainties, in order to adapt to the new situation.
Sahara ve Hindistan'ın üzerinden uçarken iyi bir tatil oldu. İstediğimiz zaman inip uçakla evlerimize dönebilirdik. Pacific'in ortasında iyi rüzgarlarınız olmadığı zaman inemezsiniz, ve geri dönemezsiniz. Bu bir kriz. Bu an otomatik düşünme yolundan uyanma vaktinizdir. Bu an, içinizdeki potansiyeli ve yaratıcılığınızı motive etme vaktidir. İşte bu yeni duruma adapte olmak için bütün yükleri, kesin inançları attığınız zamandır.
And actually, we changed completely our flight plan. We changed completely our strategy. And after 20 days we landed successfully in Egypt. But if I show you this picture it's not to tell you how happy we were. It's to show you how much gas was left in the last bottles. We took off with 3.7 tons of liquid propane. We landed with 40 kilos.
Aslında uçuş planımızı tümüyle değiştirdik. Stratejimizi tamamen değiştirdik. 20 gün sonra Mısır'a başarıyla vardık. Ama bu resmi size gösterme nedenim ne kadar mutlu olduğumuzu anlatmak için değil, son tüplerde ne kadar gaz kaldığını göstermek için. 3.7 ton sıvı propan gazıyla başladık. 40 kiloyla indik.
When I saw that, I made a promise to myself. I made a promise that the next time I would fly around the world, it would be with no fuel, independent from fossil energies, in order to be safe, not to be threatened by the fuel gauge. I had no idea how it was possible. I just thought it's a dream and I want to do it.
Bunu görünce kendime bir söz verdim. Dünyanın etrafındaki bir sonraki seferim, fosil enerjilerden de bağımsız hiç yakıtsız olacaktı. Güvende olmak için, yakıt göstergesi yüzünden tehdit edilmemek için. Bunun nasıl olacağı hakkında hiçbir fikrim yoktu. Bunun sadece bir rüya olduğunu ve bunu yapmak istediğimi düşündüm.
And when the capsule of my balloon was introduced officially in the Air and Space Museum in Washington, together with the airplane of Charles Lindbergh, with Apollo 11, with the Wright Brothers' Flyer, with Chuck Yeager's 61, I had really a thought then. I thought, well, the 20th century, that was brilliant. It allowed to do all those things there. But it will not be possible in the future any more. It takes too much energy. It will cost too much. It will be prohibited because we'll have to save our natural resources in a few decades from now.
Balonumun kapsülü tanıtıldığı zaman resmi olarak Washington'daki Hava ve Uzay Müzesinde, Charles Lindbergh'in uçağıyla birlikte, Apollo 11 ile, Wright Brothers Flier ile, Chuck Yeager's 61 ile, İşte o zaman gerçekten düşündüm. 20. yüzyıl çok parlaktı. Ordaki her şeyi yapmamıza imkan sağladı. Ama bu gelecekte mümkün olmayacak. Çok fazla enerji tüketiyor. Pahalıya mal olacak. Yasaklanacak. Çünkü şimdiden itibaren önümüzdeki yıllar boyunca doğal kaynaklarımızı korumamız gerekecek.
So how can we perpetuate this pioneering spirit with something that will be independent from fossil energy? And this is when the project Solar Impulse really started to turn in my head. And I think it's a nice metaphor also for the 21st century. Pioneering spirit should continue, but on another level. Not to conquer the planet or space, not anymore, it has been done, but rather to improve the quality of life. How can we go through the ice of certainty in order to make the most incredible a possible thing? What is today completely impossible -- get rid of our dependency on fossil energy.
Peki fosil enerjiden bağımsız olan birşey ile bu öncü ruhu nasıl devam ettirebiliriz? Ve Solar Impulse projesi kafamda dönmeye başladı. Ve bence bu 21. yüzyıl için de güzel bir metafor. Öncü ruh devam etmeli, ama başka bir seviyede. Gezegeni ya da uzayı fethetmek için değil, artık değil, bu yapıldı. Hayatın kalitesini iyileştirmek için. Peki en inanılmazı mümkün yapmak için kesinliklerin buzundan nasıl geçebiliriz? Bugün imkansız olan bir şey -- fosil enerjiye bağımlılığımızdan kurtulmak.
If you tell to people, we want to be independent from fossil energy in our world, people will laugh at you, except here, where crazy people are invited to speak. (Laughter) So, the idea is that if we fly around the world in a solar powered airplane, using absolutely no fuel, nobody ever could say in the future that it's impossible to do it for cars, for heating systems, for computers, and so on and so on.
İnsanlara dünyadaki fosil enerjilerden bağımsız olmak istediğinizi söylerseniz, burası, yani çılgın insanların konuşmaya çağrıldığı bu yer dışında, size güleceklerdir. (Gülüşler) Yani, dünyanın etrafında hiç yakıt kullanmadan güneş enerjili uçakla uçma fikri gelecekte kimsenin arabalar, ısıtma sistemleri, bilgisayarlar ve diğerleri için yapılması imkansız diyemeyeceği bir şey.
Well, solar power airplanes are not new. They have flown in the past, but without saving capabilities, without batteries. Which means that they have more proven the limits of renewable energies than the potential of it. If we want to show the potential, we have to fly day and night. That means to load the batteries during the flight, in order to spend the night on the batteries, and fly the next day again. It has been made, already, on remote controlled little airplane models, without pilots.
Güneş enerjili uçaklar yeni değil. Geçmişte uçtular ama, bataryalar, muhafaza kapasiteleri olmadan. Yani onlar yenilenebilir enerjinin potansiyelinden çok onun limitlerini kanıtladılar. Potansiyeli göstermek için, gece gündüz uçmalıyız. Bu bataryaları gece uçuşu sırasında kullanmak için uçuş sırasında yüklemek ve ertesi gün de uçmak anlamına geliyor. Uzaktan kumandalı, pilotsuz, küçük uçaklar zaten yapıldı.
But it stays an anecdote because the public couldn't identify to it. I think you need a pilot in the plane that can talk to the universities, that can talk to students, talk to politicians during the flight, and really make it a human adventure. For that, unfortunately, four meters wingspan is not enough. You need 64 meter wingspan. 64 meter wingspan to carry one pilot, the batteries, flies slowly enough with the aerodynamic efficiency. Why that? Because fuel is not easy to replace. That's for sure. And with 200 square meters of solar power on our plane, we can produce the same energy than 200 little lightbulbs. That means a Christmas tree, a big Christmas tree.
Ama hikayede kalıyorlar çünkü halk onlarla özdeşleşemedi. Sanırım, uçakta, uçuşu insan için bir macera haline getirebilecek, öğrencilerle, üniversitelerle ve politikacılarla konuşabilen bir pilota ihtiyacınız var. Bunun için, maalesef, dört metrelik kanat genişliği yeterli değil. 64 metre gerekiyor. Bir pilotu ve bataryaları taşımak için 64 metrelik kanat genişliği, aerodinamik verimle yavaşça uçacak. Neden? Çünkü yakıtı yenilemek çok zor. Bu kesin. Uçağımızdaki 200 metre kare güneş enerjisiyle 200 küçük ampulle aynı enerjiyi üretebiliriz. Bu bir Noel ağacı demek, büyük olanından.
So the question is, how can you carry a pilot around the world with an airplane that uses the same amount of energy as a big Christmas tree? People will tell you it's impossible, and that's exactly why we try to do it. We launched the project with my colleague Andre Borschberg six years ago. We have now 70 people in the team working on it. We have gone through the stages of simulation, design, computing, preparing the construction of the first prototype. That has been achieved after two years of work. Cockpit, propeller, engine. Just the fuselage here, it's so light. It's not designed by an artist, but it could be. 50 kilos for the entire fuselage. Couple of kilos more for the wing spars.
Soru şu, dünyanın etrafında bir pilotu büyük bir Noel ağacıyla aynı enerjiyi kullanan bir uçakla nasıl taşıyabilirsiniz? İnsanlar imkansız olduğunu söyleyecekler ve tam da bu yüzden bunu yapmaya çalışıyoruz. Projeyi çalışma arkadaşım Andre Borschberg ile altı yıl önce başlattık. Şimdi bizimle takımda çalışan 70 kişi var. Simülasyon, dizayn, hesaplama, ilk prototipin yapısını hazırlama gibi süreçlerden geçtik. İki yıllık çalışma sonunda elde edilenler. Kokpit, pervane, motor. Burdaki uçak gövdesi, çok hafif. Bir artist tarafından yapılmadı ama olabilir de. Bütün gövde 50 kilo. Kanat kirişleri birkaç kilo daha fazla.
This is the complete structure of the airplane. And one month ago we have unveiled it. You cannot imagine how it is for a team who has been working six years on it to show that it's not only a dream and a vision, it's a real airplane. A real airplane that we could finally present.
Uçağın tüm yapısı bu. Bir ay önce açılışını yaptık. Altı yıldır bunun üzerinde çalışan bir takım için bunun sadece bir hayal ve görüş değil gerçek bir uçak olduğunu göstermenin nasıl olduğunu hayal edemezsiniz. Sonunda sunabildiğimiz gerçek bir uçak.
And what's the goal now? The goal is to take off, end of this year for the first test, but mainly next year, spring or summer, take off, on our own power, without additional help, without being towed, climb to 9,000 meters altitude. The same time we load the batteries, we run the engines, and when we get at the maximum height, we arrive at the beginning of the night. And there, there will be just one goal, just one: reach the next sunrise before the batteries are empty. (Laughter)
Şimdi amaç ne? Amaç yılın sonunda ilk test için havalanmak, ama gerçek amaç gelecek sene, bahar ya da yaz, kendi gücümüz üzerinden, yani yardım olmadan, yedeğe çekilmeden, 9,000 metreye çıkmak. Aynı anda baterileri yüklüyoruz, motorları çalıştırıyoruz ve maksimum yüksekliğe çıktığımızda gecenin başlangıcına varıyoruz. Ve sadece bir hedefimiz olacak sadece bir tane, bataryalar boşalmadan güneşin doğuşunu yakalamak. (Gülüşler)
And this is exactly the symbol of our world. If our airplane is too heavy, if the pilot wastes energy, we'll never make it through the night. And in our world, if we keep on spoiling, wasting our energy resources, if we keep on building things that consume so much energy that most of the companies now go bankrupt, it's clear that we'll never give the planet to the next generation without a major problem.
Bu kesinlikle dünyamızın sembolü, uçağımız çok ağırsa, pilot enerji harcarsa, gece boyu dayanamayız. Dünyamızı da heba etmeye devam edersek, enerji kaynaklarını harcarsak, bu kadar enerji harcayan şeyler yapmaya devam edersek, ki şimdi şirketlerin çoğu iflas ediyor, bu gezegeni gelecek kuşaklara temel bir sorun olmadan devredemeyeceğimiz çok açık.
So, you see that this airplane is more a symbol. I don't think it will transport 200 people in the next years. But when Lindbergh crossed the Atlantic, the payload was also just sufficient for one person and some fuel. And 20 years later there were 200 people in every airplane crossing the Atlantic.
Gördüğünüz gibi, uçak daha çok bir sembol. Önümüzdeki yıllarda 200 kişiyi taşıyacağını düşünmüyorum. Ama Lindbergh Atlantik'i geçtiği zaman yükü de bir kişi ve biraz yakıt için anca yeterliydi. Ve 20 yıl sonra Atlantik'i geçen her uçakta 200 kişi vardı.
So, we have to start, and show the example. A little bit like on this picture here. This is a painting from Magritte, in the museum in Holland that I love so much. It's a pipe, and it's written, "This is not a pipe." This is not an airplane. This is a symbol of what we can achieve when we believe in the impossible, when we have a team, when we have pioneering spirit, and especially when we understand that all the certainties we have should be thrown overboard.
Başlamalıyız. Örnekleri göstermeliyiz. Burdaki resme benziyor. Magritte'nin bir tablosu. Benim çok sevdiğim bir Hollanda müzesinde. Bu bir pipo ve 'Bu bir pipo değildir' yazıyor. Bu bir uçak değil. Bu imkansıza inandığımızda, takımımız olduğunda, öncü ruhumuz olduğunda, ve özellikle de kesinliklerimizin hepsinden kurtulmamız gerektiğini anladığımızda ulaşabileceklerimizin sembolüdür.
What pleases me very much is that in the beginning I thought that we would have to fly around the world with no fuel in order to have our message been understood. And more and more, we're invited around the world with Andre to talk about that project, to talk about the symbol of it, invited by politicians, invited in energy forums, in order to show that it's not anymore completely stupid to think about getting rid of the dependency on fossil energies.
Beni mutlu eden, en başta, mesajımızın anlaşılması için dünyanın etrafında yakıtsız gitmek zorunda kalacağımızı düşünmemdi. Her geçen gün artan bir şekilde, Andre ile birlikte bu proje hakkında, onun sembolü hakkında konuşmak için enerji forumlarına politikacılar tarafından davet ediliyoruz ve onlara fosil enerjilerine bağımlılıktan kurtulmayı düşünmenin tamamen aptalca olmadığını göstermeye çalışıyoruz.
So, through speeches like this one today, through interviews, through meetings, our goal is to get as many people possible on the team. The success will not come if we "just," quote, unquote, fly around the world in a solar-powered airplane. No, the success will come if enough people are motivated to do exactly the same in their daily life, save energy, go to renewables. And this is possible. You know, with the technologies we have today, we can save between 30 and 50 percent of the energy of a country in Europe, and we can solve half of the rest with renewables. It leaves 25 or 30 percent for oil, gas, coal, nuclear, or whatever. This is acceptable.
Yani bugünkü gibi konuşmalar, röportajlar, toplantılar boyunca amacımız takıma mümkün olduğu kadar çok insanı katmak. Biz "sadece" dünyanın çevresinde güneş enerjili uçakla uçup durursak başarı asla gelmeyecektir Hayır, başarı yeteri sayıda insanın günlük yaşamında bunun aynısını yapmaya motive olmasıyla gelecektir, Yani enerji tasarrufu ve yenilenebilir kaynaklarla. Bu mümkün. Biliyorsunuz, bugün sahip olduğumuz teknojiyle, Avrupa'da bir ülkenin enerjisinin yüzde 30 ya da 50 sini tasarruf edebiliriz. Kalanın yarısını yenilenebilirlerle çözebiliriz. Geriye benzin, kömür, nükleer vs için yüzde 25 ya da 30 kalıyor. Bu kabul edilebilir.
This is why all the people who believe in this type of spirit are welcome to be on that team. You can just go on SolarImpulse.com, subscribe to just be informed of what we're doing. But much more, to get advices, to give your comments, to spread the word that if it's possible in the air, of course it's possible in the ground.
Bu yüzden de bu tip bir ruha inanan her bir kişi bu takıma memnuniyetle kabul edilecek. Yaptığımız şeyle ilgili bilgi almak için SolarImpulse.com'a gidip üye olabilirsiniz. Ama dahası, öneriler almak, yorumlarınızı bırakmak, kelimeleri mümkünse havada, ki elbette yerde de mümkündür, yayabilmek için.
And each time we have some ice in the future, we have to know that life will be great, and the success will be brilliant if we dare to overcome our fear of the ice, to go through the obstacle, to go through the problem, in order to see what there is on the other side. So, you see, this is what we're doing on our side. Everyone has his goal, has his dreams, has his visions.
Geleceğimiz ne zaman biraz buzlansa, buzdan korkumuzu yenme cesaretini gösterdiğimizde, hayatımızın harika olacağını ve başarımızın da parlak olacağını bilmeliyiz. Engelleri aşmak için, sorunu atlatmak için, diğer tarafta ne olduğunu görmek için. İşte, biz bu tarafta bunları yapıyoruz. Herkesin amacı, hayali ve görüşü var.
The question I leave you with now is which is the ballast you would like to throw overboard? Which will be the altitude at which you would like to fly in your life, to get to the success that you wish to have, to get to the point that really belongs to you, with the potential you have, and the one you can really fulfill? Because the most renewable energy we have is our own potential, and our own passion. So, let's go for it, and I wish you an excellent adventure in the wings of the future. Thank you. (Applause)
Şimdi sizi başbaşa bırakacağım soru: Hayatınızdan atmak istediğiniz yük hangisi? Ki bu, istediğiniz başarıya ulaşmak için, gerçekten size ait olan yere gelmek için, sahip olduğunuz potansiyelle, gerçekten yapabileceğiniz şeyi yapmak için hayatınızda uçmayı tercih ettiğiniz rakımı belirlemenizdir. Çünkü sahip olduğumuz en yenilenebilir enerji kendi potansiyel ve tutkularımızdır. Bu yüzden onun için çabalayalım. Ve size geleceğin kanatlarında mükemmel bir macera diliyorum. Teşekkürler. (Alkışlar)