It's Christmas Eve, 1968. The Apollo 8 spacecraft has successfully completed its first three orbits around the moon. Launched from Cape Canaveral three days before, this is the first time that humans have ever traveled beyond low Earth orbit. On the vessel's fourth pass, the Earth slowly comes into view and reveals itself above the Moon's horizon. Astronaut Bill Anders frantically asks his crewmates where their camera is, grabs the Hasselblad, points it towards the window, presses the shutter, and takes one of the most important photographs of all time: "Earthrise."
1968 yılı Noel arifesi. Apollo 8 uzay aracı Ay etrafındaki ilk üç turunu başarı ile tamamladı. Üç gün önce Cape Canaveral'dan kalkarak, insanoğlu ilk defa alçak yörünge ötesine seyahat edecekti. Aracın dördüncü geçişinde Dünya yavaşça görüntüye giriyor ve kendisini Ay'ın ufkunda meydana çıkarıyordu. Astronot Bill Anders telaşla mürettebatına kameranın nerede olduğunu sorar, Hasselblad'ı kapar, cama doğru tutar, deklanşöre basar ve tüm zamanların en önemli fotoğraflarından birini çeker: "Earthrise."
When the crew was safely home a few days later, they were asked about the mission. Anders famously replied, "We went to the moon, but we actually discovered Earth."
Birkaç gün sonra eve sağ salim dönen ekibe görev hakkında sorular soruldu. Anders'ın meşhur cevabı şöyleydi: "Ay'a gittik, ama aslında Dünya'yı keşfettik."
What did he and his fellow crewmates feel in this incredible moment? In a study released just this past year, a team of researchers at the University of Pennsylvania examined the testimonies of hundreds of astronauts who had the opportunity to view the Earth from space. Their analysis uncovered three common feelings: first, a greater appreciation for Earth's beauty; second, an increased sense of connection to all other living beings; and third, an unexpected, often overwhelming sense of emotion. The researchers believe that seeing the Earth from a great distance provokes someone to develop new cognitive frameworks to understand what they are seeing. They believe these astronauts were forever changed by this new view, this new perspective, this new visual truth. This feeling is commonly referred to as the "overview effect."
O ve arkadaşları bu muhteşem anda ne hissetti? Geçen yıl yayınlanan bir çalışmada, Pensilvanya Üniversitesi'nden bir araştırma ekibi Dünya'yı uzaydan izleme fırsatı bulan yüzlerce astronotun beyanını inceledi. Analizleri üç ortak duyguyu açığa çıkardı: ilki, Dünya'nın güzelliğini daha çok takdir etme; ikincisi, diğer tüm canlılara bağlılık hissinde artış; ve üçüncüsü, beklenmedik kuvvetli bir duygu yoğunluğu. Araştırmacılar çok uzak bir mesafeden Dünya'yı görmenin, ne gördüklerini anlamaları için yeni bir bilişsel bir çerçeve geliştirmesine neden olduğuna inanıyorlar. Astronotların bu yeni manzara, bu yeni bakış açısı, bu yeni görsel hakikat ile tamamen değiştiklerine inanıyorlar. Bu his ekseriya "sorgulama etkisi" olarak anılır.
Only 558 people have ever been to outer space. 558 people had the opportunity to gaze down in awe, to wonder at our planet floating in an infinite sea of darkness. But what if that number were bigger?
Dünya dışına sadece 558 kişi gidebildi. 558 kişi, sonsuz bir karanlık denizinde süzülen gezegenimize huşu ve hayretle bakma şansına sahip oldu. Peki ya bu sayı daha büyük olsaydı?
Three years ago, I set off on my own mission: to see if I could bring this feeling of overwhelming scale and beauty to many more people just by using one small computer in my small New York City apartment. It was then, in 2013, that I launched "Daily Overview." Every day, I have used satellite imagery to create one expansive overhead view of our planet. More than 1,000 of these images have been created thus far, and more than 600,000 people tune in for this daily dose of perspectives. I create the imagery by curating photos from the massive archive of a satellite company called Digital Globe. They operate a constellation of five satellites, each roughly the size of an ambulance, that is constantly taking pictures of the Earth as they orbit at 28,000 kilometers per hour.
Üç yıl önce, kendi görevime koyuldum: Bakalım New York şehrindeki küçük dairemde sadece küçük bir bilgisayarı kullanarak çok daha fazla kişiye bu ezici küçüklük ve güzellik duygusunu yaşatabilecek miyim? "Daily Overview" açtığımda 2013 yılıydı. Her gün, uydu görüntülerini kullanarak gezegenimizin tepeden geniş bir görüntüsünü oluşturdum. Şu ana kadar binden fazla görüntü oluşturuldu ve 600 binden fazla insan bu günlük perspektif dozu için katılım gösterdi. Bu görüntüleri uydu şirketi Digital Globe'un muazzam arşivindeki fotoğrafları düzenleyerek oluşturdum. Onlar beşli bir takım uyduyu işletiyorlar, her biri kabaca bir ambulans büyüklüğünde ve yörüngelerinde 28.000 km/h hızla giderken sürekli Dünya'nın resmini çekiyorlar.
Now, what does this mean? Each of these satellites is equipped with a camera that has a focal length of 16 meters, so that's roughly 290 times greater than a DSLR camera equipped with a standard 55 millimeter lens. So if were able to attach one of their satellites to the roof of this theater in Oxford, we could take a picture of a football, clearly, on the pitch at the stadium in Amsterdam. That's 450 kilometers away. That's incredibly powerful technology. And I decided at the beginning of this project that I would use that incredible technology to focus on the places where humans have impacted the planet.
Şimdi, bu ne demek? Bu uydulardan her biri 16 metre odak uzaklığı olan birer kamera ile donatılmış, yani bu kabaca 55 milimetre lensi olan bir DSLR makineden 290 kat daha büyük. Yani, eğer uydularından birini Oxford'taki bu tiyatronun çatısına koyabilseydik, Amsterdam'daki bir stadyumun sahasındaki futbol topunun fotoğrafını net bir şekilde çekebilirdik. Bu 450 kilometre uzaklık demek. Bu muhteşem bir teknoloji. Ve bu projenin başında insanların gezegende etki ettikleri yerlere odaklanmak için bu muhteşem teknolojiyi kullanmaya karar verdim.
As a species, we dig and scrape the Earth for resources, we produce energy, we raise animals and cultivate crops for food, we build cities, we move around, we create waste. And in the process of doing all of these things, we shape landscapes and seascapes and cityscapes with increasing control and impunity. So with that in mind, I would like to share a few of my overviews with you now.
Bir tür olarak, kaynak için yeryüzünü kazıyoruz, enerji üretiyoruz, hayvanları yetiştiriyoruz ve gıda için ekip biçiyoruz, şehirler inşa ediyoruz, hareket ediyoruz ve atık üretiyoruz. Ve tüm bu şeylerin yapım sürecinde, kara, deniz ve şehir görüntülerine artan otorite ve çekinmezlikle şekil veriyoruz. Bunların ışığında birkaç genel değerlendirmemi şimdi sizinle paylaşmak istiyorum.
Here we see cargo ships and oil tankers waiting outside the entry to the port of Singapore. This facility is the second-busiest in the world by terms of total tonnage, accounting for one-fifth of the world's shipping containers and one half of the annual supply of crude oil.
Burada Singapur limanının girişinde bekleyen kargo gemilerini ve petrol tankerlerini görüyoruz. Burası toplam tonaj açısından dünyadaki ikinci en yoğun tesis, dünyanın nakliye konteynerlerinin beşte birine ve yıllık ham petrolün yarısına tekabül ediyor.
If you look closely at this overview, you'll see a lot of little specks. Those are actually cows at a feedlot in Summerfield, Texas, in the United States. So once cows reach a particular weight, roughly 300 kilograms, they are moved here and placed on a specialized diet. Over the next three to four months, the cows gain an additional 180 kilograms before they are shipped off to slaughter. You're also probably wondering about this glowing pool at the top there. That gets its color from a unique combination of manure, chemicals and a particular type of algae that grows in the stagnant water.
Bu görüntüye yakından bakarsanız, bir sürü küçük benek göreceksiniz. Bunlar aslında ABD, Teksas, Summerfield besi yerindeki inekler. İnekler belirli bir ağırlığa ulaştığında - kabaca 300 kilogram - özel bir diyet uygulanmak üzere buraya getirilir. Sonraki üç-dört ay, kesime gönderilmeden önce inekler 180 kilo daha alır. Ayrıca şu yukarıda parlayan havuzu da merak ediyorsunuzdur. Rengini özel bir gübre, kimyasal ve durgun suda büyüyen özel bir çeşit alg birleşiminden alıyor.
This is the Mount Whaleback iron ore mine in the Pilbara region of Western Australia, a beautiful yet scary scar on the face of the Earth. Of the world's mined iron ore, 98 percent is used to make steel and is therefore a major component in the construction of buildings, automobiles or appliances such as your dishwasher or refrigerator.
Bu, Batı Avustralya, Pilbara bölgesindeki Mount Whaleback demir cevheri madeni. Dünya'nın yüzünde güzel, mamafih korkunç bir yara izi. Dünya'nın demir cevheri madenleri %98 oranla çelik yapmak için kullanılıyor ve bina, otomobil veya bulaşık makinesi veya buzdolabı gibi cihazların yapımında ana bir bileşen.
This is a solar concentrator in Seville, Spain. So this facility contains 2,650 mirrors which are arrayed in concentric circles around an 140-meter-tall tower at its center. At the top of the tower, there is a capsule of molten salt that gets heated by the beams of light reflected upwards from the mirrors below. From there, the salt circulates to a storage tank underground, where it produces steam, which spins turbines and generates enough electricity to power 70,000 homes and offsets 30,000 tons of carbon dioxide emissions every year.
Bu, İspanya, Seville'deki solar toplayıcı. Bu tesiste 2.650 ayna bulunuyor ve bunlar merkezdeki 140 metre uzunluğunda bir kulenin etrafında eş merkezli çember şeklinde dizilmiştir. Kulenin en üstünde, aşağıdaki aynalardan yukarı yansıtılan ışık demetleri ile ısıtılan erimiş tuz kapsülü bulunuyor. Tuz oradan, buhar ürettiği bir depolama tankına aktarılarak türbinleri döndürüyor ve 70 bin evi aydınlatacak yeterli enerjiyi ve her yıl 30 bin ton karbondioksit emisyonu üretiyor.
This overview shows deforestation in Santa Cruz, Bolivia immediately adjacent to untouched tracts of rainforest. Deforestation in the country has primarily been driven by the expansion of mechanized agriculture and cattle ranching, so as the country tries to meet the demand of its growing population and feed them, the sacrificial destruction of its rainforest has taken place to do so. It is estimated that the country lost 4.5 million acres of rainforest in one decade alone from 2000 until 2010.
Bu görüntü Bolivia, Santa Cruz'daki el değmemiş yağmur ormanlarının hemen bitişiğindeki ormansızlaşmayı gösteriyor. Ülkedeki ormansızlaşmanın ilk sebeplerinden biri makineleşmiş tarım ve büyükbaş hayvancılığın yayılması oldu, böylece ülke, artan nüfusun taleplerini karşılamaya ve onları beslemeye çalıştı ve yağmur ormanları bu uğurda kurban edildi. Tahminlere göre, 2000-2010 yılları arasındaki 10 yılda 18 bin kilometre kare yağmur ormanı kaybedildi.
This is the Eixample district in Barcelona, Spain. So the overview perspective can be incredibly helpful to help us understand how cities function and how we can devise smarter solutions for urban planning, and this will become only more relevant as it is expected that 4.9 billion people will live in cities around the world by the year 2030. This area of Barcelona is characterized by its strict grid pattern, apartments with communal courtyards and these octagonal intersections which allow for more sunlight, better ventilation and additional parking at street level.
Burası İspanya, Barcelona'daki Eixample bölgesi. Genel perspektif şehirlerin nasıl işlediğini ve şehir planlaması için daha akıllı çözümleri nasıl bulabileceğimizi anlamaya yardımcı olmada son derece faydalı olabilir ve bu 2030 yılında, yani dünya şehirlerinde yaşayan sayısının tahminen 4.9 milyar olacağı zaman daha önemli olacaktır. Barselona'nın bu alanının karakteristiği sıkı ızgara deseni, ortak avlusu olan binalardır ve bu sekizgen kesişimler daha fazla güneş ışığı, daha iyi havalandırma ve sokak düzeyinde ek park yeri sağlıyor.
And here we see that grid pattern but under much different circumstances. This is the Dadaab Refugee Camp in northern Kenya, the largest such facility of its kind in the world. To cope with the influx of refugees who are fleeing Somalia, where there is famine and conflict, the UN has built this area gridded out at left called the LFO extension to house more and more refugees who are arriving and occupying these white dots, which are actually tents which will slowly fill up the area over time.
Ve burada ızgara desenini çok farklı bir durumda görüyoruz. Burası Kuzey Kenya'daki Dadaab Mülteci Kampı, kendi türünde dünyadaki en büyük tesis. Kıtlık ve çatışma olan Somali'den kaçan mültecilerin istilasıyla baş etmek için, BM sol taraftaki bu alanı inşa etti. LFO eklentisi denen bu bölge beyaz noktalı yerlere - zamanla alanı dolduracak olan çadırlar - işgal eden mültecileri barındırmak için inşa edildi.
So if you have one of these overviews, you have a moment in time. If we have two overviews, however, we are able to tell stories about changes in time. I call that feature of the project "Juxtapose," and we'll share a few examples of it with you now.
Eğer bu manzaralardan birine sahipseniz zamanda bir ana sahipsinizdir. Ama eğer elimizde iki görüntü varsa zamandaki değişim hakkında hikâyeler anlatabiliriz. Projenin bu özelliğini "Çakışma" olarak adlandırıyorum ve şimdi sizinle birkaç örnek paylaşacağız.
So the tulip fields in Netherlands bloom every year in April. So we take an image captured in March a few weeks before and contrast it to one taken a few weeks later. We're able to watch the flowers bloom in this magnificent cascade of color. It is estimated that the Dutch produce 4.3 billion tulip bulbs every year.
Hollanda'daki Lale tarlaları her yıl Nisan ayında çiçek açar. Biz de birkaç hafta öncesinden Mart ayında bir resim çektik ve bunu birkaç hafta sonrasıyla karşılaştırdık. Bu muhteşem renk şelalesinde çiçeklerin açışını izleyebiliyoruz. Hollandalıların her yıl 4.3 milyon lale soğanı ürettiği tahmin ediliyor.
In 2015, two dams collapsed at an iron ore mine in southeastern Brazil, causing one of the worst environmental disasters in the history of the country. It is estimated that 62 million cubic meters of waste were released when the dams broke, destroying numerous villages in the process, including Bento Rodrigues, seen here before ... and after the flood. Ultimately, 19 people were killed in this disaster. Half a million people did not have access to clean drinking water for an extended period of time, and the waste soon entered into the Doce River, extended for 650 kilometers all the way into the sea, killing unknowable amounts of plant and animal life along the way.
2015 yılında, güneydoğu Brezilya'da bir demir cevheri madeninde iki baraj çökmüş, ülke tarihindeki en kötü çevre felaketlerinden birine neden olmuştu. Tahminlere göre barajlar yıkıldığında 62 metreküp atık salınmış, çok sayıda köyü harap etmiş. Bento Rodrigues'in önceki ... ve sel sonrası hâli görülebiliyor. 19 kişi bu felakette hayatını kaybetti. Yarım milyon insan uzun bir süre temiz içme suyuna erişemedi ve atıklar kısa zamanda Doce Nehrine girdi, denize doğru 650 kilometre uzanarak bu güzergâhtaki kim bilir ne kadar bitki ve hayvanın ölümüne neden oldu.
And lastly, here is a story related to the crisis in Syria, a conflict which has claimed the lives of hundreds of thousands of people and displaced millions. So this patch of desert is seen in Mafraq, Jordan in 2011, the year the conflict started, and when we compare it to an image captured just this year in 2017, we see the construction of the Zaatari refugee camp.
Ve son olarak, Suriye'deki krizle ilgili bir hikâye, yüz binlerce insanın hayatına mal olan ve milyonları evinden eden bir çatışma. Bu da Marfak Ürdün'de görülen çöl parçası, yıl 2011, çatışmanın başladığı yıl. Bunu 2017'de çekilen bir fotoğrafla karşılaştırdığımızda Zaatari mülteci kampının inşasını görüyoruz.
So just as the astronauts of Apollo 8 watched the Earth rising above the lunar landscape for the first time, there is no way that you could have imagined what the places I just showed you look like from outer space. And while you may enjoy the aesthetics of an image, once you learn exactly what it is you're seeing, you may struggle with the fact that you still like it. And that's the tension I want to create with my work, because I believe it is that contemplation, that internal dialogue that will lead to greater interest in our planet and more awareness of what we're doing to it.
Apollo 8 astronotları Dünya'nın doğuşunu ilk kez Ay manzarasından izlerken size gösterdiğim yerlerin uzaydan böyle gözükeceğini hayal etmelerinin imkânı yoktu. Estetiği hoşunuza giden bir resmin aslında ne olduğunu bir kez öğrendiğinizde, hâlâ onu sevdiğiniz gerçeğiyle mücadele edebilirsiniz. Benim işimle yaratmak istediğim gerilim de bu, çünkü gezegenimize olan ilgimizi ve ona ne yaptığımızın farkındalığını artıracak şeyin bu temaşa ve bu iç konuşma olduğuna inanıyorum.
I believe that viewing the Earth from the overview perspective is more important now than ever before. Through the incredible technology of these high-flying cameras, we can see, monitor and expose the unprecedented impact that we are having. And whether we are scientists or engineers or policymakers or investors or artists, if we can adopt a more expansive perspective, embrace the truth of what is going on and contemplate the long-term health of our planet, we will create a better and safer and smarter future for our one and only home.
Şuna inanıyorum ki, şu zamanda Dünya'yı kuşbakışı izlemek öncekine nazaran çok daha önemli. Yüksekten uçan kameraların muhteşem teknolojisiyle emsalsiz etkimizi görebilir, denetleyebilir ve teşhir edebiliriz. Ve gerek bilim adamı veya mühendis veya politikacı veya yatırımcı veya sanatçı olalım, daha geniş bir bakış açısı edinebilir, neler olduğu gerçeğini kabullenir ve gezegenimizin uzun vadeli sağlığı için kafa yorarsak, biricik yuvamız için daha iyi, daha güvenli ve daha akıllı bir gelecek yaratacağız.
Thank you.
Teşekkür ederim
(Applause)
(Alkış)