I want to tell you a love story. But it doesn't have a happy ending. Once upon a time, I was a stubborn five-year-old who decided to become a marine biologist.
Size bir aşk hikâyesi anlatmak istiyorum. Ama mutlu sonla bitmiyor. Bir zamanlar, deniz biyoloğu olmaya karar vermiş 5 yaşında inatçı bir çocuktum.
Thirty-four years, 400 scuba dives and one PhD later, I'm still completely enamored with the ocean. I spent a decade working with fishing communities in the Caribbean, counting fish, interviewing fishermen, redesigning fishing gear and developing policy. I've been helping to figure out what sustainable management can look like for places where food security, jobs and cultures all depend on the sea.
34 yıl, 400 tüplü dalış ve bir doktoradan sonra hâlâ okyanusa tamamen aşığım. Karayipler'deki balıkçı topluluklarıyla çalışarak on yıl geçirdim, balık sayarak, balıkçılarla görüşerek, olta takımlarının yeniden tasarlayarak ve politika geliştirerek. Gıda güvenliğinin, işlerin ve kültürlerin denize bağlı olduğu yerler için sürdürülebilir yönetimin nasıl olabileceğini anlamaya yardımcı oluyordum.
In the midst of all this, I fell in love. With a fish. There are over 500 fish species that live on Caribbean reefs, but the ones I just can't get out of my head are parrotfish. Parrotfish live on coral reefs all over the world, there are 100 species, they can grow well over a meter long and weigh over 20 kilograms, but that's the boring stuff. I want to tell you five incredible things about these fish.
Bütün bunların ortasında, aşık oldum. Bir balığa. Karayip kayalıklarında yaşayan 500'den fazla balık türü var ama aklımdan çıkaramadığım tek tür ise papağan balığı. Papağan balıkları tüm dünyada mercan kayalıklarında yaşar, 100 türü vardır, bir metreden fazla uzayabilirler ve 20 kilogramdan ağır olabilirler ama bunlar sıkıcı şeyler. Size bu balıklarla ilgili 5 inanılmaz şeyi anlatmak istiyorum.
First, they have a mouth like a parrot's beak, which is strong enough to bite coral, although mostly they're after algae. They are the lawn mowers of the reef. This is key, because many reefs are overgrown with algae due to nutrient pollution from sewage and fertilizer that runs off of land. And there just aren't enough herbivores like parrotfish left out on the reefs to mow it all down.
Birincisi, mercan ısırmaya yetecek kadar güçlü, bir papağan gagası gibi ağızları vardır, çoğunlukla yosun peşinde olmalarına rağmen. Onlar kayalığın çim biçme makineleri. Bu önemli çünkü birçok kayalık kanalizasyon ve topraktan çıkan gübre kaynaklı besin kirliliği nedeniyle yosunlarla kaplanmış durumda ve bunları biçmek için kayalıklarda bırakılan papağan balıkları gibi otçullar yeterli sayıda değil.
OK, second amazing thing. After all that eating, they poop fine white sand. A single parrotfish can produce over 380 kilograms of this pulverized coral each year. Sometimes, when scuba diving, I would look up from my clipboard and just see contrails of parrotfish poop raining down. So next time you're lounging on a tropical white-sand beach, maybe thank of parrotfish.
Tamam, ikinci şaşırtıcı şey: Bütün bu yemeden sonra kaliteli beyaz kum dışkılıyorlar. Tek bir papağan balığı her yıl 380 kilogramdan fazla bu toz hâline getirilmiş mercandan üretebilir. Bazen, tüplü dalış yaparken panomdan yukarı bakardım ve sadece papağan balığı dışkısının yağmur gibi yağdığını görürdüm. Bir dahaki sefere tropikal beyaz kumlu bir sahilde uzandığınızda belki papağan balıklarına teşekkür edersiniz.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
Third, they have so much style. Mottled and striped, teal, magenta, yellow, orange, polka-dotted, parrotfish are a big part of what makes coral reefs so colorful. Plus, in true diva style, they have multiple wardrobe changes throughout their life. A juvenile outfit, an intermediate getup, and a terminal look.
Üçüncüsü, çok fazla biçimleri var. Alacalı ve çizgili, turkuaz, kızılımsı mor, sarı, turuncu, benekli papağan balıkları, mercan kayalıklarının renkliliğinin büyük bir parçası. Ayrıca, gerçek bir diva gibi ömürleri boyunca çoklu gardırop değişikliklerine sahipler. Bir çocuk takımı, orta düzey bir kıyafet ve nihai bir görünüş.
Fourth, with this last wardrobe change comes a sex change from female to male, termed sequential hermaphroditism. These large males then gather harems of females to spawn. Heterosexual monogamy is certainly not nature's status quo. And parrotfish exemplify some of the beauty of diverse reproductive strategies.
Dördüncüsü, bu son gardırop değişikliğiyle sıralı hermafroditizm olarak adlandırılan kadından erkeğe cinsiyet değişikliği geliyor. Bu geniş erkekler, yumurtlamaları için dişi haremleri topluyor. Heteroseksüel tek eşlilik kesinlikle doğada süregelen bir durum değil. Papağan balıkları çeşitli üreme stratejilerinin güzelliğinin bir kısmının örneği.
Fifth, and the most incredible, sometimes when parrotfish cozy up into a nook in the reef at night, they secrete a mucus bubble from a gland in their head that envelops their entire body. This masks their scent from predators and protects them from parasites, so they can sleep soundly. I mean, how cool is this?
Beşincisi ve en inanılmaz olanı, papağan balıkları geceleri bazen kayalıkta kuytu bir köşeye yanaştığında kafalarındaki bir bezden bütün vücutlarını saran bir mukus balonu salgılarlar. Bu, kendi kokularını yırtıcılardan gizler ve onları parazitlerden korur. Böylece mışıl mışıl uyuyabilirler. Yani, bu ne kadar havalı?
(Laughter)
(Gülüşmeler)
So this is a confession of my love for parrotfish in all their flamboyant, algae-eating, sand-pooping, sex-changing glory.
İşte bu, bütün gösterişli papağan balıklarına olan aşkımın bir itirafı, yosun yiyen, kum dışkılayan, cinsiyet değiştiren şöhretine.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
But with this love comes heartache. Now that groupers and snappers are woefully overfished, fishermen are targeting parrotfish. Spearfishing took out the large species, midnight blue and rainbow parrotfish are now exceedingly rare, and nets and traps are scooping up the smaller species. As both a marine biologist and a single person, I can tell you, there aren't that many fish in the sea.
Ama bu aşk kalp acısı getiriyor. Şimdi de orfozlar ve levrekler ne yazık ki aşırı avlanıyorlar, balıkçılar papağan balıklarını hedef alıyorlar. Zıpkınla balık avlamak büyük türleri yok etti, gece mavisi ve gök kuşağı papağan balıkları şimdi çok nadirler ve ağlar ve tuzaklar daha küçük türleri topluyor. Hem bir deniz biyoloğu hem de bir birey olarak size söyleyebilirim ki denizde çok fazla balık yok.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
And then, there's my love for their home, the coral reef, which was once as vibrant as Caribbean cultures, as colorful as the architecture, and as bustling as carnival. Because of climate change, on top of overfishing and pollution, coral reefs may be gone within 30 years. An entire ecosystem erased. This is devastating, because hundreds of millions of people around the world depend on reefs for their nutrition and income. Let that sink in.
Sonra, evlerine olan aşkım var, mercan kayalıkları, bir zamanlar Karayip kültürleri kadar canlı, mimarisi kadar renkli ve karnaval kadar hareketli olan. İklim değişikliği yüzünden üstelik aşırı avlanma ve kirlilikle birlikte mercan kayalıkları 30 yıl içinde yok olabilir. Koca bir ekosistem silinebilir. Bu yıkıcı çünkü dünya çapındaki yüz milyonlarca insan beslenmelerini ve gelirlerini bu mercanlara borçlu. Anlaşılmasına izin verin.
A little bit of good news is that places like Belize, Barbuda and Bonaire are protecting these VIPs -- Very Important Parrotfish. Also, more and more places are establishing protected areas that protect the entire ecosystem. These are critical efforts, but it's not enough. As I stand here today, only 2.2 percent of the ocean is protected. Meanwhile, 90 percent of the large fish, and 80 percent of the coral on Caribbean reefs, is already gone. We're in the midst of the sixth mass extinction. And we, humans, are causing it. We also have the solutions. Reverse climate change and overfishing, protect half the ocean and stop pollution running from land. But these are massive undertakings requiring systemic changes, and we're really taking our sweet time getting around to it.
Birazcık güzel olan haber ise; Belize, Barbuda ve Bonaire gibi yerler bu VIP'leri koruyor, Çok Önemli Papağan balıkları. Ayrıca, giderek daha fazla ülke bütün ekosistemi koruyacak sit alanları kuruyor. Bunlar ciddi uğraşlar ama yeterli değil. Bugün ben burada dururken okyanusların sadece yüzde 2,2'si korunuyor. Bu sırada, büyük balıkların %90'ı ve Karayip kayalıklarındaki mercanların %80'i yok oldu bile. Altıncı kitlesel yok oluşun tam ortasındayız. Ve biz, insanlar, buna neden oluyoruz. Aynı zamanda çözümlerimiz de var. İklim değişikliğini ve avlanmayı tersine çevirmek, okyanusların yarısını korumak ve karadan kaynaklanan kirliliği durdurmak. Ancak bu devasa projeler sistemsel değişiklikler gerektiriyor ve biz etrafında dolanarak güzel zamanımızı gerçekten harcıyoruz.
Each of us can contribute, though. With our votes, our voices, our food choices, our skills and our dollars. We must overhaul both corporate practices and government policies. We must transform culture. Building community around solutions is the most important thing.
Gerçi, her birimiz katkı sağlayabiliriz. Oylarımızla, sesimizle, yiyecek seçimlerimizle, yeteneklerimizle ve paramızla. Hem kurumsal uygulamaları hem de devlet politikalarını elden geçirmeliyiz. Kültürü dönüştürmeliyiz. Çözümler etrafında topluluk oluşturmak en önemli şey.
I am never going to give up working to protect and restore this magnificent planet. Every bit of habitat we preserve, every tenth of a degree of warming we prevent, really does matter. Thankfully, I'm not motivated by hope, but rather a desire to be useful. Because I don't know how to give an honest talk about my beloved parrotfish and coral reefs that has a happy ending.
Bu harika gezegeni korumak ve yenilemek için çalışmaktan asla vazgeçmeyeceğim. Doğal yaşamın kurtardığımız her bir parçası, önlediğimiz her 1/10 derecelik bir ısınma gerçekten önemli. Neyse ki umutla değil, yararlı olma arzusuyla motive oluyorum. Çünkü sevgili papağan balıklarım ve mercan kayalıkları hakkında nasıl mutlu bir sonu olan dürüst bir konuşma yapacağımı bilmiyorum.
Thank you.
Teşekkürler.
(Applause)
(Alkışlar)