Namaste. Salaam. Shalom. Sat Sri Akal. Greetings to all of you from Pakistan. It is often said that we fear that which we do not know. And Pakistan, in this particular vein, is very similar. Because it has provoked, and does provoke, a visceral anxiety in the bellies of many a Western soul, especially when viewed through the monochromatic lens of turbulence and turmoil. But there are many other dimensions to Pakistan.
Namaste. Salaam.(Hindu dili) Shalom. Sat Sri Akal. Pakistan'dan herkese selamlar Hep bilmediğimiz şeylerden korktuğumuz söylenir. Ve Pakistan da kısmen buna benzer. Çünkü Pakistan, pek çok Batılı ruhun içindeki içsel bir endişeyi tetikliyor, özellikle de çalkantı ve karmaşanın tek renkli merceğinden bakıldığı zaman. Fakat Pakistan için daha farklı pek çok boyut var.
And what follows is a stream of images, a series of images captured by some of Pakistan's most dynamic and young photographers, that aims to give you an alternative glimpse, a look inside the hearts and minds of some ordinary Pakistani citizens. Here are some of the stories they wanted us to share with you.
Ve şimdi sırada, size bazı sıradan Pakistanlıların kalplerine ve zihinlerine farklı bir bakış sunmak için Pakistan'ın en dinamik ve genç fotoğrafçılarından bazıları tarafından çekilmiş bir dizi fotoğraf var. Size onların sizinle paylaşmak istedikleri hikayelerden getirdik.
My name is Abdul Khan. I come from Peshawar. I hope that you will be able to see not just my Taliban-like beard, but also the richness and color of my perceptions, aspirations and dreams, as rich and colorful as the satchels that I sell.
Ben Abdul Khan. Peshawar'dan geliyorum. Görebileceğinizi umuyorum, sadece Taliban'a benzeyen sakalımı değil, sattığım el çantaları kadar zengin ve renkli olan algımın, isteklerimin ve düşlerimin zenginliğini ve renkliğini de...
My name is Meher and this is my friend Irim. I hope to become a vet when I grow up so that I can take care of stray cats and dogs who wander around the streets of the village that I live near Gilgit, northern Pakistan.
Benim adım Meher ve bu da arkadaşım Irim. Büyüyünce veteriner olmak istiyorum, benim yaşadığım yer olan Kuzey Pakistan'daki, Gılgıt köyünde başıboş dolaşan sokak kedi ve köpeklerine bakabileceğim.
My name is Kailash. And I like to enrich lives through technicolored glass. Madame, would you like some of those orange bangles with the pink polka dots?
Benim adım Kailash ve insanların yaşamlarını technicolor'lı camlar yoluyla zenginleştirmeyi seviyorum. Bayan, acaba pembe benekli, turuncu bilekliklerimizden almak ister miydiniz?
My name is Zamin. And I'm an IDP, an internally displaced person, from Swat. Do you see me on the other side of this fence? Do I matter, or really exist for you?
Benim adım Zamin. Swat bölgesinden, ülke içi mülteciyim (IDP). Beni bu çitin öbür tarafında görüyor musunuz? Sizin için fark eder miyim, ya da var mıyım?
My name is Iman. I am a fashion model, an up-and-coming model from Lahore. Do you see me simply smothered in cloth? Or can you move beyond my veil and see me for who I truly am inside?
Benim adım Iman. Lahore'den gelecek vaadeden bir moda modeliyim. Beni sadece giysinin içinde boğulmuş mu görüyorsunuz, yoksa peçemin ötesinde, aslında kim olduğumu görebiliyor musunuz?
My name is Ahmed. I am an Afghan refugee from the Khyber agency. I have come from a place of intense darkness. And that is why I want to illuminate the world.
Benim adım Ahmed. Khyber biriminden bir Afgan mülteciyim. Aşırı karanlık bir bölgeden geldim, ve bu yüzden dünyayı aydınlatmak istiyorum.
My name is Papusay. My heart and drum beat as one. If religion is the opium of the masses, then for me, music is my one and only ganja.
Benim adım Papusay. Kalbim ve davulum aynı ritmdedir. Eğer din kitlelerin afyonuysa, müzik de benim için tek kenevir.
A rising tide lifts all boats. And the rising tide of India's spectacular economic growth has lifted over 400 million Indians into a buoyant middle class. But there are still over 650 million Indians, Pakistanis, Sri Lankans, Bangladeshis, Nepalese, who remain washed up on the shores of poverty.
Yükselen bir akıntı tüm gemileri taşır. Ve Hindistan'ın inanılmaz ekonomik büyüme akıntısı 400 milyon Hintli'yi yüksek orta sınıfa taşıdı. Ama orada hala fakirliğin kıyılarında mahvolmuş 650 milyon Hintli, Pakistanlı, Sri Lankalı, Bangladeşli, Nepalli insan var.
Therefore as India and Pakistan, as you and I, it behooves us to transcend our differences, to celebrate our diversity, to leverage our common humanity. Our collective vision at Naya Jeevan, which for many of you, as you all recognize, means "new life" in Urdu and Hindi, is to rejuvenate the lives of millions of low income families by providing them with affordable access to catastrophic health care. Indeed it is the emerging world's first HMO for the urban working poor.
Bu yüzden, Hindistan ve Pakistan olarak, siz ve biz olarak, bize, farklılılarımızın üstüne çıkıp, çeşitliliğimizi kutlayıp, ortak insanlığımızı kullanmak yaraşır. Pek çoğunuzun bileceği gibi, "yeni yaşam" anlamına gelen Naya Jeevan'daki ortak tasavvur gücümüz, düşük gelirli ailelerlerdeki milyonların yaşamlarını onlara yıkıcı hastalıklara karşı bakım imkanı sağlayarak gençleştirmektir. Aslında bu gelişmekte olan dünyada kentli yoksul işçiler için ilk özel sağlık sigortası.
Why should we do this as Indians and Pakistanis? We are but two threads cut from the same cloth. And if our fates are intertwined, then we believe that it is good karma, it is good fortune. And for many of us, our fortunes do indeed lie at the bottom of the pyramid. Thank you. (Applause)
Peki bunu Hintliler ve Pakistanlılar olarak neden yapmalıyız? Çünkü bir aynu kumaştan kesilmiş iki iplik gibiyiz. Eğer kaderlerimiz birbirine dolanmışsa, bunun iyi karma, iyi talih olduğuna inanırız. Ve pek çoğumuz için talihimiz aslında piramidin en altında yatar. Teşekkürler. (Alkış)
Chris Anderson: Fantastic. Just stay up here. That was fantastic. I found that really moving. You know, we fought hard to get at least a small Pakistani contingent to come. It felt like it was really important. They went through a lot to get here. Would the Pakistanis please just stand up please? I just really wanted to acknowledge you. (Applause) Thank you so much.
Chris Anderson: Muhteşem. Lütfen burada kal. Harikaydı. Gerçekten hareketliydi. Biliyorsunuz, hiç olmazsa küçük bir Pakistanlı topluluğun gelmesi için çok uğraştık. Bu bizim için çok önemliydi. Buraya gelmek için çok yol kat ettiler. Pakistanlılar ayağa kalkabilir mi lütfen? Sadece teyit etmek istedim. (Alkış) Çok teşekkürler...