I want you to touch your face. Go on. What do you feel? Soft? Squishy? It's you, right? You're feeling you? Well, it's not quite true. You're actually feeling thousands of microscopic creatures that live on our face and fingers. You're feeling some of the fungi that drifted down from the air ducts today. They set off our allergies and smell of mildew. You're feeling some of the 100 billion bacterial cells that live on our skin. They've been munching away at your skin oils and replicating, producing the smells of body odor. You're likely even touching the fecal bacteria that sprayed onto you the last time you flushed a toilet, or those bacteria that live in our water pipes and sprayed onto you with your last shower. Sorry.
Yüzünüze dokunmanızı istiyorum. Devam edin. Nasıl hissediyorsunuz? Yumuşak? Süngerimsi? Sensin, değil mi? Sen kendini hissediyor musun? Tam olarak doğru değil. Aslında yüzümüzde ve parmaklarımızda yaşayan binlerce mikroskopik canlıyı hissediyorsunuz. Bugün havalandırmadan süzülerek inen mantarların birazını hissediyorsunuz. Alerjilerimizi tetikliyor ve küf kokusunu ortaya çıkarıyor. Cildimizde yaşayan 100 milyar bakteri hücresinin bir kısmını hissediyorsunuz. Cildindeki yağları hapır hupur yiyorlar ve çoğalıyorlar, kötü vücut kokusu üretiyorlar. Muhtemelen en son sifona bastığın zaman üstüne püsküren bir fekal bakterisine dokunuyorsun ya da su borularımızda yaşayan ve son aldığın duşla üstüne püsküren bakterilere. Üzgünüm.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
You're probably even giving a microscopic high five to the two species of mites that live on our faces, on all of our faces. They've spent the night squirming across your face and having sex on the bridge of your nose.
Büyük ihtimalle yüzümüzde, yüzümüzün hepsinde yaşayan iki akar türüne mikroskobik bir beşlik bile çakıyorsun. Geceyi senin yüzünde kıpırdayarak ve burun kemerinde sevişerek geçiriyorlar.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
Many of them are now leaking their gut contents onto your pores.
Şuan birçoğu mide özlerini gözeneklerinize boşaltıyor.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
Now look at your finger. How's it feel? Gross? In desperate need of soap or bleach? That's how you feel now, but it's not going to be how you feel in the future.
Şimdi parmağına bak. Nasıl hissettiriyor? İğrenç? Sabun ya da çamaşır suyu arayışında mısınız? Şu an böyle hissediyorsunuz ama gelecekte hissedeceğiniz bu olmayacak.
For the last 100 years, we've had an adversarial relationship with the microscopic life nearest us. If I told you there was a bug in your house or bacteria in your sink, there was a human-devised solution for that, a product to eradicate, exterminate, disinfect. We strive to remove most of the microscopic life in our world now. But in doing so, we're ignoring the best source of new technology on this planet. The last 100 years have featured human solutions to microbial problems, but the next 100 years will feature microbial solutions to human problems.
Son 100 yıldır bize yakın yaşayan mikroskobik yaşamla muhalif bir ilişkimiz var. Size evinizde böcek ya da lavabonuzda bakteri olduğunu söylesem ve bunun için insan üretimi bir çözüm var; kökünü kurutacak, yok edecek, arındıracak bir ürün. Şu an dünyamızdaki mikroskobik hayatın çoğunu ortadan kaldırmak için uğraşırız. Ama böyle yaparak bu gezegendeki yeni teknolojinin en iyi kaynağını görmezden geliyoruz. Geçen 100 yıl, mikrobik sorunlara karşı insan çözümlerini ön plana çıkarıyordu ama önümüzdeki 100 yıl, insan sorunlarına karşı mikrobik çözümlere ağırlık verecek.
I'm a scientist, and I work with researchers at North Carolina State University and the University of Colorado to uncover the microscopic life that is nearest us, and that's often in our most intimate and boring environments, be it under our couches, in our backyards, or in our belly buttons. I do this work because it turns out that we know very little about the microscopic life that's nearest us. As of a few years ago, no scientist could tell you what bugs or microorganisms live in your home -- your home, the place you know better than anywhere else.
Ben bir bilim insanıyım ve Kuzey Carolina Devlet Üniversitesi ve Colorado Üniversitesi'ndeki araştırmacılarla bize en yakın olan mikroskobik hayatı ortaya çıkarmak için çalışıyorum ve orası sık sık bizim en samimi ve sıkıcı çevrelerimizdir; koltuklarımızın altı olsun, arka bahçemiz ya da göbek deliklerimiz. Bu işi yapıyorum çünkü görülen o ki dibimizdeki mikroskobik yaşam hakkında çok az şey biliyoruz. Birkaç yıl öncesine kadar hiçbir bilim insanı sana evinde -her yerden daha iyi bildiğin evinde- yaşayan böceklerin veya mikroorganizmaların ne olduğunu söyleyemezdi.
And so I and teams of others are armed with Q-tips and tweezers and advanced DNA techniques to uncover the microscopic life nearest us. In doing so, we found over 600 species of bugs that live in USA homes, everything from spiders and cockroaches to tiny mites that cling to feathers. And we found over 100,000 species of bacteria and fungi that live in our dust bunnies, thousands more that live on our clothes or in our showers. We've gone further still, and we looked at the microorganisms that live inside the bodies of each of those bugs in our home. In each bug, for example, a wasp, we see a microscopic jungle unfold in a petri plate, a world of hundreds of vibrant species. Behold the biological cosmos! So many of the species you're looking at right now don't yet have names. Most of the life around us remains unknown.
Bu yüzden ben ve diğer ekipler dibimizde yaşayan mikroskobik yaşamı açığa çıkarmak için kulak pamukları, cımbızlarla ve gelişmiş DNA teknikleriyle donatıldık. Böyle yaparak ABD'deki evlerinde yaşayan 600'ün üzerinde böcek türü bulduk; örümcekten, hamam böceğinden tüylere tutunan küçük akarlara kadar her şey. Ve toz yumaklarında yaşayan 100 binin üzerinde bakteri ve mantar bulduk, kıyafetlerimizde ve duşlarımızda yaşayan daha binlercesi var. Daha da ilerledik ve evimizdeki böceklerin her birinin vücutlarının içinde yaşayan mikroorganizmalara baktık. Her böcekte, örneğin bir yaban arısında, petri kabında mikroskobik ormanın ortaya çıkışını gördük, yüzlerce hayat dolu türün dünyası. Biyolojik evrene bakın! Bu yüzden şu an baktığınız pek çok türün daha isimleri yok. Etrafımızdaki pek çok yaşam bilinmezliğini sürdürüyor.
I remember the first time I discovered and got to name a new species. It was a fungus that lives in the nest of a paper wasp. It's white and fluffy, and I named it "mucor nidicola," meaning in Latin that it lives in the nest of another. This is a picture of it growing on a dinosaur, because everyone thinks dinosaurs are cool. At the time, I was in graduate school, and I was so excited that I had found this new life form. I called up my dad, and I go, "Dad! I just discovered a new microorganism species." And he laughed and he goes, "That's great. I hope you also discovered a cure for it."
Yeni bir tür keşfettiğim ve isim verdiğim zamanı hatırlıyorum. Kağıt yaban arısı yuvasında yaşayan bir mantardı. Beyaz ve kabarık tüylüydü ve "mucor nidicola" olarak isimlendirdim, Latince'de başka yuvada yaşayan demek. Bu bir dinozorda büyüyen bir tanesinin resmi çünkü herkes dinozorların havalı olduğunu düşünüyor. O zaman yüksek lisans yapıyordum ve yeni bir yaşam formu bulduğum için çok heyecanlıydım. Babamı aradım ve dedim ki, "Baba! Yeni bir mikroorganizma türü keşfettim." Güldü ve dedi ki, "Harika. Umarım bunun için bir tedavi de bulursun."
(Laughter)
(Gülüşmeler)
"Cure it."
"Tedavi et."
Now, my dad is my biggest fan, so in that crushing moment where he wanted to kill my new little life form, I realized that actually I had failed him, both as a daughter and a scientist. In my years toiling away in labs and in people's backyards, investigating and cataloging the microscopic life around us, I'd never made clear my true mission to him. My goal is not to find technology to kill the new microscopic life around us. My goal is to find new technology from this life, that will help save us.
Şu an babam en büyük hayranım, ve yeni küçük yaşam formumu öldürmek istediği o kırılma anında farkettim ki aslında onu yüzüstü bıraktım, hem bir kız hem de bilim insanı olarak. Laboratuvarlarda ve insanların arka bahçelerinde çalışıp çabaladığım yıllarda, etrafımızdaki mikroskobik yaşamı incelerken ve sınıflandırırken gerçek hedefimi ona hiç açıklamadım. Amacım etrafımızdaki mikroskobik yaşamı öldürecek teknolojiyi bulmak değil. Amacım bizi kurtarmaya yardım edecek bu yaşamdan yeni teknolojiyi bulmak.
The diversity of life in our homes is more than a list of 100,000 new species. It is 100,000 new sources of solutions to human problems. I know it's hard to believe that anything that's so small or only has one cell can do anything powerful, but they can. These creatures are microscopic alchemists, with the ability to transform their environment with an arsenal of chemical tools. This means that they can live anywhere on this planet, and they can eat whatever food is around them. This means they can eat everything from toxic waste to plastic, and they can produce waste products like oil and battery power and even tiny nuggets of real gold. They can transform the inedible into nutritive. They can make sugar into alcohol. They give chocolate its flavor, and soil the power to grow.
Evimizdeki yaşam çeşitliliği 100 binlik yeni tür listesinden daha çok. Bu insan sorunlarına 100 bin yeni çözüm kaynağıdır. Biliyorum çok küçük ya da bir hücreli olan şeyin güçlü bir şey yapmasına inanması zor, ama yapabilirler. Bu yaratıklar mikroskobik simyagerler, kimyasal cephanelikleriyle çevrelerini değiştirme yeteneğine sahipler. Bu da gezegendeki herhangi bir yerde yaşayabilirler demek oluyor ve etraflarındaki ne olursa olsun yiyebilirler. Yani zehirli atıktan plastiğe kadar her şeyi yiyebilirler. Ve yağ ve batarya gücü gibi atık madde üretebilirler, hatta minik gerçek altın külçesi bile. Yenilemeyenleri besin maddesine dönüştürür. Şekerden alkol yapar. Çikolatalara tat verir ve toprağa büyümesi için güç verir.
I'm here to tell you that the next 100 years will feature these microscopic creatures solving more of our problems. And we have a lot of problems to choose from. We've got the mundane: bad-smelling clothes or bland food. And we've got the monumental: disease, pollution, war. And so this is my mission: to not just catalog the microscopic life around us, but to find out what it's uniquely well-suited to help us with.
Önümüzdeki 100 yıl, bu mikroskobik yaratıkların problemlerimizin çoğunun çözümünde rol alacağını söylemek için buradayım. Seçmek için pek çok sorunumuz var. Sıradan şeyler var: kötü kokan kıyafetler ve yavan yiyecekler. Devasa şeyler var: hastalık, kirlilik, savaş. Ve bu benim görevim: etrafımızdaki mikroskobik yaşamı sadece sınıflandırmak değil aynı zamanda bize yardım etmeye eşsiz olarak uygun şeyi bulmak.
Here's an example. We started with a pest, a wasp that lives on many of our homes. Inside that wasp, we plucked out a little-known microorganism species with a unique ability: it could make beer. This is a trait that only a few species on this planet have. In fact, all commercially produced beer you've ever had likely came from one of only three microorganism species. Yet our species, it could make a beer that tasted like honey, and it could also make a delightfully tart beer. In fact, this microorganism species that lives in the belly of a wasp, it could make a valuable sour beer better than any other species on this planet. There are now four species that produce commercial beer. Where you used to see a pest, now think of tasting your future favorite beer.
Burada bir örnek var. Zararlı bir böcek ile başladık, pek çoğumuzun evinde yaşayan bir yaban arısı. Bu yaban arısının içinden az bilinen eşsiz yetenekli bir mikroorganizma çıkardık: bira yapabilir. Bu sadece bir kaç türün sahip olduğu bir yetenek. Aslında içtiğiniz bütün ticari üretilen biralar çoğunlukla sadece üç mikroorganizma türünün birinden yapılıyor. Evet, bizim türlerimiz birayı bal gibi tatlı yapabilir ve lezzetli keskin bir bira da yapabilir. Aslında bir yaban arısının karnında yaşayan bu mikroorganizma türü bu gezegendeki diğer türlerden daha iyi, değerli ekşi bira da yapabilir. Şu an ticari bira üreten dört tür var. Zararlı bir böcek gördüğün yerde şimdi gelecekteki gözde biranı tattığını düşün.
As a second example, I worked with researchers to dig in the dirt in people's backyards. There, we uncovered a microorganism that could make novel antibiotics, antibiotics that can kill the world's worst superbugs. This was an awesome thing to find, but here's the secret: for the last 60 years, most of the antibiotics on the market have come from similar soil bacteria. Every day, you and I and everyone in this room and on this planet, are saved by similar soil bacteria that produce most of our antibiotics. Where you used to see dirt, now think of medication.
İkinci bir örnek olarak, insanların arka bahçelerinde toprağı kazan araştırmacılarla çalıştım. Orada yeni kuşak antibiyotikler yapan bir mikroorganizma keşfettik, dünyanın en kötü süper böceklerini öldürebilen antibiyotikler. Olağanüstü bir şeydi ama işte sırrı: geçen 60 yıldır piyasadaki antibiyotiklerin çoğu benzer toprak bakterisinden yapılmaktadır. Her gün sen, ben ve herkes bu odadaki ve bu gezegendeki antibiyotiklerimizin çoğunu üreten benzer toprak bakterisi tarafından kurtarılıyoruz. Toprağı gördüğünüzde ilaç tedavisini düşünün.
Perhaps my favorite example comes from colleagues who are studying a pond scum microorganism, which is tragically named after the cow dung it was first found in. It's pretty unremarkable and would be unworthy of discussion, except that the researchers found that if you feed it to mice, it vaccinates against PTSD. It vaccinates against fear. Where you used to see pond scum, now think of hope.
Belki de favori örneğim, üzücü olarak ilk bulunduğu sığır pisliğinin adı verilen yosun tabakası mikroorganizmasını çalışan arkadaşlarımdan geliyor. Bu çok önemsiz ve tartışmaya değer değil fakat araştırmacılar, bunun farelere verildiğinde TSSB'ye karşı aşılandıklarını buldu. Korkuya karşı aşılanıyor. Yosun tabakası gördüğün yerde artık umudu düşün.
There are so many more microbial examples that I don't have time to talk about today. I gave you examples of solutions that came from just three species, but imagine what those other 100,000 species in your dust bunnies might be able to do. In the future, they might be able to make you sexier or smarter or perhaps live longer.
Bugün konuşmak için fırsat bulamadığım daha pek çok mikrobik örnek var. Size üç türden elde edilen çözüm örneklerini verdim ama toz yumaklarınızdaki 100 bin diğer türün neler yapabileceğini hayal edin. Gelecekte sizi daha seksi yapabilir ya da daha zeki ya da belki de daha uzun yaşatabilir.
So I want you to look at your finger again. Think about all those microscopic creatures that are unknown. Think about in the future what they might be able to do or make or whose life they might be able to save. How does your finger feel right now? A little bit powerful? That's because you're feeling the future.
Parmağınıza tekrar bakmanızı istiyorum. Bütün bilinmeyen mikroskobik yaratıkları düşünün. Gelecekte neler yapabileceğini ya da sağlayabileceğini ya da kurtarabilecekleri hayatları düşünün. Parmağın şimdi nasıl hissediyor? Biraz daha mı güçlü? Evet çünkü geleceği hissediyorsun.
Thank you.
Teşekkür ederim.
(Applause)
(Alkışlar)