Most of you will know about the challenges faced by my beloved continent, Africa. Too many people are poor. Millions of girls don't have access to school. And there aren't enough jobs for the rapidly growing population. Every day, 33,000 new young people join the search for employment. That's 12 million for three million formal jobs. In sub-Saharan Africa, less than one in four young people are likely to get waged or salaried work. The chances of making a secure living are even slimmer for poor and rural young women. They cannot afford an education. And they do not have the same access to wages, loans or land as men. This leaves entire communities trapped in a vicious cycle of poverty, inequality and hopelessness.
Çoğunuz, benim sevgili kıtamın karşılaştığı zorluklar hakkında bilgi sahibisinizdir, Afrika. Çok fazla insan fakir. Milyonlarca genç kızın eğitime erişimi yok. Ve hızla büyüyen nüfus için yeterince iş imkanı yok. Her gün 33.000 yeni genç, iş arayışına katılıyor. Bu, 3 milyon resmi iş için 12 milyon anlamına gelir. Sahra Altı Afrika'da, Her 4 gençten birinden daha azının ücretli veya maaşlı iş bulma ihtimali bulunuyor. Fakir kadınlar ve kırsal kadınları için güvenli bir yaşam sağlama şansı çok daha düşük. Bir eğitime güçleri yetmiyor ve maaş, kredi veya topraklara erkeklerle eşit erişimleri yok. Bu durum, toplumların bütününü kısır bir yoksulluk, eşitsizlik ve umutsuzluk döngüsüne hapseder.
But I'm not here to narrate the doom and gloom, because we also know that a youthful population presents an opportunity to kick-start economic growth and solve global challenges. And in fact, there is a growing movement in Africa, of educated young women, who are stepping up and using the power of their network and a tool we call social interest to uplift communities.
Fakat umutsuz bir durum anlatmak için burada değilim. Çünkü biliyoruz ki genç bir nüfus ekonomik büyümeyi başlatmak ve küresel zorlukları çözmek için aynı zamanda bir fırsat sunuyor. Hatta, Afrika'da büyüyen bir hareket var, eğitimli genç kadınların hareketi. Toplumu kalkındırmak için kendi bağlantılarının gücünü ve ''sosyal çıkar'' dediğimiz aracı kullanarak güçlenen bir hareket.
I'm one of the leaders of the organization behind this movement. An organization that also supported me through school. And I have seen social interest multiply the impact of our work. Social interest is a way to pay back interest on a loan through service, rather than dollars. Sharing time and knowledge through mentoring, academic support, business training to others in need. This means the impact of a loan is felt not by one, but by many.
Ben, bu hareketin arkasındaki organizasyon liderlerinden biriyim. Bu, bana okulum boyunca destek veren de bir organizasyon. Ve ben, sosyal çıkarın çalışmalarımızın etkisini katladığını gördüm. Sosyal çıkar, bir kredinin faizini dolar yerine hizmet yoluyla geri ödemenin bir yoludur. Rehberlik yoluyla zaman ve bilgi paylaşımı, akademik destek, ihtiyacı olanlara işletme eğitimi. Bu, bir kredi etkisinin bir değil birçok kişi tarafından hissedilmesi demektir.
Through this system, we've been able to help and send more and more girls to school, support them while they are there, help them start businesses and ultimately, lead in their communities -- all while providing funding for the next generation. Social interest can be used to supercharge any movement where the benefits can be paid forward.
Bu sistem sayesinde, daha fazla kıza yardım edebiliyor ve okula gönderebiliyoruz, eğitimleri boyunca destekleyebiliyoruz, iş kurmalarına yardımcı olabiliyoruz ve en sonunda, kendi topluluklarına liderlik etmelerini sağlıyoruz -- hepsi, gelecek nesil için finansman sağlarken. Sosyal çıkar, ileride sosyal yardımlar ile geri ödenebilecek her türlü organizasyonu güçlendirmek için kullanılabilir.
Let me give you an example. This is Stumai from rural Tanzania. She tragically lost her father when she was just three years old. Leaving a disabled mother to single-handedly raise her and her five siblings. Once Stumai completed primary school, she was about to drop out of school and become one of the 92 percent of girls in sub-Saharan Africa that never finish high school. Instead, she got lucky. She got support from a nonprofit that paid her fees and kept her in school.
Size bir örnek vereyim. Bu Tanzanya'nın kırsal kesiminden Stumai. Henüz üç yaşındayken babasını trajik bir şekilde kaybetti. Onun ve 5 kardeşinin bakımları için engelli bir anneyi tek başına bırakarak. Stumai ilkokulu tamamladıktan sonra, okulu bırakmak ve Sahra Altı Afrika'daki kızların, liseyi asla bitiremeyen %92'sinden biri olmak üzereydi. Bunun yerine, şans onu buldu. Okul ücretlerini ödeyen ve onu okulda tutan bir sivil toplum örgütü tarafından desteklendi.
But upon graduating high school, she faced a daunting challenge of what's next. She knew she had to start her own business to survive. And to help her mother, who had tried so hard to keep her in school by selling her only assets, a stack of corrugated iron sheets she had been saving in the hope of building a better home for her children. Stumai also knew she wouldn’t get a loan from a traditional bank, which generally considers young, rural women like her, without land or assets, unbankable.
Ancak liseyi tamamladığında sıradaki ürkütücü zorluk ile karşı karşıya kaldı. Hayatta kalabilmek için kendi işini kurması gerektiğini biliyordu. Ve onu okulda tutabilmek için çocuklarına daha iyi bir ev inşa etme umuduyla sakladığı, sahip olduğu tek değerli varlığı olan dalgalı sac levhaları satarak binbir zorlukla uğraşmış annesine yardımcı olabilmek için. Stumai ayrıca, geleneksel bir bankadan kredi alamayacağını biliyordu. Onun gibi topraksız veya servetsiz, genç ve kırsal kadınları genellikle güvenilir kabul etmiyorlardı.
Through a special group of lending partners, she secured 350 dollars to start a food shop, selling vegetables, oil, rice, tomatoes, onions and beans. Fellow network members helped to train her on basic business skills, like creating a business plan, working out profits, marketing, keeping business records and the value of savings. And the business took off. She repaid the original loan within eight months, and then borrowed 2,000 dollars to start a motorcycle taxi and courier business.
Özel bir kredi grubu ortaklığı yoluyla; sebze, yağ, pirinç, domates, soğan ve fasulye satan bir gıda dükkanı açabilmek için 350 dolar kredi aldı. Diğer üyeler, ona temel işletme becerileri eğitimi konusunda yardımcı oldu: bir iş planı oluşturma, kâr elde etme, pazarlama, işletme kayıtları tutma, ve tasarrufları değerlendirme gibi. Ve iş başarılı oldu. Sekiz ay içerisinde ana kredi tutarını geri ödedi ve ardından motosiklet taksi ve kurye işine başlamak için 2.000 dolar borç aldı.
Stumai now owns two motorcycles and employs two people. And she has been able to purchase land and build a house, and the business continues to grow from strength to strength.
Stumai artık 2 motosiklete sahip ve iki kişiye istihdam sağlıyor. Arazi satın alabildi ve kendisine ev inşa edebildi ve işi gittikçe güçlenerek büyümeye devam ediyor.
Stumai repaid her interest in social interest. She paid social interest by providing mentoring to girls in a local high school. She volunteered weekly as a learner guide, delivering a life skills and well-being curriculum that helps children gain the confidence to ask questions, care for and support each other, learn about health and nutrition, set goals and learn how to achieve them. Stumai says her greatest reward is witnessing the girls she mentors start to believe in themselves and succeeding.
Stumai, faizini de sosyal menfaat ile geri ödedi. Faizini, sosyal çıkar için yerel bir lisede, kızlara danışmanlık yaparak geri ödedi. Her hafta, öğrenci rehberi olarak gönüllü oldu. Hayat becerileri, sağlık ve mutluluk müfredatı sunarak çocukların soru sormaları için gerekli güveni kazanmalarına, birbirleriyle ilgilenmelerine ve birbirlerini desteklemelerine, sağlık ve beslenme hakkında öğrenmelerine, hedef belirlemelerine ve onlara ulaşmalarına yardımcı oldu. Stumai; en büyük ödülünün, akıl hocalığı yaptığı kızların kendilerine inanmaya başlamalarına ve başarılı olmalarına tanıklık etmek olduğunu söylüyor.
These days, Stumai also trains other learner guides. That's multiplying the number of girls making it through school and into secure livelihoods like she did. Through her business profits, she has been able to support her siblings, three nieces and nephews and other children in her community to go to school. She also regularly supports other network members. For example, a young woman studying for a diploma in community development. In the past two years, Stumai helped her with money for bus fare, for sanitary pads, for soap and encouraged her to keep going. Stumai spends 370 dollars a year supporting the education of others. That's 17 percent of her gross earnings from her motorcycle business. This is the power of social interest.
Bu günlerde, Stumai, ayrıca başka öğrenci rehberleri eğitiyor. Bu, okula gitmeyi başarıp onun gibi hayatını garantileyebilen kızların sayısını katlıyor. İşinde elde ettiği kazançlar sayesinde; kardeşlerine, üç yeğeni ile topluluğundaki diğer çocuklara okula gidebilmeleri için destek olabildi. Ayrıca diğer topluluk üyelerini de düzenli olarak destekliyor. Örnek olarak toplum kalkınması üzerine eğitim gören bir genç kadın. Son iki yılda, Stumai ona yol parası, hijyenik ped, sabun için maddi yardımda bulundu ve devam etmesi için teşvik etti. Stumai, başkalarının eğitimini desteklemek için yılda 370 dolar harcıyor. Bu, motosiklet işletmesinden elde ettiği brüt kazancın %17'si. Bu, sosyal menfaatin gücüdür.
Stumai's example shows that if you help one girl, not only to go to school, but graduate and start a business, she can in turn make a giant difference in the lives of others and her community. Had Stumai paid back interest on her loan in dollars, her success might have been felt by her and her immediate family, but because she paid interest as social interest, the impact was felt by her mentees, her nieces, nephews, her employees and so many others around her. Stumai is just one example of many.
Stumai örneği şunu göstermekte: Eğer bir kıza sadece okula gitmesi için değil, mezun olması ve işini kurması için de yardım ederseniz başkalarının ve kendi topluluğunun hayatında dev bir fark yaratabilir. Stumai; kredisinin faizini dolar ile geri ödemiş olsaydı, başarısı kendisi ve yakın ailesi tarafından hissedilmiş olabilirdi. Fakat faizini sosyal hizmetler ile geri ödediği için etkisi öğrencileri, yeğenleri, çalışanları ve etrafındaki birçok kişi tarafından hissedildi. Stumai, birçoğu içerisinden sadece bir örnek.
Today, we have 7,000 learner guides like Stumai, working across Malawi, Tanzania, Ghana, Zambia and Zimbabwe. And collectively, they've helped children do better in school. The girls we work with are nearly three times less likely to drop out of school, because learner guides make home visits when girls fail to attend school to help them back on track. They also work with communities and district governments to address the challenges children face, including preventing or annulling child marriages, connecting children facing hunger or hardship at home with local support, or running study groups so that children who might be lagging behind in their studies can get supporters and catch up. They act as trusted sisters, friends and guardians.
Bugün; Malavi'nin, Tanzanya'nın, Zambiya'nın ve Zimbabve'nin genelinde çalışan Stumai gibi 7.000 öğrenci rehberimiz bulunuyor. Ortaklaşa bir şekilde, çocukların okulda daha başarılı olmalarına yardımcı oldular. Birlikte çalıştığımız kız öğrencilerin okulu bırakma oranları neredeyse 3 kat daha az. Çünkü öğrenci rehberleri, kızlar okula devam edemediğinde tekrar dönebilmeleri için ev ziyaretleri yapıyor. Ayrıca çocukların karşılaştıkları zorlukları çözebilmek için topluluklar ve bölgesel kaymakamlıklar ile birlikte çalışıyorlar; çocuk evliliklerinin önlenmesi veya iptal edilmesi, evlerinde açlık veya zorluk yaşayan çocukları yerel destekle bir araya getirmek ve etütler düzenlemek buna dahil. Böylece eğitimlerinde geri kalmış olan çocuklar destek alabilir ve arayı kapatabilir. Güvenilir kız kardeş, arkadaş ve koruyucu kişiler gibi davranırlar.
So far, nearly 6,300 network members have borrowed close to three million dollars, with a repayment rate of those loans at consistently above 95 percent. And our 140,000 members, they have invested their own resources to support and send over 937,000 children to primary and secondary school. Every young woman we work with supports, on average, another three children outside of her immediate family to go to school. All without additional money from us.
Şimdiye kadar neredeyse 6.300 organizasyon üyesi 3 milyon dolara yakın borç aldı, bu kredilerin geri ödenme oranı ise devamlı olarak %95'in üzerinde. Ve 140.000 üyemiz, 937.000'den fazla çocuğu ilkokul ve ortaokula gönderebilmek ve destekleyebilmek için kendi kaynaklarını kullanarak yatırım yaptılar. Birlikte çalıştığımız her genç kadın, yakın ailesinin dışında, ortalama 3 çocuğu daha okula gidebilmesi için destekliyor. Hepsi, bizden ek kaynak olmadan.
We are building a powerful force. Gaining ever greater momentum as we open the door for more and more girls to go to school, succeed, lead and in turn, support thousands more. This system, supporting those once excluded to transform their lives and then step up for others, can work for more than girls' education. Of course, you need to get your money back if you lend it. But instead of demanding interest in dollars, can you consider using social interest instead?
Güçlü bir kuvvet oluşturuyoruz. Okula gitmesi, başarıya ulaşması, liderlik etmesi ve sonrasında binlercesine daha destek olabilmesi için gitgide daha fazla kız çocuğuna kapımızı açtıkça daha da büyük bir ivme kazanıyoruz. Bu sistem, bir zamanlar, hayatlarını değiştirmek konusunda dışlanan ve sonra diğerleri için ayaklananları desteklerken, kızların eğitiminden daha fazlası için kullanılabilir. Tabii ki borç verirseniz paranızı geri almanız gerekir. Fakat faizi dolar ile talep etmek yerine sosyal menfaat kullanmayı düşünebilir misiniz?
For example, could young people pass on the skills they learned in training colleges? Like Michelle, who teaches brickmaking in rural Zimbabwe. Or Louisa, who is training others on climate-smart agriculture in Malawi. Or Fatima in Ghana, who is training women to help deliver babies where expectant mothers might not be able to make it to the local hospital on time.
Örneğin, genç bireyler eğitim kolejlerinde öğrendikleri becerileri aktarabilir mi? Kırsal Zimbabve'de tuğla yapımını öğreten Michelle gibi. Veya Malavi'de diğerlerini akıllı tarım konusunda eğiten Louisa gibi. Veya Gana'da hamile kadınların hastaneye zamanında gidemeyecekleri yerlerde kadınları doğum hakkında eğiten Fatima gibi.
When I was growing up, an elder in my village in rural Zimbabwe once described the challenges I faced in going to school. She said, "Those who harvest many pumpkins often do not have the clay pots to cook them in."
Ben büyürken kırsal Zimbabve'de köyümde bir büyüğüm bir keresinde okula giderken karşılaştığım zorlukları anlattı. Dedi ki, ''Çok bal kabağı hasat edenlerin genellikle onları pişirmek için kil kapları yoktur.''
(Laughter)
(Gülüşme)
What she meant was that, although I got the best possible results in my exams when I finished elementary school, my talent was of no value if my family could not afford to pay for me to continue my education. Well, with this system, we are not just providing pots, or making a single meal out of the pumpkins. After all, there are hundreds of seeds in a single pumpkin. We are saving the seeds, planting them and nurturing every one of them. And the result? A virtuous cycle of prosperity, equality and hope, led by young women. Because together, we are shaking up the world. Pamoja tunaweza -- that's Swahili for my network motto: "Together we can!"
Anlatmak istediği şey, ne kadar sınavlarımda mümkün olan en iyi sonuçları alsam da ilkokulu bitirdiğim zaman eğitimime devam edebilmem için ailemin yeterli maddi gücü yoksa yeteneğimin hiçbir değeri yoktu. Bu sistem ile sadece çanak temin etmiyoruz, veya bal kabağından tek bir öğün pişirmiyoruz. Sonuç olarak, bir bal kabağında yüzlerce tohum bulunuyor. Tohumları koruyoruz, onları ekiyoruz ve her birini yetiştiriyoruz. Ve sonuç? Genç kadınların liderliğinde, verimli bir başarı, eşitlik ve umut döngüsü. Çünkü birlikte, biz dünyayı değiştiriyoruz. Pamoja tunaweza -- Svahili dilinde organizasyonumun sloganı: ''Birlikte başarabiliriz!''
Thank you.
Teşekkürler.
(Applause)
(Alkış)