There are 39 million people in the world who are blind. Eighty percent of them are living in low-income countries such as Kenya, and the absolute majority do not need to be blind. They are blind from diseases that are either completely curable or preventable.
Dünya'da 39 milyon görme engelli insan var. Onların %80'i Kenya gibi düşük gelirli ülkelerde yaşıyorlar ve çok büyük bir kısmı görme engelli olmak zorunda değil. Onlar, tamamıyla tedavi edilebilir ya da önlenebilir hastalıklardan dolayı görme engelliler.
Knowing this, with my young family, we moved to Kenya. We secured equipment, funds, vehicles, we trained a team, we set up a hundred clinics throughout the Great Rift Valley to try and understand a single question: why are people going blind, and what can we do?
Ailem ve ben bunu öğrendiğimizde, Kenya'ya taşındık. Büyük Rift Vadisi boyunca yüz kadar klinik açtık; ekipman, fon ve araçlar temin ettik, bir ekip eğittik, tek bir soruyu anlamak için: insanlar niçin görme yetilerini kaybediyorlar ve biz bunun için ne yapabiliriz?
The challenges were great. When we got to where we were going, we set up our high-tech equipment. Power was rarely available. We'd have to run our equipment from petrol power generators. And then something occurred to me: There has to be an easier way, because it's the patients who are the most in need of access to eye care who are the least likely to get it.
Zorluklar inanılmazdı. Gideceğimiz yere vardığımızda, yüksek teknoloji ekipmanlarımızı kurduk. Elektrik bulmak çok zordu. Ekipmanlarımız için gerekli olan elektriği dizel jeneratörlerden sağladık. Sonra aklıma bir şey geldi: Daha kolay bir yol olmalıydı çünkü bu göz bakımına en çok ihtiyaç duyanlar ona en zor ulaşanlardı.
More people in Kenya, and in sub-Saharan Africa, have access to a mobile phone than they do clean running water. So we said, could we harness the power of mobile technology to deliver eye care in a new way? And so we developed Peek, a smartphone [system] that enables community healthcare workers and empowers them to deliver eye care everywhere. We set about replacing traditional hospital equipment, which is bulky, expensive and fragile, with smartphone apps and hardware that make it possible to test anyone in any language and of any age. Here we have a demonstration of a three-month-old having their vision accurately tested using an app and an eye tracker.
Kenya ve Sahra altındaki bölgelerde yaşayan bir çok insan temiz içme suyundan çok cep telefonu erişimine sahip. Dolayısıyla düşündük ki, acaba mobil teknolojinin gücünü kullanarak göz bakımını bu insanlara ulaştırmak mümkün mü? Ve böylelikle PEEK'i oluşturduk. PEEK, toplum sağlığı için çalışanlara göz bakımını her yere ulaştırmaya olanak tanıyan bir akıllı telefon uygulaması. İşe iri, narin ve pahalı olan klasik hastane ekipmanlarını; her yaşa ve her dile kolaylıkla uygulanabilir ve test edilebilir olan , akıllı telefon uygulamaları ve donanımlarla değiştirerek başladık. İşte üç aylık bir bebeğin görüşünü uygulama ve göz izleyici kullanarak nasıl tam anlamıyla test ettiğimizin bir görseli.
We've got many trials going on in the community and in schools, and through the lessons that we've learned in the field, we've realized it's extremely important to share the data in non-medical jargon so that people understand what we're examining and what that means to them. So here, for example, we use our sight sim application, once your vision has been measured, to show carers and teachers what the visual world is like for that person, so they can empathize with them and help them.
Toplum içerisinde ve okullarda devam eden birçok çalışmamız var ve bu dersler boyunca öğrendiklerimiz sayesinde şunu farkettik ; araştırdığımız test verilerini insanlarla, tıbbi olmayan bir jargonla, paylaşmak onların bu süreci anlamaları ve bunun onlar için ne anlama geldiğini anlamaları çok önemli. Burada örnek olarak görüş similatörünü kullandık. Kişinin görüşü ölçüldükten sonra, ilgililer ve öğretmenlerle paylaşıldı ki onlar bu insanlarla empati kurup onlara yardım edebilsinler.
Once we've discovered somebody has low vision, the next big challenge is to work out why, and to be able to do that, we need to have access to the inside of the eye. Traditionally, this requires expensive equipment to examine an area called the retina. The retina is the single part of the eye that has huge amounts of information about the body and its health. We've developed 3D-printed, low-cost hardware that comes in at less than five dollars to produce, which can then be clipped onto a smartphone and makes it possible to get views of the back of the eye of a very high quality. And the beauty is, anybody can do it. In our trials on over two and half thousand people, the smartphone with the add-on clip is comparable to a camera that is hugely more expensive and hugely more difficult to transport.
Birinin göz bozukluğuna sahip olduğunu farkettiğimizde sıradaki iş bunun sebebini araştırmaktı, bunu yapabilmek için, gözün iç kısmına erişimimizin olması gerekti. Genellikle, retina adlı bölgeyi araştırmak için gerekli olan aletler çok pahalıdır. Retina, insan vücudu ve sağlığı hakkında büyük oranda bilgi barındıran gözün tek parçası. 3D yazıcıları kullanarak, üretim masrafı 5 dolardan daha düşük olan, akıllı telefonlara kolayca takılarak, gözün arka kısmından yüksek kaliteli fotoğraflar alabilecek, düşük maliyetli donanımları ürettik. Ve işin güzel yanı bunu herkesin yapabilecek olması. 2500'den fazla kişi üzerinde yaptığımız çalışmalarda gördük ki, ek bir cihaz takılmış akıllı telefonlar çok daha fazla maliyetli olan ve taşınması çok zor olan fotoğraf makineleri kadar iş görmektedir.
When we first moved to Kenya, we went with 150,000 dollars of equipment, a team of 15 people, and that was what was needed to deliver health care. Now, all that's needed is a single person on a bike with a smartphone. And it costs just 500 dollars. The issue of power supply is overcome by harnessing the power of solar. Our healthcare workers travel with a solar-powered rucksack which keeps the phone charged and backed up. Now we go to the patient rather than waiting for the patient never to come. We go to them in their homes and we give them the most comprehensive, high-tech, accurate examination, which can be delivered by anyone with minimal training. We can link global experts with people in the most rural, difficult-to-reach places that are beyond the end of the road, effectively putting those experts in their homes, allowing us to make diagnoses and make plans for treatment.
Kenya'ya ilk taşındığımızda bu sağlık hizmetini sunmak için 150.000 dolarlık ekipman ve 15 kişilik bir ekiple gitmiştik. Şimdi ise tek gereken bisikleti olan bir kişi ve akıllı bir telefon. Sadece 500 dolar civarı bir maliyeti var. Elektrik kaynağı sıkıntısı güneş enerjisi kullanılarak çözüldü. Sağlık görevlilerimiz güneş enerjili bir sırt çantası ile seyahat ediyor ve bu da telefonu şarj edip yedekliyor. Artık hiç gelmeyecek olan hastaları beklemek yerine biz hastalara gidebiliyoruz. Evlerine gidip, minimum eğitimle her hangi biri tarafından sağlanabilecek en kapsamlı, teknolojik ve doğru muayeneyi yapabiliyoruz. Global uzmanları en kırsal yerlerdeki ulaşılması güç yerlerde yolun bittiği yerden bile uzak yerlerdeki insanların evlerine etkili bir şekilde sokup onlara tanı konulmasını ve tedavi için planlar yapılmasını sağlıyoruz.
Project managers, hospital directors, are able to search on our interface by any parameter they may be interested in. Here in Nakuru, where I've been living, we can search for people by whatever condition. Here are people who are blind from a curable condition cataract. Each red pin depicts somebody who is blind from a disease that is curable and treatable, and they're locatable. We can use bulk text messaging services to explain that we're coming to arrange a treatment.
Proje yöneticileri, hastane müdürleri arayüzümüzde ilgilendikleri parametrelerle arama yapabiliyorlar. Benim yaşadığım yer olan Nakuru'da hangi hastalık olursa olsun arama yapabiliyoruz. Buradaki insanlar tedavi edilebilir bir hastalık olan katarakt nedeniyle göremiyorlar. Her bir kırmızı nokta tedavi edilebilir bir hastalıktan dolayı göremeyen bir insanı gösteriyor ve artık onların yerleri belirlenebiliyor. Toplu mesaj göndererek tedavi için geleceğimizi onlara haber verebiliyoruz.
What's more, we've learned that this is something that we haven't built just for the community but with the community. Those blue pins that drop represent elders, or local leaders, that are connected to those people who can ensure that we can find them and arrange treatment.
Dahası, öğrendik ki bu bunu toplum "için" değil toplumla birlikte yaptık. Bu mavi noktalar yaşlıları ya da yerel liderleri gösteriyor, bu kişiler yerel insanlarla bağımızı kurup onları bulabilmemizi ve tedavi edebilmemizi sağlıyorlar.
So for patients like Mama Wangari, who have been blind for over 10 years and never seen her grandchildren, for less than 40 dollars, we can restore her eyesight. This is something that has to happen. It's only in statistics that people go blind by the millions. The reality is everyone goes blind on their own. But now, they might just be a text message away from help.
Böylece Mama Wangari gibi 10 yıldan fazla bir zamandır görme engelli olan ve torunlarını hiç görememiş olan hastaları 40 doların altında bir maliyetle tedavi edebiliyoruz. Bu olması gereken bir şey. İnsanların milyonlarcasının kör olması sadece bir istatistiki bir rakamdan ibaret. Gerçekte ise herkes kendi acı hikayesini yaşıyor. Ama şimdi yardımdan yalnızca bir telefon mesajı uzaktalar.
(Applause)
(Alkış)
And now because live demos are always a bad idea, we're going to try a live demo.
Ve şimdi de canlı demolar her zaman kötü bir fikir olduklarından, canlı bir demo yapacağız.
(Laughter)
(Gülüşmeler)
So here we have the Peek Vision app. Okay, and what we're looking at here, this is Sam's optic nerve, which is a direct extension of her brain, so I'm actually looking at her brain as we look there. We can see all parts of the retina. It makes it possible to pick up diseases of the eye and of the body that would not be possible without access to the eye, and that clip-on device can be manufactured for just a few dollars, and people can be cured of blindness, and I think it says a lot about us as a human race if we've developed cures and we don't deliver them. But now we can.
İşte burada Peek Vision uygulamamız var. Burada gördüğümüz ise Sam'in beyninin doğrudan uzantısı olan optik siniri, yani burada aslında onun beynine bakmış oluyoruz. Retinanın bütün kısımlarını görmüş oluyoruz. Göze doğrudan erişim olmadan görülemeyecek olan göz ve beden hastalıklarını, sadece bir kaç dolara mal olan bir eklenti cihaz ile teşhis etmek mümkün olmakta ve böylece insanların körlükleri tedavi edilebilmektedir. Ve bence bir tedavi bulmak ve bunu aktaramamak insan ırkı olarak bizle hakkında çok şey anlatır; ama şimdi bunu yapabiliyoruz.
Thank you.
Teşekkürler.
(Applause)
(Alkış)