What drives someone to kill in cold blood? What goes through the murderer’s mind? And what kind of a society breeds such people? Over 150 years ago Fyodor Mikhailovich Dostoyevsky took these questions up in what would become one of the best-known works of Russian literature: "Crime and Punishment."
Bir insanı, soğukkanlılıkla öldürmeye iten şey nedir? Katilin aklından neler geçer? Bu tür insanlar ne tür bir toplumdan çıkar? Yaklaşık 150 yıl önce, Fyodor Mikhailovich Dostoyevsky bu soruları ele aldı ve Rus edebiyatının en iyi bilinen eserlerinden birisi ortaya çıktı: "Suç ve Ceza."
First serialized in a literary magazine in 1866, the novel tells the story of Rodion Romanovich Raskolnikov, a young law student in Saint Petersburg. Raskolnikov lives in abject poverty, and at the start of the story has run out of funds to continue his studies. Letters from his rural home only add to his distress when he realizes how much his mother and sister have sacrificed for his success. Increasingly desperate after selling the last of his valuables to an elderly pawnbroker, he resolves on a plan to murder and rob her. But the impact of carrying out this unthinkable act proves to be more than he was prepared for.
İlk kez 1866 yılında bir edebiyat dergisinde seri olarak yayınlanan roman, Saint Petersburg'da genç bir hukuk öğrencisi olan Rodion Romanovich Raskolnikov'un hikâyesini anlatıyor. Raskolnikov fakirlik içinde yaşıyor ve hikâyenin başında, çalışmalarına devam etmesini sağlayacak kaynağı bitiyor. Taşra evinden gelen mektuplar, annesi ve kız kardeşinin onun başarısı için neleri feda ettiğini fark ettirdiğinden, sıkıntısına sıkıntı ekliyordu. Değerli eşyalarını yaşlı bir rehinciye sattıktan sonra gitgide daha da umutsuz hâle gelince, kadını öldürme ve soyma planı yapmaya başlıyor. Fakat bu inanılmaz eylemi gerçekleştirmenin etkisi, düşündüğünden çok daha fazla.
Though the novel is sometimes cited as one of the first psychological thrillers, its scope reaches far beyond Raskolnikov’s inner turmoil. From dank taverns to dilapidated apartments and claustrophobic police stations, the underbelly of 19th century Saint Petersburg is brought to life by Dostoyevsky’s searing prose. We’re introduced to characters such as Marmeladov, a miserable former official who has drank his family into ruin, and Svidrigailov, an unhinged and lecherous nobleman. As Raskolnikov’s own family arrives in town, their moral innocence stands in stark contrast to the depravity of those around them, even as their fates grow increasingly intertwined.
Romanın bazen ilk psikolojik gerilim kitaplarından birisi olduğu düşünülse de, kapsamı Raskolnikov’un içsel karışıklığının ötesine ulaşıyor. Rutubetli tavernalardan, harap edilmiş dairelere ve klostrofobik polis merkezlerine kadar, 19. yüzyılda Saint Petersburg'un tekin olmayan kısmı Dostoyevski'nin keskin düz yazısı ile canlandırılıyor. İçki içerek ailesini mahveden bedbaht, eski memur olan Marmeladov; dengesiz ve zampara bir soylu olan Svidrigailov gibi karakterlerle tanışıyoruz. Raskolnikov’un ailesi şehre vardığında ahlaki masumlukları, etraflarındaki ahlaksızlığa şiddetli bir karşıtlık yaratıyor, kaderleri gitgide iç içe geçse bile.
This bleak portrait of Russian society reflects the author’s own complex life experiences and evolving ideas. As a young writer who left behind a promising military career, Fyodor had been attracted to ideas of socialism and reform, and joined a circle of intellectuals to discuss radical texts banned by the Imperial government. Upon exposure, members of this group, including Dostoyevsky, were arrested. Many were sentenced to death, only to be subjected to a mock execution and last-minute pardon from the Tsar. Dostoyevsky spent the next four years in a Siberian labor camp before being released in 1854. The experience left him with a far more pessimistic view of social reform, and his focus shifted toward spiritual concerns. In the 1864 novella "Notes from Underground," he expounded on his belief that utopian Western philosophies could never satisfy the contradictory yearnings of the human soul. "Crime and Punishment" was conceived and completed the following year, picking up on many of the same themes.
Bu kasvetli Rusya toplumu portresi, yazarın karmaşık yaşam tecrübelerini ve gelişen fikirlerini yansıtıyor. Gelecek vaat eden askeri kariyeri geride bırakan genç bir yazar olarak Fyodor sosyalizm ve reform fikirleriyle ilgilendi ve İmparatorluk devletinin yasakladığı radikal metinleri tartışmak için bir entelektüeller grubuna katıldı. Dostoyevski de dâhil olmak üzere, grubun üyeleri, teşhir edildikten sonra tutuklandılar. Birçoğu ölüme mahkum edildi, fakat yalancı infaza ve çarın son dakika affına maruz kaldılar. Dostoyevski 1854'de serbest bırakılmadan önce, sonraki dört yılını Sibirya'da bir çalışma kampında geçirdi. Bu da ona çok daha pesimist bir sosyal reform bakışı kazandırdı ve odağı manevi konulara yönlendi. 1864'de yazdığı "Yeraltından Notlar" adlı kısa romanında, ütopik batılı filozofların hiçbir zaman insan ruhunun çelişkili arzularını tatmin edemeyeceği inancını açıklıyor. "Suç ve Ceza" da bir sonraki yıl tasarlandı ve tamamlandı, birçok aynı temayı içeriyordu.
In many ways, the novel follows a common narrative thread where a promising youth is seduced and corrupted by the dangers of urban life. But its social critique cuts far deeper. Raskolnikov rationalizes that his own advancement at the cost of the exploitative pawnbroker’s death would be a net benefit to society. In doing so, he echoes the doctrines of egoism and utilitarianism embraced by many of Dostoyevsky’s contemporary intellectuals. And in believing that his intelligence allows him to transcend moral taboos, Raskolnikov cuts himself off from his own humanity. Yet although the book is deeply concerned with morality, "Crime and Punishment" never comes across as merely moralizing, with each character given their own distinctive and convincing voice. One of the most remarkable things about "Crime and Punishment" is its ability to thrill despite the details of the central murder being revealed in the first act. Raskolnikov’s crime is clear. But it’s only through Dostoyevsky’s gripping account of the ensuing social and psychological turmoil that we learn the true nature of his punishment– and the possibility of redemption.
Roman birçok yönden gelecek vaat eden bir gençliğin, şehir yaşamının tehlikeleriyle ayartıldığı ve yozlaştırıldığı, ortak bir anlatı çizgisinde ilerliyor. Fakat sosyal eleştirisi, daha derinlere iniyor. Raskolnikov, istismarcı rehincinin ölümü pahasına kendi yükselişinin topluma faydalı bir şey olacağı fikrini mantığa oturtuyor. Böyle yaparak Dostoyevski'nin çağdaş entelektüellerinin birçoğu tarafından benimsenmiş olan egoizm ve faydacılık doktrinlerini hatırlatıyor. Raskolnikov zekâsının, ahlaki tabuların ötesine geçmesini sağladığına inanarak kendi insanlığıyla ilişkisini kesiyor. Kitap derin bir biçimde ahlakla ilgili olsa da "Suç ve Ceza" hiçbir zaman yalnızca ahlaki yönden değerlendirilmez, her bir karakterin kendine özgü ve ikna edici sesi vardır. "Suç ve Ceza" ile ilgili en dikkat çekici şeylerden birisi, esas cinayetin detayları birinci perdede ortaya çıkmasına rağmen heyecan verebilmesidir. Raskolnikov'un cinayeti açıktır. Fakat yalnızca Dostoyevski'nin sürükleyici biçimde meydana gelen sosyal ve psikolojik karmaşıklıkları ele almasıyla, onun cezasının -- ve kurtarılma olasılığının -- gerçek doğasını öğreniyoruz.